Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

acil yargıtay kararı lazım

Yanıt
Old 05-03-2008, 09:47   #1
ali ekmekçi

 
Varsayılan acil yargıtay kararı lazım

gamze dülger isimli bir meslektaşımız koop.üyesi olunmadığının tespiti yönünde bir yargıtay kararından behsetmiş bu kararın tam metni gerekli ...Saygılarımla
Old 05-03-2008, 13:49   #2
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/620
Karar: 1999/3137
Karar Tarihi: 22.04.1999
ÖZET: İlk davada davacının üyeliğin tespiti yönünde bir isteminin bulunmaması, kararda davacının üye olmadığı konusunda bir hüküm bulunmamasına göre ortada bu dava için kesin hüküm taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar vermek gerekir.
(1086 S. K. m. 74) (1163 S. K. m. 16)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 04.11.1998 tarih ve 1998/607-1998/1887 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyası için Tetkik Hakimi A. O. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili; müvekkilin davalı kooperatife 1989 yılından beri üye olduğunu, 1991 yılında ihraç edilmesine karar verilip 09.09.1991 tarihinde ihraç kararının tebliğ edildiğini ancak, karar rağmen müvekkilden aidat tahsil edilip genel kurullara çağrılmak suretiyle üyeliğe zımnen kabul edildiğini, üyeliğin başlangıcı aşamasında müvekkile tahsis edilen konutun bilahare dava dışı Ş. Ç.'e tahsis edildiğini, konutun kesinleştiğini, mahkeme kararında dahi müvekkilin kooperatif üyeliğine zımnen kabul edildiğinin belirtildiğini, kesinleşen karar uyarınca davalı kooperatife yapılan başvuru üzerine kooperatifçe müvekkilin 09.09.1991 tarihinde ihraç edildiği ve kooperatif üyesi olmadığının söylendiğini ileri sürerek; müvekkilin davalı kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece; İstanbul 8. Ticaret Mahkemesi'nin 1995/667 Esas sayılı kesinleşen dava dosyasının konusunun kooperatif üyeliğinin tespiti ile tahsisi edilen konutun tescili istemine ilişkin olup, reddedilerek kesinleştiği ve derdest dva için kesin hüküm oluşturduğu, üyeliğin zımnen kabul edildiği iddiasının da ihraç kararı kesinleşinceye kadar davacının üyelik yükümlülük ve haklarının devam edeceği hakkındaki Kooperatifler Yasası 16/son maddesi uyarınca geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava; davacının, davalı kooperatife üye olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davacının kooperatif üyesi olmadığı daha önce açılan başka bir davadan karar bağlanıp kesinleştiği gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle dava reddedilmiştir.

Davacı tarafından İstanbul 8. Ticaret Mahkemesinde açılan ve reddedilip kesinleşen 1995/667 Esas 1996/373 sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacının; kooperatife ilk üye olduğu zaman kendisine tahsis edilen konutun, bilahare davalı kooperatifçe diğer davalı Şerafettin'e tahsis ve teslim edildiği ileri sürülerek, tahsis kararının iptali istenmiştir. Davalı kooperatif açıkça davacının üyeliğini inkar etmemiş, mahkeme kararına uyacaklarını bildirmiştir. Mahkemece; gerek davacının gerekse davalı Ş.'in kooperatif üyesi olduğu, ancak, konutun davalı Ş.'e tahsisinde önceliği bulunduğu gerekçesiyle dva reddilerek kesinleşmiştir.

