Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Meskeniyet Nedeniyle Haczedilmezlik Şikayetinde Sürenin Başlangıç Anı

Yanıt
Old 03-11-2006, 13:01   #1
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan Meskeniyet Nedeniyle Haczedilmezlik Şikayetinde Sürenin Başlangıç Anı

Değerli Meslektaşlarım,
Bu konuda dilekçe hazırlarken aklıma takılan bir hususu paylaşmak ve sizlerin yorumunlarını okumak istedim.

Biliyorsunuz bir icra takip dosyasında borçlu borcu ödeyemiyorsa, üzerine kayıtlı taşınmaz olup olmadığı araştırılıp, şayet varsa kayden haciz şerhi işlenmesi yoluna da gidilebiliyor. İlerleyen aşamalarda satış isteniyor, kıymet takdiri,fiili haciz ve durum tespiti için söz konusu taşınmaz mahalline gidiliyor. Bilirkişiler raporlarını hazırlayıp dosyaya sunuyor vs...

Sorum şu noktada; taşınmazın satışı istenildikten sonra borçlu meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunuyor, şikayetin tarihi uyarınca, evin haczedildiğini kıymet takdir raporunun kendisine tebliğ edildiği tarihte öğrenmiş gibi davranıyor.İlaveten tebliğ aldığı tarihi de gerçek tarihten farklı belirtiyor. Ben kendime soruyorum o halde; kıymet takdiri için söz konusu taşınmaza gidildiğinde, bu kapıyı kim açtı? Bilirkişiler çilingir vasıtası ile mi eve girdiler? Şayet girdilerse çilingir temin edildiğinin tutanakta belirtilmesi gerekmez miydi?

Tüm bu sorulardan hareketle, bilirkişilerin kıymet takdiri fiili haciz ve durum tespiti için taşınmaza gittiklerinde en kötü ihtimalle borçlunun tebligat yasasında belirtilen bir yakını veya hizmetçisi huzurunda çeşitli ölçümler yaptığı dolayısıyla bu kişinin durumu, evinin haczedildiğini öğrenmiş olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak sorun şurada ki, evde birinin bulunup bulunmadığı ile ilgili herhangi bir cümle kıymet takdirine ilişkin tutanakta yer almıyor. Alması gerekir miydi?

Kanımca, kıymet takdiri, fiili haciz ve durum tespiti için taşınmaza gidildiği gün şayet kıymet takdirine ilişkin ölçümler vs. de yapıldıysa yani evin içerisine ilgili kişiler varken girildiyse, borçlu evin haczedildiğini öğrenmiş sayılmalıdır. Aksinin kabulünü kötüniyetli borçlular için bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Böylece zaman kazanmak gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Acaba sizler ne düşünüyorsunuz? Böyle bir durumda, haczin ıttıla tarihi, borçlunun bildirdiği tarih mi yoksa taşınmazın kıymet takdiri,fiili haciz ve durum tespiti için taşınmaza gidildiği gün mü olacaktır?

Teşekkürler,saygılarımla.
Old 03-11-2006, 13:57   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Sorum şu noktada; taşınmazın satışı istenildikten sonra borçlu meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunuyor, şikayetin tarihi uyarınca, evin haczedildiğini kıymet takdir raporunun kendisine tebliğ edildiği tarihte öğrenmiş gibi davranıyor.İlaveten tebliğ aldığı tarihi de gerçek tarihten farklı belirtiyor. Ben kendime soruyorum o halde; kıymet takdiri için söz konusu taşınmaza gidildiğinde, bu kapıyı kim açtı? Bilirkişiler çilingir vasıtası ile mi eve girdiler? Şayet girdilerse çilingir temin edildiğinin tutanakta belirtilmesi gerekmez miydi

Sayın Poyraz,

Borçlu meskeniyet iddiasını hacze ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde bildirmelidir. Uygulamada ve Yargıtay kararlarında kıymet takdiri yapılırken öğrenmiş olduğu kabul edilmektedir.

Sizi aksine bir uygulama ya da karar varmış duygusuna sokan sebep nedir? Elinizde böyle bir bilgi ve/veya karar varsa onu tartışalım.

