Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadınların Cinsel Hak ve Özgürlükleri

Yanıt
Konu Notu: 7 oy, 4,86 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-06-2006, 08:51   #61
melahat_

 
Varsayılan

Sayın Veysel,
Doğrusu kadın haklarını savunurken, "kültür emperyalizmi"ne hizmet ettiğimizden bihaberdik.
Hele hele "Türk aile yapısını dejenere etmeye yönelik fikirler" yaydığımızın zinhar farkında değildik.
Bu mevzuda ali fikirlerinizle bizi tenvir ettiniz. Size müteşekkiriz.
İnanın hepimiz sizinle gurur duyuyoruz!!







Old 09-06-2006, 09:02   #62
Veysel

 
Varsayılan

Melahat hanım ;
Kadınların cinsel hak ve özgürlükleri ne zamandan beri "Kadın Hakları" kapsamında değerlendirilmeye başlandı ? Açıkçası bilmiyorum.
Bence, "cinsellik" kelimesi ile "özgürlük" kelimesini yan yana kullanmayın bari derim. "ÖZGÜRLÜK" kelimesine haksızlık ediyorsunuz.

Saygılarımla.
Old 09-06-2006, 12:58   #63
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Bunların mimarı-Ben değilim ki!

Bu kuralların ve kısıtlamaların mimarı ben değilim ki..
Toplumumuzda halen daha bu uslüp ve yaşam tarzları ile yaşayan insan toplulukları var ve ben elime fotograf makinesini alarak sadece görüntülüyorum..

Şayet halen daha düğünlerin 2.günü ..bursa'NIN TAM ORTASINDA..

******************PAÇA**************************** *
geceleri yapılabiliyorsa...
GENÇ KIZLARIMIZ..berdel ile takas ediliyorsa..
Bakire çıkmadığı için kör kurşunlara hedef olabiliyorsa..
Dul olduğu için bayan arkadaşları arasında bile sözlü tacizlere uğruyorsa..

Bunların MİMARI KİMSE ONA YÜKLENİNİZ..

Sanki bunları hasıraltı etmemi beklemektesiniz..işte buna hayır..
Kesinlikler hayır..önce TÜRKİYE GERÇEKLERİNİ bilecek ve kabulleneceksiniz..

Ben düğün yapan komşumagel.. paça gecesi yapalım mı dedim..-AMA yapıldı..2 kişinin özelinde kalmasını savunduğum o olay..kalabalık bir tören arasında-deşifre oldu..!Ben bunları onaylamamaktayım..lütfen itham etmeyiniz beni bu konularda..

İnsanların yaşama bakışları hala daha bu çember içindeyse bu -gelenek ve göreneklerin sunduğu sınırlardır..

Ve tekrarlıyorum..ne kör olabilirim çünkü -görüyorum..
ne sağır olabilirim..çünkü duyuyorum..
ne de dilsiz olabilirim..çünkü konuşabiliyorum..

Ayrıca o yazılarımı çektim sn.ADMİN,çünkü gerçekten de artık yazmayacaktım..

Ama yenilgi ve geri adım atmak kişiliğimle örtüşmediği için devam diyorum..

Ayrıca ben kadınları değil yaşanan olayları 2 gruba ayırdım çünkü farklıdır..
Eniştesi tarafından tecavüze uğrayan bir insan ile sevgilisi ile keyfi birliktelik yaşamış 2 karekteri yan yana koyarak konuşmak yanlıştır..

Ayrıca ..sn.serper ..ben de bir kadınım..Ben herkesten çok isterim gazete manşetleri ve ekranlarda.. şiddet..terör ve silah sesleri olmasın..
Maalesef oluyor..olmalı mı..hayır..!
Ama sırf birilerini mutlu etmek için bunları görmemezlikten gelmemi de kimse beklemesin benden..

Tekrar yazıyorum ben Bursada bir dağ köyünde de yaşamamaktayım..5 dk.yürüyünce kent merkezi heykelönüne geliniyor..
Amacınız beni susturmak ve biz doğruyuz sen yanlışsın çekişmesi mi..ben kişisel düşüncelerimi mi yazdım..hayır..

Sadece görünenler bu kadarKESKİN-ken bunları sergilememek bana acizlik gibi geldi..

Ben kimseyi yargılamadım..benim haddime de düşmez..herkesin bir yakın çevresi ve ailesi vardır..

saygılar
nilgün
09.06.2006.13.58
Old 09-06-2006, 13:39   #64
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Cinsellik kişinin özel hayatının bir bölümüdür.Özel hayat,gizliliği ve saygınlığı,dokunulamazlığı ise yasalarca koruma altındadır.

Kişilerin cinselliği yaşama ve isterlerse yaşamama hakkı tamamen kişinin tercihe bağlıdır.Kadın ve erkek ; kendi bedenleri hakkında kendileri karar verme hakkına sahiptirler.Hiç kimse bu konuda bir karar hakkına sahip değildir.

Kişilerin nasıl bir hayatı yaşaması gerektiğine ilişin kural koyanlar veya geleneksel uygulamayı savunanların yasal dayanakları nedir?

Üstelik özel hayatın gizliliği ve korunma hakkı mevcutken ve güvence altındayken bunu yapmak sosyal bir olumsuzluk oluşturmaktadır ve temel hakların kullanılmasına engeldir.

Türk Ceza Yasası yasak olan eylemleri belirlemiştir.Yasak eylemler içinde 18 yaşını bitirmiş kişiler için "cinselliğin yaşanması suçtur "biçiminde bir düzenleme de mevcut değildir.
Suç olmayan bir eylem ise yasak değildir.

Yasak olmayan bir eylem hem hukukun genel ilkelerine,hak bildirgelerine ve güvence altına alınan sözleşmeler ve yasal düzenleme ile serbesttir.

Şimdi bu konuda dikkate alınacak ölçütü yeniden sormak zorunludur.Hakların kullanılmasında ölçüt nedir?

Sosyal uygulamayı hukuksal ölçütün önüne koymak ve üstelik bunu "olması gereken," olarak dayatmak insan hakları konusunda gelişmeyi reddetmek demektir.

İnsan hakları bakımından henüz uygun değil,eğitim yeterli değil,50-60 yıl sonra belki, demek yasal gelişmelerin yarattığı olanakların kullanılmamasını önermektir.


Saygılar


Dayanak düzenlemeler:

TCK:Ceza Kanununun Amacı

MADDE 1 - (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir.

Suçta ve Cezada Kanunîlik İlkesi

MADDE 2 - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez

Kanunun Bağlayıcılığı

MADDE 4 - (1) Ceza Kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.

Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği

MADDE 20 - (1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz

Özel hayatın gizliliğini ihlal

MADDE 134 - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Anayasa:
MADDE 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

MADDE 5 - Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

MADDE 11 - Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

MADDE 12 - Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

MADDE 13 Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.

MADDE 14 Anayasanın hiçbir hükmü, Anayasada yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.

MADDE 17 - Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz;

MADDE 19 - Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir

MADDE 20 - Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

MADDE 38 - Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz

MADDE 90 - Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 5170 - 7.5.2004 / m.7) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi:
Madde 1
Tüm insanlar özgür; onur ve haklar bakımından eşit doğar

Madde 2
Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, ulusal ve toplumsal köken, doğuş ya da benzeri başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu Bildirgede ileri sürülen tüm hak ve özgürlüklere sahiptir.

Madde 3
Herkesin yaşama ve kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır

Madde 5
Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da onur kırıcı davranış ve ceza uygulanamaz.

Madde 7
Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunma hakkı vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılığa ve ayrım kışkırtıcılığına karşı eşit korunma hakkına sahiptir.

Madde 12
Kimsenin özel yaşamı, ailesi, konutu ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu tür karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı vardır.

Madde 22
Herkesin bir toplum üyesi olarak, toplumsal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çaba ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her Devletin örgüt ve kaynaklarına göre herkes onur ve kişiliğinin özgür gelişmesinin ayrılmaz bir üyesi olarak ekonomik, toplumsal ve kültürel haklarının gerçekleşmesi hakkına sahiptir

Madde 28
Herkes, bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzen hakkına sahiptir

Madde 30
Bu Bildirgenin hiçbir hükmü, herhangi bir Devlet, grup ya da burada ileri sürülen hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yokedilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi:

Madde 1
İnsan Haklarına saygı yükümlülüğü

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar.

