Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vasiyetnamenin Tenfizi ve Gayrımenkullerin Tapuda Vasiyet Alacaklıları Adına Tescili

Yanıt
Old 04-12-2009, 12:43   #1
canand

 
Varsayılan Vasiyetnamenin Tenfizi ve Gayrımenkullerin Tapuda Vasiyet Alacaklıları Adına Tescili

Merhabalar,

Müvekkillerimin teyzesi el yazılı vasiyetname düzenlenmiş ve vasiyetnamede de "bütün malvarlığımı yeğenlerim x ve y 'ye bırakıyorum " ifadelerine yer vermiştir. Vasiyet bırakanın müvekkillerim dışında kalan kanuni mirasçıları kardeşleri ve kardeş çocukları olup saklı payları bulunmamaktadır. Dolayısı ile bütün malvarlığı müvekkilerime kalmaktadır.

Vasiyet bırakan vefat ettikten sonra Sulh Hukuk Mahkemesi'nden vasiyetnamenin okunması davası açtık,mirasçıların itiraz etmemesi üzerine vasiyetnamenin okunması davası kesinleşti ve müvekkillerimin vasiyet alacaklısı olduklarına dair tarafımıza bir belge verildi.

Vasiyet bırakanın bir tanesi İstanbul'da ve 2 tanesi de farklı bir şehirde olmak üzere 3 adet gayrımenkulü ve bir bankadaki hesabında da bir miktar mevduatı vardır. Vasiyetnamenin okunması davasını vasiyet bırakanın son ikametgahı mahkemesinde (İstanbul'dali gayrımenkulün bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi aynı zamanda) açtık.

Benim sormak istediğim husus, vasiyetnamenin okunması davasından sonra açılacak olan vasiyetnamenin tenfizi davasında yetkili mahkemenin neresi olduğudur? Vasiyet bırakanın ikametgahı mahkemesi mi yoksa gayrımenkullerin bulunduğu yer mahkemesi mi? Vasiyetnamenin tenfizi davasında harç maktu mu olacak, yoksa gayrımenkuller için tahmini bir değer belirtmem gerekir mi? Ayrıca vasiyetnamede "bütün malvarlığımı bırakıyorum" ifadelerine yer verilmiş,gayrımenkuller ve menkulleri ile ilgili bir bilgiye yer verilmemiştir. Açacağım vasiyetnamenin tenfizi davasında netice-i talep kısmında "gayrımenkullerin vasiyet alacaklıları adına tesciline ve bankadaki mevduatının müvekkilerime ödenmesi" ifadelerine yer vermeli miyim? Kısacası vasiyetnamenin tenfizi davasında talebim ne olmalıdır?

Herkese yardımlarından dolayı şimdiden teşekkürlerimi iletirim.
Old 04-12-2009, 13:20   #2
caner87

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan canand
Merhabalar,

Müvekkillerimin teyzesi el yazılı vasiyetname düzenlenmiş ve vasiyetnamede de "bütün malvarlığımı yeğenlerim x ve y 'ye bırakıyorum " ifadelerine yer vermiştir. Vasiyet bırakanın müvekkillerim dışında kalan kanuni mirasçıları kardeşleri ve kardeş çocukları olup saklı payları bulunmamaktadır. Dolayısı ile bütün malvarlığı müvekkilerime kalmaktadır.

Vasiyet bırakan vefat ettikten sonra Sulh Hukuk Mahkemesi'nden vasiyetnamenin okunması davası açtık,mirasçıların itiraz etmemesi üzerine vasiyetnamenin okunması davası kesinleşti ve müvekkillerimin vasiyet alacaklısı olduklarına dair tarafımıza bir belge verildi.

Vasiyet bırakanın bir tanesi İstanbul'da ve 2 tanesi de farklı bir şehirde olmak üzere 3 adet gayrımenkulü ve bir bankadaki hesabında da bir miktar mevduatı vardır. Vasiyetnamenin okunması davasını vasiyet bırakanın son ikametgahı mahkemesinde (İstanbul'dali gayrımenkulün bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi aynı zamanda) açtık.