Yukarıda özet olarak açıklandığı üzere, kesinleşen davada davacının kooperatif üyesi olduğunun tespiti yönünde bir talebi olmadığı davalılarında, davacının kooperatif üysei olmadığı konusunda açık bir savunmalarıda yoktur. Kaldı ki; mahkeme kararında gerek davacının, gerekse davalı Ş.'in kooperatif üyesi olduğu belirtilmiş ancak davalı Ş.'e yapılan tahsisin haklı olduğu belirtilmiştir. Durumun aksi düşünülse dahi, davacının ilk davadan kooperatif üyesi olduğunun tespiti istemi bulunmamasına rağmen, bu konunun mahkemece irdelenip bir karar verilmesi de açıkça HUMK.'nun 74. maddesinde belirtilen hakimin tarafların talepleri ile bağlı kalacağı ilkesine aykırılık oluşur. O halde; ilk davada davacının üyeliğin tespiti yönünde bir isteminin bulunmaması, kararda davacının üye olmadığı konusunda bir hüküm bulunmamasına göre ortada bu dava için kesin hüküm taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar vermek gerekir iken, yazılı gerekçeyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.04.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 05-03-2008, 13:51   #3
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/13959
Karar: 2005/11561
Karar Tarihi: 28.11.2005
ÖZET: Ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 61)
Davac
ı vekili müvekkilinin Didim Mesut tatil köyü mevkiinde arsa vasfında taşınmazının bulunduğunu, bunlardan birinde yazlık evinin olduğunu, birtakım kişilerin kendisine aidat ödemesi gerektiğini söylediklerini, evde kullanılan elektriğinin davalı adına kayıtlı trafodan temin edildiğinin ortaya çıktığını, müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, ortak sıfatının bulunmadığını, genel kurullara katılmadığını, kimseye yetki vermediğini, taşınmazının kooperatif taşınmazının dışında olduğunu, aidat borcunu ödemediğini, elektrik borcunu ödemesine rağmen elektriğinin kesildiğini ileri sürerek davalı kooperatife üye olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hukuki yararının bulunmadığını, üyelik aidatlarına ilişkin bir takım ödemeler yaptığını, kooperatifin tüm hizmetlerinden yararlandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davacısı vekili, müvekkilinin faaliyet alanında evi bulunan davalının elektrik, güvenlik, temizlik, aydınlatma vs hizmetlerinden yararlandığını, genel kurulca tespit edilen gider tutarlarından sorumlu olduğunu, 1997 yılında belirlenen tutarları ödediğini, son üç yıldan beri elektrik bedelleri hariç payına düşeni ödemediğini, icra takibi yapıldığını, itirazla durduğunu belirterek itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davanın davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddialar, savunmalar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı-birleştirilen davanın davalısının satın almış olduğu üç adet taşınmasın, davalı-birleştirilen davanın davacısı kooperatifin yerleşim alanı bütünlüğü içinde kaldığı, elektrik, yol, su vs hizmetlerin kooperatifçe yerine getirildiği, davacının bu hizmetleri başka yerden temin etme imkanının bulunmadığı, üç arsa için 1996-1997 yıllarına ait aidat borçlarını ödediği daha sona herhangi bir ödemede bulunmadığı, bu nedenle aleyhine icra takibi başlatıldığı, ortak olsun yada olmasın yararlandığı hizmetlerin karşılığını ödemesi gerektiği, davasında hukuki yararının bulunmadığı, kendisine açılacak eda davasında bunu ileri sürülebileceği, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapmış olduğu itirazın kabulüne, inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı-birleştirilen davanın davalısı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyasındaki belge, mahkeme gerekçesinde dayanılan delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması sebebiyle davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl dava, kooperatife ortak olmadığının tespit edilerek yaratılan çekişmenin giderilmesi, birleştirilen dava ise aidat ve gecikme faizi alacağının tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Somut olayda davacı, kooperatif yerleşim alanında arsa vasfında üç ayrı taşınmazının bulunduğunu, bunlardan biri üzerinde yazlık konutunun yer aldığı, elektrik ve su ihtiyacını kooperatifin şebekesi üzerinden sağladığı, bir kısım ödemeler yaptığı, uyuşmazlık çıkması üzerine elektrik bağlantısının kesildiği daha sonra genel kurulda belirlenen aidat ve gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı hususları dosya kapsamıyla sabittir.
Taraflar arasında çekişme, davacı-birleşen davanın davalısının ortak olup olmadığı aidat ve gecikme faizine ilişkin genel kurul kararlarından sorumlu bulunup bulunmadığı ve kooperatif hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, dava tarihinden önce elektriği kesilen, ortak gibi hakkında icra takibi yapılan ve ortaklık sıfatı bulunmadığını ileri süren davacının böyle bir dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, aksine yönelik mahkeme kabulü doğru değildir. Genel kurul kararları, kooperatifle ortakları arasındaki hukuki ilişkiye uygulanan kararlardır. Oy verme iptal davası açma, genel kurula katılma hakkı bulunmayan ve ortak sıfatı taşımayan kişiler bu kararlarla bağlı değildir. Dolayısıyla kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişilerin ortak olup olmadığına bakılmaksızın genel kurulda alınan kararlardan sorumlu olacağı yönündeki gerekçe de yanlıştır. Genel kurulda belirlenen aidatlar verilen hizmetlerin maliyeti ile sınırlı olmayıp kırtasiye, yöneticilere ödenen ücretler gibi doğrudan ortaklığa bağlı giderleri de kapsamaktadır. Ancak ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağı da bir gerçektir. Anılan sorumlunun temerrüt faiz oranı gibi hususlar dahil olmak üzere genel hükümlere tabi bir sorumluluktur. Bu durum karşısında, uzman bilirkişiler vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 1163 sayılı K. Yasası ve ana sözleşme hükümleri de gözetilerek davacının ortak kabul edilip edilmeyeceğinin tespit edilmesi, ortaklık sıfatının bulunmadığının ortaya çıkması halinde yaratılan muarazanın giderilmesi, taşınmazların konumlarının ayrı ayrı değerlendirilerek yararlandığı kooperatif hizmetlerinin karşılığının tespit edilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı-birleştirilen davanın davalısı yararına BOZULMASINA, 28.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay kararı -Acil- uSaRe01 Meslektaşların Soruları 5 25-07-2012 15:36
Acil.. Yargıtay Kararı Heybe Hukuk Meslektaşların Soruları 1 31-05-2007 00:40
Çok acil Yargıtay kararı!! Adalet Bakanı Meslektaşların Soruları 2 09-03-2007 10:36
Acil bu yargıtay kararı lazım Av.M.Çağrı Alperen Meslektaşların Soruları 12 19-10-2006 15:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03056693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.