Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

evlilik olmadan boşanma maddi manevi tazminat

Yanıt
Old 29-06-2007, 12:55   #1
mrbozkurt

 
Karar evlilik olmadan boşanma maddi manevi tazminat

Sayın meslektaşlarım,
Karı ve koca 2003 yılında imam nikahıyla evleniyorlar ancak aralarında resmi nikah yapmıyorlar. 3 yıl evli kaldıktan bir çocukları oluyor. sonra 14 aydır ayrı yaşıyorlar koca istanbulda kadın ise vanda yaşıyor. Şu anda maddi ve manevi tazminat ve çocuk için nafaka davası açmak istersek yetkili mahkeme van olurmu ayrıca düğünde takılan takılarıda isteyebilirmiyiz. Bu konuda değerli görüşlerinizi bekliyorum
Old 29-06-2007, 13:12   #2
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1993/10545

K. 1993/11294

T. 24.11.1993

• VELAYET ( Evlilik dışı çocuk )

• VELAYETİN BOŞLUKTA OLMASI

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Evlilik dışı çocuk )

• EVLİLİK DIŞI ÇOCUK ( İştirak nafakası )

743/m.298,312

ÖZET : Evlilik dışında doğan çocuğun velayeti hakim kararına kadar boşluktadır.
İştirak nafakası isteği velayetin kendine verilmesi isteğini de kapsar. Bu durumda, velayet düzenlenmeden iştirak nafakasına hükmetmek doğru değildir.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
1 - Dosyadaki yazılarla, kararın dayandığı delillerle kanun uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Evlilik dışında doğan çocukların velayeti hakim kararına kadar boşluktadır ( M.K. 298-312 ). İştirak nafakası isteği velayetin kendine verilmesi isteğini de kapsar. Dosyada velayetin davacıya verildiğini gösterir bir karar yoktur. Bu husus yerine getirilmeden ve daha önce verilmiş karar yoksa velayet düzenlenmeden duruşmaya devamla yazılı şekilde iştirak nafakasına hükmolunması doğru değildir.
Kabule göre de : Tarafların iktisadi sosyal durumları çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ve paranın alım gücü düşünüldüğünde taktir edilen iştirak nafakası azdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararının gösterilen sebeplerle ( BOZULMASINA ) oyçokluğuyla karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/6539

K. 1995/7418

T. 23.6.1995

• NAFAKA ( Evlilik dışı çocuk )

• EVLİLİK DIŞI ÇOCUK ( Nafaka )

743/m.311/2, 312/2, 306, 277, 298/2

ÖZET : Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuk kendisine verilen ana veya baba, çocuğun infak ve iaşesi için gerekli masrafa iştirak zorundadır.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, .evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuk kendisine verilen ana veya baba, çocuğun infak ve iaşesi için gerekli masrafa iştirak zorundadır ( M.K. 311/2, 312/2, 306, 277 ).
Babalık davası bittiği takdirde mahkeme çocuğun ana veya babanın velayeti altında kalmasını faydalı görmez ise, kayyım yerine bir vasi nasb eyler ( M.K. md.298/2 ). Nafaka istemine ilişkin bu dava velayet düzenleme istemini de kapsar. Esasen hakim bu konuda resen bir düzenleme yapmak durumundadır.
Mahkemece yapılacak iş, küçüklerin velayet haklarının düzenlenip dü-zenlenmediğini araştırmak, velayet düzenlemesi yapılmamışsa düzenle-mek, velayeti ana veya babadan birine verirse diğer tarafla şahsi münasebet sürelerini belirlemek, nafaka yönünden sonucuna göre bir karar vermek, yok velayeti anne-babadan birine vermezse küçüklere vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunmaktan ve Medeni Kanunun 277. maddesi uyarınca karar oluşturmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ) bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/156

K. 2006/1830

T. 7.3.2006

• YOKSULLUK NAFAKASI ( İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Taraflar Resmi Evli Olmadıklarına Göre Söz Konusu Olamayacağı )

• RESMİ EVLİLİĞİN GERÇEKLEŞMEMESİ ( Yoksulluk Nafakası İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Yoksulluk Nafakası İstenebilmesi İçin Öncelikle Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

• EVLİLİK GERÇEKLEŞMEDEN YOKSULLUK NAFAKASI İSTENMESİ ( Tarafların Resmen Evlenmiş ve Daha Sonra Mahkeme Kararı İle Boşanmış Olmalarının Ön Koşul Olduğu - Tazminat Talebinde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

