Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şüpheli Avukata ZOR KULLANMA tehditi

Yanıt
Old 14-01-2008, 20:47   #1
Av.Ömer KAVİLİ

 
Rahatsiz Şüpheli Avukata ZOR KULLANMA tehditi

Şüpheli olarak Avukat Ömer KAVİLİ adına yollanan çağrı kağıdında "zorla getirileceğiniz" tehdidi hukuka uygun mudur ?

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 14-01-2008, 20:52   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

Tehdit olmadığını düşünüyorum ve hukuka uygun olduğu kanaatindeyim sayın meslektaşım
Old 14-01-2008, 21:11   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Kavili,
Çağrı kağıdında muhatap olarak "Av.Ömer Kavili" yazıyor ise, dolayısıyla kendisine çağrı kağıdı gönderilen kişinin bir avukat olduğu biliniyor ise; C.M.K. 145. maddesinde "İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır." düzenlemesi olsa da durum hukuka aykırıdır diye düşünüyorum.

Gerekçelerim:
1) Avukatlık Yasası'nın 1/2 maddesi:
"Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder."
2) T.C.K.nun 6/d maddesi:
"d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar,"

Saygılarımla.
Old 14-01-2008, 21:21   #4
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Kavili,
Çağrı kağıdında muhatap olarak "Av.Ömer Kavili" yazıyor ise, dolayısıyla kendisine çağrı kağıdı gönderilen kişinin bir avukat olduğu biliniyor ise; C.M.K. 145. maddesinde "İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır." düzenlemesi olsa da durum hukuka aykırıdır diye düşünüyorum.

Gerekçelerim:
1) Avukatlık Yasası'nın 1/2 maddesi:
"Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder."
2) T.C.K.nun 6/d maddesi:
"d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar,"

Saygılarımla.

Sayın ALADAĞ,
Üsküdar savcılığı bir yanlışlık yapmış ve çağrı kağıdına çağrılanın kimliği bölümünü boş yollamış; ancak zarfın üzerinde "Av.Ömer Kavili" yazıyordu.
Kısaca, çağrılan kişinin "Avukat" olduğu bilinerek çağrı yollanmış idi.
Old 14-01-2008, 22:07   #5
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Dilekçemizdir

Savcılık makamına verdiğimiz dilekçemiz örneği aşağıdadır.

Bilginize saygıyla sunulmuştur.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

Alıntı:
ÜSKÜDAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Talimat no: 2007/....

KONUSU :

Başsavcılığınız'ın 18.12.2007 tarihli çağrı kağıdı hakkında Başsavcılıkça avukatlık büro adresime 31.07.2007 tarihli çağrı kağıdı 09.01.2008 günü bildirilmiştir.
Bu çağrı kağıdında yer alan yazının son cümlesinde :
"…üç gün içinde…gelmediğiniz takdirde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 146 ncı maddesi hükmüne göre zorla getirileceğiniz tebliğ olunur"
denmektedir.
Başsavcılıkça, bir hukukçuya, bir Avukata gönderilen çağrı kağıdında böylesi bir uyarı yazılmış olması, öncelikle nezaket kuralları ile bağdaşmamaktadır.
Çünkü 5237 sayılı TCK. "Yargı görevi yapanlar" başlığı altında
m.6 d) "Yargı görevi yapan deyiminden: ...hakimler ile cumhuriyet savcısı ve avukatlar, ... anlaşılır" demektedir.

Yasanın bu tanımına göre yargı görevi yapanlardan savcının yine yargı görevi yapan avukatı zor yoluyla getirteceğini belirtmesi eşitler arası ilişkiye uygun görülmemiştir.

Yasal dayanak olarak gösterilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 146. maddesi hükmünün olayda uygulama yerinin olup olmad ığı bir yana esasen böylesi bir ifade ile kaleme alınmış bir davetiye hukuka açıkça aykırıdır.
İstanbul Barosu Başkanlığı'nın 05.10.2000 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile, benzer bir olayla ilgili olarak Avukatlara, Savcılıklarca gönderilen davetiyelerde, "zorla getirileceğiniz" hususunda ihtar yazılmasının yasal dayanağının olmadığı, Avukatlara gönderilen davetiyelerde böylesi bir ibareye yer verilmemesi hususunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verilmiştir.

