Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aile Hukuku Konusunda Yabancı Mahkeme Kararları Tanıma Tenfiz Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 07-08-2005, 22:33   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Aile Hukuku Konusunda Yabancı Mahkeme Kararları Tanıma Tenfiz Yargıtay Kararları

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/17017
K. 2005/3506
T. 8.3.2005

• TANIMA VE TENFİZ DAVALARI ( Yabancı Mahkeme Kararının Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanmış Olması Şartı )

• YABANCI MAHKEME KARARININ TANINMASI TALEBİ ( Dosyaya Sunulan Karar Örneğinin Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanmış Olması Şartı )

• KARARIN YETKİLİ YABANCI ÜLKE MAKAMLARINCA TERCÜMELERİNİN DE YETKİLİ TÜRK MAKAMLARINCA ONANMASI ŞARTI ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizinde )

• BOŞANMA KARARININ TANINMASI TALEBİ ( Yabancı Mahkeme Kararının Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanması Şartı )

2675/m.37

ÖZET : Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararında, kararın verildiği devletin yetkili makamlarının onayı ve tercümesinde yetkili Türk makamlarının onayı bulunmalıdır. Yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan aslında kararın verildiği devletin ( Almanya ), onaylamaya yetkili makamlarının onayı bulunmadığı gibi, kararın Türkçe tercümesinde Almanya'daki yetkili Türk makamlarının onayı da yoktur. Mahkemece, tanınması talep edilen Alman mahkemesince verilen boşanma kararının aslına, 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4. maddelerinde tanımlanan şekilde belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca tasdik şerhinin verdirilmesi için davacıya mehil vermek, tasdik şerhi tamamlandığında ve Türkçe tercümesi de onaylandığında, işin esasının incelenmesi gerekirken açıklanan eksiklikler tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yabancı mahkeme kararının, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesinin, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin, dilekçeye eklenmesi zorunludur. ( 2675 sayılı MÖHUK m. 37 )

Yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan aslında kararın verildiği devletin ( Almanya ), onaylamaya yetkili makamlarının onayı bulunmadığı gibi, kararın Türkçe tercümesinde Almanya'daki yetkili Türk makamlarının onayı da yoktur.

5 Ekim 1961 tarihli ""Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesinin"" uygulama alanına giren ( sözleşme md. 1/a ) iş bu yabancı boşanma kararının, anılan sözleşmenin 3. ve 4. maddeleri gereğince ( belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin sıfatının ve belge üzerindeki mühür veya damganın ) aslı ile aynı olduğunun teyidi için 4. maddede tanımlanan onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamınca bu belgeye konulması gerekir. Türkiye, bahse konu sözleşmeyi 8 Mayıs 1962 tarihinde imzalamış 20 Haziran 1984 tarihli 3028 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve Bakanlar Kurulunun 27.7.1984 tarihli 84/8373 sayılı kararı ile onaylayarak yürürlüğe koymuştur. ( RG 16.9.1984 tarih ve 18517 sayı ) Bu sözleşmeye Almanya'da katılmıştır. Sözleşme taraf devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olup da, diğer bir akit devlet ülkesinde kullanılacak olan sözleşmenin uygulama alanına giren resmi belgelerin, diplomasi ve konsolosluk memurları tarafından onaylanması zorunluluğunu kaldırmaktadır. Yoksa sözleşmenin 4. maddesinde tanımlanan nitelikteki tasdik şerhi yine aranacaktır. Bu bakımdan, tanınması talep edilen Alman mahkemesince verilen boşanma kararının aslına, 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin yukarıda açıklanan 3. ve 4. maddelerinde tanımlanan şekilde belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca tasdik şerhinin verdirilmesi için davacıya mehil vermek, tasdik şerhi tamamlandığında ve Türkçe tercümesi de onaylandığında, işin esasının incelenmesi gerekirken açıklanan eksiklikler tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 8.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 07-08-2005, 22:45   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3832
K. 2005/6704
T. 25.4.2005


• TENFİZ ( Yetkili Kılınan Hukuk Uygulanmamakla Birlikte Eğer Bu Kural Uygulansaydı Dahi Aynı Sonuca Varılması Halinde Tanıma İsteminin Reddedilemeyeceği )


• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI ( Yetkili Kılınan Hukuk Uygulanmamakla Birlikte Eğer Bu Kural Uygulansaydı Dahi Aynı Sonuca Varılması Halinde Tanıma İsteminin Reddedilemeyeceği )


2675/m. 37

Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşme/m. 3


ÖZET : "Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşmenin" 3. maddesi gereğince, yetkili kılınan hukuk uygulanmamakla birlikte, eğer bu kural uygulansaydı dahi aynı sonuca varılması halinde tanıma isteminin reddedilemeyeceği yönü de dikkate alındığında, her iki ilamında tenfizine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, yabancı mahkeme ilamlarının tenfizine ilişkindir.

Boşanma ve ayrılık davalarında deliller, maddi vakiaların ispatı gibi hususlar usul hukuku kuralları ile ilgili olması sebebiyle, hakimin hukukuna tabidir. Bu devletlerin hükümranlık hakkı ve mahkemelerin yargılamayı kendi hukuklarına göre yapmaları gerektiğinin tabii sonucudur.

Tenfizi istenen Gent Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.3.2002 tarihli, boşanma davası süresince alınan geçici tedbir niteliğindeki velayet, kişisel ilişki ve nafakaya ilişkin kararların tenfizi için kesinleşmesine gerek yoktur.

Boşanmaya ilişkin aynı mahkemece verilen 5.11.2002 tarihli ilamın ve kesinleşmesini gösterir belge aslı ve onanmış tercümesinin dosyada mevcut olduğu, 2675 Sayılı Yasanın 37/b maddesinin koşullarının oluştuğu ilamda Türk kamu düzenine açıkça aykırı bir yönün bulunmadığı, 17 Nisan 1975 tarihinde 1884 Sayıl Yasa ile kabul edilen "Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşmenin" 3. maddesi gereğince, yetkili kılınan hukuk uygulanmamakla birlikte, eğer bu kural uygulansaydı dahi aynı sonuca varılması halinde tanıma isteminin reddedilemeyeceği yönü de dikkate alındığında, her iki ilamında tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ret hükmü kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
----------------------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 04-12-2005, 18:48   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/12285
K. 2004/13680
T. 22.11.2004

• TENFİZ TALEBİ ( Hollanda Rotterdam Mahkemesi Tarafların Boşanmasına Ve Velayetin Birlikte Kullanılmasına Karar Vermesi - Türk Kanunlarına Aykırı Olması/Talebin Velayet Hariç Boşanma Açısından Kabul Edileceği )

• YABANCI MAHKEME KARARI ( Tarafların Boşanmasına Ve Velayetin Birlikte Kullanılmasına Karar Vermesi - Türk Kanunlarına Aykırı Olması/Tenfiz Talebinin Velayet Hariç Boşanma Açısından Kabul Edileceği )

• KISMİ TENFİZ ( Hollanda Rotterdam Mahkemesi Tarafların Boşanmasına Ve Velayetin Birlikte Kullanılmasına Karar Vermesi - Türk Kanunlarına Aykırı Olması/Tenfiz Talebinin Velayet Hariç Boşanma Açısından Kabul Edileceği )

• BOŞANMA VE VELAYET ( Hollanda Rotterdam Mahkemesi Tarafların Boşanmasına Ve Velayetin Birlikte Kullanılmasına Karar Vermesi - Türk Kanunlarına Aykırı Olması/Tenfiz Talebinin Velayet Hariç Boşanma Açısından Kabul Edileceği )

• VELAYETİN BİRLİKTE KULLANILMASI ( Yabancı Mahkemenin Verdiği Bu Kararın Türk Kanunlarına Aykırı Olduğu - Tenfiz Talebin Velayet Hariç Kesinleşen Boşanma Açısından Kabul Edileceği )

2675/m.36,37,38/c,40
4721/m.336

ÖZET : Davacı yabancı mahkemeden verilen boşanmaya ilişkin kararın tenfizini istemiştir. Hollanda Rotterdam mahkemesi tarafların boşanmalarına karar vermiş ve karar 24.10.2003'de kesinleşmiştir. Tenfizi istenilen ilamda 1989 doğumlu Volkan ile 1991 doğumlu Berkan'ın velayeti ana babanın her ikisi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Yabancı mahkemenin çocukların velayetini yazılı şekilde düzenlemesi Türk Medeni Kanununa aykırıdır. ( MÖHUK. mad. 38/c ) Bu nedenlerle mahkemenin velayet düzenlemesine yönelik tenfiz isteğini reddetmesinde isabetsizlik yoktur.

