Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yetki itirazı

Yanıt
Old 17-03-2008, 11:20   #1
dsahutoglu

 
Varsayılan yetki itirazı

değerli meslektaşlarım müvekkilim aleyhine fatura alacağına dayanarak alacaklının ikametgahı mahkesinde icra takibi başlatıldı. Normalde fatura alacağına ilişkin takiplerde borçlunun ikametgahı mahkemesi yetkidir. Biz bu takip neticesinde borca ve yetkiye itiraz ettik. Buna karşın alacaklı görünen firma itirazın iptali davası açtı. İtirazın iptali davasında yetkiye itiraz etmeyi unuttuk. Peki mahkeme icra dosyasındaki yetkiye itiraza dayanarak alacaklının aleyhimize açtığı davayı redder mi yada şu an 3 celse geçti aradan. her iki tarafta tacir bu aşamadan sonra ileri sürme şansımız var mı. bu konuda elinde yargıtay kararı olan meslektaşlarım yardımcı olurlarsa sevinirim. şimdiden herkese teşekkür ederim.
Old 17-03-2008, 11:43   #2
recepbarlas

 
Varsayılan

İtirazın iptali bağımsız bir dava olduğu için genel hükümlere tabidir.Dolaysıyla süresi içinde yetki itirazında bulunmadığınız için,dava o mahkemede görülmeye devam edecektir.
Old 17-03-2008, 15:42   #3
bahar erdoğan

 
Varsayılan 10 günlük yasal süre

İtirazın İptali Davası genel hükümlere tabi bir davadır.HUMK na göre yetki itirazı ilk itiraz hallerinden olup,esasa cevap süresi olan 10 gün içerisinde yapılması gerekmektedir.Ayrıca bu süre hak düşürücü süre olduğundan maalesef geçirmiş bulunuyorsunuz.Dolayısı ile yetki itirazına süresi içerisinde başvurmadığınızdan reddi gerekmektedir.
Old 17-03-2008, 16:40   #4
dsahutoglu

 
Varsayılan icra dosyasındaki yetkiye itiraz ne olabilir bu durumda

icra dosyasında ama yetkiye itiraz yapılmış olup yetkili icra dairesi de belirtilmiştir. peki mahkeme bunu nazara almayacak mı ?
Old 17-03-2008, 16:49   #5
recepbarlas

 
Varsayılan

Nazara alınmaz.İtirazınız sadece icra takibinin yetkili dairede yapılmasını sağlar.Hatta,icra dosyasında yetki itirazında bulunmazsanız ancakitirazın iptalinde bulunursanız bu yetki itirazı geçerlidir.
Old 17-03-2008, 16:53   #6
hırs

 
Varsayılan

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Zeytin Satışı Nedeniyle Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz Nedeniyle )İCRA DAİRESİNİN YETKİSİNE İTİRAZ ( Para Borcu için Yapılan İcra Takiplerinde Hukuk Usuluü Muhakemeleri Kanunu'nda Düzenlenen Yetki Kurallarının Uygulanması )

• YETKİ İTİRAZI ( Mahkemece Davalı Tarafından İcra Dairesinin Yetkisine Yapılan İtiraz Değerlendirilmeden Mahkemece Yetkisizlik Kararı Verilmesinin Hatalı Olması )

• BORCA İTİRAZ ( Borçlu Tarafından İcra Dairesinin Yetkisine ve Borca Birlikte İtiraz Edilmesi Durumunda Mahkemece Öncelikle İcra Dairesinin Yetkisine Yönelik İtiraz Hakkında Bir Karar Verilmesinin Gerekmesi )

