Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması yarattığı sorunlar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-10-2011, 01:15   #1
icra20

 
Varsayılan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması yarattığı sorunlar

Hakkında HAGB kararı verilen ve beraat etmesi gerektiğine inanan sanığın bu karar üzerine büyük bir sorunla karşı karşıya kalmaktadır.
1- Hapis cezası verilmiş ve toplum nazadında sucu tescillenmiştir.zira verilen ceza süresi açık ve net bir şekilde izah edilmiştir. Bu durumda temyiz yoluna gidemediğinden 5 yıl boyuncu kasıtlı bir suç işlemesi halinde yeniden dosya ele alınarak hüküm açıklanması üzerine temyiz edebilecektir.
2- Şayet 5 yıl boyunca kasıtlı bir suç işlemediği takdirde dava düştüğünden hiçbir hukuki sonuç doğuramayacaktır. Ancak halen sanık suçsuz olduğunu beraat etmesi gerektiği yönündeki inancını yitirmemiştir. Hernekadar hukuki sonuç yaratmasa bile kamuoyu önünde tescili sanık olmayı sürdüreceğinden sanık üzerinde oluşacak olumsuzluklar nasıl giderilecektir. Zira dava düşse bile yeniden yargılama imkanı veya hükmün temyiz edilmesi hususunda yasal bir hüküm olmadığını düşünmekteyim.
3- Aslında HAGB dair verilen kararlar baştan beri suçunu ikrar eden ve pişmanlık duyan sanıklar için lehe olan bir yasa olmasına rağmen suçsuz olup beraat etmesi gerektiğine inanan sanıkların aleyhine olması ve temyiz edilememesi nedeniyle sanıklar arasında eşitsizlik yaratmaktadır. Bu yüzden aşağıda sorduğum sorulara cevap aramaktayım.
Sanık hakkında yapılan yargılama esnasında bundan sonraki duruşmaların kapalı yapılmasına karar verilmesine rağmen son celsede 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ancak kararın son cümlesi sanık vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı diyerek bitirmiştir.
1- Duruşmaların kapalı yapılmasına rağmen sanık vekilinin yüzüne karşı kapalı okunup usulen anlatıldı demesi gerekirken açıkça okunup usulen anlatıldı demek suretiyle hüküm açıklanmış sayılmıyormu
2- Bu hatalı yani usul hatasından sanık lehine bir hak yaratıp hüküm açıklandığına göre temyiz yolu açılmış sayılmazmı
3- Yargılama esnasında beraat etmesi gerektiğine baştan sona kadar inanan sanığın savunmasında öncelikle beraatime aksi takdirde ceza verilmesi halinde lehime olan hükümlerin uygulanmasını ve HAGB. kararı verilmesini talep ederim demesi halinde bu talebinden itiraz üzerine vazgeçebilirmi
Old 23-10-2011, 18:31   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan icra20
Hakkında HAGB kararı verilen ve beraat etmesi gerektiğine inanan sanığın bu karar üzerine büyük bir sorunla karşı karşıya kalmaktadır.
1- Hapis cezası verilmiş ve toplum nazadında sucu tescillenmiştir.zira verilen ceza süresi açık ve net bir şekilde izah edilmiştir. Bu durumda temyiz yoluna gidemediğinden 5 yıl boyuncu kasıtlı bir suç işlemesi halinde yeniden dosya ele alınarak hüküm açıklanması üzerine temyiz edebilecektir.
2- Şayet 5 yıl boyunca kasıtlı bir suç işlemediği takdirde dava düştüğünden hiçbir hukuki sonuç doğuramayacaktır. Ancak halen sanık suçsuz olduğunu beraat etmesi gerektiği yönündeki inancını yitirmemiştir. Hernekadar hukuki sonuç yaratmasa bile kamuoyu önünde tescili sanık olmayı sürdüreceğinden sanık üzerinde oluşacak olumsuzluklar nasıl giderilecektir. Zira dava düşse bile yeniden yargılama imkanı veya hükmün temyiz edilmesi hususunda yasal bir hüküm olmadığını düşünmekteyim.
3- Aslında HAGB dair verilen kararlar baştan beri suçunu ikrar eden ve pişmanlık duyan sanıklar için lehe olan bir yasa olmasına rağmen suçsuz olup beraat etmesi gerektiğine inanan sanıkların aleyhine olması ve temyiz edilememesi nedeniyle sanıklar arasında eşitsizlik yaratmaktadır.

Sayın icra20,
Öncelikle belirteyim ki, beraat etmesi gerektiğini düşünen sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmemesi hakkı vardır; CMK 23176'da son yapılan değişiklik buna olanak sağlamaktadır. İlgili fıkra aşağıdadır. Böylece yukarıda saydığınız sakıncalar giderilebilir.

