Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İstisna akdinde davacının ikametgah mahkemesi yetkili midir?

Yanıt
Old 03-01-2008, 23:48   #1
avercan38

 
Varsayılan İstisna akdinde davacının ikametgah mahkemesi yetkili midir?

İşveren ile bir yüklenici arasında istisna akdi yapılmış. İşveren Antalya'da, yüklenici Kadıköy'de ikamet ediyor. İşveren, yüklenicinin hakedişinden bir miktarı ödemiyor. Sözleşmenin ve işin yapıldığı yer Antalya. Bu durumda yüklenici alacağı için kendi ikametgahı olan Kadıköy'de icra takibi yapabilir mi?
Old 04-01-2008, 12:38   #2
ORATOR

 
Varsayılan

B.K.md.73/1 uyarınca, para borçlarının Alacaklının ikametgahında ödenmesi (götürülecek borç) olduğu belirtilmekle, apartman aidat alacağı için bu maddenin uygulanacağı ancak, temlik alacakları için borçlunun ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğuna dair kararlar vardır. İstisna akdi için mahkeme, karşılıklı edimlerden en önemli olan edimin ifa yeri icra müdürlüğü veya taşınmazın bulunduğu yer icra müdürlüğü yetkileri ile itiraz sözkonusu olabileceği gibi, eğer sözleşmede yetki şartı varsa,bu şart kapsımda da, takibe yetki itirazı olabileceğine dikkat etmeniz gerekir.Yargıtay HGK.nun takip konusu edimi ifa yerinin ve BK.73 ait kararları yardımcı olması ekdedir.T.C.YARGITAYHUKUK GENEL KURULUE. 2005/19-63K. 2005/61T. 16.2.2005• PARA BORÇLARINA İLİŞKİN İCRA TAKİPLERİ ( Yetkili İcra Dairesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun Yetkiye Dair Hükümleri Kıyas Yoluyla Uygulanmak Suretiyle Belirleneceği )• TAKİP ( Para Borçlarına İlişkin/Hem Genel Hem de Özel Yetkili İcra Dairesinde Açılabileceği - Edimin İfa Yeri Davacının İkametgahı Olduğundan Buradaki İcra Müdürlüğünün Yetkili Olduğu )• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( Para Borçlarına İlişkin Takibin Hem Genel Hem de Özel Yetkili İcra Dairesinde Açılabileceği/Edimin İfa Yeri Davacının İkametgahı Olduğundan Buradaki Dairenin Yetkili Olduğu - İtirazın İptali Davası )• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Yetki - Para Borçlarına İlişkin Takibin Hem Genel Hem de Özel Yetkili İcra Dairesinde Açılabileceği/Edimin İfa Yeri Davacının İkametgahı Olduğundan Buradaki Dairenin Yetkili Olacağı )• ÖDEME YERİ ( Davacının İkametgahı Olduğundan Buradaki İcra Müdürlüğünün Yetkili Olduğu/İtirazın İptali Davası - Özel Yetkinin Genel Yetkiyi Ortadan Kaldırmayacağı/Davacının Seçimlik Hakkı )• SEÇİMLİK HAK ( İtirazın İptali Davası - Para Borçlarına İlişkin Takibin Hem Genel Hem de Özel Yetkili İcra Dairesinde Açılabileceği/Özel Yetkinin Genel Yetkiyi Ortadan Kaldırmayacağı )• GENEL VE ÖZEL YETKİ ( Yetkili İcra Dairesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun Yetkiye Dair Hükümleri Kıyas Yoluyla Uygulanmak Suretiyle Belirleneceği - Özel Yetkinin Genel Yetkiyi Ortadan Kaldırmayacağı/Davacının Seçimlik Hakkı )818/m.732004/m.501086/m.9,10ÖZET : İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. HUMK'nın 9. maddesine göre, yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. 10. maddede ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir. Anılan Kanunun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir. Olayda, genel yetki uyarınca davalının ikametgahında bulunan icra daireleri genel yetkilidir. Öte yandan, özel yetki kuralına göre, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesinde de takip yapılabilir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, ifa yeri belirlenirken, uyuşmazlık konusu ifanın hangi tarafa ait olduğu ve ne şekilde, nerede gerçekleştirileceği esas alınmalıdır. Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde alıcı davalının yükümlendiği edim, satış bedelini ödemektir. Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi, para borçlarının alacaklının ikametgahında ödeneceğini öngörmektedir. Özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmadığı gibi davacının seçimine göre, takip hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde açılabilir. Olayda, edimin ifa yeri davacının ikametgahı olduğundan buradaki icra müdürlüğü yetkilidir. DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Konya Asliye İkinci Ticaret Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 24.3.2004 gün ve 2003/588 - 2004/155 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesinin 24.6.2004 gün ve 2004/5787 - 7612 sayılı ilamı ile, ( ...Davacı vekili müvekkilinin davalıya hidrolik makine parçaları sattığını, bedelin tahsili amacıyla giriştikleri icra takibinin davalının yetkiye ve borca yönelik itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını, yetkili icra dairesinin davacı alacaklının ikametgahı olan Konya İcra Müdürlükleri değil, davalı borçlunun ikametgahı olan Gaziantep İcra Müdürlükleri olduğunu; kaldı ki, davacının malları tam olarak teslim etmediğini, teslim ettiği mallarında ayıplı çıktığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davalının ikametgahının Gaziantep'te olduğu; davalı vekilinin malın ayıplı ve eksik teslim edilmesi yönündeki savunması karşısında akdi ilişkinin çekişmeli hale geldiği ve borcun da kabul edilmediği; bu nedenlerle yetkinin tespiti bakımından HUMK'nın 10. ve BK'nın 73. maddesinin uygulanmasından söz edilemeyeceği gerekçesiyle, yetkisiz icra müdürlüğünde yapılan takibe yönelik itirazın iptali istemi ile açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 73. maddesine göre, para borçlarının ifa yeri, taraflar aksine bir sözleşme yapmamışlarsa alacaklının ikamet ettiği yerdir. Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki satım sözleşmesine dayanmaktadır. Davalı yan ortada bir satım sözleşmesinin bulunmadığını değil, akdedilen satım sözleşmesi gereğince davacının ayıplı ve eksik mal gönderdiğini savunmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalının akdi ilişkiyi çekişmeli hale getirdiği yönündeki gerekçeyle alacaklının ikametgahı icra müdürlüğünün yetkisizliğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : A- DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı D... Hidrolik Pnomatik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili, Konya'daki davacı şirketin davalıya muhtelif malzemeler satıp, fatura ve sevk irsaliyelerini de düzenleyerek kargo aracılığıyla Gaziantep'deki adresinde teslim ettiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine Konya İkinci İcra Müdürlüğü'nün 2003/2562 sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, BK'nın 73. maddesine göre para borçları alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, davacı alacaklının kendi ikametgahının bulunduğu yerde de icra takibi yapabileceğini ileri sürerek, yetkiye ve borca itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. B- DAVALI CEVABININ ÖZETİ: Davalı Gökay vekili, satıma konu malların tam olarak teslim edilmediklerini, teslim edilenlerin de ayıplı çıktığını, davalının bu durumu defalarca davacıya bildirdiğini, ayıplı malların değiştirileceğine söz verildiği için davalının ayıp ihbarında bulunmadığını, bu durumda borca itirazın; icra takibinin borçlunun ikametgahında yapılması gereği karşısında da yetkiye yönelik itirazın haklı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel Mahkeme, davalı vekilince malın ayıplı ve eksik olduğunun savunulması karşısında taraflar arasındaki akdi ilişkinin çekişmeli hale geldiği, davalı icra takibinde borca da itiraz ettiğinden olayda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 10 ve Borçlar Kanunu'nun 73. maddelerinin uygulanma yerinin bulunmadığı, davalının Gaziantep'de ikamet etmesi nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesindeki genel yetki kuralı uyarınca, yetkinin Gaziantep İcra Dairesine ait olduğu, takibin