10-04-2006, 14:12 | #1 |
|
avukatın şikayet edilmesi
saat mazereti gönderdiğim halde x yer
hakimi dosyamı düşürmüş ben zabıttan bir fotokopi almak için dosyaya bakarken hakim bana oradan laf atarak dosyamı düşürdüğünü söyledi yeni duruşmanın saatinin bize uygun verilmesini talep edincede siz avukatsınız ben hakimim siz bana emir veremezsiniz herkes haddini bilsin diyerek azarladı benim onu şikayet etmem gerekirken o beni şikayet etti bu durumda ne yapılabilir hakimin avukat kimliğini küçümseyerek hakaret etme hakkımı mevcut |
11-04-2006, 11:31 | #2 |
|
Kuşkusuz ki sizin de onu şikayet hakkınız var. Bence olayı baronuza da bildirerek ilgilenilmesini sağlayın. Bu kişisel değil mesleğinize ilişkin bir sorundur ve baronun ilgilenmesi gerekir.
Zaten şikayet ederseniz anımsadığım kadarı ile bilgi vermek zorundasınız. |
11-04-2006, 13:31 | #3 |
|
Sonuna kadar sizinleyim.
|
12-04-2006, 16:06 | #4 |
|
Başka bir örnek;
...... Adliyesinde duruşma beklerken bir arkadaşımla karşılaştım. Aynı Adliyede, aynı koridorda, yan yana iki duruşma salonunda, biri saat 15.00'te diğeri 15.30'da olan duruşmalarını bekliyordu. 15.30 duruşmasına çağırıldığında, diğer salonda henüz kendisine sıra gelmemişti. Her iki salondaki mübaşirleri uyardı ve 15.00 duruşması için karşı taraf vekilinden, yan salonda duruşmada olduğunu, beklemesini rica etti. 15.30 duruşmasına gireli 1-2 dakika olmuşken diğer salondan 15.00 duruşması için çağrıldı. Karşı taraf vekili, her iki salonun mübaşirleri ve ben meslektaşın yan salonda olduğunu hakime bildirmemize rağmen beklemedi ve tutanağa davacı vekilinin mazeretsiz gelmediğini geçirdi. Neyse ki karşı taraf vekili davayı takip ettiğini bildirdi de en azından dosya müracaata kalmadı. Hakimin, dosyaları duruşmada incelediği için herkesin duruşma saatinin sarkmasına neden olduğuna mı, 15.00'da duruşmaya girecek arkadaşı 15.30'a kadar bekletip kendisi 1 dakika beklemediğine mi kızarsınız? Ya da olaya tanık olan onlarca avukatın tepkisizliğine mi? |
13-04-2006, 19:15 | #5 |
|
önce baronuza bilgi verin bence. Yanınızdayız..
