Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hakim Ve Savcılara Tanınan Ayrıcalıklar Niçin Herkesi Rahatsız Ediyor?

Yanıt
Old 04-03-2002, 17:28   #1
Judge

 
Varsayılan Hakim Ve Savcılara Tanınan Ayrıcalıklar Niçin Herkesi Rahatsız Ediyor?

Son günlerde görsel ve yazılı medyada Yargıtay'ın vermiş olduğu bir kararın başta fahri trafik müfettişleri olmak üzere birçok kişiyi,hatta bazı milletvekillerimizi bir hayli rahatsız ettiği görülüyor.Karar, "hakim ve savcılara trafik cezası verilememesi" gibi bir ilke yaratılmasının hukuka aykırılığı üzerine verilmiş.Yargıtay kararında bunun hukuka aykırılığı iddiasını reddederek "Hakim ve savcılara trafik cezası verilemez." diyor.
Toplumda çok çeşitli meslek grupları olup,bunların herbiri sosyal yapıyı oluşturan ilişkiler zincirinde farklı fonksiyonları yüklenir.Her ne kadar, meslekler arasında değerli-değersiz,iyi-kötü,önemli-önemsiz gibi ayrımlar yapılamasa da; bu, bazı meslek sahiplerine hiçbir üstünlük veya ayrıcalık tanınmayacağı anlamına da gelmez. Eğer hayatın her alanında olmak üzere, mutlak bir eşitlik sağlanmaya kalkışılsa,kanımca toplumsal,sosyolojik ve en önemlisi de hukuki dengeleri alt üst ederdi. Zira bir çöpçünün "Benim iç işleri bakanından ne farkım var?Ben de polis koruması isterim!" dese bu, oldukça gülünç olur. Aynı bağlamda, bu kişi, "Bana vermiyor madem, bakana da koruma vermesin,eşitlik sağlansın!" dese de bir şey değişmez, aynı gülünçlük yine vardır.
Toplumda öyle meslekler vardır ki, bunlara bazı ayrıcalıklar tanınmadığında büyük sorunlarla karşılacağı gibi bu ayrıcalıkların toplumun taban tabir edilen kesiminden kaynaklanan, ama görevi bu ayrıcalıkla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili olan kişiler -burada müfettişler- tarafından dile getirilen eleştiri veya açıkçası kıskançlıklara neden olabileceği görülmektedir.Zira hakim ve savcılara tarfik cezası verilememesine yönelik bu anlaşılmaz tepkide de bu ikinci durum söz konusudur.
Örneğin T.C.K. 266/3'e göre "Hakaret...hakim ve savcılar...aleyhinde vaki olursa altı aydan otuz aya kadar hapis...ile cezalandırılır." oysa bir mühendise veya doktora yapılacak hakarette ceza bu kadar ağır olmamaktadır.O zaman herkes çıkıp "Hakimin ne ayrıcalığı var, o da insan!" mı diyecektir?Ya da bugüne kadar kaç tane hakim ya da savcı "Nasıl olsa ceza kesilmiyor!" diye trafiği birbirine katmıştır?Acaba bu ayrıcalık niye bu kadar büyütülmektedir?
İsteyenler haberi http://garildi.sabah.com.tr/sayfa.cg.../03/t/g02.html adresinden okuyabilir.(Dünkü sabah gazetesi)
Görüşlerinizi bekliyorum...
Old 04-03-2002, 17:30   #2
Admin

 
İnceleme

Sayın Judge,
Anayasamızda da ifadesini bulan bir hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereği olan "herkesin kanun karşısında eşit olup, hiçbir kimseye ya da zümreye ayrıcalık tanınamayacağı" ilkesi mutlaka ki malumunuzdur. Yasalarla belirlenen ve belirli meslek gruplarına tanınan bazı "ayrıcalıklar" ise sıradan vatandaşların "DAHA EŞİT ve daha üstün vatandaşlara" bir "hediyesi" olmayıp, sadece bu meslek gruplarının mesleklerini daha iyi yapmalarını veya hukuk devletinin daha iyi işlemesini sağlayacak çeşitli amaçlara hizmet ederler.

Örneğin bir hakime hakaret edilmesinin daha ağır yaptırımlara bağlanmasının sebebi, hakimin şahsen bizlerden daha saygın bir kişi olması değil, hakime yapılan hakaretin devletin yargı erkine yapılmış olması ve ciddi şekilde cezalandırılmadığında adalete olan güveni sarsacak olmasıdır. Yoksa bir hukuk devletinin tüm vatandaşlarının onurları da en az hakimlerinki kadar değerlidir.

Kısaca bu ayrıcalıklar bir amaca hizmet etmelidir yoksa belirli şahıslara "ödül" niteliği taşımamalıdır. Şimdi lütfen açıklar mısınız, bir hakime trafik kurallarını ihlal etme hakkı tanımanın amacı nedir? Ya da bu soru söyle de sorulabilir: bir hukuk adamına başkalarının hayatını dahi tehlikeye atabileceği bir hukuk kuralları çiğneme özgürlüğü vermenin hizmet ettiği gaye nedir?

Saygılarımla,
Old 14-03-2002, 21:38   #3
levent öge

 
Varsayılan

Site Yöneticisinin görüşlerine aynen katılıyorum,Ayrıca şu soruyu sormak istiyorum.Hani Savunmada 3 lü saç ayağindan biridir diyoruz.Neden yargiçlar avukata yapılan saldırılarda çifte standart kullanıyorlar vede kendilerini avukatlardan üstün görüyorlar?
Bir meslektaşima yapılan fiili bir saldırıda meslektaş şikayetçi oluyor vede savcı ifade alırken " bundan birşey çıkmaz şikayetinizden vazgeçseniz" diyebiliyor?
Hangi Yargiç veya Savcı bu teklifi birbirlerine yapabilir?
SAygı vede sevgilerimle
Old 16-03-2002, 15:04   #4
rezay

 
Varsayılan

Sayın Judge;
kimsenin hakim ve savcılara tanınan ayrıcalıklara itirazı yok tabi bu ayrıcalıklar haklı bir nedene dayanırsa, (Savcıların Hakimlerle Kürsüde oturması ve karar tartışmalarına avukatların girmeyip onların girmesi dışında) veya mesleklerini yapma gereği olursa, verdiğiniz haberi ve Yargıtay'ın kararını hiç anlamadım Hakim ve Savcılar göreve giderken yani keşfe, morga, veya duruşmaya
giderken mi olay olmuş yoksa savcı arkadaşı ile yemekten mi dönüyormuş. Ankara'yı Kızılay meydanını düşündüm, bir tarafta başbakan ve bakanlar trafik kurallarına uymayan (kırmızı ışık veya öncelikli geçiş) diğer tarafta polisler aynı hakka sahip hakimler, savcılar, bu araya ambulans ve yangın araçlarınıda ekleyelim biraz daha egzecere edelim. Bu arada sade vatandaşlar herhangi bir olaya karışmamak için evlerinde oturmalılar.
Neyse konuyu biraz ciddiye alalım, aslında hakim ve savcıların böyle bir ayrıcalık istememeleri lazım

Hakim olmak yeterince onur veriyor zaten bazı gereksiz ve bana göre de ayrıntı olan ayrıcalıklara hakim ve savcıların ihtiyacı olmaması gerkiyor . üstelik bu basit ayrıcalığa hakim ve savcılar niye takılırlar. han odasından bozma adliyelerde bilgisayarı bıraktım daktilonun şeridi, kararlarını, müzekkerlerin yazılacağı kağıtları , çalıştıkları adliyelerde bir kütüphanleri, takip edeceği yayınları olmayan hakim ve savcıların arkadaşları ile yemeğe giderken hız limitini aşmaları sonucu ceza yazılmaması için verdikleri uğraşıda hiç anlamıyorum.
saygılar
Old 20-03-2002, 18:15   #5
Procurement Law

 
Mahçup Bazen...