Benim sormak istediğim husus, vasiyetnamenin okunması davasından sonra açılacak olan vasiyetnamenin tenfizi davasında yetkili mahkemenin neresi olduğudur? Vasiyet bırakanın ikametgahı mahkemesi mi yoksa gayrımenkullerin bulunduğu yer mahkemesi mi? Vasiyetnamenin tenfizi davasında harç maktu mu olacak, yoksa gayrımenkuller için tahmini bir değer belirtmem gerekir mi? Ayrıca vasiyetnamede "bütün malvarlığımı bırakıyorum" ifadelerine yer verilmiş,gayrımenkuller ve menkulleri ile ilgili bir bilgiye yer verilmemiştir. Açacağım vasiyetnamenin tenfizi davasında netice-i talep kısmında "gayrımenkullerin vasiyet alacaklıları adına tesciline ve bankadaki mevduatının müvekkilerime ödenmesi" ifadelerine yer vermeli miyim? Kısacası vasiyetnamenin tenfizi davasında talebim ne olmalıdır?

Herkese yardımlarından dolayı şimdiden teşekkürlerimi iletirim.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2007/2-2

K. 2007/10

T. 17.1.2007

• VASİYETNAMENİN TENFİZİ DAVASI ( Muris Tarafından Yapılan Vasiyetin Yerine Getirilmesinin İstenilmesi )

• VASİYETİN TENFİZİ ( Bu Tür Davaların Bir Ayni Hakkın Tesisi için Değil Yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce Açılan Vasiyetnamenin Düzenlenen Tebliği İşlemlerinin Tamamlanmasından ve Gerekli Yasal Sürelerin Geçmesinden Sonra Herhangi Bir İtiraza Uğramadığı ve Kesinleşmiş Olduğunun Tespiti Olması )

• MAHKEMELERİN GÖREVİ ( Görev Kuralının Kamu Düzenine İlişkin Olması-Hakimin Davanın Her Aşamasında Kendiliğinden Bu Hususu Nazara Alması-Tarafların Görev Konusunda Anlaşma Yapmalarının Mümkün Olmaması )

• DAVANIN DEĞERİ ( Görevin Dava Olunan Şeyin Değerine Göre Belirtilmiş ise Görevli Mahkemenin Tespitinde Davanın Açıldığı Gündeki Değerin Esas Tutulması )

• İSTİHKAK DAVASI ( Kendisine Belirli Bir Mal Vasiyet Edilen Kimse Bu Vasiyeti Yerine Getirmekle Yükümlü Olan Varsa Ona Yoksa Yasal ve Seçilmiş Mirasçılara Karşı Açacağı İstihkak Davası ile Malın Kendisine Teslimini İsteyebilmesi )