4721/m.175/1


ÖZET : Yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararı ile boşanmış olmaları ön koşuldur. Taraflar resmi evli olmadıklarına göre yoksulluk nafakası da söz konusu olamayacağından aile mahkemesi görevli bulunmamaktadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka ve tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, tarafların gayri resmi evli oldukları, müşterek iki çocuğun bulunduğu, davalı kocanın çocukları da alıp yurtdışına gittiği, resmen evlenmek istemediği evlilik gereklerini de bu nedenle yerine getirmediği, böylece davacının kişilik haklarının zarar gördüğü ileri sürülerek manevi tazminatla birlikte yoksulluk nafakasına hükmedilmesi istenilmiş; mahkemece nafaka ve tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esası hakkında red kararı verilmiştir.
Oysa, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa'nın değişik 4. maddesine göre işbu mahkemelerin görevleri üç bent halinde açıklanmış olup buna göre:
1. bent de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı ( vesayet ) hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler;
2. bent de, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi:
3. bentde, kanunlarla verilen diğer görevler olarak düzenleme yapılmıştır. Böylece kural olarak "aile hukukundan" doğan dava ve işlere Aile Mahkemelerinde bakılır.
Somut olayda taraflar, nişanlılık ilişkisi içerisinde bulunmadıkları gibi resmen evli de değillerdir. Bu durumda taraflardan, yasal bağlamda bir "aile" olarak sözedilmesi ve yanlar arasındaki uyuşmazlıkların da, "aile hukukundan" kaynaklandığının kabulü mümkün değildir.
Mahkemece doğru olarak tesbit edildiği gibi TMK'nun 175/1. maddesine göre yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mahkeme kararı ile boşanmış olmaları ön koşuldur. Taraflar resmi evli olmadıklarına göre yoksulluk nafakası da sözkonusu olamayacağından aile mahkemesi görevli bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı tarafın resmi evliliği yapmak istememesi ve davacının dul bırakılması olgusuna dayanılarak kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle manevi tazminat istenilmiştir. Böylece BK'n 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebinde de aile mahkemesi değil genel mahkemeler görevli bulunmaktadır.
O halde mahkemece görev hususunun kamu düzenine ilişkin bir usul hukuku kuralı olduğu ve taraflarca ileri sürülmese bile resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görev yönünden davanın reddi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında yargılama yapılıp karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-06-2007, 13:25   #3
ragıp

 
Varsayılan

Alıntı:
Karu ve koca 2003 yılında evleniyorlar ancak aralarında resmi nikah yapmıyorlar

Bu nasıl oluyor?
Old 29-06-2007, 14:13   #4
mrbozkurt

 
Varsayılan

Bir de düğünde takılan takıları talep edebilir miyiz
Old 29-06-2007, 15:20   #5
hırs

 
Varsayılan

resmi nikah yok nasıl bunu evlilik olarak adleder ve boşanmaya dayalı tazminat talep edebilirsiniz?....
Old 29-06-2007, 15:50   #6
bahar kesici

 
Varsayılan

resmi nikah olmadan evlilik,evlilik olmadığı halde şiddetli geçimsizlik ve ayrılık,üstüne üstlük düğün,takı...ben anlamadım açıkçası...
Old 03-07-2007, 11:47   #7
mrbozkurt

 
Soru

imam nikahlı evlilik var aralarında ve resmi evlilik yok biz babalık davası çocuk için nafaka anne içinde iğfalden dolayı manevi tazminat doğum giderleri ni talep ediyoruz sorduğum acaba düğünde takılan takılar talep edilebilirmiyiz. maddi tazminat kapsamına sokabilirmiyiz.
Old 03-07-2007, 11:58   #8
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5370

K. 2004/14142

T. 13.12.2004

• MANEVİ TAZMİNAT ( Gayriresmi Evliliğin Gerçekleştiği Yılda Reşit ve Mümeyyiz Olan Davacı - Daha Sonra Resmi Nikah Gerçekleşmedi Diye Talep Edemeyeceği )

• NİKAH GERÇEKLEŞMEMESİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Talep Edilemeyeceği - Gayriresmi Evliliğin Gerçekleştiği Yılda Reşit ve Mümeyyiz Olan Davacı )

