Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Limited Şirketten Ayrılma Ve Ortagın Kendi Üzerine Düşen Vergi Borçları

 
Old 10-02-2006, 17:49   #1
sergun

 
Varsayılan Limited Şirketten Ayrılma Ve Ortagın Kendi Üzerine Düşen Vergi Borçları

merhaba:

öncelikle sitenizi cok begendigimi ve konuya uzak olan ve bilmeyen zor duruma düşen pek cok kişi için iyi bir kaynak oldugunu belirtmek isterim.
bir arkadaşın da limited şirketi ortaklığı ve ayrılma ile iligili problemi var ve size uzman olarak yazmak istedik.

arkadaş limited şirkete %15 oranında şirketin kuruluş aşamasında ortak olmuştu. üç kişiden oluşan ortaklık, %70 hisse sahibi, aynı zamanda sorumlu müdürü ve her alanda imza yetkisi olan büyük ortak tarafından yaklaşık bir sene sonra şirketin kötü yönetilmesi sonucu arkadaş ayrılmak istiyor ve noterden hisselerini buyuk ortaga satıyor. noterden hisse devri olmasına ragmen şirket muhasebecisi bu sozleşmenin geregi ticaret sicil kaydını değişmesi için girişimde bulunmuyor ve bu noter sözleşmesi ticaret sicil kaydına gecmediği için arkadaş hala ortak görünüyor ve gun gectikçe şirketin durumu daha da kötüye gittigi için biriken ve ödenmeyen bir miktar vergi borcundan da bildigimiz ve sitenizden okudugumuz kadarıyla sorumlu gözüküyor. şirket muhasebecisi bir miktar para ödenmesi karşılığı olarak noter sözleşmesinin gecerli olup şirketten tamamen arkadaşın ayrılması için gereken işlemleri tamamlayacagını aksi taktirde yardımcı olmayacagını söylüyor. bu işlemleri yapmak için istedigi rakam da oldukça yüksek görünüyor.
arkadaş da bu parayı vermek zorunda gibi gözüküyor ve çünkü gün gectikçe zaman aleyhine işliyor ve şirketin vergi borcu artıyor ve dolayısıyla hala ortak gözüktüğü için de arkadaşın ortaklıktan dolayı borcu artıyor.
ayrıca, muhasebecinin istediği rakamı verip şirketten ayrılmış olsa yine sitenizden okudugumuz kadarıyla şirket bu vergi borcunu ödemediği veya ödeyemediği zaman eski ortak olarak arkadaştan bu paranın istenmesi durumu var.

- ortaklıktan dolayı üzerine düşen vergi borcunu ortaklıktan ayrıldıktan sonra vergi dairesine başvurarak ödeyebilir mi? yani kendisine daha sonra şirketle alakalı olarak herhangi bir borç gelmemesi için ne yapabilir?

- şirketin diğer kişilere veya firmalara olan borçları ortaklıktan ayrıldıktan sonra arkadaşa için hala problem olabilr mi? olma ihtimali varsa şirket müdürü ve büyük ortagı hakkında kötü yönetim için dava mı acması gerekir?

- noterden hisse devri yapılmasına ragmen ticaret sicil kaydı ve ilanını yapmayan şirket muhasebesine bakan kişi hakkında suç duyurusunda bulunulabilir mi? çünkü, muhasebeci arkadaşın bu zor durumunu kullanarak haksız menfaat sağlamak istiyor. bu durumu ispatlamak zor (ancak elde muhasebecinin bu işleri yaptıgına dair makbuz veya herhangi bir belge yok, sadece olaya tanık olan şahit kişiler var).
Old 13-02-2006, 14:24   #2
Burhan Sezer

