Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Belirsiz Alacak Davası Sonrası Ek Dava

Yanıt
Old 02-03-2018, 10:13   #1
suvakyusuf

 
Varsayılan Belirsiz Alacak Davası Sonrası Ek Dava

Merhabalar, tam olarak emin olamadığım bir hususu siz meslektaşlara danışmak istiyorum.

Bir iş kazası sonucunda işçinin maluliyet oranına ilişkin alınan bilirkişi raporunda oran %77 çıkmış olup dava başında talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarı ıslah olmadan arttırılmıştır. 2 yıl sonra Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunda ise %85 maluliyet oranı belirlenmiştir.

Davanın çok uzaması nedeniyle müvekkilin daha fazla mağduriyete uğramaması için fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla %77 maluliyet oranı üzerinden karar verilmesi talep edilmiştir. %8 oranındaki fark için ek alacak davası açılmış fakat bu davamız önceki davada %77 oranında maluliyet oranından karar verildiği için reddedilmiştir.

Sizlere sorum belirsiz alacak davası sonrasında ek alacak davası açma imkanı var mıdır? bu durum araştırmalarım sonucunda net değil. çünkü bilirkişi raporuyla istenecek farkın ek alacak davasına konu edilebileceği hakkında net kaynak ve yargıtay kararları bulamıyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
Old 07-03-2018, 16:08   #2
av.epiktetos

 
Varsayılan

Malum olduğu üzere, ilk davada ıslah yapıp kısmi davaya çevirseydiniz, ikinci davanız reddedilemezdi.

Bununla birlikte fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması halinde dava belirsiz alacak davası olmaz. Yargıtay'ın bu konudaki içtihadı artık istikrar kazandı sanıyorum.

"Nitekim Hukuk Genel Kurulu 2014/15-439 Esas 2016/207 Karar sayılı ilâmında da bir kimsenin kısmî bir dava açıp açmadığı ancak dava dilekçesinden, davacının talep sonucundan anlaşılır. Davacının davasını açıkça kısmî dava olarak nitelendirmesine gerek yoktur, alacağın yalnız bir kesiminin dava edildiğinin anlaşılması yeterlidir. Özellikle davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” veya “şimdilik alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini” belirterek açtığı davalar kısmî dava niteliğinde olduğu kabul edilmiştir." (15 hd 2017/59 e 2017/1232 k)

BU itibarla davanız kısmi dava hükmünde addolunacağı için ikinci davanızın reddi istinaftan dönmesi kuvvetle muhtemel.
Old 08-03-2018, 19:27   #3
suvakyusuf

 
Varsayılan

sayın av. epiktetos cevabınız için teşekkür ederim. fakat dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olduğu açıkça belirtilmiş ve talep sonradan hmk 107/2 maddes uyarınca arttırılmış. bu durum dava kısmi dava olarak kabul edilebilir mi?

belirsiz alacak davası olarak açılan davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması ibaresi olması o davayı kısmi davaya çevirir mi? bu durumda hmk 107/2 uyarınca arttırım yapılamazdı.
Old 09-03-2018, 08:34   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suvakyusuf
belirsiz alacak davası olarak açılan davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması ibaresi olması o davayı kısmi davaya çevirir mi?
Çevirmez. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması hemen hemen tüm davalar için ortak bir tabirdir ve davanın türünü bu ifadeden saptamak mümkün değildir. Tam eda davasında da fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir. Dava tam dava da olsa bu ifade ihtiyati olarak ne olur ne olmaz diye kullanılır. Örneğin munzam zarar için sonradan bir dava da açılabilir. Kısmi davada dahi HMK m.109/3"Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez." denilerek davanın kısmi dava olduğunun belirtilmesi dışında fazlaya ilişkin hakları saklı tutma gereği bulunmamaktadır.
Old 09-03-2018, 09:05   #5
çaçaça

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlar;

Tartışma aklıma başka bir soru getirdi. Örnek vererek açıklayayım. 100-TL bedelli kısmi dava açıldı. Bilirkişi raporu sonrasında ıslahla bedel 1000-TL'ye çıkartıldı. Ama rapora göre alacak aslında 1500-TL idi. Hatta mahkemede bununla ilgili gerekçe yazdı ve taleple bağlı kalındığını izah etti.

