Avukatların Sağlık Güvencesi

Zorunlu olarak SSK'ya tabii olup sağlık hizmetinden faydalanamamak,bağımsız çalıştığımız halde Bağ-Kur'a tabii olamamak ve neticede siz,eşiniz ya da çocuğunuz hastalandığında hiç bir sağlık güvencesi olmamak hangi hukuki mantıkla açıklanıyor?
Allah göstermesin ciddi ve kalıcı bir hastalık ameliyat vb durumlarda avukat ne yapacak?
İki avukatın biraraya geldiğinde konuştuğu bu konuda Barolar Birliğimiz ve Barolarımız neden duyarsız? Ya da çalışmalardan benim mi haberim yok?

Bu konunun enine boyuna tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
İyi çalışmalar diliyorum.

Kesinlikle sizin de bahsettiğiniz gibi enine boyuna tartışılması gereken bir konu bu. Ve maalesef ciddi sağlık problemleri ortaya çıktığında insanlar oldukça zor durumda kalıyor.
İşin bir de başka bir boyutu var. En azından belki bu konuda meslektaşlarıma bir faydam dokunabilir, zira sizin bahsettiğiniz konuda baroya baskı yapmak dışında elimden gelen pek de birşey yok.
Şöyle ki: Eğer erkek bir avukatsanız ve eşiniz örneğin SSK'ya bağlı olarak çalışıyorsa, eşinizden dolayı sağlık karnesi ve sağlık yardımı alabiliyorsunuz. Ancak pek de kolay olmuyor bu. Çünkü SSK'ya gittiğinizde memurlar hiç düşünmeden "size sağlık karnesi veremeyiz" deyip kestirip atıyorlar. Maalesef birazcık boğuşmanız ve sesinizi yükseltmeniz gerekebiliyor. Çünkü bu konuda daha önceden verilmiş Yargıtay kararları ve bu kararlar doğrultusunda çıkartılmış yönetmelikler var. Neyse ki benim olayımda ilgili müdür yardımcısı gerçekten konuyu inceledi ve yönetmelikte yeraldığını görünce kabul etti. Ama duyduğum kadarıyla genelde "veremeyiz" deyip reddettikleri çok oluyormuş.
Elbette eşiniz çalışmıyorsa anlattıklarım sizin bir işinize yaramayacaktır, ama en azından benim durumumda olanlara bir faydası olabilir diye anlattım.
İyi çalışmalar...

Merhaba,
bu konuda yeni çalışmalar var ama o kadar.Her zaman olduğu gibi çalışma aşamasında kalacak tabii ki! Baromuzdan biri AKP, biri de CHP den olmak üzere iki milletvekilimiz var ve ikisid Adalet Komisyonunda olup ikis de bir kaç defa bu işin üzerine düşecekleri ve kesinlikle halledeceklerini söylemelerine rağmen hala bir gelişme yok. Ancak yeni bir Avukatlık Yasa Tasarısı idi zannediyorum orada Barolar Birliği nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı oluşturulması ve bununla biz avukatların sağlık hizmeti sorununun çözülmesi öngörülüyordu.Bunu bir gelişme ve çaba sayabilrmiyiz?
Bahsetmiş olduğum vekillerimizden AKP'li olana,506 sayılı yasaya "topluluk sigortası kapsamında bulunanlar ek prim ödedikleri zaman sağlık hizmetinden de yararlanır" şeklinde bir madde eklemenin mümkünü yok mu diye sorduğumda cevabı "biz aslında bütün sosyal güvenlik kurumlarını bir çatı altında toplamayı ve herkesi bu güvence kapsamına almayı düşünüyoruz" oldu. Bu cevap karşısında ne söyleyebilirsiniz?Sadece gülersiniz herhalde.
Tırnağınız varsa başınızı kaşırsınız sayın meslektaşlarım. Özel sigorta yaptırır,sağlık sorunlarınızı bu şekilde halledersiniz.
Ancak şu imkan da var,bağlı olduğunuz Baroya dilekçe ile Analık,Hastalık ve Meslek Hastalığı için prim ödeyerek yararlanmak istiyorum diye başvuru yaparsınız,Baronuz da bunu SSK'ya iletir,onlar da Genel Müdürlüğe,eğer Genel Müdürlükten onay gelirse ailecek bir devlet hastanesine gider ve sağlık taramasından geçersiniz verilecek rapor kapsamında da müracaatınız kabul edilir!
Ben müracaatımı yaptım ve Genel Müdürlükten altı aydır cevap bekliyorum,gel teskere gel!
Son olarak erkek meslektaşların eşinin resmi kurumda çalışıyor olması durumunda ise inisiyatif çalışılan yerin amirinde. Müdür veya amir olur derse karne veriliyor olmaz derse dava açılıyor. Eşi SSK'da memur olarak çalışan bir meslektaşımız dava yolu ile 4 yılda bu hakkını aldı.
En iyisi ben tüm meslektaşlara bol kazançlı ve sağlıklı bir yaşantı dileyeyim.