Yaşama hakkı

1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır

Madde 3
İşkence yasağı

Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz

Madde 5
Özgürlük ve güvenlik hakkı

1. Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır

Madde 7
Cezaların yasallığı

1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez

Madde 8
Özel hayatın ve aile hayatının korunması

1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

Madde 14
Ayırımcılık yasağı

Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır.

Madde 17
Hakların kötüye kullanımının yasaklanması

Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi:

Madde 1
İşbu Sözleşme’ye göre Kadınlara karşı ayrım deyimi kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsivete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir.

Madde 2
Taraf Devletler, kadınlara karşı her türlü ayrımı kınar, tüm uygun yollardan yararlanarak ve gecikmeksizin kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldırıcı bir politika izlemeyi kabul eder

Madde 5
Taraf Devletler aşağıdaki bütüzı uygun önlemleri alacaklardır:

Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrine veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek;
Old 09-06-2006, 13:41   #65
melahat_

 
Varsayılan

Alıntı:
Anadoluda tarlada sırtında bebekle çalışan kadınlar sizinle daha çok gurur duyuyordur. Hele sınırsız " cinsel özgürlük" konusundaki düşüncelerinizi duyunca daha daha çok gurur duyacaklardır. Kaldı ki , bu memelekette sınırsız cinsellik ne zamandan beri "Kadın Hakları" kapsamında değerlendirilmeye başlandı ?


Sayın Veysel,
Yanıtınız tam da beklediğim gibiydi.
Söylemediğim sözleri söylemişim gibi gösterip beni eleştirmeye kalktınız.
Gönderdiğim ileti'ye bir daha bakın; "Sınırsız cinsel özgürlük" sözü var mı?
Her zaman başvurulan bir yöntemdir bu: Baskı kurmak ve kurulu düzeni sürdürmek için kutsal değerlere, özellikle yalana sığınmak!
***
Daha önce de kadın haklarını savunmayı "emperyalizme hizmet" ve "aile yapısını dejenere eden fikir yaymak"la ilişkilendirmiştiniz.
***
"Anadolu'da tarlada sırtında bebekle çalışan kadınlar.." demişsiniz. Kadınlara insan haklarının verilmesi konusunda bunca hırçınlaşan birinin köylü kadınlarımıza sahip çıkması doğrusu gözlerimi yaşarttı.
Kaygılanmayın! Siz ve sizin gibi düşünenler, kadın haklarını savunanları "...emperyalizme hizmet ediyor...aile yapımızı dejenere edecek fikir yayıyor...sınırsız cinsel özgürlük peşindeler..." gibi suçlayıcı ifadelerle susturmaya çalıştıkça ezilen, sömürülen, kısacası köleleştirilen o çileli kadınlar, sırtlarında sopa, karınlarında sıpayla daha çoook çalışacaklardır.





















Old 09-06-2006, 13:52   #66
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme

Birbirimizi kırarak inciterek sonuca gidemeyiz..Sn,HABİBE KAYAR'ın büyük bir iyiniyet ve sağduyu ile açmış olduğu bu konuya saygım sonsuzdur..
Ben Türkiye topraklarının ele bir palet alınarak ;..şurası çok gelişmiş..KIRMIZI-burası orta halli -YEŞİL-haaa şurası hiç gelişememiş boyaya bile gerek yok..SİYAH KALSIN..
diyerek kestirip atmak yerine tüm haritanın -TOZPEMBE-olabilmesini isterdim..
Tozpembe=mükemmel

Vatan topraklarının göz önünde kalanlarını konuşalım diğerlerini de unutalım..

Diyerek kestirip atmaktan değil..bir bütün olarak tamamını aynı oranda aynı gelişmişlikte görmek istiyorum..
ANLAŞILMIŞTIR UMARIM..
İstanbul'un bir merkez semtinin..Anadolu'nun en ücra köşesindeki bir köyüne kadar eşit be orantılı bir -BÜYÜME VE GELİŞİM GRAFİĞİNE -sahip olunmasını diliyorum..

Bu konuda da okumayan,araştırmayan LAY LAY LOM..bir toplum olduk dedim..bunun neresi yanlıştır ki beni yadsımaktasınız..

EĞİTİM ŞARTTIR DEDİM..bunun neresini yadsımaktasınız..

Ben yaşadığım coğrafyayı kültür ve gelişim sürecinde orantılı görmek istiyorum..dedim bunun neresini yadsımaktasınız.

Tecavüze uğrayan kadın suçsuzdur..kendi iredesiyle bunu yaşamış olanlar suçludur cümlesi var mı üstteki yazımda..
HAYIR..Sadece 2 olayı ayrı ayrı konuşalım dedim..
Çünkü gerçekten içerikleri ve konumları farklıdır.AYRICA...En büyük irade ve yargı kişinin vicdanıdır..O MEKANİZMA DOĞRU ÇALIŞIYORSA ZATEN SORUN YAŞANMAZ..

saygılar ve teşekkürler sn.KAYAR..

NİLGÜN/09.06.2006-14.52
Old 09-06-2006, 20:27   #67
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Hitler olayını 1940 lardaki 2. Ekonomik buhran şartlarında değerlendirmek zorundayız.

Ekonomik buhran olunca milyonlarca kişiyi toplama kamplarına sokup gaz odasında zehirleyerek öldürmek meşrulaşır mı?

Yazdıklarınızın anlamını bilerek yazın lütfen.
Old 09-06-2006, 21:23   #68
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Gazetelerden öğrendiğimiz kadarıyla, Konya Üniversitesi’nden bir dekan kız arkadaşının omzuna elini koyup dolaşan öğrenci hakkında soruşturma başlatmış(Rektör de dekan hakkında soruşturma başlatmış )

Cinselliği kırsalda hayvanlarda öğrenen, şehirde ise porno filmlerden öğrenen bir ırkın afakıyız biz. Kimimiz avukat olmakta, kimimiz doktor, kimimiz mühendis( onun tercihi bir zavallı at idi) kimimiz dekan vs.vs.

Yıllarca önce bir kız Güzin Abla’ya “erkek arkadaşımla öpüştük hamile kalır mıyım?” diye sormuştu. (Espri olduğunu sanmıyorum)

Bu foruma katılanlardan ebeveyniyle sınırsız bir şekilde cinsellik konuşan var mıdır acaba?

Başımdan geçen bir olayı anlatayım: Sanırım ilkokul 5 inci sınıftaydım. Ailemiz genişti biraz ; 5 çocuk, anne, baba ve babaanne(toprağı bol olsun) yer sofrasında yemek yemekteyiz. O sıkışıklıkta, kıvrılmanın verdiği sıkıntıyla belim acımıştı. Ortaya doğru “benim belim ağrıyor, bel soğukluğu mu oldum acaba?” diye sordum.( Gazetede okumuşum demek ki bel soğukluğunu, üşümekle ilintilendirmişim ))) Babam gürledi hemen “sus bakayım sen!” benden 10 yaş büyük ağabeyim de vardı, okuyordu… Ne o ne de babam bana bel soğukluğunun anlamını yanlış bildiğimi anlatmamışlardı hiçbir zaman.

Benim kızım 7-8 yaşındayken ve otururken babaannesi düzgün oturmasını “orasının, burasının görünmemesini” öğütlerdi. İlkokula bile gitmedi canım annem. Nedenini sorarsanız onun annesi de “okuyup da oğlanlara mektup mu yazacaksın” demiş. İzmir’deydik, Buca’nın gecekondu semtinde oturuyorduk. Tütün fabrikasında çalıştı yıllarca (favrika denilmediğini öğretemedik kendisine). Mahallemize çalışan belediye otobüsünün camında kocaman 3 numara yazıyordu. Onu ezberlemişti kendisi. Övünüyordu bununla bile “yolumu kaybetmiyorum” diye…Şimdi 77 yaşında gazeteyi hala ters tutmakta. Alay eden torunlarına “konuşmayın be, okusaydım doktor olurdum ben” diye tatlı sert çıkar. Tanısanız çok seversiniz…

Sayın katılımcılar bizleri de annelerimiz, babalarımızı da babaannelerimiz yetiştirdi…Ucu yine kadınlara gitti ))

Ama erkek çocuklara “göster pipini amcana” denilmekte hala toplumda..