Söz konusu yazı ve karar, Baro Başkanlığı'nın 17.10.2000 tarih ve 15008 sayılı yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmiştir.
Bu çağrı kağıdının kaleme alınış biçiminde herhangi bir kasıt olmadığına peşinen inandığımızı öncelikle belirtmek isteriz. Ancak, hukuka ve mesleki saygınlığa inanan Avukatlar olarak bu şekilde kaleme alınmış bir çağrıya, bu hali ile uymayacağımız doğaldır.
Başsavcılığınızın, Avukatlara gönderilen davetiyelerin yazılış biçiminde, kalem personelinin dikkatini çekmesinin bir ihtiyaç oldu ğunu düşünüyoruz. Sayın Savcılarımızın da, imza için önlerine gelen yazıyı (yakından bildiğimiz ağır iş yüküne rağmen) imzalamadan önce asgari bir özenle denetlemeleri gerektiğine inanıyoruz.
Sunduğumuz nedenlerle, Başsavcılığınızın 09.01.2008 günlü çağrı kağıdına bu hali ile uyulması mümkün değildir. Başsavcılığınızca, yukarıda izah etmeye çalıştığımız esaslara uygun yeni bir çağrı kağıdı gönderilmesi halinde ise, çağrıya derhal uyulacağı şüphesizdir.

SONUÇ VE İSTEM : Başsavcılığınızca, 18.12.2007 günlü çağrı kağıdının geri alınarak, Avukat Ömer Kavili'ye usulüne uygun bir şekilde yazılmış yeni bir çağrı yazılması, yazılacak çağrı kağıdı yeni bir davetiye sayılacağından, bu çağrı kağıdında "tekid / tekiden" ibarelerine yer verilmemesi saygılarımızla istenir.
Old 15-01-2008, 11:49   #6
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Savcılık makamına verdiğimiz dilekçemiz örneği aşağıdadır.

Bilginize saygıyla sunulmuştur.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

Arkadaşlar,

Dilekçenin yapıt hakkı değerli meslektaşımız ve site aracılığıyla tanıştığımız Avukat Hakan EREN'e ait olup kendisine açık teşekkür ediyorum.

Av. Hakan EREN

http://www.turkhukuksitesi.com/member.php?u=12088

Saygılarımla.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 15-01-2008, 16:39   #7
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

Ne diyeyim,harikasınız.Sizden öğreneceğimiz çok şey var.SAYGILARIMLA
Old 15-01-2008, 21:21   #8
pir_i fani

 
Varsayılan

avukat olmazsanız cumhurbaşkanı olun, şüpheli şüphelidir.Kanunlar da herkese eşit uygulanır.
Old 16-01-2008, 00:02   #9
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
avukat olmazsanız cumhurbaşkanı olun, şüpheli şüphelidir.Kanunlar da herkese eşit uygulanır.

Haklı görünüyorsunuz ancak, cumhurbaşkanı hak arayıcı değildir ve yargının taraf yada ögelerinden biri değildir.

Oysa, avukat, Avukat'tır.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 16-01-2008, 16:33   #10
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Arkadaşlar,

Dilekçenin yapıt hakkı değerli meslektaşımız ve site aracılığıyla tanıştığımız Avukat Hakan EREN'e ait olup kendisine açık teşekkür ediyorum.

Av. Hakan EREN

http://www.turkhukuksitesi.com/member.php?u=12088

Saygılarımla.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

Ömer Kavili gibi bir avukat, eğer benim yazdığım birkaç satırdan istifade etmiş ise, bunun övüncü bana yeter...

Tanışmamıza vesile olan Türk Hukuk Sitesi'ne sonsuz teşekkürler... Saygılarımla...
Old 17-01-2008, 22:29   #11
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Şüphelinin Avukatına mı yoksa şüpheliye mi zorla getirme içerikli çağrı kağıdı gönderilmiş?

Şüpheli Avukatına zorla getirme ihtarı içerikli bir çağrı kağıdı gönderilmesi yada

Şüpheliye "Avukat ünvanı yazılı" bir çağrı kağıdı gönderilmesi işlemleri tartışmasız hukuka aykırı....

Fakat Avukatlık mesleğini icra eden birine sadece ad ve soyadı yazılı bir mutad içerikli çağrı kağıdı gönderilse bu durumun Hukuka aykırı olmadığı kanaatindeyim... Dilekçeden Şüpheli Avukatına celp ihtarlı davetiye gönderilmiş olduğu izlenimi doğuyor...
Old 21-01-2008, 23:21   #12
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
avukat olmazsanız cumhurbaşkanı olun, şüpheli şüphelidir.Kanunlar da herkese eşit uygulanır.

