Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ahzu kabz yetkisi yoksa dosyadan avukatlık ücretini aLabiLir miyiz?

Yanıt
Old 28-06-2007, 18:39   #1
Akademiker

 
Varsayılan Ahzu kabz yetkisi yoksa dosyadan avukatlık ücretini aLabiLir miyiz?

****
Müvekkil vekalet verirken noterin de uyarısıyla ahzu kabz yetkisi vermemiş. Bu arada alacaklısı bulunduğumuz bir icra dosyasına kısmi ödeme yapılmıştır. Kısmi ödemelerin özellikle faiz ve masraflara mahsup edileceği malumdur. Bu dosyada ödenen paradan öncellikle icra vekalet ücretini talep edecek olursak, ahzu kabz yetkimiz olmadığından bahisle bu talebimiz red edilir mi? Ahzu kabz yetkisi dosyadan kendi alacağımızı dahi çekmememiz şeklinde yorumlanabilir mi? Avukatlık kanunun 164 maddesine göre bu ücret avukata aittir. Kanaatımca kendisine ait ücreti çekebilmelidir. Ne dersiniz?

***ak
Old 28-06-2007, 21:29   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın avhuk üyeleri

Ahzu kabz yetkisi olmasızın dosyadan para çekilemeyeceği kanısındayım.

Avukatlık ücreti avukatın kendi parası olmadığından bunu da çekemez diye düşünüyorum. Avukat ücretini ancak müvekkilinden isteyebilir.

Siz ne dersiniz?
Old 28-06-2007, 21:39   #3
Av.Bilgen Savaş

 
Varsayılan

Sayın Konyalı, aynı durum benim başıma gelmişti, kısmi ödeme içinden icra vekalet ücretini, vekaletnamede ahzu kabza yetkisi olmadığı halde açtığım bir talep ile almıştım. Sonuçta vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkide, avukatlık ücreti (Avukatlık Kanunu m.164 ve AÜT m.3'e göre) avukata aittir.
Saygılarımla...
Old 28-06-2007, 23:25   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Sonuçta vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkide, avukatlık ücreti (Avukatlık Kanunu m.164 ve AÜT m.3'e göre) avukata aittir.
Sonuçta öyle ama icra memuru sonuca bakmaz ki: şimdiki yetkiye bakar.
Ve icra memuru iç ilişkiye bakmaz ki: belki de müvekkil ile avukat arasında aksine bir sözleşme vardır?

Bence ahzu kabz yetkisi olmaksızın icra memuru tarafından avukata yapılan ödemeler hukuka uygun değil.

Saygılarımla
Old 29-06-2007, 11:51   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Ben de avukatlık ücretini ahz-u kabz yetkisi olmadan çekmiştim.Elimdeki Yargıtay kararını göstererek(Talih Uyar'ın kitabında vardı)sorunu çözmüştüm.

Saygılarımla
Old 29-06-2007, 17:55   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Ahz-u kabz yetkisi olmasa da, karşı vekalet ücreti tahsilinde sorun yaşanmaz, talep ederseniz, ödenir. Ödenmezse konunun ilgilisi olarak şikayet edersiniz, memur muamelesi iptal edilir. Ama müvekkilden alınması gereken asgari tutardaki vekalet ücretinde dahi sorun yaşanacağı kanısındayım. Çünkü artık müvekkilin alacağının sınırlarına girilmektedir, ahzu kabz yetkisi yoktur ve icra müdürünün, avukatın müvekkilinden vekalet ücretini önceden tahsil edip etmediğini bilmesi olanaklı olmadığı gibi, -hele ücretin yasal düzenlemeye göre ütopik de olsa peşin alıması gerektiği varsayımı da cabası- araştırmak gibi bir hak ve yetkisi de yok. Burada salt vekilin beyanıyla asilin alacak miktarına girilemeyeceği düşüncesindeyim. Asilden tahsili gereken vekalet ücreti icra dairesinin değil, avukatın sorunudur. Ayrı bir hukuki ilişkidir. Asil ben avukata ödemem gereken vekalet ücretini peşin peşin ödedim, sen benim yerime nasıl karar verir de mükerrer ücret tahsilatına sebep olur, ahzu kabz yetkisi vermediğim vekile benim alacağımdan ödeme yaparsın derse, müdür kendini neye dayanarak savunabilir? Ancak en başta söylediğim gibi, icra karşı vekalet ücretinde hiç bir sorun yok.