• EŞYA ALACAĞI ( Gayriresmi Evli Çiftin Ayrılması - Kadına Ait Dört Burma Bileziğin Davalıca İhtiyaçları İçin Bozdurlup Harcanması/Davanın Kabulü Gereği )

• RESMİ OLMAYAN EVLİLİK ( Evliliğin Gerçekleştiği Yılda Reşit ve Mümeyyiz Olan Davacı - Daha Sonra Resmi Nikah Gerçekleşmedi Diye Manevi Tazminat Talep Edemeyeceği )

• YARGILAMA GİDERLERİ ( Hükmün Sonuçlarına Göre Tarafların Sorumlulukları İle İlgili Olduğu - Vekalet Ücretinin de Bu Kapsamda Bulunduğu )

• VEKALET ÜCRETİ ( Yargılama Giderleri/Hükmün Sonuçlarına Göre Tarafların Sorumlulukları İle İlgili Olduğu - Vekalet Ücretinin de Bu Kapsamda Bulunduğu )

1086/m.417/1, 423/b-6

1136/m.164/son

818/m.47


ÖZET : Davacı, gayriresmi evliliğin gerçekleştiği 2000 yılında reşit ve mümeyyizdir. Resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile evlenmeyi kabul etmiştir. Bu nedenle daha sonra resmi nikah gerçekleşmedi diye manevi tazminat isteyemez.
Yargılama giderleri hükmün sonuçlarına göre tarafların sorumlulukları ile ilgili olduğundan, hükümle birlikte karara bağlanması gerekir ve aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir; vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir.
DAVA : Davacı S. E. vekili Avukat M. G. tarafından, davalılar S. B. ve diğerleri aleyhine 16.4.2003 gününde verilen dilekçe ile eşya iadesi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.12.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, manevi tazminat ve eşya alacağına ilişkindir. Mahkemece, manevi tazminat istemi kısmen kabul edilirken, eşya alacağına ilişkin istem reddedilmiştir.
Davalılar, yargılama sırasında verdikleri beyanlarında; davacının isteği ile sadece dört burma bileziğini alıp araç almak için bozdurduklarını kabul etmişlerdir. Yine, davalı tanıklarından S.; dört bileziğin davalılara yardım için verildiğini, diğer davalı tanığı E. ise; dört bileziğin davalılarca alındığını doğrulamışlardır. Şu durumda, davalıların, davacıya ait dört burma bileziği alarak kendi ihtiyaçları için bozdurup harcadıkları sabit olduğundan bu bilezikler yönünden davanın kabulü gerekirken, tüm maddi istemin reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı, gayriresmi evliliğin gerçekleştiği 2000 yılında reşit ve mümeyyizdir. Resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile evlenmeyi kabul etmiştir. Bu nedenle daha sonra resmi nikah gerçekleşmedi diye manevi tazminat isteyemez. Manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
4- Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince; Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile bir1ikte karara bağlanması gerekir. ( 29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK. ). Bu bağlamda, yargılama giderleri, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. ( HUMK.md.417/1, m. 423/b-6 ).
Diğer yandan, 4667 sayılı Yasanın 77. maddesi ile değiştirilen 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde "yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti" biçiminde yer almıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve bu bağlamda vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası'ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenle davacı yararına, ( 3 ) nolu bentte gösterilen nedenle davalılar yararına, ( 4 ) nolu bentte gösterilen nedenle taraflar yararına BOZULMASINA; tarafların diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 13.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1997/4-690

K. 1997/893

T. 5.11.1997

• MANEVİ TAZMİNAT ( Resmi Nikah Olmaksızın Birlikte Yaşadığı Kadını Evden Uzaklaştıran Erkeğin Anılan Kadına Bir Miktar Manevi Tazminat Ödemesinin Gerekmesi )

• NİKAHSIZ BİRLİKTE YAŞAMA ( Erkeğin Kadını Evden Uzaklaştırması Durumunda Bir Miktar Manevi Tazminat Ödemesinin Gerekmesi )

• RESMİ NİKAHSIZ BERABER YAŞADIĞI KADINI EVDEN UZAKLAŞTIRAN ERKEK ( Anılan Kadına Bir Miktar Manevi Tazminat Ödenmesinin Gerekmesi )