4722/m.17

743/m.541

4721/m.516

1086/m.1,2

2709/m.142


ÖZET : Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ( Anayasa 142.md.; HUMK. m.1/1 ) HUMK. m.1/2; "Görev dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz" hükmünü amirdir.
HUMK.nun 1/2. maddesi; kaideyi koymuş ve görevin belirlenmesinde davanın açıldığı gündeki değerin esas alınması gerektiğini vurgulamıştır.
HUMK.nun 1. maddesi 26.02.1985 gün ve 3156 sayılı Kanun ile değiştirilerek, yukarıda açıklanan şeklini almıştır.
HUMK.na göre; müddeabihi paradan başka bir şey olan davalarda iki taraf müddeabihin değerinde uzlaşmazlarsa, müddeabihin davanın açıldığı gündeki değeri mahkemece tayin ve takdir olunur. ( m.2/2 )
Buna göre iki taraf müddeabihin kıymetinde uzlaşsalar bile mahkemenin res'en müddeabihin değerini takdir etmesi ve görevli olup olmadığını kendi takdir ettiği değere göre karara bağlaması gerekir. Çünkü, görev kuralı kamu düzenine ilişkindir ve bu nedenle hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınır. Taraflar görev konusunda anlaşma yapamazlar.
DAVA : Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin tenfizi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen 29.11.2002 gün ve 2001/934 E- 799 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı Darüşşafaka cemiyeti vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 19.01.2004 gün ve 2004/16509-525 sayılı ilamı ile;
( ...Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. ( 4722 s. K. md.17 )
743 Sayılı Medeni Kanunun 541/3. maddesi; vasiyet alacaklısının, yükümlülüklerini yerine getirmeyen vasiyet yükümlülerine karşı vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini, vasiyete konu bir davranış ise bunun yerine getirilmesinden doğan zararın giderilmesini dava edebileceğini hükme bağlamıştır.
Vasiyetname Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/1206 sayılı dosyası ile açılmış, iptali konusunda dava açılmamıştır. Dava vasiyetin yerine getirilmesi ile ilgilidir. Görevin ise davanın kıymetine göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece davanın kıymeti iki milyar gösterilmiş buna karşı çıkılmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, vasiyetin tenfizi istemine ilişkindir.
Davacı, muris Müzeyyenin 02.09.1999 tarihinde vefat ettiğini, noterlikte, 05.08.1981 ve 30.04.1984 tarihlerinde vasiyetnameler düzenlediğini, müvekkili kuruma son vasiyetname ile 1063 Ada 1 parsel sayılı taşınmazın bağışlandığını, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesince açıldığını, bir itirazın mevcut olmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin aynen tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesine bir itirazlarının olmadığını bildirmişlerdir.
Mahkemece, vasiyetnamenin açılması ve taraflara tebliği gibi işlemlerin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği, vasiyetnamenin tenfizi işleminin de bu kapsam içerisinde değerlendirilmesinin gerektiği, vasiyetnamenin tenfizi için özel bir memur görevlendirilmediği sürece vasiyetin yerine getirilmesi görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu açıklanarak görevsizlik kararı verilmiştir.
Özel Daire; vasiyetin tenfizi dosyalarında görevin dava konusunun kıymetine göre belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile hükmü bozmuş, mahkemece ilk hükümde direnilmiştir.
Hemen belirtelim ki; Hukuk Genel Kurulu'nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce açılan vasiyetnamenin, TMK.nun m.595 ve izleyen maddelerinde ( TMK.nun 535 ve izleyen maddelerinde ) düzenlenen tebliği işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir.
Diğer bir anlatımla "Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tesbitinden ibarettir. Bu tesbit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz. Bilindiği üzere ölüme bağlı tasarrufla;
a- Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasçılıktan çıkarılabilir. ( TMK. m.510 ),
b- Koşullar ve yüklemeler ( mükellefiyetler ) konulabilir ( TMK. m.515, yedek mirasçı atama TMK. m.520 art mirasçı atama TMK. m.521 ),
c- Mirasçı atanabilir ( TMK.m.516 ),
d- Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli mal vasiyeti yapılabilir ( TMK.m.517 ),
e- Vakıf kurulması öngörülebilir ( ...Belirtilen tasarrufların ne şekilde yerine getirileceği yine Medeni Kanunda ayrı ayrı gösterilmiştir. Mahrumiyet ve iskat ( yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma ) halinin aksi kanıtlanmadıkça, mirasçı seçilen kişi, mirasçılık belgesi almadıkça ( MK. m.598 ) kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu malı ilgilisinden istemedikçe "yasal mirasçı veya varsa tenfiz memurundan" ve karşı çıkılması halinde onlar aleyhine istihkak davası açıp dava ile haklılığını kanıtlamadıkça, vasiyetname ile yapılan tasarrufun sahibi olamaz... )
Medeni Kanunun 599. maddesi uyarınca, mirasın açılmasıyla terekeye sahip olma hakkı, sadece yasal mirasçılara tanınmıştır. Vasiyetname ile mirasçı seçilenlerin, ( Mirasçı nasb edilenler ) hakları, yasal mirasçılar veya öncelikle tasarruf ile yararlarına bağışlama yapılmış olanlar tarafından açıkça itiraza uğramamış ise, bu hususun tebliğinden itibaren bir ay geçtikten sonra bunlar mirasçılık sıfatları hakkında belge verilmesini, Sulh Hakiminden isteyebilirler ( Bununla beraber her nevi istihkak ve iptal davası hakkı saklı olmak üzere ) ( MK. m.598 ). Vasiyetname ile verilen hakkın geçirilmesini sağlayacak husus sulh hakiminin vereceği mirasçılık belgesidir.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin, durumu ise daha farklıdır. Medeni Kanun madde 600 gereği kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.
Görüldüğü gibi, vasiyetnamenin açılmış olması, terekenin seçilmiş ( ve külli mirasçı durumundaki ) kişi ile kendisine belirli bir mal vasiyet edilene ( cüz'i mirasçıya ) geçmesini sağlamaya yeterli olmamaktadır.
Somut olayda davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını istemektedir. Bu itibarla da kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişi durumunda bulunduğundan izleyeceği yol Medeni Kanunun 600. maddesi uyarınca bu malın teslimini yasal veya seçilmiş mirasçılardan veya tenfiz memuru varsa ondan istemek, bunların tesliminden kaçınmaları ve üstün bir hak iddia etmeleri halinde onlara karşı istihkak davası açmaktan ibarettir.
İstihkak davalarında ise görevli mahkemeyi, davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler. Bilindiği üzere, dayanılan delilleri bildirmek ve vakıaları açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacının isteği vasiyete konu şeyin verilmesi veya satılarak kendi payının verilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazların değerinin tesbit edilmesi görev yönünün doğrudan gözetilmesi gerekir.
Bu aşamada önemle belirtelim ki; mahkemelerin görevi kanunla belirlenir ( Anayasa 142.md.; HUMK. m.1/1 ) HUMK. m.1/2; "Görev dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz" hükmünü amirdir.
HUMK.nun 1/2. maddesi; kaideyi koymuş ve görevin belirlenmesinde davanın açıldığı gündeki değerin esas alınması gerektiğini vurgulamıştır.
HUMK.nun 1. maddesi 26.02.1985 gün ve 3156 sayılı Kanun ile değiştirilerek, yukarıda açıklanan şeklini almıştır.
HUMK.na göre; müddeabihi paradan başka bir şey olan davalarda iki taraf müddeabihin değerinde uzlaşmazlarsa, müddeabihin davanın açıldığı gündeki değeri mahkemece tayin ve takdir olunur. ( m.2/2 )
Buna göre iki taraf müddeabihin kıymetinde uzlaşsalar bile mahkemenin res'en müddeabihin değerini takdir etmesi ve görevli olup olmadığını kendi takdir ettiği değere göre karara bağlaması gerekir. Çünkü, görev kuralı kamu düzenine ilişkindir ve bu nedenle hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınır. Taraflar görev konusunda anlaşma yapamazlar. ( 29.03.2006 gün ve 2006/14-91-115 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ).
04.10.2006 tarihinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda görülen Mahmudiye Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2006/2-538 Esas ve 2006/619 Karar sayılı dosyada vasiyetnamenin tenfizinde yetkili mahkemenin neresi olması gerektiği incelenmiş ve sonuçta "...miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili mahkeme olduğu ve hakimin bunu re'sen gözetmesi gerektiği..." sonucuna varılmıştır. Bu hüküm müddeabihin değeri gözetilerek Asliye Hukuk Mahkemesince karara bağlanmış, Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında görev yönünden bir bozma yapılmamıştır. Görev kamu düzenine ilişkin bir konu olup davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden bu kararda nazara alındığında görevli mahkemenin müddeabihin değerine göre belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.06.1994 gün 1994/2-301-422 sayılı ilamı da aynı yönde olup, Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulaması bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca, somut olayda davaya konu olan vasiyetnamenin tenfizi isteminde dava konusunun değeri itibarıyla görevin belirlenmesi gerekmesine, müddeabihin belirlenen değerinin de açıkça sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aşmasına göre asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararı isabetsiz olup, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı ve davalı Darüşşafaka Cemiyeti vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.01.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