Saygılarımla..
Old 30-06-2007, 23:49   #7
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan Ahzu kabz

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 1984/3522
Karar: 1985/2373
Karar Tarihi: 14.06.1985
ÖZET: Hükmün taraflara muzaf olarak verilmesi gerekir, vekille müvekkil arasındaki iç ilişki mahkemeyi ilgilendirmez ise de itiraz üzerine verilen kararda vekalet ücreti vekile ait olmak üzere verilmiştir. Bu duruma rağmen muteriz vekili olup lehine vekalet ücreti takdir olunan Avukat M. Selçuk Mağara müvekkilesi Ülker Saner’e vekalet ücreti vekaletin tahsili hakkında takip yapmış 2.11.1984 tarihinde icra emri tebliğ edilip borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş ve 6.11.1984 tarihinde asıl borç fer’ileri ile birlikte borçlu tarafından icra dosyasına yatırılmıştır. Alacaklı vekilinin vezne mevcudunu talep etmesi üzerine icra memurluğunca takip vekalet ücreti mahkeme masraflarından ise de takip dayanağı ilamda yazılı vekalet ücretinin alacak kabulü gerektiğinden ahzu kabza yetki veren vekaletnamenin ibrazı gerektiğinden bahisle bu talep reddedilmiş, bu ret kararına karşı alacaklı vekilinin şikayeti de mercice reddedilmiştir.


(1086 S. K. m. 62, 423) (2004 S. K. m. 32)
Dava: İstanbul 1. İcra Tetkik Merciinden verilen 5.12.1984 tarih ve 2138/ 2032 sayılı hükmün kanun yararına bozulması, Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 15.2.1985 tarih 4655 sayılı yazıları ile istenip bu işe ait dosya Yargıtay C. Başsavcılığı’nın uygun mütalaası ve bu hususta düzenlenen 1.3.1985 tarih Hukuk: 6 sayılı Tebliğnamesi ile gönderilmekle gerekli tetkikat yapıldı.
Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:
A.Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, A. Saner, E. Acarkan ve Ü. Saner vekilleri Avukat M. Selçuk Mağara müvekkilleri hakkında verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiş, İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesi’nin 14.9.1984 tarih 2411 sayılı kararı ile muteriz Ü. Saner hakkındaki ihtiyati haczin kaldırılmasına diğer muterizler bakımından teminat mektupları bedeli hakkında verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına ve 5000 TL. vekalet ücretinin muterizler vekiline verilmesine karar verilmiştir.
Hükmün taraflara muzaf olarak verilmesi gerekir, vekille müvekkil arasındaki iç ilişki mahkemeyi ilgilendirmez ise de itiraz üzerine verilen kararda vekalet ücreti vekile ait olmak üzere verilmiştir. Bu duruma rağmen muteriz vekili olup lehine vekalet ücreti takdir olunan Avukat M. Selçuk Mağara müvekkilesi Ülker Saner’e vekalet ücreti vekaletin tahsili hakkında takip yapmış 2.11.1984 tarihinde icra emri tebliğ edilip borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş ve 6.11.1984 tarihinde asıl borç fer’ileri ile birlikte borçlu tarafından icra dosyasına yatırılmıştır. Alacaklı vekilinin vezne mevcudunu talep etmesi üzerine icra memurluğunca takip vekalet ücreti mahkeme masraflarından ise de takip dayanağı ilamda yazılı vekalet ücretinin alacak kabulü gerektiğinden ahzu kabza yetki veren vekaletnamenin ibrazı gerektiğinden bahisle bu talep reddedilmiş, bu ret kararına karşı alacaklı vekilinin şikayeti de mercice reddedilmiştir.
H.U.M.K. nun 62. maddesinde açıklandığı gibi vekalet hükmün icrasını ve masrafı muhamenin tahsili ile bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi aleyhinde de iş bu muamelatın kaffesinin ifa edilebilmesine mezuniyeti mutazammındır.
Aynı Kanun’un 423. maddesi 6. fıkrasına göre de mahkemece takdir olunan vekalet ücreti de mahkeme masraflarından maduttur.
İlamda adı yazılı vekilin takip yapması için takip dosyasına vekaletname ibrazı gerekmediği, mahkemenin tayin ettiği ilamda yazılı vekalet ücretinin mahkeme masraflarından madut olup vekile ödenmesi için ahzu kabza yetki aranmasının gerekmediği düşünülmeden, bu husustaki HUMK. 62 ve 423. maddeleri nazara alınmadan memurluğun 26.11.1984 tarihli kararına karşı vaki şikayetin reddi isabetsiz, yazılı emre dayanan Yargıtay C. Başsavcılığı’nın bozma isteği yerinde görüldüğünden İstanbul 1. Tetkik Mercii Hakimliği’nin 5.12.1984 tarih 2138 / 2032 sayılı kesin olarak verilen hükmün HUMK. nun 427/6 ncı maddesi gereğince kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmamak üzere bozulmasına, bozma kararının bir örneğinin Yüksek Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 14.03.1985 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 01-07-2007, 16:02   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av.Ergün Vardar’a ilgili kararı gönderdiği için teşekkür ederiz.

