Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Trafik Kazası-Kusur-Kasko'yu Yapan Sigorta Şirketinin Belirlenmesi

Yanıt
Old 29-09-2007, 13:38   #1
tiyerianri

 
Varsayılan Trafik Kazası-Kusur-Kasko'yu Yapan Sigorta Şirketinin Belirlenmesi

Değerli arkadaşlar ,Ceza davası devam eden henüz tazminat davası açılmayan ceza davasında da son celse vekillik görevini üstlendiğim yaralamalı trafik kazası davası var .1-Adli tıptan gelen rapor müvekkilimi tali dereceli sanığı asli dereceli kusurlu buldu.Üstelik sanık ters yoldan gelirken müvekkilime çarpıyor.Ancak kusur oranları belirtilmemiş.Kusur oranlarının belirtilmesi gerekmez mi,rapora itiraz etmeli miyim? 2-Sanığın arabasının kaskolu olduğunu yeni öğrendik hatta sanığın vekili hangi sigorta şirketinden sigortalı olduğunu son celse söyleyecekti ancak davaya müdahil vekili olarak katılmam sebebiyle bundan vazgeçti şimdi acaba trafik kayıtlarından hangi sigorta şirketinden özel kaskosu olduğunu bulabilir miyim,yada mahkemeden bir ara karar yoluyla müzekkereyle sordurmalı mıyım yada uygulamada nasıl bir yol izliyorsunuz?
Old 29-09-2007, 14:47   #2
av.mansur

 
Varsayılan

kasko sigortasının nerden olduğunu herhangi bir sigorta acentesinden bile öğrenmek mümkün ..tramer programı kulanılıyor.. Türk Ceza Kanunu ve CMK değişiklikleri sonrası bilirkişi raporlarında artık kusur oranı 8/ şeklinde gösterilmiyor..esenlikler..
Old 01-10-2007, 10:46   #3
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

TRAMER 'e bütün kasko şirketleri üye olduğu için araç ve malik bilgilerini vererek kaskolu olup olmadığını öğrenebilirsiniz?Yeni sistemde kusur oranları nasıl belirtiliyor yazarsanız sevinirim.
Saygılarımla.
Old 01-10-2007, 11:13   #4
av.mansur

 
Varsayılan

asli kusur-tali kusur ayrımı yapılıyor kusurun dayandırıldığı k.trafik kanunu ilgili maddesi beliritiliyor...
Old 01-10-2007, 11:18   #5
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

rakamsal bir belirtmenin olmamasını anlamadım.polis tutanaklarında asli ve tali olarak yazılıyor ancak bilirkişi raporlarının % olarak yazılması gerekmez mi?o halde sigortalar oluşan zararları nasıl tazmin ediyorlar?
Old 01-10-2007, 22:33   #6
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Adli Tıp Kurumunun raporuna itiraz etmek isterseniz,Karayoları Genel Müdürlüğünden rapor alınması doğrultusunda talepte bulunabilirsiniz.
Old 01-10-2007, 22:37   #7
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiyerianri
.1-Adli tıptan gelen rapor müvekkilimi tali dereceli sanığı asli dereceli kusurlu buldu.Üstelik sanık ters yoldan gelirken müvekkilime çarpıyor.


T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/4820
Karar: 2006/7897
Karar Tarihi: 17.10.2006
ÖZET: Tazminat davasında dava açma yetkisi kural olarak malvarlığı doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Araç maliki dava açtığına göre, araç sürücüsü Rafet'in dava açmakta hukuki yararı olmadığı gözetilerek sürücü tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Kusur oranlarına ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetli değildir. Olayın tek görgü tanığı, davalı aracında seyrettiklerini, davacı taraf aracının davalı aracına arkadan çarptığını söylemiştir. Mahkemece iş bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Trafik Heyeti gibi kurumlardan seçilecek bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek nitelikte rapor alınarak toplanan deliller sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.