Yabancı ilamın kısmen tenfizine karar verilmesi imkan dahilindedir. Mahkemece, yabancı ilamın boşanmaya yönelik bölümünün tenfizine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile isteğin tümünün reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı yabancı mahkemeden verilen boşanmaya ilişkin kararın tenfizini istemiştir. Hollanda Rotterdam mahkemesi tarafların boşanmalarına karar vermiş ve karar 24.10.2003'de kesinleşmiştir. Tenfizi istenilen ilamda 1989 doğumlu Volkan ile 1991 doğumlu Berkan'ın velayeti ana babanın her ikisi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

1- Evlilik devam ettiği sürece ana-baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma ve ayrılığa karar verilmesi halinde hakim velayeti eşlerden birine vermek zorundadır. ( TMK. md.336 ) Velayetin düzenlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. Yabancı mahkemenin çocukların velayetini yazılı şekilde düzenlemesi Türk Medeni Kanununa aykırıdır. ( MÖHUK. mad. 38/c ) Bu nedenlerle mahkemenin velayet düzenlemesine yönelik tenfiz isteğini reddetmesinde isabetsizlik yoktur.

2- Yabancı ilamın kısmen tenfizine karar verilmesi imkan dahilindedir. ( MÖHUK. md.40 ) Rotterdam mahkemesinden verilen boşanma ilamı kesinleşmiştir. 2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanının 36, 37, 38. maddelerinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. Mahkemece, yabancı ilamın boşanmaya yönelik bölümünün tenfizine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile isteğin tümünün reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerine ilişkin temyiz itirazlarının ise 1. bentte belirtilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2004 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 38/c maddesi yabancı mahkeme ilamının kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde tenfiz isteğinin kabul edilemeyeceğini hükme bağlamıştır.

A ) Tanıma veya tenfize karar veren hakim, yabancı kararın doğru olup olmadığını inceleme yetkisi bulunmamaktadır. Yabancı kararda uygulanmış olan usul hükümleri ve maddi hukuki tespitler inceleme dışında tutulmalıdır.

Yabancı ilamın anayasa ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlere, milletlerarası hukukta kabul edilen temel prensiplere, adil yargılama ve savunma hakkına, genel ahlaka, Türk Hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve devletin vazgeçemeyeceği ilkelerine aykırı olması halinde kamu düzenine aykırılıktan söz edilebilir. Maddede bu durum açıkça sözcüğü ile ifade edilmiştir. Yabancı mahkemenin Türk Hukukunun emredici hükümlerini dikkate almaması yahut yanlış uygulanması başlı başına tenfiz veya tanıma isteğinin reddine sebep teşkil etmez.

Hollanda'nın Rotterdam Mahkemesi hem Türk, hem de Hollanda vatandaşı olan tarafların boşanmalarına karar vermiş; 30.03.1989 doğumlu Volkan ile 7.1.1991 doğumlu Berna'nın velayetinin ana ve babada müşterek olduğuna işaret etmiş, ancak anne yanında olduğu anlaşılan küçüklerle baba arasında iki haftada bir hafta sonunda yaz tatillerinde, bayram ve doğum günlerinde baba ile kişisel ilişki kurmuş, çocuklar yararına da iştirak nafakası takdir etmiştir.

Boşanma sonucu yabancı mahkemenin çocukların velayetinin ana-babaya birlikte verilmesi Türk Medeni Kanununun 336. maddesine uygun bulunmamakla beraber, hüküm ve sonuçları itibarıyla özellikle kişisel ilişki ve küçükler yararına takdir edilen iştirak nafakası yönünden uyum arzetmektedir. Yabancı mahkemenin velayet düzenlemesine yönelik bölümü teknik manada kesin hüküm özelliğini taşımamakta değişen şartlar karşısında değiştirilmesi de imkan dahilindedir.

B ) Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin Tesisine İlişkin Avrupa Sözleşmesini ülkemiz de kabul etmiş, yabancı hukukun kamu düzeninin müdahalesi zorlaştırılmış ve asgari seviyeye indirilmiştir. Sözleşmenin 9 ve 10. maddelerinde tanıma ve tenfizin ret sebepleri sayılmış, karar sonuçlarının talep edilen devletin aile ve çocuk hukukunun temel ilkeleriyle açıkça bağdaşmaması halinde isteğin reddedilebileceği vurgulanmıştır.

Velayetin anne ve babaya birlikte verilmesi Türk Hukuk tatbikatına uygun olmamakla birlikte vurgulandığı gibi Türk kamu düzenine açıkça aykırılıkta teşkil etmez. Açıklanan sebeplerle de, velayet ve onun ayrılmaz parçasını oluşturan nafaka ve kişisel ilişkiye yönelik tenfiz isteği de kabul edilmelidir. Gösterilen nedenle değerli çoğunluğun kararlarının birinci bendine iştirak edilmemiştir.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 04-12-2005, 18:53   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/10735
K. 2005/13428
T. 4.10.2005

• YABANCI MAHKEME KARARININ TANINMASI VE TENFİZİ ( Boşanma - Karar Verilirken Savunma Hakkının İhlal Edilmiş Olmasının Türk Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturduğu/Mümkün Olmadığı )

• BOŞANMA KARARININ TANINMASI VE TENFİZİ ( Yabancı Mahkemece Boşanma Kararı Verilirken Savunma Hakkının İhlal Edilmiş Olmasının Türk Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturduğu - Mümkün Olmadığı )

• SAVUNMA HAKKININ İHLAL EDİLMESİ ( Yabancı Mahkemece Boşanma Kararı Verilirken/Türk Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturduğu - Tanınması ve Tenfizi Kararı Verilemeyeceği )


• TENFİZ VE TANIMA KARARI VERİLEMEMESİ ( Yabancı Mahkemece Boşanma Kararı Verilirken Savunma Hakkının İhlal Edilmiş Olmasının Türk Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturduğu )

2675/m. 38/c-d

ÖZET : Tanınması istenen yabancı boşanma kararı verilirken; savunma hakkının ihlal edilmiş olması, Türk kamu düzenine açık aykırılık oluşturur. Savunma hakkı ihlal edilerek verilmiş bir yabancı boşanma kararının tanınması ve tenfizi 2675 Sayılı Yasanın 38/c maddesi uyarınca mümkün değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Tanınması istenen yabancı boşanma kararı verilirken; savunma hakkının ihlal edilmiş olması, Türk kamu düzenine açık aykırılık oluşturur. Savunma hakkı ihlal edilerek verilmiş bir yabancı boşanma kararının tanınması ve tenfizi 2675 Sayılı Yasanın 38/c maddesi uyarınca mümkün değildir.

2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanununun 38/d bendi; "...kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine Türk Mahkemesinde itiraz etmiş olmasını..." tenfize engel kabul etmiştir. Tanımada 38/d bendi uygulanmaz ise de; bu maddede sayılan hususlara uyulmamış olması, temel haklardan olan savunma hakkının ihlali sonucunu doğuracağından, 38/d. bendinde sayılan hususların ihlali, hükmün kamu düzenine açık aykırılığı sonucunu doğurur. Bu bakımdan gıyapta verilen hükümlerde davalının hüküm veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrıldığının belirlenmesi ve bunun da yabancı kararda gösterilmesi zorunludur...