satır aralarında istediğiniz bilgilere ulaşabilirsiniz sanırım...
Old 04-12-2009, 13:25   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davası TMK 600 mad.sinde düzenlenmiştir. Bu davada taşınmazın tescili , taşınırın teslimi gibi taleplerde bulunulur. Dilekçede dava değeri belirtilir. Ona göre peşin nisbi harç yatırılır. Görev değere göre belirlenir. Yetkili Mahkeme HGK. kararlarına göre miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir.
sonradan not: zaten ( caner 87de yazmış)
Old 04-12-2009, 13:30   #4
caner87

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/2-538

K. 2006/619

T. 4.10.2006

• VASİYETNAMENİN YERİNE GETİRİLMESİ ( Terekenin Henüz Taksim Edilmediği - Miras Bırakanın Yerleşim Yeri Mahkemesinin Farklı Olduğu Anlaşıldığından Verilen Yetkisizlik Kararının İsabetli Olduğu )

• TEREKENİN TAKSİM EDİLMEMESİ ( Vasiyetnamenin Yerine Getirilmesi Talebi - Miras Bırakanın Yerleşim Yeri Mahkemesinin Farklı Olduğu Anlaşıldığından Verilen Yetkisizlik Kararının İsabetli Olduğu )

• YETKİSİZLİK KARARI ( Vasiyetnamenin Yerine Getirilmesi Talebi - Miras Bırakanın Yerleşim Yeri Mahkemesinin Farklı Olduğu Anlaşıldığından Verilen Yetkisizlik Kararının İsabetli Olduğu )