|
13-04-2006, 22:32 | #6 |
|
Burada özen gösterilmesi gereken bir konu var;
Biz yargıçların/savcıların düşmanı değiliz, yargıçlar/savcılar da bizim düşmanımız değiller. Yargı bu üç ayakla bir bütün oluşturuyor.Bu bütünlüğün bozulması önemli sorunlar yaratır. Aslında olaya geçmişi gözden geçirerek bakmak gerek: Eskiden hakim maaşı mihenk taşlarından biri idi. Bazı ödemeler bu sınırları aşamazdı.Şimdi bu kıstas yok. Bence önamli bir kıstastır. Gene uygulanması gerekir. Bir yargıcın "vijdanı ile cüzdanı arasına sıkışması sorunu" hepimizin bildiği bir öykü vardır. İngilteredeki yargıç boş çeki doldurup ödemeyecekleri inancı ile gitmiş, çekin karşılığı çıkınca da intihar etmiş" sorun burada! Neden benim 30 yıl emek vermiş yargıcım kartvizitine "emekli ağır ceza reisi" ibaresini koyup da avukatlık yapsın? Demek ki emekliliği beklentisini karşılamıyor. İstediği geçimi sağlayamıyor. Bence O yargıç veya savcı her türlü güvancasi sağlanmış bir emekli olarak oturup deneyimlerini, bilgilerini aktarmalıdır. O insanı geçim gailesi ile baş başa bırakırsak sorun tek başına o insanın değildir. Sorun toplumundur. Daha fazla faydalı olabilecek bir emek heba edilmektedir. Bu heba tanımlaması avukatlık anlamında değil daha geniş kitlelere bilginin aktarılması anlamında kullanılmıştır. Bu insanın (yargıç, savcı veya avukat) zayıflıkları ve hırsları da beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren sistemin adli oluşuma bakışı. Adalet Bakanlığı'nın yargıçların özlük hakları ile ilişkisi kaldırılmalı. BAKANLIK YARGIDAN AYRILMALI. Bakanlığın görevi sadece yargı hizmetinin sağlıklı olarak yerine getirilmesini sağlamak, bu olanakları sağlamak olmalı.ÖZET OLARAK BAKANLIĞIN GÖREVİ YARGININ SAĞLIKLI BİR BİÇİMDE YÜRÜMESİ İÇİN GEREKLİ OLANAKLARI SAĞLAMAK OLMALI. Başkanlık kimin haddine? ORADA YARGI VAR. SİYASET DEĞİL. Siyasal olarak toplumu yönlendirebilirsiniz. Ceza politikasını değiştirebilirsiniz. Bir olayı suç olmaktan çıkarıp, bir olayı suç haline getirebilirsiniz. Ben bir hukukçu olarak bunlara karşı fikrimi söylerim. Ama karışmam, karışamam. Benim rolüm farklı. Yasa koyucu değil uygulayıcıyım. Ben bir hukukçuyum ve var olan sistem içinde insanların haklarını savunuyorum. Burada önemli olan nokta "var olan sistem içinde" olması; yoksa anayasal düzeni yıkmaya kalkışan herkes haklıdır. Özetlersem: Yargılama ciddi bir süreçtir. Bu süreç içinde insanların etkiden uzak kalması sağlanmalıdır. İnsanlar gelip bana "abi senin arkadaşın hakimler vardır halledermisin diyorlarsa bu benim meslektaşlarım kadar yargıçların da ayıbıdır. Böyle şeyler yaşanmış ve yargıya da taşınmıştır. Ama benim ayıbım değildir. Benim ayıbım bir hukukçu olarak gelişmelere müdahale edemeyip seyirci kalmamdır. Düşünebiliyormusunuz? Yargıçlar "avukatlar ayaklarını masanın üzerine uzatmış para topluyor" diye tanımlamalarda bulunuyorlar, avukatlar da "parayı yiyip istadiği gibi karar veriyorlar hatta avukat bile buluyorlar" gibi tanımlamalarda bulunuyorlar. Arkadaşlar; İki yanlış bir doğru yapmaz. Yok avukatlar fazla kazanıyor, yok hakimler rüşvet yiyor; bunlar beni ilgilendiren tanımlamalar değil. Aslında benim de epeydir düşündüğüm bir konu idi. NE OLACAK BU YARGININ HALİ? |
15-04-2006, 08:47 | #7 |
|
Sanırım hiç birimiz, her gün konuşulan sorunları tekrar tekrar konuşmaktan bıkmayacağız..
|
17-04-2006, 09:26 | #8 |
|
Asıl problem sorunları konusmaktan ve cözüm yolu aramaktan bıkmamız, duzeni kabul etmemiz diye düşünüyorum...
|
17-04-2006, 15:09 | #9 |
|
peki ben size farklı bir soru yöneltsem hakimin haksız yere avukatsız olan davalıyı veya sahiti aşağılarcasına konuşma yetkisi varmıdır yoksa bunun için nasıl bir işlem yapabiliriz .
