Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kardeşlerin manevi tazminat isteme hakkı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-05-2007, 15:03   #1
djazz

 
Varsayılan kardeşlerin manevi tazminat isteme hakkı

merhabalar şevgili meslektaşlarım ,Elektrik çarpması sonucu oğullarını kaybeden müvekkiller için maddi manevi tazminat davası açtık .Dava karar aşamasında ancak hakim ( kanımca gereksiz bir yere takıldı ) ve anne -baba -eş ve çoçukların manevi tazminat alabileceklerini ancak kardeşlerin ancak aynı çatı altında yaşamaları koşulu ile manevi tazminat hakları olduğunu söylüyor.ben aksini savunsamda ve hatta doğmamış ceninin dahi kardeşinden dolayı manevi tazminat hakkı olduğunu söyleyen yargıtay kararı sunsamda ikna olmuyor.Ayrıca aramamda ise böyle bir şartın gerekmediğine dair bir yargıtay kararı bulamadım.
Elinde böyle bir karar olan arkadaşlar yardımcı olursa sevinirim.Herkese iyi ve bol kazançli günler
Old 31-05-2007, 15:15   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın djazz, benzer birçok karar var ve esas kriter olarak uğranılan elem ve üzüntünün derecesini esas alıyor. Bir inceleyin istedik. İyi Çalışmalar...

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 1987/2870
Karar: 1987/5521
Karar Tarihi: 06.07.1987

ÖZET: Kardeşler için manevi tazminata hükmedilmesi, olay nedeniyle gerçekten kişisel haklarının doğrudan doğruya ağır biçimde haleldar olmalarına ve bu yüzden büyük üzüntüye uğramış olmalarına bağlıdır. Bunun dışında eylemle zarar arasında uygun neden sonuç bağının varlığını ileri sürmek mümkün değildir. Kural olarak manevi tazminat isteyemezler. Sorumluluğu olaydan zarar görenin yakın çevresini de içine alacak şekilde genişletmek mümkün değildir.

(818 S. K. m. 47)

Dava: Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunmaktan doğma tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 800.000 lira manevi tazminatın davacı Nahide'ye, 100.000'er liradan 300.000 lira manevi tazminatın da diğer davacılar F., Muhittin, Rukiye'ye dava tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak ödenmesine, fazlaya dair isteklerin reddine ilişkin hüküm davacılar avukatı tarafından duruşmasız, davalılar avukatı tarafından da her ne kadar duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de, tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteği dikkate alınmayarak, kağıtlar üzerinde yapılan inceleme sonunda temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:

Karar: 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davacıların tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2 - Talep, davacı gazetenin "karısını..usulü ile yakaladı" başlığı altında yazılan yazıda (Ahmet adlı bir şahsın karısının başkası ile ilişkisini teyp vasıtasıyla tespit ederek hemen aleyhine boşanma davası açtığı belirtildikten sonra, Ahmet'in karısıymışcasına resminin konulması) suretiyle kişilik haklarına yapılan saldırıdan doğan zararın tazminine ilişkindir.

Mahkemece, resmi konulan davacı Nahide'nin kardeşleri olan Muhittin ile Rukiye için de manevi tazminata hükmedilmiştir.

Kişilik hakkı, kişiye sıkı suretle bağlı haklardandır. Burada haksız fiil Nahide'ye karşı işlenmiştir. Muhittin ile Rukiye bu haksız eyleme göre üçüncü kişi durumundadır. Adı geçenlerin az ya da çok bir üzüntü ve acı duymaları mümkündür. Ancak mücerret böyle bir elem ve ızdırap kardeşler için manevi tazminata hükmedilmesini gerektirmez. Adı geçen kardeşler için manevi tazminata hükmedilmesi, bu olay nedeniyle gerçekten kişisel haklarının doğrudan doğruya ağır biçimde haleldar olmalarına ve bu yüzden büyük üzüntüye uğramış olmalarına bağlıdır. Bunun dışında eylemle zarar arasında uygun neden sonuç bağının varlığını ileri sürmek mümkün değildir. Kural olarak manevi tazminat isteyemezler. Sorumluluğu olaydan zarar görenin yakın çevresini de içine alacak şekilde genişletmek mümkün değildir.

Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin kardeş Muhittin ve Rukiye için de manevi tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarda iki nolu bentte gösterilen nedenle (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının ise bir nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harç 12.000 liradan alınması gereken onama harcı 1.500 liranın mahsubu ile geri kalan 10.500 liranın davacılar ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 6.7.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 31-05-2007, 15:24   #3
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/3677
Karar : 2003/3463
Tarih : 16.04.2003
ÖZET : Borçlar Kanunu´nun 47. maddesinde sigortalı öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar adı ile adalete uygun bir tazminat verilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede yazılı " aile" sözünün ölen ile arasında eylemli ve gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsadığı gerek uygulama da ve gerekse öğretide tartışmasız kabul edilmektedir. Ölen sigortalının annesi ile kardeşinin, aile kapsamına girdikleri, sigortalının ölümü ile acı ve ızdırap duyacakları doğaldır. Öte yandan, sözkonusu davacıların ölen işçi ile manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlıklarının bulunmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil de yoktur. Bu durumda, Borçlar Yasası 47.ve Medeni Kanun´un 4. maddeleri ile 26.6.1966 tarih ve 7/7 s. içtihadı birleştirme kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda davacı anne ve kardeş için de manevi tazminat tayin edilmek gerekir.
(818 sayılı BK. m. 47) (4721 sayılı MK. m. 4)
KARAR METNİ :
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, iş kazası sonucu ölüm sebebiyle hak sahiplerinin uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu´nun 47. maddesinde adam (sigortalı) öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar adı ile adalete uygun bir tazminat verilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddede yazılı " aile" sözünün ölen ile arasında eylemli ve gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsadığı gerek uygulama da ve gerekse öğretide tartışmasız kabul edilmektedir. Ölen sigortalının annesi olan davacı Fahriye ile kardeşi olan davacı Semra´nın Borçlar Kanunu´nun 47.maddesine göre, aile kapsamına girdikleri, sigortalının ölümü ile acı ve ızdırap duyacakları doğaldır. Öte yandan, sözkonusu davacıların ölen işçi ile manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlıklarının bulunmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil de yoktur. Bu durumda, Borçlar Yasası 47.ve Medeni Kanun´un 4. maddeleri ile 26.6.1966 tarih ve 7/7 s. içtihadı birleştirme kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda davacı anne ve kardeş için de manevi tazminat tayin edilmek gerekirken, yazılı düşüncelerle manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna 26.6.1966 tarih ve 1966/7-7 s. İçtihadi Birleştirme Kararı´nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine hak ve nesafet kurallarına göre davacı eş ve çocuk için istenilen manevi tazminatın tamamı yerine 4.000.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi de isabetsizdir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 16.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-05-2007, 15:56   #4
djazz

 
Varsayılan

sayın çoşkuna ve sayın sinerjigroup a çok teşekkür ederim yarın duruşması var ve kararları hemen vereceğim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
manevi tazminat iözkurt Meslektaşların Soruları 2 18-09-2007 10:03
Kefilin zararının tazminini isteme hakkı var mıdır? av.emel Meslektaşların Soruları 2 21-02-2007 03:22
Manevi Tazminat Av.Murat Bölükbaş Meslektaşların Soruları 4 09-02-2007 15:47
Manevi tazminat hakkı Deunur Hukuk Soruları Arşivi 1 15-11-2006 13:02
Manevi Tazminat Mahmut Hukuk Soruları Arşivi 3 27-02-2002 20:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04466200 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.