Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zamanaşımına uğramış bono kambiyo senedi niteliğini yitirir mi?

Yanıt
Old 20-12-2008, 01:17   #1
janveljan

 
Varsayılan Zamanaşımına uğramış bono kambiyo senedi niteliğini yitirir mi?

Değerli üyeler,bunun kulağa çok aşina bir soru olduğunu ve sitede bu konunun incelendiğini mırıldandığınızı duyar gibiyim.(Kulaklarım oldukça hassastır evet ) İnanın sitede bu soruyu epeyce bir araştırdıktan sonra konuyu açma ihtiyacı hissettim.

Bir müvekkil hakkında zamanaşımına uğramış böyle bir bonoya istinaden yapılan genel haciz yoluyla icra takibine zamanaşımı itirazında bulundum ve takip durdu.Alacaklı tarafın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı itirazın iptali davasına karşı ayrıca bononun ticari bir iş olması hasebiyle işbölümü itirazında da bulundum.
Dava safahatında görüşü alınan değerli bir hukuk profösörümüz raporunda zamanaşımına uğramış bonunun kambiyo senedi vasfını yitirdiğini 1991 tarihli bir Yargıtay içtihadına dayanarak ifade etti.(Raporunda bu bononun ticari bir iş olup olmadığı,işbölümü itirazının haklı olup olmadığı konusuna değinmedi)

Yargıtay'ın zamanaşımına uğramış bir bononun kambiyo senedi niteliğini yitireceği yönünde içtihatları olduğu gibi tam aksi yönde kararları da mevcut.

Fikrimce zamanaşımına uğraması bonunun bono olma niteliğini değiştirmez.
Bir evrakın bono olma şartları Türk Ticaret Kanunu'muzda açık olarak sayılmış olup bunlar arasında zamanaşımına uğramamış olmak yoktur.(Çok düz bi mantık oldu sanırım)
Yada şöyle diyelim Zamaşımına uğramış bir kambiyo senedinin bu vasfını yitireceği yönünde mevzuatımızda bir hükme rastlamadım.Bu yöndeki Yargıtay kararlarında da "zamaşımına uğramış bono kambiyo senedi niteliğini yitirmiştir." şeklindeki düz bir yargının dışında doyurucu bir gerekçeye de rastlamadım.

Öte yandan zamanaşımı bir hakkın niteliğini doğrudan etkilemez onu ortadan kaldırmaz.Bu husustaki zamanaşımı borçluya borcu ödememek yönünde bir defi hakkı verir.Yoksa bononun bono olma niteliği ortadan kalkmış değildir.Zamanaşımına uğramış bir bonoya istinaden yapılan takibe süresinde zamanaşımı itirazında bulunmazsanız, borcu ödersiniz ve üstelik sebepsiz zenginleşme davasıyla ödediğinizi geri alma şansınızda yoktur.

Bu konu hakkındaki görüşlerinizi , Yargıtay'ın bu konu hakkında birbiriyle çelişik içtihatlarının hangi yöne doğru geliştiği,bu konuda bir içtihadı birleştirme kararı olup olmadığı hususunda bilginizi paylaşırsanız sevinirim.Şimdiden teşekkür ederim.

Av.Erol GÖKMEN
Old 20-12-2008, 09:25   #2
Yerleşik Yabancı

 
Varsayılan Kambiyo Senedi Vafını Yitirir

Senet kambiyo senedi vasfını yitirir. İcra takibi yaptığnızda buna mani br durum yoktur. Ancak itiraz halinde taklip durur. Normal şartlarda adi takip yapmalısınız. Yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilir. Saygılarımla.
Old 20-12-2008, 12:08   #3
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

İcra müdürlüğü resen dikkate alacaktır bu durumu .dikkatinize
Old 20-12-2008, 14:12   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Av.Erol Gökmen,

Konu hakkındaki uygulamayı ve kanunu açık bildiğiniz anlaşılmaktadır.

Zamanaşımına uğramış bir hak,"Zamanaşımı def'i ile karşılaşmadığı sürece " tam borç olup eda ile sona erer.Ancak zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü takdirde,bu belgeyi özel takip yolu ile icraya intikal ettirip talepte bulunamazsınız.

Zamanışına uğramış bir bono,keşidecinin imzası,bonunun bedeli ve ödemenin tarihi ile ilgili hususlarda keşideci aeyhine yazılı delil başlangıcı haline gelir.Siz bu bonoyu ilamsız takiple de icraya intikal ettirebilirsiniz.Beyanınızdaki gibi itiraz olmaz ve ödenirse "sebebsiz zenginleşme hükümlerine göre iade talebinde bulunulamaz"

Bu nedenle aslen sorunuzu tam olarak anlayabilmiş değilim.

Sormak istediğiniz ya da tartışma açmak istediğiniz husus "Zamanaşımına uğrasa dahi senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığının kabulü ile özel yolla icraya konulmasının kabul edilmesi midir?"

