Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bağlantılı Bileşik İkrar- İkrarın Bölünebilmesi-yemin

Yanıt
Old 21-01-2007, 16:49   #1
halit pamuk

 
Varsayılan Bağlantılı Bileşik İkrar- İkrarın Bölünebilmesi-yemin

Merhaba,

Bana sorulan bir soruyu bu forumda sizlere sormak istiyorum.

İspat Yükü kendinde olan davacı, senetle ispat yükümünü yerine getiremediği için Karşı tarafa yemin teklif eder.

Yemin Teklifi üzerine, Davalı duruşmaya gelir ve sözleşmenin varlığını yani bir akit yaptıklarını ikrar eder. Akdi ikrar eder,fakat, borcunun olmadığını çünkü borcunu ödediğini söyler. ifadesiyle,

" bu kişiden mal aldım fakat ödedim" der



Sorum şu:

a) Bu ikrar bölenebilir mi? Yani, ispat yükü yer değiştirmiş midir?

b) Bu İkrar bölünür hatta yargıtay da bölünür diyor,diyorsanız;Bu ikrarın yemin sırasında yapılması ikrarın bölünmesini engelemez mi?

Vereceğiniz cevap bir kararı doğrudan etkileyeceğinden; cevaplarınızı merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum.

Saygılarımla
Old 21-01-2007, 21:10   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Önemli olan husus mahkemenin yemin teklifini yerine getirken hangi konuya cevap aradığı hususudur. Davalı yemin ederken bir tek soruya cevap verecektir: "Borcum vardır" ya da "borcum yoktur" şeklinde...


Davalı, "Borcum yoktur" cevabı vermiştir ancak dolaylı olarak borcun sebebe bağlı olduğunu ve ödeme ile sona erdiğini dile getirerek temel akdi bir ilişkinin varlığını ikrar etmiştir.

Borcun olmaması BK. da "Borcun sona erme sebepleri" dairesinde değerlendirilebilir. Borç ya hiç doğmamıştır yahut doğmuştur ancak çeşitli nedenlerle "Ödeme, vs. gibi..." sona ermiştir.

Davalı borcun sebebe bağlı bir borç olduğunu yani sebepden mücerret olmadığını dile getirerek temel akdi ilişkiyi kabul etmiş başka bir ifade ile yargılama içi ikrarda bulunmuştur. Mahkeme içi ikrar yargılamanın bitmesine kadar geçerlidir ve ikrar edeni bağlar. Bu anlamda aşağıdaki Yargıtay kararındaki açıklama dairesinde "borcu ödediğini" iddia eden davalı "ödemeyi" yazılı bir delille ispat zorundadır. İspat yükü sizin de vurguladığınız gibi yer değiştirmiştir.

Çünkü davacı, temel akdi ilişkiyi yazılı delil ile ispatlayamadığından yemin teklifine yönelmiştir. Davalı temel akdi ilişkiyi kabul etmekle davacının ispat etmek zorunda kaldığı ancak elinde belge olmadığı için ispatlayamadığı bir hususu "ihtilafsız" hale getirmiştir. Delil ihtilaflı hususlar için sunulacağından ikrar neticesinde ihtilaflı kalan tek konunun "ödemenin yapılıp yapılmadığı" olduğu kuşkusuzdur ve ödeme yaptığını iddia edenin bunu ispat etmesi kaçınılmazdır.

Kısaca, İkrar yargılama bitene kadar yapılabileceğinden ve yemin de yargılama içinde cerayan eden bir hukuki tasarruf olduğundan ikrar geçerlidir kanısındayım.

Saygılarımla.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
Esas 2005 Karar
13297 17545

Y A R G I T A Y İ L A M I

Mahkemesi : İSTANBUL 10. İCRA MAHKEMESİ

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı Cengiz vekili tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiş ve örnek 163 nolu ödeme emri adı geçene 26.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili yasal süresinde icra mahkemesine başvurarak takip dayanağı senedin taraflar arasındaki Müstahsil Satış Sözleşmesi nedeniyle verildiğini, teminat senedi olduğunu ve borçlunun sözleşme uyarınca edimlerini yerini getirmemesi nedeniyle senedin bedelsiz kaldığını belirterek takibin iptaline karar verilmesinin talep etmiştir.
Dosyaya sunulan 27.01.2003 tarihli sözleşmenin taraflar arasında düzenlendiği ve alacaklının belge altındaki imzaya karşı çıkmadığı görülmektedir. Alacaklı vekilinin İcra Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında alındığını açıkça beyan ettiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, dayanak belgenin yukarıda açıklanan nedenle T.T.K.'nun 688/2.maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediği tespit edilmiş olup, mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği gibi tarafların sözleşme doğrultusunda edimlerini yerine getirip getirmediğinin ve dolayısı ile alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle Mahkemece, İ.İ.K.nun 170/a-2.maddesi gereğince itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-01-2007, 14:12   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Dikici,

Verdiğiniz cevap için teşekkür ederim.