Mesele zaten kanunların uygulanmasıdır.Somut olayda yasanın öngörmediği bir hakkı talep eden yoktur.
Old 22-01-2008, 20:05   #13
pir_i fani

 
Varsayılan

şüpheli olan avukat mı , yoksa avukat şüphelinin mi avukatı.İlk anlatımlardan avukatın şüpheli olduğu anlaşılıyor.Diğer anlaşımda tabi ki hakim-savcı-avukat sac ayağıdır.Ve en bağımsızıdır.
Old 23-01-2008, 10:54   #14
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
avukat olmazsanız cumhurbaşkanı olun, şüpheli şüphelidir.Kanunlar da herkese eşit uygulanır.



Son derece talihsiz bir açıklama, "ekmek yoksa, pasta yesinler" sözünden pek bi farkı yok.

Kanunlar herkese eşit uygulanabilmekle beraber bazı meslek grupları ile kişiler ayrıcalıklı konumdadır. Örneğin sizinde belirttiğiniz gibi Cumhurbaşkanı, Milletvekilleri gibi. Bu ayrıcalıklı kişi/gruplara Avukatlar da dahildir. Meslek ve toplum hayatını düzenleyen kendine özgü bir kanunu olan bu meslek grubu bu haliyle diğer yurttaşlardan ayrılmaktadır. Örneğin üstünün ve bürosunun aranmaması/aranamaması (ki bu konuda yine aynı saygıdeğer meslektaşımız sayın Ömer Kavili'nin başına gelenler başka başlıklar altında tartışılmaktadır. bkz http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=23763 ) Adliye binalarına giriş-çıkış, Adaletin bağımsız savunma hakkını temsil etmesi gibi. İşte Avukatlık meslek grubuna dahil birine zorla getirme kararı gönderilmesi kanunun hiçe sayılmasıdır herşeyden önce, şöyle bir örnek verirsek, bir savcıya ya da hakime zorla getirilme kararı çıkarılabilinir mi ?yani bu mümkün değildir, peki neden? Çünkü adaleti/yargıyı temsil ederler, Avukatlar da aynı durumdadır, şöyle ki , TCK m.6 d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar.

Bu bağlamda Avukata gönderilen zorla getirilme tebligatının hukuka uygun olmadığı, mesleğin itibarına zarar getirecek bir durum olduğunu düşünüyorum.


Adliye çalışanı olarak pir_i_fani gibi kişilerin bu durumu diğer bireylerden daha iyi bilmesi gerektiği kanaatindeyim. Saygılarımla...
Old 23-01-2008, 11:15   #15
Av.Barış

 
Varsayılan

Sayın Kavilli malesef çağrı kağıdı kanuna uygun.146 madde açık.
Fakat denildiği gibi savcıların ya da mahkemelerin bazı meslek gruplarına çağrı kağıdı gönderirken daha hassas davranması gerektiği kanısındayım.Yargı böyle yaparak sadece Avukatlar ile kendi aralarındaki polemikleri büyütmekle kalmayıp aynı zaman kutuplaşmaları arttırmaktadır.Savcı ile sizin aranızda bir husumet varsa o zaman savcı hakkında görevi kötüye kullanmadan dolayı isterseniz sizde suç duyurusunda bulunun.(bu arada dilekçenizi gördüm.gerçektende bir hukukçuya yakışır bir dilekçe vermişsiniz.İzninizle bu dilekçeyi saklıcam ve aynı şey benim başıma gelirse aynı dilekçeyi kullanıcam.)
SAygılar...
Old 23-01-2008, 20:50   #16
pir_i fani

 
Varsayılan

İlk anlatımda avukatın şüpheli olduğu anlaşılıyor.
Old 24-01-2008, 01:00   #17
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
İlk anlatımda avukatın şüpheli olduğu anlaşılıyor.

Doğru anlaşılmış, Avukat kendisi şüpheli olarak çağrılıyor; ancak yorumumuzu yineliyoruz :

