Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

CMK Uygulama Sorunları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-06-2007, 21:46   #1
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan CMK Görevi - Gereği gibi Yapılması - Uygulama Sorunları

Bu konu başlığı altında, işini gereği gibi yapanlar ya da işini gereği gibi yapmayanlar tartışmasından ziyade.. CMK Müdafiliğinin... Pardon! Baro tarafından atanan Ceza Avukatlarının ve genelinde Ceza Avukatlarının sorunlarının CMK özelinde tartışılması amaçlı olarak açılmıştır.

Bu nedenle bu başlık altında finaline çok yaklaştığımız ÜCRETLER meselesini çözülmüş varsayarak.

1- Soruşturma ve Kovuşturma aşamalarında yaşanan sıkıntılar
2- Sanık, sanığın yakınları, mağdur ve mağdurun yakınları ile yaşanan sıkıntılar..
3- Görevin gereği gibi yapılıp yapılmadığı, gereği gibi yapılmasına engel olan sebepler ve mesleğin itibarına etkisi..
4-...
gibi ücret hariç her türlü uygulama probleminin tartışıldığı bir konu olmasını amaçlıyoruz. Bu nedenle bu başlık altında ücret meselesine tercihen hiç girmeden, girilecekse de ancak yeterliliği boyutunda kalarak.. Diğer uygulama sorunlarını tartışalım.. ve tabi ki site kuralları dışına çıkmayalım..
Old 23-06-2007, 00:24   #2
mehmet sirn

 
Varsayılan

Böyle bir konu açıldığı için öncelikle teşekkür ediyorum. Avukatların ceza yargılamasında ne kadar etkin olabildikleri konusu mesleğe başladığımdan beri kafamı kurcalayan bir konuydu. Mahkeme çoğu zaman avukatların sadece kalıplaşmış bir kaç cümle haricinde söyleyebilecekleri birşeyleri olmadığını düşünmektedir. Örneğin, "eksik hususlar giderilsin", "aleyhimize olan hususları kabul etmiyoruz", "sanığın tutuklu kaldığı sürenin gözönünde bulundurularak tahliyesini talep ediyoruz" şeklinde kalıplaşmış savunma cümleleri yerine mahkemeye yön verecek, hakimi yeni hususları araştırmaya yöneltecek şekilde savunma yapmamız gerekiyor.

CMK ücretlerimizin ödenmemesi ya da geç ödenmesi elbette çok önemli bir problem, ancak müdafisi olduğumuz kişinin özgürlüğünün kısıtlanmasından daha önemli olmaması gerekir.
Saygılar...





Alıntı:
Mahkeme önünde temsil, sanığa tanınmış savunma hakkının en önemli unsurlarından biridir. Bu konu özellikle duruşmalı yargılama yapılması sonucunu doğurmaktadır. Mahkeme önünde temsil, kamu davasının açılması kararı ile başlayıp, duruşma hazırlığı ve duruşma evresini içine alan, adına son soruşturma da denilen yargılamanın kesin hükümle sonuçlanmasına kadar sürer.

Sanığın kim tarafından temsil edilebileceği, sanığın temsilini üstlenen avukatın, hak ve yükümlülüklerinin neler olduğu temsil hakkının sınırları Anayasa ve CMUK dahil ilgili usul yasalarında düzenlenmiştir. Ancak sorun daha çok uygulamada bu hakkın etkin olarak kullanılması noktasında toplanmaktadır.

