Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Bir Anayasa Mahkemesi Kararı ve Meslektaşlarımızın(!) Mesleğimize Bakışı

Yanıt
Old 06-11-2006, 13:29   #1
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan Bir Anayasa Mahkemesi Kararı ve Meslektaşlarımızın(!) Mesleğimize Bakışı

**************
Anayasa Mahkemesinin E: 2006/60 (4667 Sayılı Kanun İle İlgili), K: 2006/51 Sayılı Kararı
Esas Yılı : 2006
Esas No : 60
Karar Yılı : 2006
Karar No : 51
Karar Tarihi : 17.04.2006
**************
RGT: 04.11.2006
RG NO: 26336

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 günlü, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 168. maddesinin ve bu maddeye dayanılarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin üçüncü fıkrasının, Anayasa'nın 7., 10., 55., 73., 128. ve 161. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I - OLAY
466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan Veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle Hazine'ye karşı açılan davada, 1136 sayılı Yasa'nın 168. maddesi ile bu maddeye dayanılarak hazırlanan ve 4.12.2005 günlü, 26013 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
II - İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"1 - Kararda belirtilen Anayasa ve yasa maddelerine göre Devletin çalışanların (Gerek kamu çalışanları ve gerekse özel sektörde çalışanların) yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alması gerektiği, ancak bu tür davalarda talepte bulunanların veya avukatların yaptıkları iş dilekçe vermekten ibaret olmasına rağmen (Gerek mülga 466 sayılı Yasada ve gerekse CMK'nun 141-144. maddelerinde yapılacak işlemin subut delillerini ekleyerek dava dilekçesini vermekten ibaret olduğu, tüm inceleme ve araştırmayı mahkemenin yapacağı, CMK'ya göre duruşmalı olarak karar verilecek ise de tarafların duruşmaya gelme zorunlulukları dahi bulunmamaktadır.) 380,46 YTL olan asgari ücretin yaklaşık 3 katı olan 900 YTL vekalet ücretine hükmedilmesi, yapılan işe uygun adaletli bir ücret değildir. Aynı ücreti asgari ücretle çalışan bir kişi yaklaşık 3 ay çalışması gerektiği halde dilekçe yazım karşılığı vekalet ücreti olarak hükmedilmesi adalet ve eşitlik ilkelerine aykırıdır.
Ayrıca bu uygulama işi gücü olmayan suçluluğu ihtiyat haline getirenler için şüpheli tavırlarla bir günlük ya da birkaç günlük gözaltına alınmalarına, tutuklanmalarına sebebiyet verip akabinde tazminata neden olabilecek sonuçlar doğuracak; yine beraat eden sanıkları avukatların araştırıp bularak kendi düşünceleri olmadığı halde tazminat davası açmaya yönlendirilmelerine sebebiyet verecek niteliktedir. Belki de sebebiyet vermektedir.
Ve yine 5320 sayılı Yasa'nın 6. maddesine göre 1 Haziran 2005 tarihinden önceki haksız işlemler nedeniyle 466 sayılı Yasa uygulanmaya devam olunacağından, maddi ve manevi tazminat miktarlarından çok fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi de hakkaniyete ve Yasa'nın amaç ve ruhuna aykırıdır.
2 - Yine Anayasa'ya göre kamu gelir ve giderlerinin kanun ve bütçe kanunları ile yapılması, kamu çalışanlarının ödeneklerinin kanunla düzenlenmesi, Anayasal zorunluluk olmasına, Hazine aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin de Devlet Hazinesi'nden ödenecek olmasına rağmen, ödenecek bu miktarı meslek kuruluşu olan Barolar Birliği'nin belirlemesi Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir.
3 - Kamu gelirleri ve giderlerinin kanunla yapılması zorunlu olmasına ve Anayasa'nın 7. maddesine göre kanun yapma yetkisi sadece TBMM'ye ait olup bu yetkinin devredilemez olmasına rağmen, Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi ile bir nevi yasama yetkisi devri mahiyetinde Hazine'den ödenecek miktarları belirleme yetkisi Barolar Birliği'ne devredilmiş, Adalet Bakanlığı'na sadece onama yetkisi verilmiş, iade edilmesi üzerine 2/3 oranında çoğunlukla kabul edilmesi halinde kesinleşeceği hükmü getirilmiştir ki, bu da Anayasa'ya aykırıdır.
Sonuç? Açıklanan nedenlerle, Anayasa'ya aykırı olan Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi ile kamu giderlerinin kanunla yapılması ilkesine ters düşecek şekilde harcama yapılması sonucunu doğuran asgari ücret tarifesini düzenleme yetkisini barolara devreden hükmü ile buna dayanarak düzenlenen avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/3. maddesinin iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur.15.3.2006"
III - İTİRAZ KONUSU YASA KURALI
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun, 2.5.2001 günlü, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen itiraz konusu 168. maddesi şöyledir:
"Madde 168.- Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır."
IV - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, ilk inceleme raporu, itiraz konusu Yasa kuralı, ilgili Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü?
A - Anayasa Mahkemesi'nin Görevi Sorunu
Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerinin belirtildiği Anayasa'nın 148. maddesinde "Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz." denilmiştir.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre de, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir yasa veya yasa hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse, bu konuda karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir.
Bu nedenle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin iptali istemini incelemek Anayasa Mahkemesi'nin görevine girmediğinden, bu yöndeki başvurunun, başvuran Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
B - Davada Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesine göre mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları bir yasa veya yasa hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme'de bakılmakta olan dava, davacıların 1999 yılında tutuklandıktan sonra yargılanmaları sonucunda beraat etmeleri nedeniyle, haksız olarak tutuklandıklarından bahisle 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan Veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 günlü, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 168. maddesinin birinci fıkrasında, baronun yönetim kurullarının, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderecekleri; ikinci fıkrasında, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de gözönüne alınmak suretiyle uygulanacak tarifenin o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderileceği, bu tarifenin, Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya onaylandığı takdirde kesinleşeceği, ancak Adalet Bakanlığının uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri göndereceği, geri gönderilen bu tarifenin, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılayacağı, sonucun Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığı'na bildirileceği, 8. maddenin altıncı fıkrası hükümlerinin kıyasen uygulanacağı ve üçüncü fıkrasında da, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı belirtilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin hazırlanma, onaylanma ve kesinleşme sürecini düzenleyen birinci ve ikinci fıkralarının bakılmakta olan davada uygulanacak kural kabul edilebilmesi için, doğrudan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın bulunması ve sözkonusu kuralların da uyuşmazlığın sona erdirilmesine olumlu ya da olumsuz katkı sağlayacak nitelikte olması gerekir. Mahkeme'de görülmekte olan dava ise, 466 sayılı Yasa'dan kaynaklanmış olup, davanın kabulü halinde, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinin üçüncü fıkrasına göre hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hazine aleyhine vekalet ücretine hükmedilecek olmasının, bu Tarifenin hazırlanma, onaylanma ve kesinleşme sürecini düzenleyen birinci ve ikinci fıkralarını, davada uygulanacak kural haline getirmeyeceği açıktır.
Bu durumda, 1136 sayılı Yasa'nın 168. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara yönelik başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
C - On Yıllık Süre Sorunu
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinin iptali istenen üçüncü fıkrasına yönelik olarak daha önce yapılan başvuru 3.3.2004 günlü, E.2002/126, K.2004/27 sayılı kararla esastan incelenerek reddedilmiş ve bu karar 19.2.2005 günlü, 25732 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'nin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı yasa hükmünün Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla tekrar Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz.
Anayasa Mahkemesi'nce işin esasına girilerek, hakkında ret kararı verilen itiraz konusu kuralla ilgili yeni bir başvurunun yapılabilmesi için, önceki kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı 19.2.2005 gününden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz geçmemiştir.
Bu nedenle belirtilen fıkraya yönelik başvurunun, Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesi uyarınca reddi gerekir.
V - SONUÇ
A - Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin üçüncü fıkrasının iptaline ilişkin başvurunun, başvuran Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B - 19.3.1969 günlü, 1136 sayılı "Avukatlık Kanunu"nun 2.5.2001 günlü, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 168. maddesinin;
1 - Birinci ve ikinci fıkralarının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2 - Üçüncü fıkrasının iptaline ilişkin itirazın, Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddelerinin son fıkraları gereğince REDDİNE,
17.4.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Old 06-11-2006, 14:02   #2
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sn.Doğanel,
Aynı kararı bugün resmi gazetede okudum.Yargının sac ayağı olan avukata maalesef bazı meslektaşlarımızın bakış açısını üzüntüyle görüyoruz.

