Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İş akdinin işçi tarafından haklı olarak feshi-Sigorta Primlerinin ödenmemesi

Yanıt
Old 06-09-2018, 07:05   #1
akrd61

 
Varsayılan İş akdinin işçi tarafından haklı olarak feshi-Sigorta Primlerinin ödenmemesi

Değerli meslektaşlar

-İş veren: Bir özel eğitim kurumu
-İşçi:Rehber öğretmen (R)
-İşe başlama tarihi:25.6.2018
-Sigorta başlangıcı yapılmış ancak, bu zamana kadar prim yatırılmamış
-Özel Öğretim Kurumlarında görev alan eğitim personeline ait iş sözleşmesi özel şartlar bölümünde
“Öğretmen sağlık ve ölüm mazeretleri dışında her ne sebeple olursa olsun eğitim-öğretim zamanlarına denk gelecek işten ayrılmayacaktır.Bu şekilde işten ayrılacak olursa ya da mesaisine 3 günden uzun süre mazeretsiz olarak devam etmez ise bir yıllık maaşı kadar tazminat ödeyecektir.” hükmü mevcut

(R) Sözleşmenin bu hükmüne rağmen Sigorta primlerinin yatırılmaması nedeniyle 4857 Sk.24/2 gereği haklı neden ile fesih talebinde bulunabilir mi?

(Şahsi kanaatim sözleşmenin bu hükmü kanun hükümlerine aykırı olduğundan kabul edilemeyeceği ve (R)Sigorta primlerinin yatırılmaması nedeniyle 4857 Sk.24/2 gereği haklı neden ile fesih talebinde bulunabilir diye düşünüyorum.)

İyi çalışmalar...
Old 06-09-2018, 15:11   #2
Av. Alper

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

İş Kanunu nisbi emredici nitelikte olduğundan, bu Kanun'da işçiye tanınmış bir hakkın sözleşme ile ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu şekilde işçinin haklarını kısıtlayan sözleşme hükümleri geçersizdir. Dolayısıyla "her ne sebeple olursa olsun işten ayrılmayacaktır" gibi bir hükmün, işçiyi bağlamayacağını düşünüyorum. Zira bu kavram her şeyden önce işçinin "haklı nedenle fesih" hakkına halel getirecek niteliktedir.

Ayrıca iş sözleşmelerinde (istisnalar hariç olmak kaydı ile -rekabet yasağı, sır saklama yükümlülüğü, eğitim masrafları ile ilgili olanlar gibi-) sadece işçi yönünden düzenlenen cezai şartlar geçersizdir.

Zira aşağıda paylaşmış olduğum Yargıtay kararı da bu yöndeki içtihat örneklerinden biridir, kararın konumuz açısından önem arz eden paragrafı şu şekilde;

"Somut olayda taraflar arasında imzalanmış bulunan Eğitim Sözleşmesi ve Fayda Taahhütnamesinin 3. maddesinde "personelin çalışmaya başladığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde, haklı nedenler dışındaki sebeplerle ile işten ayrılması halinde veya 2 yıllık süre dolmadan işvereninin haklı ve geçerli nedenlerle iş akdini feshetmesine sebep olması halinde son aldığı ücret göre hesaplanacak 5 aylık brüt ücreti tutarında tazminat ödemeyi kabul ettiği, ayrıca iş akdinin başladığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde haklı nedenle olmaksızın işçinin işten çıkarılması halinde, işverenin işçinin son aldığı ücret göre hesaplanacak 5 aylık brüt ücreti tutarında tazminat ödeyeceği " düzenlenmiştir. İlgili madde ile işçiye iş akdinin kendisi tarafından haksız feshedilmesi veya işveren tarafından haklı sebeple feshi halinde tazminat ödeme yükümlülüğü getirilirken işveren açısından sadece işverenin haksız feshi halinde tazminat ödeme yükümlüğü getirildiği anlaşılmaktadır. İşçinin haklı nedenle iş akdini feshetmesi halinde işveren tazminat ödenme yükümlüğü öngörülmediğinden bu düzenlemenin denklik ve karşılıklık ilkesine uymadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle cezai şart geçerli değildir. Cezai şart talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir."

İlgili Yargıtay kararının tam metni;
(karar, kazancihukuk.com'dan alınmıştır)

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı, cezai şart tutarı ile eğitim gideri alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi F.Benli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı işveren vekili, davalı işçinin müvekkiline ait iş yerinde 26.06.2006- 30.04.2007 tarihleri arasında çalıştığını ve işveren tarafından eğitime tabi tutulduğunu, taraflar arasında imzalanan Eğitim Sözleşmesi ve Fayda Taahhütnamesinde "2 yıllık çalışma süresi tamamlanmadan işçinin haklı nedene dayanmaksızın işten ayrılması halinde eğitim giderleri ve cezai şart alacağının işçi tarafından ödeneceğinin" düzenlendiğini, davalı işçinin 2 yıllık çalışma süresini tamamlamadan istifa ederek işten ayrılması üzerine eğitim giderleri ve cezai şart alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı neticesinde durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini asıl alacağın %40 oranında belirlenecek icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili iş yerinde fazla mesai yapılmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, davalı işçinin bu nedenle iş sözleşmesini haklı sebebe dayalı feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğin savunmuştur.

Yerel mahkemece taraflar arasında geçerli bulunan Eğitim Sözleşmesi ve Fayda Taahhütnamesinde 2 yıllık zorunlu hizmet süresinin öngörüldüğü, davalının bu süre sona ermeden tek taraflı fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin sona erdirdiği, bu nedenle davacı işverenin eğitim gideri ile cezai şart alacağının doğduğu, kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-İşçiye verilen eğitim giderlerinin ödetilmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçiye işverence verilen eğitimle, işçinin iş yerinde mal ve hizmet üretimine katkı sağlaması işveren yararına olmakla birlikte, bu eğitim sayesinde işçi daha nitelikli hale gelmekte ve ileride daha kolay iş bulabilmektedir. Bu nedenle işçiye masrafları işveren tarafından karşılanmak sureti verilen eğitim karşılığında, işçinin belirli bir süre çalışmasının kararlaştırılması mümkündür. İşçinin de verilen eğitim karşılığında işveren belli bir süre iş görmesi işveren olan sadakat borcu kapsamında değerlendirilmelidir. Verilen eğitim karşılığında yükümlenilen çalışma süresinin de eğitimin türü ve masrafları ile orantılı olması gerekir. Buna karşın, işçiye 4857 Sayılı İş Kanununun 78. ve devamı hükümlerine göre iş sağlığı ve güvenliği önlemleri kapsamında verilmesi gereken zorunlu eğitimlere ilişkin giderler istenemez İşçiye verilen eğitimin karşılığında işverence yapılan masraflar o işçiye özgün olmalı ve yazılı delille ispatlanmalıdır. İşverenin toplu olarak verdiği eğitimler sebebi ile yapmış olduğu giderlerin işçi başına düşen tutarı aynı dönemde eğitim
alan işçi sayısına bölünmek sureti ile belirlenir. İşçiye verilen eğitim ile ilgili olduğu belirlenemeyen giderlerden işçi sorumlu tutulamaz.

İşverence işçi adına yapılan eğitim giderlerinin tamamı yerine, işçinin çalıştığı ve çalışması gereken süreler göre oran kurularak indirildikten sonra kalan miktarın tahsiline karar verilmesi gerekir. Gerçekten işçi, eğitimden sonra çalışmayı yüklendiği sürenin bir kısmında çalışmış ise işveren bu konuda katkı sağlanmış olmaktadır. İşçinin yükümlü olduğu sürenin tamamında çalışmış olması halinde ise işverence eğitim giderleri istenemez.

Somut olayda taraflar arasında imzalanan Eğitim Sözleşmesi ve Fayda Taahhütnamesinin 2.maddesinde, personelin, çalışmaya başladığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde, haklı nedenler dışındaki sebeplerle ile işten ayrılması halinde, banka tarafından kendisine verilen eğitim giderlerini ödemeyi kabul ettiği yönünde düzenleme bulunduğu görülmektedir.

Davalı vekili, davalı işçinin fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile iş akdini haklı sebebe dayalı sonlandırıldığını ileri sürmektedir. Davalı işçi delil listesinde tanık deliline dayanmış olup, bilirkişi raporuna ilişkin itiraz dilekçesinde ise fesih hususunda tanık Onur Gül`ün dinlenmesini talep etmiştir.

Mahkemece davalı işçinin iş yerinde fazla çalışma yapıp yapmadığı, yapmış ise fazla çalışma ücretlerinin işverence ödenip ödenmediği ve bu nedene dayalı gerçekleştirilen feshin haklı olup olmadığı hususu araştırılmadan ve bu yönde bildirilen davalı tanığının beyanları tespit edilmeden hüküm kurulmuştur. Eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi hatalıdır.

2-İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı ve indirim hususunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır
Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963).

Borçlar Kanunun 158-161. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş Hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte Dairemizce bazı yönlerden İş Hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş Hukukunda İşçi Yararına Yorum İlkesinin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Yine, Yeni Borçlar Kanunu Tasarısının 419. maddesinde “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir” şeklinde kurala yer verilmiştir.

Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığının tespiti gerekir. Bundan başka asgari süreli iş sözleşmelerinde aynı türde hükümler konulması mümkündür.

4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinde, kesinleşen işe iade kararı üzerine işçinin başvurusuna rağmen bir ay içinde işe başlatılmaması durumunda, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödeneceği öngörülmüştür. Aynı maddenin son fıkrasında ise, sözü edilen düzenlemenin mutlak emredici olduğu ve sözleşmelerle hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu itibarla iş güvencesine tabi işçiler yönünden toplu iş sözleşmesinin iş güvencesi sağlayan hükümlerinin yasanın bu düzenlemesi karşılığında bir değeri kalmamıştır.

Borçlar Kanununun 161. maddesine göre taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler. Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür. Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325. maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. Bu arada işçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325. maddesine göre talep edilip edilemeyeceği soruna değinmek gerekir ki, ifaya eklenen cezai şart çözüme gidilmesi ve buna göre koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği belirtilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II. maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.

Borçlar Kanunun 161/son maddesinde fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş Hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.

Somut olayda taraflar arasında imzalanmış bulunan Eğitim Sözleşmesi ve Fayda Taahhütnamesinin 3. maddesinde "personelin çalışmaya başladığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde, haklı nedenler dışındaki sebeplerle ile işten ayrılması halinde veya 2 yıllık süre dolmadan işvereninin haklı ve geçerli nedenlerle iş akdini feshetmesine sebep olması halinde son aldığı ücret göre hesaplanacak 5 aylık brüt ücreti tutarında tazminat ödemeyi kabul ettiği, ayrıca iş akdinin başladığı tarihten itibaren 2 yıl içerisinde haklı nedenle olmaksızın işçinin işten çıkarılması halinde, işverenin işçinin son aldığı ücret göre hesaplanacak 5 aylık brüt ücreti tutarında tazminat ödeyeceği " düzenlenmiştir. İlgili madde ile işçiye iş akdinin kendisi tarafından haksız feshedilmesi veya işveren tarafından haklı sebeple feshi halinde tazminat ödeme yükümlülüğü getirilirken işveren açısından sadece işverenin haksız feshi halinde tazminat ödeme yükümlüğü getirildiği anlaşılmaktadır. İşçinin haklı nedenle iş akdini feshetmesi halinde işveren tazminat ödenme yükümlüğü öngörülmediğinden bu düzenlemenin denklik ve karşılıklık ilkesine uymadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle cezai şart geçerli değildir. Cezai şart talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. Y9HD 30.06.2011 E.2009/17762 - K.2011/19801
(karar, kazancihukuk.com'dan alınmıştır)

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşçinin Haklı Nedenle Feshinde Hak Düşürücü Süre - Sigorta Primlerinin Ödenmemesi Abdullah Gürsu Meslektaşların Soruları 1 08-05-2018 13:49
İş Akdinin İşverence Haklı Neden Olmaksızın Feshedildiği Bilinmeden İşçi Tarafından da Haklı Nedenle Feshi av. burcu ünlü Meslektaşların Soruları 0 02-02-2017 17:27
iş akdinin işçi tarafından feshi hukkuk35 Meslektaşların Soruları 3 15-01-2013 14:41
İş akdinin işçi tarafından hakaret nedeniyle feshi Burcu Etöz Meslektaşların Soruları 3 22-01-2010 17:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02291012 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.