|
17-04-2006, 17:57 | #10 |
|
bu hakimlerin hiç mi elle tutulur bir yanı yok
|
17-04-2006, 18:03 | #11 |
|
bu tartışma ezelden ebede sürer hakim avukata, avukat hakime atar aynen devam, aynı tas aynı hamam
|
17-04-2006, 21:36 | #12 |
|
ciddi bir sorun
yargı yetkisini kullanan kimseler toplum içinde üstün bir idari makamın sahibi olarak büyük saygınlık görüyorlar,gerçektende yaptıkları iş az buz bir iş değil,duruşmayı yönetiyor,haklıyı haksızı ayırt ediyor yeri geliyor verdiği karar ile bir insanın hayatının akışını değiytiriyor,yeri geliyor trilyonluk uyuşmazlığa çözüm getiriyor,işi bu kadar önemli ve ağır olunca zaman zaman insani ilişkilerde yargıyı kandırmakla görevli avukata insani olmayan ölçüde ve kürsüden --tepeden-- bakıyor,ne var bunda?
|
19-04-2006, 08:48 | #13 |
|
17.mart 2003 tarihinde bir savcıyı bana hakaret ettiği için şikayet ettim.Ceza istemiyle kurula sevk edildi.Sanırım cezası emekliye ayrıldıktan sonra verilecek. GEÇ KALAN ADALET BENİM NE İŞİME YARAYACAK ACABA?
|
19-04-2006, 10:29 | #14 |
|
sayın hayati altay ;lütfedip "yargıyı kandırmakla görevli avukat" ifadesi ile neyi kastettiğinizi açıklayabilir misiniz acaba?
|
19-04-2006, 13:09 | #15 |
|
" yargıyı kandırmaya çalışan ( !!! ) avukat" ın karşı tarafında adaleti sağlamaya çalışan bir avukat olduğunu, burda tartışılanın; işini layığıyla yapan hakim, savcı ve avukatlar olmadığını, vicdanı ve cüzdanı arasında sıkışan ve vicdanını tercih eden hakimler kadar, "abi sen hakimi tanırsın, bilirkişi bağlarsın" diye görüşmeye gelen müvekkil adayına kibarca kapıyı gösteren avukatlar olduğunu görmeseydim bu mesleği yapamazdım.
Bu sohbet benim için daha fazla cümle kaldırmaz NOKTA |
19-04-2006, 18:09 | #16 |
|
hakimin avukata
ben bir avukatım,kullandığım yazıda hakimlerin bir çoğunda yerleşik bakış açısını ifade etmeye ve bu bakış açısını eleştirmeye çalıştım
|
21-04-2006, 09:25 | #17 |
|
Bu üç ayak teoremini değiştirmek gerek.Bir sehpanın iki bacağını uzun bir bacağını kısa yaparsanız doğal olarak ağırlık kısa olan tek bacağa biner.Bu tartışmada ömrümüzce süreeeeeeeerrrrrr giderrrrr....
|
20-05-2006, 22:17 | #18 |
|
barolar var haaaaa
barolara şikayet edin ha arkadaşlar... lütfen kendimizi kandırmayalım türkiyede bir kaç işini iyi yapan baro haricinde gerisi boş... çoğu baro başkanlığını hakimlerin odasında koltuğa gömülüp çay içmek ve evet efendim haklısınız efendim demek zannediyor o yüzden barolara şikayet edip hakkınızı arayın demeyin onların hakimler savcılar kurulu var ama bizim yok... avukat şikayet edildimi 1 haftada yargılama izni gelmiyormu barolar ne yapabiliyor dah doğrusu ne yapıyor
|
23-05-2006, 13:13 | #19 |
|
size katılıyorum sayın papoose baromu bilgilendirdim ama hiç bir girişim yok
ilgilenmediler bile.niye aidat ödüyorum acaba diye düşündüm .Gerektiği anda yanımda olmayacaklarsa.ben bazı toplantılar için bana davetiye gönderilsin diye üye değilim.bir oluşumun üyesi olmak içindi ama peki barolar neden var |
26-05-2006, 09:27 | #20 |
|
bu sorunun cevabı bir yerde barolar niçin var sorusunun cevabı ile kesişiyor bence. bu konuda hakimler veya savcılarla işbirliği halinde olmak ve artık bir çoğundan anlayış ve saygı beklemek yersiz olacağı için, meslektaşlarımızın ve dolayısıyla baromuzun bu konuda kesin bir tavır izleyerek işbirliği içinde olmak gerekiyor.