Ya da başka bir husus mudur?

Açıklarsanız tartışma arzu ettiğiniz yolda ilerleyebilir.

Saygılarımla
Old 20-12-2008, 14:41   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Kambiyo niteliğini yitirilmesi demeyelim de Kambiyo hukundan doğan hakların zamanında kullanılmadığı için kaybedilmesi şeklinde cümleyi kurmak daha doğru bir ifade olacaktır.

Burada Zamanaşına uğrayan borç değil; kambiyo. Bu nedenle artık ortada bir adi senet dahi yok. Bir tür elimizde yazılı delil başlangıcı var.

Bilirkişinin bahsettiği Yargıtay içtihatı bu olmalı:

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/4935

K. 1991/15242

T. 19.11.1991

• BONODA ZAMANAŞIMI ( Davacının Akti İlişkiye Dayanmaması )

• BONODA AKDİ İLİŞKİYE DAYANMAK ( Zamanaşımı - Beyyine Başlangıcı )

• ZAMANAŞIMI ( Bonoda Davacının Akti İlişkiye Dayanmaması )

• BONONUN KIYMETLİ EVRAK VASFINI YİTİRMESİ ( Zamanaşımı )

6762/m.661


ÖZET : Davacı akdi ilişkiye ( asıl borç ilişkisine ) dayanmamış, davalı da bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve tarihlerine göre, Türk Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu halde bono kıymetli evrak olmak niteliğini kaybetmiştir. Davacı akdi ilişkiye dayandığı takdirde ancak bir beyyine başlangıcı olabilirdi, dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların ( yazılı beyyine başlangıcı ) niteliği de yoktur. Açıklanan bu nedenlerle davacının konu edilen bonoya dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı yoktur.
DAVA : Dava dilekçesinde, 2.000.000 lira alacağın % 40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 750.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : İddia, savunma ve dosya münderecatında, davalı ( borçlu ) Ali 20.12.1985 tanzim tarihli ve 30.9.1986 vade tarihli ve miktarı 750.000 lira olan bono ile lehtar Halil'e borçlandığı, daha sonra lehtar Halil'de bonoyu davacıya ciro ettiği, davacı icra takibine başvurduğu, ancak vadeden itibaren üç yıl geçtiği ve lehtar ile borçlarını ibra ettiği, borcu kalmadığı gerekçesi ile borçlu ( davalı ) itirazda bulunduğu, İcra Tetkik Merciinde vadeden itibaren üç yıl içerisinde keşideciye müracaat edilmediğinden zamanaşımından dolayı takibin iptaline karar verdiği anlaşılmaktadır.
Takibe konu bono 30.9.1986 vade tarihli olup 1.10.1989 tarihinde lehtar tarafından davacı Hasan'a ciro edilmiştir.
Lehtar ile borçlu ( davalı ) 14.11.1989 tarihli belge ile ibralaşmıştır.
Lehtardan ciro ile temellük eden davacı sözü edilen bonoyu 26.11.1989 tarihinde icraya koymuştur.
Davacı ciro ile temellük ettiği bono ile davalının borçlu olduğunu, icra takibi yaptığını, davalının zamanaşımı def'inde bulunduğunu ve takibin iptaline karar verildiğini belirterek senette yazılı alacağın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında bononun zamanaşımına uğradığı, borcu olmadığını ileri sürmüştür. Davacı akdi ilişkiye ( asıl borç ilişkisine ) dayanmamış, davalı da bonoların zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Senedin vade ve tarihlerine göre Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu halde, bono kıymetli evrak olmak niteliğini kaybetmiştir. Davacı akdi ilişkiye dayandığı taktirde ancak bir beyyine başlangıcı olabilirdi, dayanmadığına göre zamanaşımına uğramış bonoların ( yazılı beyyine başlangıcı ) niteliği de yoktur. Maruz nedenlerden davacının konu edilen bono-senete dayanarak davalıdan alacak talep ve dava etmeye hakkı yoktur.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğunda kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine; 19.11.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
DEĞİŞİK BOZMA YAZISI:

