Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatin En BÜyÜk DÜŞmani MÜvekkİlİ Mİdİr?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-12-2010, 18:03   #1
hciyiltepe

 
Varsayılan Avukatin En BÜyÜk DÜŞmani MÜvekkİlİ Mİdİr?

Kıdemli meslektaşlarımızdan staj döneminde sıkça duyduğumuz bir öğüttü:
"Avukatın enbüyük düşmanı müvekkilidir."

Staj yaparken bu cümle bana garip gelse de meslekte yıllar geçtikçe kıdemli meslektaşlara daha fazla hak verir olmaya başladım.

- Zira davayı kazandığımız günün ertesi avukatlık ücreti ödemek istemeyen müvekkillerin büromuza gönderdiği azilnameleri
- Davasını en sıkı şekilde takip etmenize rağmen avukatım davamla ilgilenmiyor diyen müvekkilleri
- Haksız olduğunu davayı kaybedeceğini belitmeniz, görüşme tutanağına yazmanız ve imzalatmanıza rağmen "olsun bana zaman lazım. teknik olarak bu davayı açalım ben sonuçlarınıza razıyım" deyip dava malumu üzeri kaybedilince "avukatım bana yalan söyledi, davayı %100 kazanırız, demişti, benim paramı yedi" deyip savcılığa şikayette bulunan müvekkilleri,
- 10 icra dosyasından dokuzunu tahsil etmenize rağmen birini tahsil edemeyince bizim avukat borçuyla anlaşmı ya da bizim avukat beceriksiz diyen müvekkilleri

gördükçe kıdemli meslektaşlatın haklılığına daha fazla inanmaya başlar oldum.

Siz değerli meslektaşlarımın görüşlerini bekliyorum...
Old 22-12-2010, 19:21   #2
hakikiavukat

 
Mutlu Müvekkilim benim.

Müvekkil avukatın en büyük düşmanı olmasa da herhalde en tehlikeli düşmanıdır. Zira avukatı arkadan vurabilecek tek kişidir. Onun için çok dikkatli olmak lazım.
Old 22-12-2010, 21:02   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hciyiltepe
Kıdemli meslektaşlarımızdan staj döneminde sıkça duyduğumuz bir öğüttü:
"Avukatın enbüyük düşmanı müvekkilidir."

Staj yaparken bu cümle bana garip gelse de meslekte yıllar geçtikçe kıdemli meslektaşlara daha fazla hak verir olmaya başladım.

- Zira davayı kazandığımız günün ertesi avukatlık ücreti ödemek istemeyen müvekkillerin büromuza gönderdiği azilnameleri
- Davasını en sıkı şekilde takip etmenize rağmen avukatım davamla ilgilenmiyor diyen müvekkilleri
- Haksız olduğunu davayı kaybedeceğini belitmeniz, görüşme tutanağına yazmanız ve imzalatmanıza rağmen "olsun bana zaman lazım. teknik olarak bu davayı açalım ben sonuçlarınıza razıyım" deyip dava malumu üzeri kaybedilince "avukatım bana yalan söyledi, davayı %100 kazanırız, demişti, benim paramı yedi" deyip savcılığa şikayette bulunan müvekkilleri,
- 10 icra dosyasından dokuzunu tahsil etmenize rağmen birini tahsil edemeyince bizim avukat borçuyla anlaşmı ya da bizim avukat beceriksiz diyen müvekkilleri

gördükçe kıdemli meslektaşlatın haklılığına daha fazla inanmaya başlar oldum.

Siz değerli meslektaşlarımın görüşlerini bekliyorum...

Zamanla insanları daha çabuk tanımaya, deyim yerindeyse "insan sarrafı" olmaya başlayacak ve zaten sorun çıkaracak kişilerin işlerini Avukatlık Kanunu'nun en güzel maddesini (37/1) kullanarak almayacaksınız.
Old 22-12-2010, 22:25   #4
Av.İlker DOLGUN

 
Varsayılan

Alıntı:
Müvekkil avukatın en büyük düşmanı olmasa da herhalde en tehlikeli düşmanıdır. Zira avukatı arkadan vurabilecek tek kişidir. Onun için çok dikkatli olmak lazım.


Çok doğru bir tespit..
Old 23-12-2010, 09:53   #5
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hakikiavukat
Müvekkil avukatın en büyük düşmanı olmasa da herhalde en tehlikeli düşmanıdır. Zira avukatı arkadan vurabilecek tek kişidir. Onun için çok dikkatli olmak lazım.

