Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mağdurun karakolda ve duruşmada alınan ifadesi arasındaki farklılık

Yanıt
Old 09-03-2010, 15:35   #1
Batu Han

 
Varsayılan Mağdurun karakolda ve duruşmada alınan ifadesi arasındaki farklılık

Şu an baktığım bir davada 3 tane sanık 2 tane de reşit olmamış mağdur var.

İşin özü reşit olmayan mağdurlar polisi telefonla arayıp gasp edildiğiklerini söylüyorlar. Sanıklar yakalanıyor. Mağdurlar ve sanıklar ifade esnasında baskı görüyorlar. Aslında suçu işleyen 3 sanıktan sadece 1 tanesi. Diğer ikisi suça katılmak bir yana gasp edilen eşyaların büyük bölümünü, gasp edenin elinden alıp mağdura vererek suçu önlemeye çalışıyor. Ayrıca suç hareketlerinin de hiç birine katılmıyorlar. Ancak polis mağdurları döverek, bağırarak diğer iki sanık aleyhine de ifade vermelerini sağlıyor. Daha doğrusu kendi kafalarına göre yazdıkları ifadeleri okutmadan imzalatıyor. Aynı baskı suçsuz sanıklara yapılsa da onlar olayı gerçekten olduğuna yakın bir şekilde anlatıyorlar. Tabiki CMK avukatları her zamanki gibi gelip, bir imza atıp gidiyor. Sonrası 7 aylık tutukluluk. Dava aşamasında ise tüm mağdurlar ve suçu işleyen sanık olmak üzere sanıklar tam bir uyum içinde 2 sanığın suçsuz olduğunu söylüyor ve karakolda baskı gördüklerini anlatıyor. Ancak mahkeme nedense bu beyanları yeterli bulmayarak davanın son aşamasına kadar tutukluluğu devam ettiriyor. Savcı ilk duruşmadan itibaren 2 sanık için suçun gerçekleşmemiş olabileceği gerekçesiyle tahliye istiyor. Hakim ısrarlı taleplerimize rağmen kuvvetli suç şüphesinin var sayılmasına neden olan delilleri göstermiyor.

Bu aşamada mahkemenin tavrından anladığım, karakolda alınmış ifadelere üstünlük tanıyarak sanıkların suçlu olduğu kanaatini taşıdığı. Malesef dosyada sanık ve mağdur beyanlarından başka bir delil de yok.

Elimde şüpheden sanık yararlanır ilkesine ilişkin çok sayıda karar olmasına rağmen tanık ve mağdurların karakol ve mahkemede verdiği ifadelerden hangisine öncelik tanınması gerektiğine, bunların şüpheden sanık yararlanır ilkesince yeterli şüpheyi doğurup doğurmayacağına ilişkin bir karar yok.

Faydalanabileceğim bir karar arıyorum. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
Old 09-03-2010, 19:50   #2
Av.Erkan Şenses

 
Varsayılan

Hakimler genellikle mağdurların ilk ifadeden sonra sanıkların durumuna üzülme-baskı veya diğer sebeplerden dolayı ifade değiştirdiklerini düşünürler. Dolayısıyla yasanın kendilerine verdiği delillerin vicdani kanaatle serbestçe takdiri (CMK 217) kapsamında ilk ifadeye hükümde dayanabilirler.
Kollukta öyle bir durum varsa ve CMK avukatlarının ifade işlemine katılmadan sadece imza attıkları iddiasında iseniz bu husus soruşturma konusudur, bunun yanında kollukla ilgili mağduru dövme olayı varsa suç duyurusunda bulunulabilirdi. Ancak bunlar yapılmayıp sadece soyut beyan değişikliği hakim nazarında dikkate alınmayabilir. Hakimin nasıl düşündüğünü tahmin edersek, polis neden baskıyla mağdurdan ifade alsın diye düşünüyordur muhtemelen.
Old 09-03-2010, 22:00   #3
soner.a