Tanınması istenen Rotterdam ( Hollanda ) Bölge Mahkemesinin verdiği boşanma kararında "...davalı kadının duruşmalara katılmadığı, verilen yasal süre içinde mahkemeye savunma dilekçesi de ulaşmadığı..." belirtilmektedir. Hüküm, orada gıyapta verilmiştir. Kararın içeriğinden davalının, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun biçimde çağrılıp çağrılmadığı, gıyapta hüküm verilmesinin o yer kanunlarına uygun olup olmadığı anlaşılamamaktadır. O halde, davalının, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun biçimde çağrıldığını gösteren çağrı belgesinin aslı ile onaylı Türkçe tercümesinin davacıdan istenilip dosyaya alınması ve hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, açıklanan eksiklik giderilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 30-06-2006, 16:39   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 1994/2-262
K. 1994/358
T. 18.5.1994

• YABANCI MAHKEME KARARININ İNFAZI
• TENFİZ
• BOŞANMA ( Tenfîz )

2675/m.35, 37, 38, 13

ÖZET : Tenfizi istenen, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tasdikli tam suretinin dosyaya ibrazı temin edilmeden verilen karar, eksik incelemeye dayandığından, doğru değildir.

DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "tenfiz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine karar verilen 26.11.1992 gün ve 1992/334 E. 1992/1007 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekıli tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 18.5.1993 gün ve 3302-5230 sayılı ilâmı:

( ... Davacı tarafından Alman Mahkemesinin 26.11.1991 tarihli 229/91 sayılı boşanma kararının tenfizi istenmiştir. Mahkeme, taraflar arasında oluşan olaylarda kusurun tamamen davacıdan olduğunu, davalının hiçbir kusurunun bulunmadığının belirlendiğini, bu halde boşanma karan verilmesinin mümkün olmadığını gerekçe gösterip tenfiz isteminin reddine karar vermiştir.

"Tenfiz istemi dilekçe ile olur" ( 2675 sayılı Kanun 35 ).

"Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir."

a ) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca verilen onanmış aslı ve onanmış tercümesi,

b ) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca verilen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi" ( 2675 sayılı Kanun 37 ). Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir.

a ) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devletle Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlann tenfizini müınkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,

b ) İlamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konu-da verilmiş olması,

c ) Hükmün kamu düzenine açıkca aykırı bulunrnaması,

d ) 0 yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekiide çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilrnerniş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukandaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemelerine itiraz etmemiş olması,

e ) Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince, yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönde itiraz etmemiş olması" ( 2675 sayılı Kanun 38 ).

Davalı vekili süresinde davaya cevap vermemiş ancak daha sonraki dilekçesinde, Alman mahkemesi hükmünün Türk hukukuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

1- Dosya arasına konulan yabancı mahkeme ilamında yer alan gerek-çenin bir bölümünün tercümesi mahkemeye verilmemiştir. Davacıdan tam tercüme istenmeden eksik tahkikatla hüküm kurulması doğru değildir.

2- Kabule göre de;

Mahkeme red gerekçesini 2675 sayılı Kanunun hangi hükmüne dayandırdığını açıklamamıştır. Ancak yazılanlardan kararın 2675 sayılı Kanunun 38/e maddesine dayandırıldığını çıkarmak mümkündür.

Dosya arasında bulunan yabancı mahkeme ilamında Türk hukukunun uygulandığı yazılıdır. Ancak Türk hukukunun yorumunda yabancı mahke-menin Türk rnahkemelerinde istikrar bulan yorum sonucundan farklı bir sonuca varıldığı için dava red edilmiştir. Doğaldır ki Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince Türklerin boşanma davalan için öngörülen ( 2675 sayılı Kanun 13 ) hukukun uygulanmadığının belirlenmesi ve bu yönde davalmın itirazda bulunması halinde tenfiz kararı verilemez. Fakat burada olduğu gibi hukukun yorumunda hata edildiği hallerde yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulanmadığını kabul etmek 2675 sayılı Yasa'nın amacına ay-kırı düşer. Davalı yabancı mahkemenin, hukuku yanlış yorumlamasını, o ülkede, kanun yollarına müracaatla denetletmedikçe Türk mahkemeleri önüne getiremez.

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki 2675 sayılı Kanunda ( revizion ) yabancı kararın doğruluğunu ıncelerhe sistemi kabul edilmemiştir.

Kanunun yorumunda yapılan hataya dayalı yabancı mahkeme ilamı 2675 sayılı Kanunun 38/c maddesi uyarınca da red edilemez. Zira kanun AÇIKCA kamu düzenine aykırılığı bir red sebebi kabul etmiştir. Yorum hatasını kamu düzenine AÇIK aykırılık olarak kabul etmek mümkün olmaz.

Yabancı mahkemenin Türk hukukunun yorumunda hata ettiğinden söz edilerek tenfiz isteminin reddi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, Türk vatandaşı olan taraflar arasında Alman mahkemesi'nce ve-rilen 26.11.1991 günlü boşanma kararının tenfizi istemine ilişkindir.

Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi ile ilgili düzenleme, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki kahunun II. bölümünde yer almıştır. Anılan bölüm içerisindeki tenfiz dilekçesine eklenecek belgeler başlıklı 37. maddede, açıkca tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesınin bulunması gereğine işaret edilmiştir. Somut olayda, tenfizi istenen ve Almanya İsar mahkemesince verilen, tarafların boşanmalarına ilişkin mahkeme ilâmınm onanlı tam şuretinin, dosyaya ibraz edılmemiş olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir görüş aykırılığı yoktur. Tercümesi bulunmayan mahkeme ilamına ait kısmın, ilamın mevcut bölümünden yararlanılarak yorum yoluyla değerlendirilip sonuca ulaşılması mümkün değildir. Bu durumda, öncelikle tenfiz isteminde dilekçe-ye eklenmesi gerekli zorunlu belgeler arasında bulunan ilgili yabancı ülke mahkeme ilamının onanlı tam tercümesinin getirtilmesi gerekir. Bu yön gö-zetîlmeksizin işin esasına girilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve Yasa'ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı birinci bentten ( BOZULMASINA ), bozma sebebine göre bu aşamada sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, oyçokluğu ile karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 07-08-2006, 10:55   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/21493
K. 2006/6346
T. 27.4.2006
• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI ( Dilekçenin Duruşma Günü İle Birlikte Karşı Tarafa Tebliğ Edilip Basit Yargılama Usulü Hükümlerine Göre İncelenerek Karara Bağlanacağı )
• TANIMA TALEBİNİN İNCELENMESİ ( Dilekçenin Duruşma Günü İle Birlikte Karşı Tarafa Tebliğ Edilip Basit Yargılama Usulü Hükümlerine Göre İncelenerek Karara Bağlanacağı )
• TARAF TEŞKİLİ ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması - Dilekçenin Duruşma Günü İle Birlikte Karşı Tarafa Tebliğ Edilip Basit Yargılama Usulü Hükümlerine Göre İncelenerek Karara Bağlanacağı )
2675/m. 39/1, 42
1086/m. 73
ÖZET : Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 39/1. maddesi "tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır." hükmünü taşımaktadır.

Tanıma talebinin incelenmesi ve karara bağlanması tenfizdeki gibidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 39/1. maddesi "tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır." hükmünü taşımaktadır.