Tartışmayı bu yargıtay kararı üzerinden devam ettirelim:
Alıntı:
Yazan Yargıtay
İlamda adı yazılı vekilin takip yapması için takip dosyasına vekaletname ibrazı gerekmediği, mahkemenin tayin ettiği ilamda yazılı vekalet ücretinin mahkeme masraflarından madut olup vekile ödenmesi için ahzu kabza yetki aranmasının gerekmediği düşünülmeden, bu husustaki HUMK. 62 ve 423. maddeleri nazara alınmadan….
İlgili HUMK maddeleri aşağıdadır:
Alıntı:
Yazan HUMK
Madde 62 – Kanunen salahiyeti mahsusa itasına mütevakkıf hususlar müstesna olmak üzere vekalet, hüküm katiyet kesbedinceye kadar davanın takibi için icap eden bilümum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına ve masarifi muhakemenin tahsiliyle bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi aleyhinde de işbu muamelatın kaffesinin ifa edilebilmesine mezuniyeti mutazammındır.
İşbu mezuniyeti takyit edecek bütün kayıtlar diğer taraf indinde gayri muteber addolunur
Alıntı:
Yazan HUMK
Madde 63 – Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh olamaz ve aharı tahkim veya ibra ve davadan hiçbir suretle feragat veya hasmın davasını ve teklif olunan yemini kabul veya mahkümunbihi kabız ve haczi fekkedemez. Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ittıla kesbettikten sonra verilebilir.
Alıntı:
Yazan HUMK
Madde 423 – Masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerdir:
1 – Tarife mucibince mahkeme kalemi vasıtasiyle yapılan masraflarla celsei muhakeme, keşif ve haciz masrafları,
2 – Şahidin seyahat ve ikamet masrafiyle yevmiyesi ve ehlihibre ücret ve masrafları,
3 – İlam harçları,
4 – Resmi dairelerden talep olunan evrakın asıl ve suret tasdik ve pul harçları,
5 – Mahkemede bizzat hazır bulunanların bulundukları günlere ait seyahat ve ikamet masrafları,
6 – Davanın ehemmiyetine göre kanunu mucibince takdir olunacak vekil ücretleri.
Vekili bulunduğu halde mahkeme de bizzat ispatı vücut eden taraf yalnız seyahat masrafiyle bir güne mahsus olmak üzere yevmiye alabilir. Ancak hakim bizzat isticvap veya yemin etmesine karar vermiş ise bu günler için yevmiye alabilir.
Önce olayı özetleyelim:
Bir müvekkilin avukata verdiği vekaletnamede ahzu kabz yetkisi yoksa avukata mahkümunbih ( mahkemece karar verilen dava konusu para) ödenmez. HUMK m.63

Mahkümunbihe mahkemece müvekkil adına karar verilir ve müvekkile ait olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Buna karşılık yargılama masraflarını da müvekkil yapmıştır; Yargılama giderlerinin de müvekkile ödenmesine karar verilmiştir; Yargılama masraflarından olan avukatlık ücreti de müvekkil adına hükmedilmiştir.

Şimdi soruyu soralım:
Ahzu kabz yetkisi yoksa, ‘mahkümunbih’ ile ‘yargılama giderleri ‘’ arasında ne fark vardır ki biri avukata ödenmez ve diğeri ödenir?

Bu sorunun yanıtını verirsek bu konuyu kapatabiliriz.

Saygılarımla
Old 01-07-2007, 23:22   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Kanımca aradaki fark, kural olarak, yargılama sırasında ödenmesi lazım gelen ve karşı vekalet ücreti dışında kalan sair yargılama giderlerinin, vekil eden tarafından yatırılacak oluşudur. Masrafları müvekkil öder, avukat masraf ödemez, aksi hal meslek kuralı ihlalidir hatta.

Davayı kaybeden taraf aleyhine hükmedilen karşı vekalet ücreti ise, henüz ödenmemiştir. Müvekkilce vekile ödenen vekalet ücretinden düşülmesi, mahsubu şeklindeki karışıklığa da Av.K.ndaki son değişiklikle son verilmiştir. Karşı vekalet ücreti, avukata aittir.

