Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Avukata “heyete Hakaret Davasi”

Yanıt
Old 25-06-2006, 12:54   #1
Admin

 
Varsayılan Avukata “heyete Hakaret Davasi”

Alıntı:

AVUKATA “HEYETE HAKARET DAVASI”

Ankara 6. Ağır Ceza M. dava dosyasının 275 Klasör (yaklaşık 140.000 sayfa) Yargıtay'a gönderilmeyerek savunma makamının görev yapmasının engellendiğini söyleyen sanık savunmanı Avukat Ömer KAVİLİ hakkında dava açıldı

AVUKATA “HEYETE HAKARET DAVASI”

Ankara 6. Ağır Ceza M. dava dosyasının 275 Klasör (yaklaşık 140.000 sayfa) Yargıtay'a gönderilmeyerek savunma makamının görev yapmasının engellendiğini söyleyen sanık savunmanı Avukat Ömer KAVİLİ hakkında dava açılmıştır. İlk duruşması 18 Nisan 2006 günü yapılan dava, sanığın isteği üzerine, üzerinde tahrifat yapılan söz konusu belgelerin aslının getirtilmesi için 20 Haziran 2006 tarihine ertelenmiştir.

3. DURUŞMA
21 Eylül 2006 - Salı - Saat 09:30
Yer : Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2006 / 40 Esas

Sanık avukatı iken KENDİSİ SANIK olan

Ömer KAVİLİ - Hukukçu / Avukat
İstanbul Barosu - 15638
GSM : + (90) 532 322 00 23


Sayın Ömer KAVİLİ, sitemizin eski ve değerli üyelerindendir. Bir başka
üyemizin bildirmesiyle onun hakkında açılan bu dava ile ilgili bilgi sahibi olduk ve kendisinin de iznini aldıktan sonra site forum alanındaki bu konuyu açtık. Sanırım Sn.Kavili konuyla ilgili en detaylı ve sağlıklı bilgiyi kendisi verecektir. Kendisine geçmiş olsun diyoruz!
Old 25-06-2006, 13:32   #2
Tractatus

 
Varsayılan

"Dava dosyalarının Yargıtay'a gönderilmeyerek savunma makamının görev yapmasının engellendiği"ni söylemek eleştiri sınırlarını içindedir. Böyle bir davada ilk duruşmada beraat kararı çıkması gerekir.
Old 25-06-2006, 18:40   #3
isfen

 
Varsayılan

Sayin Kavili'in kullanmis oldugu ifadeye benzer ifadelere, Alman ceza davalarinda da rastlaniyor, ama kimsenin hakkinda sadece buna benzer ifadeden dolayi ceza verildigini duymadim. Hatta emsal kararlar var; avukatin, hakime yönelik olarak "Keyfî davraniyorsunuz" demesi bile hakaret sayilmiyor ve bu tür ifadelere avukatin hakkini kullanmasi baglaminda izin verilmesi gerektigi bildiriliyor.
Old 26-06-2006, 12:35   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Avukatlara karşı neden bu kadar tahammülsüzlük var ben bunu anlayamıyorum.

Benzer sözleri duruşma sırasında sanık veya sanıklar, davacı veya davalılar sürekli olarak söyledikleri halde hatta kıyaslanmayacak biçimde ağır sözleri de sarf ettikleri halde, mahkemeler onlara ses çıkarmazlar, bu sözleri (Eğer sözler bunlardan ibaret ise!) bir avukat söylediğinde, hukuk kuralları birden duygusallaşır ve hemen dava açılır.

Çok büyük yanlış yapılıyor.
Old 26-06-2006, 13:29   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan ne demeliydi?

Selamlar,

Öncelikle Sayın Ömer Kavili'ye geçmiş olsun diyorum.

Alıntı:
Ankara 6. Ağır Ceza M. dava dosyasının 275 Klasör (yaklaşık 140.000 sayfa) Yargıtay'a gönderilmeyerek savunma makamının görev yapmasının engellendiğini söyleyen sanık savunmanı Avukat Ömer KAVİLİ hakkında dava açılmıştır

Şöyle bir düşündüm. Müvekkilleri hakkında oluşturulan 275 Klasör'ün Yargıtay'a gönderilmemesi karşısında Sayın Kavili ne demeliydi diye...Bulabildiğim cümleleri aşağıya aktarıyorum:

1- "Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz. Ama sizin canınız sağolsun, zaten Yargıtay genelde dosyaları okumamaktadır, isabet olmuş..."