Sayın Admin, Levent Öğe ve Rezay,
Tüm sorularınıza değil ama dikkatimi çekenlere yanıt vermek istiyorum...
Sayın hukukçular ,anayasadaki eşitlik ilkesinin MUTLAK olmadığı da sizin malumunuz olmak gerekir.Eşitlik yalnızca herkesiin her açıdan ve %100 eşit olması şeklinde algılanamaz.Bunun dışında,tabi ki hakimlere tanınan ayrıcalık "yargı" ve "adalet" kurumunu korumayı amaçlar ve bunun aksini de kimse iddia etmemektedir.
Gelelim bu uygulamanın amacına.Sayın Rezay'ın da değindiği gibi hakimler ve savcılar çoğunlukla morga,keşfe,cesedin bulunduğu yere gitmektedir.Bu sırada trafikçe oyalanmaları, yargı işlevinin sağlıklı bir şekilde işlemesini engelleyici bir nitelik arz eder.Peki özellikle de 24 saat görevde oldukları kabul olunan savcıların ne zaman morga ;ne zaman tatile gittikleri nasıl anlaşılabilir?Bu ancak hakim ve savcıların onurlu ve seçkin kişiliklerine güvenilmekle halledilebilecek bir sorundur.Belki bazı savcı ve hakimler bunu suiistimal edecektir,ama salt bu tür hukukçuları cezalandırmak için yargısal işlevin hakim ve savcıların "görevdeler mi acaba" şeklinde kontrolden geçirilmesi,benzeri hiçbir yerde görülmemiş bir uygulama olur.
Ayrıca hakimler avukatlardan üstün değildir,yalnıca avukatlar davada "hakim"in hakim olmasını,özellikle de davayı kazanamamalarını hazmedemediklerinden,hakimlere, dayandıkları gerekçeler nedeniyle,haklı olarak belirtildiği gibi sonuç alamaycakları SALT DUYGUSAL davalar açmaya çalışmaktan vazgeçmemektedirler.
Saygı ve sevgiler...
Old 20-03-2002, 22:01   #6
levent öge

 
Varsayılan

Sayın,Judge
Gönderdiğiniz mesajda benim de ismimin geçmesi üzerine (gerçisoyadım her zamanki gibi yanliş yazılmişsa da) bu mesaji yollamak gereğini duydum.
Mesajinizda Admin,benim ve rezay in adı geçmekte ve bu 3 kişiye verilen bir cevap gibi algilanmakta ama cevap içeriği yanlız rezaya verilen cevap mahiyetinde.
Cevabınızda,avukatların "hakimin"hakim olmasını hazmedemediklerinden diye bir cümlenizbeni bir avukat olmam nedeniyle üzdü.
Ben 22 senelik bir avukatım ne benim nede bunca zaman tanıdığım hiçbir meslekteşımın böyle bir düşünce ve zihneyete sahip olmadığını belirtmek isterim.Çünkü hergün yaptığımız herhangi bir konuşmada buna şahit olmadım.Avukatlar HAZIMLI insandırlar,ancak ben bu geçen meslek ömrümde icra ceza davalarında ve 3167 sy yasaya aykırı davranmakdan açılan davalarda" BİZ AVUKATLARIN TAHSİLDARİMİYIZ" diyen hakimler gördüm,keza 3167 sy Yasa için şikayette bulunan bir meslektaşim
çek bedeli ödendikden sonra şikayetten vazgeçmesi üzerine kendisi hakkinda "RESMİ MERCİLERİ LÜZÜMSÜZ İŞGAL ETMELERİ"
nedeniyle haklarında iddianame hazırlayıp dava açan savcılar gördüm.
Bunları yazmamdaki gaye avukatlar hakkindaki yanliş dişüncelerinizin ortadan giderilmesi amacını taşimaktadır.Hakimlere düşman biris değilimdir.En yakın arkadaşlarım arasında hakimlerde vardır.Ve verdiğim örneklerin istisna olduğunuda mesleki yaşantım boyunca hem kabullenmişimdir.
Üye kimliğinizden öğrenci olduğunuzu gördüm,Üzüldüm avukatlara bu kadar önyargılı mesleğe başlamamanızı dilerdim
selam vede saygılarımla
Old 23-03-2002, 12:37   #7
rezay

 
Varsayılan

sayın Judge;

"yalnıca avukatlar davada "hakim"in hakim olmasını,özellikle de davayı kazanamamalarını hazmedemediklerinden" bu cümlenizi kabul etmediğimi belirterek yazdıklarınıza yanıt vermek istiyorum. öncelikle belirteyim ki 27 senelik avukatlık hayatımda "gerekçe"yazarak aleyhime karar veren hiç bir hakime kızmadım, kızmadığım gibi aleyhine de hiç bir şey söylemedim. "gerekçeyi" tırnak içine aldım bunun anlamı ise iyi kötü veya yanlış bir gerekçe de olsa hükme esas teşkil edecek bir görüş. gerekçenin doğru olması gerekmiyor daha doğrusu doğrunun çok göreceli bir kavram olduğunu kabul ediyorum benim doğrum ile hakimin veya iddia makamında bulunan savcının doğrusu farklı olabilir. burada benim istediğim sadece hakimin verdiği hükmü destekleyen veya bu hükme neden vardığını gösteren bir gerekçe.
Ben hakimlerin ve savcıların gerçekten büyük özveri ile çalıştıklarına inanıyorum. zaten ilk yazımda da bunu belirtmeye . çalışma koşullarının iyi olmadığını söylemeye çalışmıştım. beşbinden fazla hakim ve savcı açığı bulunan ülkemizde, (istanbul için söylüyorum) bir senede 1800 dava açılan bir mahkemede 50 binin üzerinde şikayet dosyası olan savcılığın bunları bırakın okumaya göz gezdirmeye bile zamanın olmayacağını hele bunları değerlendirme yapabilecek bıraktım bilgisayar ve internetten bilgi almayı kütüphanesi bile bulunmayan adliye binalarında çalışmalarını söylemeye çalışmıştım. biliyormusunuz bir gün kitapçıda bir hakime rastlamıştım bir konuda karar arıyordu ve kiatabı alamadığı içinde bulduğu kararın fotokopisini alıyordu. şimdi sorarım size bu hakim kitapçıda mı aramalı bu kararı yoksa masasın da bilgisayarında mı?
tamam hakim ve savcıların nereden geldikleri konusunda kimsenin bir bilgisi olamyacağını bende kabul ediyorum ve bu konunun onların vicdanlarında olduğunu anlıyorum ama bir hakim ve savcının trafik cezası yedikleri için bu konuda dava açmalarını ve bunun için çaba harcamalarını çok yararlı bulmuyorum. benim burada söylemek istediğim bu konuya çaba sarf eden hakim ve savcıların çalışma koşulları için çaba sarf etmeleri idi en azından Adalet bakanlığının Yargıtay'ın emsal arama ve kanunlarına ulaşım için kontürlü hattının hukukçulara uygulanmaması için uğraş vermeleri idi.
aslında bir şeyi daha merak ettim henüz talebe olmanız nedeniyle hakim ve savcılar hakkında avukatların haksız davrandıkları düşüncesine nereden vardınız. bizler sadece hakim ve savcılara dilekçeler yazar delilleri ibraz eder ve haklı olduğumuzu isbat etmeye çalışırız. karar makamında buluna kişiler hakimlerdir.
saygılar.
Old 23-03-2002, 15:04   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Eşit ama ayrı!