 
Varsayılan

Sayın Deren,
İlk olarak şunu belirtmek isterim ki ; ceza mahkemelerinde ben şimdiye kadar karakol, c.savcı ve mahkemeye vermiş oldukları ifadelerin birbirine örtüştüğü bir ifade görmedim Bütün sanıklar, tanıklar çoğunlukla sizin belirttiğiniz gibi baskı, polisin aldatması, bir an önce dediğimiz gibi anlat seni göndereceğiz..vs gibi ifadelerle bu beyanlarda bulunduklarını ya da o anın heyecanıyla bu ifadeleri verdiklerini söylerler.
Hakim de ilk aşamada sıkıştırmaya çalışılır ifadelerinde uyuşmazlık var neden böyle dedin ? diyerek sıkıştırır. Ardından da duruşma tutanığına '' o zaman ki verdiğim ifadeler doğru değildir olayın sıcaklığıyla tam olarak düşünemedim , şu an verdiğim ifade en doğru olan ifademdir'' der .
Old 09-03-2010, 23:38   #4
ararat-heja

 
Varsayılan

İfade Almada Yasak Usuller


Genel olarak bu yasak usulü veciz bir şekilde şu şekilde açıklayabiliriz “Yasak ağacın meyvesi yenmez” Gerçektende yeni mevzuat taö olarak yasak usullerle toplanan delileri bu şekilde tanımlıyor
CMK 148 madesinde “Şüphelinin veya sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır.Bunu engelleyici bedensel veya ruhsal mudahaleler yapılamaz – kanuna aykırı bir yarar vaad edilemez – yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa dahi delil olarak değerlendirilemez – Müdafii hazır olmaksızın kollukça alınan ifade,hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz –
Kişi yasak usullerle ifade vermek zorunda kalmışsa;yargılama aşamasında bunu dile getirmelidir.Eger kişi söylediklerinde haklıysa,mahkeme yada hakim alınan ifadeyi kesinlikle delil olarak kullanmayacaktır.Gerekirse hakim veya mahkeme huzurunda sanığın tekrar ifadesi alınabilecektir.
Şüpheli veya sanık ifadesini Müdafii yokluğunda vermişse,alınan ifade hakim yada mahkeme huzurunda şüpheli yada sanık tarafından dogrulanmadıkça,hükme esas teşkil etmeyecektir.Burda önemli olan ifade verenin,ifade tutanağını imzalayıp imzalamadığıdır,eğer kişi ifadeyi imzalamış olsa dahi,müdafii yokluğunda ifade vermişse ve bunu dogrulamamışsa,yine mevcut ifade hükme esas teşkil etmeyecektir.
Şüpheli yada sanığın aynı olayla ilgili olarak tekrardan ifadesinin alınmasına ihtiyaç duyulursa,bu ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından gerçekleştirilebilecektir.Kolluk tekrardan ikinci bir ifade alamaz.
Burada sanığın bazı haklarına değinmek durumundayız ki bunlardan en önemlisi sanığın özgür irade ile beyanda bulunması Özgür irade;kişinin hiçbir etki altında kalmadan,gördüklerini,duyduklarını ve yaptıklarını,rahat bir şekilde dile getirmesine denir. CMK 148’de düzenlenmiştir.Madde metninde özgür iradeyi ortadan kaldıran metodlar sayılmıştır.Somut olarak bazı metodların özgür iradeyi ortadan kaldıran metodlar olarak sayılması,kuşkusuz uygulayıcılar açısından faydalıdır.Ancak;özgür iradeyi ortadan kaldıran tüm metodların tektek sayılmasına imkan yoktur.Bu maddede sayılan metodlar özgür iradeyi en belirgin olarak kaldıran metodlardır.Belirtilen durumlar dışında da,özgür iradeyi etkileyen nedenler olabilir.
Kişinin iradesinin etkilenmesi,kanun tarafından kesinlikle yasaklanmış ve suç olarak öngörülmüştür.Bu şekilde alınan ifadelerde yok hükmünde sayılmıştır.Kişinin ifadesi hür iradesine dayanmalıdır.