1086/m.11,13

4721/m.576


ÖZET : Dava, vasiyetnamenin yerine getirilmesi istemine ilişkindir. Davanın lehine vasiyetname düzenlenen mirasçı tarafından miras ortaklığına karşı açıldığı ve terekenin de henüz taksim edilmediği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinin Eskişehir Merkezi olduğu anlaşıldığından, yerel mahkemece verilen yetkisizlik kararının isabetlidir.</B>
DAVA : Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin tenfizi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mahmudiye Asliye Hukuk Mahkemesi'nce mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 13.9.2005 gün ve 41 E. 46 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 27.03.2006 gün ve 2005/19121-4254 sayılı ilamiyle;
( ... Dava vasiyetnamenin yerine getirilmesi istemine ilişkindir. Vasiyet edilen taşınmazlar Mahmudiye ilçesinde bulunmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 13. maddesi de gayrimenkule mütalik davalar, gayrimenkulün bulunduğu mahal mahkemesinde ikame olunur hükmünü içermektedir. Türk Medeni Kanununun 576. maddesinde açılacak davalar arasında vasiyetnamenin yerine getirilmesi bulunmamaktadır. Mahkemece davanın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır... (
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, vasiyetnamenin yerine getirilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, murisleri Şükrü Elitok'un 05.11.1982 tarihinde noterde düzenlenen vasiyetname ile Mahmudiye ilçesinde bulunan 6 parça taşınmazı kendisine bıraktığını, taşınmazların halen muris adına olduğunu ileri sürerek, vasiyetnamenin tenfizine, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, murisin önce vasiyet ettiği taşınmazları daha sonra davacıya yada davacının yakınlarına muvazaalı satışlarla devrettiğini, bu satışların muvazaalı olduğu saptanarak iptaline karar verilmesinden sonra taşınmazların yeniden terekeye döndüğünü açıklayarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir.
Mahkemece; davanın terekeye yani miras şirketine karşı açıldığı, davanın niteliği itibarıyla vasiyetnamenin, vasiyetnamede belirtilen hususlar dahilinde tenfizi niteliğinde olduğu, taşınmazların terekeye dahil mallar olduğu, bu tip miras şirketine karşı açılan vasiyetnamenin tenfizi davalarında HUMK.nun 13. maddesinde düzenlendiği şekli ile taşınmazın aynına ilişkin davalarda olduğu gibi taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunun söylenemeyeceği, TMK.nun 576. maddesi gereğince miras bırakanın son ikametgahı mahkemesinin kesin yetkili mahkeme olduğu açıklanarak; murisin son ikametgahı mahkemesi olan Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olduğundan, Mahmudiye Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Özel Dairece; davanın gayrimenkule müteallik bir dava olması nedeni ile HUMK.m.13 gereğince gayrimenkulün bulunduğu mahal mahkemesinin yetkili olduğu ve TMK.m. 576'da açılacak davalar arasında vasiyetnamenin yerine getirilmesinin bulunmadığı açıklanarak hüküm bozulmuş, yerel mahkemece HUMK.m. 11'den de bahsedilerek önceki hükümde direnilmiştir.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında çıkan uyuşmazlık; vasiyetnamenin yerine getirilmesi ( tenfizi ( davalarında yetkili mahkemenin, murisin yerleşim yeri mahkemesi mi, yoksa davaya konu taşınmazların bulunduğu yer mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 576. maddesinde miras hukuku ile ilgili davalarda yer itibarıyla yetkili mahkemenin, miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesi olduğu açıklanmıştır.
Sözü edilen maddede; "Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılır.
Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür." denmektedir.
Madde gerekçesinde ise; "miras malları nerede bulunursa bulunsun, miras işlerinin tek elden, yani aynı mahkeme tarafından yürütülmesinin uygun olacağı" düşüncesi ifade edilmiştir. Ayrıca "miras bırakanın ister ölüme bağlı tasarrufları, isterse sağlararası tasarruflarının" bu madde hükmüne tabi olduğu açıklanmıştır.
Her ne kadar madde metninde vasiyetnamenin yerine getirilmesi davaları yer almıyorsa da gerek İsviçre Federal Mahkemesi ( BGE 72.I.177 sayılı kararı ( gerekse öğreti görüşlerinde ( Peter Tuor/Bernhard Schnyder/Jörg Schmit Das SchÒeizerishe Zivilge setzbuch, 11 Auflage, Zurich 1995 s.360 ( burada sayılan dava türlerinin tahdidi ( sınırlı ( olmadığı kabul edilmiştir. ( Aynı görüşte Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşaoğlu Miras Hukuku Filiz Kitapevi İstanbul 1987 s.523 ( .
Öte yandan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 11. maddesinde; "Aşağıdaki davalar müteveffanın ikametgahı mahkemesinde görülür.
1.Terekenin taksimine ve kısmetin butlan ve feshine ve mirasçılar arasında terekenin idaresine ait iddialar,