Ben konuya giriş olması açısından, ceza yargılamasında avukatın rolü üzerine bazı tespitler yapmak ve önerilerde bulunmak istiyorum. Bu amaçla çalışmamı hazırlanırken birçok meslektaşımla ceza yargılamasında avukatın rolü üzerine görüş alışverişinde bulundum. Yaptığım tespitleri şöyle özetleyebilirim: Ceza avukatlarının temel problemlerinin başında, duruşmalarda sanığı temsil ederken, yargılama sürecine etkili bir biçimde müdahale edememeleri gelmektedir. Bunun yasadan ve adli pratikten kaynaklanan pek çok sebebi bulunmaktadır. Avukatların özgüvenlerinin yetersizliği de bu sebeplerden birini oluşturmaktadır. Ceza yargılaması hukukunda savunma ve temsil güvencelere bağlanmış bir anayasal hak olmasına rağmen, adli pratiğin savunmanın etkisini ve rolünü değiştirdiğini görmekteyiz. Bizler gibi uygulayıcı olan yargıç ve savcılar da, savunma hakkının içeriği üzerine yeterince düşünmemekte ve önemsememektedirler. Bunun sonucu olarak yargılamada temsil zaman zaman sadece usul hükümlerinin uygulanması bakımından bir formalite olarak yerine getirilmektedir. Bu durum bazen duruşmada yargıcın, sürati sağlamak amacıyla sanık müdafiine söz vermeden, onun ağzından bazı talepleri zapta geçirtmesine kadar varabilmektedir. Sistem bu şekilde savunmayı dışlayan bir mantık üzerine oturtulmaktadır. Bu durumda özellikle DGM ve Ağır Ceza Mahkemelerinin kapsamına giren suçlara ilişkin davalarda avukatlar kendilerini duruşma salonunda işlevsiz hissetmektedir. Böyle bir süreçte avukatlar da duruşmaları yeterince önemsememekte, yargılama sürecine etkili olamayacağının inancıyla gerekli özeni göstermemektedir.

Avukat mahkeme önünde temsil görevini yerine getirirken, öncelikle psikolojik olarak savunma hakkını özümsemeli ve kendisinin yargılama sürecinde etkili olacağına inanmalıdır. Öte yandan temsilin ve savunmanın etkili olarak yapılabilmesi için avukatın ulusal ve uluslararası hukuk mevzuatına ve içtihatlara vakıf olması, doktrini takip edebilmesi, bilgilerini sürekli yenileyebilmesi gerekmektedir. Bu alandaki bilgisi ve bunu kullanma becerisi avukatın ve savunmanın rolünü ve yargılama sürecindeki etkisini güçlendirecektir. Ulusal veya uluslararası yargı organları önünde ileri süreceği tezler ve bu tezlerin kabul edilmesi ile oluşacak içtihatlar aracılığı ile sadece müvekkilinin haklarının korunmasını değil, aynı zamanda hukukun gelişmesini sağlamış olacaktır.

O halde avukatın müdafilik görevine başladığı anda suç isnadını ve dosyayı dikkatli bir biçimde incelemesi, ceza usul hükümleri ile insan hakları standartlarına aykırılık bulunup bulunmadığını sınaması ve aykırılıkları ulusal makamlar önünde ileri sürerek giderilmesini ya da tazminini sağlamaya çalışması gerekmektedir. Avukat yargılama boyunca, iç hukuk hükümleri ve ulusal mahkeme kararları ile AİHM içtihatlarından yararlanarak dava mahkemesi önünde sanık lehine tartışma açılmasını sağlamalıdır.
Old 23-06-2007, 01:27   #3
Kavaz

 
Varsayılan

Duruşmaya katılıp "tahliye talep ediyorum" diyebilmek için ne kadar emek verildiğinin farkına varmak bu kadar zor olmamalı.Meslektaslarımız bu farkı göremediği sürece;müvekkillerinde görememesi son derece olagan olacaktır.Sırf yapmış olmak için bir görevi yerine getiren meslektasım oldugunu kesinlikle düşünmüyorum.Ücret konusunda ise;ödenmesi veya ödenmemesi avukatların emeklerine duyulan saygı ile ilgilidir.Ücret ödenmiyor diyerek meslektaslarım bir insanın geleceği üzerinde kumar oynamaz.Öncelikle vicdanları,daha sonra mesleki ahlakları izin vermez.
Old 23-06-2007, 02:02   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İLKİNC
Duruşmaya katılıp "tahliye talep ediyorum" diyebilmek için ne kadar emek verildiğinin farkına varmak bu kadar zor olmamalı.
Ne kadar zor olabilir ki? Yoldan herhangi birini çevirsek söyleyemez mi? Yoksa başka bir şey mi söylemeye çalışıyorsunuz? Açıklar mısınız?
Old 23-06-2007, 10:50   #5
AV.SERTANn

