Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Kararı Arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-02-2013, 11:06   #1
av_yaseminceylan

 
Varsayılan Yargıtay Kararı Arıyorum

Değerli meslektaşlarım,

Yargıtay 14. H.D. 2011/13132 E., YHGK 2012/11-341 E., Yargıtay 15. H.D. 2011/829 E. sayılı kararları paylaşmanızı rica ederim.
Old 26-02-2013, 11:07   #2
Av. Ceyhun Doğan Küçükçil

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/829
K. 2011/7161
T. 5.12.2011


DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, asansör imali ve montajına ilişkin sözleşmeden kaynaklanan zarar ile, gecikme cezasının tahsili istemi ile açılmış, davalılar reddini savunmuş, mahkemenin kısmen kabule dair kararı, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Taraflar arasında imzalanan 23.01.2007 tarihli sözleşmede, 60.000,00 Euro bedelle gösterilen özelliklerde insan ve yük asansörünün yapımı kararlaştırılmıştır. Davacı iş sahibi, davalı Ö...-G... Asansör ve Makine San. Ltd.Şti. yüklenici, diğerleri kefil olarak sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı-iş sahibi 04.04.2008 tarihli ihtarında, ek sözleşmede belirtilen tarihlerde dahi asansörlerin yapım işinin tamamlanmadığından bahisle, sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Eldeki bu davada, eksik bırakılan işlerin yapım bedeli ile sözleşmedeki gecikme halinde ödenmesi kabul edilen cezai şartı istemiştir. Kural olarak, sözleşmeyi fesheden taraf BK'nın 96 ve 108. maddeleri hükmünce, menfi zararlarını isteyebilir. Menfi zarar, akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zarara ilişkindir. Sözleşmenin feshi halinde, sözleşme ortadan kalktığından sözleşmeye dayanılarak zarar istenemez. Bir başka anlatımla, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan müspet zarar fesih halinde talep edilemez. Eksik imalat bedeli akdin ifasına yönelik olumlu zarar niteliğinde olduğu gibi, aktin süresinde ifa edilmemesi nedeni ile kararlaştırılan ceza da ifaya ekli olup fesih halinde istenemez. Bu nedenle davacının cezai şart isteminin reddi yerinde olmuş ise de, ifa niteliğindeki eksik imalat bedelinin kabulü doğru olmamıştır.

O halde mahkemece yapılması gereken iş; sözleşmenin götürü bedelli olduğu gözetilerek, yüklenicinin gerçekleştirdiği imalatın sözleşmeye göre fiziki oranını belirlemek, bunu götürü bedele uygulamak suretiyle yüklenicinin hakedişini bulmak, iş sahibince yapılan ödemelerden mahsubu ile varsa fazla ödemenin istirdadına karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 05.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 26-02-2013, 11:08   #3
Av. Ceyhun Doğan Küçükçil

