Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Nüfus kütüğünde olmaması gereken bir şahsın kaydının silinip veraset ilamı alınması!!

Yanıt
Old 28-09-2006, 14:35   #1
derya2003

 
Varsayılan nüfus kütüğünde düzeltme

Murisin nüfus kütüğünde aslında varisi olmayan bir kızı varsa, bu şahsın kütükten çıkartılması için açılacak davada davalı hem nüfus müdürlüğü hem de söz konusu şahıs mı olmalıdır? Ek olarak bu tip davalarda muhakkak DNA testi yaptırılıyor mu?
Old 28-09-2006, 15:14   #2
derya2003

 
Önemli Nüfus kütüğünde olmaması gereken bir şahsın kaydının silinip veraset ilamı alınması!!

Çok Acil Gerçekten...
Veraset ilamı için dava açmam gerekli...Ancak öncelikle hakikatte nüfus kaydında olmaması gereken bir şahıs bulunmakta.Söz konusu şahsın nüfus küyüğünden çıkartılması için asliye huku mahkemesinde açacağım davada davalı nüfus müdürlüğü ve aynı zamanda bu şahıs mı olmalıdır?Davacı da mirasçılardan sadece biri mi yoksa tüm mirasçılar mı olmalı? son olarak ilgilinin tanıklığı yeterli mi? DNA gerekiyor mu?
Cevaplarınız için şimdiden çok teşekkürlerarkadaşlar.....
Old 28-09-2006, 21:39   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Murisin nüfusuna kayıtlı olup da,aslında varisi olmayan kızı" ndan kastınız?

Murisin tanıdığı evlilik dışı çocuk mu? (muhtemelen bu)

Hataen kayda geçilmiş ilgisiz bir isim mi?

Vs...

Hangisi?

Eğer ilk seçenekse, yani murisin sağlığında dava açılmaksızın tanıdığı bir evlilik dışı çocuk sözkonusu ise;

Alıntı:
TMK.Madde 295 - Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.

Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.

Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.

Alıntı:
Madde 296 - Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.

Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.


Alıntı:
Madde 298 - Ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler.

Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.


Madde 300 - Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Yukarıdaki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.[/


Yani koşulları varsa, önce tanımanın iptali.
Old 28-09-2006, 22:20   #4
Av.Burhan FILIZÖZÜ

 
Varsayılan

Say1n derya 2003; problemin " nüfus kayd1n1n düzeltilmesi" oldugunu düsünüyorum. Bu tür davalar1n Asliye Hukuk Mahkemesine müracaatla, has1m olarak da nüfus müdürlügü ve mirasç1lar1n tümünün gösterilmesinin gerektigini ve hertürlü delille ispatlanabilecegi görüsündeyim. Sayg1lar1mla.
Old 28-09-2006, 22:37   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 02, E: 2003/002423, K: 2003/003475, Tarih: 13.03.2003
[*]NÜFUS KAYDININ İPTALİ[*]RESMİ SİCİL VE SENETLER[*]BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ[*]DOKU TESTİ

Nüfus kayıtları aksi aynı derecede belgelerle isbat olunana kadar geçerli evraklardan olduğundan; çocuğun ırs ilişkisinin reddine dayalı nüfus kaydının tashihi davalarında uzman heyetten gereken bilirkişi incelemeleri yaptırılmadan karar verilemez.



(4721 s. MK. m. 7, 39) (1587 s. Nüfus K. m. 46) (1086 s. HUMK. m. 275, 288)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava nüfustaki kaydın düzeltilmesine ilişkindir (N.K. md. 46). Resmi sicil ve senetler belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının isbatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı değildir (M.K. md.7).