(2918 S. K. m. 83) (1086 S. K m. 283, 284, 286)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Kadir Ömer vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Gülay adına kayıtlı davalı Kadir Ömer idaresinde bulunan 34 ... 50 plakalı araç ile müvekkilleri Sıdıka adına kayıtlı, Rafet idaresinde bulunan 34 ... 0162 plakalı aracın çarpıştıklarını, araçta 9.780.000.000 TL hasar bedeli belirlendiğini, 225.000.000 TL çekici ücreti ödediklerini belirterek davalıların %75 kusur oranına göre 7.500.000.000 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi sorumlulukları oranında müteselsilen, diğer davalılar yönünden müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı Kadir Ömer vekili, kusur oranını kabul etmediklerini, davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta şirketleri vekilleri, poliçe limiti dahilinde sorumlu olduklarını savunmuşlardır.
Davalı Gülay duruşmalara katılmamış, savunma yapmamıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 7.500.000.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile sigorta şirketleri poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı K. Ömer vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Toplanan delillere ve kararda yazılı gerektirici nedenlere göre, davalı K. Ömer'in sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Tazminat davasında dava açma yetkisi kural olarak malvarlığı doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Araç maliki olan Sıdıka dava açtığına göre, araç sürücüsü Rafet'in dava açmakta hukuki yararı olmadığı gözetilerek sürücü tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
3- Kaza tespit tutanağında davacı sürücünün tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonunda, bilirkişiden alınan raporda davacı 7/8, davalı sürücü ise 1/8 oranında kusurlu bulunmuş, tarafların itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda ise, davacı sürücünün %25, davalı sürücünün ise %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak karar verilmiştir. Ancak, kusur oranlarına ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetli değildir. Olayın tek görgü tanığı Ali, davalı aracında seyrettiklerini, davacı taraf aracının davalı aracına arkadan çarptığını söylemiştir. Mahkemece iş bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Trafik Heyeti gibi kurumlardan seçilecek bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek nitelikte rapor alınarak toplanan deliller sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davalı K. Ömer'in sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 02-12-2007, 22:22   #8
hakkiergun9

 
Varsayılan

Sayın tiyerianri
CMK göre bilirkişler ve adli tıp olsun ihtiisas daire başkanlığı olsun yaramalı ve ölümlü trafik kazalarında kusur oranı veremezler.HAKİM TRAFINDAN kusur oranı verilir. maddi hasarlı trafik kazalarında bilirkişiler kusur oranı veriler.
yani ceza mahkemelerinde kusur oranı yok sadece hukuk mahkemelerinde kusur oranı veriliyor. Ayrıca Yaya kazalarında aracların plakası belli olmadığı taktirde yaralıların hastane masrafları olsun trafik sigortası karşılıyor.
Bir araç yaya çarptığı aracın kaskosu olmasa dahil ktk 108 maddesi göre garanti fonu karşılıyor size bir örnek Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Bilgi Notu

Kuruluş ve Yönetimi:



Karayolu Trafik Garanti Sigortası, ilk olarak 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu’nda “Garanti Fonu” adı altında düzenlenmiştir.



Bu Kanun’a dayanılarak hazırlanan Garanti Fonu Yönetmeliği 26.6.1985 tarihinde 18793 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.



21 Şubat 2001 tarih, 4029 sayılı kanunla Garanti Fonu ismi Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı olarak değiştirilmiştir.



Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı yönetim ve temsili 26.6.1985 tarihli Yönetmelik’te Ticaret Bakanlığı’na verilmiş, daha sonra 10.8.1990 tarihli Yönetmelik ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na ve 3 Mayıs 1997 tarihinde Yönetmelik ile de Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’ne verilmiştir.



Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı’nın amacı:



Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı’nın kuruluş amacını ödenen hasar tazminatlarına göre iki başlık altında toplayabiliriz;



1- Karayollarında motorlu araçların neden oldukları trafik kazalarında, kazaya neden olan aracın belirlenmemesi, trafik sigortasını hiç yaptırmamış veya eksik yaptırmış olmaları veya kazanın çalınmış veya gasp edilmiş bir araç ile meydana gelmesi halinde kazada zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları halinde uğrayacakları bedeni zararların tazmin edilmesi,



2- Karayolu Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası yapan sigortacının mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde sigortacının ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararların tazmin edilmesi,



olarak özetleyebiliriz. Burada vurgulanmak istenen önemli ayırım birinci şıkta sadece bedensel zararların ödenmesi, ikinci şıkta ise sigorta şirketlerinin trafik sigortalarından kaynaklanan ve ödemekle yükümlü olduğu hem maddi ve hem de bedensel zararların Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı tarafından ödenmesidir.



Bedensel zararlar nelerdir? Hangi durumlarda bedensel zararlar ödenir?



Bedensel zararlar; yaralanma halinde tedavi giderleri, malul kalma (işgörememezlik) halinde, maluliyet tazminatı, ölüm halinde ise ölüm tazminatını kapsamaktadır.



Bedensel zararlar, aşağıdaki şekilde meydana gelen trafik kazaları neticesinde ödenir.



1- Plakası tespit edilemeyen araçların vermiş olduğu bedeni zararlar,

2- Zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası olmayan araçların vermiş olduğu bedeni zararlar,

3- Zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigorta poliçesindeki teminat tutarlarına ilişkin artış zeyilnamesi olmayan araçların vermiş olduğu bedeni zararlar,

4- Çalınmış veya gasbedilmiş motorlu bir aracın kazaya neden olması halinde meydana gelen bedeni zararlar.



Bedensel zararlar kapsamındaki tedavi giderlerinin tespitinde Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği’nin 13/b maddesi gereği Sağlık Bakanlığı’nın tarifesi esas alınmaktadır
SİZİN
ANLANTINIZA GÖRE TRAFİK KAZASINDA ARAC TERS YÖNDEN GELDİĞİNDEN SANIĞA SUÇLU OLDUĞUNU SÖYLEMİŞSİNİZ TRAFİK KAZA RAPORUNA GÖRMEDEN SİZİN ANLATINIZA GÖRE %80 KARŞI TARAF KUSURLU YANİ 8/6
Old 02-12-2007, 22:42   #9
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn tiyerianri
öncelikle şunu belirtmek isterim aracın kaskosumu var yoksa zorunlu trafik sigortasımı bu ikisini birbirinden ayırdetmek lazım bahsettiğiniz olayda kasko sadece sigortalı şahsın aracına gelebilecek maddi zararları karşılamaya yöneliktir. sigorta ise sigortalıyı üçüncü kişilere karşı hem bedeni hemde maddi zararlar bakımından korumak için vardır buradaki ayrıntıya dikkat edelim. kısaca kasko bedeni zararları ödemez ödemesi için ihtiyari mali mesuliyet sigortasında bu hususunda güvence altına alınmış olması gerekir. yine bahsettiğiniz kusur oranlarına ilişkin olarakta her ne kadar yeni düzenlemelerde kusur oranlarını hakimin belirleyeceği belirtilmişse de hakimler genelde adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine gönderiyor tarafların kusurları belirleniyor.
Kolaylıklar diliyorum
Old 02-12-2007, 23:19   #10
hakkiergun9

 
Varsayılan

Sayın Selim HARTAVİ
Hakimler Adli Tıp Kurumu olsun yada trafik ihtisad dairesi başkanlığına gönderip kesinlikle kusr oranı isteyemezler.Sadece Ne gibi hata vardır bu gibi görüş ister.Kusur oranın kaldıramasının asıl amacı mahkemeyi etkilememek.Hatta içişleri bakanlığı bile yaramalı ve ölümlü trafik kazalarına karışan sürücülere trafik kuralığını ihlal ettiğinden kazaya sebep verdiğinden trafik cezası bile yazmıyor mahkemeye etkilememek için şayet Hakim bilirkişiden kusur oranı istediği taktirde hakları mahkemesi tarafından mahkemeyi etkilemiştri. diye davanın iptali ister.işte bu nedenle Kusur oranı istemiyorlar
Old 03-12-2007, 11:47   #11
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sayın hakkiergun9

Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir davada kusur tayini için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden görüş istenmiş gelen cevabi yazının sonuç kısmını aynen aktarıyorum



SONUÇ: Yukardaki Hususlar müvacehesinde, olayda;

a-) Sanık Z.K 6/8 (sekizde altı) oranında kusurlu

b-) Mağdur Z.H 2/8 (sekizde iki) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur
Old 04-12-2007, 23:40   #12
hakkiergun9

 
Varsayılan

Sayın Selim Bey
Pekala ben bu konuda raporu doğrultusunda insan hakları mahkemnesine söyle bir ifadede bulunsam hakim bilirkişinin etkisi ile bu mahkemenin kararı verilmiştir.Desem acaba insan hakları mahkemesi ne der. Ceza muhakeme usul hukuk göre bilirkişiler kusur oranı veremez diyorlar.adli tıpta bu kapsamın içinde olduğunu b
ilenen bir gerçektir.siz bu konuda bir raporda kusur oranı verilmiştir. diye yargıtaya itirazda BULUNDUNUZDA YARGITAY aynen şu cevabı verir kusur oranı veremez diyer.İtirazınızı kabul eder.Hakim sadece görüş ister bu raporda şu arac sürücüsü 2918 sayılı trafik kanun 84 maddesinde bulunan asli kusurlardan ........su kurralı işlemiştir. yada arac sürücüsü dikkatsiz ve tedbirsiz biçimde manevra şartlarını düzenleyen kurallarını ihlaL ETTİĞİNDEN KAZANIN OLUŞUMUNDA BÜYÜK BİR ETKİSİ OLMUŞTUR diye yazılır en.Hukuk mahkemelerinde maddi hasarlarda 8/2 kusur oranı verdiğinizde %yüzde kaçı etkilediğini ve arada kalan farkın büyük olduğundan bu 8/2 konusunda yüzde kaç oranına tekamül ettiği bilinen bir gerçektir.(%25) kusur oranın hesaplanaırken bir kural ve kaide vardır. bunun en sağlıklı ve sağlamı olan matematiksel hesaplamalardır burada 8/2 verdiğiniz kişinin yaptığı ihlalleri sekizda oranında uygulanmanız adaletli olmaz .Eskiden sürücüleri arabaya bindiğinda 8/2 kusurlu diyorlardı şimdik neden bu lafı söyleyemiyorlar.ehliyetsiz olan sürücü tam kusurlu diyorlardı.yola çıkan yaya tam kusurlu diyorlardı sonra bu şekilde düşünen bazı cevreleri bu konuda yanıdıklarını ilme ve fene uygun biçimde konuları anlatarak bu düşüncelere ortadan kaldırdık .8-2 kusur oranları yurdumuzda yavaş yavaş kalmaktadır.hukuk mahkemelerinde bunu görmekteyiz.Ayrıca kaza analizlerinde yaya kazalarında fren izleri olmadan sürücülerin yaklaşık olarak hızlarını sahıs üzerinde bırakılan etkilere bakarak bile hesaplanmaktadır. Ağır ceza mahkmeleri olsun diğer ceza mahkemelerinde olsun olay tarihi 2005 yılından önceki davalarında TCK 765 göre kusur oranı verebilirler şayet olay tarihi 2005 veya öncesi olursa .Bir kazada kusur oranı sadece hakime aittir.Şayet Bilirkişi olsun yada adli tıp olsun bu durumda kusur oranı verdiği taktirde mahkemeyi etkilemiş olur.
Old 05-12-2007, 01:30   #13
Kartalkanat

 
Varsayılan

Yargıcın uzmanlık alanına girmeye konularda bilirkişiye başvurması ve bilirkişinin görüşünü hükmünde değerlendirmesi kadar doğal bir şey yoktur.