Davacı, lehtarı Halil olan ve zamanaşımına uğramış bulunan emre yazılı senedin ( bononun ) kendisine 1.10.1989 tarihinde temlik edildiğini iddia ederek asıl borç ilişkisine dayanmak suretiyle alacak isteminde bulunmuş, davalı ise asıl alacaklı olan Halil'in kendisini 14.11.1989 tarihinde ibra ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş, mahkemece salt ibra tarihinin ( 14.11.1989 ), alacağın temliki tarihinden 1.10.1989 sonraki bir tarih olduğunu vurgulayarak borçlunun herhangi bir def'i veya itiraz hakkı olamayacağı gerekçesiyle dava kabul olunmuş, hüküm davalı ( asıl borçlu ) tarafından temyiz edilmiştir. Bir alacağın derin borçlunun hukuksal durumunu ağırlaştırmamalıdır. Bu nedenle Borçlar Kanununun 167. maddesi, borçlunun devir işleminden haberdar olduğu anda devredene karşı haiz olduğu def'ileri devralana karşı dahi ileri sürebileceğini açık bir biçimde belirlemiştir. Def'in hukuksal nedeninin o anda mevcut olması yeterlidir; zira def'in ileri sürülmesine yarayan olaylar daha sonra ortaya çıkmış olabilir. Ayrıca borçlunun alacağın devrinden ne biçimde haberdar olduğu sorunu önemli değildir. Zira, alacağın bir başkasına temlik edildiği beyanı borçluya karşı alacaklı veya devralan tarafından yapılabileceği gibi onlardan birinin veya diğerinin namına olarak bir üçüncü kişi tarafından da yapılabilir.
Alacaklı ile karşı karşıya bulunduğunu haklı bir surette zannederek eski alacaklıya iyiniyetle ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur. Şu husus önemle vurgulanmalıdır ki sadece ödeme değil, takas, yenileme ve olayımızda olduğu gibi ibra suretiyle borcu sona erdirmelerde de durum aynıdır. Çünkü taraflar uzlaşma suretiyle bir sözleşme ilişkisine her zaman son verebilirler. Bu suretle işbu sözleşme ilişkisinden doğan haklar sona erer ve esasen doğmuş olan neticeler de iptal edilir.
Borçlunun iyiniyeti Medeni Kanunun 3. maddesi uyarınca daima karine olarak kabul olunur. Temlik edilen kimse, ( davalı ) borçlunun, ( ihbar yapılmaksızın dahi ) temlike vakıf olduğunu veya durumun gereklerinin lüzum gösterdiği dikkati sarfetmiş olsa idi buna vakıf olabileceğini isbat etmekle yükümlüdür. Zira, bir alacağı devralan kimse onu kural olarak tüm iyilikleri ve kötülükleri ile beraber olduğu gibi devralmış sayılmak gerekir.
Mahkemece, yukarıdaki ilkeler dikkate alınarak davalının borcundan ibra edildiği tarih ile temlikin yine davalı tarafından öğrenildiği ya da halin icap ettirdiği itinayı göstermekle durumdan haberdar olması lazım geldiği tarihler kesinlikle saptanıp Borçlar Kanununun 167. maddesi hükmünce yeni alacaklıya karşı ileri sürülebileceği anlaşılan def'iler nazara alınarak varılacak sonuç dairesinde hüküm vermekten ibarettir. Bu gerekçe ile mahkeme kararının b o z u 1 m a s ı görüşündeyiz. Edip Doğrusöz Nihat YAVUZ Başkan Üye
Old 20-12-2008, 18:12   #6
slnn

 
Varsayılan

Bir de bunlara bakmanızı tavsiye ederim.
Benim de karşıma böyle bir dava geldi, halihazırda devam ettiğinden neticeyi bildiremiyorum.

Kambiyo senedi vasfını yitirmiş bonolar ile sebepsiz iktisap hükümlerine göre davalı keşideciden alacak talep edilebilir. Ancak bu da bir yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda; Davacının hamil olduğu senetlere dayanarak üç yıl içinde keşideciye müracaat etmemesi sebebiyle ancak vadeyi takip eden üç yıldan sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bir yıl içinde borçluya başvurması gerekirken, bu süreyi de geçirmesi ve davalının süresinde ileri sürülmüş zamanaşımı def'iyle karşılaşması gözetildiğinde, mahalli mahkemenin davanın reddine dair direnme kararı sonucu itibariyle doğrudur.(YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2001/19-230 K. 2001/310 T. 28.3.2001)

Zamanaşımına uğrayan emre muharrer senedin adi senede dönüşeceğine dair yasada herhangi bir hüküm mevcut değildir. Bonoların tabi oldukları zamanaşımı süresi TTK.nun 661. maddesinde belirtilmiş bulunmaktadır. Zamanaşımının hangi hallerde kesileceği de aynı Yasanın 662. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi nedenleriyle kesilmiş olur. TTK.nunda hüküm bulunan hallerde BK.nun uygulanmasına da olanak bulunmamaktadır.” (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1981/11-716 K. 1984/141 T. 22.2.1984)
Old 20-12-2008, 18:30   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Ne yazık ki Yargıtay da yanlış hukuksal terimleri kullanıyor. Bononun zamanaşımına uğraması, onun kambiyo senedi niteliğini yitirmesine neden olmaz. Zamanaşımı yalnızca kambiyo senedine dayanan müracaat haklarının kullanılmasına engel olur. Kısacası; kambiyo senedi olma niteliğini yitirmek ile kambiyo senedine dayanan müracaat haklarının kullanılamaz hale gelmesi farklı şeylerdir.
Old 20-12-2008, 21:29   #8
janveljan

 
Soru

Sayın Gamze Dülger;
Alıntı:
Sayın Av.Erol Gökmen,

Konu hakkındaki uygulamayı ve kanunu açık bildiğiniz anlaşılmaktadır.