Uzun oldu ve ben konuyu dağıttım galiba…Devam ederim…

Saygılarımla
Old 09-06-2006, 22:14   #69
Ayfan Pısıl

 
Varsayılan

5237 sayılı TCK ile iffet ve namus kavramları hukuk düzenince korunmaya değer görülmemiş ve 765 s K kanun yaklaşımı terkedilmiştir.
bunun yerine cinsel dokunulmazlık almıştır... devamında evlilik sözleşmesi de cinsellik açısından eşlere pek de ilave haklar bahşetmemiştir.
neticede bir baba 19 yaşında ki bir kızının evlilikdışı rastgele kişilerle cinsel ilişkisine engel olursa cinsel dokunulmazlığını ihlal etmiş, duruma göre de hürriyetini kısıtlamış etmiş olur, kanunun düzenleme şeklinde eş açısından da durum pek farklı değildir... türk milleti adına kanun koyma konumundaki sayın vekillerimiz böyle uygun görmüş milletimizin iradesini yansıtmıştır.
herkes kanun okuyup objektif değerlendirmelidir.. şu veya bu görüşün etkisi ile yasaya ya da olaylara yaklaşımda subjektif davranılması gerçek anlamda bir düşünsel idiotidir. çağdaşlık veya çağdışılık gibi kavramlar, kavram fakirliği içindeki düşünsel idiotların kafalarındaki mefhumları ifade için kelime bulamadıklarında buşvurdukları basit kaçışlardan başka bişey değildir. her çagda olayları değerlendirirken subjektif davranan idiotlar ile her koşulda objektif kalabilmiş geniuslar yaşamıştır.. bineanaley eflatun, sokrates bugün değil 3000 yıl önce yaşamışlardır.
Old 10-06-2006, 08:40   #70
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme teşekkür..!

Sn Ergin,
Konuya ılımlı yaklaşımınız ve kaleminizin olaya dokunuş biçiminden dolayı size teşekkür ediyorum....

Ben de 20 yaşında bir kız çocuğu ve 12 yaşında bir erkek çocuğu annesi olarak iki evladımın arasında cinsiyetlerine bağlı olarak AYRIM YAPMAMAYA BÜYÜK ÖZEN GÖSTERİYORUM..
Sen erkeksin aslan oğlm benim..gibi cümlelerin kurulmaması için eşimi de sık sık uyarıyorum.. Evimde..BEYİN GÜCÜ ile insanların birbiri ile rekabet edebileceği inancını körüklemeye çalışıyorum ...!Bu nedenle oğlum ile kızım arasında üstünlük yarışı sadece //-bilgiye ,eğitime eğilimleri oranında hissettirilebilir olduğunu enjekte ediyorum, bir anne olarak..

Ben bir anne olarak oğlum ile kızıma daima eşit paylar dağıtmaya gayret ediyorum..
Haklısınız..biz analar bu toplumun mühendisleriyiz..alt yapıdaki aksaklıkların çoğunluğunda da ana olarak erkek çocuklarının eline -silah-kız çocukların eline de -bebek-vererek yapmadık mı yıllarca...
Rahmetli babacığım da belki sadece 2 kız evladı olduğu için<< oğlu olmadığı için..!çaresizlikten olsa gerek.>>.BANA,!elektirikli matkap kullanmayı..elektirik kablolarını ayırmayı..,yüzmeyi ,bisiklete binmeyi,kürek çekmeyi ..musluk tamir etmeyi,tornavida tutmayı..,-ve ekonomik hayatın zorluklarını öğretmeye çalıştı yaşadıkça..

ayrıca konuyu dağıtmadınız..bilakis öylesine can alıcı bir noktaya değindiniz ki anlatamam..
Biz analar,bizi yetiştirenler..ve onları yetiştirenler..
nesillerce süregelen bu düşünce transferleri içinde biryerlerde gizlidir bu .................................................. .............,
adliye karidorlarına yansımış..şiddet eğilimleri..
Ailede başlayan eğitim ve gelişim sürecini takiben devam eden bir toplum yaşamı süresince..kişilikler de büyür ve olgunlaşır,insan bedeniyle birlikte..
İşte bu yüzden haklısınız sn ergin..,
ANALAR olarak bizlere büyük bir rol düşmekte..

saygılar
--------
nilgün
Old 12-06-2006, 07:37   #71
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Ergin ; Size teşekkür ediyorum. Gerçekçi ve ılımlı yaklaşımınız için...
Sayın Gemici ; 1940 lardaki Ekonomik buhran örneğini verirken Sayın Ergin' in bir önceki yazısının 4. maddesinde geçen örneği cevaplamıştım. Hitlerin sıradan bir asker' iken birden nasıl bir lider olduğunu... Yani olayların temelindeki oluş nedenlerini. Ayrıca alman halkı Hitler' e dünyayı kana bulaması için veya gaz odaları için oy da vermedi sanıyorum. Hitler iktidarının bir çok nedeni var.

Saygılarımla.
Old 12-06-2006, 09:27   #72
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Kayar ; "Kişiler, kendi bedenleri hakkında kendileri karar verme hakkına sahiptir." derken, "Dileyen dilediği ile dilediği gibi yaşar" düşünce tarzını mı savunuyorsunuz. ? Peki nerde kaldı ailenin saygınlığı, ahlak anlayışı? Evlilikler sevgi-saygı-özveri ve cinsellik üzerine kuruludur diye düşünüyorum. Ülkemizde böyle bir aile yapısının pek uygun karşılanmayacağı fikrindeyim. Daha doğrusu, buna bizim anladığımız anlamda "aile" denir mi?

Sayın Kayar, takdir edersiniz ki sosyal hayatı sadece hukuk kuralları düzenlemiyor. Saygılarımla
Old 12-06-2006, 17:43   #73
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Veysel,

1-
Alıntı:
Kişiler, kendi bedenleri hakkında kendileri karar verme hakkına sahiptir


Bu satırı aynen ,yeniden teyid ediyorum.Bu satırın anlamı, çok açıktır .Konu ile ilgisi olmayan ,üstelik kötü bir tercümeye hiç de ihtiyaç duyulmamak gerekir.


2-Diğer sorularınız benim için anlamsız hatta "yok" hükmündedir.Tartışmaya gerek duymuyorum.

Kişiselleştirmeden yazmanızı rica ediyorum.

Saygılar
Old 12-06-2006, 19:50   #74
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Katılımcılar ;
Bu sayfadaki misyonumu ("kendim üstlendiğim"olarak düzeltiyorum sayın gemici, maden siz öyle istediniz...) tamamladığımı düşünüyorum. Çünkü, gelinen nokta itibariyle düşüncelerimi ifade etme adına dahi olsa tartışmanın atmosferinden kaynaklı savunma içgüdüsünün üstüne bir de benim "tez canlı" lığım eklenince, ve yine kişiliğimden kaynaklı doğaçlama yazılarımda (o an aklımdan geçtiği gibi) anlatmaya çalıştığım düşüncelerimin ve örneklemelerimin zaman zaman amacını aşan bir ifade biçimine dönüşmesinden dolayı kırmamam gereken insanları istemeyerek de olsa kırdığımı düşünüyor ve bu yazma işini burada noktalıyorum.
Şimdiye kadar savunduğum ve ifade etmeye çalıştığım düşüncelerimin arkasındayım. Bunun böyle bilinmesinde yarar görüyorum. İstemeyerek kırdığım katılımcılardan özür diler, saygılar sunarım.
Hoşçakalın.
Old 12-06-2006, 22:53   #75
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Veysel,
madem yazma işini burada noktaladınız, bende vermek istediğim cevaptan vazgeçtim.