Ek dava açılabilir mi? Islah hakkının kullanılmış olması ek dava açma hakkını ortadan kaldırır mı? (Kaldırmayacağını düşünüyorum)

Saygılar
Old 09-03-2018, 09:14   #6
çaçaça

 
Varsayılan

Sorduğum sorunun cevabıyla ilgili Yargıtay kararı aşağıdadır. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuşsa ek dava açılabiliyor.

Saygılar

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/7-754
K. 2005/36
T. 9.2.2005
ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler ( örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi ) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır. Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür. O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.


DAVA : Taraflar arasındaki “”alacak”” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Ankara İkinci Mahkemesi )nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 3.3.2004 gün ve 368-77 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 5.4.2004 gün ve 7302-7262 sayılı ilamı ile;

( … 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğuna göre bu alacakların bakiyesi için açtığı ek davaların esasa girilerek incelenmesi ve hüküm altına alınması gerekirken reddedilmesi hatalıdır.

3- Davacı kendisine teklif edilen yeminde tereddütlü beyanlarda bulunmuş, sadece 1998-1999-2000 ve 2001 yıllarına ait izinleri kullanmadığını kesin olarak ifade etmiştir. Böyle olunca sadece bu dört yıla ait izin alacağının hesaplanması ve ödenenlerin bu miktardan mahsubu yapılarak, varsa kalan alacağına karar verilmesi gerekirken tüm süreye göre yapılan hesaba itibar edilip hükmün kurulması doğru değildir… )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını, davalının iş akdini haksız olarak feshettiğini ileri sürmüş, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, hafta tatili, ulusal ve dini bayram, genel tatil ücretleri gibi işçilik alacaklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının işçilik alacaklarının tamamının ödendiğini, davanın reddini savunmuştur.

Davacı vekili, 17.7.2001 tarihli, 1.3.2002 tarihli ıslah dilekçeleriyle müddeabihin değerini artırmış, yerel mahkemece ıslah dilekçeleri dikkate alınarak ihbar ve kıdem tazminatı istekleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm Özel Dairece, HUMK’nın 83. maddesi uyarınca davada bir kez ıslah yoluna başvurulabileceği ikinci ıslaha konu taleple ilgili olarak davanın kabul edilmesinin hatalı olduğu, ıslahla istenen ihbar tazminatı miktarına da ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden söz edilerek birinci kez bozulmuş; mahkemece bozmaya uyulmuş; davacı vekilinin 16.1.2003 ve 28.5.2003 tarihinde açtığı ek davalar görülmekte olan dava ile birleştirilmek suretiyle 17.7.2001 tarihli birinci ıslah dilekçesindeki taleplerle sınırlı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Özel Dairece hüküm, yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler ( örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi ) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır.

Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz.

Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür.

O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.2.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 09-03-2018, 09:14   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gerekçe m.109/3
Maddenin üçüncü fıkrasında ise dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasına ilişkin bir kayda yer verilmemiş olmasının, dava dışı tutulan kesim bakımından feragat edilmesi anlamına gelmeyeceği hususu açıkça hüküm altına alınmış, bu konudaki suskunluğun ilerde ek dava açma imkanım ortadan kaldırmayacağına işaret edilmiştir. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmişse, bu durumda feragat nedeniyle alacak da zaten sona ermiş olacağından ek dava yoluyla ileri sürülmesi mümkün bir alacaktan söz edilemeyecektir.
Katılıyorum kaldırmaz.
Old 09-03-2018, 09:14   #8
çaçaça

 
Varsayılan

Sorduğum sorunun cevabıyla ilgili Yargıtay kararı aşağıdadır. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuşsa ek dava açılabiliyor.

Saygılar

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/7-754
K. 2005/36
T. 9.2.2005
ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler ( örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi ) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır. Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür. O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.


DAVA : Taraflar arasındaki “”alacak”” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Ankara İkinci Mahkemesi )nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 3.3.2004 gün ve 368-77 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 5.4.2004 gün ve 7302-7262 sayılı ilamı ile;

( … 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğuna göre bu alacakların bakiyesi için açtığı ek davaların esasa girilerek incelenmesi ve hüküm altına alınması gerekirken reddedilmesi hatalıdır.

3- Davacı kendisine teklif edilen yeminde tereddütlü beyanlarda bulunmuş, sadece 1998-1999-2000 ve 2001 yıllarına ait izinleri kullanmadığını kesin olarak ifade etmiştir. Böyle olunca sadece bu dört yıla ait izin alacağının hesaplanması ve ödenenlerin bu miktardan mahsubu yapılarak, varsa kalan alacağına karar verilmesi gerekirken tüm süreye göre yapılan hesaba itibar edilip hükmün kurulması doğru değildir… )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını, davalının iş akdini haksız olarak feshettiğini ileri sürmüş, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, hafta tatili, ulusal ve dini bayram, genel tatil ücretleri gibi işçilik alacaklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının işçilik alacaklarının tamamının ödendiğini, davanın reddini savunmuştur.