Zamanaşımına uğramış bir hak,"Zamanaşımı def'i ile karşılaşmadığı sürece " tam borç olup eda ile sona erer.Ancak zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü takdirde,bu belgeyi özel takip yolu ile icraya intikal ettirip talepte bulunamazsınız.

Zamanışına uğramış bir bono,keşidecinin imzası,bonunun bedeli ve ödemenin tarihi ile ilgili hususlarda keşideci aeyhine yazılı delil başlangıcı haline gelir.Siz bu bonoyu ilamsız takiple de icraya intikal ettirebilirsiniz.Beyanınızdaki gibi itiraz olmaz ve ödenirse "sebebsiz zenginleşme hükümlerine göre iade talebinde bulunulamaz"

Bu nedenle aslen sorunuzu tam olarak anlayabilmiş değilim.

Sormak istediğiniz ya da tartışma açmak istediğiniz husus "Zamanaşımına uğrasa dahi senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığının kabulü ile özel yolla icraya konulmasının kabul edilmesi midir?"

öncelikle mesajınızın başındaki hak etmediğim düşünceleriniz için teşekkür ederim.

Benim tartışmaya açmak istediğim husus, mesajımın başlığından da anlaşılacağı üzere zamanaşımına uğramış bir bononun kambiyo senedi (bono) olma niteliğini sürdürüp sürdürmeyeceğidir.

Benim şahsi kanaatim zamanaşımına uğramış olsa dahi bir bononun kambiyo senedi olmaya devam edeceği yönündedir.BÖYLE BİR BONO MUHATABI TARAFINDAN BİR ZAMANAŞIMI DEFİ İTİRAZIYLA KARŞILAŞTIĞINDA ,İSPAT HUKUKU ANLAMINDA ARADA TEMEL İLİŞKİ VARSA ARTIK BİR YAZILI DELİL BAŞLANGICI FONKSİYONUNU YÜKLENİR.ANCAK BU İSPAT HUKUKU BAKIMINDAN BÖYLEDİR.YOKSA KAMBİYO HUKUKU BAKIMINDAN ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ BİR BONO BONO OLMAYA DEVAM EDER.

Bu noktada "sonuçta zamanaşımına uğramış bir bononun muhatabın zamanaşımı defi ile karşılaştığında yazılı delil başlangıcı olduğunu kabul ediyorsanız kambiyo senedi vasfını yitirip yitirmemesinin ne önemi var,bu teorik bir tartışmadan öteye gitmez" diye düşünülebilir.

Ancak zamanaşımına uğramış bir bononun kambiyo senedi niteliğini yitirip yitirmediğinin tespitinin, ispat hukukuna gelmeden önce de uygulamada bazı önemli sonuçları olacaktır.

Örneğin böyle bir bono ile takip için icra müdürünün önün gittiğinizde, İcra müdürü İcra filas Kanununun ilgili maddesi gereğince takibe konu evrakın kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığını inceleyecektir.Eğer Zamanaşımına uğramış bonunun kambiyo senedi niteliğini yitirdiğini kabul ederse sizin kambiyo senetlerine mahsuz haciz yolu ile takip talebinizi reddecektir.Böyle bir durumda Genel haciz yolu ile takip yapılabileceği düşünülsede iki takip yolu arasında sizin aleyhinize doğal olarak borçlunun lehine pek çok farkın olduğu hepimizin malumu.

Yine bilindiği üzere bonolar sırf Ticaret Kanunu'nunda düzenlendiği için ticari iş niteliğindedir.Zamanaşımına uğramış bononun bono niteliğini yitirdiği kabul edilirse böyle bir bonoya istinaden asliye hukuk mahkemesinde açılan alacak yada itirazın iptali davasında işbölümü itirazınız reddedilecektir.

Yine yanlış hatırlamıyorsam, Bonolar resmi evrak olmadıkları halde Ceza yargısında resmi evrak olarak kabul ediliyor.Bir bonoda sahtecilik yapan sanık resmi evrakta sahtecilik suçundan Ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor.Zamanaşımına uğramış bir bononun kambiyo senedi niteliğini yitirdiğini kabul ettiğinizde böyle bir bonoda sahtecilik yapan sanık özel evrakta sahtecilik suçundan asliye ceza mahkemesinde yargılanacaktır.