Yasaların da onayladığı yukarıdaki koşullar çerçevesinde, aradaki esaslı farkın, birinin müvekkilce evvelce ödenmiş olup da ödeyene iadesinin sözkonusu oluşu, diğerininse henüz hiç tahsil edilmemiş ve hüküm usulen müvekkil adına kurulsa da, karşı vekalet ücretinin yasa gereği vekile ait oluşu, diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 02-07-2007, 00:17   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Kanundaki Osmanlıca terimleri kullanınca konu çok karıştı. Yazılanlar anlaşılmaz oldu. Bir örnek üzerinden sorumu yineliyorum:

Bir avukat bir ilamlı icra takibi açar. Takip sonuçlandığında icra dosyasındaki paraların listesi aşağıdaki gibidir:

1- İlam konusu asıl alacak
2-Asıl alacağa İşlemiş faiz
3- İlam konusu yargılama masrafları (harç, tebliğ pulu, keşif ve bilirkişi ücreti)
4- İlamda karşı tarafa yüklenilen avukatlık ücreti
5- İcra giderleri
6- İcrada karşı tarafa yüklenilen avukatlık ücreti

Yargıtay kararında yukarıdaki listedeki 1. ve 2.sıradaki paranın (mahkümunbihin) avukata ödenemeyeceği, 3,4,5 ve 6.sıradakilerin ise ödenmesi gerektiğine hükmedilmiş.

Asıl alacak ve faizleri avukata ödememekte, buna karşılık yargılama giderleri ve (yargılama giderleri arasında bulunan) avukatlık ücreti avukata ödenmektedir. Bu iki kalem arasında ne fark vardır? Yargıtay asıl alacak ile yargılama giderleri arasında neden bir fark gözetmektedir?

Bütün bu 6 kalemde sayılan paralar müvekkil adına takdir edilmiştir ve müvekkilin alacağıdır. Avukatlık ücretinin avukata ait olması kuralı avukat ile müvekkili arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir. Bir avukat müvekkili adına açtığı bir icra takibinde asla alacaklı sıfatını taşıyamaz. Avukatın icra dosyasında alacağı bulunmamaktadır. Alacaklı olan asildir; avukatın müvekkilidir.

Ve alacaklı olan asil vekaletnamesinde avukatına ahzu kabz yetkisi vermemiştir. Bu durumda icra memuru avukata ödeme yapma yetkisini nereden almaktadır? Avukat yetkisi olmaksızın müvekkiline ait olan parayı nasıl almaktadır?

Bir gün bir müvekkil dosyadan alınan vekalet ücretinin hesabını sorsa avukatın elinde ( bağlayıcı olmayan) Yargıtay kararından başka ne vardır?

Avukat kendi hukukunu hangi dayanakla savunacaktır?

Saygılarımla
Old 02-07-2007, 00:27   #11
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:

Avukat kendi hukukunu hangi dayanakla savunacaktır?

Avukatlık Ücretini düzenleyen, Avukatlık Kanunu m.164/son ile:

m.164:

"...Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez."

2001 yılındaki değişikliten önce son fıkra, "...Avukatla işsahibi arasında "AKSİNE YAZILI SÖZLEŞME OLMADIKÇA" tarifeye dayanarak karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücreti avukata aittir." şeklinde idi. 2001 yılındaki değişiklikle, yazılı sözleşmeyle istisna getirilebileceğine dair detay madde metninden çıkarıldı ve "avukata aittir" biçiminde, ihtirazi kayıtsız ve net bir düzenleme yapıldı. Hatta bu nedenle Mahkemeler bir dönem kararlarında "avukata ödenmesine" şeklinde hüküm kurdular, bir dönem de kdv polemiği yaşandı, kararda geçsin mi, geçmesin mi şeklinde...

Yöntem ne olursa olsun sonuç itibariyle değişiklik sonrası 164.maddenin son fıkrası, bence aksine sözleşme yapılamayacağını, yasaya aykırı sözleşmelerin geçersizliği doğrultusunda, kısmen veya tümüyle batıl oluşları da gözönünde bulundurulacak olursa, avukata aidiyetini kesin olarak ortaya koyuyor.

Esasen bir başka mesele daha var. Bu vekalet ücreti, yasa gereği avukata ait olmakla vekil kendi adına açacağı icra takibi ile bu ücreti karşı taraftan isteyebilmeli mi, isteyememeli mi? Vekaleten talep edilmesi sonuç itibariyle yalnızca bir şekilden ibaret, zira o ücret yasa gereği zaten avukatın. Ama bilvekale takibe geçildiğinde, icra takibi dolayısıyla ikinci bir karşı vekalet ücreti mağduriyeti (karşı taraf açısından) gündeme geliyor. Bu konuda da görüşler muhtelif, dilerseniz bu konuyu ayrı bir başlık altında tartışırız.