Sayın Judge,

Hukuk Fakültesinde Kamu yönetimi dersinde işlenen bir konu vardı. Amerika'da hak ve özgürlüklerin gelişimi anlatılırken, siyah-beyaz ayrımcılığının giderilme aşamalarından birisi de ''Eşit ama, ayrı'' ilkesi idi.

Hatırlanacağı üzere bu ilke şu esasa dayalı idi:

'' Siyahlar ile beyazlar aynı hayat standartına sahip olacaklar ancak, aynı ortamda bulunmayacaklardı. Hatta bir örnek verilmişti. Tren kompartımanları aynı standartta olmasına rağmen, siyahlar ile beyazlar ayrı ayrı kompartımanda seyahat edebilirler, şeklinde idi örnek. ''

Hiç olmazsa, bu örneğe uygun hareket edilemez mi? Özellikle mahkemelerde, yargı saç ayaklarından birisi kabul edilen biz avukatlara, hakim ve savcılarla eşit ama ayrı muamele edilemez mi?

Avukatı azarlayan, yada azarlamayı marifet sanan bazı hakimler, bu konuda hassas davranamaz mı?

Elbette Hakim ve savcılar tüm dünya'da olduğu gibi ülkemizde de hak ettiği saygıyı görmeli, hatta imkanları daha fazla olmalıdır. Buna kimse itiraz edemez. Gönülden buna taraftarım.



Saygılarımla..
Old 24-03-2002, 00:16   #9
Yolcu

 
Karar

Krallıkla yönetilen ülkelerin hakimleri krallarının bazı ayrıcalıklarına sahip olmak isteyebilirler. Öncelikle ben demokrasinin hakimiyim bu nedenle hiçbir ayrıcalık istemiyorum.Hizmet ettiğim halkımdan farklı ayrıcalıklara sahip olmak beni onurlandırmaz rahatsız eder.Bu yönüyle belki iyi niyetle ortaya atılmış bir görüşün ,giderek sanki hakim-savcılar bu görüşü kabul ediyormuş gibi kabul edilerek tartışmanın bu alana kaydırılması beni rahatsız ediyor.Ayrıca tartışma konusu olan hususun bir koğuşturma şartı ile ilgili olduğunu ve mutlak bir sorumsuzluk olmadığını da belirtmek istiyorum
Toplumun bana verebileceği en büyük ayrıcalık adalete güvenmesi ve saygı duymasıdır.Bu güvence ve saygı beni rahat ve bağımsız bir ortamda görev yapmamın koşullarını hazırlayacaktır.Meslektaşlarıma ve diğer üyelere saygılarımı sunuyorum.Aydın Başar Gölyaka Hakimi
Old 25-03-2002, 16:29   #10
informer

 
Kitap

Hukuk Dünya'nın en önemli konusudur.Hayat hukuktur.Hukukçular da dolayısıyla çok önemli kişilerdir.Bu önem onların kişiliğinden değil mesleğinden gelmektedir.Hukukçular arasında en önemli mevki de hakimliktir.Hakimlik çok zor bir meslektir.Bu mesleği yapan insanların kendilerini işlerine tam anlamıyla verebilmeleri için her türlü kolaylık sağlanmalıdır.Çünkü Hakimlerin mesleklerini sağlıklı icra edebilmeleri otomatik olarak toplumu da rahatlatır.Bu kolaylıklardan biri de trafik kolaylığıdır.
Old 25-03-2002, 16:47   #11
Kerem

 
Varsayılan

Sayın Informer,

Akşam yemeğine geç kalmamak için şehiriçinde 120Km. hızla giderken kırmızı ışıkta duramayıp, kendisine yeşil yanarken karşıdan karşıya geçmekte olan yaya bir akrabanıza çarpan bir hakimle karşılaşırsanız da burada ifade ettiğiniz görüşlerin arkasında olacaksanız, benim diyecek birşeyim kalmaz.

Trafik kolaylığını nasıl bir hak kavramıdır? Trafik kurallarına uymamak ancak trafik terörü olabilir, trafik kolaylığı değil. Hakimlerimizin mesleklerini sağlıklı icra etmelerini istiyorsanız, onlara bilgisayarlar, hukuk kitapları, kontürsüz içtihatlar, lokaller, tatil imkanları, sosyal olanaklar sağlanmasını savunmalısınız, trafik canavarlığı yapma hakkı tanımayı değil.

Saygılar...
Old 25-03-2002, 17:04   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım Kerem bey,

Bence örneğiniz biraz abartılı. Hiç bir hakim, trafik canavarı olmaz, olamaz. Haksızlık etmemeliyiz. Eğer bir kimse şehiriçinde 120 KM hızla araç kullanıp, yaya eziyorsa o zaten ,'' kendine hakim olamadığından'' Hakim olamaz.

Bir söz vardır: '' Hakim; hakim, metin, adil, mutedil ve .... olmalıdır..'' şeklinde

Lütfen haksızlık etmeyelim. Bir trafik memurunun, hakim' e ceza kesmesini ben de, '' kovuşturma ve infaz'' anlamında uygun bulmuyorum.


Saygılarımla..
Old 26-03-2002, 13:30   #13
turev

 
Varsayılan

Görev başında olmayan bir hakim veya savcının işlediği suçtan dolayı sorumlu olması için çeşitli ön aşamalar getirilebilir.Nasıl milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması meclisin onayına tabi ise hakim ve savcıların da en azından aynı işleme tabi olması gerekmektedir.Çünkü hakimlik ve savcılık Türkiyenin şu anki durumu içinde Milletvekilliğinden daha yüce bir makam varsa o da adalet makamı olmalıdır.Eğer adalet sistemini de basit işlerle oyalamak söz konusu olursa Türkiye değil her devlet batar.
Old 26-03-2002, 13:50   #14
Procurement Law

 
Varsayılan Sayın avukatlara...

Tüm avukatların sayın Av.Mehmet S. Tikici'nin yazısını okumasını diliyor ve sayın Tikici'ye olaylara duygusal olmayan,GERÇEKÇİ bir gözle baktığı için teşekkür ediyorum.Tüm avukatların kendisi gibi davranması durumunda,yukarıda tartışılan avukat-hakim anlaşmazlığı da olmayacaktır diye düşünüyorum.
Old 26-03-2002, 14:23   #15
Kerem

 
Varsayılan

Sayın Tikici,

Hepimiz hukukçuyuz, söylemeye gerek yok diye düşünüyorum: Hukuk sistemleri şu kişi bunu yapmaz, bu meslekten olanlar iyidir tezine dayanarak kurulamaz. Bir sistem getirirken herkesin herşeyi yapabileceğini düşünürsünüz ki, hukuk aciz kalmasın.

