|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
13-05-2008, 16:34 | #1 |
|
Tasfiye Memurunun Sorumluluğu
Saygıdeğer Arkadaşlar;
Çok yakınım olan bir kişi mahkeme kararıyla payı olmadığı (X) AŞ. nin tasfiye memuru olmuştur. Tasfiye sürecinde şirketin aktifi ve pasifi olmadığı için maddi hiç bir işlem yapmamıştır. Diğer işlemler eksiksiz olarak yerine getirilmiş fakat tasfiye sürecinde vergi dairesince gönderilen ödeme emirleri ve vergi ceza ihbarnamelerine (bunlar tasfiye dönemi ile ilgili değil) hiçbir itirazda bulunmamıştır. Geçenlerde vergi dairesi müdürü şifai olarak kişiyi çağırmış ve bu ödeme emirlerinin kendisine tebliğ edildiği ve kendisinden tahsil edeceklerini belirtmiştir. Bu tahsilatı bu kişiden yapabilirler mi? Bizim yapmamız ve izlememiz gereken yollar nelerdir. SAYGILAR |
13-05-2008, 17:06 | #2 |
|
İhbarnameler şirket adına mı (şirket adına ise şirketin eski ünvanı ile mi, yoksa, Tasfiye Halinde .................... Şti. adına mı düzenlenmiş), ya da tasfiye memurunun adına mı düzenlenmiş?
Bu soruların cevabı taraf ehliyeti açısından ve yapabilecekleri ile yapamayacakları yönünden önemlidir. |
13-05-2008, 17:36 | #3 |
|
gönderilen ödeme emirleri ve vergi ceza ihbarnameleri,alacak olarak kaydedilmiş olur,sonuçta aciz vesikası düzenlenir. ancak tasfiye memurunun şahsi sorumluluğu ( vergi dairesine karşı)olması mümkün değildir.
--tasfiye memuru şirketi tasfiye etmekle mükelleftir. saygılar |
14-05-2008, 07:35 | #4 |
|
Sayın Üstadım;
Ödeme emirleri ve vergi ceza ihbarları tasfiye halinde (X) AŞ. adına düzenlenmiştir. Ama tebliği tebellüğ eden Tasfiye Memuru bi de ödeme emirlerinin ve vergi ceza ihbarlarının dönemi tasfiye öncesi dönem. Bu alacağı tasfiye memurundan isteye bilirler mi? Sayın Av. Kemal Bey düşüncenizi kanun maddesine dayandıra bilirmisiniz? Teşekürler |
14-05-2008, 09:40 | #5 |
|
Sayın Solmaz,
Tasfiye memurlarının şirket tasfiye dönemine girdikten sonraki tahhakkuk eden vergiler için sorumluluğu söz konusudur. Ancak Tasfiyi döneminden önceki dönemlere ait vergiler, vergi cezaları için ortaklığın temsilcisinin sorumluluğu devam etmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin son fıkrası uyarınca Tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara alt sorumluluklarını kaldırmaz. Saygılarımla. |
14-05-2008, 17:00 | #6 |
|
Sayın Arkadaşlar gösterdiğiniz ilgi ve alaka için çok teşekür ederim. Görüşmelerimiz sonucu ilgili vergi dairesi hatasını kabul etti. Şimdilik hata düzeltme dilekçesi vereceğim.