2.Terekenin taksimi katisine kadar tereke aleyhine ikame olunan davalar..." hükmü yer almaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde bu iki maddenin birlikte değerlendirilip yorumlanması gerekmektedir. Buna göre; vasiyetnamenin yerine getirilmesi ( tenfizi ( ile ilgili dava; lehine vasiyet yapılan kişi tarafından doğrudan doğruya diğer mirasçılara ( miras ortaklığına, terekeye ( karşı açılıyorsa ve tereke taksim edilmemişse, bu davanın miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. ( Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı, 2001 c.1 s.491 vd., Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşa adı geçen eser s.523 ( . Öte yandan taksim tamamlanmadan terekedeki bir mal hakkında açılacak istihkak davası ile terekenin yazım ve tespiti davaları malın bulunduğu yerde, mirasçılık belgesi verilmesi davası ise mirasçılardan her birinin sakin olduğu yerde açılır. Bu iki halin dışındaki davaların ise miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi gerekir.
Burada yetkili olan miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Bu yetkinin mahkemece her aşamada re'sen gözetilmesi gerekir. Öyle ise davanın bir taşınmaz davası olarak yorumlanıp, taşınmazların bulunduğu yerde görülmesi gerektiği düşüncesi isabetli değildir.
Bu açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; davanın lehine vasiyetname düzenlenen mirasçı tarafından miras ortaklığına karşı açıldığı ve terekenin de henüz taksim edilmediği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinin Eskişehir Merkezi olduğu anlaşıldığından, yerel mahkemece verilen yetkisizlik kararının isabetli olduğu sonucuna varılarak Onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04.10.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Davacı Mehmet Eli Tok vekili, 22.7.2005 tarihinde Mahmudiye Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu dava ile, vekil edeninin miras bırakanı Şükrü Elitok tarafından resmen düzenlenen 5.11.1982 gün ve 32320 yevmiye numaralı "muayyen mal vasiyeti" başlıklı belge uyarınca Mahmudiye ilçesi, Şerefiye köyünde bulunan 86, 107, 141, 289, 530 ve 559 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 19.8.2002 tarihinde ölen Şükrü Elitok'un son yerleşim yerinin Eskişehir merkez ilçesi olduğu, vasiyetnamenin Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesince açıldığı gerekçesiyle uyuşmazlık hakkında yetkisizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyasının yetkili ve görevli Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Dava konusu parseller Mahmudiye ilçesinde bulunmaktadır. Taşınmazın aynına ilişkin tapu iptali ve tescil davasının HUMK.nun 13. maddesi hükmü uyarınca taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinde açılıp görülmesi gerekir. Davacı vekili, anılan hükmü göz önünde tutarak tapu iptali ve tescil davasını Mahmudiye Asliye Hukuk Mahkemesinde açmıştır. Mahkemece, 4721 sayılı TMK.nun 576/2. fıkrası hükmü göz önünde tutularak uyuşmazlık hakkında yetkisizlik kararı verilmiştir. TMK.nun 576. maddesinin 2. fıkrasında; "miras bırakanın tasarruflarının iptal veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davalarının bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür" denilmiştir. Bu hüküm maddede belirtilen miras bırakanın tasarruf, paylaştırma ve istihkak davalarından kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgilidir. Tapu iptali ve tescil davalarının HUMK.nun 13. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekir. Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemenin yetkisizliğe ilişkin kararı usul ve kanuna aykırıdır. Dairenin değerli çoğunluğunca bu yön göz önünde tutularak yetkisizliğe ilişkin hüküm oyçokluğuyla bozulmuş, ancak direnme hükmünün görüşülmesi sırasında bozmadan dönülerek yetkisizlik kararının yerinde olduğu gerekçesiyle görüş değiştirilmiştir. Yerel mahkemece, eski hükümde direnilmesi üzerine HGK.'nca vasiyet edilen bu taşınmazlara ilişkin davalarında miras bırakanın son yerleşim yerinde açılması gerektiği görüşünden hareketle direnmeye ilişkin hüküm yerinde görülmüş ve onanmıştır. TMK.nun 576/2. maddesinin uygulamasıyla ilgili benzer bir olayda HGK.nun 9.7.2003 gün 2003/1-441 esas, 479 sayılı kararında "... Diğer taraftan 743 sayılı MK.nun 518. maddesinden farklı olarak 4721 sayılı TMK.nun 576/2. fıkrasında miras bırakanın tasarruflarının iptal veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davalarına miras bırakanının yerleşim yeri mahkemesinde bakılacağı hükmü yer almakta olup, bu maddenin hükümet gerekçesiyle ( ölüme bağlı tasarruflar ( deyiminin ( miras bırakanın tasarrufları ( olarak değiştirildiği belirtilmiş, ancak HUMK.nun 13. maddesinde yer alan kesin yetki kuralına istisna getirildiğine dair herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Şu hale göre, davacılar tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası, BK.nun 18. maddesinden kaynaklanmakta olup, gayrimenkulün aynına ilişkin bulunduğu ve HUMK.nun 13. maddesinde öngörülen kesin yetki kuralına göre, taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gözetilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken, mahkemenin yetkisizliğine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesiyle yetkisizliğe ilişkin direnme hükmü bozulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında HGK.nun değerli çoğunluğunun onama yolunda oluşan gerekçesi ve ulaştığı sonuç, usul ve yasaya, önceki uygulamalara aykırı düşmektedir. Bu nedenle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.</B> yarx
Old 04-12-2009, 13:41   #5
handekumas