Bir kişi mesleği ile şeytan ya da melek olmaz. Hangi meslekten olursak olalım, hepimizin iyisi de vardır, kötüsü de, kurallara uyanı da vardır, uymayanı da, vicdanlısı da vardır, vicdansızı da, toplumu düşüneni de vardır, kendini düşüneni de, namuslusu da vardır, hırsızı da. Bizler insanız, öyle değil mi?

Hakimlerimiz için konuşmuyorum, tüm meslekler hatta tüm insanlar için konuşuyorum: Nasıl olsa yapmazlar diye birilerini kurallardan bağışık kılamazsınız. Eğer yapmazlarsa, zaten kurallardan bağışık kılmanıza da ihtiyaçları yoktur. Ama bir milyar tanesinden bir tanesi yaptığı zaman onu yargılacak kural ihdas etmediyseniz, hukuk sistemini aciz bıraktınız demektir. Hukuk sistemi acizliği en az hakeden sistemdir.

Sayın Turev, burada konumuzun hakimlerin ceza koğuşturmasından bağışıklığı olmadığa lütfen dikkat ediniz. Ben polislere hakimleri tutuklama hakkı verilsin demedim, konumuz da o değil zaten. Burada söz konusu olan çok basit bir konu: Hakimler trafik suçlarından bağışık olsun mu, olmasın mu konusu. Neticede kendilerine bir adet ceza makbuzu verilmesi meselesi. Yoksa eğer gözaltına alınmayı gerektirecek bir başka eylemleri varsa, yargılanma usullerinin farklı olduğuna, olacağı veya olması gerektiğine ben de katılıyorum. Benim anlayamadığım tek husus nasıl olur da siz değerli katılımcıların GÖREVİNDEN KAYNAKLANMAYAN BİR TRAFİK İHLALİNDE hakimleri trafik cezasından bağışık gördüğünüzdür. Daha vahimi nasıl olup da bunu "bir hak" olarak nitelendirdiğinizdir.

Sayın Judge, Konuyu niçin avukatlar-hakimler arası bir ihtilaf halinde yorumladığınızı ben anlayamadım. Hakimlerin hukuken trafik suçu işleme hakkı olup olmamasını konusunun avukatlar ve hakimler arasındaki ilişki ile ne ilgili var? Ben bir hakim olsaydım da burada dile getirdiğim görüşlerin aynısı dile getiririm. Konu avukatların trafik cezalarından bağışıklığı olsaydı, bir avukat olmama rağmen yine buna karşı çıkardım. Bu mesaja yanı veren sayın hakim de bir hakim olmasına rağmen sizin savunduğunuz bu görüşe karşı çıkmış. Görüldüğü gibi konunun avukat olmakla, ya da avukatlar ve hakimler arasındaki ilişki ile bir ilgisi yok.

Saygılar..
Old 26-03-2002, 15:36   #16
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Herkes fikrini açıkça dile getirmelidir

Sayın Kerem bey,



Alıntı:
Hepimiz hukukçuyuz, söylemeye gerek yok diye düşünüyorum:


şeklinde yer alan ifadenize bir diyeceğim yok, ama hukukçuda olsak söylemenizde bir sakınca da yok..

Burada herkes kendi düşüncesini ifade edebilir, başkasının kişisel özgürlük alanına müdahale etmediği sürece..

Herkes aynı fikri kabul ve beyan ederse zaten foruma da gerek kalmaz.. Hatalı da olsa farklı görüşlerin olması gerekir.

Sizi anlıyorum, esasında farklı şeyler de söylemiyoruz.. Olay kovuşturma usulü ile igili.. itiraz aslında buna yönelik. Olayın boyutu ve gidişatı arada yön değiştirse de işin özü bu..

Selamlar..
Old 26-03-2002, 15:49   #17
rezay

 
Varsayılan

Sayın Tikici;
aslında konuyu hakim ve avukatlar arasında bir çatışmaya götürmek istemiyordum ama getirdiğiniz yorum hem buna neden olacak gibi hemde sanki her hakim aynı düşüncede olması gerekiyor gibi, bence çok genel olmadı mı ayrıca da insan unsurunu çok düşünmeden yanıtlamadınız mı?
Aslında Hakim tanımlamanıza katılmamak mümkün değil ama herkes gibi hakimler de insan onlarında ihtirasları, kaprisleri hevesleri, zevkleri ve hırsları var bu duyguları denetlemek gerek diyeceksiniz bizler ne kadar denetliyorsak onlarda o kadar denetler.
Peki hakimlere polis ceza kesmesin ya bize avukatlara kessin mi? aslında bu soruyu sorarak daha çok sorun yaratacağım ama hakim tanımınızdan sonra avukat tanımınız için bu soruyu sormam gerektiğini düşündüm. Ben her zaman yaptığım hatanın veya yanlışlığın cezalandırılması gerektiğini düşündüm. babamın ameliyatına kan yetiştirmem gerektiği zaman U dönüşü olmayan yerden döndüm ve polis yakaladığında hiç itirazsız cezamı ödedim Polis kan torbalarını görmesine ve geçin yolu açayım demesine rağmen, duruşmaya yetişmem gerektiğinde boğaz köprüsünde şerit değiştirdiğimde de ödedim bu cezayı,
Ayrıca arada sırada gazetelerde yayınlanan haberleri de izlerseniz bu düşüncenizde ne kadar yanıldığınızı göreceksiniz. Sakın hakimler hakkında kötü düşünceleri olan biri olduğumuz sanmayın bu arada bir hakim kızıyım.
Benim itirazım hakimlere tanınan bu ayrıcalık değil Hakim ve savcıların meslekleri ve meslek kalitesi için uğraş vermeleri gereken o kadar çok konuları olmasına rağmen enerjilerini bu kadar basit bir konu için harcamaları.
çalışma koşullarının bu kadar kötü olmasına her sene binlerce dava açılan,han odalarından bozma adliyelerde, kitabı, kağıdı, şeridi olmayan daktilolarda karar yazmaya hukuk üretmeye çalışan yargıç ve savcıların bunlara ses çıkarmayıp trafik cezasının kesilip kesilmemesi ile uğraşmaları mı gerek.
Siz şimdiye kadar hangi hakimin ben bu koşullarda çalışamam diyerek bakanlığa yazı yazdığını veya buna karşı çıktığını duydunuz.
bana göre bu konuda hakim ve savcıların en önemli eksiği kendilerini devlet memmuru hissetmeleri aslında bence bu konu tartışılmalı Hakim ve savcılar devlet memuru değil ancak nedense onlar kendilerini hep devlet memuru gibi görüyorlar. bu konuda önce devlet memuru olmadıklarını kabul etmeliler. bu konuda tartışırsak daha iyi olacak düşüncesindeyim.

saygılar
Old 26-03-2002, 16:09   #18
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Ne desem Bilemiyorum!

Sayın Rezay,

Olaya hangi açıdan bakacağıma şaşırdım doğrusu. Heskes haklı gibi..

O halde bu konuyu kısımlara ayıralım..

1- Hakimlerin, hayat standardı...

2- Hakimlerin, iş koşulları...