|
04-11-2011, 14:41 | #7 |
|
Tasfiye Memurunun Sorumluluğu
Sayın Meslektaşlarım selamlar,
Ben de konuyla ilgili olarak bir konuda görüş ve tecrübelerinize başvurmak isterim. X şirketine 2006 yılında ayıplı araç değişimi için dava açılıyor. X şirketi 2008 yılında dava sürerken tasfiye ediliyor. Dava 2009 yılında karara bağlanıyor ve şirket davayı kaybediyor. Bu sürede şirket dava dosyasına tasfiye halinde olduğunu bildirmiyor ve davayı da kaydetmiyor. Bu durumda doğrudan tasfiye memurlarının sorumluluğu için bir dava açılabilir mi?Yoksa öncelikle şirketin ihyası için bir dava mı açmak gerekir? Bu arada tasfiye memurları şirketin yönetim kurulu üyeleri. İlginize teşekkür ederim |
23-11-2012, 16:34 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Tasfİye Memurlari Hakkinda
bu konuya tesadüfen rastlayınca tekrar bir araştırma yaptım ve ARŞİV-BİLGİ oluşması için tespit ettiğim bir yazıyı ekliyorum: http://www.legalisplatform.net/Makal...rlar%C4%B1.pdf Tasfiye Memurlarının Tasfiye Memuru ve Kanuni Temsilci Sıfatlarından Doğan Vergi ve Amme Alacağı Sorumlulukları Fehmi GUNAY Hatay Vergi Dairesi Baskanı I. Giris Bilindiği uzere, tasfiye memurlarının vergiyle ilgili sorumlulukları, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanunda duzenlenmistir. Genel olarak, tasfiye memurları, Vergi Usul Kanununda yer alan sekli ve maddi odevleri, kanuni temsilci sıfatıyla yaparlar. Kurumlar Vergisi Kanunundaki sekli ve maddi odevler ise bu kanunda ozel olarak tasfiye memurlarına yuklenmis olduğu icin tasfiye memuru sıfatıyla yapılır. 6183 sayılı Kanunun 32 ve 33'uncu maddelerinde yazılı sorumluluklar, ozel olarak tasfiye memurları sıfatı anıldığı icin bu maddelerdeki odevler de tasfiye memuru sıfatıyla yapılır ve buradaki sorumluluk ta tasfiye memurluğu sebebiyledir. Tasfiye memurları, Vergi Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddelerindeki hukumlerin mefhumu muhalifinden hareketle ve Turk Ticaret Kanununun ilgili hukumleri uyarınca tasfiye memuru oldukları donemde aynı zamanda kanuni temsilci de olduklarından amme alacaklarının tahsilinde kanuni temsilci sıfatıyla da sorumlulukları soz konusudur. Bu yazımızda tasfiye memurlarının amme alacaklarıyla ilgili sorumlulukları, bunların tasfiye memuru sıfatından ve kanuni temsilci sıfatından kaynaklanan sorumluluğu olarak iki kategoride ele alınmıs olup konuyla ilgili dusunce ve goruslerimiz asağıda ifade edilmistir. II. AMME Alacağından Dolayı Tasfiye Memuru Sıfatıyla Sorumluluk A. Tasfiye Memurunun Tasfiye Halindeki Sirketin Amme Borcunu Odeme Gorevi 6183 sayılı kanunun 32'nci maddesinde, tuzel kisilerin tasfiyesinde bunların borclu bulundukları amme alacaklarını odeme gorevinin, tasfiye memurlarına gececeği hukme bağlanmıstır. Bu hukme gore, tasfiye halindeki kurumun amme borclarını odeme gorevi tasfiye memuruna gecmektedir. Buradaki amme borcu, tasfiye halindeki kurumun tasfiyeye girmeden onceki zamanlarda ortaya cıkan amme borcları olabileceği gibi tasfiye doneminde ve tasfiye memurunun gorevli olduğu donemde ortaya cıkan amme borcları da olabilir. Đster tasfiyeden onceki donemlerde ister tasfiye doneminde ortaya cıkan tuzel kisiye ait amme borclarını tasfiye memuru odemekle mukelleftir. Bu maddede dile getirilen husus, bir gorevdir. Bu gorevi yapmak zorunda olanlar ise