Saygılarımla
Old 03-11-2006, 14:00   #3
Av. M. Yasir Bağce

 
Varsayılan

kıymet takdiri yapılırken bilirkişiler gerçekten meskene gidip inceleme yaptılar mı? uygulamada (yanılıyorsam düzeltin lütfen) bilirkişilerin kıymet takdirini tapuda kayıtlı emsallerin değerini gözönüne alarak yaptıklarını ve genelde meskene gidip incelemede bulunmadıklarını ayrıca gayrimenkulün tapuya kayıt düşülerek haczedildiğini yani menkuller gibi malın bulunduğu yere fiili olarak gidilmediğini biliyorum. bu durumda şikayet süresi borçlunun haczi öğrendiği tarihte yani kıymet takdiri raporunu tebellüğ ettiği tarihte başlayacağı kanaatindeyim.
Old 03-11-2006, 14:05   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Muyasba
kıymet takdiri yapılırken bilirkişiler gerçekten meskene gidip inceleme yaptılar mı? uygulamada (yanılıyorsam düzeltin lütfen) bilirkişilerin kıymet takdirini tapuda kayıtlı emsallerin değerini gözönüne alarak yaptıklarını ve genelde meskene gidip incelemede bulunmadıklarını ayrıca gayrimenkulün tapuya kayıt düşülerek haczedildiğini yani menkuller gibi malın bulunduğu yere fiili olarak gidilmediğini biliyorum. bu durumda şikayet süresi borçlunun haczi öğrendiği tarihte yani kıymet takdiri raporunu tebellüğ ettiği tarihte başlayacağı kanaatindeyim.

Yanılıyorsunuz düzeltiyorum. Gidilmektedir. Aksi uygulamaya tanık olmadım.Tapudaki değerler hiç bir zaman gerçeği yansıtmamaktadır. Kıymet takdirinin amacı ise, taşınmazın rayiç değerinin saptanmasıdır.

Saygılarımla
Old 03-11-2006, 14:10   #5
Av. M. Yasir Bağce

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Yanılıyorsunuz düzeltiyorum. Gidilmektedir. Aksi uygulamaya tanık olmadım.Tapudaki değerler hiç bir zaman gerçeği yansıtmamaktadır. Kıymet takdirinin amacı ise, taşınmazın rayiç değerinin saptanmasıdır.

Saygılarımla
düzeltme için teşekkür ederim beni bu fikre götüren geçenlerde tapuda iken bir memur yanımdaki avukata:"hadi iyisiniz sizin için değeri yüksek olan yerleri emsal olarak seçtim" gibi sözler sarfetmişti. bir kaç defa da "bilirkişiler genelde emsaller üzerinden karar veriyorlar pek detaylı inceleme yapmazlar" gibi sözler duymuştum. uygulamada pek tecrübem olmadığı için bu yönde bir kanaate varmıştım. tekrar teşekkür ederim...
Old 03-11-2006, 14:40   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Muyasba,
Kıymet takdiri için taşınmaz mahalline gidildiği raporda da belli çünkü çeşitli ölçümlerin yapıldığı yazılmış. Aksi bir durum varsa yasal yollara başvurulabileceğini düşünüyorum çünkü özellikle bir ev söz konusu olduğunda yerinde tespit yapılmak zorundadır. Ancak arazi, tarla gibi taşınmazların mevcut olduğu durumlarda belki de uygulamada tapu kaydındaki bilgilere(ada, pafta, parsel) göre değer tespiti yapılıyor olabilir. Yine de,naçizane görüşüm olarak, böyle bir yola gidilmesini doğru bulmam.
Old 03-11-2006, 14:52   #8
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Borçlu meskeniyet iddiasını hacze ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde bildirmelidir. Uygulamada ve Yargıtay kararlarında kıymet takdiri yapılırken öğrenmiş olduğu kabul edilmektedir.

Sizi aksine bir uygulama ya da karar varmış duygusuna sokan sebep nedir? Elinizde böyle bir bilgi ve/veya karar varsa onu tartışalım.


Sayın Meslektaşım Av.Suat Ergin,
Beni bu düşünceye sevk eden karşı yanın şikayet dilekçesinde böyle bir değerlendirme yapmış olması ve okumuş olduğum bazı Yargıtay kararları.