3- Hakimlerin sosyal anlamda ''Statüleri''

4- Hakimlerin Hukuki anlamda ve hukuk karşısında ''statüleri ve kovuşturma usul ve esasları''

5- Yargı (Mahkeme) düzenlemesinde, Hakim - avukat ilişkileri ve olması gereken üslup, nezaket kuralları...

gibi alt başlıklarla tartışalım..

Aksi takdirde konu karıştığı gibi, İşin içinden de çıkmak zorlaşıyor..

Ben kendi özelimde Hakimlik mesleği hakkındaki görüşlerimi aktaracağım.. 1991 yılında İstifa etmek zorunda kalmış bir Hakim Adayı olarak...

Ne dersiniz alt başlıklarla irdeleyelim mi?

Saygılarımla..
Old 26-03-2002, 17:54   #19
rezay

 
Varsayılan

sayın Tikici;

aslında haklısın herşey biribirine karıştı, bu arada çok da sevindim konuyu bölümlere ayırmanıza her konuya yaz<acak o kadar çok şey var ki,
Ben kendi özelimde hakim kızı avukat olarak düşüncelerimi yazmaya çalışacağım.
sevgiler saygılar
Old 10-04-2002, 12:10   #20
Rechtsanwalt

 
Neşeli Ayricalikli Milletiz

Ayricalikli kisilerin cok oldugu bir milletiz veselam.

Halen devam ediyormu, ya da hukuki bir önlem alindi mi bu hususta bilmiyorum? Uzun süredir yurt disinda oldugum icin takip edemedim. Ama bir dönem oldukca moda idi.

Doktorumuz, arabasinin caminin ön sol kösesine, doktor amblemini cikarip yapistirir, arka caminin kösesine de calistigi hastahenin. Hakimimiz, arabasi ne olursa olsun, TC Hakim, stikerini ön camin sol kenarina yapistirmalidir ki, arabasi ve kendisi ayracalikli muamele görsün. Biz avukatlarda, onlardan geri kalirmiydik. Biz de hemen TBB (barolar Birligi) nin stikerini ya da bagli bulundugumuz baronun amblemini arabamizin camina yapistirmamiz lazimdi. Bakanlik Mensuplari icin, her bakanligin ayri, adliye mensuplari icin ayri güzel amblemli stikerlerimiz de bulunurdu.

Trafikte hata yaptikmi, yol kenarinda bizi durduran Polis, arabamiza yaklasirken daha gözü o amblemlere takilir kalirdi. Hosuna gittiginden mi ya da baska sebeplerden dolayimidir bilinmez. Ama amblem görevini görmüstür. Gariban görevini yapan Trafik Polisini, düsüncelere sevketmistir bile. Cama yapisik olan Amblem görevini yerine getirmez ise, bu sefer piskin piskin ya hakim oldugumuzu, ya Avukat oldugumuzu ya da bilmem nerdeki adliyenin falan mahkemesinin katibi oldugumuzu söylerdik. Cogu zamanda ise yarar di. Yaptigimiz, ancak aslinda ders almamiz gereken ve de dikkat etmedigimizde bir dahaki seferlerde, baskalarinin canina dahi mal olabilecek basit bir hiz sinirini asma fiili cezasiz kalirdi. Ondan sonrada, cevremizdekilere cama yapistirdigimiz hakim, avukat stikerinin bizi ceza yemekten nasil kurtardigini ve ayricalikli halimizi arkadaslarimiza böbürle böbürlene anlatirdik.

Bilmem halen devam ediyormu bu sekilde?
Bu sekilde devam etmese bile, Gazete haberinde okudugum kadariyle, saniyorum ayricalikli olma hastaligimiz daha baska bir sekilde devam ediyor. Neden?

Neden hep toplum olarak bu rahatsizligi yasariz? Neden hep baskalarindan üstün oldugumuz düsüncesi ile davraniriz? Neden görev kimligimiz ile vatandas kimligimiz arasindaki ince cizigiyi hep unuturuz.? Neden siradan vatandasa örnek olacagimiza, görevini yapmaya calisan biz den alttaki insanlara, onlardan üstün oldugumuzu belirterek ayricalik dileniriz?

Bu hususta sayin site yöneticisinin sorusunu da tekrarlamak istiyorum.

ALINTI:
Kısaca bu ayrıcalıklar bir amaca hizmet etmelidir yoksa belirli şahıslara "ödül" niteliği taşımamalıdır. Şimdi lütfen açıklar mısınız, bir hakime trafik kurallarını ihlal etme hakkı tanımanın amacı nedir? Ya da bu soru söyle de sorulabilir: bir hukuk adamına başkalarının hayatını dahi tehlikeye atabileceği bir hukuk kuralları çiğneme özgürlüğü vermenin hizmet ettiği gaye nedir?

Admin

...........

Bazi arkadaslar beni görgüsüz ya da ukala olarak niteleyebilirler. Ama ben yine su anda yasadigim ülkeden konuyla ilgili ilginc bir örnek vermek istiyorum.

Almanya / Köln'de Sehir idaresinde en üst düzeyde calisan bir sahis, sabit trafik hiz kontrol aletine yakalanir ve de fotografi cekilir. Sahis cezayi öder. Hiz sinirini ise, asiri derecede astigi icin, bir ay ehliyetine el konur. Ancak meshur olmak isteyen bir basit memur, bir bulvar gazetesi araciligi ile olayi kamu oyuna duyurur. Kamu oyuna duyurulma sekli ise, o sahsin ayricalikli sahis oldugu icin, ceza yememesi gerektigi seklinde degil, aslinda topluma örnek olmasi gereken, kurallara uymasi gereken bir kisinin, bu sekilde kurali ihlal ederek düstügü gülünc durum seklindedir.
......
Buradan, sayin Rezay'i tebrik ediyorum. Trafikte hata yaptigini kabul edip, cezasini ödedigi icin.
.................

Iki hakim meslektasimizin yapmis olduklari davranis, onlara ve mesleklerine yakismayacak bir davranistir. Ayricalik gerektirmeyen bir davranistir. Bu hususta da sayin Aydin Basar'in düsüncesine sonuna kadar katiliyorum.

ALINTI:
Toplumun bana verebileceği en büyük ayrıcalık adalete güvenmesi ve saygı duymasıdır.Bu güvence ve saygı beni rahat ve bağımsız bir ortamda görev yapmamın koşullarını hazırlayacaktır.
Aydin Basar
...........

Öz elestiri:
Biz avukatlar olarak, hepimizin tanidigi, üniversiteden ya da staj döneminde dönem arkadaslarimiz olan, Hakim, Savci arkadaslarimiz vardir. Eger bu arkadaslarimiz bulundugumuz sehirde görev yapiyorsa, zaman zaman bu arkadaslarimiz araciligi ile, adaletin tecellisinde neticeye etki etmeyecek, meslek nezaketi cercevesinde kalan yardim taleplerimiz olmustur. Ya da her zaman icimizde, calisirken hakim ve ya savci arkadisimizdir, diye bir rahatlik hissi olmustur. Bu sebeple ben, kürsünün bir tarafi ya da diger tarafi ayrimina katilmiyorum. Hakim, Savci, Avukat, hepimiz nihayetinde HUKUKCU yuz. Görevimiz adaletin tecellisini saglamak.

Sayin Meslektasim M.S. Tikici’nin önerdigi alt basliklarda konuyu tartisacak olursak, o zaman isin icine genel olarak Türkiye’yi ve Türk Siyasetini ve verilen Hukuk egitimini tartismamiz gerekir ki, o da apayri bir konu olarak karsimiza cikar.