Saygılarımla...
Old 02-07-2007, 13:15   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av.Şehper Ferda Demirel

Avukatlık Kanunu 164.madde avukat ile müvekkili arasındaki ilişkiyi düzenler. İcra müdürünün avukatın ücreti ile ilgili bir yetkisi ve sorumluluğu bulunmadığı kanısındayım. Uygulamada icra müdürleri karşı taraftan tahsil edilen icra avukatlık ücretlerini alacaklı asile ödememekte, sadece avukata ödemektedir. Bu uygulama Avukatlık Kanunu’nun 164.maddesi değişmeden önce de böyleydi. Ben 22 yıl öncesinden hatırlıyorum:

1985 yılında İzmir’e 100km uzaktaki Bergama icra müdürlüğünde bir takibi sonuçlandırdığımda, bana oraya kadar gitmek zor geldiğinden, müvekkilden icraya gidip parasını almasını istemiştim. Müvekkil icraya giderek parasını kısmen çekmiş. Ama icra müdürü benim avukatlık ücretimi müvekkilime ödememiş. Müvekkil benim iznim ve isteğim olduğunu söyleyerek ısrar etmiş, kavga etmiş ama icra müdürü inatla ödememiş. O zaman da şimdi olduğu gibi icra müdürünün haksız olduğunu düşünmüştüm. Ama yıllar sonra bir kaynakta icra müdürünün bunu yaparken bir dayanağı olduğunu tesadüfen görmüştüm. Şimdi bu dayanağı arıyorum bulamıyorum.

Bugünlerde yukarıda sözü edilen dayanağı aramamın nedeni ise, eğer bir müvekkil ahzu kabza yetki vermediği halde avukatının vekalet ücretini dosyadan çektiği yolunda bir şikayeti olursa avukatın kendisini savunması açısındandır.

Ayrıca, meslek açısından düşünüldüğünde, müvekkiller şikayet etmese de, uygulama böyle olsa da, uygulamanın dayanağı bulunsa da avukat ücretini mutlaka müvekkilinden almalı. Avukat ücretini icra müdüründen almamalı. Avukat ücretini müvekkilinden başka hiç kimseden kabul etmemeli.

Son olarak bir de şu var ki, hakim kararda vekalet ücretini taraf adına takdir etmektedir. Hakim vekalet ücretini avukat adına takdir etmemektedir. Hakimin mahkemede yapamadığını icra takibinde icra müdürünün yapması mümkün olmamalı kanısındayım.

Saygılarımla
Old 02-07-2007, 13:28   #13
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Konyalı,

Av.K.m.164'ün son fıkrasından önceki tüm fıkraları müvekkille vekil arasındaki ilişkiyi düzenliyor, katılıyorum.

Ancak son fıkra, açıkça, "karşı" vekalet ücretinin aidiyetini belirliyor. Karşı vekalet ücreti ise müvekkilce ödenmiyor.

Değişiklik sonrası, "aksine sözleşme yapılmadıkça" ibaresinin madde metninden çıkarılmış oluşunu gözeterek, aksine sözleşme yapılamayacağını, yapılsa da batıl olacağını düşünüyorum.

Eğer bu konuda bir HGK yoksa, 2001 sonrasına ait içtihatların da hatalı olduğunu ve yasanın açık hükmü karşısında , emsal alınamayacağını savunuyorum.

Bazı haklarımızı çok geç elde ettik.

Saygılarımla...
Old 20-08-2007, 22:58   #14
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan yargı kararlarından ve doktrinden...

içtihatlarda avukatlık ücreti ve bu kapsamda avukatın ahzu kabz yetkisi artık yerleşmiş bir konu ve bu konuda tartışma yok. İncelediğim birçok Yargıtay kararında avukatın ahzu kabz yetkisi yoksa hiçbir ücreti dosyadan çekemeyeceğini söylüyordu. Kararlarda "yargılama gideri olan ve karşı tarafa yükletilen ücreti vekalet" için aynen şu cümle kullanılıyor: "mahkeme kazanan taraf lehine avukatı için ücreti vekalete hükmeder." Bu vekalet ücreti kural olarak avukatındır.Aksine sözleşme yapılabilir. Çok acı ama evet bu sözleşme yapılabiliyor ve ne yazık ki başta büyük devlet kurumları olmak üzere pek çok kurumda da avukatın bu ücretine el uzatılıyor. kararlarda belirttiğim bu hüküm nedeniyle avukat kendisine ait olan ücreti çekemiyor. Aslında bunun doktrinsel bir temeli de var. o da şu ki, doktirnde bir yargılama sonucunda sadece taraflar hakkında ve onlara etki edilebilecek şekilde hüküm kurulması gerektiği bu nedenle, dosyanın tarafı olmayan avukatın lehine ya da aleyhine hiçbir hüküm kurulamayacağı belirtiliyor. Bu nedenle de ahzu kabz yetkisi olmayan sevgili avukat meslektaşlarım dosyadan paranın çekilmesini ve müvekkilce taraflarına ödeme yapılmasını beklemek zorunda kalıyorlar. Yine bazı Yargıtay kararlarında avukat lehine/adına olmak üzere avukatlık ücretine hükmedilmesi bozma gerekçesi olarak yer alıyor. Hukuki düzenlemelerin ya da hukuki ilkelerin bazen insanı içinden çıkılması imkansız noktalara götürdüğü durumlardan biri. Maalesef...
iyi çalışmalar...
Old 21-08-2007, 11:39   #15
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ZAFER TUNCA
İncelediğim birçok Yargıtay kararında avukatın ahzu kabz yetkisi yoksa hiçbir ücreti dosyadan çekemeyeceğini söylüyordu.