Avukat "AVUKAT"tır.
Old 24-01-2008, 13:18   #18
qendal21

 
Varsayılan

Değerli meslekdaşlarım her nekadar genel kanunda bu kanunlarda kanunun herkese eşit olarak uygulanacağı düzenlenmişsede özel kanunlarla bunun istisnalarıda sayılmıştır. Nitekim hukukmuzda istisna kural kural ise istisnadır. Örneğin cumhurbaşkanı ve milletvekilleri için yasama ve yürütme görevlerini daha demokratik ve hür şekilde yapabilmeleri için bazı bağışıklıklar getirmişlerdir. Bu sadece bizim ülkemizde değil bir çok gelişmiş ülkedede böyledir. Örneğin İngilterede bu konu ile ilgili güzel bir espiri anlatayım( muhakkak bir çoğunuz bilirisiniz) cumhurbaşkanı birini öldürdüğünde bundan başbakan sorumludur. Başbakanı öldürdüğünde bundan kimse sorumlu değildir.( herhalde böyleydi) kısacası yargının korucuları ve savunucuları arasında sayılan avukatların zorla getirilmelerinin yasaya aykırı olduğu noktasında belki yasada açık hüküm yoktur. Ama bu da avukat arkadaşın avukatlık ünvanının kullanılarak ona zorla getirmeyi içeren bir çağrı belgesinin gönderileceği anlamına gelmez. Bu durumda savcı veya emniyet çağrılacak kişinin kimliğini tespit ettikten sonra hangi meslek mensubuna ait olduğunuda incelemesi gerekir. Belki hukuki olarak değil ama nezaket icabı bunun gözetilmesi gerekir. Çünkü avukatlarda son düzenlemeler ile savcı ile hakimlerin (hemen hemen) statüsüne çıkarılmışlar ve onlara uygulanmayan bir kuralının avukatlara uygulanması noktasında bir hukuka aykırılık sözkonusudur. Saygılarımla.
Old 28-01-2008, 22:31   #19
pir_i fani

 
Varsayılan

Sayın Kavili, avukat özel çalışan,serbest çalışan biridir.Avukat avukatsa, imam da imamdır.Böyle düz mantık olmamalı.Bir adliye çalışanı olarak avukat avukat olsa da hakim hakimdir ya da savcı savcıdır gibi olamaz.
Old 29-01-2008, 22:51   #20
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Gerçekten hukukçu olmayan kişilerle Avukatın görev ve yetkileri ve ne olup ne olmadığını tartışmak onlara bişeyler anlatmak bir hayli güç, ama gerçekten sözün özü Avukat Avukattır...
Old 29-01-2008, 23:17   #21
Av.Ateş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
Sayın Kavili, avukat özel çalışan,serbest çalışan biridir.Avukat avukatsa, imam da imamdır.Böyle düz mantık olmamalı.Bir adliye çalışanı olarak avukat avukat olsa da hakim hakimdir ya da savcı savcıdır gibi olamaz.

Ben bu cümleyi en az on defa okudum ama valla hiçbir şey anlamadım, anlamak da istiyorum
Old 29-01-2008, 23:30   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
Sayın Kavili, avukat özel çalışan,serbest çalışan biridir.Avukat avukatsa, imam da imamdır.Böyle düz mantık olmamalı.Bir adliye çalışanı olarak avukat avukat olsa da hakim hakimdir ya da savcı savcıdır gibi olamaz.

Sayın pir_i fani,
Yanılıyorsunuz. Avukat "özel çalışan,serbest çalışan biri" değildir. Bakınız nedir avukat:
  • Avukat, kamu hizmeti yapan bir kişidir. (Avukatlık Kanunu madde 1/1)
  • Avukat "yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden" kişidir. (Avukatlık Kanunu madde 1/2)
  • Avukat, "amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak" olan kişidir. (Avukatlık Kanunu madde 2/1)
  • Avukat, "yargı görevi yapan"lardan biridir. (Türk Ceza Kanunu madde 6/d)
Saygılarımla.
Old 30-01-2008, 00:08   #23
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Avukatlık mesleğinin işlevi

Alıntı:
Yazan pir_i fani
Sayın Kavili, avukat özel çalışan,serbest çalışan biridir.Avukat avukatsa, imam da imamdır.Böyle düz mantık olmamalı.Bir adliye çalışanı olarak avukat avukat olsa da hakim hakimdir ya da savcı savcıdır gibi olamaz.

Sayın "pir_i fani",

Öncelikle konuya ilişkin düşünceleri daha açık ve net anlatamadığım için mesleğim adına sizden özür dilerim; hukukçunun konuyu açık ve net olarak anlatması gerektiğini savunuyorum.

Yanıtınızın eleştirisine gelince:

Bu konudaki tartışmayı sağlıklı yürütebilmek için konunun Ceza Yargılaması içinde yer aldığını bilmek gerekiyor. Ceza Yargılaması, insanlığın tarihi boyunca sürekli gelişme göstermiştir; önceleri gücü elinde tutanların pervasız uygulamaları ve bunun insanları dehşete düşüren, terör estiren yönleri görüldükçe İNSANLIK ONURUNUN GÜVENCESİ OLARAK sıkı kurallara bağlanmış ve bu çekişme günümüze değin süregelmiştir.

Bu gelişim sürecine benzer biçimde halk özdeyişleri de türemiştir, örneğin "Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır" (Malatya yöresi) gibi.