Eğer yemin teklifinde bulunursan, bu yeminde söylenecek şeylere baştan rıza gösteriyorsun demek değil midir?Daha doğrusu "tamam, ben bu yeminin sonuçlarına katlanacam" demek değil midir? Bu anlamda ikrar bölünse bile yemin bölünemez, diye düşünüyorum, Yani ispat yükü hala davacıdadır. siz ne dersiniz?
Old 22-01-2007, 15:50   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Korayad,

Temel ilişkiyi Kabul edip ancak bu ilişkiyi ortadan kaldıran gerekçeye dayalı ikrarlar bilindiği gibi Bileşik İkrar olarak nitelendirilmektedir. Aldım ancak ödedim gibi... "Aldım fakat ödedim" şeklindeki bileşik ikrar için ayrıca "bağlantılı bileşik ikrar" nitelendirilmesi de yapılmaktadır. (Bkz. KURU, C.2, s.1423 vd.)

Bağlantılı Bileşik ikrarın bölüneceğini Yargıtay kabul etmektedir. Yani yargıtay'a göre "aldım fakat ödedim" diyen davalı "Ödediğini" ispatlamak zorundadır. Benim fikrim de bu yöndedir ki daha önce ifade ettim.Doktrin ise tam aksini savunuyor. Yani bu durumda davacı ispatlamalıdır, ikrar bölünemez diyor.

Sorun Yemin içinde ikrar olur mu? noktasında düğümleniyor. Bana göre Yemin yargılama içinde ve yargılama bitmeden icra edildiğinden yemin sırasında da İkrar mümkün ve geçerlidir. İkrarın yapılma zamanı bu soruya ışık tutmaktadır. İkrar yargılama bitmeden yapılabildiğine göre yargılama içinde cerayan een yemin sırasında da pekala yapılabilir düşüncesindeyim.

Bu temelde olaya yaklaşıldığında bölünen yemin değil, ikrardır.

Saygılarımla.
Old 22-01-2007, 16:21   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Katkı-1

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10468
K. 2002/13325
T. 12.12.2002
• ALACAK DAVASI ( Davacının Davalıya Ödünç Olarak Verdiği Pararnın Ödenmediğini İleri Sürerek Tahsilini Talep Etmesi )
• BAĞLANTILI BİRLEŞİK İKRAR ( İkrarın Bölünebilmesine Karşın Yeminin Bölünememesi )
• YEMİN ( Bağlantılı Birleşik İkrarın Bölünebilmesine Karşın Yeminin Bölünememesi )
• ÖDÜNÇ ALINAN PARANIN TAHSİLİ ( Davalının Borcunu Ödediğini İddia Etmesi Durumunda Bunu İspatlamasının Gerekmesi )
1086/m.288,337
ÖZET : Davalının borcunu ödediğine dair savunması davacının dayandığı karz ilişkisini ikrar olup, niteliği itibarıyla bağlantılı bileşik ikrar olduğundan bölünebilir ikrarlardandır. Borç aldığını ikrar eden davalının ödeme yaptığını yasal delillerle ispatlaması gerekir. Yargıtay içtihatlarına göre yemin bölünemez. Yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Somut olayda, davalı davacıya yemin teklif etmiş; davacı alacağını alamadığına dair yemin etmiştir. Davalı borcunu ödediğini ispatlayamadığından davanın kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıya ödünç olarak verdiği 4500 DM'nin iade edilmediğini öne sürerek 4500 DM'nin karşılığı Türk parasının tahsilini istemiştir.

Davalı, muhtelif tarihlerde borcunu fazlasıyla ödediğini bildirerek, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalının borcunu ödediğine dair savunması davacının dayandığı karz ilişkisini ikrar olup, niteliği itibarıyla bağlantılı bileşik ikrar olduğundan bölünebilir ikrarlardandır.

