Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Adi Şirket Ortakları arasında alacak davası

Yanıt
Old 21-09-2007, 10:45   #1
avufukgur

 
Varsayılan Adi Şirket Ortakları arasında alacak davası

Tüm meslektaşlara selamlar, adi şirket ortakları arasındaki alacağa ilişkin bir dava var ve söz konusu davayı ticaret mahkemelerindemi, yoksa asliye hukuktamı açmam gerektiği konusunda tereddütlerim var. Alacak şirketin elde ettiği karın paylaşımından kaynaklanıyor, daha doğrusu paylaşılmamasından. Bu konuda gerek TTK (4 ve 21) gerekse BK ilgili maddelerini araştırdıysamda kafamda net birşeyler oluşmadı. Konu hakkında değerli fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim, herkese iyi çalışmalar.
Old 21-09-2007, 15:54   #2
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Adi Şirket Ortakları arasında alacak davası

TTK da Ticaret Mahkemelerinin bakacağı davalar sayılmıştır. Bunların arasında adi şirkete ilişkin davalar yoktur.

Adi şirket TTK da değil BK da düzenlendiğinden Asliye Hukuk Mahkemesinde açmanız gerektiği kanısındayım.

Saygılar
Old 29-08-2008, 14:26   #3
hulya_h

 
Varsayılan

sayın av.ufuk gür sorunuzun çözümü nasıl oldu merak ettim?davayı hangi mahkemede açtınız?
Old 30-08-2008, 11:14   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
III - TİCARİ İŞLER
Madde 3 - Bu kanunda tanzim olunan hususlarla bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler, ticari işlerdendir.



Alıntı:
II - HUSUSİ OLARAK:
1.TİCARET KARİNESİ:
Madde 21 - Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır.

Taraflardan yalnız biri için ticari iş mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.

Sayın Meslektaşım,

TTK.3. madde ticari işletme ile ilgili işleri Ticari iş saymıştır. TTK.4 ve 21. maddeyi birlikte değerlendirdiğimizde Adi Şirket işleri ilgili ihtilafların da "Ticari iş" sayılabileceği ve Ticari dava olarak kabul edilebileceği görülür. Keza TTK14. madde de taciri tanımlamıştır. Bu da TTK.nın 4. maddesinin adi şirketler için uygulanmasına vesile olabilir.
Old 04-09-2008, 08:06   #5
avufukgur

 
Varsayılan

Bende konunun Asliye hukuk mahkemesinde görüleceği kansı ile dava açtım, ancak asliye hukuk mahkemesi görevsizlik kararı verdi ve görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu belirtti, kararı temyiz etmeden, görevli mahkemeye gönderilmesini istedim ve dava şu anda ticaret mahkemesinde derdest. Ancak halen temyiz etsem görevsizlik kararının bozulacağını düşünüyorum.
Old 19-03-2018, 13:04   #6
Avukat Bilal DOĞAN

 
Varsayılan

Burada dikkat edilmesi gereken konu,Adi şirket ortağının tacir sayıldığı muamele ve kişilerdir. Adi şirket ortağı işletme adına üçüncü kişilere karşı tacir sayılır. Ancak ortaklar arasındaki davada durum farklıdır. Ortaklar arasındaki davada tarafların tacir sayılmaları için adi şirketin ortağı olmaları önem arz etmez. diğer kriterleri taşıması gerekir.Dolayısı ile Adi ortaklar arasındaki davalar, ticari dava olarak ticaret mahkemesinde değil Asliye hukuk mahkemesinde görülür.
kanımca böyle
Old 19-03-2018, 13:09   #7
Avukat Bilal DOĞAN

 
Varsayılan

Adi şeirket ortaklarından bir diğerine karşı ortaklığın giderilmesi davası açmış ise bu müşterek mülkiyet hükümlerine tabi ve borçlar hukuku ilkelerine göre dava açılır ve yürütülür. Ortakların birbirine karşı açtığı davada Her ortak adi şirket ortağı olmaktan ötürü tacir olarak değerlendirilemez.
Yasada açık olarak belirttiği üzere adi şirket ortakları tacir olmasalar bile adi 3. kişilere karşı tacir sayılırlar.. ama kendi aralarında bu hüküm geçerli değildir.
Old 19-03-2018, 13:20   #8
Avukat Bilal DOĞAN