Aslında bu konuyu açınca yazacak çok şey vardı. Ve bu yazıyı yazdıktan iki gün sonra hastalanınca büroya gelemedim. Fikirlerini bizimle paylaşan değerli meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
Şimdi bu konuda bir öneri ( herkesçe bilinen, istenen,konuşulan ama nedense yapılamayan) getirmek istiyorum. Birliğimize bağlı olan avukat sayısının 50.000 olduğunu kabul etsek ve her avukatın aylık 20.000.000 T.L prim ödemesi gerektiğini düşünsek 1 trilyon lira eder. Bu 1 trilyon para ile bütün meslektaşlarım ile eş ve çocukları özel sağlık hizmetlerinden fevkalede bir şekilde faydalanabilir. Yani bence yapılması gereken sağlık sigortası yapan şirketlerden Barolar Birliğinin teklif alması ve buna göre bir değerlendirme yapılması.

Sayın Kadir,
Bugün Baro Başkanımızla görüştüm ve daha önceki yanıtımda bahsettiğim gibi Barolar Birliği nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu oluşturulması için taleplerinin olduğunu,bunun Baro Başkanları toplantısında dile getirildiğini söyledi.Umarım en azından bu fikir uygulamaya geçer ve sağlık güvencemiz var diyebiliriz.
Sağlık sigortası yapan şirketlerden ziyade özel hastanelerle anlaşma yapılabileceğini düşünüyorum.Bunun için de kaynak aylık 20 milyon ödenmesi yerine Barolarımız tarafından satılan dosya,evrak,pul v.s. den bir kısmının bu fona aktarılması şeklinde olabilir.
Saygılarımla,

Sayın Kadir,
Bu sorun teorik boyutu ile en son Antalya Barosu Dergisinin Eylül sayısında inceleme konusu yapıldı.
Bu çalışma ile süregelen sorunun akademisyenlerin değerlendirilmesi nasıl aşılacağına dair ipuclarına tesadüf ediyoruz ancak kısa vadede yapılabilecekler konusunda doğrusu bilgi yok.

Meslekte yeniyiz. Üstatlara hep soruyorum. Yıllardır siz ne yaptınız diye. İnanın dışarıdan bir kimseye içinde bulunduğumuz sosyal güvence yoksunluğunu anlatamazsınız. Ben şahsen avukatlık mesleğine başlamadan hem ssklı hemde bağkurlu olarak çalıştım. Staja başlarken çıktım. Çıkış o çıkış! Mesleğe girerken zorunlu SSkK lı oldum. Pirim yatır emeklilik için. Sağlık için ne olacak dedim. ABays dediler. Ben SSKlıysam SSKdan yararlanıyım dedim. Hayır biz sağlık kapsamında olamazmışız. Düşünün ki sertbest avukatız. Vergi levhamız var. Ama bağkurlu değiliz. SSklıyız. ve de sağlıktan yararlanamıyoruz. Yanımızda çalışan işçi hem emeklilikten hem sağlıktan yaralanıyor. Biz yararlanamıyoruz. Eşinin sigortasından yararlanan avukatlar çoğunlukta. Sorunda burdan kaynaklanoyr belki de. Oysa Avukatın eşi çocuğu onun sigortasına geçecek kadar özendirici olmalı. Öğretmen eşi avukat eşinin sigortasından yararlanabilmek için uğraş vermeli. Mesleğin onuru adına gereken de budur diye düşünüyorum bilmem yanlış mı düşünüyorum?

sayın MURATOZSA
elinde yargıtay kararı veya yönetmelik varsa yayınlarmısınız.
Ben ve eşimde avukatız. eşim sağlık yardımından faydalanacak şekilde prim ödedi. sağlık karnesi aldı. bende eş olarak bu haktan yararlanmak istedim önce veremeyiz dediler. biraz bastırınca banada karne verdiler. karnemi aldım gittim. ama sonra ssk personeli müdüre danışmışlar müdür uygulama yanlış demiş ve karnemi iptal ettiler. ELİNDE YARGI VEYA YÖNETMELİK OLAN VARSA YAYINLARSA YARARLI OLACAKTIR.