Ben aksini biliyorum. Bize en azından esas ve karar numarasıyla içtihat verebilir misiniz?

Saygılarımla
Old 24-08-2007, 23:42   #16
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Ben aksini biliyorum. Bize en azından esas ve karar numarasıyla içtihat verebilir misiniz?

Saygılarımla

çeşitli yargıtay kararları eklenmiş olmakla birlikte açıkçası çok fazla inceleme fırsatı bulamadım. bu aralar zaman sıkıntısı yaşıyorum da ancak yazdıklarım konusundaki ısrarım kendimden emin bir şekilde sürüyor. bu konuda tartışmayı sanırım ekleyeceğim yargıtay kararları sonlandıracak. önümüzdeki haftaiçi bahsi geçen kararları ekleyeceğim.
ama bu konuda doktrin olarak söylediğime inanmanızı tavsiye ederim
iyi çalışmalar....
Old 23-09-2007, 11:13   #17
Av.Nefer

 
Mesaj

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Ben aksini biliyorum. Bize en azından esas ve karar numarasıyla içtihat verebilir misiniz?

Saygılarımla

Konuyla ilgili tüm bilgim, Sayın ZAFER TUNCA ile aynıdır.

Saygılar.
Old 12-10-2008, 19:30   #18
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ZAFER TUNCA
çeşitli yargıtay kararları eklenmiş olmakla birlikte açıkçası çok fazla inceleme fırsatı bulamadım. bu aralar zaman sıkıntısı yaşıyorum da ancak yazdıklarım konusundaki ısrarım kendimden emin bir şekilde sürüyor. bu konuda tartışmayı sanırım ekleyeceğim yargıtay kararları sonlandıracak. önümüzdeki haftaiçi bahsi geçen kararları ekleyeceğim.
ama bu konuda doktrin olarak söylediğime inanmanızı tavsiye ederim
iyi çalışmalar....

Sayın AV.ZAFER TUNCA,

Ekleyeceğiniz kararları hala bekliyoruz.
Old 16-10-2008, 10:14   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Mahkeme kararlarında vekalet ücretinin, "bir taraftan alınıp, diğerine verilmesine" şeklinde karar veriliyor.Bu nedenle bu ücretin müvekkilden istenmesi gerekir kanaatindeyim. Eğer ahz-u kabz yetkisi varsa, bu durumda tahsil edip müvekkilden olan alacağımıza mahsup etme hakkımız kanun icabıdır. Bu yetki yoksa dosyadan ancak müvekkil tahsil edebilir ve biz ondan talep edebiliriz düşüncesindeyim.


Bu itibarla, ahz-u kabz yetkisi olmadan dosyadan hiç bir şekilde para çekilmemesi gerekir kanaatindeyim. Esasen vekalet ücretini BK.84 dairesinde kısmi ödeme kapsamında öncelikli sayıp, müvekkil alacağından evvel tahsil etmek de pek doğru bir yöntem olamaz düşüncesindeyim.

Örnek :
Alıntı:
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davanın davacısı banka vekilinin temyiz itirazlarının tümünün, davacı-birleşen davanın davalıları vekilinin ( 2 ) nolu bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün birleşen davanın davalıları ( temyiz edenler ) yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı-birleşen davanın davalıları yararına takdir edilen 400.-YTL. duruşma vekalet ücretinin davalı-birleşen davanın davacısından alınarak davacı-birleşen davanın davalılarına ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-10-2008, 15:51   #20
halit pamuk

 
Varsayılan

HUMK.m.62, Vekilin özel yetki almadan yapabileceklerini düzenliyor. HUMK.m.63 ise, müvekkil tarafından ayrıca yetki verilmesi gereken halleri düzenliyor.

Yetki verilmeden vekaletname ile yapılacak işleri düzenleyen HUMK.m.62 de ayrıca ve özellikle yargılama masraflarının tahsilinden ve makbuz itasından bahsediyor.