 
Varsayılan

Sayın sergun.
Limited şirketin kamu borcu öncelikle şirketin malvarlığından tahsil edilir. Malvarlığından tahsil edilemediği belgelendiği taktirde, hisseleri oranında ortaklardan tahsil edilir. Bu tahsilat da ortaklık hisse devrinden öncesi şirketin işlemlerini kapsar.
Olayınızdaki %15 hisse oranı, kamu borcunun toplamından sorumlu olunacak oranıdır. Şirketin Vergi, SSK prim veya varsa diğer kamu borçlarının %15 tutarı kadar kısmından arkadaşınız sorumlu olacaktır.
Ortaklıktan ayrıldıktan sonra kamu borcunun, kendisine isabet eden kısmı için ödeme yapmak mümkün. Konuyu detaylı açıklayacak bir yazı ile ve evrak kaydında işlem yaptırarak, kuruma başvurup ödeme yapılabilinir. Bu ödemeye rağmen ilerdeki günlerde kurumlar kendisi hakkında takibata geçebilirler. Ödeme makbuzlarını ibraz ederek işlemi durdurabilir.
Şirketin kamu borcu dışındaki üçüncü şahıslara olan borçlarından, şirket ortakları, ister ortaklığı devam etsin ister ortaklığı sona ermiş olsun malvarlıkları ile sorumlu tutulamazlar.
Hisse devrinin noter tarafından gerçekleştirilmesinden sonra tescil ve ilan edilmesi sorumluluk tarihi açısından çok önemlidir. Noter işleminden sonra tescil ve ilanın ihmal edilmesi maalesef çok yaygındır. Size yararlı olacağını düşünerek bir Danıştay kararı aktarıyorum.
Saygılarımla.


Dairesi DÖRDÜNCÜ DAİRE
Karar yılı 2005
Karar no 216
Esas yılı 2004
Esas no 1614
Karar tarihi 15/02/2005

KARAR METNİ
LİMİTED ŞİRKETTEKİ HİSSELERİNİ DEVREDEN DAVACININ BU TARİHTEN SONRA DOĞAN BORÇLARDAN DOLAYI SORUMLULUĞUNUN BULUNMADIĞI HK.<
Temyiz Eden : Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğü İSTANBUL
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ABC Gümrükleme İthalat, İhracat ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emirleri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. İstanbul 1. Vergi Mahkemesi, 5.3.2004 günlü ve E:2003/2049,K:2004/544 sayılı kararıyla; davacının 19.3.1990 günlü hisse devir sözleşmesiyle borçlu şirketteki hisselerini bir başka şahsa devrettiği, dava konusu borçların dönemi olan 1995-1996 yıllarında anılan şirketin ortağı ya da müdürü olmadığı dolayısıyla dava konusu borçlardan dolayı bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal etmiştir. Davalı İdare, yapılan takibin uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Mustafa Bahtiyar'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 15.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
A Z L I K O Y U
Davacı, 19.3.1990 tarihinde şirketteki hissesini Beyhan Cebi isimli şahsa devretmiş ve diğer ortağın 18.9.1990 tarihinden itibaren de tek imza ile şirketi temsile yetkili kılındığı yolunda karar alınmış olup, Türk Ticaret Kanunu uyarınca Ticaret Sicili Gazetesinde tescil ve ilan edilmeyen bu hususların üçüncü kişi durumundaki vergi dairesini bağlamayacağı, dolayısıyla davacının şirket ortağı ve kanuni temsilci kimliğinin ve bundan dolayı da şirket borçlarından sorumluluğunun devam ettiği açık olduğundan, üçüncü şahıslara karşı bir hüküm ifade etmeyen hisse devri işlemleri nedeniyle davacının şirket borçlarından sorumlu tutulamayacağından söz edilerek ödeme emirlerini iptal eden mahkeme kararının bozulması gerekeceği oyu ile karara karşıyız.
Old 13-02-2006, 17:15   #3
sergun

 
Varsayılan

sayın SEZER, cevabınız için cok teşekkür ederim.
Arkadaş noterden hisse devri yapıldıktan sonra muhasebeci de ben ilan işini hallederim diyerek bir miktar para da almış ancak daha önce de bahsettiğim gibi makbuzu yok, ispatlaması da zor. Şirketten çıkış işleminin tamamlanması ve şirketle olan ortaklığının bitmesi için muhasebeci arkadaştan tekrar para istiyor ve şirketten alamadığı veya alamayacıgını düşündüğü parayı arkadaştan tahsil etmeye çalışıyor. Yani burada unutmaktan da öte art niyet var. Bu durumda ne yapılabilir? Muhasebeci de biliyor ki, şirketin borcları gün gectikçe artıyor ve arkadaşta bir an önce daha fazla borca girmemek için çıkmak istiyor. Bu durumdan yararlanarak fahiş miktarda para istiyor.
Belki diyebilirsiniz ki ödesin kurtulsun ama, şu an muhasabecinin istediği parayı ödeme durumu cok zor ve istese de ödemesi mümkün gözükmüyor.
Cevabınız için tekrar teşekkür ederim. iyi günler...
Old 13-02-2006, 17:46   #4
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