 
Varsayılan

ÖZET : Dava, müşterek-müteselsil borç senedinin davacı bankaya temliki nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Dava dışı kooperatif ile davalılar arasında tanzim olunan senet metninde yer alan ibareyle alacağın davacıya temlik olunacağı açıkça belirtilmiş olup, aynı senet metninde borcun öncelikle Kooperatife ödeneceği de belirtilmiş durumdadır. Temellük edene teslim edilen senet metninde de açıkça belirtildiği üzere; borcun öncelikle kooperatife ödeneceği yönündeki düzenleme karşısında, sözleşme serbestîsi kuralları içerisinde bu hükmün davacı bankayı da bağlayacağı tabiidir. Borçlu, temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri, temellük edene karşı da ileri sürme hakkına sahiptir. Kooperatif yetkililerince tanzim olunan belgede, borçlunun borcunu ödediğinin açıkça belirtilmiş olması karşısında, borcun ifa edildiği savunmasını bu belgeye dayalı olarak temlik edene karşı ileri sürme hakkı bulunan borçlunun, talebin dayanağı olan senet metnindeki somut olaya özgü özel düzenleme uyarınca aynı savunmayı temlik alana karşı da ileri sürme hakkı vardır. Bu durumda, temlik alan davacı banka tarafından bu dava ile halen talep edilebilecek bir borç bulunmadığı anlaşılmış olduğundan, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar Sulh Hukuk Mahkeme'since davanın reddine dair verilen 16.04.2009 gün ve 2006/310 E., 2009/574 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 26.05.2011 gün ve 2009/12554 E; 2011/6441 K sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili, dava dışı S.S. 1055 nolu Akhisar Merkez ve Köyleri Tütün Tarım Satış Kooperatifi'nce 11.10.1999 tarihli Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kredi Sözleşmesine dayanarak ortaklarına verilmek üzere müvekkili bankadan 550.000,00 TL kredi alındığını, kredinin teminatı olarak ortaklardan alınan müşterek ve müteselsil borç senetlerinin müvekkiline temlik edildiğini, ortakların sözleşmelerde imzalarının olması sebebi ile temlikten haberdar olduklarını, bu senetten kaynaklanan alacağın davalılarca bankaya ödenmediğini ileri sürerek, 3.428 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişken faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar, borçlarını ödediklerini davacı banka ile ilgilerinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, kooperatifin Ziraat Bankasından aldığı krediler karşılığında "borçlu ortak" kısmında, kredi kullanan ve kefil olarak davalıların isimlerinin yazılı olduğu "müşterek ve müteselsil borç senedi" başlıklı senedin 2. maddesinde alacaklılar arasında da teselsül durumu yaratılarak borcun önce kooperatife ödeneceğinin belirtildiği, buna göre iyiniyetli borçlunun alacağı temlik edene yaptığı ödemenin borcu sona erdireceğinin kabulü gerektiği, Akhisar 2.İcra Müdürlüğünün 2000/2946 esas sayılı dosyasında alacaklı kooperatifin davalı borçlular hakkında aynı müşterek ve müteselsil borç senedinden dolayı icra takibi yaptığı ve dosyanın 07.12.2001 tarihinde infaz edilerek işlemden kaldırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Dava, müşterek-müteselsil borç senedinin davacı bankaya temliki nedeniyle alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece, dava dışı kooperatif tarafından davalılar aleyhine aynı borç senedine dayalı olarak girişilen icra takibi nedeniyle yapılan ödemeler ve kooperatifin 07.12.2001 tarihli haricen tahsil yazısına istinaden icra takibinin infazen neticelenmiş olduğu, bu suretle temlik işleminin davalılara bildirilmesinden önce borcun sükût ettiği kabul edilerek davanın reddi cihetine gidilmiştir.

Ancak, dava konusu müşterek-müteselsil borç senedi ile davalıların sadece anapara olarak 300,00 TL tutarında borçlanmış olmalarına karşın, kooperatif tarafından girişilen icra takibinin 286,00 TL asıl alacak üzerinden başlatılmış olması nedeniyle davaya konu borç senedinde belirtilen borcun tümüyle sükût ettiğinin kabulü doğru değildir. Mahkemece, davacı banka tarafından dosyaya bildirilen hesaplama biçimine ilişkin beyan dilekçesi ve borç senedinin 1. maddesine uygun şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davadaki istem olan 31.12.2005 tarihi itibariyle, varsa bakiye borç miktarının saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalılar tarafından borcun ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı bankaya temlik olunan senede bağlı borcun tamamının davalılar tarafından ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.

Dava dışı kooperatif ile davalılar arasında tanzim olunan "Müşterek ve Müteselsil Borç Senedi" başlıklı senet metninin son paragrafında yer alan ibareyle alacağın davacı Ziraat Bankası'na temlik olunacağı açıkça belirtilmiş olup, aynı senet metninde borcun öncelikle Kooperatife ödeneceği de belirtilmiş durumdadır.

Dava dışı kooperatif ile davacı banka arasında tanzim olunan "Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kredi Sözleşmesi"nin "Ek Şartları" başlıklı belgenin 4 maddesi ile de; kooperatif ortaklarından teminat olarak alınacak borç senetlerinin kredi kullandırılmadan önce T.C.Ziraat Bankası'na temlik ve teslim olunacağı hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, alacağın temlikinin geçerli bir şekilde oluştuğunun kabulü gerekir.

Kural olarak geçerli olan bu sözleşme, davacıya alacak hakkı bahşetmektedir. Ne var ki, temellük edene teslim edilen senet metninde de açıkça belirtildiği üzere; borcun öncelikle kooperatife ödeneceği yönündeki düzenleme karşında, sözleşme serbestîsi kuralları içerisinde bu hükmün davacı bankayı da bağlayacağı tabiidir.