Bilirkişinin mütealasının " Yargıcı Etkilediğini " söylemek bana hiç akılcı gelmiyor.

Asıl " Yargıcın " bilgisinin yeterli olmadığı bir alanda kusur oranı belirlemesi ve " Hüküm " tesis etmesi sakat bir işlemdir.

Saygılar sunarım.
Old 09-12-2007, 11:31   #14
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Sn hakkiergun9
T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2005/2-10

K. 2005/13

T. 15.2.2005

• TEDBİRSİZLİK VE DİKKATSİZLİK SONUCU ÖLÜME SEBEBİYET VERMEK ( Tarafların Kusur Durumunun Tespiti ve Buna Bağlı Olarak da Hukuki Durumunun Sağlıklı Olarak Belirlenebilmesi için Olay Yerinde Uygulamalı Keşif Yapılarak Gerekirse Trafik Kazası Tespit Tutanağını Düzenleyen Görevliler de Tanık Olarak Dinlenilmesi )

• KUSURUN TESPİTİ ( Sanığın Kusurlu Olup Olmadığının Buna Bağlı Olarak da Hukuki Durumunun Sağlıklı Olarak Belirlenebilmesi için Olay Yerinde Uygulamalı Keşif Yapılarak Gerekirse Trafik Kazası Tespit Tutanağını Düzenleyen Görevliler de Tanık Olarak Dinlenerek Eksik Hususların Tespit Edilmesi )

• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Kusur Durumlarının Tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü Uzmanları ya da Üniversitelerin İlgili Kürsülerinden Oluşturulacak Bir Kuruldan Bilirkişi Raporu Alınmasının Gerekmesi )

• TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLÜM ( Tarafların Kusur Durumunun Tespiti ve Buna Bağlı Olarak da Hukuki Durumunun Sağlıklı Olarak Belirlenebilmesi için Olay Yerinde Uygulamalı Keşif Yapılarak Gerekirse Trafik Kazası Tespit Tutanağını Düzenleyen Görevliler de Tanık Olarak Dinlenilmesi )

• KAZA TESPİT TUTANAĞI ( Ceza Yargılamasının Amacına Uygun Olarak Maddi Gerçeğin Ortaya Çıkartılmasına Elverişli Olay Yerinin Durumunu Saptamaya Yarayan Bilgilere Yer Verilmemiş Olması )