Sonuç olarak zamanaşımna uğramış bir bono kambiyo senedi niteliğini yitirmez.
Dikdörtgen bir kağıt parçasının bir bono olabilmesi için gerek ve yeter şartlar Ticaret Kanunumuzda açıkça sayılmıştır.Kanun koyucu tarafından bonolar hakkında 3 yıllık zamanaşımı süresi getirilmesi,uzun yıllar içinde ticari ilşikiyi unutan,belkide belge ve makbuzlarını kaybeden muhatapları korumak gayesiyledir.Bu anlamdaki zamanaşımı hukuki ilişkinin özüne etki edip ortadan kaldırmaz.Sadece muhataba ödemeden kaçınma hakkı verir.
Zamanaşımının niteliği ve konuluş amacı bundan ibaretken ,zamanaşımına farklı fonksiyonlar yüklemek doğru değildir.

Sözün özü bir bononun bono olma hakkı kanundan doğar. Zamaşımına uğramış olsada bir bono aksi ispat edilene kadar bonodur. aksini ispat edeceklerin Yargıtay'ın 1991 tarihli içtihadındaki "Senedin vade ve tarihlerine göre Ticaret Kanununun 661. maddesindeki üç yıllık zamanaşımı tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu halde, bono kıymetli evrak olmak niteliğini kaybetmiştir" şeklindeki soyut cümlesinden daha doyurucu referanslar sunması önemle rica olunur.
Old 22-12-2008, 14:26   #9
Gamze Dülger

 
Varsayılan

[quote=janveljan]Sayın Gamze Dülger;

öncelikle mesajınızın başındaki hak etmediğim düşünceleriniz için teşekkür ederim.


Neden böyle bir cevaba gerek duydunuz?

"Konuyu bildiğinizi,bu nedenle konunun hangi bölümünü tartışmak istediğinizi anlamadığımı belirtmiştim"..

Neyse,

Cevabınızdan,böyle bir cevabı hakettiğim anlaşıldığından "Ben teşekkür ederim"..

Saygılarımla
Old 22-12-2008, 18:10   #10
janveljan

 
Varsayılan

Sayın Gamze Dülger;

Birisi size bir konuyu iyi bildiğinizi söylerse sizde ona nezaketen teşekkür edersiniz.
Cevabımın başında yazdığım "öncelikle mesajınızın başındaki hak etmediğim düşünceleriniz için teşekkür ederim" şeklindeki ifadenin konuyu iyi bildiğiniz anlaşılıyor şeklindeki sözlerinize nezaketen teşekkür etmek dışında başkaca bir anlamı yoktu.

Ben yinede meramımı yeterince açık ifade edememem sebebiyle yanlış anlamanıza (Belkide bir kinaye sezdiniz ancak inanın böyle bir niyetim yoktu.) sebebiyet verdiğim için sizden özür dilerim.

--------------------------------------------------------------------------

Zamanaşımına uğramış bonunun kambiyo senedi niteliğini yitireceği yönünde cevap veren meslektaşlarım olduğu gibi bu niteliğini yitirmeyeceği yönünde görüş bildiren meslektaşlarımında olduğunu görüyorum.

Aslında uygulamada ve Yargıtay kararlarında da tam böyle bir bölünmüşlük var.Bu konuyu açarken ki amacım bir müşterekte buluşabilmekti.

Sayın Av.Cengiz Aladağ' ın "bononun zamanaşımına uğraması onun kambiyo senedi niteliğini yitirmesine neden olmaz." şeklindeki görüşüne daha öncede söylediğim gibi tamamen katılıyorum.Ancak devamındaki "zamanaşımı yanlızca kambiyo senedine dayanan müracaat haklarının kullanılmasına engel olur." şeklindeki görüşe (eğer yanlış anlamadıysam )katılmıyorum.

Bana göre zamanaşımına uğramış bono ile de kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapılıp müracaat hakları gerek keşideciye gerek varsa cirantalara karşı kullanılabilir.

Salt zamanaşımının gerçekleşmesi buna engel değildir.(Geçenlerde zamanaşımına uğramış bir bonoya istinaden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapmak için bir icra müdürünü ikana etmeye çalışırken göbeğim çatladı ama sonunda ikna ettim )Ancak böyle bir bono ile takibe muhatap olan borçlu süresi içinde zamanaşımı definde bulunursa (icra hakimliğinde tabi) takip onun için son bulur.Eğer bir kaç borçlu var ve onlar süresi içinde zamanaşımı definde bulunmazlar ise takip onlar için kesinleşir ve borcu ödemek durumundadırlar.