Örneğin;
“Bağımsız bölümdeki borçluya ait 1/2 pay, 20.10.1992 tarihinde kayden haczedilmiş, borçluya 103 davet kağıdı gönderilmemiş, borçluya 2.2.1995 tarihinde kıymet takdir raporu tebliğ edilmiş, 6.2.1995 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunmuştur. Şikayet süresindedir...”
12. HD 13.11.1995 T. E:15820 K:15698 (Talih Uyar’ın Gerekçeli-Notlu İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu kitabından bulduğum için maalesef bu kadarı mevcut elimde.)

Ben, yukarıdaki karara göre, haczi öğrenme tarihinin, kıymet takdir raporunun tebliği tarihi olarak değerlendirildiğini düşünüyorum. Bir de (kaynak yetersizliğinden midir nedir, çünkü iyi bir içtihat programı yok) kıymet takdiri için taşınmaza gidilmiş olan günün haczi öğrenme tarihi sayılabileceğine ilişkin hiçbir karar bulamadığım için de bu başlığı açmıştım. Veya hakikaten Yargıtay benim düşündüğüm gibi bir uygulama içerisinde değil.Bu konuda düşünceme yardımcı olabilecek bir içtihat kararı bulduysanız şayet paylaşırsanız çok sevinirim.
Sevgi ve saygılarımla.
Old 03-11-2006, 15:03   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/251
K. 2004/5399
T. 9.3.2004
• HACZİN ÖĞRENİLDİĞİ TARİH ( Borçlunun da Hazır Bulunduğu Tarihte Kıymet Takdirinin Yapılmış Olması Dolayısıyla Bu Tarihte Borçlunun Hacizden Haberdar Olduğunun Tespit Edilmiş Olması )
• KIYMET TAKDİRİ ( Borçlunun da Hazır Bulunduğu Tarihte Kıymet Takdirinin Yapılmış Olması Dolayısıyla Bu Tarihte Borçlunun Hacizden Haberdar Olduğunun Tespit Edilmiş Olması )
• ŞİKAYET SÜRESİ ( Şikayet Süresinin Haczin Öğrenildiği Tarihten İtibaren Başlayacak Olduğunun Kabul Edilmesi )
• YÜZ ÜÇ DAVETİYESİ ( Hacizden Haberdar Olan Borçluya Yüz Üç Davetiyesi Gönderilmiş Bulunmasının Şikayet Süresini Etkilemeyeceğinin Kabul Edilmesinin Gerekmesi )
2004/m.82,103
ÖZET : Borçluya ait ve şikayete konu edilen taşınmazın borçlunun da hazır bulunduğu tarihte kıymet takdirinin yapıldığı görülmüş, adı geçenin bu tarihte hacizden haberdar olduğu tespit edilmiştir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlatılmalıdır. Sonradan 103 davetiyesi gönderilmesi sonucu etkilemez. Bu durumda borçlunun 17.4.2003 tarihli şikayeti süreden sonra olup, istemin süreden reddi yerine işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İcra Mahkemesinin kararında da açıkça vurgulandığı üzere İİK.nun 82/12. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayeti 7 günlük süreye tabidir. Borçluya ait ve şikayete konu edilen taşınmazın borçlunun da hazır bulunduğu 12.4.2002 tarihinde kıymet takdirinin yapıldığı görülmüş, adı geçenin bu tarihte hacizden haberdar olduğu tespit edilmiştir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği 12.4.2002 tarihinden itibaren başlatılmalıdır. Sonradan 103 davetiyesi gönderilmesi sonucu etkilemez. Bu durumda borçlunun 17.4.2003 tarihli şikayeti süreden sonra olup, istemin süreden reddi yerine işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 09.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-11-2006, 15:07   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Poyraz,

İlgili kararı yukarıya alıntıladım.

Sizin sunduğunuz karara göre; muhtemelen borçlu taşınmazda oturmamaktadır.Zaten kararda borçluya ait 1/2 payın satışından söz edilmektedir ki bu da olasılığı güçlendirmektedir.Bilindiği üzere, meskeniyet iddiasında bulunmak için taşınmazda oturma zorunluluğu yoktur.