765/m.455


ÖZET : Sanığın kusurlu olup olmadığının, buna bağlı olarak da hukuki durumunun sağlıklı olarak belirlenebilmesi için, olay yerinde uygulamalı keşif yapılarak, gerekirse trafik kazası tespit tutanağını düzenleyen görevliler de tanık olarak dinlenmek suretiyle eksik kalan hususlar tespit edilmelidir. Bu eksiklikler giderildikten sonra sanığın ve ölenin kusur durumlarının belirlenmesi için, yine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanları ya da üniversitelerin ilgili kürsülerinden oluşturulacak bir kuruldan bilirkişi raporu alınmalı ve sonucuna göre sanığın hukuki durumu saptanmalıdır.
DAVA : Özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan sanık Sinan Akgün'ün beraatına ilişkin Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesince 06.02.2001 gün ve 37-322 sayı ile verilen kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 15.05.2002 gün ve 33565-8771 sayı ile;
"... Sanığın bölünmüş yolda gündüz vakti yolun solundan karşıya geçmek üzere hareket eden, geliş şeridini geçen ve sanığa göre gidiş yönünün büyük bir kısmını katettiği anlaşılan, suç tarihinde 48 yaşlarında olup hareketleri izlenebilir durumda bulunan ölene katettiği mesafe nazara alındığında ani çıkışından da söz edilemeyeceği halde mücerret yakındaki üst geçitten geçmemesi ve kontrolsüzce yola çıkmasından bahisle kusur izafe edilmesinin yarattığı kuşku itibariyle Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanlarından veya teknik üniversitelerin öğretim üyelerinden de görüş alınıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken noksan inceleme ile karar verilmesi...",
İsabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 26.11.2002 gün ve 489-838 sayı ile; "Yeniden yapılan yargılamada Adli Tıp Kurumu raporu ile trafik kazası raporunun arasında bir aykırılığın bulunmadığı ve sanık savunması, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamı birbirlerini tamamlar olduğu, aniden araç önünden veya arkasından çıkan ölenin hareketliğine karşı 60 km. süratle gelen sanığın eyleminin bulunmaması karşısında yeniden Karayolları Genel Müdürlüğünden rapor alınmasına gerek görülmemiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 07.11.2003 günlü tebliğnamesiyle İkinci Ceza Dairesine ve Özel Dairece Birinci Başkanlığa gönderilmekle okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır:
KARAR : Sanığın özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan beraatına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, kusurun belirlenmesi yönünden, yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
06.01.2000 tarihinde düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında; İzmit'te yerleşim yeri içerisinde saat 14.40 sıralarında D-100 Devlet karayolu üzerinde, 60 evler üst geçidi altında sanık sürücü Sinan Akgün'ün, yönetimindeki 34 AU 183 plakalı otomobil ile İzmit yönüne giderken yaya üst geçidinin altına geldiği sırada, gidişe göre yolun solundan sağına geçmekte olan yaya Şükran Özsoy'un birdenbire aracın önüne çıkması üzerine sürücünün her ne kadar fren yapıp sağa kaçmak istediyse de sol ön tamponun yayaya çarptığı, kaputun üstüne aldığı yayanın kafasını ön cama çarparak yaralandığı, çarpma noktasının yaya üstgeçidine 2 metre mesafede ve havanın açık, zeminin ise kuru olduğu, yaya üst geçidi olduğu halde birdenbire yola çıkan yaya Şükran Özsoy'un kazanın oluşumunda asli kusurlu olup, sürücünün ise kusursuz olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Yaya Şükran Özsoy, aynı gün hastanede tedavi görürken vefat etmiştir.
Maktûlün oğlu olan Serdar Özsoy davaya katılmış ve sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Sanık Sinan Akgün 06.01.2000 tarihinde kolluk tarafından alınan ifadesinde, İzmit yönüne seyrederken olay yerindeki yaya üst geçidi altına geldiğinde, üç kişinin dağ tarafından deniz tarafına geçmek istediği esnada bunlardan ikisinin tutmaya çalıştıkları bir bayanın ellerinden kurtularak aracın önüne doğru koşmaya başladığını, her ne kadar fren yaptıysa da kazanın meydana geldiğini, yaralıyı hemen başka bir araçla hastaneye gönderdiğini beyan etmiştir.
07.01.2000 tarihinde Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda; hızının 60-70 km. civarında olduğunu, üst geçidin altına geldiğinde 3 kişinin dağ tarafından deniz tarafına geçmek istediğini fark ettiğini, bu sırada aralarında 5-6 metre mesafe olduğunu, zaten karşı yönden gelen bir aracın arkasından birden ortaya çıktıklarını ve 2 tanesinin diğer bayanı tutmasına rağmen kurtulup koşarak yola atıldığını, o yola çıkmadan önce korna çalmış olduğunu, ayrıca hızını kesmek için frene de bastığını, fakat 2 bayan gerileyince ayağını frenden çekmiş olduğunu, bayanın fırladığını görünce yine frene bastığını, korna çaldığını, ancak çarpmayı önleyemediğini, aracın sol ön farının alt kısmı ile çarptığını, kaputun hızla çarpmasıyla da kafasının arabanın ön camına vurduğunu, kazada bir kusurunun bulunmadığını, kazanın üst geçidin tam altında meydana geldiğini, yayaların üst geçidi kullanmayıp yaya geçidi olmayan yerden geçmeye kalktıklarını belirtmiştir.
10.04.2000 tarihinde talimat yoluyla Körfez Asliye Ceza Mahkemesince alınan ifadesinde; yüklenen suçlamayı kabul etmediğini, yan yoldan E-5 karayoluna çıktığını ve 100-150 metre gittiğini, 60 km. hızla gitmekte olduğunu, üst geçidin tam yanına gelince yolda 2-3 kişinin yoldan geçmek için beklemekte olduklarını, maktûlün aniden kamyonun arkasından çıktığını, diğer ikisinin geri çıktığını, maktûlün ise aniden yola fırladığını ve direksiyonu kıracak alanın da olmadığını, aniden fren yaptığını ancak yine de çarpmayı önleyemediğini söylemiştir.
Katılan tarafından gösterilen ve 19.09.2000 günlü oturumda dinlenmiş olan, tanıklardan Emine Akcan, ölenin arkadaşı olduğunu, karşıya geçmek istediğini, üzerinde yaya geçidi olduğunu, niçin kullanmadığını bilemediğini, yolun o an tenha olduğunu, sanığın süratli bir şekilde gelirken ölenin yolu tamamlamasına 1-1.5 m. kala gelip orada vurduğunu, sanığın vurduğu nokta ile orta şerit arasında bir aracın rahatlıkla geçeceği mesafe bulunduğunu beyan etmiştir.
Tanık Azize Öge ise, çadırlarda oturduğunu ve ölen Şükran'ı tanıdığını, deniz tarafındaki çadırlara doğru minibüsten indiğini, karşıya geçmek istediğinde çok süratli gelen arabanın çarptığını, çarptığı nokta ile öbür yol arasında yani ara şerit arasında geçebileceği mesafe bulunduğunu, kazanın tam üst geçidin altında değil 25 m. mesafede olduğunu belirtmiş, diğer tanığın ifadesi okunup sorulduğunda ise kazanın üst geçide 25 m. mesafede olduğu konusunda ısrar etmiştir.
Katılan tarafın trafik kazası tespit tutanağında belirlenen kusur durumuna itirazı üzerine Yerel Mahkemece dosya gönderilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 22.12.2000 günlü raporda; "olay mahallinde yolun çift istikametli, zemin asfalt ve kuru, vaktin gündüz, görüş açık, meskun mahal olduğu, çarpma noktasının yaya geçidinin altına 2 m.lik bir mesafede belirtildiği tüm dosya kapsamı ve tekmil verilerden anlaşılmıştır.
Yukarıda açıkladığımız şekli ile meydana gelen olayda;
A- Sanık Sinan Akgün sevk ve idaresindeki otomobil ile normal seyri sırasında olay mahalli yaya üst geçidinin altına geldiğinde yolun solundan sağına hareket alanı dışından aniden kaplamaya giren müteveffa yayayı gördüğünde alabileceği bir önlem bulunmamaktadır.
B- Müteveffa Şükran Özsoy sanık idaresindeki vasıtanın hız durumunu dikkate almadan kontrolsüzce taşıt trafiğine ait kaplamaya giriş yaptığı olay mahallinde bulunan yaya üst geçidini kullanmadığı, sanık sürücüye ilk geçiş hakkını bırakmadığı bu hareketiyle can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünden dolayı olayın meydana gelmesine sebebiyet vermiş olup tamamen kusurludur." görüşüne yer verilmiştir.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Yaya Şükran Özsoy'un ölümüyle sonuçlanan trafik kazası sonrasında düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında, ceza yargılamasının amacına uygun olarak maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına elverişli, olay yerinin durumunu saptamaya yarayan bilgilere yer verilmediği görülmektedir. Örneğin, yol genişliği, çarpma noktasının yol kenarı ve bankete olan mesafesi, sanığın savunmasında belirttiği yan yoldan Devlet karayoluna çıktığı kavşağın olay yerine uzaklığı gibi hususlarda herhangi bir bilgiye yer bulunmamaktadır. Trafik kazası tutanağı içeriğinden anlaşıldığı üzere, tutanak, kazazedeyi bir başka araçla hastaneye göndererek olay yerinde kalan sanığın beyanlarına göre düzenlenmiş ve başkaca bir araştırma da yapılmamıştır. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen kusur durumu raporu da bu eksik bilgilere dayanmakta olup, bu nedenle hükme esas alınmaya elverişli değildir. Sanığın kusurlu olup olmadığının, buna bağlı olarak da hukuki durumunun sağlıklı olarak belirlenebilmesi için, olay yerinde uygulamalı keşif yapılarak, gerekirse trafik kazası tespit tutanağını düzenleyen görevliler de tanık olarak dinlenmek suretiyle eksik kalan hususlar tespit edilmelidir. Bu eksiklikler giderildikten sonra sanığın ve ölenin kusur durumlarının belirlenmesi için, yine Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanları ya da üniversitelerin ilgili kürsülerinden oluşturulacak bir kuruldan bilirkişi raporu alınmalı ve sonucuna göre sanığın hukuki durumu saptanmalıdır.
Bu itibarla Yerel Mahkemece eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve Üyeler ise, "Trafik kazası tespit tutanağında yer alan bilgiler ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporu hükme esas alınacak yeterlilikte olup, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda varılan karar dosya içeriğine uygundur. Katılan tarafından gösterilen tanıkların ifadelerinin birbirleriyle çelişmesi nedeniyle, trafik kazası tespit tutanağı ve sanığın savunmalarının aksini kanıtlamaya yeterli değildir. Ölen yayanın, olay yerinde bulunan yaya üst geçidini kullanmamış olması ve yola aniden çıktığına ilişkin savunmanın aksine bir kanıt bulunmaması karşısında, isabetli olan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenle,
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün eksik soruşturma nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.02.2005 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oyçokluğu ile karar verildi. yarx