Sayın Av.Cengiz Aladağ ; müracaat haklarının kullanılmasına engel olur dan kastınız, vaki zamanaşımı itirazı üzerine o borçluyu artık takip edemeyecek olmamız ise bu konuda da hemfikiriz.Ancak zamanaşımına uğramış bono daha baştan icra takibine (Kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna yada tercihe göre genel haciz yoluyla takip yoluna,) konulamaz diyorsanız bu konuda sizden ayrılıyorum.
Old 22-12-2008, 21:55   #11
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın janveljan, BK 140.maddesi "zamanaşımının kendiliğinden dikkate alınamayacağını, dermeyan edilmesi gerektiğini" belirtmektedir. Bu nedenle aynı düşüncedeyiz. Saygılarımla.
Old 23-12-2008, 14:56   #12
Gamze Dülger

 
Varsayılan

İnternet ortamında kolaylıkla "yanlış anlaşılabildiğinizi/anlaşılabildiğimizi düşünüyorum.
Karşılıklı olarak birbirimizden "Hak etmediğimiz halde" özür diledikten sonra aşağıdaki kararı sunmak geldi içimden ...

Saygı ve teşekkürlerimle

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/11269

K. 2008/290

T. 24.1.2008

• KAMBİYO SENEDİ ( Zamanaşımına Uğramışsa Hamil Kambiyo Hukukundan Kaynaklanan Haklarını Kullanamayacağı - İtirazın İptali )

• ZAMANAŞIMI ( Kambiyo Senedi Zamanaşımına Uğramışsa Hamil Kambiyo Hukukundan Kaynaklanan Haklarını Kullanamayacağı )

• HAMİLİN HAKLARI ( Kambiyo Senedi Zamanaşımına Uğramışsa Senet Hamili Kendisine Ciro Eden Cirantaya Karşı Temel İlişkiden Kaynaklanan Alacaklarını İsteyebileceği - Senet Lehdarı Cirantanın Senetten Kaynaklanan Alacağını Hamile Temlik Etmesi Halinde Hamilin Keşideciye Başvurabileceği )

• TEMEL İLİŞKİDEN KAYNAKLANAN ALACAKLARIN İSTENEBİLMESİ ( Kambiyo Senedinin Zamanaşımına Uğraması Halinde Hamilin İsteyebileceği )

• HAMİLE TEMLİK EDİLEN ALACAK ( Senet Lehdarı Cirantanın Senetten Kaynaklanan Alacağını Hamile Temlik Etmesi Halinde Hamilin Keşideciye Başvurabileceği )

6762/m. 688


ÖZET : Kambiyo senedi zamanaşımına uğramışsa hamil kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını kullanamaz. Senet hamili, kendisine ciro eden cirantaya karşı temel ilişkiden kaynaklanan alacaklarını isteyebilir. Senet lehdarı cirantanın senetten kaynaklanan alacağını hamile temlik etmesi halinde hamil, keşideciye başvurabilir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava ve takibin dayandığı kambiyo senedi zamanaşımına uğramıştır. Bu durumda senet hamili kambiyo hukukundan kaynaklanan hakları kullanamaz. Senet hamili kendisine ciro yapan cirantaya karşı temel ilişkinden kaynaklanan alacağını ileri sürebileceği gibi, senet lehdarı cirantanın senetten kaynaklanan alacağını hamile temlik etmesi halinde hamil keşideciye başvurabilir. Davacı hamile ciranta senetten doğan alacağını temlik etmediğine, davalı hamil ile davalı keşideci arasında temel ilişki bulunmadığına göre hamil senetten kaynaklanan alacağı nedeniyle keşideci olan davalıya müracaat edemez. Mahkemece bu yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulünde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-12-2008, 15:12   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Av.Adnan Koray ve Sayın Av. Cengiz Aladağ'ın belirttiği ve soruyu yönelten meslektaşımızın vurguladığı gibi, zamanaşımına uğrayan çek veya bono, yine kambiyo senedi vasfına haiz olup, ancak zamanaşımı def'i sözkonusu olduğu takdirde artık kambiyo senedi vasfı ile talep edilemez bir alacak hükmünde olması gerekir.

Fakat Yargıtay'ın yerleşik kararları ile zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinin "kambiyo senedi vasfını" yitireceği ve bu bağlamda ancak sebepsiz iktisap kuralları dahilinde talep ve davaya konu edilebileceği ve bu davada da belgenin sadece "Yazılı delil başlangıcı" olarak keşideci ve lehdar arasındaki temel ilişki dairesinde kullanılabileceği hususu kabul edilmektedir.

Ben sayın meslektaşımızın itirazlarını doğru buluyorum. Zamanaşımı nedeniyle Kambiyo senedi vasfının kalkması için sebep yoktur.

Teşbihte hata olmaz ise,şöyle bir benzetme mümkündür: Zamanaşımına uğramış kambiyo senedi "kuru sıkı tabanca" gibidir. Elinizdeki nesnenin Kuru sıkı tabanca olduğu muhatabınız tarafından fark edildiği anda, onu korkutmanız nasıl ki mümkün olamazsa, zamanaşımına uğramış kambiyo senedi bakımından da benzeri durum geçerlidir.
Old 24-12-2008, 00:38   #14
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yargıtay'ın, zamanaşımına uğramış bonoyu senet (yazılı delil) değil, yazılı delil başlangıcı sayması da ilginç geliyor bana.
Old 06-03-2009, 12:37   #15
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Yargıtay'ın, zamanaşımına uğramış bonoyu senet (yazılı delil) değil, yazılı delil başlangıcı sayması da ilginç geliyor bana.