1086/m.10,9

2004/m.50,67


ÖZET : Para borcu için yapılan icra takiplerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen yetki kuralları uygulanır. Borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine ve borca birlikte itiraz edilmesi durumunda, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekir. Davacının, zeytin satışı nedeniyle borcunu ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ettiği davada, davalı tarafından icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz değerlendirilmeden mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi yerinde değildir.
DAVA : Davacı, temsilcisi olduğu şirketin zeytin satışı nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine icra takibine geçtiklerini, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, 8.726.000.000. TL. alacaklının faizi ile tahsiline ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin ikametgahı ( Doğubeyazıt )Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını belirterek davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delilere göre para borcu için yapılan takiplerde İİK'nın 50. maddesi gereği HUMK'nın yetkiye dair hükümlerinin uygulanacağı, HUMK'nın 9. maddesi uyarınca davalının ikametgahı mahkemesinin genel yetkili mahkeme olduğu, taraflar arasındaki alım satım ile ilgili yazılı bir sözleşme ibraz edilmediğinden HUMK'nın 10. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
KARAR : Borçlu, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Davada ise süresi içinde yetki itirazında bulunulmuştur. Bu durumda, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken,
SONUÇ : Bu yön üzerinde durulmadan mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi usule aykırıdır.
KARŞI OY :
Dava, alım-satım sebebiyle oluştuğu iddia edilen alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı-borçlu itiraz dilekçesinde, hem icra dairesinin yetkisine, hem de borca yönelik itirazlarını dile getirmiş, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir.
Mahkemece yetkisizlik karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bu gibi durumlarda öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın mı yoksa mahkemenin yetkisine yönelik itirazın mı incelenmesi gerektiği ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesinin bir dava şartı olup olmadığı hususu tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır.
Kanımca mahkeme, öncelikle kendi yetkisine yönelik itirazı incelemelidir. Zira, yetkisiz bir mahkemenin yetki alanı dışındaki konuları incelemesi doğru değildir.
Öte yandan, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın öncelikle incelenmesi hususu dava şartı olarak kabul edilemeyeceğinden bu yönde re'sen bir temyiz incelemesi yapılmayacağı gibi, aleyhe bozma yasağı kuralına aykırılık oluşturacak şekilde bozma kararı da verilemez.
Bu itibarla, sorunun çözümü yönünden öncelikle aleyhe bozma yasağı ve dava şartı kavramları üzerinde durmakta yarar bulunmaktadır. Zira, hüküm sadece davacı tarafça temyiz edilmiştir. Hem icra dairesinin hem mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olan davalı vekilinin temyiz talebi yoktur. Aleyhe bozma yasağı karşısında, davacının temyizi üzerine çoğunlukça benimsenen biçimde bir bozma kararı verilmesinin uygun olup olmadığı yönü üzerinde durulmalıdır.
Kural olarak, taraflardan yalnız birinin temyiz etmiş olduğu hüküm temyiz eden taraf aleyhine bozulamaz. Buna aleyhe bozma yasağı denir. Ancak, kamu düzenine ilişkin hususlarda aleyhe bozma yasağı uygulanamaz. Aynı şekilde dava şartı noksanlığı halinde de aleyhe bozma yasağı uygulanamaz. Yani, Yargıtay, bir hükmü, dava şartı noksanlığından dolayı temyiz edenin aleyhine olarak bozabilir ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 5. Baskı 1991, cilt 4 s: 3404, 3407 ).
İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin değildir. İcra dairesinin, iflas takipleri hakkındaki yetkisi ( İİK md. 154 )de, kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenle, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi yetkisizliğini kendiliğinden gözetemez. Bu konuda itiraz bulunması gerekir. Yetki itirazı, esas hakkındaki itirazla birlikte yapılmalıdır ( İİK md. 50 )( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk., 1988 Cilt 1 s: 178-179 ).
İcra dairesinin yetkisine itirazın incelenmesi dava şartı da değildir. Bir hususun dava şartı olup olmadığı onun niteliğinden anlaşılır. Bir hususun varlığı veya yokluğu, mahkemenin davayı esastan inceleyip karara bağlanmasına engel oluyor ve hakim o hususu kendiliğinden gözetmekle yükümlü ise, o husus bir dava şartıdır.
Dava şartları, mahkemeye taraflara ve dava konusuna ilişkin dava şartları olmak üzere üçe ayrılabilir.
Burada konumuzla ilgisi bakımından sadece mahkemeye ilişkin dava şartlarına kısaca değinilecektir.
Mahkemeye ilişkin dava şartları, yargı hakkı ( yetkisi ), yargı yolu, görev ve kamu düzenine ilişkin halleri olmak üzere dört grupta toplanabilir. Yine konumuzla ilgisi yönünden kamu düzenine ilişkin yetki hallerine kısaca göz atmakta yarar vardır.
Kesin yetki kurallarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği ve bu nedenle dava şartı olduğunda kuşku yoktur. Hatta, kamu düzenine ilişkin ve fakat kesin olmayan yetki kuralları da mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. Bu nedenle dava şartıdır ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 5. Baskı Cilt. 1. s: 882 ). Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince, davacı alım-satım akdine dayanarak alacak talebinde bulunmuş, davalı ise akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Hal böyle olunca olayımızda BK 73 ve HUMK'nın hükümlerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle yetkili mahkeme, HUMK'nın 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralına göre belirlenmelidir. Anılan yetki kuralı kesin yetki kuralı olmadığı gibi, kamu düzenine de ilişkin bulunmadığından olayda dava şartından söz edilemez. Öte yandan, davalının temyizi bulunmadığına, davacının temyizi de sadece mahkemenin yetkisine yönelik olduğuna göre, öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerektiğinden söz edilerek bozma kararı verilmesi aleyhe bozma yasağı kuralına aykırılık oluşturur.
Esasen, Mahkemenin yetkisizlik kararını temyiz etmeyen davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazından zımnen feragat etmiş sayılacağının kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.
Üye
Şükrü SARAÇ
yani mahkeme zaten öncelikle icra dairesinin yetkisni değerlendirmek zorundadır.ama ben sizin faturaya dayalı takiplerde borçlunun ikametgahı yetkilidir görüşünüze katılmıyorum. Çünkü faturaya dayalı takiplerde alacak paraya dayandığı için ve götürülecek borçlardan olduğundan alacaklının ikametgah mahkemesi ve icra dairesi yetkilidir.saygılar yarx
Old 17-03-2008, 16:57   #7
Ersin KUŞ