Davacı vekili, 17.7.2001 tarihli, 1.3.2002 tarihli ıslah dilekçeleriyle müddeabihin değerini artırmış, yerel mahkemece ıslah dilekçeleri dikkate alınarak ihbar ve kıdem tazminatı istekleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm Özel Dairece, HUMK’nın 83. maddesi uyarınca davada bir kez ıslah yoluna başvurulabileceği ikinci ıslaha konu taleple ilgili olarak davanın kabul edilmesinin hatalı olduğu, ıslahla istenen ihbar tazminatı miktarına da ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden söz edilerek birinci kez bozulmuş; mahkemece bozmaya uyulmuş; davacı vekilinin 16.1.2003 ve 28.5.2003 tarihinde açtığı ek davalar görülmekte olan dava ile birleştirilmek suretiyle 17.7.2001 tarihli birinci ıslah dilekçesindeki taleplerle sınırlı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Özel Dairece hüküm, yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler ( örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi ) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır.

Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz.

Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür.

O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.2.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 09-03-2018, 09:16   #9
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Bu karar eski HUMK dönemindeki anlayışı yansıtıyor. HMK döneminde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa dahi açabilir.
Old 09-03-2018, 10:11   #10
suvakyusuf

 
Varsayılan

Sayın av. Can doğanel ben de sizin gibi düşünmekteyim. O fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı tutulsa dahi bizim davamız belirsiz alacak davası. Bu durumda ilk baştaki sorum hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Malesef çıkmaza girdim.
Old 10-03-2018, 07:21   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suvakyusuf
Sayın av. Can doğanel ben de sizin gibi düşünmekteyim. O fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı tutulsa dahi bizim davamız belirsiz alacak davası. Bu durumda ilk baştaki sorum hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Malesef çıkmaza girdim.

Belirsiz alacak davasında alacağın tamamı için bir hüküm verildiği için belirsiz alacak davalarında ek dava açılamaz.

Kısmi dava ile Belirsiz alacak davası arasındaki farklardan en önemlisidir bu durum.

Eklenen Yargıtay kararı kısmi dava ile ilgili olup, bu olaya emsal alınması düşünülemez.
Old 10-03-2018, 16:51   #12
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Beyanlarım kısmı dava ile ilgiliydi.
Kısmı eda külli tespit diye tanımlanan dava türünde alacağın tamamının tespiti ile bir kısmına ilişkin eda talebi olmasında sakınca olmayacağını ve gerekirse ek dava açılabileceğini düşünüyorum. Ancak Saim bey çok net olunca bir tereddüt oluşmadı değil. (Şu an mobil olduğumdan araştıramıyorum ve yazmak da zor. )
Soruda zaten bambaşka durumlar var. Maluliyet artışı vs. özel durumlar.
Old 15-03-2018, 08:30   #13
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...522#post743522
Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Konuya ben de biraz takıldım.
Yargıtay görüşlerini şöyle özetleyebiliriz.
-Yargıtay tipik belirsiz alacak davasında belirlenebilen alacağın tamamının gösterilmesini ve tam ve kesin olarak belirlenebildiği anda ise değer artırımı yapılmasını arıyor.
-Bunun dışında alacağın küçük bir kesimini (belirlenebilenden az) dava ederek alacağın tespitinin de talep edildiği davaya kısmi eda külli tespit davası adını veriyor. Hükümleri bakımından belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki korumayı (zamanaşımı, faiz başlangıcı) sağlamayacağını söylüyor.
-Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutmasına sonuç bağlıyor ve sen belirsiz alacak da desen ben buna kısmi eda külli tespit derim diyor. (Şunu da belirteyim ki Yargıtay'ın önüne giden davaların çok büyük bir oranı kısmi eda külli tespit şeklinde. Kendim ve çevremde gördüğüm davaların yaklaşık oranının oraya yansıdığını düşünürsek)(Şu da var ki ben daha tam bir belirsiz alacak davasına hiç rastlamadım.))