 
Varsayılan

Biz başımıza gelen böyle bir olayda tenfiz davasını gayrımenkulün bulunduğu yer mahkemesinde açtık ve yetkide bir problem yaşamadık.

Birden fazla taşınmaz için birinin olduğu yer mahkemesinde, hepsi için açabileceğinizi düşünüyorum bu davayı (HUMK 13. madde gereği, birden fazla taşınmazda yetkili mahkeme hükümleri).
Old 07-12-2009, 19:31   #6
canand

 
Varsayılan

Yanıtlar için teşekkür ederim. Yalnız benim şöyle bir sorunum var. İncelemiş olduğum Yargıtay kararları genelde belirli bir mal vasiyetine ilişkin . Oysa benim olayımda belirli bir mal vasiyet edilmemiş de "bütün malvarlığımı yeğenlerim x ve y'ye bırakıyorum" şeklinde vasiyette bulunulmuştur. Açacağım tenfiz davasında hakim vasiyetname metni ile bağlı kalır mı? Biz murisin 3 adet taşınmazı ve bankada da bir miktar mevduatı olduğunu biliyoruz, belirli bir mal vasiyetinde olduğu gibi ".... tapusunda kayıtlı taşınmazların müvekkillerim adına tescilini" diye talepte bulunarak taşınmazların müvekkillerim adına tescilini sağlayabilecek miyim bu dava ile?
Old 07-12-2009, 21:30   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
...Oysa benim olayımda belirli bir mal vasiyet edilmemiş de "bütün malvarlığımı yeğenlerim x ve y'ye bırakıyorum" şeklinde vasiyette bulunulmuştur. Açacağım tenfiz davasında hakim vasiyetname metni ile bağlı kalır mı? Biz murisin 3 adet taşınmazı ve bankada da bir miktar mevduatı olduğunu biliyoruz, belirli bir mal vasiyetinde olduğu gibi ".... tapusunda kayıtlı taşınmazların müvekkillerim adına tescilini" diye talepte bulunarak taşınmazların müvekkillerim adına tescilini sağlayabilecek miyim bu dava ile?
1. Verdiğimiz cevap belirli (muayyan) mal vasiyeti ile ilgili idi.Vasiyet edilen şey belirli veya (şu şehirdeki ev ) gibi belirlenebilir olması halinde TMK.600 mad.uygulanarak vasiyetin yerine getirilmesi davası açılacak idi.

Fakat şimdiki açıklama karşısında ; ilk cevabımın olaya uymadığını anladım.