2- "Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz. Ancak iyi yapmışsınız.Zaten Yargıtay'da binlerce incelenmek üzere olan dosya bulunmaktadır.Bu klasörleri nereye koyacaklardı?"

3-"Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz.Gerek de yok, çünkü siz öyle doğru kararlar veriyorsunuz ki, nasılsa karar bozulmayacaktı."

4-"Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz.Zaten bütçesi dar olan Adalet Bakanlığı'nın bunca klasörü taşıyacak personeli yok, pul parası yok vs.iyi olmuş..."

5-"Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz. Diyorum ama, demek ki sözkonusu klasörlerde müvekkiller lehine bir şey yokmuş, sizden daha iyi bilecek değilim ya..."

6-"Sayın Heyet, Müvekkil lehine ve aleyhine deliller bulunan 140.000 Sayfayı Yargıtay'a göndermemişsiniz. Bu davranış savunma hakkının kutsallığına verdiğiniz önemi göstermektedir.Çünkü en kötü ihtimalle, AİHM yolunu açtınız.Dolayısıyla müvekkiller lehine davrandınız. Sizlere teşekkür ederim."

Benim aklıma gelen cümleler bunlar. Sayın Kavili'nin cümlesi başka ne şekilde (hakkında dava açılmaması için)söylenebilir bilmiyorum. Katılımcı arkadaşlardan düşüncesini yazanlar olabilir belki...

Saygılarımla
Old 26-06-2006, 14:02   #6
Avukat Ayla Köseokur

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım,
Cevap alternatiflerini öyle güzel sıralamışsınız ki bunlara eklemeye değer bir cevap bulamadım ben.
Ancak içimizi acıtan bu durumda bile gülümsememizi sağladığınız için size teşekkür ederim.
Saygılar...
Old 26-06-2006, 22:02   #7
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan

Bu olay, bizim tam anlamıyla bir Hukuk Devleti olamadığımızı gösteriyor.
Old 27-06-2006, 23:09   #8
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Özet bilgi

ÖZET BİLGİ :

İstanbul Barosuna kayıtlı Avukat Ömer KAVİLİ, 1982 yılından bu yana devam eden ve çeşitli aşamalardan sonra 23 sanık hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istenen siyasal içerikli bir davada 1 sanık avukatı olarak göreve 2002 yılında savunmanlık görevine başladı.

740 klasör olduğu sanılan dava dosyalarının tamamını görmek ve savunma hazırlamak isteyen avukata, mahkemece dosyalar incelettirilmedi; dilekçesine cevap bile verilmedi. Bu aşamada ikinci dilekçeye bile cevap verilmeyerek ve avukatın savunma hazırlaması olanağı engellenerek dosya hızla Yargıtay 11 Ceza D. yollandı. (2003 Kasım)

Yargıtay 11 C.D. 2004/11324 sayı ile işlem başlatmış iken sanık avukatı dosyaları görmek istediyse de dosyalar incelettirilmedi. Avukat, üyesi olduğu İstanbul Barosu Yönetim Kurulu aracılığıyla Ankara Barosu Yönetim Kurulu kararı ile Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi üyesi iki avukatla birlikte dosya incelemeye gitti; dosyalar yine de incelettirilmedi. Bu durum baro görevlileriyle birlikte tutanak tutularak belgelendi.

Yargıtay yaptığı ilk duruşmaya sanık avukatı dosyaları görmeden ve inceleyemeden ilk murafaaya (Yargıtay duruşması) çıktı, savunma yapacak durumda olmadığını söyledi. Yargıtay dosya inceleme ve fotokopi alabilmek amacıyla bu duruşmayı erteledi.

Dosyalar Yargıtay depo bölümünde incelenirken; mahkemenin yolladığı klasör sayılarının yazıldığı sayfada daha önceki rakamların üzerine daktilo ile 465 klasör yazılarak değiştirilen ve bu değişiklikle ilgili hiç bir paraf veya imza bulunmayan "Dizi Pusulası" başlıklı belgenin örneğine rastlandı ama bu belgenin aslı bulunamadı. Mevcut klasörler avukatlar tarafından sayıldı ve değiştirilerek yazılan rakam olan 465 rakamının bile eksik olduğu, gerçekte 460 klasörün var olduğu ve bu klasörlerden 5 klasör dolusu belgenin olmadığı anlaşıldı.