Buna göre; benim bunlardan vardığım sonuç: Yargıtay belirsiz alacak davalarının gereği gibi açılamadığını görerek, katı bir uygulama yapmaktansa 107 ve 109. maddelerin karışımı bir davanın açılabileceğini kabul ediyor. Yani eda talebi kısmi dava, tespit talebi belirsiz alacak davasından alınmış karma bir dava. Böyle bakılınca aslında olabilir neden olmasın.

Ancak fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaya böylesi bir sonuç bağlanmasını ben pek doğru ve gerekli görmüyorum. Bu ifadenin "o hukuki ilişkide" yalnızca bir kısımın dava edildiği anlamına gelmediğini düşünüyorum. Kastedilen o hukuki ilişki ile nispeten ilişkili ancak o hukuki ilişkiden başka ilişkilerden doğan hak ve alacaklar olup olmadığının ortaya konulması en azından davacıya açıklattırılması gerektiğini düşünüyorum.

Buradan hareketle eldeki davanın kısmi eda külli tespit davası ile tipik belirsiz alacak davası ayrımının iyi ortaya konması gerekliliği ortaya çıkıyor. Yani ek dava açılamaz diyebilmek için eldeki davanın bu davalardan hangisi olduğunu ortaya koymak gerekir.

Kısmi eda külli tespit ise fazlaya ilişkin kısım rahatlıkla ek davaya bırakılabilir. Çünkü Yargıtay bu davada zaten belirsiz alacak davasının tanıdığı hukuki imkanları davacıya tanımıyor.

Tipik belirsiz alacak davasında ek dava açılamaz diyebilir miyiz? Davacı son aşamada şu talepte bulunsa "alacağın belirsiz olup tespit edilen kesimine ilişkin davamı takip etmiyorum mevcut talebime göre (alacağın belirleyebildiğim kısmının tamamı ile tespit) karar verilsin. Bence diyememesi için hiçbir sebep yok. Belirleyebildiği alacak ve tespit için gerekli harcı zaten yatırmış. Belki harç temin edemediğinden belki başka bir sebeple alacağın mahkemece belirlenen değer arttırarak talep edebileceği kesimini şimdilik talep etmek istemiyor. Bu kesime ilişkin bu aşamada bir harç ödenmediğinden davayı takip etmemek için davalının muvafakat etmesi de gerekmez. Çünkü harcı yatırılmamış taleplerin esastan reddi ya da kabulü mümkün değildir. Zaten kanundaki "talebini arttırabilir." ifadesi de emredici değil "davacının iradesine bağlı" olduğunun ifade edildiği izlenimini doğuruyor.
Hak arama özgürlüğü açısından bakınca davacı tespit hükmü ile belirlenen kesim için ilamsız takip yapabilir. Doğrudan karşı tarafla anlaşabilir ya da ek dava açabilir. Dilerse hiç talep etmez. Kendine kalmış. Ancak ek dava açamaz gibi kalın bir çizgi çekmeyi gerektirecek bir sebep göremiyorum. Örneğin farkın çok yüksek bir bedel olup, harcın temin edilemediği durumda da hak arama özgürlüğünün zedeleneceğini düşünüyorum.
Ek olarak davanın alacağın tespitine ilişkin kısmındaki talebin bölünmesinin mümkün olup olmadığını tartışmak lazım. Bu noktada talebin kendisinin bölünebilir olup olmadığına bakılmalı ve her şeyden önce talep bölünebilir olmalıdır. %77 ve %85 gibi iki maluliyet oranı varken. %77 üzerinden alacağın tespitine karar verilmesi ve edaya ilişkin talebin %77'ye göre arttırılması söz konusu. Böylesi durumlarda sonradan ortaya çıkan maluliyet farkı için ileride dava açılıyor. Zaten çok sayıda Yargıtay kararı var. Ancak aynı dosyada zaten maluliyet % 85 olarak belirlenmişken % 77 üzerinden karar verilmesinin talep edilmesi (Hem tespit hem eda yönünden) ilginç bir durum. Ben bu talebin bölünememesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu durum davacının bu kısma ilişkin hakkından feragat etmiş sayılmasını ya da talep ve dava hakkını kaybetmesini de gerektirmez. Sadece % 8'lik fark yönünden belirsiz alacak davasının sağladığı imkanları kullanamaması (zamanaşımı, faiz başlangıcı) sonucunu doğurmalı diye düşünüyorum.
Old 04-10-2018, 13:50   #14
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Dava dilekçesinin metin kısımında bu davanın "belirsiz alacak davası" olduğu ifade edildikten sonra "sonuç talep" kısmında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş. Bu dava "belirsiz alacak davası" mı, yoksa kısmi dava mı? Bu davanın kısmi dava olduğunu düşünürsek, zamanaşımı süresi yakın olduğu için ek dava açılması gerekecek.
Old 13-12-2018, 13:07   #15
AV. LYP