Saygılarımla
Old 03-11-2006, 17:01   #11
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Ergin,
Alıntı:
Sizin sunduğunuz karara göre; muhtemelen borçlu taşınmazda oturmamaktadır.Zaten kararda borçluya ait 1/2 payın satışından söz edilmektedir ki bu da olasılığı güçlendirmektedir
demişsiniz fakat belirtmek isterim ki bizim davalı olduğumuz davada da borçlu evin 1/2 lik payına sahiptir.Kalan 1/2 lik pay ise eşine aittir ve borçlu ile ailesi bu evde yaşamaktadır. Ancak maalesef kıymet takdiri raporunda kıymet takdiri sırasında borçlunun ya da bir yakınının hazır bulunup bulunmadığı belirtilmemiştir.

Göndermiş olduğunuz Yargıtay Kararı için çok teşekkür ederim, gerçekten işime fazlasıyla yarayacaktır. Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkürler , saygılarımla
Old 03-11-2006, 22:28   #12
Av. Mustafa Kömürcü

 
Varsayılan Meskenİyet

Benim yaşadığım bir olayda hakim meskeiyet iddiamı reddetti. Süresi içinde olmadığından.
Temyiz etim. Yargıtay kıymet takdiri raporunun tebliğ tarihini esas aldı ve kararı bozdu.
Bu yönde karar veren yerel mahkeme kararı kesinleşti.
Old 04-11-2006, 15:55   #13
Av.Ender

 
Varsayılan

Borçluya, taşınmazının haczedildiğini bildiren Örnek 22 Davet kağıdı (eski öernek;58) göndermediniz mi? Eğer kıymet takdirinden önce bunu göndermişseniz, şikayet hakkı Örnek 22 Davet kağıdının tebliğinden itibaren 7 gün sonra sona erer.
Old 05-11-2006, 08:44   #14
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın Av.Ender,
Örnek 22 davet kağıdı gönderilmemiş, zaten o gönderilmiş olsa idi ben şu an bu dosyayla bu kadar cebelleşiyor olmayacaktım (Sanırım 103 davet kağıdı da gönderilebiliyormuş) Gerçi ben bu başlığı açtığımda bile cevap dilekçemi vermiştim. Sadece sizlerin bu konudaki görüşlerinizi merak ediyordum. Yani dosyada kıymet takdirinin borçluya(şikayetçiye)tebliğinden önceki bir zaman için yazılı olarak veyahut bir tebligat parçası ile borçlunun hacizden haberdar olduğu belli değilse bu durumda şikayetin başlangıç anı hangi tarihten itibaren işlemeye başlar ;

-Kıymet takdir raporunun tebliğinden itibaren mi?
-Kıymet takdiri fiili haciz ve tespit için borçlunun yaşadığı taşınmaza gidilen (borçlunun veya tebligat yapılabilecek kimselerden olan bir kimsenin evde olması halinde) tarihten itibaren mi?
-yoksa borçlunun ıttıla tarihi olarak bildirdiği tarihten itibaren mi?

Ben öyle sanıyorum ki, mahkeme de kıymet takdir raporunun tebliği tarihini esas alacaktır ancak bu noktada Sayın Ergin'in daha önce yollamış olduğu Yargıtay kararı gerçekten çok önemli ve kanımca güzel bir karar.
Old 06-11-2006, 02:02   #15
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde sürenin başlangıç anı.

Burada borçlunun haczi öğrendiği tarih esas alınacaktır.

Usulsüz tebligat halinde dahi süre başlamaz

Öğrenmeyi siz kanıtlayamıyorsanız (tutanaktaki imza, usulüne uygun tebligat vb.) borçlunun beyanı esas olacaktır.

Diye düşünmekteyim.

Saygılar.
Old 20-08-2007, 11:55   #16
Protesto

 
Varsayılan

Biliyorum konu biraz eski ama bu konu ile ilgili bir sorum olacak ve yeni bir başlık açmayı gereksiz buldum.

Borçlu kıymet takdiri için taşınmazın bulunduğu yere gidildiğinde sonradan gelmiş ve tutanağa "şimdilik bir diyeceğim yoktur, rapor tarafıma geldiğinde beyanda bulunacağım" şeklinde beyanını bildirmiş ise meskeniyet ile ilgili şikayet süresi kıymat takdiri tarihinden mi yoksa raporun tabliği tarihinden itibaren mi başlayacağı.