2. "bütün malvarlığımı yeğenlerim x ve y'ye bırakıyorum" şeklindeki vasiyetin muayyen mal vasiyeti olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp , ortada 516 maddeye göre " mirasçı atanması " durumu vardır. Burada 600'ncü madde değil 599'ncu madde uygulanacaktır. Yani; atanan mirasçılar 598/2 maddeye göre Sulh Hakiminden aldıkları/alacakları mirasçılık belgesi ile taşınmazın bulunduğu yerin Tapu idaresine başvurarak yasal mirasçı gibi doğrudan tesçili sağlayabilecekler, bankadaki parayı alabileceklerdir. Bu idareler talepleri kabul etmezse mirasçılar aleyhine tesçil veya teslim (istihkak) davalarının açılması düşünülebilir. Ama idari yola başvurulmadan doğrudan mahkemeye başvurulursa, talebin idari yolla sağlanabileceği gerekçesiyle dava ret edilebilir.
Diye düşünüyor. Başta eksik bilgi verdiğim için özür diliyorum.
Old 08-12-2009, 14:38   #8
canand

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş cevabınız için teşekkür ederim.

Bugün Şişli'de bulunan taşınmaz için Şişli Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gittim. Vasiyetnamenin, mahkeme kararının, mirasçılık belgesinin aslı veya mahkeme tarafından yapılmış aslı gibidir tasdikli örneği ile taşınmazın tescilini yapabileceklerini söylediler.

Taşınmazın vasiyetnamede ayrıca belirtilmiş olduğu durumlarda yani muayyen mal vasiyetinde tenfiz kararı istediklerini söyledi Tapu Müdür Yardımcısı. Yani sizin dediğiniz gibi olacak işlemler.

Diğer 2 tapuda da farklı uygulama yok ise, sorun çıkarmazlarsa dava açmaksızın hallolmuş olucak işimiz.
Old 06-05-2014, 18:11   #9
garani

 
Varsayılan

Forumda araştırdığım kadarı ile tam örtüşecek konuyu bulamadım.

Müvekkilin annesi tapuda arsa olarak gözüken fakat gerçekte arsa olarak gözüken yerde 4 dükkan ve 2 ev olan bir gayrimenkul ve ayrıca başka bir yerde hisseli olan bir gayrimenkulde yer alan hissesine ilişkin vasiyet yapmış ve bu vasiyette;

dükkanlar A mirasçıya,1.ev B mirasçıya 2.ev C mirasçıya (arsa olarak gözüken gayrimenkul için)

... yerdeki hisselerimin tamamı A mirasçıya (diğer gayrimenkuldeki hisse)

demek sureti ile vasiyetname yapılıyor.Vasiyetname açılıyor ve kesinleşiyor.

Arsa olarak gözüken,kat mülkiyeti kurulmayan bu yapılar ile alakalı olarak vasiyetin yerine getirilmesini(tenfizi)sağlayabilir miyiz?

Yardımcı olursanız memnun olurum
Old 05-08-2015, 09:11   #10
Av.Gamze28

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlar,

Bir sorum olacaktı. Şimdi müvekkilin annesi vefat etmiş. Etmeden önce bir vasiyetname bırakmış. Bizde vasiyetin okunması davasını açtık. Fakat hakim bey sağolsun karar verirken hiç açıklama yapmadığından, sadece vasiyet açılıp okunmuş olduğundan dediği için vasiyetname de yer alan tapunun müvekkillere kaydı sağlanmamış durumda. Biz de vasiyetnamenin tapuya işlenmesi adına bir dava açacağız. Fakat bu durumda davalı taraf kim olur. Bana yardımcı olur musunuz çok acil lütfen.
Old 10-08-2015, 12:28   #11
av.medine

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ; açacağınız dava VASİYETNAMEYE DAYALI TAPU İPTAL VE TESCİL davasıdır zannımca. Davalı ise ; vasiyetnamede adı geçen mirasçı harici diğer kanuni mirasçılar olacaktır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vasiyetnamenin tenfizi yalım Meslektaşların Soruları 3 19-04-2017 14:41
vasiyetnamenin tenfizi av.veysel67 Meslektaşların Soruları 4 27-10-2009 00:34
vasiyetnamenin tenfizi ve tescili davası yalım Meslektaşların Soruları 2 20-02-2009 22:08
vasiyetnamenin tenfizi Av.ulasyılmaz Meslektaşların Soruları 0 04-12-2007 16:22
vasiyetnamenin tenfizi davası hakkında barisugan Meslektaşların Soruları 3 30-03-2007 08:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07716799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.