 
Varsayılan

Merhabalar,

Yeni bir dosyada işçilik davasında bilirkişi raporu alınmış; ancak ıslah yapılmamıştır. Alınan bilirkişi raporunda tüm alacak kalemleri için hesaplama yapılmış; ancak mahkeme bazı alacak kalemleri yönünden red kararı vermiştir. Ben ise ek dava açmak istiyorum. Bu aşamada sizlerden aşağıdaki sorularım için yardım talep ediyorum.
1. Ek dava zamanaşımı tam olarak ne zaman başlıyor, süresi nedir?
2. Ek davayı mahkemenin verdiği miktar üzerinden mi yoksa bilirkişinin hesapladığı miktar üzerinden mi açmalıyım? Davanın değeri mahkeme kararı ya da bilirkişi raporundaki miktarlarla birebir aynı mı olmalıdır?

Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Henüz mesleğin çok başında olduğum için yanlış hareket etmek istemiyorum. Şimdiden çok teşekkürler.
Old 16-07-2019, 16:58   #16
burakkoca

 
Varsayılan

Merhabalar değerli meslektaşlarım. Muvekkilin kıdem ve ihbar tazminatı için dava açtım. Hakkının ne kadar olduğunu ve hesaplama şansım olmadığı için 100.00TL ve 100.00TL olmak üzere toplamda 200.00TL olarak dava açtım. Mahkeme devam ederken hakimden bilirkişi görevlendirmesini talep ettim fakat kendisi hesaplama yapabileceğini belirterek sözlü olarak talebimi kabul etmedi lakin ıslah için süre de vermedi ve davamı taleple bağlı kalarak 100.00TL kıdem ve 100.00TL ihbar tazminatına hükmetti. Miktar bakımından kesin olması gereken kararı da istinaf yolu açık olmak üzere karar verdi. Tüm bilgilerimi unutturan bu karara karşı ne yapabilirim önerilerinizi bekliyorum. Ek dava mı açmam gerekiyor yoksa ıslah için süre vermediğinden dolayı istinaf mı etsem bilemedim. Ve ayrıca ek dava açsam tekrar arabulucuya gitmem gerekir mi? Engin bilgileeinizle yol gösterirseniz çok sevinirim.
Old 16-07-2019, 17:07   #17
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan burakkoca
Merhabalar değerli meslektaşlarım. Muvekkilin kıdem ve ihbar tazminatı için dava açtım. Hakkının ne kadar olduğunu ve hesaplama şansım olmadığı için 100.00TL ve 100.00TL olmak üzere toplamda 200.00TL olarak dava açtım. Mahkeme devam ederken hakimden bilirkişi görevlendirmesini talep ettim fakat kendisi hesaplama yapabileceğini belirterek sözlü olarak talebimi kabul etmedi lakin ıslah için süre de vermedi ve davamı taleple bağlı kalarak 100.00TL kıdem ve 100.00TL ihbar tazminatına hükmetti. Miktar bakımından kesin olması gereken kararı da istinaf yolu açık olmak üzere karar verdi. Tüm bilgilerimi unutturan bu karara karşı ne yapabilirim önerilerinizi bekliyorum. Ek dava mı açmam gerekiyor yoksa ıslah için süre vermediğinden dolayı istinaf mı etsem bilemedim. Ve ayrıca ek dava açsam tekrar arabulucuya gitmem gerekir mi? Engin bilgileeinizle yol gösterirseniz çok sevinirim.
Sayın Meslektaşım,
Kararın istinaf yolu açık olmak üzere verilmesi doğru. Kısmi dava açmışsınız.

Hesap Bilirkişine gönderilme talebiniz yazılı olarak geçtiyse ve zamanaşımı probleminiz yoksa karara karşı istinaf yoluna başvurabilirsiniz. Hak arama özgürlüğünün, dava hakkının kısıtlanması söz konusu. Bununla ilgili şerhlerimize karar eklemiştim. Delillerinizde de bilirkişi incelemesi demişsinizdir zaten. Nasıl böyle bir yargılama gelişti şaşıyorum..