Alıntı:
Yazan CMK 231/6
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

Alıntı:
Yazan icra20
Bu yüzden aşağıda sorduğum sorulara cevap aramaktayım.
Sanık hakkında yapılan yargılama esnasında bundan sonraki duruşmaların kapalı yapılmasına karar verilmesine rağmen son celsede 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ancak kararın son cümlesi sanık vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı diyerek bitirmiştir.
1- Duruşmaların kapalı yapılmasına rağmen sanık vekilinin yüzüne karşı kapalı okunup usulen anlatıldı demesi gerekirken açıkça okunup usulen anlatıldı demek suretiyle hüküm açıklanmış sayılmıyormu
2- Bu hatalı yani usul hatasından sanık lehine bir hak yaratıp hüküm açıklandığına göre temyiz yolu açılmış sayılmazmı
3- Yargılama esnasında beraat etmesi gerektiğine baştan sona kadar inanan sanığın savunmasında öncelikle beraatime aksi takdirde ceza verilmesi halinde lehime olan hükümlerin uygulanmasını ve HAGB. kararı verilmesini talep ederim demesi halinde bu talebinden itiraz üzerine vazgeçebilirmi

1- Sözettiğiniz karardaki "açıkça" sözcüğü,"net olarak", "açık seçik", "anlaşılabilir biçimde" anlamlarındadır ve CMK 232/6'da öngörülen şekilde hükmün bildirildiğini anlatır.

Alıntı:
Yazan CMK 232/6
(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü Maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun Maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

Bu sözcüğün duruşmaların kapalı yapılması ile ilgisi bulunmamaktadır. Bu yüzden sözcüğü yanlış anladığınızı düşünüyorum.

2- İlk yanıtımda açıkladığım gibi, ortada bir usul hatası yoktur.

3- Beraat etmesi gerektiğine inanan sanık için, yukarıda belirttiğim gibi, hükmün açıklanmasını isteme hakkı vardır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep eden sanığın, mahkemece verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kararına itirazında bundan vazgeçmesi mümkün değildir.
Old 23-10-2011, 19:25   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan icra20
1- Duruşmaların kapalı yapılmasına rağmen sanık vekilinin yüzüne karşı kapalı okunup usulen anlatıldı demesi gerekirken açıkça okunup usulen anlatıldı demek suretiyle hüküm açıklanmış sayılmıyormu
2- Bu hatalı yani usul hatasından sanık lehine bir hak yaratıp hüküm açıklandığına göre temyiz yolu açılmış sayılmazmı
3- Yargılama esnasında beraat etmesi gerektiğine baştan sona kadar inanan sanığın savunmasında öncelikle beraatime aksi takdirde ceza verilmesi halinde lehime olan hükümlerin uygulanmasını ve HAGB. kararı verilmesini talep ederim demesi halinde bu talebinden itiraz üzerine vazgeçebilirmi

Sayın icra20,

1. Bu bir usul işlemidir. Hükmün/kararın kimlerin huzuruyla verildiğinin yazılması gerekmektedir. Buradaki açık/kapalı lafzı, sizin zannettiğiniz gibi, hükmün "açıklanmasının" geri bırakılmasındaki açıklama değildir. Hakimin, ne içerikte bir hüküm verdiğini, yasa yollarını ve sürelerini vs. hazır olanlara izah etmesidir. Yanlış anlam veriyorsunuz özetle yani...

2. Yukarıdaki yanıtım bağlamında, tabiki hayır...

3. Vazgeçemez. 231. madde anlamında HAGB tatbiki hususundaki soruya olumlu yanıt veren sanık, bunu geri alamaz. Sanık, suçsuz olduğuna inanıyorsa ve temyiz hakkını elde tutmak istiyorsa başta HAGB sorusunu reddedecek, bu kadar basit.

Saygılar.
Old 23-10-2011, 22:07   #4
icra20

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkür ederim.
Ancak beraat etmesi gerektiğine inanan şahıs, beraatine karar verilmemesi halinde zararın neresinden dönersem kardır zıhniyetiyle lehime olan hükümlerin uygulanmasını derken hertürlü indirim ve ertelemelerden yararlanma niyetiyle söylendiği anlaşılmazmı. Tabiiki HAGB.nin uygulanmasıda bir anlamda lehine olacağı açıktır. Ancak sorun verilen cezanın temyiz edilememesi, şayet temyiz imkanı olsaydı ve verilen ceza yargıtay tarafından da onanmak suretiyle kesinleşip ondan sonra HAGB.nin uygulanması halinde daha adil olmayacakmıydı.
İzah edildiği şekilde HAGB.nin uygulanmasını talep bu anlamda yerinde değilmidir. Henüs kesin olarak suçu subute ermemiştir. Zira mahkeme hükmü yargıtaydan geçerek kesinlik kazanmamıştır. Aksi şekilde şayet HAGB talebinde bulunulmadığı takdirde verilen ceza ertelenebilir ve bu kararın temyiz imkanı varken HAGB.dair verilen kararın temyiz edilememesi ne derece adildir. Kamuoyuna bu husus nasıl açıklanabilir. Her iki karar birbirinden farklıdır birisi Ertelenmesine dair verilen karar yargıtaydan geçtikten sonra onanırsa sabıka olarak gözükecek, HAGB ise hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından sanığı olumsuz etkilemiyecektir.
Bu durumda HAGB. talep etmek sonuçta suçu kabullenmek mi olarak yorumlanacaktır. Bence bu konuya bir açıklık getirilmeli,
Aslında temyiz yolunu açma olarak bu yöntem uygulanabilir. Diye düşünüyorum. Şöyleki beraat etmesi gerektiğine inanan sanık bu durumda çok basit bir kasıtlı suç işleyip yapılacak yargılama sonucundan verilecek ceza sonucunda HAGB,ye konu olan dava yeniden ele alınıp temyiz yoluna başvurmayı sağlamak için hileli ve anlaşmalı bir yol tercihini kullanmaya itecektir. Yani işleyeceği basit bir suçla HAGB.kararını temyiz yolunu açması yeni tartışmalara sebebiyet vermeyecekmidir. Zira Yargıtay C.Başsavcılığı verilen cezayla ilgili hükmün temyiz edilmesi yönünde görüş bildirirken Yargıtay Ceza Genel Kurulu oy çokluğuyla karar vererek reddetmiştir. Bu kararla henüs bir netlik ve birliktelik sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Yani tartışılır vaziyette. Oysa internette yaptığım araştırmada bazı yazarlar temyiz hakkının olmamasının arkasında yargıtayın iş yükünün hafifletilmesi ,şayet bu anlayış söz konusu ise adalet tartışılır hale gelmeyecekmidir.
Bir başka sorun 5 yıl sonra dava düşeceğinden sanık halen suçlu olup olmadığını öğrenemeyecektir. 5 yıl sonra düşme kararından sonrada yargıtaya gönderme imkanıda yoktur. Peki suçsuz olduğuna inanan sanık ömür boyu bunun merakıyla psikolojisiyle yaşadığını düşünün. Ben bu HAGM.nin amacını çözmekte zorlanıyorum.
Aslında HAGM.açıkladığım gibi suç işleyipte pişman olan sanık yönünden iyi, aksi durumda olan yönünden ise cezalandırma gibi kötü,
6008 Sayılı yasayla lehe olması nedeniyle hakkında mahkumiyet hükmü kesinleşenlere bile bu hak verilmekle yasanın uygulanmasında adil olup olmadığı tartışılır. Çünkü bu yasadan yararlananlar zaten haklarında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmiş ve öğrenmişlerdir. Sonuçlarına katlanmışlardır. Bunlara bir af gibi gelmekte, beraat edeceğine inanan sanık için ise adeta bir ceza olmakta suçunu kabul etmesi için bir baskı oluşturulmaktadır. Ben suçluları affederim. Suçsuzlar ömür boyu gerçek suçlu olup olmadıklarını öğrenme hakkını ellerinden alıyorum demek değimlidir. Bir suçtan aklanabilmek için başka bir suç işlemeye zorlamaktan başka bir çare yoktur, gibi görüyorum.
Old 24-10-2011, 10:07   #5
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