 
Varsayılan

"Baro tarafından atanma sonucu takip edilen dosyalara madem ki görev alındı o ozaman yeterli önem gösterilmesi gerekir" şeklinde düşüncemi muhafaza etmekle birlikte hiç bir şey yapılmasa da(yapılmadığı kanaatinde değilim) süreler içinde usuli hükümlerin öngördüğü işlemlerin yapılması,Temyiz,Bozmadan sonra yine davanın görülmesi yine Temyiz,İtiraz gibi diğer usuli işlemleri yapmak bile sanık veya mağdur,katılan için ve tabii ki Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanabilmesi,yerleştirilmesi,Yargıtay'ın (ve ileride İstinaf Mahkemelerinde) İçtihad oluşturulmasına ön ayak olmak bile başlı başına büyük ve vazgeçilmez bir hizmettir.Bir ceza hükmünün temyiz edilmemesi ile temyiz edilmesi arasında dağlar kadar fark vardır.

Örneğin Temyiz ile ilgili olarak şu itiraz öne sürülebilir; "Aman efendim ne var vatandaş da bir beyanla veya iki satırlık bir dilekçe ile hükmü temyiz edebilir"....Fakattt...en en basitinden örneğin Ceza verildiği halde ERTELEME ,Denetimli serbestlik hükmünün bile temyiz edilmesi gerektiğini bunun sanık veya Katılan açısından çok büyük yararları olduğunu vatandaş değil ancak bir avukat takdir edebilir.(Belki de hukuk fakültesinden terk, dilekçe delisi bir vatandaş değilse(çokça rastlanıyor.... ))
Old 23-06-2007, 12:22   #6
av_zeynep

 
Varsayılan

cmk atamalarının iskenceyi bir nebze de olsa azalttığını görmek gerek bence. Cünkü polis avukat tarafından kontrol edilmiş oluyor. Savcı ve hakimlerin iskenceyle karşılaştıklarında yaptıkları tek şey git dilekçe ver demek oluyor. Avukatlık sadece tahliye talep etmekten ibaret değildir. Avukat olmayan dosyalarda hakimlerin kararlarına dikkat edersek farkı anlayabiliriz.

Ödemelerin yapılmadığını söylemek neden utanc verici anlamıyorum. Eczacılar bunun icin sokaklara dokuldu.

Son yönetmelikteki müdafi ücretinin yargılama gideri sayılacağı hükmü kişinin adil yargılanma hakkını ortadan kaldırdı. Artık insanlar ceza alırsam bir de avukatlık ücreti ödeyeceğim düşüncesiyle hareket edeceğinden zorunlu midafilik dışındaki durumlarda talep gelmeyecektir. Bunları gözden kacırmadan ama yaptığımız işin karşılığını da bekleyerek soruna bakmamız gerekiyor bence

Av.Zeynep Kaya
Old 23-06-2007, 19:25   #7
ragıp

 
Varsayılan

Çeşitli platformlarda, yıllarca savunma hakkının kutsallığını savunduk. Sonuçta eğrisi ve doğrusu ile, herkesin savunma hakkının olduğu kabul edilerek, yasaya, Baro tarafından avukat görevlendirileceği kondu.
Ama belli bir süre sonra baktık ki, sorun, savunma sorunu olmaktan çıkıp, savunanın ücreti sorununa dönüştü. CMK avukatlığı diye arama yaparsanız, karşınıza avukatların ücretlerinin ödenmemsi forumları çıkıyor.
Aslında sorun daha farklı.Özetlersek:
CMK avukatları, genel hatları ile bilgisiz. Bu bilgisizlik, hukuk bilgisinin eksikliğinden gelmiyor. dava dosyası hakkında sadece gördükleri kadar bilgi sahibi oluyorlar. Büyük çoğunluğu, duruşmalara dosya fotokopisi olmadan giriyor. Aynı şekilde, tutuklu müvekkilleri ile, cezaevinde yeterli görüşmeyi yapmadan davayı alıyorlar. Dava sırasında da görüşmüyorlar.
Burada, müdafileri suçlamanın haksızlık olduğunu, en önyargılı kişi bile anlar. Sorun, müdafi ücreti olarak takdir edilen parada.
Ama öncelik, savunma hakkı mı, savunma bedelinin karşılanması mı? Buna karar vermek gerekir.
Old 24-06-2007, 00:05   #8
cesur_yürek

 
Varsayılan

Öncelikle ,CMK görevi zaman zaman dosyaya hakim olunamasa bile ve birçok soruna rağmen iyi bir şekilde yapılabilir.Bu, atanmış avukatın kendisinde biter.Formalite icabı olarak da görülebilir.Mesela ;Kolluğa gittiniz şüphelinin ifadesi alındı ve altına müdafii olarak imzanızı attınız ;Eğer hukuka aykırılıklar varsa ve bunlara müdahale etmiyorsanız noter görevi yapıyorsunuz demektir.Zorunlu müdafiiyim ücret almıyorum ya da ücreti geç alıyorum ,bitse de gitsek diye düşünebilir avukat. veya ücreti geç alıyorum ama savunma hakkı kutsaldır.Noter görevi görmeyeyim ,hukuki yardımda bulunayım şeklinde de düşünebilir avukat. Başka açıdan bakarsak Savunma hakkına tamam. Peki Savunma makamının hakkı yok mu ? Savunma bedelinin karşılanması gerekir.
Old 24-06-2007, 13:27   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

CMK avukatlığı ile ilgili genel düşüncelerimi yazma hakkımı saklı tuturak; bir kaç soru sormak istiyorum.

1-Dosyada CMK avukatının Baro tarafından atandığına dair bir belge yoksa; bu ne anlama gelmektedir? (Şüpheli, avukatı sulh ceza mahkemesinde sorgusu yapılırken gördüğünü daha öncesinde kendisiyle hiç görüşmediğini ifade etmektedir.)

2- İlçede tek avukat var ise; her CMK uygulamasına kendisinin gönderilmesi ne kadar doğrudur? Uygulama nasıldır bilmiyorum ama ilçenin bağlı bulunduğu ilin Barosunun bu konuya dikkat etmesi ve yakın ilçelerden başka avukatları ataması daha uygun olur mu?

3- Mahkemelerin veya savcılık makamının; işi bir an önce görmek için, baroya yazı yazmadan o anda koridorda bulunan bir avukatı görevlendirmesi mümkün müdür? Böyle bir olay yaşansaydı, şüphelinin savunma hakkının kısıtlandığı savunması yapılabilir mi?( Şüpheli kendisine barodan avukat atandığı düşüncesiyle, ifadesinde avukatın bulunmasına itiraz etmemiştir.)



Uygulamacı meslektaşlarım yardımcı olursa sevinirim.

Saygılarımla
Old 24-06-2007, 15:09   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

1- Soruşturma ve Kovuşturma aşamalarında uygulama farklıdır. Soruşturma aşamasında durumun aciliyeti gereğince telefonla irtibat kurularak nöbetçi Avukatlardan biri görevlendirilir. Buruda mutlaka temsilci (ben) aranıyorum ve nöbet grubundan birini gönderiyorum. Kovuşturma aşamasında ise mutlaka yazılı talep aranır ve yazıya cevaben Avukat tayin edilir. Görevlendirmenin olmaması olayın geçtiği yerdeki uygulamaya göre ahbap çavuş ilişkisi içerisinde bir iş yapıldığı izlenimi uyandırabilir. Soruşturma aşamasında talep etmedi ise ve suç zorunlu müdafilik kapsamında değil ise Avukat istenmemiş olabilir. Ancak sorguya sevk edilmesi ile sorguda Avukat bulundurulması zorunlu olduğundan ivedi olarak Avukat gerekmiş ve o an orada olan biri rica minnet sokulmuş olabilir.