Yukarıdaki beyanın süreye bir etkisinin olup olmayacağı. Benim yorumun öğrendikten sonra bu süreyi tutmanın mümkün olamayacağı ancak değerli görüğşlerinizi öğrenmek istiyorum.

Saygılar...
Old 19-06-2008, 12:18   #17
Av.Ufuk

 
Varsayılan

borçlu hacizli taşınmazını tapuda devrederken haczi öğrenmiş olduğu şikayet süresinin devir tarihinden başlaması gerektiğine ilişkin bir içtihat var mı acaba.Borçlu devrettiği bu taşınmaz hakkında devirden çok sonra kıymet takdirinin tebliği üzerine haczi yeni öğrenmiş gibi haczedilmezlik şikayetinde bulundu.Ayrıca icra mahkemesi olmadığı için Asliye hukuk hakimi 1 yıldan fazladır işin esasını borçlunun geçim iddiasını araştırıyor daha ikinci kez rapor alınacak araya adli tatildi hakim değişikliğiydi falan girecek .Üstüne yargıtay aşaması var.(ileride ihalenin feshi davası açılır da bu hızla sürerse diye de düşünmeden geçemiyorum)Bu konuda içtihat var mı acaba.

Bir de icra işlemlerinin durduğuna ilişkin bir karar verilmedi.Satışa gitsem ne olur. tşk.
Old 02-06-2011, 11:25   #18
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/429
Karar: 2010/4657
Karar Tarihi: 02.03.2010


ŞİKAYET DAVASI - HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİNİN YEDİ GÜNLÜK SÜREYE TABİ OLDUĞU - BORÇLUNUN TEBLİĞ TARİHİNDE HACİZDEN HABERDAR OLDUĞU - BORÇLUNUN MESKENİYET ŞİKAYETİNİN ESASININ İNCELENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda İİK. nun 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, İİK. nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Borçluya ait ve şikayete konu edilen taşınmaza ilişkin kıymet takdiri raporu, adı geçene 06.11.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup, borçlunun bu tarihte hacizden haberdar olduğu tespit edilmiştir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği 06.11.2008 tarihinden itibaren başlayacağından, borçlunun 10.11.2008 tarihinde yaptığı başvuru yasal sürededir. O halde, mahkemece borçlunun meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 16, 82, 83) (HGK. 31.03.2004 T. 2004/12-202 E. 2004/196 K.) (HGK. 31.03.2004 T. 2004/12-167 E. 2004/185 K.)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İ.İ.K. nun 82/12 maddesi gereğince, borçlunun <haline münasip> evi haczedilemez.

6.3.1965 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 538 sayılı yasa ile değişik İİK. nun 83/a maddesi gereğince borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir Anılan maddenin amacını açıklayan gerekçesinde de <borçlunun, hacizden önce sonuçlarını tahmin edemeyeceği cihetle, bir mal veya maaş yahut ücretin haczedilemeyeceği yolunda şikayette bulunmayacağını bildirmesinin, lehine olan yasa hükmünün uygulanmasından feragat etmesinin hükümsüz sayılacağı, zira bu malın ne derece haczedilemez olduğunun borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumlarına göre saptanabileceği> ifade olunmuştur. Bu durumda haciz sırasında ya da haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebilir. (HGK. 31.3.2004 tarih 2004/12-202 E.196 K, 31.3.2004 tarih 2004/12-167 E. 185.K.)

Somut olayda borçlu vekili Av. Mehmet Yıldız'ın 21.11.2005 tarihinde icra dairesine gelerek, müvekkili adına kayıtlı taşınmazlar üzerine haciz konulmasına muvafakat ettiği, 13.02.2008 tarihinde ise alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda, icra dairesince, meskeniyet şikayetine konu taşınmaz üzerine haciz konulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu vekilinin muvafakatı haciz uygulanmadan önce olduğundan geçerli değildir.

Öte yandan, İİK. nun 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, İİK. nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Borçluya ait ve şikayete konu edilen taşınmaza ilişkin kıymet takdiri raporu, adı geçene 06.11.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup, borçlunun bu tarihte hacizden haberdar olduğu tespit edilmiştir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği 06.11.2008 tarihinden itibaren başlayacağından, borçlunun 10.11.2008 tarihinde yaptığı başvuru yasal sürededir.

