TRT Duyurusunu Duymama Suçu

Aziz Nesin kitaplarına konu olacak hukuki bir öykü...

Yüksek Öğretim Yasası, doktora esaslarını belirlemek yetkisini Üniversitelerarası Kurula vermiştir. Kurulun çıkardığı yönetmelik uyarınca doktora yeterlik sınavına girebilmek için ilgili yabancı dil sınavından 50 puan almak gerekmektedir.

Ancak Dokuz Eylül Üniversitesi, herhangi bir yasal yetkisi olmadığı halde, kendi bünyesindeki doktora yeterlik sınavına girecek öğrencilere 60 puan almak zorunluluğu getiren bir yönetmelik düzenlemiştir.

A Mahkemesi bu yönetmeliği bir öğrencinin davasında iptal etmiştir.

Benim iki müvekkilimden biri yabancı dil sınavından 50, diğeri 55 puan alıyor. Üniversite, puanları 60'ın altında olduğu için her ikisinin de doktora programı ile ilişiğini kesiyor. (Yönetmeliğin iptaline ilişkin yargı kararı bulunmasına rağmen)

Her iki müvekkilim adına, üniversitenin aldığı kararın iptali için dava açıyoruz. 55 puan alanın davası, daha önce başka bir öğrencinin davasında Dokuz Eylül Üniversitesinin 60 puan alınmasına dair yönetmelik hükmünü iptal eden A Mahkemesine düşüyor. 50 puan alan müvekkiliminki ise B mahkemesine.

Askerlikleri 2011 yılına kadar ertelenmiş olan müvekkillerimin, üniversitenin ilişik kesme kararı nedeni ile ertelemelerinin kaldırıldığını bu süreçte askerlik dairesi müvekkilime tebliğ ediyor. Hemen üniversitenin kararı hakkında yürütmenin durdurulmasını talep ediyoruz. B Mahkemesi yürütmenin durdurulmasına dahi mahal bırakmadan, A Mahkemesinin daha önce verdiği iptal kararını da emsal alarak davamızı esastan kabul ediyor. Bu müvekkilim eğitimine geri dönüyor ve mutlu son...

A Mahkemesi ise, daha önce bir başka olayda iptal kararı verdiği halde, bu sefer yürütmenin durdurulması istemimizi reddediyor. Hemen Bölge İdare Mahkemesine başvuruyoruz. Bölge İdare Mahkemesi başvurumuzu haklı buluyor ve yürütmenin durdurulmasına karar veriyor. Ama ne çare, bu süreçte müvekkilim askere alınıyor. (Şaka gibi)

Sineye çekiyoruz.. Yargılama devam ediyor. Müvekkilimin askerliğinin bitmesine yakın A Mahkemesi de esastan davamızın kabulüne karar veriyor. (Yürütmenin durdurulması talebini neden reddettiğini halen anlamış değiliz) Bir teselli olarak, askerlik bitiminde müvekkilimin eğitimine geri döneceğini umuyoruz.

Ama o da ne?

Meğer üniversitenin, müvekkilimin ilişiğini kestiğini askerlik dairesine bildirdirmesiyle, erteleme kararını kaldıran askerlik dairesi, müvekkilimi askere sevk ettiğini önce TRT de duyurmuş. Müvekkilim bunu duymamış!! Aradan üç ay geçtikten sonra ise müvekkilime tebliğ etmiş. Müvekkilim tebliğden sonraki celp döneminde hemen askere katılmış. Ama ne çare. TRT duyurusundan sonraki celp dönemine katılmalıymış. Üç ay geç katıldığı için şu an 2 YILA KADAR HAPİS CEZASI İLE YARGILANIYOR.

Konu iddianamede aynen şöyle geçiyor; "...şüphelinin bu konuda yapılan TRT duyurusuna rağmen 3 ay 4 gün askerlikten geri kalarak "bakaya kalmak" suçunu işlediği tüm soruşturma evrakından anlaşılmakla...."

Bu duyuru ne şekilde yapıldı? Televizyon kanallarında mı? Hangisinde? Yoksa Radyo kanallarında mı? Hepsinde mi? Ya da biri TRT binasının önünde bağırarak mı bu duyuruyu gerçekleştirdi?

Bilmiyoruz..

Bilinen tek şey,

bu konuda yapılan TRT duyurusuna rağmen........

MAALESEF DUYMAMIŞIZ....

gerçektende şaka gibi.
Ülkemizin reyting rekorları kıran ve olimpiyatları gösterirken bize işkence çektiren bir kanalı takip etmemek elbette ki suçtur
Şaka bir yana ama oldum olası ilanen tebliğe her zaman karşı çıkmışımdır.İnsanların gazete okuma ya da televizyon izleme zorunlulukları yoktur.Hele böylesine izlerken bize işkence çektiren bir kanalı izleme yükümlülüğü hiç olamaz!

Bu arada Üniversitelerin yasayı delmek için çeşitli yollar denemesi alışılagelmiş bir durumdur. Daha öncede koşulsuz olarak öğrenci affı çıktığı zaman bizim dicle üniversitesi senato karar alıp şart getirmeye kalkmıştı.Ben o zaman da gülmüştüm.