Yanlış hatırlıyor olabilirim ama Sosyal Güvenlik kurumlarının aynı çatı altında birleştirilmesinden sonra özellikle topluluk sigortasından yararlanan Avukat ve noterler için başkaca bir kurumdan dolayı sağlık güvencesinden yararlandırılma hakları yayınlanan bir genelge ile kaldırıldı. SSk primi dışında sağlık sigortası primi de yatırılarak Avukatın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler sağlık güvencesinden yararlanıyorlar. Bunun için tam teşekküllü hastaneden alınan sağlık kurulu raporu dahil pekçok belge hazırlanarak bağlı bulunulan baroya veriliyor. Baro belgeleri SSK Genel İl Müdürlüğü'ne gönderiyor. İşlemler yaklaşık 3 ay sürüyor. Bu arada SSK prim borcunuzun olmaması gerekiyor. 3 aylık süreç sonunda sağlık sigortası kaydınız yapılıyor. Ama acil hizmetler hariç sağlık sigortasından yararlanabilmeniz için 90 gün prim yatırmış olmanız gerekiyor.

Alıntı: Yazan Av.Özgür Eralp Meslekte yeniyiz. Üstatlara hep soruyorum. Yıllardır siz ne yaptınız diye.

Üstatlar sağlık sigortası konusunda yıllardır bir şey yapmadı. Çünkü üstatlar o yıllardaki mesleğin itibarı nedeniyle hastane kuyruklarındaki kalabalıklarda sıra beklemeyi kendilerine yakıştırmadılar. O yıllardaki ''itibarı'' bugünlerde anlamak zor olabilir. Üstatlar o yıllarda sağlık harcamalarına yetecek kadar para kazanabiliyordu. Ayrıca o yıllarda böylesi pahalı teknoloji kullanılmıyordu. Ama şimdi herşey değişti. Sağlık hizmetleri üstün teknoloji nedeniyle pahalandı.

Bu değişikliği zamanında farkedip ''SSK'ya sağlık sigortası primlerinin de ödenerek sağlık sigortasından yararlanmaktan'' söz eden avukatlar olduysa da, mesleğe yeni başlamış avukatlar sağlık sigortası primi veremeyeceklerini öne sürerek sağlık sigortasına bizzat kendileri karşı çıktılar. Bu nedenle bugün bile sağlık sigortası ihtiyaridir.

SSK'nın kurulduğu o yıllarda Sosyal Sigorta kavramı işçiler için düşünülmüştü. Kuruluşta işçi olmayan hiç kimse SSK'lı olamıyordu. Üstatlar meclisteki avukat milletvekillerinin desteği ile avukatların SSK kapsamına alınmasını sağladılar. Hiç bir mesleğin sigortası yokken avukatların SSK'lı olması bir ayrıcalık sonucudur. Yoksa emeklilik güvencesi de olmayacaktı. (Kendi işinde çalışanlar için kurulan BAĞ-KUR ise SSK'dan onyıllarca sonra kurulmuştur. Avukatlar zaten SSK'lı olduğundan BAĞ-KUR kapsamında değildir.)

Mesleğin her sorununu üstatlara yüklemek haksızlık oluyor.

Eskileri anmak hoşuma gitti. Başka sorunuz olursa zevkle yanıtlayabilirim.

Saygılarımla

Değerli arkadaşlar,

Avukatların sağlık hizmetlerinden yararlanamama konusu ne yazık ki mesleğimizin kanayan yarasıdır.Eğer,ek prim yatırmıyorsanız ciddi bir hastalığa yakalanmamak için oturup dualar etmeniz gerekiyor.İşin aslına bakarsanız ek prim ödenmesi konusunun da artık isteğe bağlı olmaktan çıkarılması ve barolarca bunun zorunlu tutulması gerektiği kanaatindeyim.Gençken ve bekarken hastalıklar ne yazık ki pek önemsenmiyor ama yaş ilerleyip aile kurunca ancak o zaman sağlık sigortasının ne kadar önemli olduğunun farkına varılabiliniyor.

Sayın Konyalı'nın belirttiği gibi gelişen teknoloji sayesinde sağlık hizmetleri ne yazık ki sağlık güvencesi olmayanlar için ulaşılamaz hale geldi neredeyse.Yeşil kart sahipleri bu sağlık hizmetlerinden
yararlanabiliyorken ünvanımız ve çok para kazanmamız!!!!nedeniyle bu imtiyaza dahi sahip olamıyoruz maalesef.