743/m.24

818/m.49


ÖZET : Resmi nikah olmaksızın birlikte yaşadığı kadını evden uzaklaştıran erkeğin, anılan kadına bir miktar manevi tazminat ödemesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadirli Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen 28.11.1996 gün ve 1996/201-941 sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 26.5.1997 gün ve 1997/1437-5652 sayılı ilamı ile; ( ... Dava, erkekle kadının birarada resmi; nikah olmaksızın yaşamaları sırasında davalı erkeğin, davacı kadını evden uzaklaştırması, dolayısıyla bu yüzden uğradığı zararının giderimine ilişkindir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap, manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebiIecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar ( TCK 38 ), kişilik değerlerinin zedelenmesi ( MK.24 ), isme saldırı ( MK.25 ), nişan bozulması ( MK.85 ), evlenmenin feshi ( MK. 126 ) vd. ), babalığın benimsenmemesi ( MK.305 ), bedensel zarar ve öldürme ( BK.47 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir ( BK.49 ). İçlerinden MK.24/2 ile BK.49 daha kapsamlıdır. MK.24'ün belli yerlere yollaması yüzünden böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar ( örneğin, MK.25, 143/2, 243, 305 ); bunların dışında BK.49 uygulanır.
MK.24 ve BK.49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çerçevelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
Yerel mahkemece anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması, bozmayı gerektirir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme karannda açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 3.171.000 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 5:11.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/4849

K. 2001/8843

T. 1.10.2001

• KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NİTELİĞİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Evlendiği Davacıyla Resmi Nikah Yapmaktan Kaçınan ve Onu Terkeden Koca )

• MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Geleneklere Göre Evlendiği Halde Resmi Nikah Yapmaktan Kaçınan ve Kadını Terkeden Kocadan )

• RESMİ NİKAH YAPMAKTAN KAÇINMA VE TERKETME ( Kişilik Haklarına Saldırı Niteliği ve Manevi Tazminat Yükümlülüğü )

• NİKAHSIZ EVLENDİĞİ KARISINI TERKEDEN KOCA ( Manevi Tazminat Ödeme Mükellefiyeti )