HUMK.M.62 de yer alan bu hüküm nedeniyle ahzukabz yetkisi olmasa bile yargılama giderlerinden biri olan vekalet ücretini tahsil edilip teslim alınabileceğini düşünüyorum.
Old 19-10-2008, 23:17   #21
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas : 2002/19-249
Karar : 2002/258
Karar Tarihi : 03.04.2002

ÖZET: BK'nun 388.maddesi uyarınca "vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tespit edilmemiş ise taallük eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir". Somut olayda, vekaletname sigortadan para alabilmeyi gerçekleştirmek için düzenlenmiştir. İşin mahiyetinden vekaletname, sigortanın saptadığı paranın alınmasını da kapsar niteliktedir. Özel yetki verilmesi gereken durumlar HUMK'nun 33 ve 63.maddeleriyle Avukatlık Kanununun 171/2 ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşuna Dair Kanunun 31. maddesinde yer almıştır. Bunun yanısıra, İçtihat ve öğretinin getirdiği sınırlamalar da bulunmasına rağmen, belirtilen bu hususlar konumuzla bağlantılı değildir. Ne var ki, yerel mahkeme, ahzu kabza özel yetki bulunmamasını hükmüne dayanak yapmıştır. Kabz için özel yetkinin yasal dayanağı, HUMK'nun 63 .maddesidir. Anılan maddede açıkça belirtildiği üzere "müddeabihi kabz" için özel yetki gereklidir. Ödemeyle yükümlü kılınılan paranın dışında kalan yargılama giderlerini (ve bu arada vekalet ücretini) müddeabihin dışında kalmış olması nedeni ile vekil, özel yetkiye gerek olmaksızın alabilir

(818 S. K. m. 388) (1086 S. K. m. 33, 63) (1136 S. K. m. 171)

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.10.2000 gün ve 2000/307-945 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19.6.2001 gün ve 2001/1013-4804 sayılı ilamı ile , (...Davacının taşıtının trafik kazası sonucu hasarlanması dolayısıyla davacı, sigorta şirketinin sorumluluğu bakımından şirkete başvuruda bulunmuş; daha sonra bu işinin takip ve sonuçlandırılması için üçüncü kişiye vekaletname vermiştir. Vekil, vekaletnameye dayanarak sigorta şirketinin yolladığı parayı davalı bankadan davacı adına almış ve yeni adres bırakmadan adresini terk ettiğinden davacının, onunla hesaplaşmasına olanak kalmamıştır.

Davacı, kabza (para çekmeye) yetkisi olmayan vekile paranın ödenmiş olması dolayısıyla davalı banka hakkında icra takibine geçmiş; davalı banka, vekaletnamede kabz yetkisinin verilmemiş olduğu yolunda kesin bir ifadenin yer almamış olduğunu, aksine bu amaçla düzenlendiğinin kabulü gerektiğini belirtip, takibe itiraz etmesi üzerine davacı, itirazın iptali davasını açmış ve %40 icra inkar tazminatı istemiştir.

Yerel mahkemece, vekilin vekaletnamede ahzu kabza yetkisi bulunmadığı nedenine dayalı olarak istek doğrultusunda hüküm oluşturulmuştur.

BK'nun 388.maddesi uyarınca "vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tespit edilmemiş ise taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir". Somut olayda, vekaletname sigortadan para alabilmeyi gerçekleştirmek için düzenlenmiştir. İşin mahiyetinden vekaletname, sigortanın saptadığı paranın alınmasını da kapsar niteliktedir. Özel yetki verilmesi gereken durumlar HUMK'nun 33 ve 63.maddeleriyle Avukatlık Kanununun 171/2 ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşuna Dair Kanunun 31. maddesinde yer almıştır. Bunun yanısıra, İçtihat ve öğretinin getirdiği sınırlamalar da bulunmasına rağmen, belirtilen bu hususlar konumuzla bağlantılı değildir. Ne var ki, yerel mahkeme, ahzu kabza özel yetki bulunmamasını hükmüne dayanak yapmıştır. Kabz için özel yetkinin yasal dayanağı, HUMK'nun 63 .maddesidir. Anılan maddede açıkça belirtildiği üzere "müddeabihi kabz" için özel yetki gereklidir. Ödemeyle yükümlü kılınılan paranın dışında kalan yargılama giderlerini (ve bu arada vekalet ücretini) müddeabihin dışında kalmış olması nedeni ile vekil, özel yetkiye gerek olmaksızın alabilir. Olayımızda, mahkemece hüküm altına alınmış bir para söz konusu değildir. O nedenle de açık yetki verilmiş olması gerekmez. Amaç ve seçilen sözcüklerle vekil, bankadan parayı almakla yetkili kılınmış olmaktadır. Bu yönler gözetildiğinde, davalı bankanın parayı haksız olarak vekile ödemiş olduğu söylenemez.

Bu nedenlerle yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.4.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Dava, davacının vekil edilenin, davaya konu olan parayı alma konusunda yetkili kılınmadığı halde, paranın davalı banka tarafından vekile ödenmesi nedeniyle, elde edemediği alacağının, vekilden ve bankadan alınması istemine ilişkindir.