Bu inceleme sırasında mahkemenin 1997 yılındaki bir yazışmasında "740 klasör" olduğu görüldü. Mahkemenin başkaca yazışmalarında ise "740 klasör, 600 klasör civarı, 475 klasör, 470 klasör, 488 klasör" ve başkaca değişik klasör sayılarının 1995, 1996 yıllarında olduğu anlaşıldı.

Bu aşamada Ankara C. Başsavcılığına başvurularak "sahtecilik, belge yok etmek, görevi kötüye kullanmak gibi" suçların soruşturulması istendi. Soruşturmacı savcılık hiçbir araştırma yapmadı ve hiçbir araştırma yapmaksızın yapılanların suç olmadığı kararı verdi ve dava açmadı. Bu karara itiraz edildi ise de, itirazı incelemeye yetkili Sincan Ağır Ceza Mahkemesi "yapılanlar suç olmadığı" yönündeki savcılık kararını onayladı.

Yargıtay ikinci duruşmasına dosyaları inceleyemeden, sanığın aleyhindeki suçlama kanıtları ortaya konulmadan çıkmak durumunda kalan sanık avukatı, savunma yapma olanağı sağlanmadığından kararın bozulmasını istedi.

Yargıtay yeni TCK’daki değişikler nedeniyle kararı bozduktan sonra Ankara 6. Ağır Ceza M.’ne gönderdi ve yargılama başladı.
Old 27-06-2006, 23:21   #9
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan özet sürüyor

Sanık avukatı bu mahkemenin ilk duruşmasında bir çok nedenle mahkeme kurulundaki yargıçların görevden reddini istedi.

Sanık avukatı "redd-i hakim" dilekçesinde şunları yazdı :
"1997 yılı yazışmaları ve kararlarında mahkemenin bu dava dosyasının 740 (YEDİYÜZKIRK) klasör olduğu bellidir. 2003 yılında Yargıtay'a yollanırken 465 (DÖRTYÜZALTMIŞBEŞ) klasör yollanmıştır. Bu duruma göre 275 (İKİYÜZYETMİŞBEŞ) klasör gönderilmeyerek savunma makamında görevli avukatların görev yapmasının engellendiği sonucu ortaya çıkmıştır..."

Bu dilekçe duruşmada avukat tarafından sözlü olarak okundu; mahkeme başkanı bu dilekçeden kendi anladıklarını kendi sözleriyle mahkeme tutanağına şöyle yazdırdı :
"...eksik klasörler ortaya konduktan sonra ve dosyada yapılan sahtekarlıklar açıklığa kavuşunca savunma yapacağız..."

Bu yazılan sözlerin avukata ait olmadığı, tutanağı yazdıran mahkeme başkanına ait olduğu mahkeme başkanına duruşmada söylenmiş ise de mahkeme başkanı kendi yazdırdığı bu sözleri düzeltmemiş ve diğer iki yargıç ise sanık avukatı ile mahkeme başkanı arasında tartışma yapıldığını tutanağa not yazmamışlardır.

İşte duruşma tutanağına yazılan bu söz nedeniyle sanık avukatı hakkında mahkeme suç duyurusu yaptı. Ankara Başsavcılığı derhal Adalet Bakanlığından ön izin istedi, bakanlık hemen izin verdi. Soruşturmada avukatın sözünü ettiği belgeler getirilmesi için dilekçe verdi ve fakat DİZİ PUSULASI başlıklı belge aslı savcılıkça mahkemesinden GETİRTİLMEDİ.

Ancak, savcılık, soruşturma sırasında avukatın verdiği dilekçede yazılan cümleleri de keşfetti (!) ve Sincan Ağır Ceza M. avukat hakkında dava açılması gerektiği kararını verdi.

