Anlaşmalı Boşanma Velayet Hususu

Merhabalar
Müvekkil ailesel sorunlardan dolayı geniş aileler işe karışmadan bir an önce boşanmak istiyor bunun tek yolu da anlaşmalı boşanma fakat ortalık durulduktan sonra çocuklarının velayetini almak istiyor.Müvekkil anlaşmalı boşanmayla eşine verdiği çocuklarının velayetini daha sonra isteyebilir mi?konu ile ilgili emsal kararı vs olan paylaşırsa çok sevinirim
Saygılar...

Sonradan velayet davası açılabilir ama bu davayı kazanmak kolay olmayacaktır. Boşanma gerçekleştikten sonra velayetin nez'i sebeplerinin gerçekleşmesi gerekir.

Sn.Avukat Tekin'e katılıyorum, velayetin değiştirilmesini gerektiren sebepler mevcut olduğu sürece bu davayı her zaman açmak mümkün, bunun için, velayetin nezi sebeplerinin olmasına da gerek yok kanımca, sadece, çocuğun velayetinin müvekkilinize verilmesinin, çocuğun daha çok menfaatine olduğunu ispatlamanız yeterli olacaktır. Ancak, anlaşmalı boşanma davası sırasındaki koşulların değiştiğini ispatlamanız gerekecektir. Saygılar.

sayın güldal;
fikrimce boşanma sırasında yapılan anlaşmayla çocukların velayetinin eşe verilmesi bir daha çocukların geri alınamayacğına kural teşkil etmez. Ama üstadlarımın söylediği gibi bu durumda müvekkiliniz salt isteği doğrultusunda çocuklarını alamayacaktır. Çocukların eski eşinin yanında mutsuz olması, onların ruhsal ve psikolojik gelişimleri için orada kalmalarının zararlı olması vs. gibi durumların ortaya çıkması ancak velayetin müvekkilinize geçişine olanak sağlayacaktır. diğer türlü çocukların menfaatinin gerektirdiği bir durumun olmaması halinde bu davada başarı şansı göremiyorum.

Saygılarımla..

Anlaşmalı boşanma sırasında velayeti karşı tarafa bırakan eş,koşulların değişmesi halinde velayetin tevdii davasını her zaman açabilir. Ancak koşulların değişmiş olduğunun kanıtlanması gerektiği gibi,çocuklar idrak kabiliyetindeyse idrak çağında bulunan çocukların görüşlerinin ve isteklerinin belirleyici olacağı hususu da gözönünde bulundurulmalıdır.

Alıntı: Yazan Güldal Merhabalar Müvekkil ailesel sorunlardan dolayı geniş aileler işe karışmadan bir an önce boşanmak istiyor bunun tek yolu da anlaşmalı boşanma fakat ortalık durulduktan sonra çocuklarının velayetini almak istiyor.Müvekkil anlaşmalı boşanmayla eşine verdiği çocuklarının velayetini daha sonra isteyebilir mi?konu ile ilgili emsal kararı vs olan paylaşırsa çok sevinirim Saygılar...

Soruyu cevaplandıran katılımcılar, 'koşulların değişmesi halinde velayetin tevdii davasını her zaman açabilir' demişler. Katılıyorum, eklenecek ve üzerinde tartışılacak herhangi bir şey yok. Ama açıklığa kavuşturulması gereken bir konu var; 'değişen koşullar'.

Bence 'ortalığın durulmasını' değişmesi gereken koşul olarak değerlendiremeyiz.

Ortalığın durulması, velayetin anneden veya babadan alınıp diğer tarafa verilmesi için gereken koşul değilse, nedir o zaman değişmesi gereken koşul?

Bu konudaki sihirli kavram çocuğun yüksek menfaati'dir.

Kendi isteği ile çocuğu(velayet hakkını) boşandığı eşine terk eden anne veya babanın günün birinde mahkemeye başvurup 'ben çocuğumuun velayetini ona verdim ama 'çocuğun yüksek menfaati çocuğun velayet hakkının bende olmasını gerektiriyor' derse (özellikle karşı taraf çocukların menfaatini gerektiği ölçüde gözetti ise) ne ölçüde inandırıcı olur bilemiyeceğim.

Müvekkilinize tavsiyem: Ortalığın durulmasından veya 'geniş ailelerin' işe karışmasından ziyade çocuklarınızın menfaatlerini düşünün, karar vermeden önce!


