Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ölünceye kadar bakma akdi muvazaa

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-01-2009, 17:24   #1
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan ölünceye kadar bakma akdi muvazaa

Değerli meslektaşlarım
Müvekkilimin murisi adına kayıtlı değerli bir taşınmazı daha önce damadına tapuda satış göstererek devretmiş, daha sonra da kalan 6 parça taşınmazının tamamını oturduğu evde dahil olmak üzere kızına (daha önce taşınmazını satış göstererek devretteği damadı ile evli olan) ölünceye kadar bakma ile devretmiştir.
Muvazaa nedenine dayalı tapu iptali tescil davası açtım. Yargılamada son aşamaya gelindi. Esasa hakkında beyanlarda beyanlarıma ekleyebileceğim. Konuya uygun ölünceye kadar bakma akdinde muvazaaya ilişkin konuyla örtüşen karar ekleyebilirseniz sevineceğim. Ben birkaç tane buldum ancak hakimi ikna edebilmek için olaya daha uygun kararlar aramaktayım yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Old 13-01-2009, 23:44   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sizin bulduklarınız değildir umarım

1.Hukuk Dairesi

Esas: 2000/14753
Karar: 2001/140
Karar Tarihi: 16.01.2001

ÖZET: Muris tarafından ölünceye kadar bakma vaadi sözleşmesi uyarınca devredilen tapu kayıtlarının, murisin asıl amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle iptali, bu olmadığı taktirde tenkis istemleri kademeli olarak ileri sürülebilir. Murisin, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için; sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olgunun gözönünde tutulması gerekir.

(818 S. K. m. 511, 514, 18) (YİBK. 22.5.1987 T. 1986/4 E. 1987/5 K.) (YİBK. 1.4.1974 T. 1974/1 E. 1974/2)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacılar tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, müşterek muris Hüsamettin'in 21.3.1997 tarihinde, davacılardan mal kaçırmak amacıyla Tekirdağ, Merkez Muratfı köyü, 92, 168, 169, 234, 888, 940, 951 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi karşılığında davalıya devrettiğini, murisin asıl amacının mal kaçırma olduğunu ileri sürerek, muvazaa nedeniyle iptal, olmadığı taktirde tenkis isteğinde bulunmuştur. Gerçekten bu tür isteklerin kademeli olarak ileri sürüleceği 22.5.1987 tarih, 1986/4 esas, 1987/5 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunda vurgulanmıştır. Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (BK. m. 511). Başka bir anlatımla ivazla sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK. m. 514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (BK. m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Somut olayda, yedi parça taşınmaz miras bırakana aitken sağlığında ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalı oğluna temlik ettiği getirtilen kayıt ve belgelerle sabittir. Tarafların özel durumları, taşınmazların nitelikleri ve değerleri yukarda değinilen ilkelere göre değerlendirildiğinde, miras bırakanın mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı temlik yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. Esasen mahkemece de temliki işlemlere bağış niteliği verilmiş, tenkise ilişkin olarak hüküm kurulmuştur.

Hal böyle olunca, kademeli isteklerden ilkine (iptal ve tescile) hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir, davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.1999 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 65.000.000 TL duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 16.1.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

----------------------------------------------------


1.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/8146
Karar: 2004/11552
Karar Tarihi: 19.10.2004

ÖZET: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme gününde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

(818 S. K. m. 18, 213, 511, 514) (4721 S. K. m. 706) (2644 S. K. m. 26) (YİBK 01.04.1974 T. 1974/1 E. 1974/2 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen davada; davacılar, ortak miras bırakanları Hüsniye’nin 4 ayrı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı kızına ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini ileri sürerek tapunun iptali ile tescil isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini bildirmiş, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, miras bırakana davalının ölünceye kadar bakım borcunu yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.10.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Ufuk Namalan ile temyiz edilen vekili avukat Şefik Aydar geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan’ın tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davalının bakım borcunu yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakanın 788, 2724, 2728 ve 2733 parsel s. taşınmazları ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına kanunun öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K.m.514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K.m.18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 1.4.1974 tarih ve 1/2 s. İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme gününde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Somut olaya gelince dosyada belirlenen olgular yukarda açıklanan ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde miras bırakan Hüsniye’nin bütün mal varlığını oluşturan taşınmazlarının tamamının davalı kızına temlikinin, bakım akdi ile ön görülen ivazı aşar nitelikte bulunduğu; temliklerin mirastan mal kaçırma amacına yönelik olduğu sonucuna varılmaktadır.

Sonuç: Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan sebeplerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2003 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.0000 TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

----------------------------------------------

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/13977
Karar: 2004/14449
Karar Tarihi: 27.12.2004

ÖZET : Bilindiği üzere ; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. ( B.K.m.511 ).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. ( B.K.m.18 ).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse ( örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise ), bu takdirde akdin ivazlı ( bedel karşılığı ) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Somut olayda ise, belirlenen olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, ivazlı sözleşmelerden olan bakım akdinin miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmadığı elinde bulunan mal varlığının büyük bir kısmı olan 16 ayrı bağımsız bölümü, makul sayılabilecek ölçüleri aşarak davalıya muvazaalı olarak temlik ettiği, asıl amacının ölünceye kadar bakım akti olmayıp mal kaçırmaya yönelik bulunduğu tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabittir.