Benim de bir davam vardı ve HAGB henüz yeni bir müessese idi. Kendisi ile henüz içli dışlı olmamıştık.

Davada, esasında müdahale talebi olmayan bir kimse müdahil oldu ve müvekkil hakkında HAGB kararı verildi. O kimse sonradan müvekkil hakkında manevi tazminat davası açtı ve kazandı. Ben sadece Ağır Ceza'ya itiraz edebildim, onlar da usuli inceleme yapabiliriz ancak dediler ve itirazımı reddettiler.
Old 24-10-2011, 21:04   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan icra20
Cevaplar için teşekkür ederim.
Ancak beraat etmesi gerektiğine inanan şahıs, beraatine karar verilmemesi halinde zararın neresinden dönersem kardır zıhniyetiyle lehime olan hükümlerin uygulanmasını derken hertürlü indirim ve ertelemelerden yararlanma niyetiyle söylendiği anlaşılmazmı. Tabiiki HAGB.nin uygulanmasıda bir anlamda lehine olacağı açıktır. Ancak sorun verilen cezanın temyiz edilememesi, şayet temyiz imkanı olsaydı ve verilen ceza yargıtay tarafından da onanmak suretiyle kesinleşip ondan sonra HAGB.nin uygulanması halinde daha adil olmayacakmıydı.
İzah edildiği şekilde HAGB.nin uygulanmasını talep bu anlamda yerinde değilmidir. Henüs kesin olarak suçu subute ermemiştir. Zira mahkeme hükmü yargıtaydan geçerek kesinlik kazanmamıştır. Aksi şekilde şayet HAGB talebinde bulunulmadığı takdirde verilen ceza ertelenebilir ve bu kararın temyiz imkanı varken HAGB.dair verilen kararın temyiz edilememesi ne derece adildir. Kamuoyuna bu husus nasıl açıklanabilir. Her iki karar birbirinden farklıdır birisi Ertelenmesine dair verilen karar yargıtaydan geçtikten sonra onanırsa sabıka olarak gözükecek, HAGB ise hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından sanığı olumsuz etkilemiyecektir.
Bu durumda HAGB. talep etmek sonuçta suçu kabullenmek mi olarak yorumlanacaktır. Bence bu konuya bir açıklık getirilmeli,
Aslında temyiz yolunu açma olarak bu yöntem uygulanabilir. Diye düşünüyorum. Şöyleki beraat etmesi gerektiğine inanan sanık bu durumda çok basit bir kasıtlı suç işleyip yapılacak yargılama sonucundan verilecek ceza sonucunda HAGB,ye konu olan dava yeniden ele alınıp temyiz yoluna başvurmayı sağlamak için hileli ve anlaşmalı bir yol tercihini kullanmaya itecektir. Yani işleyeceği basit bir suçla HAGB.kararını temyiz yolunu açması yeni tartışmalara sebebiyet vermeyecekmidir. Zira Yargıtay C.Başsavcılığı verilen cezayla ilgili hükmün temyiz edilmesi yönünde görüş bildirirken Yargıtay Ceza Genel Kurulu oy çokluğuyla karar vererek reddetmiştir. Bu kararla henüs bir netlik ve birliktelik sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Yani tartışılır vaziyette. Oysa internette yaptığım araştırmada bazı yazarlar temyiz hakkının olmamasının arkasında yargıtayın iş yükünün hafifletilmesi ,şayet bu anlayış söz konusu ise adalet tartışılır hale gelmeyecekmidir.
Bir başka sorun 5 yıl sonra dava düşeceğinden sanık halen suçlu olup olmadığını öğrenemeyecektir. 5 yıl sonra düşme kararından sonrada yargıtaya gönderme imkanıda yoktur. Peki suçsuz olduğuna inanan sanık ömür boyu bunun merakıyla psikolojisiyle yaşadığını düşünün. Ben bu HAGM.nin amacını çözmekte zorlanıyorum.
Aslında HAGM.açıkladığım gibi suç işleyipte pişman olan sanık yönünden iyi, aksi durumda olan yönünden ise cezalandırma gibi kötü,
6008 Sayılı yasayla lehe olması nedeniyle hakkında mahkumiyet hükmü kesinleşenlere bile bu hak verilmekle yasanın uygulanmasında adil olup olmadığı tartışılır. Çünkü bu yasadan yararlananlar zaten haklarında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmiş ve öğrenmişlerdir. Sonuçlarına katlanmışlardır. Bunlara bir af gibi gelmekte, beraat edeceğine inanan sanık için ise adeta bir ceza olmakta suçunu kabul etmesi için bir baskı oluşturulmaktadır. Ben suçluları affederim. Suçsuzlar ömür boyu gerçek suçlu olup olmadıklarını öğrenme hakkını ellerinden alıyorum demek değimlidir. Bir suçtan aklanabilmek için başka bir suç işlemeye zorlamaktan başka bir çare yoktur, gibi görüyorum.