743/m.24


ÖZET : Davalının evlenmek vaadi ile davacı ile birleştiği, hatta bu amaçla yörenin gelenekleri ile düğün dahi yaptığı, hiçbir neden olmadan da resmi evlenme olgusuna yanaşmadığı anlaşılmaktadır. Davalının bu hareketi ile davacının sosyal kişilik değerlerine saldırıda bulunduğu açıktır. Bu da davacının manevi tazminat isteminde haklı olduğu sonucunu doğurur.
DAVA : Davacı Leyla Kaçar vekili Avukat Sahabettin Aydoğdu tarafından, davalı Scbahattin İstek aleyhine 16/12/1998 gününde verilen dilekçe ile resmi evlilikleri olmayan eşler arasındaki eşyaların aynen iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin tazmini ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/12/2000 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili Avukat Sahabettin Aydoğdu tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı, davalı ile evlenmek amacı ile biraraya geldiklerini, daha sonra davalının evlenmeye yanaşmaması nedeni ile evi terk etmek zorunda kaldığını, davalı elinde kalan eşyaların iadesini ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece istem reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen kararda eşyaya ilişkin bölüm uygun görülmüş ise de, manevi tazminata dair karar somut olaylara uygun düşmemiştir. Şöyle ki;
Dosyadaki kanıtlara göre, tarafların ve ailelerin Elazığ'ın köyünde oturdukları, davacının davalı tarafından istenmesi üzerine yörenin geleneklerine uygun biçimde düğün yapılıp evlendirildikleri ve davalının işi gereği İstanbul'da oturdukları, bu birlikteliğin 6 ay kadar devam ettiği anlaşılmaktadır. Daha sonra davacının köyündeki bir yakınının ölümü üzerine, tarafların birlikte başsağlığı için köye gittikleri, bir süre kaldıktan sonra davacının köyde kalıp, davalının İstanbul'a döndüğü, bu ayrı kalmanın 1,5 ayı aşkın süre devam etmesinden sonra davalının davacıyı telefon ile arayarak gelmemesini istediği artık davacıyı istemediğini bildirdiği görülmüştür. Bunun üzerine hamile olan davacı üzüntü karşısında çocuğunu düşürmüştür. Yine dosyadaki kanıtlara göre genç yaşta dul kalan ve bu belirtilen biçimde karşılaştığı olaylardan dolayı kendi yaşına ve sosyal durumuna uymayan kişiler tarafından evlenme teklifi almış, bu durum da davacı üzerinde üzüntü oluşturmuştur.
Davacının karşılaştığı bu sonucun, davacının haksız eyleminden kaynaklandığına ilişkin davalı tarafından somut kanıtlar getirilememiştir. Davalı tarafından gösterilen tanıkların açıklamalarında, davacının çocuğunu aldırması nedeni ile davalının davacıyı istemediği biçiminde bir beyan ileri sürülmüş ise de, doktor olan bilirkişiden alınan rapordan çocuğun iradi olarak aldırılmayıp, kendiliğinden düşük meydana geldiği belirtildiğinden davalının iddiasının gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Davacının gösterdiği tanıkların açıklamalarında ise, hiçbir neden olmadan davalının davacıyı istemediği, arada başka bir kadının bulunduğu, hatta ayrılıktan 2 ay sonra davalının başkası ile evlendiğini duyduklarını belirtmişlerdir.
Şu durumda, davalının evlenmek vaadi ile davacı ile birleştiği, hatta bu amaçla yörenin gelenekleri ile düğün dahi yaptığı, hiçbir neden olmadan da resmi evlenme olgusuna yanaşmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının bu hareketi ile davacının sosyal kişilik değerlerine saldırıda bulunduğu açıktır. Bu da davacının manevi tazminat isteminde haklı olduğu sonucunu doğurur. Mahkemenin tüm bu olguları gözönünde tutmak suretiyle, takdir edilecek miktarda manevi tazminata hükmetmesi gerekir iken, bu kalem isteğinin de ret edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 1/10/2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARSI OY YAZISI
Reşit olan davacının davalı ile biraraya gelmiş olmalarını takiben resmi nikah yapılmadığından söz ederek davalıdan tazminat isteyebilmesi için resmi nikah yapılmasına davalının yanaşmamış olması, başka deyişle fiili beraberliğin davalının kusurlu davranışı ile sona ermiş olması gerekir. Dosyadaki delillerin birlikte değerlendirilmesinde davalının kusurlu sayılmasını, en azından fazla kusurlu sayılmasını gerektiren bir durum olmadığından davacı yararına manevi tazminata karar verilmek üzere kararın bozulmuş olması uygun olmamıştır.
Tarafların fiili evlilikleri sırasında bir kısım eşyanın da davalı tarafça temin edildiği, iade sırasında davacıca birliğe getirilen eşya iade edildiği halde bu bölüm eşyanın iade edilmediği anlaşılmaktadır. Birliğe getirilip kadına armağan edildiği kabul edilen eşyanın ona iade edilmemiş olmasının sebebi yoktur.
Yukarda yazılan nedenlerle manevi tazminat ile ilgili bozma kararma ve bir kısım eşya ile ilgili onama kararına katılamıyorum. 01/10/2001 T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/355

K. 2006/6349

T. 24.4.2006

• AHLAKİ BİR AMAÇ İÇİN VERİLEN ŞEYLERİN GERİ ALINMASI ( Mümkün Olmadığı - Tarafların İki Sene Nikahsız Birlikte Yaşamaları Nişanlanma Mahiyetinde Olmaması Nedeniyle Harcama ve Hediyelerin İstenemeyeceği )

• NİŞANIN BOZULMASI NEDENİYLE HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİ ( Tarafların İki Sene Nikahsız Birlikte Yaşamaları Nişanlanma Mahiyetinde Olmaması Nedeniyle Harcama ve Hediyelerin İstenemeyeceği )

• NİKAHSIZ YAŞAM NEDENİYLE YAPILAN HARCAMALAR ( Tarafların İki Sene Nikahsız Birlikte Yaşamaları Nişanlanma Mahiyetinde Olmaması Nedeniyle Harcama ve Hediyelerin İstenemeyeceği )