Bu karar üzerine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2006/40 Esas dosyasıyla sanık avukat hakkında "heyete hakaret" suçundan dava açıldı.
Old 02-07-2006, 13:31   #11
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın "Tractatus" kodlu meslektaşım,
Ben de hukuk devleti anlayışımla öyle düşünüyordum; şimdilik henüz AKLANMA kararımız gerçekleşmedi.
Yargı organı "DELİL TOPLAMAYA ÇALIŞIYOR" ancak henüz başarılabilmiş değil.
Ne lütuf, ne ihsanı-ı şahane;
Yalnızca ADALET İSTİYORUZ.
Ömer KAVİLİ
Hukukçu ve şimdilik sanık
Old 02-07-2006, 19:34   #12
beccaria

 
Varsayılan

Özgür yaşamak ve özgür ölmek. Yani; ne benim nede hiç kimsenin kanunların onurlu boyundurluğunu, başka hiç bir boyundurluğa koşulmamak için, yaratılmış en gururlu başların daha da uysallıkla taşıdığı bu, kurtarıcı ve yumuşak boyundurluğu, silkip atamayacağı tarzda kanunlara boyun eğerek yaşamak ve ölmek isterdim.(J.J.R.)
Old 02-07-2006, 19:37   #13
beccaria

 
Varsayılan Böyle şey ancak bizde görülür...

Böyle bir olay ancak ve ancak bizde görülür..Avukat arkadaşa geçmiş osun dileklerimi sunarım..
Old 02-07-2006, 19:47   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
"...eksik klasörler ortaya konduktan sonra ve dosyada yapılan sahtekarlıklar açıklığa kavuşunca savunma yapacağız..."

Bu cümleyi sarf etmediği halde tutanağa yazıldığını dile getiren sayın Kavili' nin "demediği" bu sözler nedeniyle sıkıntı yaşayabileceğini düşünüyorum. Hernekadar sahtekarlıkları ortaya çıkaracak olan heyet olsa da, başka bir ifade ile "sahtekarlığı" yapanlar (hedef) o cümleden belli değilse de, Türkiye'de yargılanan avukatların işi gerçekten zor.

Allah kolaylık versin. Dilerim gerçekler anlaşılır ve sayı Kavili bu badireyi atlatır.
Old 04-07-2006, 04:11   #15
ibreti

 
Varsayılan

Ömer Kavilli arkadaşımıza "görevli savcıya görevinden dolayı hakaret ve tehdit" isnadı ile sanık sıfatı üslenerek iştirak ediyorum.
Yalnız değilsin Ömer!!!
Sayende ben de yalnız değilim



Ömer Kavilli arkadaşımız "sahtekarlık" diye bir kelime sarf etmiş...
Şimdi.. Zaten karışık olan kafam biraz daha karıştı...
Müşteki vekilisiniz ama soruşturma dosyasına sunduğunuz iki tane resmi belge;
-sanıklardan birinin tutuklama talebi ile sorguya sevk edildiği esnada dosyada bulunmaz ise,
-siz bu durumu farkedip (o esnada sorguya sevk edilen sanığın lehine olabilecek belgeler bunlar) soruşturmayı yürüten savcıya "bunların sorgu yargıcına gönderilen dosyada neden olmadığını" sorar ve savcı tarafından "defol git be.. soytarılık etme!!" sözü ile karşılaşırsanız,
-sorgu yargıcının isteği üzerine o belgelerden aynı anda resmi olarak harçlandırılmış birer suretini tekrar dosyaya koyarsanız,
hadi neyse..
"mani oluyor halimi takrire hicabım." deyip o şaire sığınayım yine..
şeyy... olayları burada da anlatırsam hakkımda bir dava daha açarlar. neme lazım uslu olmak gerekiyormuş











Alıntı:
"Dizi Pusulası" dosyanın bir parçası mıdır, değil midir ?
dizi pusulası RESMİ TUTANAK hükmündedir ve o dosyanın bir parçasıdır.
çünkü, dizi pusulası o dosya kapsamında yer alan belgeleri gösterir..
oluşturulma biçimi açısından önem arz eder dizi pusulası;
şöyle ki;
dizi pusulası öyle istenildiği her an değiştirilebilecek bir belge değildir.
dosyaya giren her bilgi ve belge dizi pusulasına kaydedilir.
böylelikle oluşan dizi pusulası ile dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler bilinir.
yargılama dosyasının kapağında RESMİ TUTANAK niteliği ile oluşturulan dizi pusulası sırf inceleme kolaylığı olsun diye bir üst denetleme merciine gönderilir iken kör göze parmak misali dosya kapağından alınarak bir sayfa haline getirilir.
asıl dizi pusulası dosyanın kapağındadır. öyle olması gerekir.