Yeni misyonunuzda(kendi kendinize verdiğiniz) başarılar.

Saygılarımla
Old 26-06-2006, 14:30   #76
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme İlk deneyim..!

Sn Kayar,


Olay ve konuları kişiselleştirmemeliyiz belki ama toplumları oluşturan ailelerdir..aileleri oluşturan da kişilerdir..Yani bizleriz o kişiler..!

Bu nedenle bu çok hassas konuyu kişiselleştirmemek imkansız gibi bir duruş sergilemektedir..

Her nedense ya yorulduk ya da vazgeçtik bu konuyu konuşmaktan..,
ben tekrar alevlendirmek adına..Beyaz'ın showuna katılan ,ve aşk ve ilişkiler konusunu açıkyüreklilikle tartışan katılımcılardan yakalayabvildiklerimi yazacağım..

Burada değerli yazar PINAR KÜR ilişkiler konusunda şu değerlendirmeyi yaptı..
Günümüzde genç jenerasyon,ilişkiyi çok çabuk tüketiyor..çünkü daha birbirleriyle 2. buluşmalarında cinsel tercihleri ön plana çıkıveriyor..
************************************************** ****

Olaya bir kadın olarak değil de ;anne olarak yaklaşıyorum..
Ben 20 yaşında bir kız çocuk annesiyim.Nasıl ise reşitim artık, ailemden de uzakım..oh yaşasın özgürlük ..!diyerek kendisini bir erkeğin kollarına atarak yaşamını düşüncesizce tüketmesini asla istemezdim..

Aşk- sevgi -platonik hislerine asla müdeahale etmedim bu güne kadar..
karma bir okulda liseyi bitirdi..grup arkadaşlıkları oldu..ağladı ,..kimi zaman gözyaşlarını sildim..ağladım ben de o üzülüyor diye ona hissettirmeden..

Ama bir anne olarak evlilik dışı, bir erkekle ilişki kurmasını yadırgardım..onaylamazdım.
Hatta çok kızardım..

Bir genç kız olarak ;aile kurmadan,o kutsal deftere imza atmadan ,herhangi bir erkekle böyle bir deneyim yaşamasına ılımlı yaklaşamazdım..

Elbette bu benim hissiyatım..adam sende dilediğinle dilediğince ilişki yaşasın
deneme evlilikler içinde aylarca aynı evi paylaşsınlar..kaynaşsınlar..,gibi özgür düşünceler taşıyan insanlara da asla önyargım yoktur..
Ben kızımı o gelinlik içinde sadece evleneceği erkekle ilk deneyimini yaşamasını tercih ederdim..

Tepkileriniz büyük olacak şimdiden farkındayım..ama bunun aydın olmakla falan ilgisi yoktur..<Ruh sağlığı/hijyen/koruma duygusu +ANA OLARAK >olarak bunları yazmış bulunmaktayım..

saygılar
BURSA
NİLGÜN ÇAKICI
Old 26-06-2006, 20:07   #77
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Çakıcı,

Alıntı:
..<Ruh sağlığı/hijyen/koruma duygusu >


Bu satırınız farklı bir alanda tartışmaya davetiye çıkarıyor.Vesile olduğunuz için teşekkürler..

Aklıma gelen ilk sorular şunlar:

1-Gelenksel bakış kadınların ruh sağlıklarını nasıl etkilemektedir?

2-Geleneksel bakış hijyenik midir?

3-Geleneksel bakış neyi korumaktadır?


Saygılar
Old 27-06-2006, 10:38   #78
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Sayın Çakıcı madem tartışmayı alevlendirmek istiyorsunuz, ateşe bir iki odun da ben atayım.

Alıntı:
Tepkileriniz büyük olacak şimdiden farkındayım..ama bunun aydın olmakla falan ilgisi yoktur..<Ruh sağlığı/hijyen/koruma duygusu +ANA OLARAK >olarak bunları yazmış bulunmaktayım..


Size katılmıyorum Sayın Çakıcı. Aydın olmakla yakından ilgisi vardır. Aydın-entelektüel kavramının kişiden kişiye değişen bir çok tanımı bulunmaktadır. Ama ben tanım ne olursa olsun öncelikle aydın denilince, toplumu dönüştürme-değiştirme eylemi içinde bulunan kişi olarak anlamaktayım. Bu nedenle aydın, bulunduğu topluma göre ilericidir. Toplumu ilerlemeden yana hızlandırmak aydının temel sorumluluğudur.

Belki de aydın kelimesine yüklenilen anlamlar nedeniyle kavram kargaşası yaşanmaktadır. Aydın münevver mi? Münevvir midir? Bazıları, eğitilmiş kişi ya da uzman anlamında "münevver, aydınlanmış olan" sözcüğünün karşılığı olarak entelektüel sözcüğünü kullanır. Buna karşılık, "aydın (münevvir= aydınlatan) anlamında kullanılan intelligent sözcüğüne ayrı bir anlam yüklerler. İkinci manada aydına, toplumun dönüştürülmesi sürecinin aktif, iradi unsuru olarak anlam kazandırılmaktadır. Ben de ikinci tanımı benimsemekteyim.

Sayın Veysel’in bahsettiği gibi bu toplumda sırtında bebek ile tarlada çalışan kadınlar da var. Ama yarı-feodal bir toplumda olması gereken ne varsa ülkemizde de bulunmaktadır. Erkeğinin 3 adım arkasında yürüyen kadın da var, 3 üncü kuma olarak bir erkekle yaşamayı kabul eden de var. Ama tartışmayı başlatan ve kadının cinsel haklarını savunan katılımcıların tüm bunları görmezden geldiklerini sanmıyorum. Onlar kendilerine göre, olması gerekenleri ifade etmektedirler. “şimdi sırası değil” “ güzel fikir, ama belki 50-60 yıl sonra dile getirilmelidir” gibi fikirlere itibar etmek mümkün değildir. Bundan 50-60 yıl önce sizin ve benim bu konuyu bugün, burada tartışabileceğimizi kim söyleyebilirdi? Konuşmasından örnek verdiğiniz Pınar Kür gibi yazarlar bundan 30-40 yıl öncesine göre aykırı gelen fikirleri söyleyenlerdir. Şimdi başkaları da ona aykırı gelen fikirleri söyleyeceklerdir. Şairin dediği gibi;

“Ben sadece ölen babamdan ileri,
Doğacak çocuğumdan geriyim.” N.Hikmet

Bence siz de annenizden ileri ama çocuğunuzdan gerisiniz. 20 yaşında,üniversitede okuyan, ruh sağlığı yerinde olan bir bireyin, bu vakte kadar hijyen konusunda bilgilenmesi ve bilgilendirilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Öte yandan zaten “birey” olabilmiş kişiye fazla koruma duygusu ile yaklaşmamalıdır. Analık ve babalık duygusu ise bambaşka bir şeydir. Nazım’ın şiiri burada tekrar devreye girer işte…

Forum konusunda ben de düşüncelerimi aktarayım yeri gelmişken…Ben kadın-erkek ayrımına karşı çıkmaktayım. Birinin kurtuluşu olmadan diğerinin de olamayacağına inanmaktayım. Kadının cinsel hakları vardır elbette ama erkeğin de cinsel haklarını kullanabildiğini(ya da bilincinde olduğunu) kim söyleyebilmektedir? Bu ülkede hala beşik kertmesi vardır. Bırakın cinsel deneyimi filan, askerlik yaparken sinema perdesini görüp, "büyük televizyon" diye nitelendiren ve yine 3 tarafı denizlerle kaplı bu ülkede denizi görmemiş erler tanıdım ben. Ama bu çelişkileri görüp, kadınların kendi haklarına destek vermemem sözkonusu olamaz. Çünkü kadının ve erkeğin kurtuluşunun birlikte olacağına inanıyorsam onların mücadelesini desteklemeliyim.