LİMİTED ŞİRKET HİSSE DEVRİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE VE ŞİRKETE KARŞI HÜKÜM İFADE EDEBİLMESİ İÇİN SADECE NOTER TASDİKLİ HİSSE DEVİR SÖZLEŞMESİNİN VE BUNA İLİŞKİN ORTAKLAR KURULU KARARININ YETERLİ OLMADIĞI, TÜRK TİCARET KANUNUNUN 511 VE 515'İNCİ MADDELERİ HÜKÜMLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULDUĞUNDA, ŞİRKET ORTAKLARININ TÜMÜ, ORTAKLIK PAYLARI, ORTAK SAYISI İLE ŞİRKETİ TEMSİLE YETKİLİ OLANLARIN DA DEĞİŞMESİ SONUCUNU DOĞURACAK ŞEKİLDE YAPILDIĞI ANLAŞILAN DEVİR İŞLEMİNİN TİCARET SİCİLİNDE TESCİL VE İLAN EDİLEREK ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE VE PAY DEFTERİNE KAYIT SURETİYLE ŞİRKETE KARŞI HÜKÜM İFADE EDECEK ŞEKİLDE ALENİYET KAZANIP KAZANMADIĞININ SAPTANMASI GEREKTİĞİ HK.<
Temyiz Eden : ? Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av?.
İstemin Özeti : ? Tekstil San.Tic.Ltd.Şti.'nin 1997 yılına ilişkin ödenmeyen vergi borçlarının, 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca şirket ortağı olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 1.9.2000 tarih ve 2000/4668, 4669 sayılı ödeme emirlerini; davacının dosyaya ibraz ettiği belgelerden, ? 15. Noterliğince onaylı 4.3.1997 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hissesini ?'a devrettiği ve şirketin diğer ortaklarınca bu işlemin aynı tarihte oybirliğiyle benimsendiği, 4.3.1997 tarihinde hissesini devrederek şirket ortaklığından ayrılan davacının 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulması mümkün olmadığından dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Bursa Vergi Mahkemesinin 10.7.2001 gün ve E:2000/2786, K:2001/1076 sayılı kararının; şirket tüzel kişiliğinin bilinen adreslerine tebligat yapılamaması nedeniyle şirket ortakları adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, şirket esas mukavelesinde yapılan her değişikliğin tescil ve ilan edilmesi gerektiği halde dosyada bu konuda herhangi bir bilgi bulunmadığı, davacı devir yapıldığı tarihte bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, kaldı ki vergi incelemesinin davacının sorumlu olduğu yıllar için yapıldığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : Süleyman Kurt
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Ahmet Alaybeyoğlu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Kuruluşunu 24.2.1995 tarihinde tamamlayarak, sözleşmesinde gösterilen adresin yetki alanındaki ? Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olarak faaliyetine başlamışken, 1.12.1995 tarihinde iş yeri adresini değiştirmesi nedeniyle ? Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olan ve 5.2.1996 tarihinde vergi dairesine bildirilen yeni adresinde faaliyette olduğu; 8.2.1996 tarihinde ise evvelce bastırdığı fatura ve sevk irsaliyelerinden kullanılmamış olanların seri ve sıra numaraları yoklama ile saptandıktan sonra işlem yaptığı vergi mükelleflerinin gerek mali müşavirleri, gerekse bağlı oldukları vergi dairelerince hakkında sürekli bilgi istenmesi üzerine nakil sırasında yoklama yapılan iş yeri adresinde 2.12.1996 tarihinden itibaren başka bir mükellefin faaliyette bulunduğu saptanan, yeni adres bildirmeyen, 1995 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesini posta ile gönderen, 1996, 1997 ve 1998 takvim yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannameleriyle 30.11.1997 tarihinden sonra katma değer vergisi beyannamesi de vermeyen, bu tarihe değin verilen katma değer vergisi beyannamelerinde devreden vergi bildiren, 100.000.000 lira sermayeli bir limited şirketin eşit paylı dört ortağından biri olan davacı adına beyannameleri verilmeyen dönemler için şirket tüzel kişiliği adına re'sen salınan ve ilan yoluyla duyurulup, ödeme emriyle de istenmesine karşın şirketten tahsil edilemeyen vergi ve ceza borçlarının tahsili amacıyla ve ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emri dava konusu edilmiş; davacı, şirketteki payını imzası noterde onaylı pay devir sözleşmesiyle 4.3.1997 tarihinde bir üçüncü kişiye devrederek şirketle ilgisini kestiğini ve ortak sıfatıyla ve ödeme emriyle takip