Bu nedenle borç aldığını ikrar ettiğine göre, ödediğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Bu savunmasını ispat yönünde davacıya yemin teklif etmiş; davacı 4500 DM alacağını almadığını, ancak bir yıl boyunca kâr payı ödendiğini, 1500 DM ile de kocasına olan borcunu ödediğine yemin etmiştir. Yargıtayın öteden beri sapma göstermeyen içtihatlarına göre yemin bölünemez. Yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Bir davada, bir tarafın öbürüne yemin yöneltmesi demek, iddianın sonucuna, yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma, rıza gösterme demektir. HUMK'nun 337. ve sonraki maddelerinde yazılı, anda ilişkin hükümlerin hiçbirinde yemin altında söylenen sözlerin bölünmesine yer veren bir kural benimsenmiş değildir. Yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. ( HGK. 21.11.1962 6/84-65 AD. 163/4-5 s. 455-457 ) Davalı borcunu ödediğini yasal delillerle kanıtlayamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Açıklanan gerekçe ile temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-01-2007, 16:23   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Katkı-2

.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 1995/6290
K. 1995/6367
T. 27.6.1995
• YEMİN ( Kesin Delil Olduğundan Buna İtibar Edilmesinin Gerekmesi )
• KESİN DELİL ( Yemin Kesin Delil Olduğundan Buna İtibar Edilmesinin Gerekmesi )
• TANIK DİNLENMESİ ( Yemin Kesin Delil Olduğundan Buna İtibar Edilmesi Gerekirken Yeminden Sonra Davalı Tanıklarının Dinlenmesinin Usule Aykırı Olması )
1086/m.247
ÖZET : Bir davada, bir tarafın öbürüne and yöneltmesi demek, iddianın sonucunu, ant içerek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakmaya yani onun söylediklerinin gerçek olduğunu hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermesi demektir. Yemin kesin delil olup, buna itibar edilmesi gerekirken, mahkemece yeminden sonra davalı tanıklarının dinlenmesi usule aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalıya altı koyunu tanesi 1.000.000 TL.ndan 6.000.000 TL.na sattığını, davalının satış bedelini anlaşmaya göre satış tarihi 3.10.1993 tarihinden üç gün sonra ödeyecekken ödemediğini, davalının borcuna karşılık 3. şahsa olan borcunu ödemeyi kabul ettiğini, ancak bu borcu da ödemediğini ileri sürerek 6.000.000 TL.nın satış tarihinden itibaren kanuni faizi ile davalıdan alınmasını istemiştir.

Davalı, davacının borcunu alacağın miktarına göre yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; 6.000.000 TL.nın 6.10.1993 tarihinden itibaren %30 kanuni faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıya sattığı koyun bedelinden 6.000.000 TL.nın ödetilmesine karar verilmesini istemiş, davalı ise ilişkiyi kabul etmekle birlikte, borcunu ödediğini savunmuştur. Bunun üzerine davacı, 2.2.1995 tarihli oturumda davalıya yemin teklif etmiş ve davalı da onu izleyen 23.2.1995 günlü oturumda borcu kalmadığına dair yemin etmiştir. Bir davada, bir tarafın öbürüne and yöneltmesi demek, iddianın sonucunu, ant içerek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakmaya yani onun söylediklerinin gerçek olduğunu hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermesi demektir. Yemin kesin delil olup, buna itibar edilmesi gerekirken, mahkemece yeminden sonra davalı tanıklarının dinlenmesi usule aykırıdır. Ne var ki davalı tanıkları da savunmayı doğrulamışlardır. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.6.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-01-2007, 16:31   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
" bu kişiden mal aldım fakat ödedim" der


Sayın korayad,

Uygulamada mahkemeler, yemin teklif eden tarafa yemin metnini de hazırlatmaktadır. Sözkonusu olayda da böyle olduğunu varsayıyorum. Yani yemin metni "benden mal alıp almadığına ve bedelini ödeyip ödemediğine dair yemin etsin" şeklinde ise ve eda edilen yemin sizin yukarıda bahsettiğiniz gibi ise, sunduğum Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere yemin bölünemez ve yemin teklif eden sonucuna katlanır. Çünkü yemin kesin delildir.

Ancak diyelim ki yemin metni sadece "benden mal alıp almadığına dair yemin etsin" şeklinde ise; diğer taraf yemini eda ederken fazladan "ama bedelini ödedim" derse ne olacak? Kanaatimce yeminin bu bölümü yemin teklif edeni bağlamamalıdır. Çünkü yemin metni açıktır. Sadece mal alıp almamaya ilişkin yemin teklif edilmiştir.

Saygılarımla
Old 22-01-2007, 17:16   #8
avfehmi

 
Varsayılan

Benim de bir sıkıntım var.

Fatura ve sözleşmeye dayalı takipte, borçlu tüm takibe itiraz ediyor.

İtirazın iptali davasında sözleşmeyi kabul etmesine rağmen, sözleşmenin fesh edildiğini belirterek borcum yoktur demektedir.