Yıllar önce,sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için birkaç meslektaşla birlikte baroya müracaat ettik ve sağlık raporu almak için heyete girdik ama ondan sonra ne bir ses nede bir nefes çıkmadı.Bize söylendiğine göre baronon SSK. ile sözleşme yapabilmesi için belirli bir sayıda avukatın olması gerekiyormuş.Bu sayıya ulaşılamadığı için sözleşme yapılamamıştı.Baroların ek sağlık primini zorunlu hale getirmeleri gerektiğini bu nedenle ileri sürmüştüm.Ek prim yatırmak meslektaşlarımıza ağır gelebilir ama inanın siz ya da ailenizden birinin ciddi bir hastalığında iyi ki sağlık güvencem varmış diyeceksiniz.Bence ihmal etmeyin,o kadar gereksiz yere harcama yapıyoruz ki ödeyeceğiniz prim bunların yanında devede kulak kalır.

Bana gelince ben artık emekli bir avukatım ve sağlık karnem nedeniyle tüm hizmetlerden yararlanıyorum.Darısı başınıza.

Selam ve saygılarımla

valla bence de avukatların en büyük sorunu sosyal güvencesizlik.sanki biz bu ülke vatandaşı değiliz.seçim var siyasi partilerin hangisinin proğramında geçiyor bu.avukatın sosyal güvencesini vermezsen bu işten aileleri ile birlikte hemen hemen 200-250 bin kişi etkilenir.el insaf.

Avukatların, İş kazaları ve meslek hastalıkları, Hastalık ve Analık sigortalarından yararlanması 506 sayılı yasanın 86, 1969 yılından bu yana yürürlükte olan 1136 sayılı Avukatlık yasasının 186 ve 191 inci maddeleri kapsamında avukatın tercihine bırakılmıştır.

Dolayısıyla, avukatın sağlık sigortasından yararlanması diğer sigortalılarda olduğu gibi sağlık sigortası priminin ödenmesine bağlıdır.

Aradaki farkın ortaya çıkması bakımından İstanbul için geçerli olan 01.01.2007-30.06.2007 dönemi aylık sigorta primlerini belirtiyorum :

*Zorunlu olan, Yaşlılık Malulluk ve Ölüm sigortasına tabi olanlar için aylık prim miktarı asgari 140,63 YTL,

*Sağlık dahil olmak üzere aylık asgari prim miktarı 188,44 YTL,

*Sağlık için aylık asgari prim farkı ise 47,81 YTL dir.

Üstatların sağlık sigortası konusunda yıllardır bir şey yapmadığı konusunda Sayın Konyalı ile anlaşamadık, ancak mesleğin her sorununu üstatlara yüklemenin haksızlık olduğu konusunda aynı fikirdeyiz.

Saygılarımla.

Alıntı: Yazan Av.Armağan Konyalı ...Bu değişikliği zamanında farkedip ''SSK'ya sağlık sigortası primlerinin de ödenerek sağlık sigortasından yararlanmaktan'' söz eden avukatlar olduysa da, mesleğe yeni başlamış avukatlar sağlık sigortası primi veremeyeceklerini öne sürerek sağlık sigortasına bizzat kendileri karşı çıktılar. Bu nedenle bugün bile sağlık sigortası ihtiyaridir.

Sayın Yavuz'un mesajı ve zikrettiği prim bedellerinden, İzmir barosunun yanı sıra Balıkesir Barosunun da SSK ile aynı anlaşmayı imzaladığını anlıyorum.

Yaklaşık 2.5 senedir, aradaki farkedilemeyecek farkı ben de ödüyorum ve artık sağlık endişesi taşımıyorum.

Üstatlar çalışmışlar, teşekkür ediyorum.

Saygılarımla...

merhaba. Vekillerimiz kendilerine çıkar sağlamak için binbir şekle soktukları sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanun tasarısında bizi unutmamışlar .

Meclis'e sunulan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Tasarısına göre, avukatlar da yüzde 32.5 oranında prim ödeyerek, emekli olmadan önce sağlık yardımı almaya hak kazanacak.

Avukatlar halen SSK Topluluk Sigortası kapsamında yüzde 20 oranında prim ödüyor ve emekli oluncaya kadar sağlık yardımı alamıyorlardı. Yeni tasarıda avukatlar Bağ-Kur kapsamına alınarak, yüzde 20 yerine yüzde 32.5 oranında prim ödemeleri ve sağlık yardımı almalarının yolu açıldı.

Saygılar.

Yazılanları baştan aşağı okudum...Geçen haftalarda Barolar Birliğinin Adanada düzenlediği bir forumda Barolar Birliği Başkanımız sağlık güvencesine değindi ve TMSF denetimindeki büyük bir sigorta şirketini satın almak amacıyla pazarlıkların sürdüğünü bu gerçekleşirse tüm avukatların uygun bir primle sağlık güvencesine kavuşacağını belirtti...Bahsettiğim Forumun bir dinleyicisi olarak duyduklarımı iletmek istedim, saygılar.