Tanıma talebinin incelenmesi ve karara bağlanması tenfizdeki gibidir. ( MÖHUK. md. 42 )

Dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmaksızın ( HUMK. md. 73 ) yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere yukarıda 1. ve 2. bentlerde yazılı nedenle BOZULMASINA, 27.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
Old 14-05-2007, 10:56   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/1566
K. 2006/2380
T. 27.2.2006

• BOŞANMA KARARININ TENFİZİ TALEBİ ( Hollanda Mahkemelerinin Boşanmaya İlişkin Kararlarının Türkiye'de Tenfiz Edilebilmesi - Türk Hukukuna Uygunluk Aranmayacağı )

• HOLLANDA MAHKEMESİ'NCE VERİLEN BOŞANMA KARARININ TENFİZİ TALEBİ ( Hollanda Mahkemelerinin Evlilik Hukukuna İlişkin Kararlarının Türk Hukukuna Uygunluk Aranmadan Tenfiz Edilebileceği )

• TENFİZ TALEBİ ( Hollanda Mahkemeleri'nce Verilen Evlilik Hukukuna İlişkin Kararların Türkiye'de Tenfiz Edilebilmesi - Tarafların Türk Hukukunun Uygulanmasını Talep Etmiş Olmaması )

2675/m. 13,34,38

ÖZET : Evlilik Bağına ilişkin kararların tanınması hakkındaki sözleşmeye Türkiye Cumhuriyeti ve Hollanda Krallığı katılmıştır. Davalı Hollanda'daki yargılama sırasında Türk Hukukunun uygulanması gerektiği yolunda bir talepte de bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece, Hollanda'da verilip kesinleşen boşanma kararının tenfizine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı ( kadın )Hollanda S.Hertogenbosch Mahkemesinde boşanma davası açmış, boşanmaya karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Evlilik Bağına ilişkin kararların tanınması hakkındaki sözleşmeye Türkiye Cumhuriyeti ve Hollanda Krallığı katılmıştır. Davalı Hollanda'daki yargılama sırasında Türk Hukukunun uygulanması gerektiği yolunda bir talepte de bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece tenfiz kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim'den alınmıştır.
Old 14-05-2007, 11:05   #8
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Eğer tenfiz talebinin davalı tarafı Türk vatandaşı ise Hollanda'da Türk hukukunun uygulanmasını istemesi değil Türk mahkemesi önünde Türk kanunlar ihtilafının gösterdiği hukukun uygulanmadığı yolunda bir itiraz ileri sürebilirdi. Bu halde tenfiz talebi reddedilirdi. MÖHUK 38/1/e
Old 16-05-2007, 21:55   #9
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
E.2003/3560
K.2003/4704
T.2.4.2003

YABANCI MAHKEME İLAMI
TANIMA VE TENFİZ

YASAYA GÖRE YABANCI MAHKEME İLAMININ ASILININ DOSYAYA SUNULMASI GEREKMEKTEDİR ANCAK DOSYADA YABANCI MAHKEME İLAMININ ASLI MEVCUT DEĞİLDİR. MAHKEME TARAFINDAN BU EKSİKLİK GİDERİLMEKSİZİN KARAR VERİLMESİ HATALIDIR.

4721/md. 184
2675/md. 37

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Milletlerarası Özel Hukuk Usulü Kanununun 37/a maddesine göre yabancı mahkeme ilamının asılının dosyaya ibrazı zorunludur. Dosyada yabancı mahkeme ilamının aslı bulunmamaktadır. Mahkemece eksiklik giderilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususlara dair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

www.mevbank.com
Old 16-05-2007, 22:00   #10
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
E.2004/636
K.2004/1435
T.11.2.2004

BABALIK DAVASI
TENFİZ

EVLİLİK DIŞI ÇOCUK İLE ANA ARASINDAKİ KİŞİSEL VE MALİ İLİŞKİLERE ANANIN MİLLİ HUKUKU, ÇOCUK İLE BABA ARASINDAKİ KİŞİSEL VE MALİ İLİŞKİLERE İSE BABANIN MİLLİ HUKUKU UYGULANIR; ÖTE YANDAN TÜRKİYE'NİN TARAF OLDUĞU 22.9.1975 TARİHLİ RESMİ GAZETE YAYIMLANAN EVLENME VE NESEP DÜZELTİLMESİ HAKKINDAKİ SÖZLEŞMENİN 1-3. MADDELERİ UYARINCA TÜRK HUKUKU UYGULANSA İDİ DAHİ DAVAYA AİT OLUŞTURULAN KARAR GİBİ KARAR OLUŞTURULACAK OLAN HALLERDE TENFİZ İSTENEBİLECEĞİ KABUL EDİLMİŞTİR.

2675/md. 17
4721/md. 301

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Taraflar Türk vatandaşıdır.

Kadının İsviçre'de açtığı dava sonucu İsviçre Hukuku uygulanarak babalığa karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Davacı bu kararın tenfizini istemiştir. Dava tarafların Türk olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun uygulanmaması nedeniyle kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 17. maddesi gereğince evlilik dışı çocuk ile ana arasındaki kişisel ve mali ilişkilere ananın milli hukuku, çocuk ile baba arasındaki kişisel ve mali ilişkilere ise babanın milli hukuku uygulanır. Öte yandan Türkiye'nin taraf olduğu 22.9.1975 tarihli Resmi Gazete yayımlanan Evlenme ve Nesep Düzeltilmesi Hakkındaki Sözleşmenin 1-3. maddeleri uyarınca Türk hukuku uygulansa idi dahi davaya ait oluşturulan karar gibi karar oluşturulacak olan hallerde tenfiz istenebileceği kabul edilmiştir. Tenfizi istenen kararı oluşturan mahkemede gerekli babalık araştırılması yapılmış, Türk Medeni Kanunun 301-304. maddesinin aradığı şartların gerçekleştiği de görülmüştür. Türk Medeni Kanunu ile karara esas teşkil eden İsviçre Medeni Kanunu paralellik arz etmekte olması ve Türk Hukukunun uygulanmamış olması İsviçre Hukukunun Türk Hukukuna uygunluğu yönünden isabetli olmuştur. Bu nedenlerle davanın kabulü gerekirken reddi yerinde değildir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 11.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

www.mevbank.com
Old 18-12-2007, 13:24   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2219
K. 2007/2792
T. 26.2.2007


YABANCI MAHKEME KARARLARI ( Velayet ve Nafaka Konusundaki/İcrai Nitelikte Olduğu - Kararının Tanınması Değil Tenfizi İstenebileceği )

VELAYET VE NAFAKA KONUSUNDAKİ YABANCI MAHKEME KARARLARI ( İcrai Nitelikte Olduğu - Kararının Tanınması Değil Tenfizi İstenebileceği )

TENFİZ ( Velayet ve Nafaka Konusundaki Yabancı Mahkeme Kararları - Tanınması Değil Tenfizi İstenebileceği/İcrai Nitelikte Olduğu )
2675/m. 38

ÖZET : Davacı, yabancı mahkeme kararının tanınmasını talep etmiştir. Velayet ve nafaka konusundaki yabancı mahkeme kararları icrai niteliktedir. Bu nedenle anılan kararların tanınması değil, tenfizi istenebilir. Açıklanan nedenlerle davacı talebinin reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Tarafların Karaman Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1997/442 Esas, 1998/51 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, bu boşanma kararının nüfusa işlendiği, ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin bu şekilde sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı, yabancı mahkemenin verdiği boşanma hükmünün tanınmasındaki hukuki yararını kanıtlayamamış bulunmasına göre boşanmanın tanınması isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2- Davacının velayet ve nafaka konusundaki tanıma isteğine gelince;
Bu istemlerin icrai niteliklerinden dolayı tanıma değil "tenfiz" davasına ( M.Ö.H.U.K. madde 38 ) konu olacağı da açıktır. Davacı yabancı mahkeme kararının tenfizini değil tanınmasını istemiştir. Bu nedenle davacının velayet ve nafaka konusundaki davasının da reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır. www.kazanci.com.tr
30-06-2006 17:39
Old 21-11-2008, 11:28   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5600
K. 2008/5494
T. 17.4.2008

• TENFİZ ( Yabancı Mahkemenin Türk Hukukunu Uygulamaması veya Yanlış Uygulaması Başlı Başına Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturmadığından Engel Teşkil Etmediği )

• YABANCI MAHKEMENİN TÜRK HUKUKUNU UYGULAMAMASI DURUMU ( Yanlış Uygulaması Başlı Başına Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturmadığı - Tenfize de Engel Teşkil Etmediği )