Saygılarımla

Tabii ki ortalığın durulması koşulların değişmesi kavramını karşılayamaz. Koşulların değişmesi kavramı,boşanma sırasında varolmayan yeni koşulların geliştiğinin iddia edilmesini,varlığını ve kanıtlanmasını gerektirir.Bu nedenle boşanma sırasında velayeti eşine bırakan taraf,koşulların ne şekilde değiştiğini açıklamak ve kanıtlamak zorunda kalacaktır,ki bu kolay olmayacaktır. Yalnız çocukların kendi kararlarını ve isteklerini ifade edebilecek yaşta olmaları durumunda çözüm farklı olabilecektir. Çocuklara istek ve iradeleri sorulacak ve çocukların tercihi kimden yana ise velayet ona verilecektir.

Değerli meslektaşlarım yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Maalesef Güneydoğu gerçeği gibi bir gerçek var müvekkilimin boşanma şansının olabilmesi için şimdilik çocuklarından vazgeçmesi gerekiyor.Başka türlü boşanmasına ne kendi ailesi ne de eşinin ailesi asla razı olmaz.Gerçek bu olmakla beraber müvekkilim herşeyi arkasında bırakıp çocuklarıyla gitmek istiyor fakat bunda da maddi durumu yetmiyor.Bu nedenle iş bulup çalışacak para kazanmaya başlayınca da çocuklarını yanına alabilme fırsatı olacak yorumlardan anladığım kadarıyla müvekkilin iş bulup çalışması ve çocukların yaşam koşullarının beklenenden kötü olması durumunda bunları ıspatlayan müvekkil çocuklarını yanına alabilecek,en azından bunun savaşını verecek.
Katkılarınız için çok teşekkür ederim
Saygılar...

Alıntı: Yazan Av. Hatun Olguner Çocuklara istek ve iradeleri sorulacak ve çocukların tercihi kimden yana ise velayet ona verilecektir.

Sayın Av. Hatun Olguner,

çocukların istek ve iradeleri çok değişik etkenler tarafından şekillenir. Bu değişik etkenlerin başında, çocuğun yanında kaldığı anne veya baba tarafından diğerine karşı kışkırtılması ve aradan geçen uzun sürenin çocuğu diğer tarafa yabancılaştırmasıdır.

Çocuklarını şimdi alamayan veya onları almak için çaba göstermeyen anne, boşandıktan ve çocuklardan uzun süre ayrı kaldıktan sonra, onları yanına alma şansını kaybetmiş olmasa bile bir hayli zayıflatmış olur bence.

Saygılarımla

Çocukların tercihinin sorulması,Türkiye'nin de tarafı bulunduğu Avrupa Çocuk HAklarının Kullanılmasına Dair Sözleşmenin,kendileri ile ilgili konularda çocukların görüşünün sorulması gerektiğine dair kuraldan kaynaklanmaktadır. Anayasa gereği iç hukuk sayılan bu sözleşme hükümlerine göre,kendi geleceğini ilgilendiren konularda çocuğun istek ve iradesine başvurulması zorunludur.Mahkemeler görüşlerini açıklama olgunluğuna erişmiş çocukları bu tür etkilerden uzak tutarak dinlemekte,duruşmada çocuğu etkileme ihtimali olan taraf olmadan dinlemekte ve çocuğun isteğine göre karar vermektedirler.

Alıntı: Yazan Av. Hatun Olguner Mahkemeler görüşlerini açıklama olgunluğuna erişmiş çocukları bu tür etkilerden uzak tutarak dinlemekte,duruşmada çocuğu etkileme ihtimali olan taraf olmadan dinlemekte ve çocuğun isteğine göre karar vermektedirler.

Sayın Av. Hatun Olguner,

bana içinde olduğum ve senelerdir yaptığım işi açıklamaya çalışıyorsunuz. Mahkemelerin nasıl çalıştığını ve çocukların nasıl dinlendiğini bildiğimi zannediyorum. Ayrıca yargıçların psikolojik konularda yetersiz olduğunu ve çocukların asıl irade ve isteklerinin tesbitinde bilirkişi raporuna başvurulduğunu ve Alman mahkemelerinin çocukların haklarını korumak ve çocukların istek ve iradelerini tespit edebilmek için bir kayyım tayin ettiklerini de biliyorum ve değindiğim bu son işi yapıyorum.

Ve bunları bildiğim ve yaşadığım için de 'çocuk kimin yanında ise, kimin yanında uzun süre yaşadı ise, o nun istediği yönde hareket eder' düşüncesindeyim. Bunun neden böyle olduğu ve çocuk psikolojisi, çocuk iradesinin nasıl geliştiği, çocukların korkuları ve gerçek istekleri üzerinde ayrıca durulması gereken önemli konular.