|
27-05-2006, 13:48 | #21 |
|
Denetimsizlik ve yaptırımsızlık
Maalesef Ülkemiz'de millet yerine karar veren bütün kurumlar , onların bugünü yarını için çalıştığını belirten bütün kişi ve kurumlar , erkler , siviller , askerler DENETLENMİYOR. Ypılan denetlemeler ise sadece şekli. Verilen uyarılar , cezalar şekli. Bu böyle olunca da siyasi yolsuzluk yapıyor,asker havanda su dövüyor,yargıçların çocukları dava takip ediyor , Yargıtay başkanlarının telefonlara takılan konuşmaları işlerine gelince HUKUKSUZ oluyor.... Ve unutmadan biz avukatlar,bu pisliklerin içerisinden kendimize pay çıkarmıyoruz. Bizi azarlayan hakim de azarlanan biz de 1923 ruhundan uzaklaşmış yozlamış bir ülkede , kötü bir rüyada olduğumuzu düşünüyoruz. Ama gerçek bunlar
|
27-05-2006, 14:07 | #22 |
|
Hakaret
Tanık, davacıya "alçak" sözcüğü ile hakaret edildiğini duruşma hakiminin önünde ifade ederken ve olayı anlatırken, hakim, tanığın ifadesini yanlış anlayarak zabıt katibine yanlış yazdırmaya başladığında, davalı vekili itiraz ederek tanığın sözlerinin yanlış anlaşıldığını ortaya koyduğunda ve davacı ile vekili de bunu doğruladığında, duruşma hakiminin, tanığı, avazı çıktığı kadar yüksek bir sesle "dangalak" diye azarladığını ve tam 6 tanık önünde (2 avukat, 1 davacı, 1 tanık, 1 katip ve 1 mübaşir) gerçekleşen bu olayın duruşma tutanağına geçmediğini ve zamanın sonsuzluğuna gömüldüğünü hatırlıyorum.
Duruşmada, "alçak" sözcüğünün kullanıldığına tanıklık eden tanığa, duruşma hakimi "dangalak" diyebiliyor. İşte adalet! |
27-05-2006, 15:37 | #23 |
|
Bence bu olaya iki taraflı yaklasmak gerekir.Adaletin tecellisinde baş rolü oynayan bu iki meslek gurubu arasında nedenendir bilmem yıllardır hep bu konu tartışılır,açıktan olmasa bile "soğuk savaş" yaşandığını hissederiz.Benim (az da olsa) her iki meslek gurubunun içinde bulunmuş biri olarak müşahede ettiğim en önemli nokta ,avukatlara karşı (oturduğu makamın ehemmiyetinden güç alıyor olsa gerek) zaman zaman küçümser yahut kaale almaz tavırlar sergileyen "karar verenler" olduğu gibi ,avukatlık mesleğini icra edenlerin de kimi zaman karşıdaki kim olursa olsun sabır sınırlarını zorlayacak hal ve hareketlerde bulunup bu tarz sözler sarfettikleridir.