Davacı Gülseren, Serap’ın kendisi ve kocası Feramuz’dan olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece; Gülseren’in doğum yapıp yapmadığı, Serap’ın kendisinden ve ayrıca Urguya ile Halit’ten olup olmadığı konusunda uzman tıp kuruluşundan doku testleri yaptırılıp gerekli raporlar alınıp, deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu husus üzerinde durulmaması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 13.03.2003
Old 28-09-2006, 22:39   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

HD 02, E: 2004/001988, K: 2004/003092, Tarih: 11.03.2004
[*]SOYBAĞININ REDDİ[*]HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla, baba arasındaki soybağı ise; ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmü ile kurulur. Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içersinde doğan çocuğun babası kocadır. Koca soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava anaya ve çocuğa karşı açılır. Çocuk evlilik içersinde ana rahmine düşmüş ise kocanın baba olmadığını isbat etmesi gerekir. Koca bu davayı doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhalde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açması gerekir. Gecikme haklı sebebe dayanıyorsa, bir yıllık sürenin sebebin ortadan kalktığı tarihten başlaması gerekir.Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlemesini ana ve çocuk isteyebilir. Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Çocuk ile başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa maddede öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihten işlemeye başlar.


(4721 s. MK. m. 39, 282, 284, 285, 286, 287, 303) (4722 s. MKYUŞHK. m. 20)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı 27.4.1998 tarihli dilekçesinde; evlilik birliği içersinde; evlilik birliği içersinde dünyaya gelen 5.7.1981 doğumlu Ali´nin soybağının reddine karar verilmesini, ayrıca mahkemenin verdiği yetki belgesine dayanarak da küçüğün babasının Mustafa olduğunu ileri sürüp, babalığın belirlenmesine de karar verilmesi istemiştir. Dosyalar birleştirilmiş ve her iki davanın da reddine karar verilmiştir.

1-Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla, baba arasındaki soybağı ise; ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmü ile kurulur (MK.m.282). Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içersinde doğan çocuğun babası kocadır (MK.m.285). Koca soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava anaya ve çocuğa karşı açılır (MK.m.286). Çocuk evlilik içersinde ana rahmine düşmüş ise kocanın baba olmadığını isbat etmesi gerekir. (MKm.287) Koca bu davayı doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhalde doğumdan başlayarak beş yıl içinde açması gerekir. Gecikme haklı sebebe dayanıyorsa, bir yıllık sürenin sebebin ortadan kalktığı tarihten başlaması gerekir. (MK.m.284)

Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlemesini ana ve çocuk isteyebilir. (MK.m.39) Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Çocuk ile başka erkek arasında soybağı ilişkisi varsa maddede öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihten işlemeye başlar (MK.m.303)

Davacı ile Huriye 9.6.1973´te evlenmiş 11.9.1981´de boşanmışlardır. Soybağının reddi istenilen Ali evlilik içersinde 5.7.1981´de dünyaya gelmiştir. Soybağı reddedilip kesinleşmediği sürece babalık davası dinlenemez. (MK.m.282-303) Bu açıklama karşısında temyiz incelemesi, münhasıran soybağının reddine yönelik hükme ilişkin olarak yapılmıştır.

2-743 Sayılı Medeni Kanun (MK.m.242,246) soybağının reddi konusunda üç ayrı süre öngörmüştür. Bunlardan birincisi; doğumu öğrenmesinden, diğeri çocuğu tanımak ve reddetmek hususunda kandırıldığının (iğfal edildiğinin) kanıtlanması halinde iğfal tarihinden ve ayrıca haklı bir sebeple süresinde ret davası açamamış işe haklı sebebine ortadan kalktığı tarihten başlar ve bu süre de bir aydır.

Yeni Medeni Kanunumuz (MK.298) bu üç süreyi ikiye indirmiştir. Koca doğumu ve baba olmadığını öğrendiği tarihten itibaren bir yıl, herhalde beş yıl ve ayrıca gecikme haklı sebebe dayanıyorsa bir yıllık sürenin sebebin ortadan kalktığı tarihten başlayacağı öngörülmüştür.

Yeni Medeni Kanunumuzda davacının karısı veya üçüncü kişi tarafından kandırılması (iğfal edilmesi) halinde sürenin hangi tarihte başlayacağı konusunda açıklık bulmamaktadır.