YABANCI UNSURLU DAVALAR ( Türk Hukukunu Uygulamaması veya Yanlış Uygulaması Başlı Başına Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturmadığından Tenfize de Engel Teşkil Etmediği )

KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK ( Yabancı Mahkemenin Türk Hukukunu Uygulamaması veya Yanlış Uygulaması Başlı Başına Kamu Düzenine Açık Aykırılık Oluşturmadığından Tenfize de Engel Teşkil Etmediği )

5718/m.55

ÖZET : Yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulamaması veya yanlış uygulaması başlı başına kamu düzenine açık aykırılık oluşturmaz ve tenfize de engel teşkil etmez. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek normlarının ihlal edilmesi halinde kamu düzeninin açıkça ihlal edildiğinden söz edilebilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararında tarafların müşterek milli hukuku olan Türk hukukunun uygulanmadığı; Türk hukuku uygulansaydı boşanmaya kararı verileceği hususunun yabancı mahkeme tarafından belirlenemediğinden, bu hali ile söz konusu boşanma kararının kamu düzenine, aykırı olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulamaması veya yanlış uygulaması başlı başına kamu düzenine açık aykırılık oluşturmaz ve tenfize de engel teşkil etmez. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek normlarının ihlal edilmesi halinde kamu düzeninin, açıkça ihlal edildiğinden söz edilebilir. Davalı, Türk hukukunun uygulanmadığı yahut yanlış uygulandığını ileri sürerek yabancı mahkeme önünde istinaf yahut temyiz yoluna da başvurmamıştır. Bu durum karşısında tenfizin koşulları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 21-11-2008, 11:30   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/7851
K. 2008/7080
T. 15.5.2008

• TANIMA VE TENFİZ ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda Basit Yargılama Usulü Hükümlerinin Uygulanacağı - İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )

TENFİZDE YETKİ İTİRAZI ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )

YABANCI MAHKEME KARARLARI ( Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda Basit Yargılama Usulü Hükümlerinin Uygulanacağı - İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )

5718/m.55
1086/m.438

ÖZET : Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkin davalarda basit yargılama usulü hükümleri uygulanır. Bu nedenle ilk oturuma kadar yetki itirazı yapılabilir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Uyuşmazlık yabancı mahkeme kararının tenfiz istemine ilişkindir. Bu nedenle açılan davalar hakkında verilen kararların Yargıtay incelemesinin duruşmalı yapılacağı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde hüküm bulunmadığından davalının duruşma isteminin reddine karar verilip evrak üzerinde işin esasının incelenmesine gelince;

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 55. maddesi gereğince tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır. Basit yargılama usulünde ilk oturuma kadar yetki itirazında bulunulması halinde yetki itirazı süresindedir. Mahkemece davalının yetki ilk itirazının süresinde olduğu kabul edilerek yetki itirazı hadise şeklinde incelenip sonucuna göre karar vermek gerekirken davalının yetki itirazının süresinde olmadığından bahisle ret edilip işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 14-03-2009, 15:14   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/9629
K. 2008/9345
T. 25.6.2008

• YABANCI MAHKEME İLAMININ TANINMASI VEYA TENFİZİ ( Karar Verilebilmesi İçin İlamın Taraflarının veya En Azından Birinin Türk Vatandaşı Olmasına Gerek Bulunmadığı )

• HUKUKİ MENFAAT ( Taraflar Türk Olmasalar Bile Hukuki Menfaatlerinin Bulunması Koşuluyla Yabancı İlamın Tenfizini veya Tanınmasını İsteyebilecekleri - Davacının Tenfiz ve Tanıma İstemesinde Miras Velayet Nafakalar Mal Rejiminin Tasfiyesi Yönünden Hukuki Yararı Bulunduğu )

• TARAFLARIN TÜRK VATANDAŞI OLMA ZORUNLULUĞUNUN BULUNMAMASI ( Taraflar Türk Olmasalar Bile Hukuki Menfaatlerinin Bulunması Koşuluyla Yabancı İlamın Tenfizini veya Tanınmasını İsteyebilecekleri )

• YABANCI İLAMIN KESİN DELİL VEYA KESİN HÜKÜM OLARAK KABUL EDİLEBİLMESİ ( Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması veya Tenfizine Karar Verilebilmesi İçin İlamın Taraflarının veya En Azından Birinin Türk Vatandaşı Olması )

403/m.29
5718/m.50, 54, 58

ÖZET : Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır.Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler. Bu bakımdan davacının, tenfiz ve tanıma istemesinde, miras, velayet, nafakalar, mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında mahkemece deliller değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca bir hüküm kurulması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, Alman Mahkemesince verilen boşanma kararının tenfizine karar verilmesini istemiş, mahkemece istek reddedilmiştir. Mahkeme, tarafların Türk Vatandaşı olmadığını ve davacının hukuki yararının bulunmadığını gerekçe göstermiştir.

Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 50. maddesi, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş ilamların Türkiye'de icra olunabilmesinin verilecek tenfiz kararına bağlı olduğunu, 58. maddesi de yabancı ilamın kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin, ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı bulunduğunu, ancak tanımada 54. maddenin ( a. ) bendindeki koşulun aranmayacağını hükme bağlamıştır.

Yabancı ilam 01.07.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyadaki belgelerden, ilam kesinleşmeden davacının 403 Sayılı kanunun 20. maddesine göre Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, çıkma belgesini aldığı 03.03.2006 tarihinde Türk Vatandaşlığını kaybettiği anlaşılmaktadır.

Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır.Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler. kaldı ki, davacı doğumla Türk Vatandaşı olup, 29.06.2004 tarihli 5203 sayılı kanunla değişik Türk Vatandaşlığı Kanununun 29. maddesi gereğince, izinle Türk Vatandaşlığından çıkmış olanlar bu maddede sayılan haklar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya aynen devam ederler. Bu bakımdan davacının, tenfiz ve tanıma istemesinde, miras, velayet, nafakalar, mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında mahkemece deliller değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 13:26   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/9244
K. 2008/9002
T. 19.6.2008

• YABANCI MAHKEME ( BOŞANMA ) KARARININ TANINMASI ( Yabancı Mahkeme İlamının İlamı Veren Yargı Organı Tarafından Onanmış Örneğinin ve Onanmış Tercümesinin Sunulmasının Yeterli Olduğu )

• TANIMA ( Hükümden Sonra Yürürlüğe Giren Yasa Uyarınca Yabancı Mahkeme İlamının İlamı Veren Yargı Organı Tarafından Onanmış Örneğinin ve Onanmış Tercümesinin Sunulmasının Yeterli Olduğu )

• İLAMIN ONANMIŞ ÖRNEĞİ ( Yabancı Mahkeme ( Boşanma ) Kararının Tanınması - Yabancı Mahkeme İlamının İlamı Veren Yargı Organı Tarafından Onanmış Örneğinin ve Onanmış Tercümesinin Sunulmasının Yeterli Olduğu )

5718/m.53/1

ÖZET : Davacı, Hollanda mahkemesince verilen boşanma kararının, tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Hükümden sonra yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 53/1. maddesinde; yabancı mahkeme ilamının, ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve onanmış tercümesinin sunulması yeterli kabul edilmiştir. Mahkemece; “yabancı ilamın onanmış aslının verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından sunulmadığı” gerekçe gösterilerek istek reddedilmesi isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, Hollanda mahkemesince verilen boşanma kararının, tanınmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece; “yabancı ilamın onanmış aslının verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından sunulmadığı” gerekçe gösterilerek istek reddedilmiştir.

Kararı davacı temyiz etmiştir.