Sayın meslektaşım her ne kadar sanığın ifadesi müdafi huzurunda alınmış olsa da yukarıda değindiğimiz hususlara değinerek ifade öncesi uygulanmış hukuka aykırı usulleri dile getirip ıspatlama yoluna giderseniz, etkili bir sözlü savunma size yardımcı olacaktır...
Old 10-03-2010, 06:58   #5
Batu Han

 
Varsayılan

Bu konuda sorunumu çözen çok önemli yargıtay kararları buldum. Ancak şu an yanımda olmadıkları için ekleyemiyorum. Bir iki gün içinde paylaşarak benle aynı sorunu yaşayacak diğer meslektaşlara yardımcı olmaya çalışacam.
Old 10-03-2010, 09:11   #6
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

Tam olarak olayla örtüşmese de dolaylı olarak işinize yarayabilecek bir karar.
Saygılarımla...

T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2005/1716
K. 2006/19
T. 23.1.2006
• BİLİMSEL KANITLARLA DOĞRULANMAYAN İKRAR ( Dayalı Mahkumiyet Hükmü Kurulamayacağı - Hırsızlık )
• BASKIYA DAYALI OLDUĞU BELİRTİLEREK KABUL EDİLMEYEN KOLLUK İFADESİ ( İsnat Olunan Suçu İşlediğine İlişkin Kuşku Sınırlarını Aşan Yeterli Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmamasına Göre Sanığın Beraati Gereği - Hırsızlık )
• HIRSIZLIK ( İsnat Olunan Suçu İşlediğine İlişkin Kuşku Sınırlarını Aşan Yeterli Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmamasına Göre Sanığın Beraati Gereği - Soyut İkrara Dayalı Mahkumiyet Hükmü Kurulamayacağı )
• SOYUT İKRAR ( Dayalı Olarak Mahkumiyet Hükmü Kurulamayacağı - İsnat Olunan Suçu İşlediğine İlişkin Kuşku Sınırlarını Aşan Yeterli Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmamasına Göre Sanığın Beraati Gereği/Hırsızlık )
5271/m. 148, 217
ÖZET : Sanığın baskıya dayalı olduğunu belirterek kabul etmediği kolluk ifadesi dışında, isnat olunan suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, bozmayı gerektirir.

Soyut ikrara dayalı mahkumiyet hükmü kurulamaz.

DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Semih Kocabaş'ın yapılan yargılanması sonunda; mahkumiyetine ilişkin BURSA 10. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 02.07.2004 gün ve 2003/366 esas, 2004/383 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafiileri tarafından istenmiş olduğundan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 26.01.2005 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : Ceza hukukunun temel amacı, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin açığa çıkarılmasını sağlamaktır. Sanığın ifadesi, gerçeği öğrenmek konusunda hakim için delil teşkil edebilir ise de, yan kanıtlarla doğrulanmayan, oluşa ve maddi gerçeğe uygun düşmeyen, bilimsel kanıtlarla doğrulanmayan soyut ikrara dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulması, ceza hukukunun "maddi gerçekliğe ulaşma" ilkesine aykırılık teşkil eder. Bu nedenle;

Sanığın baskıya dayalı olduğunu belirterek kabul etmediği kolluk ifadesi dışında, isnat olunan suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA 23.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-04-2014, 17:29   #7
_gamze_

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Bu konuda sorunumu çözen çok önemli yargıtay kararları buldum. Ancak şu an yanımda olmadıkları için ekleyemiyorum. Bir iki gün içinde paylaşarak benle aynı sorunu yaşayacak diğer meslektaşlara yardımcı olmaya çalışacam.