Ya da bir Çin şiirindeki gibi:

BİR ÇİN ŞİİRİ...

Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa.

Davacı yoksul davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa.

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler, çekilir aradan kadı.

Davacı da davalı da yoksulsa, bak
Sadece o zaman işte yerin bulur hak.


İşte tüm bu ve benzeri kültür ürünleri zaman ve zemin koşullarına bakmaksızın tüm insanlığın ortak paydası olmuştur.

Günümüzde avukatın işlevine bakarsak:

Yargılama, içerisinde sav ve savunma diyalektiği taşır ve bunların tartışması sonucunda Hüküm-Yargı sonucuna ulaşılır.
İşte bu aşamada İddia makamını temsil eden, kamusal güç ve olanaklarla donatılmış Savcı yalnızca iddiasını ileri sürendir.
Savunma makamını ise Avukat temsil eder; çoğu zaman yetkisiz, etkisiz ve müvekkilinin olanakları-olanaksızlıkları ölçüsünde olanaksızlıklarla uğraşan avukat yargılama sürecinde yerini alır.
Yargıç ise bu iki makama ve temsilcileri savcı ve avukata karşı eşit uzaklıkta yani tarafsız olmak zorunda olması arzulanan; böylelikle de yargılama sonunda 'maddi gerçeğe ulaşmak' ödevi altındadır.

Bu ön koşullardan sonra yargılamanın duruşma aşamasına bakalım:

Duruşmada savcı iddiasını ve hatta yorumunu-mütelaasını söylerken ayağa kalkmaz ve oturduğu yerden konuşur; tarafsız yargıç konumunda görev yapan kamu görevlisi savcıya hiçbir biçimde karışmaz.
Oysa Avukat oturduğu yerden konuştuğu anda bırakın mahkemenin yargıçlık makamındaki kamu görevlisini, mahkemenin Mübaşiri hemen avukata "ayağa kalk" diye karışır.

Bir başka yönüyle mahkeme yargıcı duruşmanın yürütülmesinde gerekli gördüğü çeşitli "ara karar"lar alır ve işini iyi yapmaya çalışır. Örneğin "...nüfus kaydının getirtilmesine, tercüman çağrılmasına, tanığın celbine, talebin reddi ile duruşmanın devamına... gibi"

İşte gerek bu ara kararlar ve gerekse de duruşmada çeşitli konuları tartışmak için söz alan avukat ve çoğu zaman söz almadan konuşan savcı konuyu tartışarak yargıcın adaleti bulmasına katkıda bulunurlar. Bunu yapanlardan bir tarafa "ayağa kalk, ayakta konuş" demek ve diğer tarafa ise karışmamak biçimindeki davranışı, YARGICIN TARAFSIZLIK GÖRÜNTÜSÜNÜ BOZACAKTIR.
(AHİS m.6/-2)(Avrupa Parlamentosu Gözlemci Raporu-Adalet Bakanlığı web sitesi)

Başka bir açıdan ise:
Avukat yaptığı savunma taktikleri ve savunma becerileriyle aslında suçsuz olan ve fakat haksız biçimde yargılanmakta olan sanığın suçsuzluğunu, iddia makamının yanlış yorum teknikleri kullandığını ETKİLİ BİÇİMDE ORTAYA ÇIKARMAYACAK OLUR İSE bu husus SUÇSUZ HERKESİN TEHLİKE ALTINA GİRMESİNE YOL AÇACAKTIR.
İşte bu aşamada avukatın savunmasını etkili olacağına inandığı ve avukatın kendisi karar verdiğinde, Avukat savunmasını AYAKTA YAPABİLİR; ancak avukata hiç kimse ayağa kalkması yönünde karışamaz. Çünkü karar veren mahkemenin adalete ulaşabilmesi ancak ve ancak etkili ve bağımsız bir savunma makamı ile olanaklıdır. Öyleyse savunması çökertilen bir yargı asla onurlu olmayacak ve dedi/kodudan kurtulamayacaktır.

Tüm bunların temelinde, "Ceza Yargılamasında Kişinin değil, EYLEMİN YARGILAMASI YAPILIR anlayışı" yatmaktadır.

5271 sayılı CMK yalnızca HÜKÜM FIKRASI okunması ve YEMİN sırasında ayakta dinlenileceğini buyurmuştur.

Bizim cümlemizdeki "Avukat, AVUKATTIR" dememiz kendi kendini örnekleştirerek çelişki gibi duruyor ise de, avukatın "adaletin sağlanmasındaki işlevi" nedeniyle savunma makamı olarak diğer tüm makamlardan ayrıcalığı ve aykırılığı anlatılmak istenmiştir.