Bir kadın erkeklerin mücadelesine omuz vermeyebilir, ama kadın-erkek eşitliğine inanan bir erkek onların mücadelesine omuz vermelidir. Çünkü kendi mücadelesi doğası gereği kadının mücadelesini de kapsamaktadır. Aynı şekilde, insan hakları savunucusu iseniz ırkçılığa maruz kalmış kişilerin haklarını savunmak zorundasınız. O kişi veya kişiler başka platformda insan haklarını savunmayabilir. Ama siz kendinizi insan hakları savunucusu olarak görüyorsanız bu düşünce yapınız ırkçılığa karşı gelmenizi zorunlu kılmaktadır. Bir başka örnek de her hümanist sosyalist olmayabilir ama her sosyalist hümanist olmak zorundadır.

Ben sadece kadın hakları konusunda yazıp, diğer toplumsal olaylarda görüş bildirmeyen veya taraf olmayan katılımcıları bu anlamda eleştirebilirim. Ama dediğim gibi dünya görüşümün doğası gereği onların mücadelesini desteklemek durumundayım.

Elinde odunu olan kafamıza vurmayıp ateşin altına sürebilir.

Saygılarımla
Old 27-06-2006, 12:12   #79
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Bir ana olarak..!

Sn Ergin,Sn Kayar,

Bir kız çocuğunuz olduğunu varsayarak olayı yorumlayınız..
Ayrıca hijyen konusunu vücut temizliği konusunda algılamanız beni üzdü.
Ben inanmadığım bir konuyu salt siz dayatacaksınız diye-
tamam böyledir diyerek kabullenmemi beklemeyin.
Ben kızımın eşinden önce herhangi bir erkekle ilişkisi olma ihtimalini kabullenemem.
Bunu kabullenmek ,kızımın özgürce ilişkilerine seyirci kalmak,ve hatta ona destek olmaksa
<AYDIN OLMAK BUYSA EĞER>evet ben aydın değilim.
Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir.

Sn Ergin, SN.Kayar sizin kız( evlatlarınız,kuzenleriniz veya yeğenleriniz) için yaklaşımlarınızı da saygıyla karşılarım...

BU DA BENİM DÜŞÜNCEMDİR..

SAYGILAR
-------------
Old 27-06-2006, 12:47   #80
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Kökleşmiş zihniyetler kırılmadıkça, yasaları değiştirmek bir anlam ifade etmiyor"

Sayın Kayar,

Aşağıdaki soruları sormuşsunuz:

1-Geleneksel bakış kadınların ruh sağlıklarını nasıl etkilemektedir?

2-Geleneksel bakış hijyenik midir?

3-Geleneksel bakış neyi korumaktadır?


Sorular yanıttan vareste bence. Yanıtları; yüzyılların ve hala "an"ın sancıları,acıları,intiharları,psikolojik bozuklukları,toplumdan dışlanmışlıkları,birey olmaktan uzak tutulmuşlukları, kapatılmışlıkları, tecrit edilmişlikleri,yaftalanmaları,damgalanmaları,bisik lete binerken bile korkup ruh sakatlanmaları, miligramlık oluşumun pahada ağır sarkacı!

Geçtiğimiz günlerde, bir taliban filmi izledim. Eşi ölmüş olan kadın, annesi ve 12 yaşındaki kız çocuğu ile birlikte yaşamak zorunda kalıyor. Ama kadınların kara çarşaflarının altında bile, tek başına sokağa çıkmaları yasak ve uygunsuz olduğu için, aile açlıkla karşı karşıya kalıyor. Ve nihayetinde anne, kız çocuğunun uzun saçlarını kesip, onu erkek görüntüsü ile talibanın sokaklarına korku ile salıyor, ki sokakta tek başına yürüyebilsin, para kazanabilsin, akşam yiyecek getirebilsin diye. Yer yer trajikomik ilerleyen film, trajik biçimde de sona eriyor.

Kadın, her yerde, her vakitte, tek başına var olabilme, benliğini ortaya koyabilme , birey olabilme savaşıyla yüz yüze. Bazen taliban filmindeki kadar açık ve net, bazen saydam peçelerin ardında örtülü. Sonuç değişmiyor.

Zaman...
Old 27-06-2006, 12:48   #81
Kerem

 
Varsayılan

Alıntı : Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir.

evlenmemiş bir kadının cinsel özgürlüğü olamayacağına inanıyorsanız, peki kadın hakları alanında niye inatla yazışıyorsunuz? Kadın haklarını savunanları provoke etmek için mi?

Siz kendi kızınızı bildiğiniz gibi koruyun ama en azından bu alana gönül verenlerin dişiyle tırnağıyla kazandığı ve kanunlarla teminat altına alınmış hak ve özgürlüklerine de karışmayın.
Old 27-06-2006, 13:29   #82
NİLGÜN SEYMEN

 
İnceleme Çifte standart..!

SN.Kerem ben hiçbir düşünceyi provoke etmiyorum.
Burada söz konusu olan salt benim kızıma olan yaklaşımım değildir.
Türk aile yapısı içinde bu da vardır demek istedim.
Ayrıca ben özgür bir platform olduğu inancını taşıyarak bu cümleleri kurdum.
Diğer yaşamlara ve farklı düşüncelere de saygım sonsuzdur.hiçbir kitleyi veya rejimi baz alarak da yazmadım bu düşüncelerimi..
Bir sokak araştırması yapınız..burada bir anne olarak, tek başıma kalmış olabilirim ama TÜRK AİLE YAPISININ yapıtaşlarında bunun mevcudiyetini göreceksiniz.
Size de aynı soruyu yönelteceğim sn.Kerem,
kız kardeşiniz,kızınız,kuzeniniz,yeğeniniz ya da yaşamı paylaşacağınız bayanı mercek altına alarak yazınız..
Toplum genelinde ele alırken ,taşın altına biraz da kendi elinizi dokundurunuz..!

Genellikle bir çifte standart vardır toplumumuzda..,
erkek ilişkiyi yaşar,elinin kiridir der geçiverir..
Ama iş kendi hayatını paylaşacağı ve de çocuklarının anası olarak seçeceği insanı seçerken her nedense ASLAN KESİLİVERİR..
Tüm özellikler aynı anda toplansın isterler..
Ve bunun adı çifte standarttır..!

Buna ne dersiniz..?Asıl bunun tartışılması da gerekir..!
-------------------------------
Old 27-06-2006, 18:32   #83
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
--------------------------------------------------------------------------------

SN.AYDIN VE SN ERGİN..

Bir kız çocuğunuz olduğunu varsayarak olayı yorumlayınız..
Ayrıca hijyen konusunu vücut temizliği konusunda algılamanız beni üzdü.
Ben inanmadığım bir konuyu salt siz dayatacaksınız diye-
tamam böyledir diyerek kabullenmemi beklemeyin.
Ben kızımın eşinden önce herhangi bir erkekle ilişkisi olma ihtimalini kabullenemem.
Bunu kabullenmek ,kızımın özgürce ilişkilerine seyirci kalmak,ve hatta ona destek olmaksa
<AYDIN OLMAK BUYSA EĞER>evet ben aydın değilim.
Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir.

Sn Ergin, SN.Kayar sizin kız( evlatlarınız,kuzenleriniz veya yeğenleriniz) için yaklaşımlarınızı da saygıyla karşılarım...

Sayın Çakıcı,

Yazınıza Sn.Aydın ve Sayın Ergin şeklinde başlamışsınız. Anladığım kadarıyla dalga geçmeye çalışmaktasınız. Tartışmaya böyle devam edersek yani kelimelerle oynayıp karşımızdakini küçük düşürmeye çalışırsak hem seviye düşer, hem de asıl üzülen siz olursunuz. Çünkü gördüğüm kadarıyla bu sitedeki en alıngan üyesiniz.

Alıntı:
Ben inanmadığım bir konuyu salt siz dayatacaksınız diye-
tamam böyledir diyerek kabullenmemi beklemeyin.

Alıntı:
Ayrıca ben özgür bir platform olduğu inancını taşıyarak bu cümleleri kurdum.

Sayın Çakıcı sitenin hem en alıngan hem de en özgür üyesi olmak istiyorsunuz. Yani siz aklınıza geleni yazmakta özgür olacaksınız ama sizi eleştiren oldu mu ya yazılarınızı çekmekle tehdit edeceksiniz ya da genel olarak aydınları karalamaya çalışacaksınız. Bu nasıl bir özgürlük anlayışıdır?