Bu başlığı başka bir başlığı okurken yeni gördüm.O nedenle biraz gecikmiş bir cevap oldu..
Sayın Av.Cengiz Aladağ,
Bence Yargıtay'ın zamanaşımına uğramış bonoyu yazılı delil(Kesin delil) kabul etmemesi haklı ve mantıklıdır.
Neden?
Çünkü,farzedelimki Yargıtay zamanaşımına uğramış bonoyu yazılı delil (senet) saymakta. Ve yine farzedelim Ben, borçlusu siz alacaklısı benim olduğum 100.000 TL'lik bir bonoyu avukatım vasıtasıyla takibe koydum.Avukatımda zehir gibi olduğundan senedi takibe koyarken biliçli olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla değilde genel haciz yoluyla takibe koydu. Sonra ödeme emri tarafınıza geldi, açıp bir baktınız o da ne taş gibi bono kambiyo senetlerine mahsus yolla değilde genel haciz yoluyla takibe konulmuş ve örnek 7 yollanmış Sizde, " Şuan zaten ekonomik kriz var, bende bu aralar biraz nakde sıkışığım, en iyisi itiraz edip takibi durdurayım " diye düşündünüz ve takibe itiraz ederek durdurdunuz. Bunun üzerine avukatım A, hemen ilgili mahkemede itirazın iptali davası açtı ve bir kesin delil sayılan senedi (yazılı belge) yani bonoyu " işte elimizde yazılı delil var " diyerek mahkemeye sundu. Siz de buna mukabil ödemeye ilişkin yazılı delil sunamadığınızdan mahkeme bi güzel takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına ve nisbi vekalet ücretine hükmetti. Oldu borç şimdi 152.000 TL..

Ne dersiniz ?..
Old 06-03-2009, 13:48   #16
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nephilis
Bu başlığı başka bir başlığı okurken yeni gördüm.O nedenle biraz gecikmiş bir cevap oldu..
Sayın Av.Cengiz Aladağ,
Bence Yargıtay'ın zamanaşımına uğramış bonoyu yazılı delil(Kesin delil) kabul etmemesi haklı ve mantıklıdır.
Neden?
Çünkü,farzedelimki Yargıtay zamanaşımına uğramış bonoyu yazılı delil (senet) saymakta. Ve yine farzedelim Ben, borçlusu siz alacaklısı benim olduğum 100.000 TL'lik bir bonoyu avukatım vasıtasıyla takibe koydum.Avukatımda zehir gibi olduğundan senedi takibe koyarken biliçli olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla değilde genel haciz yoluyla takibe koydu. Sonra ödeme emri tarafınıza geldi, açıp bir baktınız o da ne taş gibi bono kambiyo senetlerine mahsus yolla değilde genel haciz yoluyla takibe konulmuş ve örnek 7 yollanmış Sizde, " Şuan zaten ekonomik kriz var, bende bu aralar biraz nakde sıkışığım, en iyisi itiraz edip takibi durdurayım " diye düşündünüz ve takibe itiraz ederek durdurdunuz. Bunun üzerine avukatım A, hemen ilgili mahkemede itirazın iptali davası açtı ve bir kesin delil sayılan senedi (yazılı belge) yani bonoyu " işte elimizde yazılı delil var " diyerek mahkemeye sundu. Siz de buna mukabil ödemeye ilişkin yazılı delil sunamadığınızdan mahkeme bi güzel takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına ve nisbi vekalet ücretine hükmetti. Oldu borç şimdi 152.000 TL..

Ne dersiniz ?..