Mevcut yasal düzenleme, sizin bahsettiğiniz ve dilediğiniz şekilde değildir. Ceza hükmü içeren düzenlemeler, kanunilik ilkesinin sıkı sıkıya uygulanması gereken hukuk kaynaklarıdır. Yasa değişene kadar yapılacak bir şey yok. Sanığa, denetim süresi içinde, kasten yeni bir suç işlemesini bir hukukçu olarak tavsiye edecek değilim; ama önceki mesajımda (hukuken iyi bilgilendirilerek) HAGB yi başta kabul etmemesi gerektiğini söylemiştim. Ben buna elveren, yani sanığın suçsuzluğuna inandığımız ve delillerle desteklenen dosyalarda müdafi olarak durumu önceden ortaya koyup, müvekkilin sağlıklı bir tercih yapmasına yardımcı oluyorum...Sonradan dövünmek faydasız çünkü...

Son olarak şunu söyleyim: Lehe hükümler anlamında HAGB koşullu düşme kararı etkisi nedeniyle, mahkumiyet hükmünün açıklanması, adli para cezası ve tecile nazaran, beraat de verilmediğine göre, en lehe düzenlemedir.

Saygılar.
Old 24-10-2011, 21:25   #7
BALDIRAN

 
Varsayılan

Sayın İcra 20.HAGB kurumu, başlangıçta, sanığın iradesi ve talebi olmadan da uygulanıyordu ve bu suçsuz olduğuna, beraat etmesi gerektiğine inanan kişiler için büyük bir sorun yaratıyordu çünkü onlar, beraat hükmü alamıyor, HAGB kararına itiraz etseler bile, itirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi olayın esasını incelemiyor, sadece HAGB.nın koşullarının mevcut olup lmadığına bakıyordu. Sonradan, bu sakıncaları önlemek şçşn, sanığın bu konudaki talebinin alınması şartı getirildi.Buna rağmen, HALA DAHA PEK ÇOK SAKINCA BARINDIRDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM EN BAŞTA, MAHKEMELİN, NASIL OLSA HÜKMÜN AÇIKLANMASINI GERİ BIRAKACAĞIZ DÜŞÜNCESİYLE, DOSYALARI YETERİNCE DERİNLEMESİNE İNCELEMEDİĞİNİ VE BU DOSYALARIN YARGITAY'IN DENETİMİNE GİTMEDİĞİNİ, BUNUN BÜYÜK BİR HAK KAYBI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. Ancak, mevcut düzenleme şu anda böyle. Tek yapmak gereken, baştan HAGB kararını kabul etmemek, beraat için uğraşmak.Saygılar
Old 24-10-2011, 22:01   #8
mslmklvz

 
Varsayılan

Hakimin ne karar vereceğinden emin olunamadığı durumlarda en azından mahkumiyet olmasın düşüncesiyle genelde HAGB' na rıca gösterilmekte.Zira beraat edeceğini düşünerek rıza gösterilmediğinde eğer mahkumiyet çıkarsa bu durumda ' dimyada pirince giderken evdeki bulgurdan da olma' durumu ortaya çıkabilmekte.Her ne kadar temyiz hakkı olsada dosyaların ne derece sağlıklı incelendiği tartışılır.