Sayın Çakıcı, sizin yüzünüzden bu forumu birkaç defa daha okudum. Ama size birşey dayatmaya çalışan hiçbir katılımcı yok. Gördüğüm kadarıyla herkes doğru veya yanlış kendi düşüncelerini yazmış. İşin garip tarafı dayatmacı uslubu olan da yine sizsiniz."Ben anneyim,kızım ve herşey hakkında doğru düşünürüm" "sizin kızınız, kuzeniniz, yeğeniniz varmış gibi düşünün" mealinde cümleler kurup, Türk aile yapısında mevcut olan şeylerden bahsedip bunların doğru kabul edilmesi gerektiğini dayatan da sizsiniz. Size tavsiyem, yeni bir yazı yazarken hem daha önce kendi yazığınız yazıları hem de diğer katılımcıların yazılarını okumanızdır. Koca bir metinden bir kelime veya bir cümleye takılıp o metinin tamamını anlamamış durumuna düşmeyin lütfen.

Alıntı:
Tepkileriniz büyük olacak şimdiden farkındayım..ama bunun aydın olmakla falan ilgisi yoktur

Siz yukarıdaki gibi yazarsanız, ben sizin "aydın" kavramını bilmediğinizi sanabilirim. Tartışma olmaması için de "aydın" kavramından ne anladığımı yazar, sizin anladığınız şekilde olmadığını iddia ederim. Ne kendime "aydın" derim ne de sizin "ben aydın değilim" şeklindeki itirafınıza karşı çıkarım.

Alıntı:
Ayrıca hijyen konusunu vücut temizliği konusunda algılamanız beni üzdü

Yapmayın Sayın Çakıcı... Neyi kastettiğinizi herkes anladı.Cinsellik tartışırken bunu el-yüz yıkama ile karıştıracak kişinin bu forumda ne işi var? Benim yazımdan nasıl böyle bir sonuç çıkardınız anlamadım. 20 yaşında bir kız eğer ruh sağlığı iyiyse, kiminle, nasıl, hangi korunma yöntemiyle ilişkiye gireceğini öğrenmiştir ya da öğretilmiştir demek istedim.Bu cümleyi de lastik gibi çekeceksiniz biliyorum...Ama uzun bir yazı oldu yine ve daha fazla uzatmak da istemiyorum.

Alıntı:
Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir

Bir temenniden sözetmiyorsunuz, bir talimattan sözediyorsunuz sanki...Ve sonra çocuklarınızla ne kadar demokrat bir ortamda yaşadığınızı, kızınızı erkek çocuğunuzdan ayırmadığınızı filan yazıyorsunuz. Hiç inandırıcı değil biliyormusunuz? Erkek çocuğunuz da 20 yaşına geldiğinde aynı sözleri ona karşı söyleyebilecekmisiz?

Alıntı:
Sn Ergin, SN.Kayar sizin kız( evlatlarınız,kuzenleriniz veya yeğenleriniz) için yaklaşımlarınızı da saygıyla karşılarım...

Sayın Çakıcı, bir kızım olduğunu daha önceki yazımda yazmıştım zaten. Şimdi 16 yaşında, fıstık gibi...Sayın Çakıcı bu forumda hiç kimse(lütfen bir daha okuyun tüm yazıları) sınırsız, lümpence, televolelik ilişkileri önermedi ve savunmadı. Anadolu kadınından bahsedip doğru örnekler verirken, diğer insanların vermiş olduğu doğru örnekleri ise çarpıtmaya çalışmaktasınız. Konuyu bitirmek zorundayım. Ama tartışma konusunun çok uzağına düştünüz. Yazılanları, tekrar ama tekrar sağduyuyla, sakin, objektif bir şekilde okuyup yazarsanız faydalı olur diye düşünüyorum.

Elinizdeki odunu kafama vurmayın lütfen; ateşin altına sürün.

Saygılarımla
Old 27-06-2006, 18:48   #84
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Toplum geneline yayınız..!

Gerçekten de yazdığım her harf yanlış noktalara çekilip durmaktadır..
Bu benim düşüncemdir..Benim bir anne olarak ;ama doğrudur ama yanlıştır..düşüncem budur..
Ve toplum geneline yayarak ele alınız ve yaşadığınız kentteki sokaktaki insanları tek tek söz hakkı vererek sorunuz..Lütfen sorunuz.
Ayrıca çifte standart konusunda da ısrarla aynı sözlerimi tekrarlamaktayım..
------------------------------------------------------------------------------

Genellikle insanların soyadları ile hitab edilir ve sizin yazmış olduğunuz bir yazıya cevaben yazdığım için soyadınız ile hitap ettim..

Size olaya bir baba olarak yaklaşırsanız eğer ,diye sordum...genellikle olaylar kişilerin kendi çehrelerine dönünce;
durum çok daha ciddi bir şekil alır..
Amacım olayı kişiselleştirmek değildir..Çevirin- sokaktaki toplumu oluşturan halktan bir iki kişiyi..ki onları yok sayamazsınız.../asla..o zaman galaksilerimiz ayrılır sizlerle..
O zaman sormak gerekir, halkın ,toplumun yok sayıldığı bir ortamda; bu nasıl bir -verilmiş sözhakkıdır-diye sormak gerekir..
Onlar ne düşünüyorlar..bunu da dinleyiniz lütfen..
Caddelerde kızı ile kol kola gezen bir babaya sorunuz..ya da ana kız yürüyenlerle konuşunuz..

Ben bir anne olarak böyle düşünmekteyim bu demek değildir ki tüm anneler bunu düşünmelidir..
Lütfen düşüncelere saygı.!

Ayrıca siz bana sn.çakıcı diye hitap ediyorsunuz ben bunu gayet doğal karşıladım..
Çünkü kullandığım ad budur..!
Siz niçin hakaret saydınız..anlayamadım bunu açıklar mısınız..?
NOT,Hijyen derken de ahlaki temizlikten örf ve adetlerimizden bahsetmek istemiştim..
Ama zührevi hastalıkları da ekleyebiliriz..!
Bir genç kız baba ocağından duvağı ile çıkmadan nasıl ciddi bir ilişki yaşayacaktır ki onun adı televolevari legal bir ilişki sayılmasın..!O zaman nikah akdine ne gerek vardır ..?

Ne gerek vardır nikah şahitlerine ve onca merasime..dileyen dilediği yerde dilediği standartta yaşasın.çocukların hangi kütüğe kaydedileceği de ayrı bir mevzuat..
SAYGILAR
------------
Old 27-06-2006, 22:11   #85
Gemici

 
Varsayılan

Türkiye kabuk değiştiriyor. Kabuk değiştirmemesi olanaksız bir yerde. Bu kabuk değiştirmenin en büyük itici gücünün kökü dışarıda aslında. Kökü dışarıda derken herhangi bir komplodan felan bahsettiğimi sanmayın; Kökü dışarıda olan bu kabuk değiştirmenin en büyük etkenlerinin başında batıya yönelmemizin ve biz batılı bir ülkeyiz dayatma'mızın büyük rolü var.

Tanzimattan beri batılı bir ülke olmaya çalışıyoruz. Batılı olmaya çalışırken düştüğümüz en büyük yanılgı, batının eknomik, ticari, politik ve hukuk sistemini alırsak batılı oluruz yanılgısı idi. Batılı olmak batının sadece belirli kurumlarını ve yasalarını almakla olmuyor. Batının belirli bir kültürel anlayışı belirli bir dünya görüşü var. Eğer gerçekten batılıyız diyorsanız bu kültürü ve bu dünya görüşünü de almak zorundasınız. Almıyoruz derseniz ne mi olur?