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/10282

K. 2011/14972

T. 10.10.2011

• ADİ ORTAKLIĞIN TASFİYESİ ( Medeni Kanunun Ortaklığın Giderilmesi Hükümlerinin Uygulanmasının Doğru Olmadığı – Adi Ortaklığın Tasfiyesi İsteminin Şeyin Değerine Bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin Görevli Olduğu Davalardan Olmadığı )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Adi Ortaklığın Tasfiyesi İsteminin Ortaklığın Giderilmesi Hükümlerine Tabi Olmadığı – Görevl Mahkemenin Dava Değerine ve Genel Görev Kurallarına Göre Belirlenmesi Gereği )

1086/m. 8, 561

818/m. 538

ÖZET : Dava adi ortaklığın tasfiyesi isteminden ibaret olup olaya Medeni Kanunun ortaklığın giderilmesi hükümlerinin uygulanması doğru değildir.

DAVA : Dava dilekçesinde davacı davalı eşinin kendisini eve ve ortak işyerine almadığını ileri sürerek ortak malların kayyım marifetiyle güvence altına alınmasına ve ortaklığa konu malların aynen veya satışı suretiyle bedellerinin paylaştırılarak tasfiyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, davacıyla davalı arasında adi ortaklık şeklinde kurulup sürdürülen ortaklığın aynı zamanda karı koca olmaları ve geçimsizlik sebebiyle ayrı yaşamaya başlamaları sebebiyle fiilen sona erdiği ileri sürülerek ortak malların kayyum tarafından güvence altına alınmasına ve aynen veya satışı suretiyle bedellerinin paylaştırılarak tasfiyeye karar verilmesi istenilmiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, menkul malların aidiyetinin tespiti için verilen süreye rağmen bir karar getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bu tür davalar H.U.M.K. nün 8. maddesinde sayılan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu dava ve işlerden değildir.

H.U.M.K.nun 4146 Sayılı Yasayla değişik 8. maddesinde değer veya miktarı 5.490,00 TL’yi geçmeyen davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmü getirilmiştir.

Somut olayda. 6.7.2006 tarihinde Anamur Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/35 Sayılı tespit dosyasıyla davaya konu kuyumcu dükkanında 8565.01 gr 22 ayar ve 4307.78 gr 14 ayar altın bulunduğu belirlenmiştir. Bunların toplam değerleri de 325 874.78 TL olarak bildirilmiştir.

Dava adi ortaklığın tasfiyesi isteminden ibaret olup olaya Medeni Kanunun ortaklığın giderilmesi hükümlerinin uygulanması doğru değildir.

Davanın değeri dikkate alındığında davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere dava dilekçesinin görev sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken esasa dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-03-2018, 15:16   #9
Avukat Bilal DOĞAN

 
Varsayılan

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmeler olup, (TBK 620/1 md.) bu sözleşme türü Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir.

DAVA :

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR :

Davacı, 1983 yılından itibaren….’nde reklamcılık alanında çalışmaya başladığını, 1991 yılından sonra da kendi işletmesini açmak sureti ile devam ettiğini, bu alanda tanınmış bir kişi olduğunu, uzun süredir iş yaptığı, ,,. bu ise isimli şirketin hakim ortağı ve yetkilisi olan davalının kendisine ortaklık teklif ettiğini ve kendisini de bu teklifi kabul ettiğini, davalıya olan güveni sebebiyle yazılı sözleşme yapmadıklarını, davalı ile aralarında sözlü bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, davalı tarafın bu aşamada yaklaşık 700.000,00-TL değerinde makine ve nakliye aracını finansal kiralama yolu kiralayarak, adi ortaklığın en başta gereksiz bir şekilde mali yük altına girmesine neden olduğunu, kendisinin bu ortaklığa yılların emeğini ve ticari itibarını koyduğunu, davalının ise çok daha ucuza mal edilebilecek makinelerin finansal kiralama yolu ile satın alınmasından başka hiç bir şey sağlamadığını, makinelerin bedelinin de kendisinin çalışması ile ödendiğini, davalı ile makinelerin borçlarının ödemesinden sonra yazılı sözleşme yapmayı kararlaştırdıklarını, ancak borçlarının bitiminden sonra davalının buna yanaşmadığını ve neticede davalının kendisine bu iş yerinde hiç bir hakkı olmadığını söyleyerek adeta kapının yolunu gösterdiğini, bunun üzerine kendisinin …… adında yeni bir şirket kurarak en baştan çalışmaya başladığını, adi ortaklığın davalının bu hileli davranışları ile sona erdiğini, bu nedenle tasfiye payının ödenmesi gerektiğini, ayrıca bu otaklıkla birlikte davalının kendisine ait olan müşteri portföyüne de sahip olduğunu belirterek, haksız rekabetin önlenmesi amacıyla davalının ticari unvanında ve internet sitesinde “Nokta Reklam” ibaresinin kullanılmasının durdurulmasına, ticaret siciline tescil edilmiş ise silinmesine, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araç ve makinelerin imhasına, kendisinin 25 yıl boyunca kullandığı 331 33 66 nolu telefonun davalı tarafça kullanılmasının durdurulmasına ve telefonun yeniden adına kaydedilmesine, davalı tarafın hileli davranışları nedeni ile sona eren adi ortaklığın belirlenecek olan tasfiye payının şimdilik 5.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın öncelikle husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacı ile aralarında bir adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, davacının kendisine başvurarak borç batağı içinde olduğunu söyleyip yardım istediğini, bunun üzerine kendisine ait şirkette davacıyı işe aldığını, … kayıtlarının incelenmesi ile bu durumun anlaşılacağını, davacının bir süre reklam departmanında işçi olarak çalıştıktan sonra istifa ederek işten ayrıldığını, kendisinin her türlü iş ve işlemini kendi şirketi adına yaptığını, davacının sahibi olduğunu iddia ettiği Nokta Reklam isim ve ünvanının kullanılmadığı gibi davacı adına kayıtlı telefon numarasının kullanımının da söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. maddesine dayanan alacak davası olup, bu davalara bakma görevinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, Mahkememizin görevsizliğine, Kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde tarafların başvurusu halinde dosyanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi olarak görevli ….. asliye hukuk mahkemesi ’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.

1-) Somut olayda davacı taraf, davalı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek bu davayı açmış ve adi ortaklığın feshinden kaynaklı tasfiye payı alacağı ile birlikte haksız rekabetin önlenmesine ilişkin taleplerde bulunmuştur. Davacının iddia ve talebine göre, taraflar arasındaki temel ilişki adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacının haksız rekabetin önlenmesine ilişkin diğer talepleri ancak adi ortaklığın ispatı halinde tasfiye aşamasında dikkat alınacak hususlardır.

Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmeler olup, (TBK 620/1 md.) bu sözleşme türü Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir.

Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.

O halde mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. maddesine dayanan alacak istemine ilişkin olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.

2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ :

Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anonim Şirket Ortakları Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 5 12-06-2014 16:41
Alacak Davası Mı/ İş Davası Mı/ Görev/ Tanıkla İspat av.gzm Meslektaşların Soruları 17 06-06-2008 16:58
alacak davası mı sebebsiz zenginleşme davası mi açmalı? sendurhukuk Meslektaşların Soruları 5 03-09-2007 18:08
Limited şirket ortakları ayrıldıktan sonra şirket borçlarından sorumlu tutulablir mi? senemü Meslektaşların Soruları 1 22-12-2006 02:45
Eşler Arasında Alacak Davası Yargıtay Kararı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 0 24-03-2005 20:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03379798 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.