Savcının dahi beraat istediği bir dosyada hakim mahkumiyet kararı verdi ve hükmün açıklanmasını geri bıraktı.Ne karar verileceğini önceden kestirebilmek gerçekten de zor.Kesin beraat olması gerekn dosyada mahkumiyet çıkabiliyor.Tam olarak sağlıklı sonuçlar veren bir düzenleme olduğunu düşünmüyorum.
Old 24-10-2011, 22:26   #9
icra20

 
Varsayılan

Anayasaya aykırılık nedeniyle görüşler mevcut olduğuna göre birgün bu uygulamadan vazgeçilerek temyiz hakkı verilecektir. Şu anda Anayasa mahkemesinin gündeminde sonucu bekliyorum.
Peki HAGM kararı verilen davada şikayete bağlı olması nedeniyle ne müştekiye ne sanığa uzlaşma yönünde herhangi bir soru yöneltilmemiş, bu eksiklik nedeniyle yargıtay incelermi acaba
Old 24-10-2011, 23:04   #10
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan icra20
Peki HAGM kararı verilen davada şikayete bağlı olması nedeniyle ne müştekiye ne sanığa uzlaşma yönünde herhangi bir soru yöneltilmemiş, bu eksiklik nedeniyle yargıtay incelermi acaba

Sayın icra20,
Suç şikayete bağlı bir suç ise ve uzlaştırma yasağı da yoksa, uzlaştırma girişiminde bulunulmadan HAGB kararı verilemez. Bu, HAGB kararı verilebilmesinin şekli koşullarına ilişkindir ve suçun sübutu ile ilgili değildir; bu nedenle itiraz merciince incelenebilir kanısındayım. Ancak bunun için suçun aşağıdaki madde ile ilgisi olmamalıdır. Çünkü bu suçlarda uzlaşma yoluna gidilemez. Mahkeme bu nedenle bu işlemi yapmamış olabilir...
Temyiz yoluna ise gidilemez. Meğer ki, denetim süresi içinde kasten bir suç işlenip de bu hüküm açıklanmış olsun... Temyiz merciinin görevini itiraz mercii, itiraz merciinin görevini de temyiz mercii yapamaz. Yasada HAGB kararlarına karşı itiraz kanun yolu tanınmıştır; temyiz kapalıdır.
Saygılar.

Alıntı:
CMK.m.253: Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.
Old 24-10-2011, 23:22   #11
AVUKAT4772

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım HAGM Kurumu Yargıtay Ceza Daire'lerinin rahatça çay keyfi yapmaları, için çıkarılmış bir müessesedir.İlk Derece mahkemelerininde keyfi kararlar vermesine neden olan bu kurumu hiç tasvip etmiyorum.Adalet dağıtıcılarının düştüğü hale bakın yazık....
Old 25-10-2011, 10:27   #12
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan BALDIRAN
Tek yapmak gereken, baştan HAGB kararını kabul etmemek, beraat için uğraşmak.Saygılar

Bence de yol bu.
Ancak, bu kez problem başka bir şekle bürünebilir.
Açıklanan hüküm temyiz sınırının altında ise, sonucun müvekkile izahı zor olabilir.
Mahkeme ; "Açıkladığım hüküm temyiz sınırının altındadır. Buyur işin içinden çık" derse.
Yani olaya göre hesap iyi yapılmalı.
Old 25-10-2011, 22:49   #13
BALDIRAN

 
Varsayılan

Sayın İcra 20,
HAGB verilen bir kararı olağan koşullarda Yargıtay önüne götüremezsiniz Zira temyiz yolu kapalıdır. Dolayısıyla, bahsettiğiniz şikayet ve uzlaşma olgusunu Yargıtay'a inceletmeniz mümkün değildir.
İtiraz merci olan Ağır Ceza Mahkemesi ise, sadece HAGB kararının koşullarının mevcut olup olmadığına bakar, davanın esasına girmez, yani sanığın beraat edip edemeyeceği, düşme kararı verilip verilemeyeceği sorunlarını incelemez.
Bu sorunları Yargıtay'a inceletmenin yolu, ya kanun yararına bozma için Adalet Bakanına başvurmaktır (ki bunun kabul edilip edilmeyeceği tartışmalıdır.) Kabul edilese dahi, durum, aleyhinize dönebilir.
Diğer yol, ise, denetim süresi içinde yeni bir suç işlendiğinde, HAGB kararı verilen dosyanın derhal temyiz edilerek Yargıtay önüne götürülmesidir. Saygılar
Old 26-10-2011, 09:08   #14
ufukyener

 
Varsayılan

HAGM Yüksek Mahkemenin iş yükünün biraz olsun hafifletilmesi amacıyla kabul edilmiştir. Yargıtay' da iş yükünün fazla olması nedeniyle dosyaların tam olarak incelenemediğini hepimiz bilmekteyiz. Ben HAGM ' nin BAM' lar kuruluncaya kadar bu şekilde devam etmesi gerektiğini şayet BAM kurulursa BAM incelemesinden geçmesi gerektiği kanaatindeyim.
Old 30-11-2011, 22:01   #15
icra20

 
Varsayılan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının ile ilgili sorular