Yukarıda açıklananları eleştirecek düşüncelerinizi paylaşmanız amacıyla tüm okuyanların bilgisine saygıyla sunulmuştur.

Savunma muhaliftir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 30-01-2008, 00:16   #24
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Sayın "pir_i fani",

Öncelikle konuya ilişkin düşünceleri daha açık ve net anlatamadığım için mesleğim adına sizden özür dilerim; hukukçunun konuyu açık ve net olarak anlatması gerektiğini savunuyorum.

Yanıtınızın eleştirisine gelince:

Bu konudaki tartışmayı sağlıklı yürütebilmek için konunun Ceza Yargılaması içinde yer aldığını bilmek gerekiyor. Ceza Yargılaması, insanlığın tarihi boyunca sürekli gelişme göstermiştir; önceleri gücü elinde tutanların pervasız uygulamaları ve bunun insanları dehşete düşüren, terör estiren yönleri görüldükçe İNSANLIK ONURUNUN GÜVENCESİ OLARAK sıkı kurallara bağlanmış ve bu çekişme günümüze değin süregelmiştir.

Bu gelişim sürecine benzer biçimde halk özdeyişleri de türemiştir, örneğin "Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır" (Malatya yöresi) gibi.

Ya da bir Çin şiirindeki gibi:

BİR ÇİN ŞİİRİ...

Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa.

Davacı yoksul davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa.

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler, çekilir aradan kadı.

Davacı da davalı da yoksulsa, bak
Sadece o zaman işte yerin bulur hak.


İşte tüm bu ve benzeri kültür ürünleri zaman ve zemin koşullarına bakmaksızın tüm insanlığın ortak paydası olmuştur.

Günümüzde avukatın işlevine bakarsak:

Yargılama, içerisinde sav ve savunma diyalektiği taşır ve bunların tartışması sonucunda Hüküm-Yargı sonucuna ulaşılır.
İşte bu aşamada İddia makamını temsil eden, kamusal güç ve olanaklarla donatılmış Savcı yalnızca iddiasını ileri sürendir.
Savunma makamını ise Avukat temsil eder; çoğu zaman yetkisiz, etkisiz ve müvekkilinin olanakları-olanaksızlıkları ölçüsünde olanaksızlıklarla uğraşan avukat yargılama sürecinde yerini alır.
Yargıç ise bu iki makama ve temsilcileri savcı ve avukata karşı eşit uzaklıkta yani tarafsız olmak zorunda olması arzulanan; böylelikle de yargılama sonunda 'maddi gerçeğe ulaşmak' ödevi altındadır.

Bu ön koşullardan sonra yargılamanın duruşma aşamasına bakalım:

Duruşmada savcı iddiasını ve hatta yorumunu-mütelaasını söylerken ayağa kalkmaz ve oturduğu yerden konuşur; tarafsız yargıç konumunda görev yapan kamu görevlisi savcıya hiçbir biçimde karışmaz.
Oysa Avukat oturduğu yerden konuştuğu anda bırakın mahkemenin yargıçlık makamındaki kamu görevlisini, mahkemenin Mübaşiri hemen avukata "ayağa kalk" diye karışır.

Bir başka yönüyle mahkeme yargıcı duruşmanın yürütülmesinde gerekli gördüğü çeşitli "ara karar"lar alır ve işini iyi yapmaya çalışır. Örneğin "...nüfus kaydının getirtilmesine, tercüman çağrılmasına, tanığın celbine, talebin reddi ile duruşmanın devamına... gibi"

İşte gerek bu ara kararlar ve gerekse de duruşmada çeşitli konuları tartışmak için söz alan avukat ve çoğu zaman söz almadan konuşan savcı konuyu tartışarak yargıcın adaleti bulmasına katkıda bulunurlar. Bunu yapanlardan bir tarafa "ayağa kalk, ayakta konuş" demek ve diğer tarafa ise karışmamak biçimindeki davranışı, YARGICIN TARAFSIZLIK GÖRÜNTÜSÜNÜ BOZACAKTIR.
(AHİS m.6/-2)(Avrupa Parlamentosu Gözlemci Raporu-Adalet Bakanlığı web sitesi)