dik yürümek sahiden çok çok çok zor!
ama yine de dik yürümek gerek!
Old 10-07-2006, 20:28   #16
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Ben her iki kentin baro başkanlarını ve Y.K.'nu tepki duyan arkadaşların da duruşmada (ömer beyin tercihidir) savunman veya izleyici olarak hazır bulunmasını öneriyorum
Old 11-07-2006, 00:55   #17
ibreti

 
Varsayılan

Ankara'da görev yapan avukat arkadaşlarımı dosyayı incelemeleri, dosyada vekaletnamesi bulunan avukat arkadaşlardan yetki belgesi çıkartmaları, bunu yapamasalar bile duruşma gününde duruşma (cübbeleri bir sembol olarak ellerinde olmak kaydı ile) salonunda izleyici olarak hazır bulunmaları konusunda uyarıp, harekete geçirdim bile..
Alanya'dan hareket ederek kendimde bizzat hazır bulunmaya çalışacağım..
Old 11-07-2006, 16:02   #18
muratozsa

 
Rahatsiz

Sayın Kavilli,

Söze öncelikle kolay gelsin dileklerimle başlamak istiyorum. Yaşadıklarınızı ve hissettiklerinizi anlayabiliyorum. Zira benzer bir olay bundan 4-5 sene kadar önce benim de başımdan geçti.

Duruşma salonunun dışında 1,5 saat beklememe, dosyada tarafıma çıkartılmış davetiye olmasına ve mübaşiri dışarıda beklediğim konusunda birkaç kere uyarmış olmama rağmen, sanığın veya benim adımın okunmadan duruşmanın sessiz-sedasız yapıldığını ancak duruşma bittikten 15dk. sonra öğrenebilmiştim. Mübaşire ifadesine göre, tutuklu olan sanık içeride hazırdı ve o yüzden benim adımı seslenmeye gerek duymamıştı!

Bu sırada mübaşirle konuşmalarımı duyan Mahkeme Hakiminin "biz o dosyayı hallettik" demesi üzerine de, "ama bu şekilde sanığın savunma haklarını kısıtlamış oluyorsunuz" şeklindeki ifadem de yeniden açılan duruşma tutanağına "bu ne biçim hakim, bu ne biçim mahkeme" dediğim şeklinde yazılmıştır. (Bilmem o sırada duruşma salonunda bulunan diğer meslektaşlarımın da "görmedim, duymadım, bilmiyorum"u oynadıklarından bahsetmeme gerek var mı?)

Sonuç ise sizin de belirttiğiniz gibi Adalet Bakanlığı'ndan jet hızıyla verilen izin ve Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanma. Ben yine biraz şanslıydım. Şöyle ki, hakkımda suç duyurusunda bulunan Hakim Bey insafa geldi ve sözlerimin hakaret kastı taşımadığından bahisle hakkımda beraat kararı verildi.

Tabii bu beraat kararı adalete olan güvenimin sarsılmasına hiçbir şekilde engel olmadı.

Biraz uzun olduğunu biliyorum ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Bu tür konularda en azından eğer bir suçum varsa bu suçum kesinleşene kadar arkamda olmasını beklediğim Ankara Barosu ise(olay ilk cereyan ettiği gün yazılı olarak Baroya haber vermiş olmama rağmen), hakkımda dava açılmasını dahi bekleyemeden soruşturma başlatmıştı.

Sonuç olarak ilk başta söylediğimi tekrar etmem gerekiyor sanırım:
"Gerçekten kolay gelsin..."
Old 13-07-2006, 01:35   #19
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan KAVİLİ den selamlar

Sayın SUAT ERGİN,
İçten ve insancıl düzeydeki ilginize çok teşekkür ederim. Sıraladığınız yanıt seçenekleri çok ilginç; belki de olaya tam uygun görünüyorlar, denemem gerekecek, sizin seçenekleri çoğaltabilirmiyim, bilemiyorum.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 01:38   #20
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım Ayla KÖSEOKUR, Levent KIRAY ve "beccaria",

İleti yazarak destek olmanıza çok teşekkür ediyorum.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 01:46   #21
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın Mehmet S. DİKİCİ,

İyi dileklerinize teşekkür ediyorum.