Şimdi içinde bulunduğumuz kabuk değiştirme zorlaması olur. Batının toplumunuza adapte etmek istediğiniz eknomik, ticari, politik ve hukuk sistemleri gelirken beraberlerinde veya arkalarından batının kültürel değerlerini, bilimsel araştırmaların sonuçlarını ve belirli bir dünya görüşünü yan etki olarak getirdi. Bu değerlerin en başında'da toplumumzda tam olarak oturmamış insan hakları, temel haklar geliyor. Küreselleşme dediğimiz ve beraberinde, televizon, internet, hızlı ulaşım ve daha başka haberleşme vasıtalarını getiren olgu batılılaşmanın yan etkilerinin ön plana çıkmasına yol açtı. Bu da ister istemez toplumda zaten var olan bir kimlik arama olgusunun bir kimlik krizine dönüşmesine yol açtı.

Sonuçta kabuk değiştirme diye nitelendirdiğim durum ortaya çıktı. Bu kabuk değiştirmenin en büyük özelliklerinden birisi ve belkide en önemlisi kadınların(en baştada batının kaynaklarına ulaşma olanağı olan kadınları) kendilerine verilen geleneksel rolü kabul etmeyip hak arama girişimleri oldu. Bu hak arama girişimleri ister istemez geleneksel rol yanlısı tabakaların tepkisine yol açtı. Ben son bir iki sene içinde işlenen namus cinayetlerinin çoğunun bu çatışma ile iligli olduğu düşüncesindeyim.

Toplumumuzun içinde bulunduğu durumu ve yazdıklarımı kısaca şöyle toplayabiliriz:

1. Ne istediğini bilen ve geleneksel rol kavramını zorlayan bir tabaka,

2. Ne istediğini bilen ve geleneksel rol kavramını savunan bir tabaka,

3. İlerici ve modern olduğunu savunan, görünüşte geleneksel rol kavramına karşı çıkan ama hisleri, dünya görüşü ve değer yargıları ile geleneksel rol ayırımından yana olan bir tabaka. Yerini ve kimliğini tam olarak belirliyemeyen bu tabaka en zor durumda olan tabaka bence. Mantığı ve dış gürünüşü ile bir tarafta, hisleri ve değer yargıları ile diğer tarafta.

4. Sürdürdüğümüz türden tartışmalardan haberi olmayan, haberi olsa bile 'neme gerek' düşüncesiyle suya sabuna dokunmayan, hem birinci tabakanın hemde ikinci tabakanın etkilemeye çalıştığı büyük çoğunluk. Bu büyük çoğunluk genelde geleneksel ve tutucu bir dünya görüşüne sahip. Günümüzün küçülen dünyasında modern kitlesel haberleşme vasıtalarının etkisi altında bu gelenekselliği uzun süre sürdüremez diyemiyeceğim.


'Takvimden bir yaprak' sütununa aldığım ve çok hoşuma giden Çin Atasözüne göre 'değişim rüzgarının önüne bazıları duvar örermiş, bazıları da yel değirmeni kurarmış'

Biz'de kabuk değiştirme sürecimiz içinde gereken yerlere yel değirmeni, gereken yerlere duvar örsek olmaz mı diye düşünüyorum. Batıdan alacağımız ve onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Örneğin kadın ve erkeklere her alanda eşitlik. Yanılmıyorsam bu eşitlik ilkesini yasalarımız bile benimsemiş, ama yasaların benimsediği bu eşitliği bizler bir türlü sindiremiyoruz. Diğer taraftan hem kendimiz için saklıyabileceğimiz, hem de batının bizden alabileceği çok değerler var. Bunların bir sentezini yapamazmıyız acaba?

Saygılarımla
Old 27-06-2006, 23:38   #86
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

ALINTI:

"Ayrıca Sn Sehper,
Yıllarca brey olma mücadelesi vermiş bir insanım.asla eşine körükörüne bağımlı bir kadın olamamaya büyük bir özen gösterdim.Erkek eforu gerektiren birçok yükü omuzladım yıllarca.
Vasat bir hayatı asla kabullenmedim,hala daha savaşmaktayım bu konuda.
Süs atolyemde gece 3 e kadar koli çemberleyerek sabah 9 a kadar kahvaltı bile etmeden rafya kestiğim günlerim de oldu.
Bilginize.."

Sayın Nilgün hanım,

Bilgime sunduğunuz konularda bilgilenmek istemiyorum. N e kadar özgürüz başlıklı forumda,size,yazdığım her şeyi üzerinize alınmanızdan vb. nedenlerle yorulduğum için, yanıtlarınız ve ünlemlerinizden vareste tutulmak istediğimi söylemiştim.

Lütfen bana yönelik yazmayınız. Bunu daha önce de rica etmiştim. Kişisel olarak, hakkınızda kişisel bilgi edinmek ve karşılıklı konuşmak istemiyorum. Sitedeki forumlarda kişileri konuşmuyoruz, konuşmamalıyız da. Aslına bakarsanız, özne forum konusu olmaktan çıkıp da , kişisel dünyaların konuları olmaya başladığında, ne siz , ne ben, ne de herhangi bir katılımcı fayda sağlayabilir.

Kişisel olarak mevcut yasal düzenlemelere aykırı düşen bakış açılarınızla ilgili olarak kanun koyucudan bir şikayetiniz varsa, onun da tartışma yeri burası değil. Beni ya da bir başkasını ikna etmeniz, yahut kişisel bakışınızı ille de birilerine kabul ettirmeniz de önemli değil. Haklı ya da haksız olmanız da. Ama nedense, hep ünlem, hep tartışma, temeli, dayanak noktası değişse de, ille de haklı çıkma çabası. Neden? Yorulmadınız mı? BEN YORULDUM.

Saygı göstermeniz ricasıyla.
Old 28-06-2006, 08:29   #87
NİLGÜN SEYMEN

 
Yeni Fikir Aynı düşüncelerdeyim..

Sn serper,Ben sizinle ilgili yazılarımı sildim siz de siliniz ve hiçbir boyutta asla karşılaşmayacağımızdan emin olunuz..Ben yaşama mücadelemi anlatmaya çalışırken cümlelerimi yok saymanız zaten bunun böyle olmasını gerektirir..
Ayrıca -NE KADAR ÖZGÜRÜZ-adlı konuda ben para konusunu vurguladığımda ilk tahrik ve ilk YANIT sizden gelmişti ve ben sizin cümlelerinizi yanıtlamıştım..Aynı düşünmeyebiliriz sizinle.ama bu demek değildir ki illa; her yazdığım cümle -sizin tarafınızdan -mercek altına alınsın..lve deşifre edilerek açılsın.Lütfen o konuyu tekrar açınız ve benim para konusunda yazmış olduğum yazıma karşı olan yorumunuzu tekrar hatırlayınız ..İlk hamleyi yapan sizdiniz unutmayınız..Ben de yanıtladım sadece..
Aslında ben yorgunum..Ve sizinle karşılaşmayı asla dilemiyorum.
************************************************** ***********************
************************************************** ***********************
İnsanların tabakalara ayrıldığı ,sınıflandırıldığı bir konuda da yazmam ve katılımda buunabilmem zaten düşünülemez.İMKANSIZDIR-
Ayrıca kız çocuklarının okutulmasının ve sosyo ekonomik yaşamda hakettikleri statülerde yer almaları gerektiğini savunduğum içindir ki; kızım şu anda Kütahya işletme fak.2 sınıfa geçmenin sevincini yaşamaktadır..
Kızım ile oğlum arasında fark gözettiğim savunmalarına karşı yazdım bunu..
Toplumun ,halkın yok sayıldığı ,SERT ses tonları ile azarlanarak susturulduğu..ortamlarda..,belirli bir kitlenin savunduğu orantısız bir gelişim!..
************************************************** ***********************
ANADOLU KADINI VE CİNSELLİK..!
Anadou'da hangi kadın,üzerine gelen bir bedene ,Hayır -benden uzak dur -diyebilir..Ya da ben bu çocuğa hazır değilim diyerek (5.6.7 .)çocuğun rahimini İNSİYATİFİ DIŞINDA işgal etmesine engel olabiliyor..Mecburdur o çocuğa gebe kalır ve ilkel koşullarda da doğurur..
Nüfus istatistiklerine bakarsanız Anadolu'daki nüfus grafiğinden bunıu
rahatça görebilirsiniz..
HAYIR -diyebilmeli midir evet..ama bu söz hakkına sahip olması için önümüzde hatırı sayılır bir süreç gerekmektedir.Özellikle kız çocuklarının daha da ağırlıklı olarak hayata hazırlanması sınırları zorlamak ve eğitimle gerçekleşebilir bu gelişim.
SOSYO-Ekonomik bağımlılıklardan kaynaklanan acziyet yıkılmadan ülkenin hiçbir bölgesinde hiçbir kadın <<GERÇEK KİMLİĞİNİ >>kazanma şansını YAKALAYAMAYACAKTIR..