HAGB.kararı hukuki sonuç doğurmuyorsa;
1-HAGB kararında hükmedilen vekalet ücreti icra marifatiyle istenilebilirmi ?
2-İstenilebiliyorsa HAGB hukuki sonuç doğurmuyorsa vekalet ücreti tahsil edildiğinde hukuki sonuca varılmış olmayacakmıdır.?
3-Hukuki sonuç doğurmayacaksa ferrileri olan vekalet ücreti ve yargılama masrafının akibeti ne olacak, örneğin bazı mahkeme ilamları kesinleşmeden icra takibine konulamayacağı gibi ferrilerininde konulamayacağıda dikkate alındığında HAGB kararının ferrileri neden icra takibine konulabilsin, ?
4-Ceza ilamları kesinleşmeden infaz edilememektedir. Bunun doğal sonucu olarak ferrileri olan vekalet ve yargılama masrafınında icra marifetiyle tahsili mümkün olamayacağı nazara alındığında HAGB. de henüs infaz aşamasına gelmemiş sayılmayacakmı bu arada itiraz sonucunda kesinleşmekte diye cevap verilebilir. Evet usuli yönden kesinleşmekte ancak esas yönünden henüs kesinleşmemiştir. Yani bir anlamda askıdadır. Hukuk ihtimaller üzerine oluşmaz,mantığı ile haraket edersek vekalet ücreti bir şekilde tahsil edildi. Denetim süresi içerisinde sanık bir kasten suç işlemesi sonucunda HAGB kararı açıklanıp temyize gidilip temyizde karar bozulup beraat ederse ödenen vekalet ve yargılama masrafları akibeti ne olacaktır ?
5-Tabiiki bu arada THK üyeleri HAGB.nin uygulanmasının en önemli şartlarından biriside bu müessesenin uygulanmasını talep etmezsen hakim HAGB kararı veremez dediklerini düşündüğümüzde baştan sona kadar beraatini isteyen bir sanığın en son celsede yasaların kendisine vermiş olduğu lehe olan tüm hükümlerin uygulanmasını ve bunların arasında da HAGB nin uygulanmasını talep etme hakkına sahip olması karşısında HAGB.nin uygulanmasını talep etmesi pirinçten olduk bulgurdan olmayalım mantığıyla hareket edersek bari beraat kararı verilmezse en az zararla bu davadan kurtulayıp demesi doğal değilmidir. Örneğin adamın kafasına bir silah dayanmış yalan söylettirmek veya evrak imzalattırmak gibi hukuk sen ya suçunu kabul et yoksa ceza veririm baskısı yaratmış olmuyormu. Bir anlamda sanık baskı altında kalmıyormu. Şayet hakim sanığa son celse suç işlediğin kanaatimdeyim bu nedenle hakkında HAGB.nin uygulanıp uygulanmamasını isteyip istemediğini açıkça sorup ve bu soruyu zabta geçirip bu arada sanıkta bu soru karşısında belki süre istiyerek olumlu olumsuz yönleriyle birlikte değerlendirip bilahare HAGB.nin uygulanması yönünde beyanda bulunması daha isabetli olmayacakmı.
6-Hukukçu dışında kamu oyunun büyük çoğunluğu HAGB kararının gerçek amacının ne olduğunu bilmemesi karşısında yani kararda verilen mahkumiyet hükmünü öğrenen kamuoyu sanığı vicdanlarında mahkum etmiş sayılmayacakmı? Sanığın suçunun subut bulabilmesi için verilen mahkumiyet hükmünün bir şekilde kesinleşmesi gerekmiyormu ? Gerekiyorsa HAGB kararı verildiğinde tayin edilen cezanın kamuoyuna açıklanması kişilerin masumiyet karinesi ihlal edilmiş sayılmıyormu ? Zira HAGB kararları usuli yönünden kesinleşmekte ise de esas yönünden daha kesinleşmemiştir.
7-Hukuki sonuç doğurmayan HAGB kararı sonrasında sanık iftiraya uğradığını bu nedenle şikayette bulunabilirmi ? Zira hukuk mahkemeleri bazı davalarda ceza davalarına bağlı olmadığı nazara alındığında sanığın butür şikayette bulunması halinde sonuca varırmı bilmem ancak şikayet edilebilmeli diye düşünüyorum. Ayrıca tazminat davası da açabilmeli, gerçi nihayetinde genelde yargıtay anayasal şikayet hakkını kullanmıştır diye verilecek kararları bozmakta veya onamaktadır. Ancak karşı tarafında böyle bir dava açması halinde aynı sonuçla karşı karşıya kalma ihtimalide söz konusu oabilir. Zira sanık ceza davasında göstermiş olduğu tanık ve delilleri hukuk davasında da gündeme getirecektir. Yani HAGB kararı insiyatif tek bir hakime bırakılmakla adil yargılamada tartışmalara sebebiyet vermeyecekmidir. Oysa temyiz yolu açık olmuş olsaydı Yargıtay önce suçun oluşup oluşmadığını inceleyecek oluşmuş ise HAGB kararını onaylayıp veya bozma kararı verilmiş olsaydı kamuoyunda ve sanık yönünden bir rahatlama sağlama imkanı yaratacaktı.
8- Yukarıda belirttiğim vekalet ücreti ve yargılama masraflarının tahsili için çıkartılan icra emrine borçlu tarafından yapılacak şikayet üzerine HAGB kararının infaz aşamasına henüs gelmediğinden buna bağlı olarakta ferrilerininde tahsili mümkün olamayacağından bahisle dava açıp İTM tarafından bu davası bir şekilde kabul edip yargıtaya taşınırsa bu kez Yargıtay Hukuk daireleri bu konuyu kendi bakış açıları ile değerlendirip ve takibin iptaline karar verilmesi halinde Yargıtay Ceza Dairesinin görüşüyle çelişmiş olacağından çıkacak sonuçları şimdiden merak ediyorum.
9- HAGB kararı AİHM' taşınırsa AİHM adil yargılamaya ve eşitliğe aykırı diye karar verme ihtimali olabilirmi. ?
10- Avukatların çoğu bu müessesenin uygulanmasından memnun olmadığı sorulan sorulara hem haklısın ancak.......değişik cevaplarla kendilerininde tatmin olmadıklarını tartışılır bir müesese olduğunu dile getirmelerine rağmen bugüne kadar sonuca götürebilecek girişimlerde bulunmadıklarını öğrendim. Acaba AİHM' adil yargılama ve eşitliğe aykırdır diye dava açan varmı ?
Benim aklıma gelen çelişkiler ve sorular şu anda bunlar başka soru ve çözümleri varmı ?
Old 30-11-2011, 22:52   #16
tiryakim