Hasılı kelam şu an forumdaki üyelerin okuyup üzerine yorum yaptığı bu meselenin emsalleri zaten her iki meslekteki meslektaşlar arasında yemek yerken,çay içerken,duruşma salonu önlerinde duruşma beklerken,müzakere salonlarında müzakere ederken,........vs. konuşulup bir tarafı diğer tarafa karşı doldurmakta ve bu nedenle "x mahkeme hakiminin veya y adlı avukatın hikayesini dinleyen" kişiyi de çoğu zaman bu savaşın saflarına katmaktadır. Benim kanaatim: Hiç kimsenin , hangi işi yapıyor olursa olsun yargı içerisinde görev yapan insanların yaptığı işi ölçme,tartma,derece verme ve en önemlisi önemsememe hakkına ve lüksüne sahip olmadığıdır. |
27-05-2006, 18:33 | #24 |
|
Mesajları yeni okudum.Bu durum yargının sorunlarından biri.Ben de birşeyler yazmak istiyordum.Ama okuduğum mesajlardan biri, beni çok üzdü.Bir avukatın, avukatlığı "yargıyı kandırmakla görevli " bir topluluk olarak göstermesi ve hakimin tavrını ne var bunda diye doğal karşılaması gerçekten üzücü.Eğer tariz yapmak istemişse sevgili meslektaşım - ki cevabında yazdıkları ile eleştirdiğini ifade etmiş- yine de talihsiz.
Avukat,hakim veya savcı hepimiz bu ülkenin hukuk fakültelerinde okuduk.Aynı havayı teneffüs ettik.Yan yana oturduk.Önce birbirimizi meslektaş olarak görmeyi öğrenmeliyiz.Gerisi kendiliğinden gelir.Tabi birbirimizi meslektaş olarak görmeyi başarablirsek. |
12-06-2006, 15:22 | #25 |
|
Avukatın hakimi şikayeti
konuyu her iki tarafıda germeden sayın meslektaşımız muzaffer erdoğan'ın değerlendirmesi şeklinde ele almakta fayda var...
|
26-06-2006, 16:28 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Selam, Güzel bir konuya değindiniz. Köşe yazarlarından birinin başına gelmiş sanırım ki biz yazısında, "Hakim ve savcılarımız gecekondu kültürününün etkisinden kurtulamadılar" konulu bir yazısı yayınlanmıştı. Duruşma salonlarında avukatsız (bazıları bir cesaretle avukatlara karşı da böyle konuşabiliyormuş ama şahit olmadım) dosyalarda lanlı lunlu konuşmalar, akan burnunu sürekli çekmeler, kravat bir yana gömlek bir yana kaymış oturuşlar... Bunlara şahit oldum. Yazık ne diyeyim. İnsanda önce kendisine özgüven ve özsaygı olmalı. Saygılar... |
27-10-2006, 17:53 | #27 |
|
şikayet ediniz
elbetteki böyle bir durumda şikayet edilecek yer barodur .başkanlığa yada genel sekretere durumla ilğili olarak bir dilekçe ile bildirimde bulununuz.hiçbir zaman bu tür durumların tasaarrufu kişilerin keyfiyetinde olamaz.