ANADOLU KADINI adı geçtiği için yazdım bunu..
İstanbul'da ya da büyük kentlerdeki statü ve sosyo-ekonomik güvencelere sahip kadınlar ile ANADOLU kadınlarını yan yana koyarak konuşmak yanlış olur.
Bu çok büyük bir yanılgı olur.
İnsanları tabakalara ayırmadan önce bu statü farklılıklarını da göz önünde bulundurmak gerekir..
Old 28-06-2006, 11:56   #88
Ümit Basri Bülbül

 
Varsayılan

Başlık altındaki bütün mesajları tek tek okudum
Cinselliğin sadece bekaret olarak algılandığını gördüm ve çok üzüldüm.
Maalesef konu en başından yanlış hedefe yönlenmiş ve doğal olarak da bu eksen etrafında kısır döngü oluşturmuş.
Herkes farklı düşünebilir ama düşünceye saygı ön planda olmalıdır.
Farklı düşünüyor diye insanları illa ki etiketlemeye lüzum yoktur.
Konu zaten istenilen eksende olmadığı için hiçbir yorum yapmayacağım.
Çünkü söylenecek her söz aksini düşünenlerin saygısızlığını artıracaktır.
Bu yüzden başka cevap da yazmayacağım.
Saygılar.
Old 28-06-2006, 12:31   #89
NİLGÜN SEYMEN

 
Karar Nikah akdi..!

Ben kızlık zarı ve bekaret konusuna falan takılmış değilim..
Savunduğum ilke şudur.Nikah formalitesi gerçekleştirilmeden gayrı resmi ilişkilere kesinlikle soğuk bakıyorum.
Yanlıştır,toplumumuzun sahip olduğu iskelet bu protezi taşımaz ve yapı çöker..!

Bekaretten bahsetmedim hiçbir cümlemde..ama sürekli bu yönde değerlendirildi..Yaşadığımız toplumda kadın=İNSANDIR/ERKEK=İNSANDIR
denilmiyor maalesef henüz evlenmeyen bayanlara kız-evlenmiş olanlara-kadın
ve eşinden boşanmak cesaretini kendinde bulabilmiş kadınlara da verilen statü=dulluktur..

************************************************** *********
Şayet çocuğu var ise çocuklu dul bir kadın denilir..

Evlenerek evli kadın payesi alana kadar durum budur..maalesef!
Şimdi hayır bu böyle değildir diye kim diyebilir madem ki insanları kategorilere tabakalara ayırdık bunlar da yazılmalıdır..

Anadolu'da -köylerde kasabalarda -değil her yörede bu böyledir.
Tekrar çifte standart konusunu yazmak gereğini de duyuyorum;
***********************************************
Bir erkek eğlenir ve elinin kiridir denir..
Hatta bunları münasip mekanlarda anlatarak egolarını da tatmin eder.
Ama iş evliliğe gelince olabileceği kadar titiz ve hassas davranır ve eşi,çocuklarının anası olacak insanı araştırır..araştırır.

Kaç erkek vardır?
Benim için senin mazin mühim değildir hayatım bana -beynin-lazım diyebilecek..
VE BUNUN ADI DA ÇİFTE STANDARTTIR..
tek yanlı adalet..!
-------------------------------------------
Old 28-06-2006, 14:29   #90
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
SN.AYDIN VE SN ERGİN..

Bir kız çocuğunuz olduğunu varsayarak olayı yorumlayınız..
Ayrıca hijyen konusunu vücut temizliği konusunda algılamanız beni üzdü.
Ben inanmadığım bir konuyu salt siz dayatacaksınız diye-
tamam böyledir diyerek kabullenmemi beklemeyin.
Ben kızımın eşinden önce herhangi bir erkekle ilişkisi olma ihtimalini kabullenemem.
Bunu kabullenmek ,kızımın özgürce ilişkilerine seyirci kalmak,ve hatta ona destek olmaksa
<AYDIN OLMAK BUYSA EĞER>evet ben aydın değilim.
Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir.

Sn Ergin, SN.Kayar sizin kız( evlatlarınız,kuzenleriniz veya yeğenleriniz) için yaklaşımlarınızı da saygıyla karşılarım...



Sayın Çakıcı sizin 80 no.lu mesajınız ben yanıt verdiğimde bu şekildeydi. Aynı yanıtımın içinde neden Sn. Aydın ve Sn. Ergin şeklinde hitap ettiğinizi sordum. Çünkü bu forumu başına kadar yeniden gözden geçirdim ve "Aydın" isimli bir üye foruma katılmamıştı. O halde Sn Aydın, Sn Ergin şeklinde hitap ederek; yazımda geçen "aydın" terimi ile beni ilişkilendirip şahsıma bir imada bulunmaya çalıştığınız gerçeğinden başka bir anlam çıkmamaktadır.

Ne yapmaya çalıştığınızı anlamadım. Önce yazıyorsunuz yanıt gelince yazınızı değiştiriyorsunuz. Değiştirdiğinize göre yanlış yaptığınızı kabul ediyorsunuz demektir. Ama özür dilemek yerine:

Alıntı:
Ayrıca siz bana sn.çakıcı diye hitap ediyorsunuz ben bunu gayet doğal karşıladım..
Çünkü kullandığım ad budur..!
Siz niçin hakaret saydınız..anlayamadım bunu açıklar mısınız..?
diyebiliyorsunuz.Ama yazınızdan yaptığım alıntı hem eski mesajımda hem de bu mesajımın girişinde durmaktadır.

Tekrar soruyorum. Neden SN AYDIN VE SN ERGİN şeklinde hitap ettiniz? Forumda AYDIN isimli bir katılımcı olmadığına göre amacınız neydi? Ve neden sözkonusu mesajı değiştirerek aşağıdaki gibi yaptınız?

Alıntı:
Sn Ergin,Sn Kayar,

Bir kız çocuğunuz olduğunu varsayarak olayı yorumlayınız..
Ayrıca hijyen konusunu vücut temizliği konusunda algılamanız beni üzdü.
Ben inanmadığım bir konuyu salt siz dayatacaksınız diye-
tamam böyledir diyerek kabullenmemi beklemeyin.
Ben kızımın eşinden önce herhangi bir erkekle ilişkisi olma ihtimalini kabullenemem.
Bunu kabullenmek ,kızımın özgürce ilişkilerine seyirci kalmak,ve hatta ona destek olmaksa
<AYDIN OLMAK BUYSA EĞER>evet ben aydın değilim.
Ve kızım; eşiyle evlenmeden önce hiçbir erkekle sonuna kadar bir ilişkiyi yaşayarak tüketmemiş olması gerekir.

Sn Ergin, SN.Kayar sizin kız( evlatlarınız,kuzenleriniz veya yeğenleriniz) için yaklaşımlarınızı da saygıyla karşılarım...

BU DA BENİM DÜŞÜNCEMDİR..

SAYGILAR

Gördüğünüz gibi, forumun konusundan kendiniz uzaklaştığınız gibi, kısır polemiklerle bizi de uzaklaştırmayı başardınız. Tebrikler...

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bekar kadınların anne olma hakkı? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 137 22-01-2015 13:23
Kadınların Kalbine Giden Yol ? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 28 22-05-2012 22:59
Tüm Kadınların Dikkatine şenay Site Lokali 4 03-07-2009 10:20
Kadınların kariyeri evliliği yıkıyor mu? Viyola Site Lokali 5 16-09-2006 22:57
Çaresiz kalmış kadınların acısı... Merhaba Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 29-05-2006 13:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09884810 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.