Diğer yandan, "tutanağın dramı" olarak nitelenebilecek bir somut durum söz konusu. Bu durumu atlatacağımı biliyorum, çünkü ortada benim olduğu varsayılan tutanaktaki söz ile dilekçemdeki yazılı paragraf suç kanıtı olarak ileri sürülüyor.
Tutanağın nasıl tutulduğu, tutanağa yazılanların gerçek söylenenler mi yoksa yazdıranların dikte ettiği kendi kelime ve cümleleri mi olduğu kanıtlanınca bu tutanaktaki söz de çürütülmüş olacak görünüyor. Öyleyse sorun tutanak yazdırılmasındaki rolde görünüyor.
"Tutanağın Dramı" başlıklı yeni bir konu başlığı için hazırlık yapıyorum.

Desteğinize çok teşekkür ediyorum.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 02:08   #22
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın "ibreti",

Beni yalnız bırakmayan ve yalnız bırakmadığını yazabilen meslektaşım olarak size teşekkür ediyorum.
Sizin ve benim yaşadığım sıkıntı, aslında diğer meslektaşlarımızın yaşadığı ve yaşayacağı sıkıntıların bir parçası olarak duruyor, çözüm bekliyor.
İstanbul Barosu adlı meslek örgütünde Avukat Hakları Merkezi - Meslek Sorunları Koordinatörlüğü görevim sırasında mesleğe ve meslektaşlara ilişkin geniş ve ayrıntılı gözlem ve müdahale olanağım olmuştu. Bu yönüyle hak aramaya kalkışan herkesin bu sorunları yaşaması çok sıradan bir durum sayılmalıdır. Öyleyse, asıl sıkıntı, "hak ararken sıkıntı yaşayan avukatın ve de onun örgütünün ne biçimde tepki göstermesi gerektiği noktasında düğümlenmektedir.
Sorunları doğduğu yerde örgütleyip, sorunun tüm yanlarının katılabildiği çözüm önerilerinin üretilmesi anlayışıyla davranmak gerekiyor.
Bu süreçte en çok destek vermesi gerekenler yine hak arama görevi başında ve bizim yan tarafımızda olaylara tanık olan avukatlar olmalıdır ki, işte bunlar, çoğu zaman avukat gibi değil, iş takipçisi veya tüccar niteliğine bürünmekteler. Öyleyse buna karşı bir çözüm yolu, Avukat Hakları Merkezi'nden görevlendirilecek "GÖZLEMCİ AVUKAT" rolü olmalıdır.
(Bu düşünce, İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi 1998 yılındaki kurucu üyeleri ve Yürütme Kurulu üyeleri tarafından ortaklaşa savunulmuş ve adı geçen merkez kurulmuştur; o dönemdeki ekip arkadaşlarımıza saygılar yolluyorum.)
Bu yönüyle KİŞİSEL DESTEK VEREN TÜM MESLEKTAŞLARIMA SAYGILAR SUNUYOR VE TEŞEKKÜR EDİYORUM.

Dizi pusulası ile ilgili olarak THS sitemizde aynı başlıkta tartışma başlatmıştım. O tartışma daha ayrıntılı hale getirilebilir. Sözlerinize katılıyorum, Dizi Pusulası konusu çok önemli ve ciddi bir iştir.

Saygılar.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 02:23   #23
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın Muzaffer ERDOĞAN ve Sayın "ibreti",

Destek iletinize ve önerinize teşekkür ediyorum.

Ayrıca, bu dava avukatın hak arama mesleğini özgürce yürütebilmesine çok ciddi bir zorluk çıkarılması niteliğindedir. Bu yönüyle bu davaya yalnızca iki il baro başkanları değil, TÜM BARO BAŞKANLARI VE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞININ DA katılması gerekir. Bu katılımın "salt izleyici değil SANIK SAVUNMANI olarak olması olayımıza uygun düşecektir.
1136 s. Avukatlık Yasası (4667 s. yasayla değişik) m.95/4 :
Yönetim kurulunun görevleri :
Savunma mesleğine ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerine karşı avukatlık mesleğini ve meslektaşını savunmak, bu konularda her türlü yasal ve idari girişimde bulunmak
Hukuksal dayanak olarak apaçık ortada duruyor. Şimdi sıra meslek örgütü yöneticilerinin duyarlılığını gözlemlemekte.