 
Varsayılan

Sayın Şahutoğlu bu karar size yardımcı olacaktır...


T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi Esas No: 1998/01921Karar No: 1998/03986Tarih: 29.05.1998
  • İCRA TAKİBİNE İTİRAZ
  • YETKİSİZ İCRA DAİRESİ
ÖZET:Yetkili icra dairesince, davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği etme yükümlülüğü yerine getirilmeden, geçerli ve yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinden söz edilemez. Bu durumda, koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının reddine karar verilmelidir.
Taraflar arasındaki davadan dolayı (Bursa Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 02.10.1997 tarih ve 361-1126 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalının maliki ve sürücüsü olduğu.. K 9213 plakalı araç ile müvekkili şirkete kasko sigortalı araca tam kusurlu olarak çarparak zarar verdiğini, 64.911.428 TL hasar bedelinin 15.07.1994 günü sigortalıya ödendiğini, ödenen bu bedelin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu trafik kazasında davalının 6/8, davacı sigortalısının 2/8 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araçta 62.303.000 TL tutarında hasar olduğu, davalının kusur oranına düşen miktarın 46.727.000 TL olduğu gerekçesiyle, davalının icra dosyasındaki 46727.000 TL ve bu miktara ait faizin toplamı hakkındaki itirazının iptaline, icra inkar tazminatı ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere iş bu dava, icra takibine vaki itirazın iptali davası olarak açılmış bulunmaktadır. Böyle bir davanın dinlenebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde mevcut bir icra takibi bulunmalıdır.
Bilindiği üzere icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine ait olup, yine yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK.nun 50/2 maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise alacaklı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Yasanın 67 nci maddesi hükmü gereğince itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise borcun esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılıyor ise o zaman mahkemece borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra dairesine intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda, davalı borçlu İstanbul İcra Dairesince çıkarılan ödeme emrine karşı yetkili icra dairesinin Bursa İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır.
Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı Bursa Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açarak davalı borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır. Nitekim, dava dilekçesinde de yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş bulunmaktadır. Böyle bir durumda İstanbul İcra Dairesi'nde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibariyle ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz edilemez. Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır.
O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuş ve kararın bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), bozma sebep ve şekline göre davalı tarafın diğer temyiz itirazları nın incelenmesine gerek bulunmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.05.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Dialog prestij hukuk programından alınmıştır
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yetki itirazı-kabul av.levent öge Meslektaşların Soruları 3 08-12-2007 13:05
yetki itirazı endo Meslektaşların Soruları 2 10-10-2007 15:02
yetki itirazı ve tazminat bayhan Meslektaşların Soruları 1 06-09-2007 11:29
yetki itirazı irokua Meslektaşların Soruları 2 14-06-2007 15:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05047989 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.