2- Örnek olarak Marmara Adasında tek avukat var. Bildiğim kadarı ile epey bir sıkıntılı oluyor. Erdek ilçesinden Avukat görevlendiriliyor ve gitmek gelmek de epeyce sıkıntılı.. Zaten menfaat çatışması olduğunda menfaati zıt tarafların müdafiliğini üstlenmemesi gerektiğini savcılık ve mahkeme de gözetmek durumundadır.

3- Durum Baro'dan sorularak aydınlatılabilir. Kişi nöbet listesinde değil ise (o gün nöbetçi değil ise) Baro tarafından görevlendirilmediği ortaya çıkar zaten.. Böyle bir durumda ilgili Avukatın görevini gereği gibi yapmadığı ortaya çıkar ki başı birazcık! derde girebilir.
Old 24-06-2007, 15:46   #11
ragıp

 
Varsayılan

CMK uygulamasında, şimdi pek sorun olmayan, ama sıkıntısı yavaş yavaş hissedilen; İleride, hem sanık hem de müdafi açısından sorun yaratacak bir olay var.
Bldiğiniz üzere, ceza yargılaması çok uzun sürüyor. Ayrıca, sanıkların cezaevinden geç gelmesi, yazılı usul olmaması, herşeyin zapta geçmesi nedeniyle duruşmalar uzun sürüyor ve saatlere uyulmuyor.
Bu durumda, CMK avukatları doğal olark yoğun bir iş yükü ile karşı karşıya kalacaklar. Belii bir süre sonra, her gün 5-6 duruşmaya dirmek zorunda kalacaklar.
Belli bir süre mazeretlere işi götürseler bile, duruşma kaçırmaları zorunlu hale gelecek.
başsavcılık tebliğnamesine yanıt veremeyecekler. Bunun gibi bir sürü sorun.
Sanıklar, avukatları baroya şikayet etmeye başlayacak.
Bu sorun, bence en öemli uygulama aksaklığı olarak, pek çok meslektaşı yakacak.
Paralardan önce, bu soruna şimdiden çare bulmak gerekir
Old 24-06-2007, 16:00   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Ancak sorguya sevk edilmesi ile sorguda Avukat bulundurulması zorunlu olduğundan ivedi olarak Avukat gerekmiş ve o an orada olan biri rica minnet sokulmuş olabilir.


Sayın Doğanel, öncelikle yanıtlarınız için teşekkür ederim.

1- Benim kafamı karıştıran da alıntı yaptığım cümlenizdeki gibi bir olayın olması durumunda; şüpheli/sanığın savunma hakkının kısıtlanmış olup olmayacağıdır. Bir başka deyişle; prosedüre uygun olarak şüpheliye müdafii atanmamışsa,(Sorguda fiilen müdafii bulunmasına rağmen)yapılan işlemler geçersiz değil midir? Ya da böyle bir durumla, hiç müdafii talep olunmadan sorgusu yapılmış bir kişinin arasında bir fark var mıdır?

Alıntı:
Zaten menfaat çatışması olduğunda menfaati zıt tarafların müdafiliğini üstlenmemesi gerektiğini savcılık ve mahkeme de gözetmek durumundadır.

2-Bu küçük ilçemizde tek avukatın olduğunu önceki mesajımda söylemiştim. Peki sözkonusu olayda, müşteki cumhuriyet başsavcısı olsa şüpheliye yine ilçedeki tek avukatın (atanma yöntemini gözden kaçırmadan)müdafii olarak atanması olayda başka tuhaflıkların olduğunu da düşündürür mü?

Alıntı:
Kişi nöbet listesinde değil ise (o gün nöbetçi değil ise) Baro tarafından görevlendirilmediği ortaya çıkar zaten.. Böyle bir durumda ilgili Avukatın görevini gereği gibi yapmadığı ortaya çıkar ki başı birazcık! derde girebilir.