Öyle de bence uygulaması zor.Hemen hemen herkes aklında şüpheyle geliyor.
Old 23-12-2010, 13:46   #6
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Zamanla insanları daha çabuk tanımaya, deyim yerindeyse "insan sarrafı" olmaya başlayacak ve zaten sorun çıkaracak kişilerin işlerini Avukatlık Kanunu'nun en güzel maddesini (37/1) kullanarak almayacaksınız.

Bence en doğru tespit.

Elinize sağlık Sn. Aladağ...

Sadece avukatlar ile müvekkilleri değil -modern zamanlarda- herkes birbirine düşman. Hayat karmaşıklaştıkça çıkarlar daha fazla çatışmaya başlıyor, çatışmalar arttıkça hayat daha da vahşileşiyor. Çıkarları korumak için daha dikkatli olmak ve her geçen gün eskisinden daha fazla enerji harcamak gerekiyor.

Sonuç olarak, "düşman" ve "savaş"'tan bahsediyorsak Carl von Clausewitz'i anmamak olmaz:

Alıntı:
Mücadeleye düşmandan daha uzun süre dayanmak istiyorsak, mümkün olduğu kadar mütevazi amaçlarla yetinmek gerekir çünkü işin niteliği gereği önemli bir hedef önemsiz bir hedefe göre daha büyük ölçüde kuvvet harcamasını gerektirir. Saptanabilecek en küçük hedef ise sadece direnmektir, yani olumlu bir amacı olmayan bir mücadeleye girmektir. Bu durumda, nisbeten kuvvetli araçlara sahip olduğumuz ölçüde, sonuca daha emin bir şekilde ulaşmamız sağlanmış olacaktır. Ancak bu salt olumsuz (menfi) yolda nereye kadar gidebiliriz? Elbette tam bir hareketsizliğe kadar değil çünkü sadece dayanmak muharebe etmek değildir. Direnme, düşman kuvvetlerinin, düşmanı niyetinden vazgeçirmeye yetecek kadar bir kısmını yok etmeye dönük bir faaliyettir. İşte eylemlerimizden her biriyle amaçladığımız şey bundan ibarettir ve niyetimizin menfi karakteri de burada yatar.

Tek bir harekette yansıyan bu menfi niyet kuşkusuz, başarıya ulaşması şartıyla, aynı hedefe yöneltilecek müspet bir hareket kadar etkili değildir. Ancak menfi hareketin üstünlüğü şuradadır ki, müsbet harekete oranla başarı şansı daha fazladır ve dolayısıyle daha garantilidir. Tek bir eylem oluşu nedeniyle etkinlik yönünden kaybettiğini zaman aracılığı ile, yani mücadelenin sürdürülmesiyle telâfi etmelidir. Böylece, salt direnmenin temel ilkesini oluşturan bu menfi niyet aynı zamanda mücadeleye düşmandan daha uzun süre dayanmanın, yani onu yıpratmanın doğal bir aracıdır.

İşte saldırı ile savunma arasındaki farkın, savaş sorununa hükmeden bu temel farkın kaynağı buradadır... (Carl von Clausewitz, Savaş Üzerine)


Saygılarımla..
Old 23-12-2010, 17:44   #7
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım, avukatın en büyük düşmanı, bizatihi kendisi, mizaci ve/veya karakteristik olarak az-çok içinde taşıdığı hukuksuzluk sızıntılarıdır. Avukat, daima ve vazgeçmeksizin kendi iç dünyasını, mesleki faaliyetlerini hukuk ekseninde sorgu ve muhasebe etmeli, eksik ve yanlış gördüğü huy, eğilim ve faaliyetlerini düzeltip, ortadan kaldırmalıdır. İşte bu, avukatı hasbelkader avukat olmaktan çıkarıp, nosyonal manada "hukukçu/avukat" mesabesine eriştirecektir. Avukat bu mesabeye ulaştıktan sonra, değerler sistemi tam olarak oturmuş bir meslek erbabı olarak, diğer irili-ufaklı düşmanları tanır/tanımlayabilir hale geleceğinden, onları püskürtmesini de bilecektir. Bu yolda cümleten muvaffak olmamız dileğiyle.
Sevgi ve saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yaş tashihi ile kardeşin ağabeyinden büyük olması mümkün müdür? aes Meslektaşların Soruları 1 20-03-2010 09:49
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sözlü Sınavına İlişkin Hukuki Yardım zabıt katibi Hukuk Soruları 2 06-04-2008 14:51
Dolu Kadroya Vekalet Eden MÜdÜr Yardimcisi MÜdÜr Ek Dersİ Alabİlİr Mİ? mslmklvz Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 25-08-2007 15:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02982497 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.