(818 S. K. m. 18, 511, 514)

Dava: Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanları Mustafa'nın 5 parsel sayılı taşınmazda bulunan ev ve dükkanlar ile 23 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı 2.eşine temlik ettiğini ileri sürerek payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, murise bakım borcunu yerine getirdiğini, 23 parselin ise hibe edildiğini bildirmiş, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, yapılan temliklerin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmişse de dava değeri yönünden talebin reddiyle temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi. Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, murisin 5 parsel sayılı taşınmazdaki 16 ayrı bağımsız bölümü 8.8.1980 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiği, 23 parseli ise kadastro sırasındaki muvafakat beyanı ile davalı 2.eşine tespit ve tescil edilmesini sağladığı anlaşılmaktadır.

Davalıya kadastro sırasında hibe edilen 23 parsel sayılı taşınmazın devrine ilişkin işlemin murisin gerçek iradesini yansıttığı ve 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek bu taşınmaza yönelik davanın reddedilmiş olması doğrudur. Davacıların buna ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,

Ölünceye kadar bakma akti ile temlik edilen 5 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölümlere yönelik temyiz istemine gelince:

Bilindiği üzere ; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. ( B.K.m.511 ).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. ( B.K.m.514 ).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. ( B.K.m.18 ).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse ( örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise ), bu takdirde akdin ivazlı ( bedel karşılığı ) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Somut olayda ise, belirlenen olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, ivazlı sözleşmelerden olan bakım akdinin miras bırakanın gerçek iradesini yansıtmadığı elinde bulunan mal varlığının büyük bir kısmı olan 16 ayrı bağımsız bölümü, makul sayılabilecek ölçüleri aşarak davalıya muvazaalı olarak temlik ettiği, asıl amacının ölünceye kadar bakım akti olmayıp mal kaçırmaya yönelik bulunduğu tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabittir.

Hal böyle olunca, 5 parsel sayılı taşınmazdaki ölünceye kadar bakım akti ile davalıya temlik edilen bağımsız bölümlere yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacıların anılan taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygı ile.
Old 14-01-2009, 09:19   #3
miss_lawyer

 
Varsayılan

Sn meslektaşım, size ancak konu ile ilgili yargıtay numaralarını gönderebiliyorum:

1. H.D 2005/6540 E- 2005/6940 K. 06.08.2005 T
1.H.D 2005/6811E- 2005/7558 K 20.06.2005

UMARIM YARDIMCI OLABİLMİŞİMDİR. İYİ ÇALIŞMALAR
Old 14-01-2009, 10:25   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mutlu

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/6811
Karar: 2005/7558
Karar Tarihi: 20.06.2005

ÖZET: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Çekişme konusu temlikin değerlendirilmesinde, akdin ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı,davalının akitle yükümlü bulunduğu borcunu yerine getirdiği; esasen akde aykırı bir davranışı bulunduğunun sağlığında miras bırakan tarafından ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu da kanıtlanmış değildir.

(818 S. K. m. 18, 511, 514)

Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakanları olan anneleri N. K. tarafından çekişmeli 1120 parsel sayılı taşınmazın davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edilmiş olduğunu ileri sürüp, paylan oranında tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Hülya Gerçeker' in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı N.'nin kayden maliki bulunduğu ahşap ev ve bahçe nitelikli 1120 parsel sayılı taşınmazı, 19.3.2002 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiği görülmektedir.

Davacılar, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K. m.511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K. m.514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir, Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K. m.18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşullan ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Çekişme konusu temlikin yukarda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilmesinde, akdin ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı,davalının akitle yükümlü bulunduğu borcunu yerine getirdiği; esasen akde aykırı bir davranışı bulunduğunun sağlığında miras bırakan tarafından ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu da kanıtlanmış değildir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 20.6.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Bir tanesini bulup ekledim..

Saygı ile.
Old 14-01-2009, 12:25   #5
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan

[quote=av-ufuk]Sizin bulduklarınız değildir umarım

Değerli Meslektaşım

Gönderdiğiniz yargıtay kararları işime yarayacak. Katkınız ve yardımlarınız için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ölünceye kadar bakma sözl.doktor raporu ve muvazaa miss_lawyer Meslektaşların Soruları 6 12-03-2013 19:48
ölünceye kadar bakma sözleşmesi hanoglu Meslektaşların Soruları 9 12-08-2008 09:32
Ölünceye Kadar Bakma Akdi/ Tapuda Satış Görünmesi/ Acİlll anadolu32 Meslektaşların Soruları 7 07-05-2008 15:23
Ölünceye Kadar Bakma - Bağışlama - Muvazaa İddiası Av.Gamze Korkmaz Meslektaşların Soruları 2 28-04-2008 12:01
Ölünceye Kadar Bakma Akdi av.gzm Meslektaşların Soruları 6 25-09-2007 08:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05272698 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.