Sayın Batu Han;
Konu ile alakalı Yargıtay kararları buldum ekleyeceğim demişsiniz. Hala elinizde ise, yardımcı olmak üzere ekler misiniz? Zira elimde aynı şekilde bir dosya var. Acele ihtiyacım var. Yağma suçundan dolayı, mağdurlar karakol ifadesini değiştirerek, mahkemede "para çalınması olayı olmadı. Sanık tartışıyordu, ayırmak isterken yaralandım. Para almadı dedi." dedi. Ancak mağdurlar, polisin sanık üzerinden bulduğu, çalınan parayı geri aldığını yazan tutanağı imzalamış. Mağdurlar tüm tutanaklar için okumadan imzaladık dediler. Savcı mağdurların sanığı korumak amaçlı bu şekilde ifade verdiğini beyan ederek ceza istedi. Tabi burada savcının mağdurların beyanını yorumlama yetkisi var mı ayrıca tartışılmalı...
Old 12-07-2016, 11:29   #8
Batu Han

 
Varsayılan

Ben nedense kararı ekledim diye hatırlıyorum. Eklememişim. Bu süre zarfında konuyu okuyup da ihmalimden dolayı bahsettiğim karardan faydalanamayan herkesden özür dilerim.

Karar şu şekilde.

T.C. YARGITAY
5.Ceza Dairesi

Esas: 2006/6041
Karar: 2006/6961
Karar Tarihi: 18.09.2006

ÖZET: Çocuk sayılan mağdurenin kovuşturma aşamasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman kişilerden herhangi birinin hazır bulundurulması suretiyle dinlenilmesi sağlanılmadan, hazırlık soruşturması aşamasında bulundurulması gereken uzman kişilerden herhangi biri hazır bulundurulmaksızın alınan beyanlarıyla yetinilip mağdurenin akıl hastası olması nedeniyle beyanlarının alınmasına gerek olmadığına karar verilerek hüküm kurulması kanuna aykırıdır.


(5237 S. K. m. 6) (5271 S. K. m. 236) (5320 S. K. m. 8) (1412 S. K. m. 321)

Dava: Irza geçme suçundan sanık A…'ın yapılan yargılanması sonunda; atılı suçtan mahkumiyetine dair Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25.10.2005 gün ve 2005/371 Esas, 2005/422 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili ve sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Mağdurenin dava dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek herhangi bir zeka geriliği veya akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, var ise fiilin ahlaki redeatini müdrik ve ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, bu durumun hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı ve ifadelerine itibar edilip edilemeyeceği hususlarında raporu aldırılmadan ve 5237 sayılı TCK. nun 6/b maddesine göre çocuk sayılan mağdurenin kovuşturma aşamasında CMK. nun 236/3. maddesi gereğince psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman kişilerden herhangi birinin hazır bulundurulması suretiyle dinlenilmesi sağlanılmadan, hazırlık soruşturması aşamasında anılan maddede belirtilen uzman kişilerden herhangi biri hazır bulundurulmaksızın alınan beyanlarıyla yetinilip 13.10.2005 günlü oturumda <mağdurenin akıl hastası olması nedeniyle beyanlarının alınmasına gerek olmadığına> karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

5252 sayılı Kanunun 5349 sayılı Kanunla değişik 6. maddesine göre <ağır hapis> hapis cezasına çevrilmemesi,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK. nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.09.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Tabi karar böyle olunca soruşturma aşamasında bahsedilen görevliler bulunmadan alınmış ifadeye de hüküm kurarken dayanılamaz kanaatindeyim.

Herkese iyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
alkollü iken alınan kolluk ifadesi Av. Emine Kalyoncu Meslektaşların Soruları 4 08-01-2014 16:15
Savcılıkta ifadesi alınan 2 tane tanıkların mahkemede dinlenmesi Av.Özlem PEKSÜSLÜ Meslektaşların Soruları 12 28-02-2009 14:12
duruşmada alınan beyanın niteliği, aksini ispatlayan delil bulunması sevimsiz Meslektaşların Soruları 1 01-04-2008 16:41
Duruşmada alınan cevap dilekçesi-ara karar-replik dilekçesi AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 1 09-10-2007 00:15
şehirler arasındaki farklılık didem8521 Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 4 04-04-2007 18:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05137801 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.