Bir örnek:
Babalarının Almanya'dan Türkiye'ye kaçırdığı ve Türkiye'de bir yatiştirme yurduna yerleştirdiği iki çocuk, kendileri ile yapılan telefon görüşmelerinde ve mahkemede annelerine gitmek istediklerini belirttikleri için Türkiye'deki mahkeme velayet hakkını anneye verdi. Anne, çocukları Türkiye'den Almanya'ya getirmesi için babaya vekaletname verdi. Türkiye'de iken annemize gitmek istiyoruz diyen çocuklar Almanya'ya geldiklerinde annelerini O..... olarak nitelendirerek annelerine gitmek istemediklerini ve babalarının yanında kalmak istediklerini söylediler.

Büyük ikramiyelik soru: Çocukların istek ve iradeleri hangisidir acaba?
a) Türkiye'de mahkeme önünde belirttikleri, 'annemize gitmek istiyoruz'mu?
yoksa
b) Almanya'ya geldikten sonra 'babamızın yanında kalmak istiyoruz' mu?
c) Çocukların istek ve irade beyanları neden iki üç aylık bir süre içinde ters yüz olmuştur?

Saygılarımla

Ben şu anda yürürlükte bulunan ve uygulanan yasal düzenlemeden bahsediyorum.Sayın Gemici ise uygulamada karşılaşılabilecek sorunlardan.Tabii ki çocuk etki altında kalabilir,etki altında bırakılabilir. Ama yasal olarak çocuğun özgür iradesine dayalı isteğini tesbit etmek görevi var mahkemelerin. Mahkemeler bu tesbiti yapmaya çalışırken bazı davalarda çocuğun etki altında kalması da sözkonusu olabilecektir. Bu tehlikeyi en aza indirmek ve bertaraf etmek somut olayda ilgililerin çocuğun etki altında olduğu itirazlarını da değerlendirmek mahkemelerin görevi. Her işleyişin aksayan örnekleri bulunabilir. Ama bu durum genel kuralı değiştirmez. 2003 yılından itibaren sistematik olarak Yargıtay,idrak çağındaki çocuğun görüşüne başvurulması gerektiğini vurgulayarak çocukların dinlenmediği davalara ilişkin kararları bozmaktadır.

Sayın Av. Hatun Olguner,

Siz 'şu a<nda yürürlükte bulunan ve uygulanan yasal düzenlemeden' bahsediyorsunuz, ben şu anda yürürlükte olan yasal düzenlemeden bahsediyorum.

Anlaşamadığımız nokta, benim 'çocuğun özgür iradesine dayalı isteği' kavramına sizden değişik bir şekilde yaklaşmam. Çocuğun özgür iradesi anne ve babanın çocuk üzerinde eşit şekilde etki sahibi olmaları durumunda vardır. Eğer çocuk anne veya babadan birisinin yanında kalıyorsa bu eşitlik onun lehine bozulmuş olur. Çocuk kimin yanında kalıyorsa terbiyesini onun istediği yönde alır ve kişiliği onun istediği yönde gelişir. Yanında kaldığı kişinin değer ölçülerini kendisine mal eder. Sosyalizasyonu o yönde olur.

Ve hakimin karşısına çıktığında sizin özgür iradesi dediğiniz iradesini yanında kaldığı kişi lehine kullanır.

Dediğim şekilde olmamış olsaydı, çocuk yaşta ailelerinden koparılıp Yeniçeri Ocağına yazdırılan hıristiyan ailelerin çocukları Osmanlıların saflarında Viyana kapılarına dayanmazdı.

Saygılarımla

Çocuk HAklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nde bu konuda hüküm var : Kendi geleceğini ilgilendiren konularda çocuğun görüşüne başvurulması gerekmektedir.Bu hükmü kabul eden Avrupa Sözleşmesi sizin bahsettiğiniz etkileri de hesap etmiştir. Ama yine de esas olarak çocuğun özgürce iradesini ortaya koyacağı varsayımı ile bu hüküm kabul edilmiştir. Türkiye de bu sözleşmeye taraf olduğundan şu anda iç hukuk kuralı olarak velayet davalarında bu hüküm uygulanmaktadır. Çocuğun etki altında olduğu iddiası varsa mahkemeye bu konuda itirazda bulunulur,mahkeme de bu etkiyi kaldıracak önlemler alarak çocuğun özgür iradesini belirlemeye çalışır. Sn Gemicinin itirazı işin psikolojik yanına işaret ediyor. Yasa ve sözleşme hükümlerinin uygulanması sırasında ortaya çıkan ve sonuca etkili olan psikolojik etkenlerden bahsediyor. Ama sonuç itibariyle sistem bu.
Psikolojik etkiler ve giderilmesi konusu ayrı bir konu. Uygulama sorunu olarak karşımıza çıkabilecek bir konu.Anlaşamadığımız bir konu yok yani. Yasal düzenlemeleri açıklıyoruz. Siz ilave olarak uygulamada karşılaşılabilecek mahzurlarını.