818/m.65


ÖZET : Dava, gayri meşru birleşme sırasında davacı tarafından davalıya yapılan para yardımı ile alınan mesken tapusunun iptali ile davacı adına tescili olmadığı takdirde davalının sebepsiz zenginleştiği bedelin tahsili isteminden ibarettir.
Tarafların iki sene nikahsız birlikte yaşamaları nişanlanma mahiyetinde olmayıp meşru olmayan bir amacın elde edilmesi için harcama yapıldığı kabul edilmelidir.
Borçlar Kanunu'nun 65. maddesine göre gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri verilmesi mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesi ile ilgili hükümlerin böyle bir durumda uygulanması mümkün değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali tescil-alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı diş hekimi olduğunu, davalının 1997-2000 yılları arasında yanında yardımcı eleman olarak çalıştığını, her iki tarafın da boşanmış olup reşit çocuklarının bulunduğunu ve aralarında duygusal yakınlık meydana geldiğini, 2001 yılında nişanlandıklarını, 13.000.000.000 TL ödeyerek davalı adına mesken satın aldığını davalının daha sonra nişan yüzüğünü atarak ayrıldığını, sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek İzmir, Balçova 116 ada 23 parsel 1 nolu mesken tapusunun iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde 17.000.000.000 TL ev bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, 2 yıl nikahsız birliktelik yaşadıklarını, nişanlanmadıklarını, daireyi kendisinin aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, nişanın bozulması evlenmenin gerçekleşmemesi nedeniyle 9.750.000.000 TL ev bedeli, 2.500.000.000 TL tadilat bedeli toplamı 12.250.000.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, gayri meşru birleşme sırasında davacı tarafından davalıya yapılan para yardımı ile alınan mesken tapusunun iptali ile davacı adına tescili olmadığı takdirde davalının sebepsiz zenginleştiği 17.000.000.000 TL bedelin tahsili isteminden ibarettir.
Davacı ile davalının bir araya gelerek iki sene karı koca gibi yaşadıkları, daha sonra geçinemeyerek ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Tarafların iki sene nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalıya verdiği 9.750.000.000 TL'nin ve yaptığı harcamaların meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş bir paradan ibaret olduğunu kabul zarureti vardır. BK'nın 65. maddesine göre gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesi ile ilgili hükümlerin burada kıyasen uygulanması yoluna gidilerek davanın kısmen kabulünde isabet yoktur. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 24.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-07-2007, 15:26   #9
mrbozkurt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, ben de bu konu ile 5 tane yargıtay kararı var zaten ben sadece değerli meslektaşlarımdan da görüş almak istedim. Ancak bazı meslektaşlarımın görüş bildirmek yerine kullandığım kelimelerle ilgili yorum yapmaları beni üzdü.(resmi nikah olmadan evlilik,evlilik olmadığı halde şiddetli geçimsizlik ve ayrılık,üstüne üstlük düğün,takı...ben anlamadım açıkçası...) resmi nikah olmadan evlilik olur ama gayri resmi olur. Sizin verdiğiniz yargıtay kararlarında da böyle yazıyor. Beni kullandığım kelimeler zaten tüm yargı kararlarında geçen kelimeler. (resmi nikah olmadan evlilik,evlilik olmadığı halde şiddetli geçimsizlik ve ayrılık,üstüne üstlük düğün,takı...ben anlamadım açıkçası...) benim sorduğum soruda şiddetli geçimsizlik yok bunu zaten hiç anlamadım.
Yine de ilginiz için teşekkürler Hülya Hanım
İyi Çalışmalar
Old 08-05-2008, 16:11   #10
AV.Hayrettin SUÇİN

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım
yukarıdaki yargıtay kararlarını okudum ancak net bir fikir edinemedim.
Gayrı resmi evlilik söz konusu ve bu evilikten bir çocuk dünyaya gelmek üzere koca resmi nikah yapmadığı gibi eşini terketmiştir.
Bu durumda eş'in maddi manevi tazminat talebi ile ilgili olarak dava açmayı düşünmkteyim ancak bu konuda yukarıdaki yargıtay kararlarında ki çelişkiyi çözemedim.Somut olayla ilgili yardımcı olursanız sevinirim.Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İŞ KAZALARI ve maddi manevi tazminat davaları tunca07 İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 13 26-12-2014 18:50
boşanma maddi ve manevi tazminat av.asen öznur Meslektaşların Soruları 2 28-02-2009 18:21
maddi-manevi tazminat olcsvl Meslektaşların Soruları 5 14-05-2007 13:56
Boşanmada Maddi Ve Manevi Tazminat sumru Hukuk Soruları Arşivi 4 17-10-2003 11:00
Maddi Ve Manevi Tazminat Davası kamilserdar Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2002 01:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08602905 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.