Kaynak: Kazancı Bilişim- İçtihat Bilgi Bankası
Old 27-01-2008, 13:41   #15
hakkiergun9

 
Varsayılan

Sayın selim Bey
Size geç cevap verdiğim için kusura bakmam için göndermiş olduğunuz karar 2005 yılında verilmiş olan davanın 2005 yılımım haziranda önce olay olduğu için TCK 765 göre verilmiş olan karar Trafik kazalarında trafik zabıtaları bu konuda yaramalı ve ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazalarında kusur bile verimiyor. 2918 sayılı trafik kanun sanımsa 150 mddelerinde trafik kazalarında 8 veya yüz üzeri tam sayısı ile kusur veriri ama bu kanun 1983 yılında çıkan kanun yeni tck 5237 kanun çıktıktan sonra bu konuda içişleri bakanlığı tarafından kusur verilmeyecek konuda emir verildi trafik zabıtları ayrıca 2007 yılında içişleri bakanlığı tarafından trafik kazalarında sürücülere (yaramalı ölümlü kazalarda )trafik cezaları yazılmaması talimatlar verildi .Şimdik tutulan trafik kaza tesbit tutanklarında sadece sürücü şu trafik kurralığını ihlal ettiği ve asli yada talil kusur olduğunu belirtmektedir.Sadece Maddi hasarlı trafik kazalarında trafik görevlileri tarafından kusur verebilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kapadokya yolundaki trafik kazası - sigorta şirketinin ödeyeceği tazminat miktarı üye14072 Meslektaşların Soruları 8 25-02-2009 13:03
ölümlü trafik kazası-kusur av.asen öznur Meslektaşların Soruları 3 15-08-2007 16:39
Trafik Kazası - Kusur Oranı - Manevi Tazminat Davası Gamze Manay Meslektaşların Soruları 7 17-05-2007 11:27
Trafik sigortasında sigorta şirketinin sorumluluğu ve 1.derece akrabalık ares139 Meslektaşların Soruları 2 26-01-2007 13:57
Trafik Kazası Kusur Oranı demir Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 23:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06829095 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.