Bilginin gücünü,önemini ona sahip olanlar bilir.Bilgisi olmayan bilginin kıymetini anlayamaz.

Selam ve saygılarımla...
Av.M.Aydın Bilen
Old 06-11-2006, 14:50   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Meslektaşlarım, forum konusuyla birebir değil ama, bugün temyiz edilmesi için bana bir karar getirildi. Müdahil kurum müvekkilim olduğu için yardımcı olmadım, ama hükmü okudum ve bir madde beni çok şaşırttı, acaba şaşkınlığım yeniliklerden haberim olmayışından mı kaynaklanıyor, yoksa siz de şaşıracak mısınız benim gibi...

Sanık hakkında mahkumiyet hükmü oluşturulmuş. Müdahil vekiline vekalet ücreti takdir edilecek malum. Asliye Ceza Mahkemelerinde asgari vekalet ücreti 400,00 YTl diye anımsıyorum. Vekalet ücretiyle ilgili hüküm şöyle:

-Müdahil vekiline , duruşmalara katkısı sadece müdahale dilekçesi vermekten ibaret olduğu, duruşmaları takip etmediği gözetilerek, asgari tarifeye göre 100,00 YTL dilekçe yazım ücreti takdirine...

Ne diyorsunuz?
Old 08-11-2006, 12:16   #4
sadakat

 
Varsayılan

her ne kadar hakim ve savcılar biz istisnai memuruz deseler de onlar birer memur ve memurlarda( ben de dahil çünkü ben de memurum) ayrı bir psikoloji vardır.onlar devleti savunmayı hak bilirler yani devlete taraftırlar halbuki bir gün onlar da avukata ihtiyaç duyabilirler.yargılanan bir çok hakim savcı avukat tutmak zorunda kalmıştır.bence mesele memur zihniyetiyle ilgili.zira memur taraftır yani devletin tarafındadır.ne dersiniz?
Old 08-11-2006, 22:53   #5
nephilis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Meslektaşlarım, forum konusuyla birebir değil ama, bugün temyiz edilmesi için bana bir karar getirildi. Müdahil kurum müvekkilim olduğu için yardımcı olmadım, ama hükmü okudum ve bir madde beni çok şaşırttı, acaba şaşkınlığım yeniliklerden haberim olmayışından mı kaynaklanıyor, yoksa siz de şaşıracak mısınız benim gibi...

Sanık hakkında mahkumiyet hükmü oluşturulmuş. Müdahil vekiline vekalet ücreti takdir edilecek malum. Asliye Ceza Mahkemelerinde asgari vekalet ücreti 400,00 YTl diye anımsıyorum. Vekalet ücretiyle ilgili hüküm şöyle:

-Müdahil vekiline , duruşmalara katkısı sadece müdahale dilekçesi vermekten ibaret olduğu, duruşmaları takip etmediği gözetilerek, asgari tarifeye göre 100,00 YTL dilekçe yazım ücreti takdirine...

Ne diyorsunuz?

Uygulamada, Müdahil vekili sadece davaya müdahale dilekçesi vermiş, sonrasında davayı takip etmemişse ve karar da yine müdahil vekilin duruşmaya iştirak etmemesi sebebiyle yokluğunda verilmişse, 400 YTL vekalet ücretine değil, 100 YTL. dilekçe yazım ücreti ödenmesine, şeklinde karar verilmektedir. Yeni bir uygulama değildir ve bencede haklı ve adil bir uygulamadır.
Old 08-11-2006, 23:11   #6
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Tesadüfen daha dün böyle bir karar aldım. İdari Para Cezasına itiraz için yaptığımız bir başvurunun kabulünde 100,00YTL dilekçe yazma ücreti takdir edilmiştir. Talep zamanaşımına ilişkindir ve bu nedenle duruşmaya gidilmemiştir. Ancak bu uygulamayı yerinde olduğu görüşünüze katılmıyorum. Dilekçe yazma ücretinin mahiyeti Avukatın vekalet koymaksızın arzuhalci gibi bir dilekçeyi talep eden kişi adına yazmasından ibarettir. Vekalet konulmuşsa vekil sıfatıyla yapılmış bir işlem ve bu kapsamda da vergilendirilme söz konusudur. Duruşmaya katılınıp katılınmamasının bir önemi yoktur. İlgili mahkemenin tam ücreti takdir edilmelidir.
Old 26-08-2011, 15:37   #7
av_armagan

 
Varsayılan

Bence kompleksten ibaret.
Duruşmaya girmeyen bir avukatın o dava için giren bir avukattan daha fazla mesai harcayıp harcamadığını, ne kadar çalıştığını bir hakimin bilmesi mümkün mü? Kimse bilemez. Hakime böyle bir takdir yetkisi de verilmemiştir. Dilekçe yazma ücreti dışarıda avukata yazdırıp dosyasına dilekçeyi koyana verilir. Ben böyle bir kararı hukuk davasında temyiz ettim ve yargıtay istediğim şekilde bozdu hakim de uydu. Şİmdi yine bir hakim izale-i şuyu davasında davalı vekili olarak duruşmaya gitmediğim için ve 3 celsede biten bir davada dilekçe yazma ücreti vermiş maalesef. Sanki duruşmaya gidince birşey oluyor. Bizde yargılamanın nasıl olduğunu bilmeyen mi var. Dilekçeyi aldım beyanda bulunayım. Şahit bildireyim. Biraz fazla konuşsan yazılı usul avukat bey yazmadın mı şeklinde bir tepki.
Komik ve bir o kadar da üzücü maalesef.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anayasa Mahkemesi Kararı SMK38 Hukuk Soruları Arşivi 2 01-11-2006 15:54
Kabahatler Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı Bölüm 2 Av.Engin Özoğul Hukuk Haberleri 0 24-07-2006 21:46
Kabahatler Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı 1. Bölüm Av.Engin Özoğul Hukuk Haberleri 0 24-07-2006 21:44
Barolarla İlgili Bir Anayasa Mahkemesi Kararı nfb Hukuk Sohbetleri 1 06-12-2004 19:22
Anayasa Mahkemesi osmanoglu Hukuk Soruları Arşivi 1 14-02-2002 03:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05610800 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.