kadastro tespitine itiraz, tapu iptali ve tescil

Müvekkil emlakçılık yapmakta olup devamlı yer alıp satmaktadır. 2007 yılının kasım ayında 10 parça yer satın almış ve tapuda işlem yapılarak tapuyu üzerine devralmıştır. Daha sonra aldığı yerlerden birini satmak üzere tapuya gittiğinde tapuda tedbir kararı görüyor ve tedbiri koyan mahkemeye gidip dosyayı incelediğinde, bu yerlerin tamamının tapuyu devraldığı kişinin babasının zilyetliğinde iken oğluna bakım anlşması gereği devrettiğini, aralarında muhtar huzurunda bakıp gözetme karşılığı tapusu olmayan zilyedi bulunduğu bu yerleri oğluna verdiğini beyan ediyor. Babası öldükten sonra yıllarca oğlu kullanmaya devam ediyor. Diğer mirasçılar hiç bir itirazda bulunmuyorlar. 2007 yılının temmuz ayında bölgede kadastro tespit çalışmaları yapılıyor ve bu yerler, babası ile sözleşme yapan ve daha sonra yerleri kullanan kişinin adına kadastro tarafından tespiti yapılarak tapuları veriliyor. Kadastro çalışmaları sırasında diğer mirasçıların bir itirazı olmuyor. Diğer mirasçılar daha sonra Asliye hukuk mahkemesinde söz konusu yerlerin tüm mirasçıların hisseleri oranında adlarına tespiti yapılması gerekirken sadece babası ile sözleşme yaparak zilyetliği devralan kişi adına yapılması usulsüzdür diyerek tapu iptal davası açıyorlar. Dava açıldığı tarihte tapu kadastroca adına tespit yapılan kişi adına olup henüz tebligat yapılmadan yani dava açıldığını öğrenmeden bizim müvekkil satın alıyor. Tapuda satış işlemleri yapılırken hem satanın ve hemde alanın dava açıldığından haberi yok. Tapu kaydında da dava açıldığına dair bir şerh de yok. Müvekkil, dava açıldıktan sonra tapuyu devraldığı için hakim, HUMK 186 gereği davacıya "davalıya karşı tazminat davası olarak mı devam edeceği, yoksa yeni malike karşı tapu iptal davası olarak mı devam edeceği" konusunda seçimlik hakkını kullandırıyor ve davacı tapu iptal davası olarak müvekkile karşı davasını devam ettirme yönünde seçimlik hakkını kullanıyor. sormak istediğim konu 1) tapusuz yerlerde zilyetliğin devrinde diğer mirasçıların hakları nedir? 2) Kadastro tespitinde tapuyu müvekkile devreden kişi adına tescil edilip tapuda da her hangi bir şerh olmadığına göre müvekkil, tapu kaydına güvenen iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilebilir mi? Davanın kabul edilerek tapunun iptal edilmesi durumunda, tapuda işlem yapılırken belirtilen bedel ile müvekkilin haricen satıcıya ödediği bedel farklı olduğundan aradaki farkı nasıl telafi edebiliriz. ? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.

Değerli dostum ,olaya iyiniyetli 3. kişi yönünden girmekten ziyade ,ölünceye kadar bakma sözleşmesi çerçevesinde baksan daha isabetli olacak diye düşünüyorum.Senin müvekkilin satın aldığı şahsı da davaya dahil edilmesini talep et bence, ve sözleşmenin gereklerinin yerine getirildiğine ilişkin tanık dinlet,ayrıca kadastro tesbiti sırasında , zilyetlik mi esas alınmış yoksa mukavele mi esas alınmış bence bu da önemli. Bence diğer mirasçılar hak elde edemezler.Ama anlattığın kadarıyla hakimin tavrı davayı kabul etmekten yana ,o bakımdan ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile ilgili yargıtay içtihatları sunarsan iyi olur kanaatindeyim,bence bu sözleşme geçerli ve hak talep edemezler.

Cevabınız için öncelikle teşekkür ederim. Cevabınızda müvekkilin satın aldığı şahsı da davaya dahil edilmesini talep et demişsiniz. Dava başlangıçta zaten o kişi adına açılmıştı. Davacı seçimlik hakkını tapu iptalinden yna kullanınca benim müvekkili dahili davalı yaptılar ve diğer şahıs dava dışı kalmış oldu. Hakim satın aldığımız kişiyi taraf sıfatın kalmadı diye duruşmalara dahi almıyor.Ayrıca Kadastro tespit tutanaklarında ".... A oğlu B bu yerini müstakilen zilyet edegelirken 1995 yılında haricen ve rızaen kayıtsız şartsız ve bedelsiz olarak torunu C oğlu D ye hibe ederek zilyetliğini devrettiği halen bu kişinin zilyetliği devam ettirdiği, zilyetlik şartlarının oluştuğu, zilyet adına tespitinin gerektiği muhtar ve bilirkişilerin müşterek beyanlarından anlaşılmakla 3402 sayılı kanunun 14 maddesine istinaden c oğlu D adına tespiti yapıldı"denilmektedir. Buna göre tapu tescili yapılmış ve tapuları verilmiş. Yani zilyetliği esas almışlar. Bakım sözleşmesini değil.