3- Sözkonusu meslektaşımla telefonda görüştüm. Kendisi de şüpheli ile sorgudan önce görüşmediğini beyan etmiştir. Pekiyi, müvekkille görüşmeme nedeni ne olabilir? Görüşmesi için 3-4 saatlik bir süre de varmış...

Kendisine telefonda, bende sorgu zaptından başka bir şey olmadığını, varsa savcılık ifadelerini(Ki tanık da dinlenilmiştir) fakslamasını rica ettiğimizde; kendisinde de başka evrak olmadığını söylemiştir.

Konu başlığı altında 3 üncü maddede "Görevin gereği gibi yapılıp yapılmadığı"hususuna örnek olsun diye bu maddeyi açtım. Daha sonra yazacaklarım baki kalmak kaydıyla...

Saygılarımla
Old 24-06-2007, 18:36   #13
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sorguya rica minnet de sokulsa, Baro görevlendirmesi ile de sokulsa usuli gereklilik olan Avukat bulundurma olgusu şeklen gerçekleştirilmiştir.

Baronun haberdar olmayışı ancak Barodan görevlendirme alamamasına ve dolayısıyla CMK'dan ücret alamamasına yol açar. Diğer halde vekalet ilişkisi olduğu varsayımı ile Avukatlığa ehil bir şahsın sorguda bulunması olgusu şeklen gerçekleşmiş olur.

Sonuçta ister Baro görevlendirmiş olsun, ister vekalet ilişkisi ile girmiş olsun, bir Avukat sorgu aşamasında bulunmuştur. Avukat tarafından yapılan hizmet ise (görüşme, hukuki bilgilendirme vs.) işin doğası gereği, savcılık veya mahkemenin denetim ve takdirinde değildir.

Kaldı ki, "Avukat beni bilgilendirse idi başka türlü ifade verirdim" gibi bir savunma da durumu daha beter kendi alehine çevirecektir.

Avukatın şikayet edilmesi ve hukuki yardımın gereği gibi yapılmadığı iddiası söz konusu olsa dahi bu ancak kişi ile Avukat arasında sonuç doğuracaktır. Mahkemenin bunlara itibar etmesi söz konusu olmayacaktır.

Sonuç olarak şikayet olumlu sonuç verip Avukat Görevi İhmal'den ceza dahi alsa mevcut dosyada bu ancak,
Alıntı:


CMK 148/4
[4] Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.

kuralının işletilmesine yol açacaksa da, hakimin gerekçesinde buna yer veremeyecek olması, oluşan kanaatin hafızalarından da silinmesi sonucuna yol açmayacağından sonuca anlamlı bir etkisi olmayacaktır.
Old 25-06-2007, 13:24   #14
mehmet sirn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
1-Dosyada CMK avukatının Baro tarafından atandığına dair bir belge yoksa; bu ne anlama gelmektedir? (Şüpheli, avukatı sulh ceza mahkemesinde sorgusu yapılırken gördüğünü daha öncesinde kendisiyle hiç görüşmediğini ifade etmektedir.)

Avukatın, şüphelinin sorgusunda hangi sıfat ve gerekçeyle bulunduğu sorgu zaptında yazılması gerekir. Baro tarafından atanmışsa veya şüphelinin seçtiği müdafii ise bu hususun sorgu zaptına yazılması gerekir.

Dosyada CMK avukatının Baro tarafından atandığına dair bir belge yoksa; ya şüphelinin kendi seçtiği müdafiidir yada ailesi tarafında seçilen müdafiidir. Başka bir seçenek yok sanırım.

Uygulamada daha çok "Avukat bey, bir sorgu var . Bir zahmet girseniz, daha sonra görevlendirme yazınızı getirirsiniz" şeklinde oluyor. Elbette bu uygulama büyükşehirler için geçerli değil, daha çok küçük yerlerde görülen bir uygulama.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukukçular ve Kilo Sorunları Admin Konumuz : Hukukçular 91 24-01-2014 17:14
Çalışanların Soruları / Sorunları Y£LİZ İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 0 15-01-2007 21:27
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Uygulama Sorunları Sertifika Programı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 0 12-11-2006 10:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04330206 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.