Selam ile
Av.M.Dilbirligi
Almanya
Old 10-04-2002, 17:33   #21
kurat

 
Önemli

sevgili dostlar,
sözü edilen gazetedeki konu ile ilgili haberi okudum. hem yerel mahkemeler (her iki olayda da) hem de yargıtay tartışmaya konu teşkil eden olaylarda hakim ve savcılara trafik cezası kesilememe nedenini hakim ve savcılara, kanunla tanınan dokunulmazlığa dayandırmışlar. ancak ilgili yasada hakim ve savcılar için getirilen dokunulmazlıkla, trafik kurallarına uymama arasında nasıl bir bağlantı kurulduğunu anlayabilmiş değilim. mesela bir hakim veya savcı sinirli olduğu bir zamanda, adliye kapısında nöbet tutan polis memuruna bir kaç tane tokat patlatsa yine bu dokunulmazlıktan yararlanarak müessir fiil suçundan yargılanmayacak mı!!!!!
o zaman bir de şunu düşünelim. milletvekillerine ve bakanlara anayasa ile verilen dokunulmazlıkların (üstelik anayasa ile verilen dokunulmazlık) arkasına sığınan, yolsuzluğa, rüşvete, çete olayların, adam kayırmaya, rüşvetle iş yapan bazı siyasilere ne diye yıllardan beri kızıp duruyoruz ki !!!?? üstelik onların dokunulmazlıkları anayasa ile teminet altına alınmış ve bahsettiğimi olaylarda görevleri sırasında meydana geliyor !!
cumhurbaşkanının bile trafik kurallarına uyarak hareket ettiğini düşünürsek, yargıtayın ve yerel mahkemelerin verdiği kararların adalet ve toplum vicdanını sızlattığını, tek taraflı olduğunu, (ve bu olaylar açısından bir fonksiyon gaspının sözkonusu olduğunu) açıkça görebiliriz.
saygılarımla
Old 12-05-2002, 21:31   #22
aristo

 
Karar Hakimi Tanımamanın Cezası 1 yıl Hapis !

HAKİMİ TANIMAMAK SUÇ MU?

Hakimi tanımadığı için, otoparka sokmayan iki polis memuru birer yıl hapis cezası aldı


11 ARALIK 2001 Otomobiliyle adliye otoparkına girmek isteyen hakim Orhan Sezgin'i tanımayan iki polis bir hafta hapis yattı, iki yıl yargılandı, 1'er yıl hapis yedi. OLAY: Fatih Adliyesi'nde görevli polis memurları Recep Memiş ve Mehmet Bakırtaş otomobiliyle adliyenin otoparkına girmek isteyen Fatih 4'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Orhan Sezgin'i tanımadılar. Sezgin'in adliye otoparkına girmesini engelleyince, hakime hakaret, görevi suiistimalden tutuklanan, 1 hafta hapis yatan polislerin yargılaması 2 yıl sürdü, dava sonunda da 1'er yıl hapis geldi. Olay, 19 Ekim 1999'da yaşandı.

Özel otomobiliyle adliyeye gelen hakim Sezgin'i tanımayan polisler, aynı gün suçüstü hükümlerine göre jet hızıyla tutuklandılar. 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Şikayetçi olan Hakim Orhan Sezgin, ‘‘Otoparka girmeye çalışırken bir polis el kol hareketleri yaparak beni durdurup,‘Nereye gidiyorsunuz?' dedi. Bu sırada adliye görevlilerinden Aydın Ağca yanımıza gelerek benim hakim olduğumu söyledi. Polis bana, ‘Hakimsen hakimsin. Karşında hazırolda mı duracağız' dedi. Diğer polis memuru da bağırıp çağırdı. Kendisine düzgün konuşmasını ve kolumu bırakmasını söyledim’’ diyerek suç duyurusunda bulundu. Polisler ise hakimi tanımadıklarını, ama hakeret etmediklerini söylediler.

2 polis, 1 hafta tutuklu kaldıktan sonra 50'şer milyon lira kefaletle serbest bırakıldı. 2 yıl süren yargılamada, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Atilla Çınar'ın Hakim Sezgin'le yaptığı görüşme de sonuçsuz kaldı. Dava nihayet sonuçlandı ve Fatih 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi Recep Memiş'i 1 yıl hapis ve 1 yıl memuriyetten men, Mehmet Bakırkaş'ı da 1 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Old 18-05-2002, 10:41   #23
aristo

 
Varsayılan

Hakim Beğ


Gene tehir etme üç ay öteye,
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına;
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.

Kırk yıl önce; yani babam ölünce,
Kadılıklar hâkimliğe dönünce,
Mirasçılar tarla, takım bölünce,
İrezillik beni buldu hâkim beğ.

Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;
Bini buldu burda yediğim zılgıt.
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!'
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.

Sekiz evlek tarla, bir geverlik su,
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.

Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.

Mübaşir itekler, kâtip zavırlar;
Değişti bizde de göya devirler.
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar,
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.

Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı,
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.

Mülkün temeliydi adalet hani?...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!

Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
Sabret makamından çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.
.

Abdurrahim Karakoç
Old 23-05-2002, 12:32   #24
muratcaglar@turkhuku

 
Varsayılan

Sayın Judge,

Avukatların hakimleri hazmedemediğini özetle belirtmişsiniz.
Anladığım kadarıyla öğrencisiniz.
Öncelikle;Karayolları ve Trafik Kanunun da trafik de geçiş önceliği vardır ve kimlerin bundan yararlanacağı da açıkça tadad edilmiştir.
Avukatlar hakkındaki yargılarınız genel anlamda doğru değildir.
Ben dilerim ki , okulunuzu bitirin, avukat olun o zaman sizi görüşlerinizi tekrar okuyabileyim.
Hakim veya savcı da olsanız ,bu görüşünüzün ne kadar yanlış olduğunu bir gün anlayacak ve bizlere yaptığınız haksız eleştiriden dolayı da üzülecek hatta utanacaksınız.
Hakim ve savcıların keşfe ,morga, trafik kazalarına yetişmesi diye bir durum 10 yıllık meslek hayatımda hiç görmedim. Trafik kurallarını çiğneme hakkı verilecek derecede bir görevlerinin olmadığını hepimiz bilmekteyiz.
Hakimlerin özel yaşantılarında trafik kurallarına uyması ise zorunluluktur . Uygulamalarda hakim veya savcı kimliğini göstererek bir trafik denetiminden ve cezasından kurtulmaları ise kendi ayıpları olacaktır.saygılarımla Av.Murat Çağlar
Old 25-05-2002, 03:42   #25
coolhandluke