Hükümden sonra 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununun 53/1. maddesinde; yabancı mahkeme ilamının, ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve onanmış tercümesinin sunulması yeterli kabul edilmiştir.Bu husus gözetilerek işin esasının incelenmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 17-04-2009, 13:34   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7758
K. 2008/7134
T. 15.5.2008

• YABANCI MAHKEME KARARININ TANINMASI İSTEMİ ( Yabancı Mahkemenin Türk Hukukunu Uygulamaması veya Yanlış Uygulaması Başlı Başına Kamu Düzenine Açıkça Aykırılık Oluşturmadığı ve Tanımaya da Engel Olmadığı )

• KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK ( Türk Hukuk Düzeninin Temelini Teşkil Eden ve Kendisinden Vazgeçilmeyecek Değerlerin İhlal Edilmesi Halinde Kamu Düzeninin Açıkça İhlal Edildiğinden Söz Edilebileceği )

• TANIMA SIRASINDAKİ İŞLEMLER ( Yabancı Mahkemede Uygulanan Maddi ve Hukuki Tespitler Özellikle Usuli İşlemler Denetim Dışında Tutulması Gereği )

• YABANCI MAHKEME TESPİTLERİ VE USUL İŞLEMLERİ ( Maddi ve Hukuki Tespitler Özellikle Usuli İşlemler Denetim Dışında Tutulması Gereği )

5718/m.58

ÖZET : Tanıma sırasında yabancı mahkemede uygulanan maddi ve hukuki tespitler, özellikle usuli işlemler denetim dışında tutulmalıdır. Yabancı Mahkemenin Türk Hukukunu uygulanmaması veya yanlış uygulanması başlı başına kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturmaz ve tanımaya da engel teşkil etmez.

Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek değerlerin ihlal edilmesi halinde kamu düzeninin açıkça ihlal edildiğinden söz edilebilir. Bu açıklama karşısında 5718 Sayılı Yasanın 58. maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. İsteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin verilen kararların Yargıtay'da duruşmalı inceleneceğine ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra evrak üzerinde inceleme yapılıp gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Tanıma sırasında yabancı mahkemede uygulanan maddi ve hukuki tespitler, özellikle usuli işlemler denetim dışında tutulmalıdır. İsveç Mahkemesinde taraf teşkili yapılmıştır. ( Lexfori ) Davalı ( kadın ) Türk Hukukunun uygulanmadığını yahut yanlış uygulandığını ileri sürerek yabancı mahkeme önünde istinaf yahut temyiz yoluna da başvurmamıştır. Yabancı Mahkemenin Türk Hukukunu uygulanmaması veya yanlış uygulanması başlı başına kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturmaz ve tanımaya da engel teşkil etmez. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek değerlerin ihlal edilmesi halinde kamu düzeninin açıkça ihlal edildiğinden söz edilebilir.Bu açıklama karşısında 5718 Sayılı Yasanın 58. maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiştir. İsteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 20-06-2009, 08:49   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Yabancı Mahkeme Kararının Tenfizi-Kesinleşme-Tercüme

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/18047
K. 2009/5488
T. 25.3.2009

• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TÜRKİYE’DE İCRA OLUNABİLMESİ ( Türk Mahkemesi’nce Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olduğu - Dilekçeye İlamın Kesinleştiğini Gösteren Onanmış Yazı İle Onanmış Tercümesinin Eklenmesi Zorunluluğu )

• TENFİZ DİLEKÇESİ ( Yabancı Mahkeme İlamının Kesinleştiğini Gösteren Onanmış Yazı İle Onanmış Tercümesinin Eklenmesi Zorunluluğu )

• TENFİZ KARARI ( Türk Mahkemesi’nce Verilmeden Yabancı Mahkemelerden Hukuk Davalarına İlişkin Verilmiş ve Kanunlarına Göre Kesinleşmiş İlamların Türkiye’de İcra Olunamayacağı )

5718/m. 50, 53, 59

ÖZET : Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Tenfiz dilekçesine ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin de eklenmesi zorunludur.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı D.K.ı vekili tarafından Ö.K.’ya karşı açılan davada boşanmaya ilişkin B. Asliye Hukuk Mahkemesi İkinci Dairenin xxxx sayılı kararının tenfizine karar verilmesinin istenildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50. maddesinde yer alan hükme göre yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Anılan hükümde tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının kesinleşmiş olması gerektiği açıkça ifade edildiği gibi Kanunun 53 üncü maddesinde de tenfiz dilekçesine ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin de eklenmesinin zorunlu olduğu hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Yapılan incelemede, yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini gösteren bir yazı veya belgenin dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, yukarıda değinilen hükümler ile Kanunun 59′uncu maddesinde yer alan yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisinin, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceğine ilişkin hüküm gözönünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 25.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Bilişim
Old 04-11-2009, 09:01   #18
Av. Taner BAŞ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No.
2008/4922
Karar No.
2008/8982
Tarihi
19.06.2008

İLGİLİ MEVZUAT
4787-AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN/4.2

KAVRAMLAR
BOŞANMA İLAMININ TANINMASI İSTEMİ
TANIMA VE TENFİZ
GÖREVLİ MAHKEME

ÖZET
AİLE MAHKEMESİ ÖZEL GÖREVLİ BİR ASLİYE MAHKEMESİ OLDUĞUNDAN MAHKEMECE DAVAYA DEVAM EDİLEREK ESAS HAKKINDA BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN 5718 SAYILI KANUNUNU 51. MADDESİ YANLIŞ YORUMLANMAK SURETİYLE YAZILI ŞEKİLDE GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava; yabancı mahkeme tarafından verilen boşanma ilamının tanınması istemiyle açılmıştır.
Boşanma davaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitap-ikinci bölüm başlığı olarak düzenlenmiş olup 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1.maddesi uyarınca boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. 4787 sayılı Kanunun 4/2 maddesinde ise, aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi davalarının Aile Mahkemelerince görüleceği düzenlenmiştir.
Aile mahkemesi özel görevli bir Asliye Mahkemesi olduğundan mahkemece davaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken 5718 sayılı Kanununu 51. maddesi yanlış yorumlanmak suretiyle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-12-2010, 22:34   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/9283
K. 2010/11533
T. 10.6.2010


• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI ( Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı
)
BOŞANMA KARARININ TANINMASI ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )

ZAMANAŞIMI ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )

5718/m.58/1
4721/m.174/2, 178
ÖZET : Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye'de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarından olan manevi tazminat davası hakkının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkün olacağından zamanaşımı süresi de tanıma kararının kesinleşmesiyle başlar.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, boşanmadan sonra açılan boşanma sebebine dayalı manevi tazminat ( TMK m. 174/2 ) isteğine ilişkin olup, 07.05.2007 tarihinde açılmıştır.

Boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş, 09.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendi uygulanmaz ( 5718 s. MÖHUK m. 58/1 ). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar ( TMK m. 178 ). Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye'de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkündür. O halde Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği tanıma kararının kesinleşmesi tarihinden başlar ( 2. HD'nin 15.07.2009 tarihli 2008/8466 esas 2009/14071 karar sayılı ilamı ). Tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 28-05-2011, 16:12   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/11237
K. 2011/2718
T. 16.2.2011

• KARŞILIKLILIK KOŞULU (Amerike Birleşik Devletlerindeki Yasal Düzenlemeye Göre İlamın Verildiği Eyelette Yabancı İlamların Tenfizi Mümkün Kılan Bir Kanun Hükmü veya Fiili Uygulamanın Bulunup Bulunmadığının Belirlenmesi Gerektiği)

• İLAMLARIN İNFAZI (İlamın Verildiği Eyelette Yabancı İlamların Tenfizi Mümkün Kılan Bir Kanun Hükmü veya Fiili Uygulamanın Bulunup Buhmadığının Belirlenmesi Gerektiği - İlamların Türü ve Hukuki Niteliği Bakımından Bir Engel Olup Olmadığının Ayrıntılı Olarak Sorulması Gerektiği)

• TENFİZ KARARI (İlamın Verildiği Eyelette Yabancı İlamların Tenfizi Mümkün Kılan Bir Kanun Hükmü veya Fiili Uygulamanın Bulunup Buhmadığının Belirlenmesi Gerektiği - İlamların Türü ve Hukuki Niteliği Bakımından Bir Engel Olup Olmadığının Ayrıntılı Olarak Sorulması Gerektiği)

5718/m.50/1,54/1-a

ÖZET : Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce dosyaya gönderilen cevap; kararın verildiği Eyalet itibarıyla, Türkiye'de tenfiz edilecek kararın türü ve hukuki niteliği bakımından yasal bir engelin bulunup bulunmadığını ve fiili uygulamanın ne yönde olduğunu gösterir mahiyette değildir.