Soybağı kamu düzeni ile ilgilidir. Aile bireyleri arasında güvenli bir ilişkinin kurulması için hükmün doğrular üzerine oturması gerekmektedir. Verilecek kararlar taraflar kadar gelecek nesillere de etki yapacak niteliktedir. Tıp ve genetik bilimi ilerlemiştir. Yapılan incelemeler sonucu kocanın baba olabileceği %99.99, baba olamayacağı ise %100 oranında belirlenebilmektedir.

Ali´nin davacıdan olmadığı Adli Tıp Kurumunun raporu ile sabittir. Anne (davalı) bu durumu 6 sene dokuz ay gizlemiştir. Nitekim 16.6.1989 günlü dilekçesinde ve aynı günlü duruşmada davacının baba olmadığını kabul etmiştir. Koca (iğfal edilmiştir) kandırılmıştır. 743 Sayılı Medeni Kanunun 246. maddesindeki iğfal (kandırma) hali, yeni Medeni Kanunun 298. maddesindeki haklı sebep içersine gireceği sonucuna ulaşılmıştır.

4722 Sayılı Yasanın 20. maddesi, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin Türk Kanunu Medenisi hükümlerine tabii olmaya devam edeceğini ancak söz konusu sürelerin Türk Medeni Kanununun belirlediği süreden uzun ise bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, bu kanunda belirtilen sürenin geçmesi ile dolmuş olacağını hükme bağlamıştır. Maddi hadiseler 743 Sayılı Medeni Kanun zamanında gerçekleşmiştir. Sözü edilen kanunun daha kısa süreli hak düşürücü süre kabul ettiğine göre bir aylık sürenin uygulanması gerekir. Ancak bir aylık hak düşürücü sürede geçmeden dava açılmıştır.

Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, süresinde açılmadığından söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple soybağının reddi yönünden BOZULMASINA, kararın babalık davasına ilişkin bölümünün ise bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi. 11.03.2004 (Prş.)

MUHALEFET ŞERHİ

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinden farklı olarak kocanın beş yıllık süre geçtikten sonra, bir yıllık süre henüz dolmamış yahut işlemeye başlamamış olsa bile, soybağının reddi davası açamayacağı hükmünü getirmiştir. Dava açmadaki gecikmenin haklı bir nedene dayanması halinde ise, bir yıllık hak düşürücü süre, bu nedenin ortadan kalktığı tarihten itibaren başlayacaktır. O halde dava açmadaki gecikmenin haklı nedene dayandığını koca tarafından kanıtlanması gerekmektedir.

Taraflar 9.6.1973 tarihinde evlenmişler, 11.9.1981 tarihinde boşanmışlar, soybağının reddi istenen Ali evlilik içinde 5.7.1981 tarihinde doğmuştur. Bu dava ise doğumdan itibaren 16 yıl 9 ay 11 gün sonra 27.4.1998 tarihinde açılmıştır.

Davacı dava açmadaki gecikmenin haklı nedene dayandığını kanıtlayamamıştır. Ali´nin davacıdan olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu başlı başına gecikmenin haklı nedene dayandığını göstermez.

Gerçekleşen bu durum karşısında, kararın onanması gerekir düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

Üye Üye

Necati Söz A.Vehbi Aksoy
Old 28-09-2006, 22:54   #7
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Derya2003 ün sorusu açık değil. O yüzden "varisi olmayan kızı" ifadesinin açılması gerekiyor.

Ama o soruyu açmadan , olabilecek tüm ihtimalleri hazırlamış olduk

Eğer nüfus kaydı tanımaya dayalı değilse, yanlışlıkla murisin kaydına alındığı veya murisin bilerek çocuğu olmayan birini (başka bir anne babanın çocuğunu) nüfusuna alması sözkonusuysa, o zaman soybağı reddinin sözkonusu olmadığı, konunun sadece yanlış nüfus kaydının düzeltilmesi olarak görüleceğine dair bir başka kararı da aşağıya ekliyorum.