Bunun yanı sıra, BK'nun 167. maddesi (6098 sayılı TBK 188. maddesi )uyarınca borçlu, temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri, temellük edene karşı da ileri sürme hakkına sahiptir. Dosya içeriğinde mevcut bulunan ve dava dışı S.S.1055 Sayılı Akhisar Merkez ve Çevre Köyleri Tütün Tarım Satış Kooperatifi yetkililerince tanzim olunan 07.12.2001 tarihli belgede, borçlu olan M. A.'ın borcunu ödediğinin açıkça belirtilmiş olması karşısında, borcun ifa edildiği savunmasını bu belgeye dayalı olarak temlik edene karşı ileri sürme hakkı bulunan borçlunun, talebin dayanağı olan senet metnindeki somut olaya özgü özel düzenleme uyarınca aynı savunmayı temlik alana karşı da ileri sürme hakkı vardır.

Bu durumda, temlik alan davacı banka tarafından bu dava ile halen talep edilebilecek bir borç bulunmadığı anlaşılmış olduğundan, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 1086 sayılı HUMK'un 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.09.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 26-02-2013, 11:15   #4
avukat ışık

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

14.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/13132
Karar: 2011/16031
Karar Tarihi: 23.12.2011


TAPU İPTALİ VE TESCİL OLMAZSA ALACAK İSTEMİ - BAŞKASININ FİİLİNİ TAAHHÜT SÖZLEŞMESİ - SÖZLEŞME METNİNİN TÜRKÇEYE TERCÜME ETTİRİLEREK DEĞERLENDİRME YAPILMASI - EKSİK İNCELEME - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Mahkemece yapılması gereken iş, sözleşmenin Almanca metnini doğru bir şekilde Türkçe'ye tercüme ettirmek ve sözleşmeyi başkasının fiilini taahhüt sözleşmesi çerçevesinde değerlendirerek borçtan davalılardan N.'ın da sorumlu tutulup tutulamayacağı hakkında yapılan saptamalara göre bir sonuca ulaşmak olmalıdır.

(818 S. K. m. 110)

Dava: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının reddine, davalı G.... Elektronik Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen 05.04.2011 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise ödenen 140.000,00.-TL'nin tahsili istemleriyle açılmıştır.

Davalı yüklenici şirket temsilcisi ve davalı G., sözleşmede tapunun veriliş tarihinin 05.01.2010 olarak kararlaştırıldığını, davanın erken açıldığını ve reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece, davacının birinci kademedeki istemi olan mülkiyet aktarımı talebinin reddine, yüklenici şirketin temsilcisi olduğundan ve 18.02.2009 tarihli sözleşmenin dava konusu taşınmazları kapsamaması sebebiyle N. ve G. aleyhindeki davaların reddine, 140.000,00.-TL'nin yüklenici şirketten tahsiline karar verilmiştir.

Hükmü, davacı temyiz etmiştir.

1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Davacının N.'a yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davada 18.02.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak 190 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak binanın 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerinin tescili istenmiştir. Sözleşmede bedel olarak 140.000,00.-TL'nin kararlaştırıldığı ve bunun yüklenici şirkete ödendiği sabittir. 19.02.2009 tarihli sözleşmenin tarafları arasında davalı N. da gösterilmiştir. Sözleşmenin Türkçe'ye çevrilen metninde davalılardan G.....Ltd. Şti. tarafından davacıya 140.000,00.-TL karşılığı 2 adet bağımsız bölüm satıldığı, yüklenicinin ödeme zorlukları bulunmasından, taşınmazların zamanında tamamlanmama ve zamanında yapılmamasından dolayı davalı N.'ın 140.000,00.-TL bedelle sınırlı olmak üzere kefil olduğu yazılıdır. Ne var ki, sözleşmenin orijinal imzalarının bulunduğu metni ile Türkçe'ye çevrilen metni arasında da bazı farklılıklar olduğu görülmektedir.

Yukarıda belirtilen sözleşme, Borçlar Kanunu'nun 110. maddesi gereğince başkasının fiilini taahhüt sözleşmesidir. Anılan yasa hükmü uyarınca da, bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur.