Bu İKRAR, bağlantılı bileşik ikrar mı, bağlantısız bileşik ikrar mı?

kısaca, ispat yükü kimde?
Old 22-01-2007, 17:28   #9
attorneytalay

 
Varsayılan

Sayın Avfehmi

Sorunuzun cevabı aslında yukarıda yazılmış olmakla birlikte bir kez yinelemek istiyorum

olayınızda yapılan bağlantılı bileşik ikrardır. Yragıtay içtihatlarına göre de bağlantılı bileşik bağl.ikrar bölünebilir yani bir başka deyişle ikrarda bulunan borçlu(davalı) sözleşmenin feshedildiğini ispat etmelidir.

Başta Baki Kuru ve doktrin ise yargıtayın bu görüşüne karşıdır ve bağlantılı bileşik ikrarın bölünememesi gerektiğini söyler ( yani doktrine göre ispat yuku davacıdaır ( yani müvekkilinizde)

umarım faydalı olur

saygılar

talay
Old 28-05-2014, 17:10   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Yargıtay'ın; ödemeye dair yemin teklif edilmese dahi; "borcu ödediğine dair" de yemin edilmesi haline ilişkin kabulü:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=15214

Alıntı:
Yazan Yargıtay HGK-16.03.2012
...davacı davalıya borç para verdiğini yazılı delille ispatlayamadığından davalıya yemin teklif etmiş; davalı yeminli beyanında "Davacıdan borç para aldığını ancak bütün borcunu ödediğini" bildirerek yemininde sebat etmiştir.

HUMK'nun 337 ve sonraki maddelerinde yazılı yemine ilişkin hükümlerin hiç birisinde yemin altında söylenen sözlerin bölünmesine yer veren bir kural benimsenmiş olmadığı için, yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Bir davada, bir tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi demek, iddianın sonucuna yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma yani onun söyleyeceklerinin gerçek olduğunu hakimin kabul etmesine önceden rıza göstermek demek olduğu HGK'nın 01.04.1964 tarih 146/253 sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Yemin altında borç aldığını ve bunu ödediğini beyan eden kimsenin sözünün olduğu gibi kabul edilmesi gerekir (Belgesay HUMK. Şerh Sayfa 268)...

KARŞI OY
...Somut olayımızda davalıya, davacı sadece borcu olup olmadığı yolunda yemin teklif etmiş, davalı da borcu olduğuna yemin etmiş; yani borcu ikrar etmiştir... bu konuda yani ödeme konusunda bir yemin teklifi de bulunmamaktadır...


P.S 1: Karşı Oy'da yer alan: "Yemin de sonuçta bir ikrardır, ancak taraf doğrudan doğruya değil karşı tarafın talebi ve mahkemenin de daveti ile bu yemin eda edilmektedir. Bu nedenle ikrardaki hükümlerin burada da uygulanması gerekir. Yani bileşik bağlantılı ikrarda olduğu gibi borcu ödediğini davalı ispat edecektir. Davacıya borcun ödenmediğini ispat et demek olmayan şeyin ispatı anlamına gelir ki bu da zaten mümkün değildir." görüşüne katıldığımı da belirtmek isterim.

P.S 2: Kararı şerhlerimize ekleyen Sayın Bozoğlu'na teşekkürler...
Old 29-05-2014, 11:58   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Yargıtay'ın; ödemeye dair yemin teklif edilmese dahi; "borcu ödediğine dair" de yemin edilmesi haline ilişkin kabulü:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=15214



P.S 1: Karşı Oy'da yer alan: "Yemin de sonuçta bir ikrardır, ancak taraf doğrudan doğruya değil karşı tarafın talebi ve mahkemenin de daveti ile bu yemin eda edilmektedir. Bu nedenle ikrardaki hükümlerin burada da uygulanması gerekir. Yani bileşik bağlantılı ikrarda olduğu gibi borcu ödediğini davalı ispat edecektir. Davacıya borcun ödenmediğini ispat et demek olmayan şeyin ispatı anlamına gelir ki bu da zaten mümkün değildir." görüşüne katıldığımı da belirtmek isterim.

P.S 2: Kararı şerhlerimize ekleyen Sayın Bozoğlu'na teşekkürler...

Karşı oy gibi düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mahkemede geçerli olmayan yemin av.sgenc Hukuk Haberleri 0 10-01-2007 17:15
İkrar Ve Temİnat Senedİ KADİR ALİ OSMAN TÜRE Meslektaşların Soruları 2 04-12-2006 23:31
CMKda mağdur ve şikayetçi tanıklık yaparken yemin verdirilmeli mi? arısto Hukuk Sohbetleri 2 07-10-2006 13:32
Senet Ve Kontratı Bir Birine Nasıl Bağlantılı Yapabilirim kaynarkaya Hukuk Soruları Arşivi 1 31-10-2004 15:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04711795 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.