HD 02, E: 2004/002274, K: 2004/003344, Tarih: 17.03.2004
[*]HUKUKİ NİTELEME[*]TALEP[*]NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ[*]SOYBAĞININ REDİ DAVASI

Olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. İstek, gerçek durum göstermeyen yanlış nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 286. ve 291. maddelerinde düzenlenen soybağının reddi ile ilgisi bulunmamaktadır. Murisin davalıyı gerçekte kendi çocuğu olmadığı halde kendi çocuğuymuş gibi nüfusa kaydettirdiği ileri sürülerek, yanlış kaydın düzeltilmesini istenmiştir. Davacı murisin 2. eşi olup mirasçısı olduğuna göre mevcut kayıt nedeniyle mirasçılıktan doğan hakları zedelendiğinden böyle bir davayı açma hakkına sahiptir. Davanın kabulü halinde davalının anasının yanında babasının da değişecek olması, isteğin soybağının reddi olarak nitelendirilmesine imkan vermez.

(1587 s. Nüfus K. m. 46, 47, 48) (1086 s. HUMK. m. 76) (4721 s. MK. m. 286, 291)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. ( HUMK. md. 76) İstek gerçek durum göstermeyen yanlış nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 286. ve 291. maddelerinde düzenlenen soybağının reddi ile ilgisi bulunmamaktadır. Muris B.´in davalı Serhat´ı gerçekte kendi çocuğu olmadığı halde kendi çocuğuymuş gibi nüfusa kaydettirdiği ileri sürülerek, yanlış kaydın düzeltilmesini istenmiştir. Davacı muris Bekir Y´un 2. eşi olup mirasçısı olduğuna göre mevcut kayıt nedeniyle mirasçılıktan doğan hakları zedelendiğinden böyle bir davayı açma hakkına sahiptir. Davanın kabulü halinde davalı Serhat´ın anasının yanında babasının da değişecek olması, isteğin soybağının reddi olarak nitelendirilmesine imkan vermez. Bu sebeple tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanlış nitelendirme ile isteğin reddi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Temiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 17.03.2004 çar.
Old 30-09-2006, 08:47   #8
av.selcukacar

 
Varsayılan

BELKİ BİRAZ GEÇ OLDU AMA;
sadece başımdan geçen bir davayı anlatayım. evet bende sadece nüfus md.e ve şahsı karşı dava açmıştım. nüfus kaydının tashihi davası idi açtığım. sonra murisin böyle bir mirasçısının olmadığını doğum tutanakları ile ispatlayamadık. muris baba idi. mirasçı kız. dava sırasında kızın anneside vefat etti. tabiki ölmeden önce davayı kabul etmemişti.ama doğum tutankalrına göre ölü anne kızı 55 yaşında doğurmuş. mahkemeyi bu konuda bilgilendirince hakim tv de çıkan haberlerden örnekler koyup 70 yaşında dahi doğum yapabilen kadın var niçin olmasın dedi. Ondan sonra tek yo kaldı o da DNA testi idi. Murisin kabirinin açılması kararı verildi. Ancak kabirin yeri kaybolmuştu. tespit edilemedi. neticede DNA testi de yapılamayınca davayı ispatlayamadığımızda davamız reddedildi.
Yani DNA testi bazen tek ve son çareniz olabilir.
kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukuk Fakültelerinde Ders Zorunluluğu Olmaması ilhan Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 24 10-12-2011 13:04
Aile Konutu Şerhi ve Üçüncü Şahsın iyiniyeti erdal7 Meslektaşların Soruları 5 08-12-2006 23:10
Sahte nüfus cüzdanı kullanarak limited şirket ortağı olan kişinin aynı nüfus işlemi mustafa dundar Meslektaşların Soruları 1 23-11-2006 17:14
Vekalet görevinin sona ermesi ve avukata veraset ilamı çıkarılması için görev verilme Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk Sohbetleri 3 01-08-2006 11:50
Tapu Kaydının Geçerliliği ŞEN ÇELİK Meslektaşların Soruları 7 23-03-2004 22:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06061196 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.