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16908

Ek dava açmayı düşünüyorsanız da aynı dava konusu hakkında tekrar arabulucuya gitmeye gerek yok diye düşünüyorum.


Saygılarımla,
Old 16-07-2019, 17:15   #18
burakkoca

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Sayın Meslektaşım,
Kararın istinaf yolu açık olmak üzere verilmesi doğru. Kısmi dava açmışsınız.

Hesap Bilirkişine gönderilme talebiniz yazılı olarak geçtiyse ve zamanaşımı probleminiz yoksa karara karşı istinaf yoluna başvurabilirsiniz. Hak arama özgürlüğünün, dava hakkının kısıtlanması söz konusu. Bununla ilgili şerhlerimize karar eklemiştim. Delillerinizde de bilirkişi incelemesi demişsinizdir zaten. Nasıl böyle bir yargılama gelişti şaşıyorum..

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16908

Ek dava açmayı düşünüyorsanız da aynı dava konusu hakkında tekrar arabulucuya gitmeye gerek yok diye düşünüyorum.


Saygılarımla,

Dava dilekçemde çok büyük olasılıkla demişimdir. Bununla birlikte yazılı talebimde var ama sözlü olarak cevap verdi bilirkişiye gerek yok ben hesaplarım diye. Islah noktasında da hâlâ şaşkınım.
Old 16-07-2019, 17:22   #19
burakkoca

 
Varsayılan

Bir de şunu belirteyim bir önceki celsede dosyayı incelemeye aldığını belirtmişti kararında. Bunun davamıza bir etkisi olabilir mi? Yani o arada neden ıslah etmedin denilebilir mi? Ama o safhada alacağın miktarını bilme şansım maalesef olmadığından nasıl ve neye göre ıslah etmeliydim?
Old 28-10-2021, 17:08   #20
Fatma Sümeyre Akburak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan suvakyusuf
Merhabalar, tam olarak emin olamadığım bir hususu siz meslektaşlara danışmak istiyorum.

Bir iş kazası sonucunda işçinin maluliyet oranına ilişkin alınan bilirkişi raporunda oran %77 çıkmış olup dava başında talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarı ıslah olmadan arttırılmıştır. 2 yıl sonra Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporunda ise %85 maluliyet oranı belirlenmiştir.

Davanın çok uzaması nedeniyle müvekkilin daha fazla mağduriyete uğramaması için fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla %77 maluliyet oranı üzerinden karar verilmesi talep edilmiştir. %8 oranındaki fark için ek alacak davası açılmış fakat bu davamız önceki davada %77 oranında maluliyet oranından karar verildiği için reddedilmiştir.

Sizlere sorum belirsiz alacak davası sonrasında ek alacak davası açma imkanı var mıdır? bu durum araştırmalarım sonucunda net değil. çünkü bilirkişi raporuyla istenecek farkın ek alacak davasına konu edilebileceği hakkında net kaynak ve yargıtay kararları bulamıyorum. Şimdiden teşekkür ederim.


Merhaba meslektaşım,

Daha evvel paylaştığınız bu konu ile neredeyse birebir benzer bir davam var. Ek dava açılamayacağına dair bilgiler yoğunlukta ama eğer ek dava açılacak ise de zamanaşımına takılmamıza çok az kaldı. Acaba siz nasıl ilerdeniz ve nasıl bir sonuç aldınız? Bununla ilgili deneyiminizi paylaşabilirseniz gerçekten çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim.Saygılarımla..
Old 06-11-2021, 20:24   #21
E.YILMAZ

 
Varsayılan

Sizin ilk dava belirsiz alacak davası. Bedel artırım yapılmış. Ortada kısmi dava yok. İkinci dava red doğru.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacak bir konuda belirsiz alacak davası açılması lawyer0202 Meslektaşların Soruları 7 20-09-2019 11:33
Belirsiz alacak davası-kısmi dava çıkmazı (acil) guLDe Meslektaşların Soruları 20 20-09-2019 11:31
Kısmi Dava/Tespit Davası/Belirsiz Alacak davası ve HMK 106-107-109 Av.Ufuk Bozoğlu Meslektaşların Soruları 577 11-05-2017 19:34
Belirsiz alacak davası, dava türünün değişimi Av.Dursun KARACA Meslektaşların Soruları 3 17-02-2016 16:06
6100 S.K. M. 106 ve 109 (belirsiz alacak davası ve k ısmi dava ile ilgili karar.) salih altınok Meslektaşların Soruları 2 18-03-2012 10:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07624197 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.