Başka bir açıdan ise:
Avukat yaptığı savunma taktikleri ve savunma becerileriyle aslında suçsuz olan ve fakat haksız biçimde yargılanmakta olan sanığın suçsuzluğunu, iddia makamının yanlış yorum teknikleri kullandığını ETKİLİ BİÇİMDE ORTAYA ÇIKARMAYACAK OLUR İSE bu husus SUÇSUZ HERKESİN TEHLİKE ALTINA GİRMESİNE YOL AÇACAKTIR.
İşte bu aşamada avukatın savunmasını etkili olacağına inandığı ve avukatın kendisi karar verdiğinde, Avukat savunmasını AYAKTA YAPABİLİR; ancak avukata hiç kimse ayağa kalkması yönünde karışamaz. Çünkü karar veren mahkemenin adalete ulaşabilmesi ancak ve ancak etkili ve bağımsız bir savunma makamı ile olanaklıdır. Öyleyse savunması çökertilen bir yargı asla onurlu olmayacak ve dedi/kodudan kurtulamayacaktır.

Tüm bunların temelinde, "Ceza Yargılamasında Kişinin değil, EYLEMİN YARGILAMASI YAPILIR anlayışı" yatmaktadır.

5271 sayılı CMK yalnızca HÜKÜM FIKRASI okunması ve YEMİN sırasında ayakta dinlenileceğini buyurmuştur.

Bizim cümlemizdeki "Avukat, AVUKATTIR" dememiz kendi kendini örnekleştirerek çelişki gibi duruyor ise de, avukatın "adaletin sağlanmasındaki işlevi" nedeniyle savunma makamı olarak diğer tüm makamlardan ayrıcalığı ve aykırılığı anlatılmak istenmiştir.

Yukarıda açıklananları eleştirecek düşüncelerinizi paylaşmanız amacıyla tüm okuyanların bilgisine saygıyla sunulmuştur.

Savunma muhaliftir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde avukata "zor tehditi" kullanılamaz.
Old 04-03-2009, 12:22   #25
betull

 
Varsayılan

Ömer Bey'in yaşadıklarıyla çok benzer bir durumla az önce karşı karşıya kaldım.Forumdaki bu başlık inanın hızır gibi yetişti imdadıma.
Müşteki vekili olarak Emirdağ savcılığına verdiğim bir dilekçem nedeniyle, sanık tarafından, dilekçemde kednisine hakaret ettiğim gerekçesiyle şikayet edildim.Eskişehir'de meslek hayatıma devam ettiğimden Emirdağ Başsavcılığı, Eskişehir Başsavcılığına talimat yazarak "beyanda bulunmak istersem, beyanda bulunan sıfatıyla beyanımın alınmasını" istemiş. bunun üzerine Eskişehir SAvcılığı önce polise şüpheli olarak ifademin alınması için yazı yazmış. 2 hafta kadar önce büroma polis gelerek ifade için çağrı kağıodı bıraktı. Baro başkanımızla beraber karakola gittik ve avukat kimliğimi ibraz ederek ifademin alınamayacağını beyan ettik. Bugün Eskişehir Başsavcılığı'nca gönderilen şüpheliler için çağrı kağıdı büroma geldi. Ömer Bey'in olayında olduğu gibi çağrı kağıdı zorla getirme tehdidini de içermekte. Meslekteki tecrübesizliğimin de etkisiyle elim ayağıma dolaşmış bir şekilde, benzer bir sorunla karşılaşmış bir meslektaşım var mıdır diye forumu araştırırken bu başlıkla karşılaştım ve özellikle yazılan dilekçe benim için ilham kaynağı oldu. Ömer Bey'e ve paylaşımda bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
Old 04-03-2009, 13:36   #26
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan betull
Ömer Bey'in yaşadıklarıyla çok benzer bir durumla az önce karşı karşıya kaldım.Forumdaki bu başlık inanın hızır gibi yetişti imdadıma.
Müşteki vekili olarak Emirdağ savcılığına verdiğim bir dilekçem nedeniyle, sanık tarafından, dilekçemde kednisine hakaret ettiğim gerekçesiyle şikayet edildim.Eskişehir'de meslek hayatıma devam ettiğimden Emirdağ Başsavcılığı, Eskişehir Başsavcılığına talimat yazarak "beyanda bulunmak istersem, beyanda bulunan sıfatıyla beyanımın alınmasını" istemiş. bunun üzerine Eskişehir SAvcılığı önce polise şüpheli olarak ifademin alınması için yazı yazmış. 2 hafta kadar önce büroma polis gelerek ifade için çağrı kağıodı bıraktı. Baro başkanımızla beraber karakola gittik ve avukat kimliğimi ibraz ederek ifademin alınamayacağını beyan ettik. Bugün Eskişehir Başsavcılığı'nca gönderilen şüpheliler için çağrı kağıdı büroma geldi. Ömer Bey'in olayında olduğu gibi çağrı kağıdı zorla getirme tehdidini de içermekte. Meslekteki tecrübesizliğimin de etkisiyle elim ayağıma dolaşmış bir şekilde, benzer bir sorunla karşılaşmış bir meslektaşım var mıdır diye forumu araştırırken bu başlıkla karşılaştım ve özellikle yazılan mektup benim için ilham kaynağı oldu. Ömer Bey'e ve paylaşımda bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

Sevgili meslektaşım,

Öncelikle geçmiş olsun diyorum.