O halde, mahkemece borçlunun meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 02.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 30-10-2012, 19:33   #19
cemaydın

 
Varsayılan

Merhabalar.

Benimde bir sorum olacaktı.

Müvekile 20.09.2012 de haciz geliyor (ev haczi) haciz sırasında borçlunun eşi var, haciz zaptı 103 yerine geçmek üzere kendisine verildi şeklinde bir kayıt var haciz zaptında, imzadan imtina ediyor eş ayrıca.

Bu gün tekrar eve geliniyor borçlu yine evde yok eşi var, aynı şekilde 103 yerine geçmek üzere eşe zapıt bırakılıyor ve 20.09.2012 tarihinde ki haczli mallar muhafaza altına alınıyor.

Şimdi haczedilmezlik şikayetinde buluancağız. Fakat 20.09.2012 tarihinde eşe 103 yerine geçmek üzere bırakılan haciz zaptı ile haczin borçlu tarafından öğrenildiğini varsayarsak süre yi kaçırdık gibi göürnüyor.

Herhangi bir yargıtay kararıda bulamadım.Kısaca eşin huzurunda yapılan haciz borçlu tarafından öğrenilmiş sayılır mı ?

Şimdi den çok teşekkür ederim.
Old 31-10-2012, 15:41   #20
yılmazkan

 
Varsayılan

Sayın Cem, İİK 103'de haciz sırasında borçlu yerine tebligat yapılabilecek bir kimse hazır ise tutanağın bir suretinin ona verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda ayrıca borçluya tebligat yapılmaz.
Hal böyleyken şikayetinizin süresinde yapılmış olmayacağı anlaşılıyor.
Old 12-08-2014, 20:36   #21
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Sürenin başlangıcının kıymet takdirinin tebliğ tarihi olması kesin midir? Mesela dosyaya vekalet sunulduğu ya da menfi tespit davası açıldığı sırada dosyada haciz varsa?
Old 13-08-2014, 11:43   #22
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Murat ÇETİN
Sürenin başlangıcının kıymet takdirinin tebliğ tarihi olması kesin midir? Mesela dosyaya vekalet sunulduğu ya da menfi tespit davası açıldığı sırada dosyada haciz varsa?

Kendi soruma kendim "kısmen" Talih Uyar'ın bir makalesinde cevap buldum.

"Taşınmazının tapu kaydına haciz konulan ve kendisine ayrıca tebligat yapılmamış olan borçlunun, icra dosyasını inceleyip dosyadaki belgelerin fotokopisini aldığı tarihte haczi öğrenmiş sayılacağını" (http://www.myicra.com/makale/talihuyar/7.htm#_ftnref42)
Old 04-12-2018, 16:17   #23
sevda mert

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım bana bu konu ile alakalı olarak şu husus sizce de gereksiz değil mi?Borçlunun taşınmazına haczi koyduk usulüne uygun 103 davetiyesini tebliğ ettik.Davetiye de zaten hangi taşınmaza ne zaman hatta hangi yevmiye numarası ile haciz konulduğu açıkça yazılıyor.Bu tarihten sonra neden borçlunun 3 gün içerisinde icra dairesine gidip dosyadan örnek almasını veya dosya incelemesini bekliyoruz ki?Bunun mantığını anlayabilmiş değilim açıkçası.Burada meskeniyet şikayeti için hak düşürücü sürenin 103 davetiyesinin tebliğ tarihinden itibaren başlaması gerekmez mi?O tarihte haberdar olduğu kabul edilmezmi? O zaman borçlunun meskeniyet şikayetinde süresi 10 güne uzamış olmuyor mu?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
karşılıksız çek şikayetinde yetki avserdarozan Meslektaşların Soruları 8 13-06-2011 03:22
Kadastroda Hak Düşürücü Sürenin Kesilmesi becerikli Meslektaşların Soruları 16 11-11-2010 11:06
İlkbaharın Başlangıç Tarihi Gemici Site Lokali 2 04-04-2010 13:20
Sigorta başlangıç tarihi avegunduz Meslektaşların Soruları 2 10-11-2006 13:00
Çocukla Kişisel Sürenin Artırılmasına Ait Örnek Karar Var Mı? STARFISH Hukuk Soruları Arşivi 13 27-01-2004 16:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08241606 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.