|
31-10-2006, 11:01 | #28 |
|
Bu sorun avukatlık mesleğinin YÜZ KARASI. Sayın hakimler ve savcılar şunu akıllarından hiç çıkarmasınlar ki; Zamanı gelince KRALLAR bile avukata ihtiyaç duyar. Sayın meslektaşımın karşılaştığı olay gerçekten çok üzüntü verici. Hiçbir kişi bulunduğu makamı kendi egolarını tatmin için kullanamaz hele hakimler asla ....... Uygulamada bu tür sorunların yaşandığı bir gerçek. Konunun çözümünde meslektaşlarımızın ferdi hareket etmesinden ziyade konuyu asıl üstlenmesi gereken BAROLARIMIZ ve BAROLAR BİRLİĞİ OLMALI diye düşünüyorum. Aksi
|
31-10-2006, 19:20 | #29 |
|
Ben kendi çözümümü buldum.Asıl olan makama saygı duymaktır.Bir konuda,bir hakimden çok çok daha iyi olunabilinir.Ancak hakim karşısına geçince alçak gönüllülüğü ve saygıyı elden bırakmamak gerekiyor.Özellikle de eğer ki bilmediğiniz bir durum olmussa,açıkca durusmanın ortasında "Efendim,bu konu ile ilgili bilgim yok" demek biliyormuş gibi davranmaktan daha iyi oluyor bizim için yani avukatlar için.Hakimlerin oyle abartıldığı gibi kendini beğenmiş,yükseklerden bakan insanlar olduğunu düşünmüyorum.Size sunu soyleyebilirim;mesleğe ilk başladığımda bana mesleği sevdiren ve bana cesaret veren bir hakimdi.Herkesin içinde ben bu konuyu bilmiyorum avukat hanım anlatır mısınız rica etsem dedi.Sırf benım cekıngenligımı ve durumumu anladığından dolayı.Sadece bilmiyor olmanın ayıp olmadığını anlatabilmek için...Bende güldüm.Sonra taleplerimi soyledim.Tabi eksik talepler.Dedı kı;peki sizin dediğiniz gibi değilde şöyle talep etsek nasıl olur?Ben olsun o zaman deyince gülmeye başladı ve hem sizin hem benim gölüm olsun ikisini de talep edelimdiyerek zapta her iki talebi geçirdi.
Bazen ters davranabiliyorlar ki gayet normal.Bizler de birbirimize yapıyoruz.Bana kalırsa bunun sebebi hakim olmaları veya avukatları küçümsemeleri değil.Bir hareketi hakim,avukata yapınca,kıyametler kopuyor ama avukatın avukata yaptıklarının hiçbiri üzerinde durulmuyor.Hepimizde aramızdaki ilişkiler ile ilgili olarak bir şeyleri çok iyi biliyoruz.Hakimiyle,savcısıyla değil önce kendimizle uğraşalım derim... |
01-11-2006, 10:26 | #30 |
|
Yeterince ince, hassas düşünmediğimizi düşünüyorum. Her meslekte olumsuzluklar yaşanabilir, yaşanmaktadır. Hepimiz aynı şartlarda okuyup bu aşamalara geldik. Tercihlerimizin farklılığı, bizi farklı insanlar kılmadığı gibi, hiçbirimizin görevi de diğerinden ne daha yüksek, ne daha aşağıdır. Öğrenciliğimde çöpçülerin eylemi olduğunda, Ankara'nın nasıl yaşanmaz hale geldiğini hiç unutamam. Olumsuz örnekleri burada verip, birbirimize karşı hassasiyeti, saygıyı gölgelememek gerekir diye düşünüyorum. Bir avukat meslektaşımızın uğradığı haksızlığı dile getireceği yer burası olmaması gerekir bence. Yargının unsurları olan avukatlık, savcılık ve hakimliği yıpratmak herkese zarar verir. Bu meslekler kimsenin tekelinde olmadığı için, yeri geldiğinde avukata karşı avukatlık, hakime karşı hakimlik korunmaya muhtaç durudma olabilir. Hepimizin biraz özeleştiri yaparak, hangi konuda yeterince hassas davranmadığımızı sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sayfaya yazarken bile düşünerek, kelimeleri seçerek yazmak gerektiğide tartışmasız. Meslektaşıma geçmiş olsun dileğinde bulunuyorum.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hakimin Yanıltması - Temyiz Süresinin Kaçırılması - Sanığın Avukatı Şikayeti | bahar kesici | Meslektaşların Soruları | 42 | 28-07-2009 22:37 |
idari yargı hakimi nasıl olunur? | arkhe | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 33 | 08-03-2009 03:29 |
mal beyanı şikayeti | katrin | Meslektaşların Soruları | 12 | 05-05-2007 20:42 |
Anayasa Şikâyeti (bireysel Başvuru) | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 1 | 10-12-2005 16:07 |
Hukuk Hakimi mi? Hakim Hukuku mu? | fikirbay | Hukuk Sohbetleri | 0 | 27-09-2004 22:07 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |