Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hakkın kötüye kullanılması

Yanıt
Old 11-11-2010, 15:00   #1
hakikiavukat

 
Mutlu Hakkın kötüye kullanılması

Müvekkil aleyhine 5 adet sıra senet ( zamanaşımına uğramış senetler ) ile ilamsız icra takibine geçiliyor. İtiraz ettik . Davacı taraf açtığı itirazın iptali davasında , ne dava dilekçesinde ne de yargılama sırasında temel ilişkiye hiç değinmedi ancak tanık dinletmek istediğini söyledi. Görevli hakime temel ilişki açıklanmadan ve ne için tanık dinletileceği sorulmadan , tanıkların dinlenmesinin uygun olmadığını , temel ilişkinin açıklanmasını ve açıklamaya göre yeni delil bildirebileceğimizi ve bu açıklamaya göre talimat yazılması gerektiğini söyledim. Hakim ise ortada senet var tanığa ne gerek var kabilinden hem davacının hem de bizim tanık göstermemizi yersiz bularak , miktar tanık dinletme sınırının üstündedir , Yargıtay 'ın son kararları zamanaşımına uğramış senetler için eğer miktar tanıkla ispat sınırının üstünde ise tanık dinlenemez diyor gibi bana pek de gerçekçi gelmeyen bir cevap verdi. Buna rağmen davacının tanıklarının dinlenmelerine bizim tanık dinletme talebimizin ise daha sonra değerlendirilmesine karar verdi. Alacaklı taraf sıra senetlerden son senedin de zamanaşımına uğramasından 7 gün sonra takibe geçmiş ve biz de bu durumun hakkın kötüye kullanılması olduğunu , karşı tarafın kısa yoldan zamanaşımına uğrayan senetlere delil başlangıcı olarak dayanarak tanıkla alacağını kolayca ispat etme yoluna gittiğini savunduk. Şimdi hem Sayın Hakimin Yargıtay 'ın görüş değiştirdiği yolundaki beyanına hem de hakkın kötüye kullanılması hususuna kafayı takmış durumdayım. Bu hususlara ilişkin elinde karar olan arkadaşlar paylaşırlarsa çok sevinirim. Görüşlerinizi de ayrıca beklerim. Şimdiden teşekkürler . Saygılarımla.
Old 18-11-2010, 12:01   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/1655
Karar: 2010/5088
Karar Tarihi: 25.03.2010

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVACININ ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN BONOYA DAYALI OLARAK GENEL HACİZ YOLUYLA İCRA TAKİBİ YAPTIĞI - BONONUN TEMEL İLİŞKİ YÖNÜNDEN YAZILI DELİL BAŞLANGICININ NİTELİĞİNDE OLDUĞU - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış, ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur. İtirazın iptaline dair bu dava dilekçesinde temel ilişkiden bahsetmemiş ise de ıslah dilekçesi vererek araç satışı karşılığı bu senedin alındığını, bildirerek temel ilişki konusunda tanıkların dinlenmesi talebinde bulunmuştur. Bu durumda takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır. O nedenle genel hükümlere göre davacı tanığı dinlenerek sonucuna göre karar vermek gerekir.

(2004 S. K. m. 67) (6762 S. K. m. 661) (1086 S. K. m. 292) (HGK. 04.04.2007 T. 2007/13-153 E. 2007/183 K.) (HGK. 20.02.2008 T. 2008/3-159 E. 2008/158 K.)

Dava: Dava dilekçesinde 1.575,00 TL. asıl alacak ve 7.202,45 TL. faiz için itirazın iptali, inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili; davalı borçlunun müvekkiline olan borcundan dolayı icra takibi başlatıldığı; borçlunun itirazında takibe konu senetteki imzasının reddetmediğini, borcunu ödediğine dair herhangi bir delil veya belge ibraz etmediğini; zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, bu sebeple itirazın iptalini, davalının %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; senedin ihtiva ettiği borcun kendisine ait olmadığı gibi, TTK’nın 661. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.

Mahkemece, senedin 30.04.1999 vadeli olup; üzerinden 3 yıldan fazla sürenin geçtiği böylelikle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, genel hükümlere göre ve temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 Esas, 2007/183 ve 2008/3-159- 2008/158 sayılı Kararında da benimsendiği gibi <Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.>

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.

Görülmekte olan davada, davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış, ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur. İtirazın iptaline dair bu dava dilekçesinde temel ilişkiden bahsetmemiş ise de ıslah dilekçesi vererek araç satışı karşılığı bu senedin alındığını, bildirerek temel ilişki konusunda tanıkların dinlenmesi talebinde bulunmuştur.

Bu durumda takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır. O nedenle genel hükümlere göre davacı tanığı dinlenerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 18-11-2010, 12:04   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/3-159
Karar: 2008/158
Karar Tarihi: 20.02.2008

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVACININ TARAFLAR ARASINDAKİ TEMEL İLİŞKİNİN VARLIĞINI VE BU YÜZDEN SENEDİN VERİLDİĞİNİ KANITLADIĞI - ALACAK MİKTARINI TANIKLA İSPAT EDEMEYECEĞİ - YEMİN DELİLİ - DAVALININ ÖDEME KONUSUNU İSPATLAYAMADIĞININ KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır. O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır. Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edemediğinin kabulü gerekir.

(2004 S. K. m. 67) (4721 S. K. m. 6) (6762 S. K. m. 661) (1086 S. K. m. 292) (YHGK. 04.04.2007 T. 2007/13-153 E. 2007/183 K.)