Öyleyse Amerike Birleşik Devletlerindeki yasal düzenlemeye göre ilamın verildiği North Carolina (Kuzey Karolina) Eyeletinde, yabancı ilamların tenfizi mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiili uygulamanın bulunup buhmadığının, ilamların türü ve hukuki niteliği bakımından bir engel olup olmadığının ayrıntılı olarak sorulup tespiti ve hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR
: 1-Dosyadaki yazılıra, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tanımada 5718 sayılı Yasanın 54.maddesinin (a) bendinde yer alan "karşılıklılık" koşulunun aranmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki yabancı mehkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin karara yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2-Yabancı mahkemece verilen velayete ilişkin kararın Türkiye'de icra olunabilmesi, tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 s.MÖHUK.md.50/1). Tenfiz kararı verilmesinin koşulları yasanın 54.maddesinde sayılmıştır. Tenfiz kararı verilebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında, karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması şarttır (5718 s.MÖHUK.md.54/1-a). Bu koşul gerçekleşmedikçe yabancı ilamın tenfizine karar verilemez. Tenfizi talep edilen velayete ilişkin ilam Amerika Birleşik Devletleri (North Carolina) Eyaleti Genel Adalet (Asliye) Mahkemesinden verilmiştir. İlamın verildiği devletle Türkiye Cumhireyeti arasında ilamların tenfizini mümkün kılan ikili veya her iki Devletin taraf olduğu çok taraflı bir anlaşma bulunmamaktadır. Kanuni karşılıklılık ve fiili uygulama ile ilgili olarak Türkiye'de tenfiz edilecek kararın türü ve hukuki niteliği açısından özel bir engelin olup olmadığı hususu araştırılmalıdır.

Bu bakımdan Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce dosyaya gönderilen 22.12.2009 tarihli cevap; kararın verildiği Eyalet itibarıyla, Türkiye'de tenfiz edilecek kararın türü ve hukuki niteliği bakımından yasal bir engelin bulunup bulunmadığını ve fiili uygulamanın ne yönde olduğunu gösterir mahiyette değildir.

Öyleyse Amerike Birleşik Devletlerindeki yasal düzenlemeye göre ilamın verildiği North Carolina (Kuzey Karolina) Eyeletinde, yabancı ilamların tenfizi mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiili uygulamanın bulunup buhmadığının, ilamların türü ve hukuki niteliği bakımından bir engel olup olmadığının ayrıntılı olarak sorulup tespiti ve hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 28-02-2013, 13:38   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/14566
K. 2012/21053
T. 12.9.2012

• BOŞANMA (Dava Devam Ederken Kesinleşen Yabancı Mahkeme Boşanma Kararı Tanıma Kararı İle Kesinleştiği Andan İtibaren Kesin Hüküm İfade Edeceği - Tedbir Nafakasına İse Boşanma veya Ayrılık Davasının Devamı Süresince Hükmolunabileceği )

• YABANCI MAHKEME KARARI (Boşanma Kararı Tanıma Kararı İle Kesinleştiği Andan İtibaren Kesin Hüküm İfade Edeceği - Tedbir Nafakasına İse Boşanma veya Ayrılık Davasının Devamı Süresince Hükmolunabileceği/Evliliğin Sona Ermesinden Sonra Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği )

• TANIMA (Boşanma Kararı Tanıma Kararı İle Kesinleştiği Andan İtibaren Kesin Hüküm İfade Edeceği - Tedbir Nafakasına İse Boşanma veya Ayrılık Davasının Devamı Süresince Hükmolunabileceği

• TEDBİR NAFAKASI (Tarafların Yabancı Mahkeme Kararı İle Boşandıkları Dikkate Alınarak Davacı Yararına Dava Tarihinden Bu Tarihe Kadar Geçerli Olacak Şekilde Tedbir Nafakasına Hükmedileceği )

• YOKSULLUK NAFAKASI (Uzun Yıllar İsviçre'de Çalışıp Emekli Olan Düzenli ve Geçimine Yeterli Emeklilik Geliri Bulunan Davacının Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşeceğinin Kabul Edilemeyeceği )

4721/m.169, 175, 328, 364
5718/m.58, 59

ÖZET : Boşanma davası devam ederken kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararı, tanıma kararı ile kesinleştiği andan itibaren kesin hüküm ifade eder. Tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının devamı süresince hükmolunabilir. Evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemez. Tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları dikkate alınarak, davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.

Uzun yıllar İsviçre'de çalışıp emekli olan, düzenli ve geçimine yeterli emeklilik geliri bulunan davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kabul edilemeyeceğinden yoksulluk nafakası isteğinin kabulü isabetsizdir. Çocuk üzerindeki velayet hakkı çocuğun ergin olmasıyla sona ermiş olan annenin, babadan çocuk adına nafaka talep etmesi yasal olarak mümkün değildir. Özürlü olduğu iddia edilse de dosyada buna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gibi, çocuk tarafından açılmış bağımsız bir nafaka davası da bulunmadığından tarafların ergin olan çocuğu için dava tarihinden itibaren tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra da iştirak nafakasına hükmedilmesi isabetli değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Boşanma davası 25.04.2005 tarihinde açılmıştır. Bu dava devam ederken yabancı mahkemece 05.09.2005 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verilmiş, 03.10.2005 tarihinde kesinleşen yabancı mahkeme kararı, boşanma davasının devamı sırasında tanınmış; tanımaya ilişkin karar 18.10.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Tanıma kararı, yabancı ilama kesin hüküm vasfı kazandırır (5718 s. MÖHUK md. 58 )ve bu halde yabancı ilamın kesin hüküm etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (5718 s. MÖHUK md. 59 ). Yabancı mahkeme kararı 03.10.2005 tarihinde kesinleştiğine göre, az önce açıklanan yasal hüküm gereği taraflar bu tarihte boşanmışlar demektir. Tarafların evliliği bu tarihte "boşanma" ile sona erdiğine göre, birbirlerine karşı evlilik birliğinden doğan yasal yükümlülükleri de aynı tarihte ortadan kalkmıştır. Tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının devamı süresince hükmolunabilir (TMK md. 169 ). Evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemez. Tarafların 03.10.2005 tarihinde boşandıkları dikkate alınarak davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

3- Davacının uzun yıllar İsviçre'de çalıştığı ve o ülkeden emekli olduğu, düzenli ve geçimine yeterli emeklilik gelirinin bulunduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu halde, davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kabul edilemez. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi şartları bu yönüyle oluşmamıştır. Öyleyse davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

4- Ana ve babanın çocuklarına karşı bakım borcu kural olarak çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK m. 328/1 ). Çocuk ergin olduğu halde, eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre, kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler (TMK m. 328/2 ). Tarafların müşterek çocuğu Nilhan, 15.06.1981 doğumlu olup, dava tarihinde ergindir. Özürlü olduğu ileri sürülmüş ise de, bu sebeple kısıtlandığına ve annesinin velayeti altında bırakıldığına ya da vasi atandığına ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ergin çocuk, ancak şartlarının varlığı halinde kendisi nafaka talep edebilir. Çocuk üzerindeki kanuni velayet hakkı çocuğun ergin olmasıyla sona ermiş olan annenin, babadan çocuk adına nafaka talep etmesi yasal olarak mümkün değildir. Çocuk tarafından açılmış bağımsız bir yardım nafakası (TMK md. 364 )davası da bulunmamaktadır. Bu husus gözetilmeden tarafların ergin olan çocuğu için dava tarihinden itibaren tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra da iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.

5- Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu gözönünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çoktur. Daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3, 4 ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle (BOZULMASINA ), bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple (ONANMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 28-02-2013, 14:14   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/1905
K. 2012/4685
T. 22.5.2012

• KATKI PAYI ALACAĞI (Yabancı Mahkemelerden Hukuk Davalarına İlişkin Olarak Verilmiş ve O Devlet Kanunlarına Göre Kesinleşmiş Bulunan Kararların Türkiye'de İcra Olunabilmesi Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olduğu )

• YABANCI MAHKEME KARARININ ETKİSİ (Mahkeme İlamının Kesin Delil veya Kesin Hüküm Olarak Kabul Edilebilmesi İçin Yabancı İlamın Tenfiz Koşullarını Taşıdığının Mahkemece Tespiti Gerektiği )

• TENFİZ KARARI (Katkı Payı Alacağı - Yabancı Mahkemelerden Hukuk Davalarına İlişkin Olarak Verilmiş ve O Devlet Kanunlarına Göre Kesinleşmiş Bulunan Kararların Türkiye'de İcra Olunabilmesi Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olduğu )

5718/m.50, 58

ÖZET : Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye 'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespiti gerekir.

Taraflar hakkında Almanya Mahkemesinin verdiği boşanma kararı kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabul edilmekte ise de, mahkemece davanın görülebilirlik ön koşulu olan tanıma ve tenfiz davası olmadığı, tarafların Türk Hukuku bakımından halen evli oldukları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmelidir.

DAVA : Özlem ile Tunçay aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair (Kayseri Birinci Aile Mahkemesi )'nden verilen 16.07.2010 gün ve 421/784 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelenerek temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Özlem vekili, evlilik içinde alınan ve davalı adına tescil edilen 2729 ada 3 parseldeki 8 numaralı dairenin alımında vekil edeninin yurtdışında çalışmaları ile edindiği kazancı ve altınlarını bozdurarak davalının babasına ev alınması amacı ile vererek katkıda bulunduğunu açıklayarak 60.000 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Tunçay'a usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen duruşmalara gelmediği gibi bir cevap da vermemiştir.

Mahkemece; davanın kabulü ile davacının katkı alacağı olarak belirlenen 60.000 TL'nin 30.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 08.10.1996 tarihinde evlenmişler, dosyada bulunan tercüme evrakına göre davacı Özlem tarafından açılan dava sonunda Fürstenfeldbruck Sulh Mahkemesi Aile Davaları Şubesi'nin 09.10.2009 tarih 003 F 1023/08 numaralı dosyasında verilen karara göre boşanmışlar ve yabancı mahkeme kararı 30.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Ancak; yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun m. 50 ). Bundan ayrı yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespiti gerekir (5718 s. MÖHUK m. 58 ). Tenfiz kararı sadece yenilik doğurucu (usuli )bir hükümdür. Türk Hukukuna göre, yabancı bir mahkeme hükmünün tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme hükmünün verildiği ülke hukukuna göre kesin ve icra edilebilir olması şarttır. Ancak, yabancı mahkeme hükmü Türkiye'de icra edilebilirlik gücüne sadece ve münhasıran Türk Hukukuna göre verilen bir tenfiz kararıyla sahip olabilir.

Her ne kadar Almanya Fürstenfeldbruck Mahkemesi'nin verdiği boşanma kararı 30.09.2009 tarihinde kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye'de uygulanabilmesi ancak, bir tenfiz kararı verilmesi halinde mümkün olabilecektir (MÖHUK m. 50 ).

Ne var ki, Yargıtay duruşması sonunda dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi üzerine yapılan araştırma ve gelen aile nüfus kaydına göre ortada tenfiz edilmiş bir karar veya bu amaçla açılmış bir derdest dosya söz konusu değildir. Türk Hukuku bakımından taraflar halen evlidir. Bu husus, eldeki davanın görülebilmesinin ön koşulunu oluşturmaktadır. Çünkü, taraflar Türk vatandaşıdırlar. Bu sebeple mahkemece, davanın görülebilirlik ön koşulu olan tanıma veya tenfiz davası olmadığı, tarafların Türk Hukuku bakımından halen evli oldukları dikkate alınarak davanın esasına girilmeksizin bu yönden reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esası ile ilgili yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
Old 07-11-2015, 12:29   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/22437
K. 2015/5084
T. 19.3.2015

• BOŞANMA ( Maddi ve Manevi Tazminat İstemi - Boşanmaya İlişkin Yabancı Mahkeme Kararı Kesinleştiği İçin TMK 178. Maddesinde Düzenlenen Bir Yıllık Zamanaşımı Süresinin Dolduğu Gerekçesiyle Davanın Reddedilmesi/Henüz Tanınmayan Ve İç Hukukta Sonuç Doğurmayan Karar Sebebiyle Zaman Aşımı Süresinin Başlangıcının Yabancı İlamın Kesinleşme Tarihine Yürütülemeyeceği )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Henüz Tanınmayan Ve İç Hukukta Sonuç Doğurmayan Karar Sebebiyle Zaman Aşımı Süresinin Başlangıcının Yabancı İlamın Kesinleşme Tarihine Yürütülemeyeceği - Zaman Aşımı Süresinin Tanıma Veya Tenfiz Hakkındaki Kararın Kesinleşmesi Tarihinden İtibaren Başlayacağı )

• TANIMA ( Boşanma - Yabancı Mahkemece Verilen Kesinleşmiş Kararların İç Hukukta Hukuki Sonuç Doğurması İçin Hükmün Tanınması Veya Tenfizinin Gerektiği/Zamanaşımı Süresinin Tanıma Veya Tenfiz Hakkındaki Kararın Kesinleşmesi Tarihinden İtibaren Başlayacağı )

• ZAMANAŞIMI ( Boşanma/Maddi ve Manevi Tazminat - Henüz Tanınmayan Ve İç Hukukta Sonuç Doğurmayan Karar Sebebiyle Zaman Aşımı Süresinin Başlangıcının Yabancı İlamın Kesinleşme Tarihine Yürütülemeyeceği/Zamanaşımı Süresinin Tanıma Veya Tenfiz Hakkındaki Kararın Kesinleşmesi Tarihinden İtibaren Başlayacağı )
4721/m. 178
5718/m. 59
ÖZET : Dava tazminat istemine ilişkindir.

Yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş kararların iç hukukta hukuki sonuç doğurması için hükmün tanınması veya tenfizi gerekir. Zaman aşımı süresi tanıma veya tenfiz hakkındaki kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlar. Henüz tanınmayan ve iç hukukta sonuç doğurmayan karar sebebiyle zaman aşımı süresinin başlangıcı yabancı ilamın kesinleşme tarihine yürütülemez. Mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece tarafların boşanmalarına dair yabancı mahkeme kararının 13.3.2008 tarihinde kesinleştiği bu sebeple Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde düzenlenen bir yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş kararların iç hukukta hukuki sonuç doğurması için hükmün tanınması veya tenfizi gerekir. Henüz tanınmayan ve iç hukukta sonuç doğurmayan karar sebebiyle zaman aşımı süresinin başlangıcı yabancı ilamın kesinleşme tarihine yürütülemez. Zaman aşımı süresi tanıma veya tenfiz hakkındaki kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlar. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların boşanmalarına dair yabancı mahkeme kararının Denizli 3. Aile Mahkemesi'nin 2010/979 esas-2010/1180 karar sayılı ilamı tanındığı ve tanıma kararının 15.2.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple davada zaman aşımı süresi dolmamıştır. Mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tanıma Ve Tenfiz Davaları hukukçu42 Aile Hukuku Çalışma Grubu 34 16-07-2021 11:34
Tanıma ve tenfiz Edies Meslektaşların Soruları 7 20-06-2014 10:31
Tanıma ve Tenfiz nur26 Meslektaşların Soruları 22 23-10-2009 12:04
velayet-tenfiz-tanıma seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 11-10-2006 15:46
Tanıma/Tenfiz Av.Özgül Meslektaşların Soruları 3 03-07-2006 13:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09256196 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.