yapıldığı Konya İkinci İcra Müdürlüğünün yetkisiz bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME: Davacı vekilince, sözleşme ilişkisinin davalı tarafından inkar edilmemiş ve icra takibinin satış bedelinin ödetilmesi istemiyle yapılmış olması karşısında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 10. ve Borçlar Kanunu'nun 73. maddeleri uyarınca Konya İcra Dairesinin de yetkili olduğunu ileri sürerek temyiz ettiği karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, gerekçesini tekrar ederek önceki kararında direnmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir. E- MADDİ OLAY: Konya'daki davacı satıcı şirket, Gaziantep'te ikamet eden davalıya muhtelif makine aksamı satmış, satıma konu mallar, davalının Gaziantep'deki adresine kargo ile gönderilip teslim edilmiştir. Taraflar arasında satım sözleşmesinin varlığı çekişmesizdir. Alıcı davalı sözleşmenin varlığını kabul etmiş, ancak, satıma konu malzemelerin eksik teslim olunduğunu, bazılarının da ayıplı olduğunu savunmuştur. İtirazın iptaline konu ilamsız icra takibi, satılan malzemeler için düzenlenip yasal süresinde davalının itirazına uğramayan fatura bedellerinin tahsili istemiyle ve Konya İkinci İcra Müdürlüğünde yapılmıştır. Davalı, hem kendi ikametgahının Gaziantep'te olmasına dayanarak İcra Dairesinin yetkisine ve hem de, malların eksik ve ayıplı teslim edildiği iddiasıyla borca itiraz etmiş; görülmekte olan davada, davalının her iki itirazının da iptali istenilmiştir. F- GEREKÇE: Maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, takibin yapıldığı Konya İkinci İcra Müdürlüğü'nün yetkili olup, olmadığı; davalının eksik ve ayıplı mal teslimine ilişkin savunmasının, akdi ilişkinin varlığını çekişmeli hale getirip, getirmediği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtilmelidir ki; taraflar arasında bir satım sözleşmesinin bulunduğu alıcı davalı tarafından kabul edildiğine göre, eksik ve ayıplı mal teslimine ilişkin savunma, sözleşme ilişkisinin varlığını değil, sadece tarafların sözleşmedeki edimlerle ilgili karşılıklı talep haklarını, eş söyleyişle sözleşmenin içeriğini çekişmeli hale getireceğinden, Yerel Mahkemenin, davalı tarafın savunması karşısında sözleşmenin varlığı konusunda çekişme doğduğuna dair kabulü isabetsiz görülmüş; taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu benimsenmiş ve somut olayda takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığı konusundaki, içeriği aşağıda yer alan değerlendirme, bu çerçevede yapılmıştır. İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki konusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasında yarar görülmüştür: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesi, tersine bir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. 10. maddede ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir. Anılan Kanunun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir. Uyuşmazlık bakımından sonuca etkili olmamakla birlikte, yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesinde yarar görülmüştür: Olumsuz yetki sözleşmesi yapılamaz; eş söyleyişle, yetki sözleşmesi yoluyla genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisi kaldırılamaz. Sadece, onların yanında yetkili olabilecek başka bir mahkeme kararlaştırılabilir. Yukarıda belirtildiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki konusundaki bu hükümleri, İcra ve İflas Kanunu'nun 50/1. maddesi uyarınca, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin belirlenmesinde kıyasen uygulanacaktır. İcra Dairelerinin ve Mahkemelerin yetkisine ilişkin bu yasal hükümler karşısında somut olay değerlendirildiğinde: Olayda, davalının ikametgahı Gaziantep'de bulunduğundan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı uyarınca Gaziantep icra daireleri genel yetkilidir. Ne var ki, aynı Kanunun 10. maddesindeki özel yetki kuralına göre, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesinde de takip yapılabilir. Karşılıklı edimleri içeren ( iki taraflı ) sözleşmelerde, ifa yeri belirlenirken, uyuşmazlık konusu ifanın hangi tarafa ait olduğu ve ne şekilde, nerede gerçekleştirileceği esas alınmalıdır. Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde alıcı davalının yükümlendiği edim, satış bedelini ödemektir. Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi, para borçlarının alacaklının ikametgahında ödeneceğini öngörmektedir. Buna göre, para borçlarında, borcun ifa edileceği ( para borcunun ödeneceği ) yer, alacaklının ikamet ettiği yerdir. Somut olayda davalının edimi yönünden borcun ifa edileceği yer, alacaklının ikametgahının bulunduğu Konya olduğuna ve icra takibi de satış bedelinin ödetilmesi istemiyle yapıldığına göre, Hukuk Usulü Muhakmeleri Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca Konya icra Daireleri de özel yetkiye sahiptir. Özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz ise de, onun yanında varlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklının seçimine göre, hem genel hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir. Bu durumda, somut olayda icra takibinin yapıldığı Konya İkinci İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğu açıktır. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece aynı gerekçeyi ve sonucu içeren Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, maddi olgunun nitelendirilmesinde ve Kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya dayalı önceki kararda direnilmesi usule ve Kanuna aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.YARGITAYHUKUK GENEL KURULUE. 1965/302K. 1966/279T. 26.10.1966• PARA BORÇLARINDA İFA YERİ VE YETKİLİ MAHKEME818/m.73ÖZET : Davacı vekilinin, temyizi üzerine, özel daire, davacı, davasında mal bedeli olarak verdiği paranın geri alınmasını istemiştir. Borçlar Kanununun 73 üncü maddesinin 1 sayılı bendi uyarınca borç bir miktar paradan ibaret ise, tediye alacaklının verme zamanından oturduğu yerde vukubulur. Dava konusu para Dazkırı'da verilmiş ve o tarihte davacı Dazkırı'da mukim bulunmuş olmasına göre sözü geçen bent ve usulün 10 uncu maddesi hükümlerince Dazkırı Mahkemesi davaya bakmağa yetkili bulunduğu halde Denizli Mahkemesinin yetkili olduğundan söz edilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğundan bahsile hükmün bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.DAVA VE KARAR : Mahkeme, haklı bir sebep olmaksızın iktisap edilmiş bir paranın ödetilmesi istenildiği gerekçesiyle eski hükümde direnmiştir.Hukuk genel kurulunca yapılan görüşme ve oylamada bu davaya Dazkırı Mahkemesinde bakılamayacağı, Denizli Mahkemesinde bakılması gerektiği, bu itibarla direnme kararının doğru olduğu sonucuna oyçokluğiyle varılmıştır. Ancak, bu sonuca varanlar gerekçenin yazılmasına iki görüş ileri sürmüşlerdir.Birinci görüş: Vücudu nihayet bulmuş bir sebebe dayanılarak alınan paranın iadesi istenmiş ve dava sebepsiz mal edinmeye dayanmakta bulunmuş olduğundan Borçlar Kanununun 73 üncü maddesindeki kanunŒ ifa mahalli ile yetki meselesinin çözülmeyeceği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun genel yetki kuralının başka bir deyimle dokuzuncu maddesindeki ilkenin gözönünde tutulacağı noktasında toplanmıştır. İkinci görüş: Davanın sebepsiz mal edinme ile ilgisi olmadığı, Borçlar Kanununun 73 üncü maddesinin birinci bendinin ifa külfetlerinin hangi tarafa ait olduğunu belirttiği ve bu bent ile yetki meselesinin çözülemeyeceği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 uncu maddesinin uygulanması gerekeceği noktasında toplanmıştır. Onama oyunda bulunanlardan çoğu birinci görüşte bulunduğu için gerekçe buna göre yazılmıştır.Usul kanunlarıyla Borçlar Kanununun belli hükümlerinden, bilimsel görüşle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir kararında söz etmek yerinde olacaktır.