Dava: Taraflar arasındaki <itirazın iptali> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.08.2006 gün ve 180-305 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.11.2006 gün ve 2006/14874-15767 sayılı ilamı ile;

<... Davacı dilekçesinde, davalı ile aralarında araç alım-satımından kaynaklanan bir alışveriş nedeni ile senet düzenlendiğini, ancak senedin zamanaşımına uğraması nedeni ile davalı aleyhine adi takip yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, davacıdan araç satın almadığını, kaldı ki araç satış işlemlerinin noterde yapılması gerektiğini ifade etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

M.K. mad. 6 gereği <kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir> taraflar arasındaki senet zamanaşımına uğradığı için, artık taraflar arasındaki temel hukuki ilişkiye inilmesi gerekecektir.

Davalı taraf, davacıyla aralarındaki hukuki ilişkiyi (davacıdan araç satın aldığını) inkar ettiğine göre ispat yükü davacıya aittir. Davacı davalıya araç sattığını ve dava konusu alacağında bu satıştan kaynaklandığını ispat etmekle yükümlüdür. Her ne kadar yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları taraflar arasında araba alım satımı yapıldığına ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da miktar itibariyle olayda tanık dinlenemeyeceği ve davacının da dilekçesinde yemin deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...> gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı Süleyman Şahingöz, davalı ile aralarında yaptıkları araç satım sözleşmesi nedeniyle davalının kendisine senet verdiğini ancak süresinde ödemediğini, bu nedenle zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla icra takibi yaptığını ancak davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Yakup Hayran davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme <Zamanaşımına uğramış bono yazılı delil başlangıcı sayılır. Bononun dayandığı alt ilişkinin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı dinlettiği tanıkları aracılığı ile davalı ile arasındaki alt ilişkiyi yani araç alım satımını ve bononun bu nedenle alındığını ispatlamıştır. Davalı vekiline delil ibrazı için süre verilmiş ve davalı vekili yalnızca tanık deliline başvurarak mahkemede bu tanıkları, taraflar arasında bononun verilmesine esas alım satımın olmadığını ispatlamak için dinletmek istediğini beyan etmiş, menfi bir durumun ispatı mümkün olmadığından, davalının tanık dinletme talebi reddedilmiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.> gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 661.maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı Kararında da benimsendiği gibi Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.

Görülmekte olan davada, davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı ve kardeşi hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur.

Bu durumda davacı taraf, aralarındaki temel ilişkinin varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır.

Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır.

O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır.

Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edememiştir.

Direnme kararı bu sebeplerle doğru olup onanması gerekir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (86,00) YTL harcın temyiz edenden alınmasına, 20.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 18-11-2010, 12:13   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

İçtihatda da belirtildiği gibi "Türk Ticaret Kanunu’nun 661.maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı Kararında da benimsendiği gibi Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür"
Temel ilişkiye dayanılmadan tanık dinletilemez. Burada size önerim, tanık dinletme yolu ile iddianın genişletilmesine muvafakat etmediğinizi bildirin. Çünkü tanıklar temel ilişkiyi anlatacaklardır. Ancak temel ilişki dava dilekçesinde yoktur. Dava dilekçesinde olmayan bir hususun ispatı söz konusu olmaz. Zamanaşımına uğramış olan bono adi senet de sayılamayacağı için temel ilişkiye dayanılmadan alacak talep edilmesi mümkün değildir.
Özetle bu duruma (tanık dinlenmesine) derhal karşı koyarak tanık dinletme yolu ile iddianın genişletilmesine muvafakatınızın olmadığını bildirin. Bu durum karşısında, davacı tarafın usulüne uygun ıslah talebi ve iradesinin de olmadığı dikkate alındığında temEl ilişki olmaksızın tanık dinlenmesi mümkün olmadığı gibi, tanıklar dinlense bile tanık beyanları ile hüküm kurulması da mümkün değildir.
KOLAY GELSİN
Old 22-11-2010, 17:42   #5
hakikiavukat

 
Mutlu Genel olarak

Verdiğiniz Yargıtay kararları ve açıklamalarınız için teşekkür ederim. Verdiğiniz kararlar hali hazırda kemikleşmiş uygulamayı gösteriyor ve ben de böyle biliyorum. Ancak sorumda da belirttiğim gibi , hakimin beyanı kafamı karıştırmıştı . Zira yazılı delil başlangıcı olan senede dayarak bile tanık gösterilemez zira miktar tanık dinletme sınırının üstünde dedi. Ancak şimdi düşününce , ben de yanlış olabilirim yahut bizim bilmediğimiz aksi yönde bir karar da olabilir. Ancak öneriniz de gayet haklısınız . Ancak davacının tanıkları dinlendikten sonra , önerdiğiniz savunmayı yapmayı düşünüyorum , ki ıslah uygulanmasın. Islahı engellemek adına temyiz evresinde dahi bu savunma yapılabilir diye düşünüyorum. Tekrar teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ön alım hakkında hakkın kötüye kullanılması SINIRSIZ Meslektaşların Soruları 14 16-01-2021 18:46
kira bedelinin indirilmesi davası hakkın kötüye kullanımı Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 2 16-05-2010 14:53
TMK m.166/2 : Boşanma davasında hakkın kötüye kullanılması GECE Hukuk Sohbetleri 0 21-12-2009 20:22
Temsil Yetkisi-icazet- Hakkın Kötüye Kullanılması Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 11 14-07-2005 16:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04957604 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.