 
Varsayılan

Öncelikle hakim olduğumu belirterek başlıyorum:Bir hakimin bir savcının trafik kurallarından bağişıklığı doğrumu değil mi sorusu aslında bizim uygar toplumun benimsediği kriterleri kabul edip etmeyeceğimizle ilgili.Ve bu soru aslında sadece hakim ve savcılarla ilgili değil tüm devlet hatta meslek kuruluşları sebebiyle etkinlik kurmuş avukat doktor muhendisler vd. leri ile ilgili.Eğer bizim uygar ve medeni toplum olma yönünde bir isteğimiz bir çabamız varsa bu tür eski yüzyılda kalmış bakış açısını bırakmamız ve yapılan işleme de kılıf bulmaktan vazgeçmemiz lazım. Trafik kurallarını hakimin savcının olmadığı gibi hiç kimsenin çiğneme özgürlüğü olmamalı.Yargıtayın kararıda zaten bildiğim kadarıyla bu yönle ilgili değil koğuşturma ile ilgili.Ancak yine de burada görev kavramının oldukça geniş yorumlandığı kanısındayım.Olayın diğer boyutunda ise hakim ve savcılarla ilgili bu kararın tartışılması tabii ki doğrudur.Ancak yorumlar hemen hemen buna benzer vakaa da olduğu gibi alınış tarzıyla biraz abartılıdır.Çünkü bugün bakan karşılamasına yetişmek için 90km hız konulan yerde 140 150 km hızla seyreden valinin makam aracı veya kaymakamın aracı veya başka bir bürokratın haberi bu tarzda pek ele alınmamadığı gibi bu şekilde de tartışılmıyor .Yİne buna benzer başka bir yorumda aristo isimli arkadaşın yazısında da görünüyor .Aynı haberi gazetede okudum.Ama başlık ile içerik pek birbirirni tutmuyor:başlıkta hakimi tanımamanın cezasının suç olup olmadığı müstehzi bir ifadeyle sorulurken aşağıda aslında hakimin kolundan tutulduğu ve bagıırılıp çağırıldığı yönünde müştekinin ifadesi bulunuyor:karar doğrudur yanlıştır o ayrı bir mesele (ki yanlışsa bile yargıtay safhası var)ancak haberin veriliş tarzı çok da sağlıklı değil.Aynı şekilde Bilecik bir olayda savcı ile polis arasında ki bir olayda ve yine muğla da bir hakim ile komsusu olan mühendis arasındaki olayda sadece olayın bir tarafının beyanlarını dinleyip onun üzerine de yorum getirerek bu tür bir sonuca ulaşıldığını okumuştum.Buna benzer bakış açısı her alanda var:BU sorunda hukuk kavramına hiç de alışkın olmamamız ve hukuku da istemememiz sadece çıkarlarımıza uyduğu zaman sahiplendiğimiz bir alan olarak bakmamızdan kaynaklanıyor.Böyle olunca da hakim olsun savcı olsun avukat olsun hukukçunun pek de değerinin bulunmadığını gösteriyor.Bunun sonucunda Danıştay hakim savcının protokoldeki yeri üzerinde karar verince idare uygulamamak için binbir türlü bahane bulduğu gibi bazı askeri yetkililer bu kararı'' kendi haklarında karar almışlar ''seklinde( Ki danıştayın anayasal yetkisi)karşılayabiliyor.Yani hakim savcı olunca idarenin dışında olacaksın hakkını arayamayacaksın lehine karar çıkınca da zaten siz hakimsiniz denilecek.E nerede hak aranacak ıtalyan mahkemesınde mi ıngiliz mahkemesinde mi.Öte yandan profesörler de cumhuriyetin hiç bir döneminde hakimlerden aşağı maaş almadı şimdi maaşlarımız aşagıya düştü diyecek.Ancak bahsedilen maaşlar sadece bütceden karsılanan maaslar olacak dıger ek gelirler ders ücretleri söz konusu olmayacak.(ayrıca neden illa hakım savcı maası kıstas alınır bılmem. Yoksa profesorlerın dusuk maas aldıgı hatta asıstanlara cok buyuk adaletsızlık yapıldıgı malum ıken nıye kıstas olarak bu soylenir.hakım savcıdan az ya da cok para almak bu kadar onemlı midir ? Herbırın akademık karıyerı olan ınsanlar emeklerının karsılığını herhalde belırleyıp kı bu herkesten fazla da olabılır ona gore maaşlarını artırılması için bır çaba gösterebılırler.Kaldıki biz cok mu maaş alıyoruz sanki !devletın sagladığı ek gelırlerde hesap edılırse ögretmenler bazı kamu kurumlardakı muhendısler asıstanlar dışında benımle devlet te aynı çalışma süresine sahip birçok üniversite mezunu grup benden fazla maaş alıyor)Yahut THY ile ilgili yeni düzenleme yapılmadan önce ohal bölgesinde yapılan ucuşlarda cogu kamu personelıne %50 indirim yapılırken hakime savcıya %20 olacak veya ohal tazmınatını diğer personele göre çok düşük seviyede tutulacak ondan sonra yargıya üç kuvvetten biri yakıştırması yapılacak adliyeye kağıt verilmeyecek katip alınmayacak bina verilmeyecek bilgisayar alınmayacak hakim savcı katip her biri başka bir ülkede doğal hukuk müzesi olarak kullanılabılecek kosullarda nuh'u nebiden kalma daktıloyla , kırık kürsülerle ordan burdan toplama masa sandalyeyle dögüşüp çalışacak OHAL de herkesın koruması varken veya bı sekılde korunurken her turlu sucluyu sorgulayan tutuklayan ifadesini alan hakim savcı yalnızca ve sessızce evine gidecek ve de bunlardan sonra hakım savcıya birde ayrıcalık tanınmış olacak ,kusura bakmasın herkes ayrıcalık arıyorsa gözlerini başka noktaya çevirsin.Çok daha dikkat çekici ayrıcalıklar görecektir.Tabii tüm bunlar da hakim savcının dokunulmaz olması ve de suç kabahat işleme özğürlüğü olması gibi bir görüşe bahane olmamalı çünkü eğer insanların kişisel hak ve özgürlükleri hürriyeti ve maddi varlıkları hakkında karar verıyorsan ve bu tur yetkılerle devlet tarfından donatılmışsan diğer mesleklere göre daha sıkı kuralların ve otokontrolun varlığını da kabul etmelisin.Çünkü insanlara kanunlar çerçevesinde'' sen suçlusun: 3 yıl, 10 yıl 24 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldın'' diyebiliyorsan çok ufak kabahatleri bile kendine hak olarak görmemelisin ki kendi karşına gelen insanların , hakkının zayii olmayacagı yonunde en ufak bır suphesı bıle olmasın.Ancak toplumun da benim paramı çaldılar beni yaraladılar veya haksızlıga ugradım diyerek hak aradıgı ve başvurduğu insanlara sıradan vatandaş gibi bakıp ''hakimi tanımamak suç mu'' gibi yorumlarla olayın özünü bilmeden önyargılı yorumlarla bakmaması lazım.Çünkü hakim savcı olarak atadığın insana hem adaleti sağla ,haklının hakkını en güçlü insanlara menfaatlere hatta bazen devlete karşı bile koru dıyeceksin ,ondan sonra da hiç bir güç vermeyeceksin veya onun görevini yaparken işini kolaylaştırmayacaksın.
Old 28-05-2002, 18:47   #26
haralambos

 
Varsayılan

Hakim ve savcılara idari mahiyette trafik cezası verilememesi hakim ve savcıların özlük mevzuatından kaynaklanmaktadır. pozitif bakımdan yanlış olmayan bu uygulama olması gereken hukukla da çelişmez. Kolluk kuvvetlerinin adli amiri konumunda olan bu kişilere kendi memurlarının ceza kesmesini düşünmek komiktir. Pek çok istismara da neden olabilir. Uygulama aynı zamanda enazından sembolik olarak yasakoyucunun yargı erkine olan güvenini göstermesi bakımından önem arzetmektedir. Dünyanın her çağdaş sisteminde yargı mensuplarına geniş yararlanmalar verilmekteyken, toplumsal zorunluluktan doğan bu farklılaşmayı anayasal eşitliğe ters kabul etmek yanlış olacaktır. Kurallara uymayan bir hakimi hiçbir hukuk düzeni tasarlayamaz. Oluşagelen ihlaller ise bu uygulamanın kaldırılması için meşruiyet vermez. Ayıp hukukkun sağladığı farklılaşmayı hazmedemeyen kamu görevlisinindir. Saygılarımla...
Old 28-05-2002, 21:06   #27
aristo

 
Varsayılan Sayın Haralambos,

Bu ne biçim bir mantıktır? sayın haralambos,

Alıntı:
pozitif bakımdan yanlış olmayan bu uygulama olması gereken hukukla da çelişmez.