Mahkemece yapılması gereken iş, sözleşmenin Almanca metnini doğru bir şekilde Türkçe'ye tercüme ettirmek ve sözleşmeyi Borçlar Kanunu'nun 110. maddesi çerçevesinde değerlendirerek borçtan davalılardan N.'ın da sorumlu tutulup tutulamayacağı hakkında yapılan saptamalara göre bir sonuca ulaşmak olmalıdır.

Değinilen yönün göz ardı edilmesi suretiyle taraflar arasında başkaca ilişkiler varmış gibi kefillik sözleşmesinin başka ilişkiden kaynaklandığı yanılgısına düşülerek eksik araştırma ve incelemeyle N. hakkındaki davanın reddi doğru olmamıştır.

Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2. bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 23.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 26-02-2013, 11:28   #5
fatih gok

 
Varsayılan Umarim İŞİnİze Yarar

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/13132
Karar: 2011/16031
Karar Tarihi: 23.12.2011
Dava: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil davasının reddine, davalı G.... Elektronik Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen 05.04.2011 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:



Karar: Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise ödenen 140.000,00.-TL'nin tahsili istemleriyle açılmıştır.

Davalı yüklenici şirket temsilcisi ve davalı G., sözleşmede tapunun veriliş tarihinin 05.01.2010 olarak kararlaştırıldığını, davanın erken açıldığını ve reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece, davacının birinci kademedeki istemi olan mülkiyet aktarımı talebinin reddine, yüklenici şirketin temsilcisi olduğundan ve 18.02.2009 tarihli sözleşmenin dava konusu taşınmazları kapsamaması sebebiyle N. ve G. aleyhindeki davaların reddine, 140.000,00.-TL'nin yüklenici şirketten tahsiline karar verilmiştir.

Hükmü, davacı temyiz etmiştir.

1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Davacının N.'a yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davada 18.02.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak 190 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak binanın 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerinin tescili istenmiştir. Sözleşmede bedel olarak 140.000,00.-TL'nin kararlaştırıldığı ve bunun yüklenici şirkete ödendiği sabittir. 19.02.2009 tarihli sözleşmenin tarafları arasında davalı N. da gösterilmiştir. Sözleşmenin Türkçe'ye çevrilen metninde davalılardan G.....Ltd. Şti. tarafından davacıya 140.000,00.-TL karşılığı 2 adet bağımsız bölüm satıldığı, yüklenicinin ödeme zorlukları bulunmasından, taşınmazların zamanında tamamlanmama ve zamanında yapılmamasından dolayı davalı N.'ın 140.000,00.-TL bedelle sınırlı olmak üzere kefil olduğu yazılıdır. Ne var ki, sözleşmenin orijinal imzalarının bulunduğu metni ile Türkçe'ye çevrilen metni arasında da bazı farklılıklar olduğu görülmektedir.

Yukarıda belirtilen sözleşme, Borçlar Kanunu'nun 110. maddesi gereğince başkasının fiilini taahhüt sözleşmesidir. Anılan yasa hükmü uyarınca da, bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur.

Mahkemece yapılması gereken iş, sözleşmenin Almanca metnini doğru bir şekilde Türkçe'ye tercüme ettirmek ve sözleşmeyi Borçlar Kanunu'nun 110. maddesi çerçevesinde değerlendirerek borçtan davalılardan N.'ın da sorumlu tutulup tutulamayacağı hakkında yapılan saptamalara göre bir sonuca ulaşmak olmalıdır.

Değinilen yönün göz ardı edilmesi suretiyle taraflar arasında başkaca ilişkiler varmış gibi kefillik sözleşmesinin başka ilişkiden kaynaklandığı yanılgısına düşülerek eksik araştırma ve incelemeyle N. hakkındaki davanın reddi doğru olmamıştır.

Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2. bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 23.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay kararı arıyorum av.tugba Meslektaşların Soruları 2 24-02-2012 12:35
Yargıtay Kararı Arıyorum... tiryakim Meslektaşların Soruları 4 23-02-2012 20:44
yargıtay kararı arıyorum yargıtay 10.ceza dairesi müebbet Meslektaşların Soruları 4 16-12-2010 14:00
Yargıtay kararı arıyorum... Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 2 01-06-2008 13:11
Yargıtay Kararı Arıyorum Pınar Meslektaşların Soruları 2 02-05-2008 20:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06258893 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.