Alacaklı temel ilişkiyi kanıtlayabiliyorsa zaten aynı noktaya gelinebilecek. Yorumunuz hukuksal olmaktan çok ekonomik nedenlere dayanıyor. Bono zamanaşımına uğradı diye, bononun "yazılı" oluşunu ve "borç ikrarı içermesini" görmezden gelmek, "yazılı delili", "yazılı delil başlangıcı" saymak daha mı mantıklı sizce?
Old 06-03-2009, 16:18   #17
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Alacaklı temel ilişkiyi kanıtlayabiliyorsa zaten aynı noktaya gelinebilecek. Yorumunuz hukuksal olmaktan çok ekonomik nedenlere dayanıyor. Bono zamanaşımına uğradı diye, bononun "yazılı" oluşunu ve "borç ikrarı içermesini" görmezden gelmek, "yazılı delili", "yazılı delil başlangıcı" saymak daha mı mantıklı sizce?
Peki alacaklının elinde bonodan başka, temel ilişkiyi kanıtlayacak argümanlar mevcut değil ise ? Alacağını kanıtlayamıyorsa ? Kaldı ki kambiyo taahhüdünde bulunmak yani bono ile borç altına girmek, temel ilişkiden tamamen bağımsız bambaşka bir alacak-borç ilişkisi meydana getirdiğinden (BK.m.114) zaten temel ilişkiye dayanılarak açılacak bir davada sözkonusu bononun yazılı delil olarak kabul edilmesi de öncelikle hukuk mantığına aykırıdır. Aksi bir düşüncenin kabulu halinde yukarıda vermiş olduğum örnekteki gibi suistimaller gündeme gelir.
Dolayısıyla siz yorumumu her nekadar hukuki olarak nitelendirmesenizde yargıtay'ın bu konudaki uygulaması haklı ve mantıklı temellere dayanmaktadır. Kaldı ki hukuk yorumdur ve yorum yapılırken salt kanun tekniği değil o maddenin uygulanmasının meydana getireceği ekonomik,sosyal sonuçlarda her zaman gözönünde tutulmalıdır.

Saygılarımla..
Old 06-03-2009, 17:02   #18
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nephilis
Peki alacaklının elinde bonodan başka, temel ilişkiyi kanıtlayacak argümanlar mevcut değil ise ? Alacağını kanıtlayamıyorsa ? Kaldı ki kambiyo taahhüdünde bulunmak yani bono ile borç altına girmek, temel ilişkiden tamamen bağımsız bambaşka bir alacak-borç ilişkisi meydana getirdiğinden (BK.m.114) zaten temel ilişkiye dayanılarak açılacak bir davada sözkonusu bononun yazılı delil olarak kabul edilmesi de öncelikle hukuk mantığına aykırıdır. Aksi bir düşüncenin kabulu halinde yukarıda vermiş olduğum örnekteki gibi suistimaller gündeme gelir.
Dolayısıyla siz yorumumu her nekadar hukuki olarak nitelendirmesenizde yargıtay'ın bu konudaki uygulaması haklı ve mantıklı temellere dayanmaktadır. Kaldı ki hukuk yorumdur ve yorum yapılırken salt kanun tekniği değil o maddenin uygulanmasının meydana getireceği ekonomik,sosyal sonuçlarda her zaman gözönünde tutulmalıdır.

Saygılarımla..

Sayın meslektaşım,
Bononun, zamanaşımı nedeniyle kambiyo senedi olma niteliğini yitirdiğinde sadece yazılı delil başlangıcı olabileceğini kabul edilirken için iki temel hata yapılıyor:
1- Zamanaşımı yargı mercilerince kendiliğinden dikkate alınabilecek bir olgu değildir.
2- Yazılı, imzalı, borç ikrarını içeren bir belge (bono), HUMK 292 uyarınca yazılı delil başlangıcı sayılabilecek çok daha basit, imzasız bile olabilen belgelerle bir tutuluyor.
Yine kambiyo senedinin, borcun nedeninden soyut oluşunun, senedin dolaşım (tedavül) yeteneği açısından gerekli olduğu, esasen her borç ilişkisinde bir temel neden bulunduğu da gözden kaçırılıyor.
Tüm bunlar adaletsiz bir sonuca ulaştırıyor bizi.
Örneğin sizin ve Yargıtay'ın görüşü kabul edilirse (ki uygulamada böyle), yanında tanık olmadan arkadaşına borç veren ve borca karşılık bono alıp, borçlunun oyalaması ile zamanaşımı süresi içinde yasal yollara başvurmayan alacaklı, daha sonradan takip/dava yoluna başvursa bile hakkını alamıyor.
Old 07-03-2009, 21:26   #19
sailor1981

 
Varsayılan

ben konuya başka bir boyut kaazandırma anlamında şöyle bişey sorsam...." temel ilişkisi zamanaşımına uğramış bir alacak için bono verilmesi durumunda görüşleriniz nelerdir" , zamanaşımı itirazından sonuç alınabilirmi? (açık bir bono yıllar sonra tamamlanıp icra takibine konu edilse?)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımına Uğramış Cek Adi Belge Niteliğini Haizmidir İlgili Meslektaşların Soruları 9 13-05-2009 14:13
Zamanaşımına uğramış senet avukatahmet1 Meslektaşların Soruları 4 11-04-2009 17:06
Zamanaşımına Uğramış Çek hbelgin Meslektaşların Soruları 3 26-05-2008 10:39
zamanaşımına uğramış mıdır? hırs Meslektaşların Soruları 4 28-04-2008 20:36
çekte ibraz süresinin dolması çekin kambiyo senedi niteliğini kaldırır mı a.lawyer Meslektaşların Soruları 8 19-04-2008 19:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08480692 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.