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan icra20
HAGB.kararı hukuki sonuç doğurmuyorsa;
1-HAGB kararında hükmedilen vekalet ücreti icra marifatiyle istenilebilirmi ?
2-İstenilebiliyorsa HAGB hukuki sonuç doğurmuyorsa vekalet ücreti tahsil edildiğinde hukuki sonuca varılmış olmayacakmıdır.?
3-Hukuki sonuç doğurmayacaksa ferrileri olan vekalet ücreti ve yargılama masrafının akibeti ne olacak, örneğin bazı mahkeme ilamları kesinleşmeden icra takibine konulamayacağı gibi ferrilerininde konulamayacağıda dikkate alındığında HAGB kararının ferrileri neden icra takibine konulabilsin, ?
4-Ceza ilamları kesinleşmeden infaz edilememektedir. Bunun doğal sonucu olarak ferrileri olan vekalet ve yargılama masrafınında icra marifetiyle tahsili mümkün olamayacağı nazara alındığında HAGB. de henüs infaz aşamasına gelmemiş sayılmayacakmı bu arada itiraz sonucunda kesinleşmekte diye cevap verilebilir. Evet usuli yönden kesinleşmekte ancak esas yönünden henüs kesinleşmemiştir. Yani bir anlamda askıdadır. Hukuk ihtimaller üzerine oluşmaz,mantığı ile haraket edersek vekalet ücreti bir şekilde tahsil edildi. Denetim süresi içerisinde sanık bir kasten suç işlemesi sonucunda HAGB kararı açıklanıp temyize gidilip temyizde karar bozulup beraat ederse ödenen vekalet ve yargılama masrafları akibeti ne olacaktır ?
5-Tabiiki bu arada THK üyeleri HAGB.nin uygulanmasının en önemli şartlarından biriside bu müessesenin uygulanmasını talep etmezsen hakim HAGB kararı veremez dediklerini düşündüğümüzde baştan sona kadar beraatini isteyen bir sanığın en son celsede yasaların kendisine vermiş olduğu lehe olan tüm hükümlerin uygulanmasını ve bunların arasında da HAGB nin uygulanmasını talep etme hakkına sahip olması karşısında HAGB.nin uygulanmasını talep etmesi pirinçten olduk bulgurdan olmayalım mantığıyla hareket edersek bari beraat kararı verilmezse en az zararla bu davadan kurtulayıp demesi doğal değilmidir. Örneğin adamın kafasına bir silah dayanmış yalan söylettirmek veya evrak imzalattırmak gibi hukuk sen ya suçunu kabul et yoksa ceza veririm baskısı yaratmış olmuyormu. Bir anlamda sanık baskı altında kalmıyormu. Şayet hakim sanığa son celse suç işlediğin kanaatimdeyim bu nedenle hakkında HAGB.nin uygulanıp uygulanmamasını isteyip istemediğini açıkça sorup ve bu soruyu zabta geçirip bu arada sanıkta bu soru karşısında belki süre istiyerek olumlu olumsuz yönleriyle birlikte değerlendirip bilahare HAGB.nin uygulanması yönünde beyanda bulunması daha isabetli olmayacakmı.
6-Hukukçu dışında kamu oyunun büyük çoğunluğu HAGB kararının gerçek amacının ne olduğunu bilmemesi karşısında yani kararda verilen mahkumiyet hükmünü öğrenen kamuoyu sanığı vicdanlarında mahkum etmiş sayılmayacakmı? Sanığın suçunun subut bulabilmesi için verilen mahkumiyet hükmünün bir şekilde kesinleşmesi gerekmiyormu ? Gerekiyorsa HAGB kararı verildiğinde tayin edilen cezanın kamuoyuna açıklanması kişilerin masumiyet karinesi ihlal edilmiş sayılmıyormu ? Zira HAGB kararları usuli yönünden kesinleşmekte ise de esas yönünden daha kesinleşmemiştir.
7-Hukuki sonuç doğurmayan HAGB kararı sonrasında sanık iftiraya uğradığını bu nedenle şikayette bulunabilirmi ? Zira hukuk mahkemeleri bazı davalarda ceza davalarına bağlı olmadığı nazara alındığında sanığın butür şikayette bulunması halinde sonuca varırmı bilmem ancak şikayet edilebilmeli diye düşünüyorum. Ayrıca tazminat davası da açabilmeli, gerçi nihayetinde genelde yargıtay anayasal şikayet hakkını kullanmıştır diye verilecek kararları bozmakta veya onamaktadır. Ancak karşı tarafında böyle bir dava açması halinde aynı sonuçla karşı karşıya kalma ihtimalide söz konusu oabilir. Zira sanık ceza davasında göstermiş olduğu tanık ve delilleri hukuk davasında da gündeme getirecektir. Yani HAGB kararı insiyatif tek bir hakime bırakılmakla adil yargılamada tartışmalara sebebiyet vermeyecekmidir. Oysa temyiz yolu açık olmuş olsaydı Yargıtay önce suçun oluşup oluşmadığını inceleyecek oluşmuş ise HAGB kararını onaylayıp veya bozma kararı verilmiş olsaydı kamuoyunda ve sanık yönünden bir rahatlama sağlama imkanı yaratacaktı.
8- Yukarıda belirttiğim vekalet ücreti ve yargılama masraflarının tahsili için çıkartılan icra emrine borçlu tarafından yapılacak şikayet üzerine HAGB kararının infaz aşamasına henüs gelmediğinden buna bağlı olarakta ferrilerininde tahsili mümkün olamayacağından bahisle dava açıp İTM tarafından bu davası bir şekilde kabul edip yargıtaya taşınırsa bu kez Yargıtay Hukuk daireleri bu konuyu kendi bakış açıları ile değerlendirip ve takibin iptaline karar verilmesi halinde Yargıtay Ceza Dairesinin görüşüyle çelişmiş olacağından çıkacak sonuçları şimdiden merak ediyorum.
9- HAGB kararı AİHM' taşınırsa AİHM adil yargılamaya ve eşitliğe aykırı diye karar verme ihtimali olabilirmi. ?
10- Avukatların çoğu bu müessesenin uygulanmasından memnun olmadığı sorulan sorulara hem haklısın ancak.......değişik cevaplarla kendilerininde tatmin olmadıklarını tartışılır bir müesese olduğunu dile getirmelerine rağmen bugüne kadar sonuca götürebilecek girişimlerde bulunmadıklarını öğrendim. Acaba AİHM' adil yargılama ve eşitliğe aykırdır diye dava açan varmı ?
Benim aklıma gelen çelişkiler ve sorular şu anda bunlar başka soru ve çözümleri varmı ?