edilmesinin hukuka aykırı düştüğünü ileri sürmüştür. Bu iddiaya kanıt olmak üzere dilekçeye eklenerek sunulan limited şirkete ait karar defterinin onaylı sayfası ile pay devir sözleşmesinin incelenmesinden; ortaklar kurulunun 4.3.1997 günlü ve (1) sayılı pay devri kararının tüm ortakların katılımıyla ve davacı da dahil olmak üzere kuruluştan bu tarihe kadar ortaklık sıfatı devam etmekte olan dört ortağın da şirketteki paylarının devredilmesi şeklinde alındığı, çıplak gözle incelenen yazı metninden, payların devredildiği kimselerin isimlerinin sonradan ve başka bir kalem ve yazı ile tamamlandığı ve kararın şirketin kuruluşundan itibaren kullandığı karar defterinde değil, yeni onaylanan bir defterde yazılı olduğu anlaşılmaktadır. İlk sayfasına bu kararın yazılı bulunduğu defterin, ? 15.Noterliğince 4.3.1997 tarihinde 7000 yevmiye numarasıyla; pay devir sözleşmelerinin de aynı tarihte, aynı noterde ve izleyen 7010 ve 7044 yevmiye sayısıyla onaylandığı belirlenmektedir.
Vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve hukuki işlemlerin gerçek mahiyeti esas alınabileceğinden, 1995 yılında baba, oğullar ve dede tarafından kurulan aile şirketi niteliğindeki limited şirketin tüm ortaklarının şirketle ilgisini kesmesi sonucunu doğuracak şekilde gerçekten karar defterinde ve pay devir sözleşmesinde yazılı olduğu gibi iki ayrı kişiye devredilip devredilmediği konusunda beliren uyuşmazlığın, yukarıda değinilen gerçeklik kuralı doğrultusunda ve Vergi Usul Kanununun, vergi yasalarıyla kabul edilen durumlar ayrık tutularak, vergi yükümlülüğü ve sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmelerin vergi idaresini bağlamayacağı yolundaki kuralı da göz önüne alınarak çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacı, şirketteki paylarını devrederek şirketle ilgisini kestiğini ve bu durumu vergi idaresine bildirme ödevini de yerine getirdiğini iddia etmişse de, şirketin davacının da aralarında bulunduğu dört ortağınca adlarına ödeme emri tebliği üzerine dava dilekçesindeki iddialarla vergi dairesi müdürlüğüne yaptıkları başvuru üzerine tarh dosyasındaki belge ve bildirimler incelenerek idarece yazılan ve ilgililerine tebliğ edilen 19.2.2001 tarihli yazıdan, vergi dairesi müdürlüğüne pay devrine ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığının belirlendiği de anlaşılmaktadır.
Tüm bu saptamalar karşısında pay devrinin sadece biçimsel ve devrin, devreden ile devralan arasında hüküm ifade etmesi için gerekli koşullarının yerine getirilmesinin, şirkete ve üçüncü kişilere yönelik sorumluluğu etkilemeye yeterli olup olmayacağının, Türk Ticaret Kanununun bu konudaki düzenlemelerine göre değerlendirilmesi gerekecektir.
Türk Ticaret Kanununun, ortakların hak ve borçlarını düzenleyen kurallarından olan ve pay devrinde intikale ilişkin 520'nci maddesinin ilk fıkrasında, bir payın devrinin ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmekle hüküm ifade edeceği kurala bağlandıktan sonra son fıkrada, pay devrinin veya devir vaadi hakkındaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış ve imzası notere onaylatılmış olmadıkça devreden ile devralan arasında dahi hüküm ifade etmeyeceğinin düzenlenmesi karşısında ve aynı Yasanın 511 ve 515'inci maddelerine göre ortaklarının tümü, ortaklık payları, ortak sayısı ile şirketi temsile yetkili olanların da değişmesi sonucunu doğuracak şekilde yapıldığı anlaşılan 4.3.1997 günlü devir işleminin ticaret sicilinde tescil ve ilan edilerek üçüncü kişilere ve pay defterine kayıt suretiyle şirkete karşı da hüküm ifade edecek şekilde aleniyet kazanıp kazanmadığı saptanmaksızın, sadece taraflar arasındaki ilişkiyi etkileyecek biçimsel koşulları taşıyan ortaklar kurulu kararı ve pay devir sözleşmelerine dayanılarak verilen hüküm hukuka uygun düşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle Bursa Vergi Mahkemesinin 10.7.2001 gün ve E:2000/2786, K:2001/1076 sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 11.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-KAR-DER; SAYI:4)
YÖ/ÖEK
Old 16-02-2006, 12:34   #5
Burhan Sezer