Alıntı: Kanun No: 1076 Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu Ek Madde 6 - (Ek madde: 12/11/1980 - 2338/2 md.) Bu Kanuna tabi yükümlülerin celp ve sevkleri ile buna ilişkin işlemlerine ait diğer hususlar, Türkiye Radyoları ve Televizyonu aracılığıyla ilan edilmek suretiyle duyurulur. Bu duyuru yükümlülere tebliğ mahiyetindedir.

Dayanak hüküm budur. Bu arada ilgisi yok ama aşağıdaki madde Uğur Mumcu'nun Sakıncalı Piyade isimli kitabını yazmasına sebep olan maddedir.

Alıntı: Kanun No: 1076 Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu GEÇİCİ MADDELER Geçici Madde 6 - (Ek madde: 12/11/1980 - 2338/3 md.; DEĞİŞİK MADDE 24/03/1981 - 2440/1 md.) Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı olan meslek ve vasıfları haiz yükümlüler hakkındaki 3 üncü madde (d) bendi hükmü saklı kalmak şartı ile 31 Aralık 1980(dahil) tarihine kadar yurt içi veya yurt dışı yükseköğrenim kurumlarından mezun olanlar er olarak askere sevk edilir ve dört aylık temel askerlik eğitimini müteakip terhis edilirler. Dört aylık askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş olanlardan yedek subay olmak isteyenler, bu Kanunun 3 üncü maddesine göre seçilirler ve Genelkurmay Başkanlığının tespit edeceği ihtiyaca göre ve uygun göreceği zamanlarda noksan kalan eğitimlerini tamamlayıp başarı gösterenler yedek subay olurlar ve emsalleri gibi terhis edilirler. Dört aylık temel askerlik eğitimine tabi olanların sağlık nedeni ile istirahat, hava değişimi ve sağlık kurumlarında tedavi ve müşahadede geçen sürelerinin toplam 30 güne (dahil) kadar olan kısmı muvazzaf hizmetlerinden sayılır. Yükümlülerden, genel ve katma bütçeli idarelerle, belediye ve özel idarelerde veya kamu iktisadi teşebbüsleri, teşekkülleri ve müesseselerinde maaşlı veya sözleşmeli veya yevmiyeli veya ücretli olarak görevli bulunanlar ile bu görevlerde aday olarak bulunanlar, temel askerlik eğitimi süresince maaşsız veya ücretsiz veya yevmiyesiz izinli sayılırlar. Er olarak terhis edilen yükümlülerin arta kalan muvazzaf hizmet süreleri yedeğe ayrıldıktan sonra yaş haddine iki kat olarak eklenir. Bu maddeye tabi yükümlülerin celp ve sevkleri ile buna ilişkin işlemlerine diğer ait hususlar Türkiye Radyoları ve Televizyonu aracılığıyla ilan edilmek suretiyle duyurulur. Bu duyuru yükümlülere tebliğ mahiyetindedir. Yoklama kaçağı veya bakaya suçundan mahküm olanlar bu madde hükümlerinden yararlanamazlar.

Bence işlenemez suçu tartışım.

Mahkeme kararı size erteleme hakkını tanıyor. Bu drumda tecilin olmamasına ilişkin tüm işlemler de geçersiz.

Suç oluşmaz.

Suçun işlendiği tarihte müvekkilinizin o suçu işlemesine olanak yoktur. Tecil hakkı vardır.

İptal kararı ile iptal edilen karara dayanılarak yapılmış tüm işlemler yok hükmündedir.

Şöyle ifade edeyim.

Şeker hastası,

Üç kez erteleme aldı,

Üçüncüde asker olur kararı verildi,

Rapora itiraz edildi,

İtirazın sonucu başka bir hastaneye gönderilmektir. Ama adam sürekli kaçak olduğu için bu yapılmaksızın askerlik emri çıktı.

Gidip teslim olmayınca da hakkında dava açıldı.

Ben de zaten muaf olduğunu, şekil kurallarına uymasa bile bu suçun işlenemez olduğunu, şekil kurallarına uysa bile asker olamayacağını, bu nedenle kaçaklık suçunun oluşamayacağını ifade ettim.

Duruşmaya girdim As. Savcı. Sn Erdoğan ben işlenemez suçu bilmiyorum, savunmanızı siz yazdırın dedi.

Ben de şeker hastası muaftır, bu nedenle asker olamaz, asker olamayacak kişi de asker kaçağı olamaz dedim.

Mahkeme GATA ya sevketti, uygun değildir raporu geldi ve sorun bitti.

Kuşkusuz ki sizinki biraz daha farklı bir durum. Ama Burada kast unsurunuda ortaya koyarak olay tartışılabilir gibime geliyor.

Tecil koşulları var.

Duyduğunda gitmiş.

Askerden kaçma kastı yok.


Size kolay gelsin.

Saygılar

bu tür yargılamalarda aslında yargılama aşamasında dahi geçmeden KYOK kararı çıkıyordu, bu yargılama da beraatle sonuçlanacaktır düşüncesindeyim. ama şaka gibi. gerçekten şaka gibi.

Bir de bazen açıklamayı duymamanın birşeyi değiştirmediği durumlar var. il de sel deprem Vs. gibi bir büyük olay yaşanmıştır. Akşam saat 16:00 da Sayın Valilik Basın açıklaması yapar
......... İlimizde saat ..... 6.7 şiddetinde deprem olmuştur............
Bak sen işe ben de tansiyonum yükseldi ondan yer sallanıyor sanıyordum.