Birinci soruyu ben cevaplim bari ...

CEVAP 1 -)Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Mahkeme yargılama yapar, delilleri toplar tam hüküm vereceği zaman, bunu geriye bırakır, demek, değildir.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması demek bütün delillerin denetime imkan verecek şekilde toplanması, fiil ve faile bağlı olarak suç vasfının tayini ve bu vasıflandırmaya uygun bir şekilde ve gerekçeli olarak mahkumiyet kararı verilmesi demektir.(Hüsamettin UĞUR-Yargıtay7.CD Tetkik Hakimi)İşte bu durumda bu nedenle avukatlık ücretine hükmetmek gerekir.

Diğer Soruları Üstadlara Bırakıyorum
Old 05-03-2012, 14:11   #17
av.nesrin kaya

 
Varsayılan mrb

HAGB kararından sonra denetim süresi içerisinde yeni kasıtlı bir suç işlenirse daha önce verilen HAGB karararı açıklanacak. Peki artık bu kararı temyiz edemez miyim? artık temyizi kabil olmayan bir karar değil bir mahkumiyet kararı mevcut kanaatimce. Çünkü daha önce ertelenen mahkumiyet kararı açıklanmış şuan.
Old 05-03-2012, 19:23   #18
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.nesrin kaya
HAGB kararından sonra denetim süresi içerisinde yeni kasıtlı bir suç işlenirse daha önce verilen HAGB karararı açıklanacak. Peki artık bu kararı temyiz edemez miyim?

Hiç kuşkusuz evet. Hükmün açıklanması ile kesinleşme süreci başlar; temyiz, kesinleşme ve infaz sırası oluşur.
Old 23-03-2015, 16:37   #19
detay82

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Hiç kuşkusuz evet. Hükmün açıklanması ile kesinleşme süreci başlar; temyiz, kesinleşme ve infaz sırası oluşur.

Hükmün açıklanması kararıyla iki farklı esasa kayıtlı dava ortaya çıkıyor. Birincisi açıklanması geri bırakılan hüküm, diğeri de bu hükmü açıklayan/seçenek yaptırımlara çeviren hüküm.

Bu durumda açıklanması geri bırakılan hükmü temyiz ederken, temyiz dilekçesinde hangi esas numarasını yazmak gerekecek. Süre tutum dilekçesi nasıl verilecek, süre nasıl işleyecek?
Old 23-03-2015, 16:41   #20
mslmklvz

 
Varsayılan

Açıklanan hükmü temyiz ettiğimize göre onun numarasını yazmak gerekir diye düşünüyorum.
Old 23-03-2015, 16:53   #21
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan detay82
Hükmün açıklanması kararıyla iki farklı esasa kayıtlı dava ortaya çıkıyor. Birincisi açıklanması geri bırakılan hüküm, diğeri de bu hükmü açıklayan/seçenek yaptırımlara çeviren hüküm.

Bu durumda açıklanması geri bırakılan hükmü temyiz ederken, temyiz dilekçesinde hangi esas numarasını yazmak gerekecek. Süre tutum dilekçesi nasıl verilecek, süre nasıl işleyecek?

Elbette ikinci dosyanın numaraları yazılmalıdır.
Zira;
1- İlk karar (HAGB kararı) temyize değil, itiraza tabidir.
2- İkinci kararda hüküm açıklanırken ilk karar ortadan kaldırılır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması tiryakim Meslektaşların Soruları 8 28-09-2011 12:59
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Av. Zeynep TÜFEKÇİ Meslektaşların Soruları 4 18-03-2011 15:30
CMK 231. md.(Hükmün açıklanmasının geri bırakılması) av.mustafa.ozdemir Meslektaşların Soruları 8 12-12-2009 01:54
hükmün açıklanmasının geri bırakılması olcsvl Meslektaşların Soruları 1 28-04-2009 23:26
hükmün açıklanmasının geri bırakılması lawyer1316 Meslektaşların Soruları 2 11-09-2008 08:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07098889 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.