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca: ®Her dava ikame edildiği tarihte müddealeyhin Kanunu MedenŒ Mucibince ikametgahı addolunan mahal mahkemesinde bakılır 10 uncu maddesi gereğince dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddealeyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartıyla akdin vukubulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir.¯Borçlar Kanununun 61 inci maddesinde haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisap eden kimse, anı iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe dayanılarak ahzolunan şeyin iadesi lazım geleceği yer almıştır.Aynı kanunun 73 üncü maddesinin birinci bendinde borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulur denilmektedir.Feshin hükümlerini söz konusu eden 108 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca akidden rücu eden alacaklı, vadolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.1 - şimdi usul hukukunu ilgilendiren bilimsel görüşlere değinmek gerekir:a ) Prof, İlhan Postacıoğlunun, ( MedenŒ Usul Hukuku Dersleri, Baha Matbaası, İstanbul, 1962 ) kitabında: davacı haklı olduğunu ispat edinceye kadar haksız farzolunmaktadır. Binaenaleyh bu mülahaza icabı ispat külfeti davacıya tahmil edildiği gibi, taraflardan birinin diğerinin ayağına gitmesi mevzuunda bu külfet davacıya terettübeder ( Sahife 113 ).Davacı davasını davalının dava tarihinde ikametgahı mahkemesine götürmekle kendisine terettübeden mükellefiyeti yerine getirmiş olur. Bu görüş usulün 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına ilişkindir.Eğer mukavele karşılıklı olarak muhtelif yerlerde ifa edilecek vecibelere yer vermişse, davalıya terettübeden vecibelerin ifa mahalli salahiyetli mahkemenin tayinine esas olur ( Sahife 123 ).Para borçları; taraflar arasında ifa mahalli kararlaştırılmamış ise Borçlar Kanununun 73 üncü maddesi mucibince alacaklının ikametgahında ifa edilmek lazım gelmektedir.İfa mahalli mahkemesi kaidesi muttarit bir şekilde tatbik edilme lazım gelirse para alacağı iddiasında bulunan davacının kendi ikametgahında dava ikamesine salahiyat bulunacak ve davalının ikametgahı kaidesinin kabulüne amil olan mülahazalar bir yana bırakılmış olacaktır ( Sahife 124 ).Bundan dolayı, ifa mahallinin yedek kanun hükümleri mucibince taayyünettiği hallerde, bu mahallin selahiyeti tayine müessir olamıyacağı temayülü doktrinde belirmiştir ( Belgesay ). Temyiz Mahkemesi de bu temayüle tamamen bigana kalmıştır denilemez ( Sahife 124 ).Bundan sonra Hukuk Genel Kurulu'nun 24.101965 günlü kararına işaret edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 24.101965 gün ve T/102/-91 sayılı kararında sebepsiz mal edilmeden mütevellit davaların; müddealeyhin ikametgahı mahkemesinde rüyyet icap eylemiş ve Borçlar Kanununun 73 üncü maddesinin haksız iktisap iddiasına müstenit davalara tatbiki caiz bulunmamış denilmiştir. Anılan kitapta devamla demek oluyor ki, 73 üncü madde delaletiyle, selahiyeti mahkemenin tayini haksız mal iktisabında tatbik bulunmayacaktır. Buna mukabil, para borcu mukaveleden mübais ve veleviyetle haksız fiilden mütevellit para alacakları hakkında kabili olunca, 73 üncü madde tarikıyla selahiyetin tayini caiz görülmek lazımgelecektir ( Sahife 124-125 ).b ) Doç. Dr. Baki Kuru'nun, ( Hukuk Mahkemeleri Usulü, Ajanstürk Matbaası, Ankara, 194 ) kitabında genel yetki mahkeme davalının ikametgahıdır. Yani her davaya hakkında kesin bir yetki hükmü bulunmadıkça, davalının dava açıldığı tarihteki ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde bakılır ( M. 9, 1 ). ( Sahife 108 ).Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun M. 10 hükmü sadece kanunen mateber bir akidden doğan ihtilaflarda bahis konusu olur. Batıl olan bir akitden doğan ihtilaflar için batıl akitteki ifa mahallinde dava açılamaz; bir sebepsiz iktisap davası olan böyle bir dava, ancak genel yetkili bir mahkemede ( 9. F ) açılabilir ( Sahife 116 ) denildikten sonra ( dip notta Hukuk Genel Kurulunun 24.10.1956 T/102-91 sayılı kararına işaret edilmiştir ).2 - Borçlar hukuku konusundaki bilimsel görüşler:a ) Dr. H. Oser ve Dr. M. Schönenberger'in ( Borçlar Hukuku - İkinci Kısım, Recai Seçkin çevirisi Ankara Yenicezaevi Basımevi - 1950 ) kitabında ifa yeri, hukukŒ bakımdan muteber bir ifanın kabulü için edada bulunulması gerekli olan bir yerdir; o halde borcunu orada ifa etmeyen borçlu temerrüde düşeceği gibi orada vukubulan edayı kabul etmeyen alacaklı da temerrüde düşer ( Sahife 624 ).Bağıttan dönme halinde bağıt yapıldığı andan itibaren ortadan kalkmış yani hiç yapılmamış sayılır.Eda konusu bir iş yapılmasından ibaret ise veya elde bulunmasa geri verme, sebepsiz mal edinme hakkındaki hükümlere göre vukubulur ( Sahife 793 ).b ) Dr. Fritz Funk'un ( Borçlar Kanunu şerhi, 1 UmumŒ Hükümler, Dr. Hıfzı Veldet - Cemal Hakkı Selek çevirisi, Üniversite Kitapevi, 1938 ) kitabında eğer bir iktisap hukuken makbul bir sebepten ileri gelmemişse buna sebepsiz iktisat denir ( Sahife 108 ).Sonradan ortadan kalkmış bir sebep mesela 108 inci maddede mevzuubahis fesih halinde vardır veya tam iki taraflı bir akitte bir borcun ifasının 117 nci maddede derpiş edildiği veçhile, mümkün olmaması ve nihayet 21 ve 31 inci maddelere tevfikan yapılan fesih halinde mevcuttur ( Sahife 109 ).Ödemenin yeri şeyin akdin yapıldığı yerde değil de başka bir yerde teslim edileceği hakkında sadece tarafların iradesini ifade eden maksut mahal veya teslim yeri olmayıp işin icra edildiği mahaldir ( Sahife 125 ).Akidlerden biri taahhüdünü ifaden imtina edebilir ve yerine getirmiş olduğu edimleri sebepsiz iktisap kaidelerine tevfikan ( madde 33 ) geri isteyebilir ( Sahife 172 ).3 - Hukuk genel kurulunun 24.101956 gün ve T/102-91 sayılı kararı 1. bentte belirtilmiştir.Yukarıdaki açıklamalardan, direnme kararının onanmasını isteyen çoğunluk için daha fazla oy toplayan birinci görüş yönünden varılan sonuç şudur:Taraflar kamyon alım satımından anlaşdıktan sonra davacı ile müşterek olarak kamyonu satın alan üçüncü kişinin payına düşeni ödememesi üzerine, davalı tarafından kamyonun başka bir kimseye satılması suretiyle akid son bulmuştur. Davacı akdin ifasını da istemediğine göre davacının daha önce payına karşılık ödediği para artık, davalının namelekinde sebepsiz bir artma niteliğindedir. Davacı işte bu paranın verilmesini istediğine, böylece önceden muteber olan akid alıcılardan birisinin kendisine düşen borcu ifa etmemesi sebebiyle feshedilip ortadan kalktığına göre Borçlar Kanununun 73 üncü maddesinin birinci bendiyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 10 uncu maddesi bu davaya uygulanamaz. Borçlar Kanununun sebepsiz mal edinmeye ilişkin hükümleriyle usulün genel yetki kuralını kapsayan 9 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca yetkili mahkeme davalının MedenŒ Kanun uyarınca oturma yeri sayılan Denizli Asliye Hukuk Mahkemesidir.SONUÇ : O halde, temyiz itirazının reddiyle direnme kararının onanması gereklidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Eve Dön Çağrısı nasıl yapılır - yetkili aile mahkemesi neresidir? elvankakici Meslektaşların Soruları 8 22-06-2012 09:36
Yetkili İdare Mahkemesi Neresidir. av.knel Meslektaşların Soruları 2 14-11-2011 13:08
Görevli mahkeme iş mahkemesi midir, asliye hukuk mahkemesi midir? Kilimanjaro Meslektaşların Soruları 7 02-01-2008 09:27
Kartal'da ikamet eden müvekkil için yetkili iş mahkemesi neresi? hasanilter Meslektaşların Soruları 10 06-09-2007 09:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04141212 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.