 
Varsayılan

Sayın sergun.
Arkadaşınızın karşısında maalesef tescil ve ilanı yapmayan kötü niyetli bir kişi var. Bu durumda benim şahsi fikrim şöyle olacak.
Arkadaşınız, Noter tasdikli hisse devir tarihine kadar olan şirketin kamu borçlarının (Vergi, SSK primi gibi) %15 ini ödemeli. Hiç olmazsa gecikmenin faiz yükünü durdurur.
Buna rağmen kamu kurumları arkadaşınıza zaman içinde ödeme emri çıkaracaklardır. Bu ödeme emrine karşı Vergi Mahkemelerinde dava açsın. Vergi Mahkemesi lehte karar verebilir. Bu karara karşı kurum Danıştay'a başvuracaktır. İdare, istifanın tescil ve ilandan önce hüküm ifade etmeyeceği iddiasında ise de, Danıştay'ın özellikle son yıllardaki (Size aktardığım karar 2005 yılına aittir.) içtihatları, tescil ve ilan edilmemiş dahi olsa, ayrıldığını ispatlayan limited şirket ortağına veya kanuni temsilciye sorumluluk yüklenemeyeceği istikametindedir.
Saygılarımla.
Old 16-02-2006, 20:54   #6
sergun

 
Varsayılan

Sayın Sezer verdiğiniz bilgiler için tekrar teşekkür ederim. Arkadaş Şirket muhasebecisi ile tekrar görüştü ve makul bir anlaşma yolu olup olmadıgını sordu ancak, ısrarla yüksek miktarda para istiyor ve anlaşmaya yaklaşmıyor. Son yazdıgınız seçenek arkadaş için zannedersem yapılabilecek en kolay yol gibi gözüküyor.
Tekrar teşekkürler, iyi günler.
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
(Alacak Davası) Turizm İşletmesinin Tur Operatöre Şirketten Alacağı ibreti Meslektaşların Soruları 5 21-06-2013 17:52
Limited şirketin devri durumunda vergi borcu sorumluluğu doLi Hukuk Soruları Arşivi 3 06-07-2006 11:01
Türk Telekom Telefon Borçları Funda Hukuk Soruları Arşivi 2 11-10-2004 15:10
Telefon Borçları İçin Af suatuyar Hukuk Soruları Arşivi 1 07-09-2004 14:38
Hukuk Devleti Konusunda Barolara Düşen Çok Görev Var. bahaoral Hukuk Sohbetleri 0 08-07-2002 16:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04588103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.