Başsavcılık, biliyor ki avukat hakkında soruşturma açılması bakanlığın iznine tâbidir; dolayısıyla ifade değil de (dilerseniz) "beyanınıza" başvurmak istiyor; buraya kadar güzel ama aynı başsavcılık bilmiyor mu ki, avukatın ifade (ya da beyanı) kolluk tarafından alınamaz?

Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı'na "hukuku öğretmeniz" ve bir daha benzer bir hatâyı hiçbir avukata yapmamalarını sağlamanız dileğiyle...
Old 04-03-2009, 14:43   #27
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pir_i fani
İlk anlatımda avukatın şüpheli olduğu anlaşılıyor.

Aklıma aşağıdaki hikaye geldi, yorumsuz ekliyorum:


Çizmeyi Aşmak Deyiminin Hikayesi


Milad-ı İsa'dan üç asır evvel Efes'te Apelle (Apel) isimli bir ressam yaşarmış. Bu ressamın en büyük özelliği yaptığı resimleri halka açması ve gizlendiği bir perdenin arkasından onların tenkitlerini dinleyip, hoşa gidecek yeni resimler için fikir geliştirmesi imiş.

Günlerden birinde bir kunduracı, Apel'in resimlerinden birini tenkide başlamış. Önce tepeden tırnağa süzüp, resimdeki çizmeler üzerinde görüşlerini bildirip, kunduracılık sanatı bakımından tenkitlerini sıralamış. Apel bunları dinleyip, gerekli notları almış. Ancak bir müddet sonra adam, resmin üst kısımlarını da eleştirmeye hatta teknik yönden, sanat açısından, renklerin kontrasından ve gölgelerin derecesi üzerine de ileri geri konuşmaya başlayınca Apel, perdenin arkasından bağırmış:

-Efendi, haddini bil; çizmeden yukarı aşma!

http://kelimelerinsoyagaci.com/2008/...-hikayesi.html

Buradan alınmıştır.
Old 04-03-2009, 15:01   #28
betull

 
Varsayılan

Hakan Bey ilginiz için çok teşekkür ederim öncelikle. Benzer bir dilekçe de ben yazmaya çalışıyorum şu an savcılığa, müsadeniz varsa sizin dilekçenizden de faydalanmak isterim.
Old 04-03-2009, 15:26   #29
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan betull
Hakan Bey ilginiz için çok teşekkür ederim öncelikle. Benzer bir dilekçe de ben yazmaya çalışıyorum şu an savcılığa, müsadeniz varsa sizin dilekçenizden de faydalanmak isterim.

Ne demek sevgili meslektaşım, o dilekçe hukuk dünyasına aittir. Onur duyarım. Faydalı olacaksa dilerseniz size İstanbul Barosu Başkanlığı'nın dilekçede bahsi geçen yönetim kurulu kararını da fakslayabilirim.

Selam ve saygılarımla...
Old 04-03-2009, 15:51   #30
betull

 
Varsayılan

Eğer size zahmet olmıyacaksa çok sevnirim Hakan Bey, Baromuzun yönetim Kurulu'ndan sizin göndereceğiniz kararı da örnek göstererek benzer bir karar çıkarmalarını talep etmeyi düşünüyorum ben de.
fax numaram: 0222 2405222
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
şüpheli ifade tutanağındaki sorular su. Meslektaşların Soruları 15 18-10-2011 14:58
Şüpheli/Sanığın avukat olması durumunda zorunlu müdafilik. edumlu Meslektaşların Soruları 9 14-01-2008 22:15
isim benzerliği nedeniyle şüpheli konumuna düşen kişiniz tazmin isteği! av.egemen Meslektaşların Soruları 4 20-03-2007 15:58
Şüpheli diye uçaktan indirildi, ödenen tazminatla zengin oldu Seyda Hukuk Haberleri 4 22-01-2007 16:03
Polis teknolojiyi yakaladı, şüpheli vatandaş merkeze götürülmeden sorgulanıyor ahmetsacit Hukuk Haberleri 1 19-09-2006 15:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10574698 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.