tasfiye memurlarıdır. Tasfiye memuru tabii ki, tasfiye halindeki sirketin amme borcunu, tasfiye doneminde sirkete ait kaynaklardan odemek durumundadır. Diğer bir ifadeyle tasfiye islemleri yapılırken ortaya cıkan değerler olması durumunda bu değerlerden sirkete ait amme borcunu odemesi gerekir. Dolayısıyla tasfiye halindeki sirketin amme borcunu tasfiye memurunun tasfiye halindeki sirket dısındaki baska kaynaklardan ya da kendi cebinden odemesi soz konusu edilemez. Bu durumda, tasfiye halindeki sirketin tasfiye yapılırken ortaya cıkan bir değer veya tasfiye bittiğinde elde edilen bir artı değer yok ise tasfiye edilen sirketin amme borcu odenmediği icin tasfiye memurunun odevini yağmadığı ileri surulemez Tasfiye memurunun bu gorevi yerine getirebilmesi icin tasfiye surerken veya tasfiye bittiğinde bu borcu odemeye imkan verecek bir artı değerin ortaya cıkması gerekir. Bu maddede bu gorevi yerine getirmememin mueyyidelerinden bahsedilmemistir. Buna karsın tasfiye edilen sirketin amme borclarını odeme yukumluluğunu yerine getirmeyen tasfiye memurunun mali sorumluluğu 33'uncu maddede duzenlenmistir. B. Tasfiye Memurunun 6183 Sayılı Kanunun Tatbikine Đliskin Gorevleri Ote yandan yukarıda bahse konu edilen 32'nci madde hukmu gereği, tasfiye halinde 6183 sayılı kanunun uygulanmasıyla ilgili gorevlerin ifası da tasfiye memuruna gecer. Bu hukumde anılan kanunun uygulanmasıyla ilgili gorevlerin, odeme dısındaki diğer tum gorevler olarak anlasılması gerekir. Diğer bir ifadeyle tasfiye halindeki tuzel kisinin amme borclarını odeme gorevi 32'nci madde hukmunde ayrıca ve ozellikle anılmıs olduğu icin, bu gorev dısında kalan ve kanunun uygulanmasına iliskin diğer tum gorevlerin tasfiye memurlarınca ifası gerekir. C. Tasfiye Memuru Sıfatı Sebebiyle Mali Mesuliyet 6183 sayılı kanunun 33'uncu maddesi, tasfiye memurlarının sorumluluğunu duzenlenmistir. Buna gore, tasfiyenin basladığını, uc gun icinde ilgili tahsil dairesine bildirmek zorunda olan tasfiye memurları, amme idarelerinin her turlu alacaklarını odemeden veya odemekle uzere karsılık ayırmadan tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamazlar veya bunlar uzerinde herhangi bir sekilde tasarrufta bulunamazlar. Yukarıdaki hukme aykırı hareket eden tasfiye memurları, tahakkuk etmis ve edecek amme alacaklarından sahsen ve muteselsilen sorumlu olurlar. Bu sorumluluk, yapılan tasarrufların ifade ettiği para miktarını gecemez. Ote yandan tasfiye memurlarının odedikleri borclar icin amme alacağı odenmeden kendilerine dağıtım yapılmıs olan kisilere rucu etme hakları vardır. Bu madde hukmunde de onem arz eden hususlar; 1 . Tasfiye sonucunda elde edilenin, amme idarelerinin her turlu alacaklarının odemeden veya odemek uzere karsılık ayırmadan dağıtamayacağı ve bunlar uzerinde herhangi bir sekilde tasarrufta bulunulamayacağı, 2 . Amme idarelerinin her turlu alacağı odenmeden veya odenmek uzere karsılık ayırmadan tasfiye sonucunda elde edilen dağıtılır veya uzerinde herhangi bir sekilde tasarrufta bulunulursa tasfiye memurunun bundan dolayı sahsen ve muteselsilen sorumlu olacağıdır. Bu acıklamalardan anlasılmaktadır ki, bu maddede belirtilen sorumluluğun bahse konu edilebilmesi icin, tasfiye sonucunda elde edilen bir değer ortaya cıkmıs olması ve bu değerden amme idarelerinin her turlu alacağının odenmemis veya odenmek uzerede karsılık ayrılmamıs olması gerekir. Bu ise ancak bir incelemeyle veya yeterince yapılmıs bir arastırmayla ortaya konulabilir. Vergi idaresinin tasfiye donemlerini ve islemlerini incelemis bu donemde ortaya bir artı değer cıktığını ve bu değerden o donemde var olan sirket amme borclarının odenmemis veya odenmek uzere karsılık ayrılmamıs olduğunu tespit etmesi gerekir. Bu tespitler yapılmıs olmak kaydıyla odenmemis amme borclarından, tasfiye memuru bu sıfatıyla sahsen ve muteselsilen sorumlu tutulabilir. III. Tasfiye Memurunun Kurumlar Vergisi Kanunundan Doğan Sorumluluğu Tasfiye ile ilgili duzenlemeler, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17'nci maddesinde hukme bağlanmıstır. Tasfiye memurlarının sorumluluğu ise bu maddenin 7 numaralı bendinde duzenlenmistir. Buna gore, tasfiye memurları, kurumun tahakkuk etmis vergileri ile tasfiye beyannamelerine gore hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar icin Đcra ve Đflas Kanunun 207'nci maddesine uygun bir karsılık yırmadan aynı kanun 206'nci maddesinde dorduncu sırada yazılı alacaklılara odeme ve ortaklara paylastırma yapamazlar. Bu kuralın aksine bir uygulama yapılmıs olması durumunda tasfiye memurları, bu vergilerin asıl ve zamları ile vergi cezalarından sahsen ve muteselsilen sorumludur. Ote yandan aynı maddenin 8 numaralı fıkra hukmune gore, tasfiye beyannamesi verildikten sonra tasfiye islemlerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme, tasfiye memurları tarafından istenen ve tasfiye islerinin vergisel yonden incelenmesine iliskin bir incelemedir. Yoksa idarenin gerek gormesi uzerine tasfiye halinde olsa dahi mukellefler nezdinde inceleme her zaman yapılabilir. Tasfiye memurlarının inceleme talepleri vergi idaresince uc ay icinde tamamlanıp ve inceleme sonucunun da bir ay icinde tasfiye memuruna bildirilmesi gerekir. 9 numaralı fıkra hukmune gore, hukuki statuler, faaliyet gosterilen alanlar ve tasfiyeye giris tarihindeki aktif buyuklukler dikkate alınarak tasfiyesi sonuclanan mukelleflerin tasfiye donemlerinin incelenmemesi konusunda Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıstır. Tasfiye islemlerinin vergi kanunları acısından incelenmesi sonucunda kurumdan aranan vergilerin olması durumunda bu vergilerin sonucu alınıncaya kadar tasfiye memurunun yukarıda belirtilen sorumluluğu devam edecektir. Bu kanundaki belirlemeler, yine tasfiye memurunun sorumluluğunun belirli sartların gerceklesmesi durumunda ortaya cıkabileceğini gostermektedir. Diğer bir ifadeyle vergi idaresi, tasfiye memurunun veya memurlarının tasfiye donemindeki islemlerini vergi incelemesine tabi tutup ta inceleme sonucunda tasfiye memurunun kanunda belirtilen kurala uygun olarak sirket adına tahakkuk etmis vergileri ile tasfiye beyannamelerine gore hesaplanan vergiler ve diğer itirazlı tarhiyatlar icin Đcra ve Đflas Kanunun 207'nci maddesine uygun bir karsılık ayırmadan aynı kanun 206'nci maddesinde dorduncu sırada yazılı alacaklılara odeme ve ortaklara paylastırma yaptığı tespit edilirse bu durumda tasfiye memurunun sorumluluğu soz konusu edilebilecektir. Bu hukme gore tasfiye memuru vergi ve buna bağlı alacakları odemeden veya odenmek uzere karsılık ayırmadan once, Đcra ve Đflas Kanununun 206'nci maddesinde yer alan birinci, ikinci ve ucuncu sıradaki alacaklılara odeme yapabilecekti r. IV. Tasfiye Memurunun Kanuni Temsilci Sıfatından Doğan Sorumluluğu Bilindiği uzere, kanuni temsilcilerin amme alacağından dolayı sorumluluğu 6183 sayılı kanunun mukerrer 35'inci maddesinde duzenlenmistir. Buna gore, tuzel kisilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlasılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin sahsi mal varlıklarından 6183 sayılı kanunun hukumlerine gore tahsil edilir. Aynı maddede yer alan ucuncu fıkra hukmune gore ise, tuzel kisilerin tasfiye haline girmis veya tasfiye edilmis olması, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giris tarihinden onceki zamanlara ait sorumluluğunu kaldırmaz. Vergi Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddelerinde de, tuzel kisilerin tasfiye haline girmis veya tasfiye edilmis olmasının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giris tarihinden onceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı hukme bağlanmıstır. Yukarıda yer verilen hukumlerin mefhumu muhalifinden, tasfiyeye girisle birlikte sirketin kanuni temsilcisinin tasfiye memurları olduğu sonucu cıkarılabilir. Diğer bir ifadeyle kanun koyucu, sirketlerin kanuni temsilcilerinin (yonetim kurulu, yonetim kurulu uyesi, mudur, limited sirket ortakları vb.) sorumluluğu tasfiyeye girisine kadar kabul etmis tasfiyeye giristen sonraki sorumluluğu ise tasfiyeye girisle birlikte kanuni temsilci sıfatı da kazanan tasfiye memuruna yuklemistir Turk Ticaret Kanununun tasfiye ile ilgili hukumlerinden bir kısmı, anonim, limited, eshamlı komandit ve kollektif sirketler icin ortak hukumlerdir. Bu kapsamda ortak hukumlerden olan ve tasfiye halinde sirket organlarının gorev ve yetkileri ile tasfiye memurlarının sirketi temsili konusunda duzenlemeler iceren iki madde hukmu dikkatimizi cekmektedir. Bunlar, 218, 219 ve 440'ıncı maddelerdir. Kollektif sirketlerin tasfiyesiyle ilgili duzenlemeleri iceren kısımda yer alan ve tevkil baslıklı olan 218'inci madde hukmune gore, tasfiye memuru gorevlerini, diğer bir tasfiye memuruna veya ucuncu sahıslara devredemez. Bazı muayyen is ve islemleri ifa icin tasfiye memurları iclerinden birini veya bazılarını yahut baska bir sahsı vekil tayin edebilirler. Temsil baslıklı 219'uncu madde hukmune goreyse tasfiye halinde bulunan sirketi mahkemelerde ve haricte temsil yetkisi tasfiye memurlarına aittir. Turk Ticaret Kanunun 450'nci maddesi uyarınca bu iki hukum anonim sirketler ve 552'nci maddesi gereğince limitet sirketler icin de uygulanması gereken hukumlerdir. Ote yandan limitet sirketler icin de gecerli olan ve Turk Ticaret Kanunun 440'ıncı maddesinde yer alan hukumde tasfiye halindeyken sirket organlarına ait gorev ve yetkilerin, tasfiyenin yapılabilmesi icin zaruri olan ve fakat mahiyetleri icabı tasfiye memurlarınca yapılamayan muamelelere inhisar olacağı belirtilmistir. 6183 sayılı Kanunun 32'nci maddesinde bu kanunu tatbikiyle ilgili tum gorevlerin tasfiye memurlarınca yapılacağına iliskin hukumden daha once bahsetmistik. Dolayısıyla 6183 kapsamında yapılacak tum islemlerde tasfiye halindeki sirketi tasfiye memuru temsil edecek ve bu islemlere iliskin tasfiye halindeki sirketce yapılması gereken odev ve gorevler tasfiye memuru tarafından yerine getirilecektir. Vergi Usul Kanununda tasfiye memuru ibaresi sadece 162'nci maddede anılmıs olup bu maddeye gore tasfiye memurları, tasfiye kararlarını ve tasfiyenin bittiğini vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Anılan kanunun baska hicbir hukmunde tasfiye memuru ibaresi gecmemektedir. Vergi Usul Kanununun 8'inci maddesinde vergi sorumluluğu muessesesi icinde mukellef ve vergi sorumlusunu tanımlamıs, ayrıca, kanuni temsilcilerin odevini (bu duzenleme icinde sorumluluk ayrı bir fıkrada islenmistir), vergi kesenlerin sorumluluğunu ve mirascıların sorumluluğunu duzenlemistir. Buna karsın tasfiye memurlarının Vergi Usul Kanununda doğrudan tanımlanmıs bir sorumluluğuna iliskin duzenleme yapılmamıstır. Bu durum, bizim Vergi Usul Kanunu kapsamında olan hususlarla ilgili odev ve sorumluluklarının doğrudan tasfiye memuru olarak değil ve fakat kanuni temsilci olarak yapılacağı seklindeki bir kanaate varmamıza sebep olmustur. Tasfiye donemlerinde vergisel odevler sadece Kurumlar Vergisi Kanununda hukme bağlanan tasfiye beyannameleri verilmesiyle sınırlı değildir. Vergi Usul Kanunu kapsamındaki tum (defter tutma, muhafaza etme, istendiğinde ibraz etme, tum vergilerle ilgili beyannameleri verme, bilgi verme, tahakkuk eden vergileri vadesinde odeme vb.) odevleri yapması gereken normal sartlar altında sirketlerin kanuni temsilcileridir. Ancak tasfiyeye girmis bir sirketin tasfiye memuru tayin edilmis olması durumunda normal zamandaki kanuni temsilcilerinin (yani A.S.'lerde sirket yonetim kurulu veya yonetim kurulu uyesi mudurler, ltd. sirket ortakları v.b bunların tasfiye memuru olmaması sartıyla) bu gorevleri yapma yetkileri kalmamaktadır. Tasfiyeye girisle birlikte gerek Turk Ticaret Kanunu gerekse Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda tasfiye halindeki sirketin tasfiye donemlerinde kanuni temsilcisinin tasfiye memuru olduğu bu sebeple de tasfiye doneminde Vergi Usul Kanunu kapsamına giren mukellefiyete iliskin tum odevlerin tasfiye memurunca ancak kanuni temsilci sıfatıyla yapılması gerektiği soylenebilir. Zira bu donemde Vergi Usul Kanunu kapsamındaki odevlerin "tasfiye memurları'nca yapılacağına dair acık bir hukum yoktur. Turk Ticaret Kanununun ilgili hukumleri cercevesinde tasfiye halindeki sirketi tasfiye memuru temsil ettiği icin Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesindeki hukum uyarınca ve kanuni temsilci sıfatıyla, tasfiye memuru tasfiye donemindeki islemler ve vergisel odevleri yapmakla yukumludur. Bu gorevlerin yapmadığı zaman, orneğin katma değer vergisi beyannamesini vermediği zaman ortaya cıkan vergi ve cezalardan tasfiye memuru kanuni temsilci sıfatıyla sorumludur ve bu vergileri vergi idaresi tasfiye memurundan Vergi Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddeleri ile 6183 sayılı kanunun mukerrer 35'inci maddesi uyarınca arar ve takip eder. IV. Değerlendirme ve Sonuc Yukarıda yapılan acıklamalara gore, tasfiye haline giren bir sirketin tasfiyesini yurutmek uzere tayin edilen tasfiye memurunun gorevleri ve sorumluluklarına iliskin kuralların Turk Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve 6183 sayılı Kanunda yer aldığı anlasılmaktadır. Tasfiye memurunun hem bu sıfatı hem de kanuni temsilci sıfatı sebebiyle gorevleri ve sorumlulukları olduğu, aynı kiside farklı