Saygılar.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 02:35   #24
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın "muratozsa",

İleti yazarak desteğinize teşekkür ediyorum.

Yaşadığınız deneyiminizi paylaşıyorsunuz; ben de sanıyorum ki sizin gibi bu tür (!) deneyimleri olan meslektaşlarımız çoktur. Ancak deneyimlerini buraya yazarak site üye ve okuyanlarıyla paylaşanlar az sayıda kalmaktadır.

"Kolay gelsin" dileğinizi aldım, kabul ettim.

EMEKSİZ YEMEK OLMAZ diyenler bence haklı .

Saygılar.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 17:54   #25
nfb

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu süreçte en çok destek vermesi gerekenler yine hak arama görevi başında ve bizim yan tarafımızda olaylara tanık olan avukatlar olmalıdır ki, işte bunlar, çoğu zaman avukat gibi değil, iş takipçisi veya tüccar niteliğine bürünmekteler.
İşte en ağırı da bu zaten.

Duruşmanız ne zaman sevgili Kavili?
Old 13-07-2006, 19:21   #26
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Sayın "nfb",

İlginize teşekkür ediyorum.

Savunma makamının sanık durumunda olduğu davanın duruşması 21 EYLÜL 2006 günü yapılacaktır.

Öncelikle hukukçuları duruşmaya çağırıyorum.

Ömer KAVİLİ
Yeni sanık
Old 13-07-2006, 20:15   #27
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Ayrıca çok ilginç;

Sanıyorum ben hakimlere ve heyetlere karşı bu davranış benim savunma hakkımı kısıtlar diye yüz defanın üzerinde söylemişimdir. Bir sürü temyiz dilekçemde de savunma hakkım kısıtlanmıştır ibaresi vardır.

Bu cümleden hakareti nasıl çıkardılar bunu anlamış değilim. Bu cümleyi bile kullanamayacaksak savunmayı nasıl yapacağız?
Old 13-07-2006, 23:33   #28
nfb

 
Varsayılan

sayın Kavili' yi şahsen tanımam. Tanışıklığım sadece bu sitede yazdıklarından ve görüşlerindendir. Yazılarında bu güne kadar
Alıntı:
Hak huk hukuk, gak guk guguk !!!
deyişinden başka olumsuz (!) bir tek kelimesini hatırlamıyorum."sahtekarlık" gibi bir deyişi kullandığına/kullanabileceğine de inanmıyorum. 21 Eylülde görüşmek üzere
Old 14-07-2006, 11:27   #29
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

21 Eylül 2006 tarihinde Sayın Kavili'ye destek olmak amacıyla Ankara Adliyesi'nde olacağım.

Saygılarımla
Old 14-07-2006, 14:17   #30
seyitsonmez

 
Varsayılan

merhaba....sayın omer kavılı....genc bır meslektasınız ve kardesınız olarak ankaraya mutlaka gelmeye calısıcam ama gelemesemde bılınkı meslegın onur ve ahlakı ıle ılgılı her gun adlıyelerde yaptıgım kavgalarla yanınızda olucam....

ayrıca sunu da belırteyım acılmıs bulunan bu foruma 11-12 kısı yazı yoluyla katkıda bulınmustur bu sayı benı urkutmektedır...


bundan 1 ay kadar once adlıye ve ıcra mudurluklerınde yasanılan, avukatların memur ve hakımler karsısında secdeye durmalarıyla ıgılı bır tartısma baslatmak ıstemıstım ama forum yonetıcılerı dahıl kımseden ses seda cıkmadı...umarım bu durus genellık kazanır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakaret madagaskar Meslektaşların Soruları 8 17-05-2012 15:18
internet üzerinden işlenen hakaret suçları bcokelez Meslektaşların Soruları 16 13-10-2011 12:13
Hakaret suçu Milano Meslektaşların Soruları 3 26-04-2008 01:10
Hakaret İçeren Haberin Yayınlanması nuri Hukuk Soruları Arşivi 7 28-07-2006 23:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07445788 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.