Alıntı:
Kolluk kuvvetlerinin adli amiri konumunda olan bu kişilere kendi memurlarının ceza kesmesini düşünmek komiktir.


Alıntı:
Ayıp hukukkun sağladığı farklılaşmayı hazmedemeyen kamu görevlisinindir.



1-Trafik polisi,sizin mantığınızla düşünerek
komiser,emniyetmüdürü,kaymakam,vali,hakim,savcı gibi amirlerine trafik cezası kesemez,trafik polisi;yasa koyucu olarak gördüğü milletvekillerine trafik cezası kesemez,hatta trafik polisi,bunların selamını getiren şahıslara,
"haritadan yer beğen" diyebilecek güçte hisseden zat-ı muhteremlere de trafik cezası kesemez
Trafik polisi kimlere ceza kesebilir?..
Trafik polisi olmak istemezdim,kolay iş değil hani!

Düşünün,gecenin bir saatinde insanların can güvenliği için görev yapıyorsun,zilzurna bir şahıs trafik kurallarını altüst ediyor arabasını güçlükle durduruyorsun gerekli kontrolleri yapmak ve önlemleri almak istiyorsun,bu şoför kesinlikle cezayı haketti diyorsun ama şoför,size hiç bir şey yapmanıza ve söylemenize izin vermeden kimliğini göstererek;"ben falan yerin hakimiyim"diyor, içiniz cız ediyor,"özür dilerim hakim bey,lütfen devam edin"diyorsunuz.


2- sayın haralambos, lütfen ulaştığınız sonuçların hukuki dayanaklarını ve felsefesini açıklayınız yoksa , "Ayıp, hukukun sağladığı farklılaşmayı hazmedemeyen kamu görevlisinde" değil sizde kalacağını düşüneceğim.


3- Hukuk devletinde hiç kimse hukukun üstünde olamaz.


saygılarımla.
Old 30-05-2002, 22:49   #28
aristo

 
Yeni Fikir

Adalet Bakanlığı web sitesinden (Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden) alınmıştır:

Alıntı:

Son zamanlarda basın ve yayın organlarında, hâkim ve Cumhuriyet savcılarının işledikleri ileri sürülen trafik suçlarının cezasının bulunmadığı şeklinde haberlere yer verildiği, bazen de bu konuda hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile trafik görevlileri arasında yersiz tartışmalara girildiği Bakanlığımıza intikal eden bilgilerden anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 114’üncü maddesinde trafik suç ve ceza tutanaklarını düzenlemeye yetkili olanlar, 121 inci maddesinde de anılan Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri düzenlenmiş bulunmaktadır.

Öte yandan; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93 üncü maddesine göre; “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma, ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcısı ile sorgu hâkimine ve son soruşturma o yer ağır ceza mahkemesine aittir.

Adalet Bakanlığı merkez kuruluşundaki hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma Ankara Cumhuriyet savcısı, sorgu hâkimi ve ağır ceza mahkemesine aittir.”

Bu bakımdan; Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan suçlardan hâkim ve Cumhuriyet savcıları tarafından işlenildiği iddia edilenler hakkında trafik görevlileri eylemi tespite yönelik tutanak düzenleyebileceğinden; adı geçen görevliler tarafından trafik suç ve ceza tutanağı düzenlenmesi hâlinde yersiz tartışmalara girilmeyerek, gerektiğinde bu tutanaklara karşı yasal yollara başvurulmasını, ancak bu tür suçları işleyenler açısından Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93 üncü maddesine göre yasal gereğinin yerine getirilmesini, keyfiyetin yargı çevrenizdeki Cumhuriyet başsavcılıkları ile bilgileri bakımından mahkemelere de duyurulmasını rica ederim.


Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK

BAKAN
Old 31-05-2002, 17:16   #29
üye605

 
Varsayılan Trafik Kuralları Hepimizin İçindir

Sayın Arkadaşlarım,

Geçtiğimiz aylarda Emniyetten Türkiyede 2001 yılındı meydana gelen kazalarda yaklaşık olarak 4000 kişinini hayatını kaybettiği konusunda bir açıklama yapıldı.Şunu hemen belirteyim ki bu rakam işin başındaki kişilerin kendilerini çalışıyor göstermek için budadıkları bir rakam( bu benim şahsi fikrimdir ).Ülkemizde meydana gelen trafik kazalarındaki maddi hasarlarla 24 tane hastane yapılabilmektedir.

Bu kadar bir maddi zarara ve insan kaybına sebep olan trafik kazalarını azaltmanın en iyi yolunun ise Finlandiyada yapılan bir araştırma "denetimden ve denetim sonundaki kişilerin algılanan yakalanma riskinin artırılmasından" geçtiğini belirtmiştir.

Şüphesizki bu kadar büyük bir faydası olan denetimden denetimler sonunda yazılacak olan cezadan halkın ileri gelenleri (toplumun temeli) olan bizlerin kaçması (çekinmesi) yersizdir.Yapılan bir hatanın bizim veya bir başkasının hayatına kaybetmesine sebeb olabileceğini bilmek lazımdır.

Bu sebeble bütün meslektaşlarımı bize hatalarımızdan dolayı yazılacak olan cezaları kabullenmeye davet ediyorum.Neticede kendi hür irademizle yaptığımız bir hatanın cezasını çekmekteyiz.

Arkadaşlara çalışmalarında Başarılar..
Old 24-05-2006, 10:02   #30
avTTT

 
Varsayılan TÜm Mesajlari Okuyamadim Ama...

sayın hakimlerin kürsüde ve herkesten yüksekte oturmalarını eşitliğe aykırı bulmak nasıl yanlış olusa,cezai müeyyideyi gerektiren bir fiili işleyeni sırf sıfatı nedeni ile cezasız bırakmak da o kadar yanlış olur diyorum.Yargıçlar adaleti ve devleti temsil ederler. yargıçlık sıfatı hiç bir hukuka aykırı fiil için cezasızlık sebebi OLAMAZ ...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hâkim ve savcılara 'töre' genelgesi Y£LİZ Hukuk Haberleri 0 04-02-2007 18:55
Hakim ve savcılara çocuk psikolojisi dersi verilecek faruksa Hukuk Haberleri 1 25-12-2006 11:48
Hakim Ve Savcılara İş Takipçiliği Uyarısı??? tiny lady Hukuk Sohbetleri 7 11-07-2003 22:15
Türkiye'de Özürlüye Tanınan Hukuki Haklar bilgilerinize Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 03:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07445312 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.