sıfatlar sebebiyle ortaya cıkan bu sorumlulukların nerede baslayıp nerede bittiğinin acıklığa kavusturulmasının gerektiği dusunulmektedir. Kanaatime gore, tasfiye memuru, tayin edildiği tarih ile azledildiği tarih arasındaki donemlerde oncelikle kanuni temsilci sıfatıyla Vergi Usul Kanunu kapsamındaki mukellefiyetle ilgili tum odevleri yapmakla gorevli ve sorumludur. Dolayısıyla tasfiye doneminde tasfiye memurunun Vergi Usul Kanunu kapsamına giren odevleri yapmamıs olmasından doğan ve sirket malvarlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergiler ve buna bağlı alacaklar tasfiye memurundan kanuni temsilci sıfatıyla ve Vergi Usul Kanununun 10 ve 333'uncu maddelerine istinaden aranmalı ve eğer bunlar vadesinde odenmemis ise 6183 sayılı kanunun mukerrer 35'inci maddesine istinaden takip edilmelidir. Anlasılacağı uzere, tasfiye memurunun kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi, kanuni temsilcilik sebebiyle yapması gereken gorevleri yapmamıs olması sartına bağlıdır. Tasfiye doneminde, tasfiye memurunun gorevli olduğu donemden onceki donemlerde ve/veya gorevli olduğu donemde ortaya cıkmıs olan sirketin amme borclarından tasfiye memurunu 6183 sayılı Kanunun 32 ve 33'uncu maddelerine istinaden sorumlu tutabilmek icin gorevli olduğu donemde tasfiye memuru olduğu sirkette bu amme borclarını odeyebileceği bir değerin (kanuni tabirle elde edilenin) ortaya cıkmıs olması ve bu değer olduğu halde bu borcları odemediğinin anlasılması ve tespit edilmesi gerekir. Anlasılacağı uzere, tasfiye memurunun 6183 sayılı yasadaki sorumluluğu, ortaya cıkan bir değerin var olması ve buna rağmen amme borcunun odenmemis veya karsılık ayrılmamıs olması sartına bağlıdır. Bu ・・art gerceklesmis olmadıkca tasfiye memurunu bu tur vergi ve alacaktan sorumlu tutmak soz konusu edilmemelidir. Kurumlar Vergisi Kanunundaki sorumluluk ta sarta bağlı bir sorumluluktur. Bu ・・art, tasfiye memurunun tasfiye sonucunda ortaya cıkan değerden, vergiler ve buna bağlı alacakları odemeden veya odenmek uzere karsılık ayırmadan Đcra ve Đflas Kanunun 206'nci maddesinin 4'uncu sırasındaki alacaklılara (1-3. Sıradakilere odeme yapabilir) odeme yapması veya bu değeri ortaklara paylastırmıs olmasıdır. Yapılan inceleme sonucunda bu sartın gerceklesmis olduğu saptanmıs ise o zaman tasfiye memurunu kurumlar vergisi ve buna bağlı alacaklardan sorumlu tutmak mumkundur. * Bu makale Mali Pusula Dergisi, Eylul 2008 Sayısında yayınlanmıstır. |
23-11-2012, 18:58 | #9 |
|
2008 Den Sonra
Eylul 2008'den sonra vergi kanunlarındaki değişiklikler de dikkate alınarak, çözüm aranmalıdır.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Devlet Memurunun Adi Ortaklığa Girmesi | Kemosabe | Meslektaşların Soruları | 4 | 06-07-2009 23:56 |
kooperatif tüzel kişiliğine karşı alacak davası, kooperatifin sorumluluğu ve tasfiye | seanlee | Meslektaşların Soruları | 1 | 10-06-2007 21:59 |
Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu | a.lawyer | Meslektaşların Soruları | 2 | 08-06-2007 12:07 |
Devlet Memurunun Ek İş Yapması | Selin Öztürk | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 21-02-2002 22:06 |
Devlet Memurunun Demeç Yasağı | Hipocrattes | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 18-02-2002 00:00 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |