Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İdarİ Davada UsulsÜz Teblİgat

Yanıt
Old 13-03-2008, 16:43   #1
AV.ŞEBNEM AKBAL

 
Varsayılan İdarİ Davada UsulsÜz Teblİgat

Öncelikle tüm meslektaşlara merhabalar.. Yeni bir avukat olarak,teyit almam gereken bir konuda, sizlere bir sorum olacaktı.
Şöyle ki; derdest bir idari davada,müvekkilim aleyhine verilmiş hükmün bulunduğu tebligat, gündüz işyerinde müvekkilimin olmasına karşın, iş yerinin en dışındaki bekçiye tebellüğ edilmiş ve o da husumet sebebiyle bunu müvekkilime ulaştırmamış. Müvekkilim ilgili idari mahkemesine dosyasının akıbetini sormaya gittiğinde, davanın aleyhine neticelendiğini ve dolayısıyla temyiz süresinin de kaçırıldığını öğrenmiş. Kendisi amir olması cihetiyle bekçi hakkında idari soruşturma açmış, gel gelelim ki sorum şu,biz usulsüz tebligata binaen temyiz dilekçemizi yazıp, ayni dilekçede usulsüz tebligata istinaden mağdur olduğumuz ve bu durumla karşı karşıya olduğumuzu aynı mahkemeye bildirebilir miyiz? Kıymetli vaktini ayırıp yanıtlayanlara şimdiden teşekkürler.
Old 13-03-2008, 18:19   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. Danistay
11.Dairesi

Esas: 1996/484
Karar: 1996/1513
Karar Tarihi: 08.04.1996

ÖZET: Tebliğ zarfı üzerindeki adresin vekile ait olmaması, tebligat yapılan şahsın vekil adına tebligatı almaya yetkili bulunmaması karşısında tebligatın usule aykırı olarak yapıldığı anlaşıldığından muhatabın tebligata muttali olduğunu belirttiği 15.5.1995 tarihine göre 9.6.1995 tarihinde kayda giren dilekçeyle yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerekirken temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

(7201 S. K. m. 10, 11, 32)

İstemin Özeti: 1991 yılı Aralık dönemi için yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden İstanbul 8. Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemiyle yapılan temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine dair aynı mahkemenin 12.6.1995 günlü ve E. 1993/463 K. 1995/371 sayılı kararının usulsüz tebligata 15.6.1995 tarihinde muttali olunduğu buna göre temyiz başvurusunun suresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Savcısı Düşüncesi: Mükellef şirket adına 1991 yılı için salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi aleyhine açılan davayı reddeden İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararının 7.5.1995 tarihinde tebliğinden itibaren 30 günlük kanuni temyiz süresi geçtikten sonra bu karara karşı 9.6.1995 tarihinde yapılan temyiz talebini süreden reddeden İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46 ncı maddesinin 4001 sayılı Kanunla değişik 2 nci fıkrası hükmü ile yine aynı Kanunun 3622 sayılı Kanunla değişik 48 inci maddesi 6 ncı fıkrası amir hükmüne uygun bulunduğundan hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

Tetkik Hakimi Düşüncesi: Yükümlü şirket adına yapılan cezalı tarhiyatın onanması yolundaki mahkeme kararı yükümlü şirket vekilinin adresine tebliğ edilmediğinden, 7201 sayılı Tebligat Kanunun 10. ve 11. maddelerine göre olayda usulsüz tebligat söz konusu olmaktadır.

Bu durumda, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararına muttali olunduğu belirtilen 15.5.1995 tarihi esas alınarak temyiz süresinin ona göre hesaplanması gerekirken, usulsüz tebliğin tarihi esas alınmak suretiyle süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin reddi yolunda vergi mahkemesince verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 3.4.1995 gün ve E:1993/463 K:1995/704 sayılı kararının, vekilin adı yazılı tebligat zarfıyla şirket adresine tebliğe çıkarıldığı ve bu adreste ... isimli şahsa 7.5.1995 tarihinde tebliğ edildiği ve 9.6.1995 tarihinde kayda geçen temyiz dilekçesi üzerine mahkemece 7.5.1995 tarihine göre temyiz süresinin aşıldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesinde tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun 11. maddesinde vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, 32. maddesinde ise tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatap tebliğe muttali olmuşsa tebliğin muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi addolunacağı hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, tebligatın; tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı, vekil vasıtasıyla takip edilen davalarda tebligatın sadece vekile yapılabileceği, usulsüz tebligatta ise muhatabın tebliğe muttali olması halinde tebligatın geçerli sayılacağı ancak muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır

Bu durumda, tebliğ zarfı üzerindeki adresin vekile ait olmaması, tebligat yapılan şahsın vekil adına tebligatı almaya yetkili bulunmaması karşısında tebligatın usule aykırı olarak yapıldığı anlaşıldığından muhatabın tebligata muttali olduğunu belirttiği 15.5.1995 tarihine göre 9.6.1995 tarihinde kayda giren dilekçeyle yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerekirken temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 12.6.1995 gün ve E: 1993/463 K: 1995/371 sayılı kararının bozulmasına 08.04.1996 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 13-03-2008, 18:30   #3
mylassos

 
Varsayılan

T.C.

DANIŞTAY

7. DAİRE

E. 1996/3106

K. 1997/4444

T. 2.12.1997

� TEMYİZ SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRAKİ TEMYİZ TALEBİNİN REDDİ KARARI ( Bu Karara Karşı Temyiz )

� TEMYİZİN REDDİ KARARININ TEMYİZİ ( Temyiz Süresi Geçirildikten Sonra Yapılan Temyizde )

2577/m.48

ÖZET : Temyizin yasal süresi geçtikten sonra kararı veren mahkemenin ya da ilk derece mahkemesi olarak bakan danıştayın temyiz istemi red kararlarına karşı yedi gün içinde temyiz yoluna gidilebilir. bu istem danıştayda incelenir.
İstemin Özeti: ... Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğünde tescilli 5.9.1986 tarih ve 167 sayılı beyanname muhteviyatı eşyalar nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen ek gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline dair İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 16.11.1995 gün ve E: 1995/539; K: 1995/1961 sayılı kararına vaki temyiz başvurusunu süresinde olmadığından bahisle reddeden İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 1.02.1996 gün ve E: 1995/539; K: 1996/28 sayılı kararının bozulması istemiyle yapılan temyiz başvurusunu; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca, temyiz isteminin reddine dair kararlara karşı yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği hükme bağlandığından, olayda yedi günlük süre geçirildikten sonra yapılan başvurunun süresinde olmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 12.4.1996 gün ve E: 1995/539; K: 1996/189 sayılı kararının; her iki temyiz başvurusunun da süresinde yapıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi K.B.`nin Düşüncesi: Uyuşmazlık, yükümlü şirketçe yapılan temyiz başvurusunun otuz günlük yasal süresinde olmadığından bahisle reddi yolunda verilen mahkeme kararına vaki temyiz başvurusunun, 2577 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında öngörülen yedi günlük süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle reddedilmesinden doğmuştur.
2577 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının, başka kanunlarda hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebileceği; 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında da, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde, kararı veren mahkeme veya ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesinin temyiz isteminin reddine karar vereceği, mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, 2577 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrası hükmü ile ilgililere, idare ve vergi mahkemelerince temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle reddi yolunda verilen "nihai" kararlara karşı temyiz başvurusu tanınması, nihai kararların Danıştay nezdinde temyiz edilebileceği ilkesinin doğal bir sonucudur. Yedi günlük süresi ile sınırlı tutulan bu temyiz başvurusunun, esas karara vaki temyiz isteminin süreden reddine karar veren mahkeme veya Danıştay dairesince incelenebileceğinin kabulü bu ilkeye ters düşeceği gibi, ilgililere Anayasa ve yasalarla tanınan hak arama özgürlüğünün kısıtlanmasına da yol açabileceği kuşkusuzdur.
Bu nedenle olayda, temyiz isteminin süreden reddine dair karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine dosyanın tekemmülü sağlanarak Danıştaya gönderilmesi gerekirken, temyiz isteminin yedi günlük süresinde olmadığından bahisle reddi yolunda tesis edilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.P.`nin Düşüncesi: ... Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 5.9.1986 tarih ve 167 sayılı beyanname ile ithal edilen eşya nedeniyle salınan ek gümrük vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 16.11.1995 tarih ve K: 1995- 1961 sayılı kararının bozulması talebiyle vaki temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine dair aynı mahkemenin 1.2.1996 tarih ve K: 1996-28 sayılı kararının da temyizi üzerine süre aşımından reddi yolundaki aynı mahkemenin 12.4.1996 tarih ve K: 1996/189 sayılı kararının bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48. maddesinin 6. bendinde, "... Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde de kararı veren mahkeme, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesi temyiz isteminin reddine karar verir. Mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararları ile bu maddenin 2. fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir" hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden temyiz isteminin süreden reddine ilişkin mahkeme kararının 5.3.1996 tarihinde tebliğ edildiği, anılan karara karşı ise 7.03.1996 tarihinde temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmış olup, yukarıda açıklanan madde hükmü karşısında süresinde yapılan bu başvuru üzerine mahkemece dosyanın tekemmül ettirilmesi suretiyle temyiz talebinin incelenmesi gerekirken, temyiz isteminin süre aşımından reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz talebinin kabulü ile İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 12.4.1996 tarih ve K: 1996-189 sayılı kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline dair İstanbul 5. Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun aynı mahkemece süresinde olmadığından bahisle reddi üzerine, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun da yine aynı mahkemece süresinde olmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay`da temyiz yoluna başvurulabileceği; 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında da, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde, kararı veren mahkeme veya ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesinin temyiz isteminin reddine karar vereceği, mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmıştır. Kanunda, bu kabil temyiz başvurularının da mahkemece süresinde olup olmadığı yönünden incelenebileceği yolunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, "esas" karara karşı yapılacak başvuruların süre yönünden mahkemece de incelenebileceği yolundaki hükmün, kıyasen bu aşamada da uygulanması mümkün değildir.
Zira, aksi halin kabulü, nihai kararlara karşı başvuru yollarına gitmek bakımından ilgililere Anayasa ve yasalarla tanınan hakkın ihlaline neden olabileceği gibi, idare ve vergi mahkemelerince verilen nihai kararların, şartları mevcut olduğu halde, Danıştay`ın temyiz incelemesinden geçirilmeden kesinleşmesi sonucunu da doğurabilecektir.
Bu itibarla, İstanbul 5. Vergi Mahkemesince verilen, temyiz isteminin süreden reddine dair karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine mahkemece, dosyanın tekemmülü sağlanarak Danıştay`a gönderilmesi gerekirken, vaki temyiz isteminin süresinde olmadığından bahisle reddinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının BOZULMASINA, 2.12.1997 gününde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
AYRIŞIK OY
Olayda; davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin iptaline ilişkin vergi mahkemesi kararına vaki davalı idare temyizi aynı mahkemece süre aşımı sebebiyle reddedldikten sonra, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun da aynı nedenle reddine karar verilmiş olup; dosyada bu kararın temyizen incelenmesi istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48 inci maddesinin 6 ncı fıkrasının üçüncü cümlesinde, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde, kararı veren mahkemenin, ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesinin, temyiz isteminin reddine karar vereceği; son cümlesinde de, bu kararlara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği açıklanmıştır.
Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere; ilk derece idari yargı yerlerinin, gerek dava hakkında vermiş oldukları kararlara ve gerekse bu kararlar dolayısıyla yapılan temyiz başvurularının süre aşımı nedeniyle reddine dair kararlarına karşı temyiz başvurusunda bulunabilme olanağı mevcuttur. Şu farkla ki, dava hakkında verilen kararlara vaki temyiz başvuruları, genel temyiz süresine tabi oldukları halde; bu başvuruların süresinde yapılmadıkları gerekçesiyle verilen temyiz başvurusunun reddine dair kararlara karşı yedi günlük özel temyiz süresi tanınmıştır.
Temyiz başvurusunun süre aşımı sebebiyle reddine dair kararlara karşı tanınan yedi günlük temyiz süresi içerisinde yapılan başvuruların tekemmül ettirilerek temyiz merciine gönderileceği tabiidir. Bu sürenin geçirilmesi halinde ise, bu konudaki kararın yine aynı mahkemece verilmesi, maddede yer alan düzenlemenin doğal sonucudur. Her ne kadar, düzenlemede bu konuda ayrıca açıklama yapılmamışsa da; temyiz başvurusunun süre aşımı sebebiyle reddine dair kararın bir ilk derece mahkemesi kararı ve bu karara karşı açıklanan şekilde yapılan başvurunun da temyiz başvurusu olması ve temyiz başvurularının, dilekçenin şekli, başvurunun süresi, harç ve giderleri bakımından incelemeye tabi tutulması konusunda, ilk derece yargı yerlerine genel yetki tanınmış bulunması karşısında bu tür bir açıklamanın kanun yapma tekniğine uygun düşmeyeceği kuşkusuzdur.
Açıklanan bu nedenle, temyiz başvurusunun esasının incelenerek karar verilmesi gerekeceği oyu ile temyiz başvurusu süre aşımı sebebiyle reddine dair kararlara vaki temyiz başvurularının yedi günlük süre içerisinde yapılıp yapılmadığının ilk derece mahkemesinde incelenemeyeceği gerekçesiyle verilen çoğunluk kararına karşıyım.
Old 14-03-2008, 15:29   #4
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Sayın AKBAL,

İş yerinin bekçisi, işyerinin sigortalı işçisi ise, tebliğ mazbatasında tebliğ almaya yetkili kişi/lerin tebliğ işlemi sırasında bilinen adresindeki işyerinde bulunmadığının da tespiti yapılmış ise, o zaman tebliğatın usulüne uygun olduğu kabul edilir.

7201 Tebligat Kanunu Madde 13. " Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat:
Madde 13 – Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır."

Ayrıca konuya ilişkin pek karardan bir örneğin özeti,

Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE 2006 1983 2006 791 19/10/2006

KARAR ÖZETİ
HÜKMİ ŞAHISLARA TEBLİGAT KANUNUNA GÖRE YAPILACAK TEBLİĞİN, ÖNCELİKLE HÜKMİ ŞAHSIN YETKİLİSİNE, YETKİLİ KİŞİNİN BULUNAMAMASI VEYA EVRAKI ALACAK DURUMDA OLMAMASI HALİNDE İSE MEMUR VEYA MÜSTAHDEMLERİNE YAPILMASI, ANCAK MEMUR VEYA MÜSTAHDEMLERE YAPILACAK TEBLİGATTA TÜZEL KİŞİLİĞİN YETKİSİNİN İŞYERİNDE BULUNAMAMASI NEDENİYLE, TEBLİGATIN BU KİŞİLERE YAPILDIĞININ BELİRTİLMESİNİN ZORUNLU OLDUĞU HK.<
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
BoŞanma Davasinda YurtdiŞina Teblİgat avukat zeynep Meslektaşların Soruları 27 19-10-2015 15:33
Kredi Sözleşmesinde Bildirilen Adrese 35'e Göre Tebligat radikal Meslektaşların Soruları 10 23-05-2013 16:27
GecİkmİŞ İtraz Usulsuz Teblİgat? av.m.a.g Meslektaşların Soruları 3 29-04-2009 20:26
BoŞ Arsaya 35 GÖre Teblİgat Olurmu? av.m.a.g Meslektaşların Soruları 12 17-05-2007 08:50
TEBLİGAT - GECİKME ZAMMI ( Yargıtay kararı) Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 08-09-2006 12:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06595397 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.