Mahkeme, vekalette paranın vekile ödenmesi için vekalette açıklık bulunmadığı gerekçisi ile istem kabul edilmiştir.

Daire vekaletteki yetkinin yeterli olduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Sorun vekaletle vekile söz konusu olan sigorta bedelini alma yetkisinin verilip verilmediğidir. Vekaletname, kazaya uğrayan bir aracın sigorta işlemleri için düzenlenmiştir. Duruksama yaratan bölümü, "... motorlu aracın hasara uğraması nedeniyle adıma tahakkuk etmiş ve edecek ne isim altında olursa olsun tüm sigorta bedellerini, mali masuliyet ve kasko..."biçimindedir. burada daire ve genel kurul "bedellerini" kelimesinden sonra, "almaya" kelimesinin varlığının kabul edilmesi gerektiği düşünülmüş olacak ki, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Daire bozma ilamında belirtildiği üzere, somut olaya BK.nun 388. maddesinin uygulama olanağı yoktur. Vekil idenin vekile vermediği bir yetkiyi ve irade açıklamasının, yerine geçmek hukuka uygun olarak kabul edilemez. Davalı banka dahi davaya karşı verdiği cevapta vekaletteki ifadelerin duraksama yaratacak nitelikte olduğunu, iş yoğunluğu nedeniyle ödeme yaptıklarını belirterek bu açıklaması ile vekalet yetki olmadığını ve böylece kusurunu kabul etmiştir.

Vekaletnamede, vekile davacı adına tahakkuk eden paranın alınması için yetki verilmediğinden yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek sonucu bakımından doğru olan kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim.

(KAYNAK: Av. Talih UYAR)
Old 20-10-2008, 09:15   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Konuya kanun maddeleri ve Yargıtay Kararlarıyla açıklık getiren Sayın Üyelere teşekkür ederiz.

- HUMK'nun 62'nci maddesine göre, avukatın özel yetki olmaksızın yargılama giderlerini ve bu giderlerden olan avukatlık ücretini alabileceği

ama

- HUMK'nun 63'üncü maddesine göre özel yetki olmaksızın dava konusu olan miktarı alamayacağı anlaşılmaktadır.

Bu ayrımın nedeni hakkında tartışılmalı kanısındayım:
Davanın değeri 500 TL ise bu miktarı avukat özel yetki yoksa alamayacak,
ama yargılama giderleri ve avukatlık ücreti toplamı 10 milyar da olsa avukat özel yetki olmadan alabilecek.

Kanun neden böyle bir ayırım yapmış açıklayabilir misiniz?

Saygılarımla
Old 30-10-2008, 17:50   #23
erdemanl

 
Varsayılan

Bence sorunun cevabı yine başta tartışılan Avukatlık Kanununda. A.K.'na göre vekalet ücreti avukatındır; dolayısıyla avukatın bu ücreti(kendi ücretini!!) alabilmesi için ahzu kabz yetkisine ihtiyacı yoktur. 500 YTL'de olsa 10000 YTL'de olsa. Bu miktardan ziyade çekilecek para üzerindeki hak sahibiyle ilgili bir durumdur.
Old 02-02-2010, 14:15   #24
lacivert_37

 
Varsayılan

Bence Avukatlık kanununda öngörülen bu hüküm avukata nispi talep hakkı verir.Bu nispi talep hakkını da yalnızca müvekkili ile arasındaki iç ilişki uyarınca ona yöneltebilir.
Old 05-02-2010, 22:06   #25
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Lacivert 37, Avukatlık yasasındaki hangi düzenlemeden bahsediyorsunuz ? Madde 164 mü? Yoksa 166 mı ?

Saygılarımla.
Old 06-02-2010, 13:08   #26
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

bence bu konuya ilişkin kanuni düzenleme olması gerekmektedir.
Old 06-02-2010, 16:24   #27
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Avukatlık yasasının, 166.maddesi avukatlık ücreti üzerindeki hapis ve "rüçhan hakkını" düzenlemektedir. Rüçhanlı alacağın, alınamaz olması mümkün müdür ?

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
35 yaşındaki çocuğu velayet altına alabilir miyiz? akarsu Meslektaşların Soruları 8 10-06-2017 08:34
Ahzu Kabz yetkisi olmadan Vekalet Ücreti icradan tahsil edilebilir mi? MGDurbin Meslektaşların Soruları 33 04-01-2012 17:15
AHzu kabz yetkisi yoksa dosyaya yatırılan avukatlık ücretini alabilir miyiz? Akademiker Meslektaşların Soruları 1 28-06-2007 20:59
ahzu kabz yetkisi ve bankacılık işlemleri piedra Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 1 09-10-2006 22:45
Ahzu Kabz Yetkisi Olmayan Vekil Saim Korkmaz Meslektaşların Soruları 0 30-05-2002 19:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07659292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.