ölüm-mal rejimi tasfiyesi-mirasçıların durumu

Herkese Merhabalar.
Sorum pek çok meslektaşımızın farklı değerlendirdiği türden.
Edinilmiş mal rejimine tabi bir evlilikte, eşlerden birinin vefatı halinde, sağ kalan eş üzerine kayıtlı mallara ilişkin olarak, vefat edeninin mirasçıları mal rejimi tasfiyesi prosedürünü işletebilir mi? Kanun mirasçılara mal rejiminin tasfiyesini isteme hakkı veriyor. Bu hüküm vefat eden kişi adına kayıtlı mallara münhasır mıdır yoksa tüm edinilmiş malları kapsar mı?

Ölüm, mal rejimini sona erdiren nedenlerden biri.
Ölen eşin mirasçıları, diğer eşin sahibi bulunduğu edinilmiş mal niteliğindeki mallardan murislerinin alacağı niteliğinde bulunan payı talep edebilirler diye düşünüyorum. Miras bırakanın mal varlığı sadece mevcut mallar değildir ki, her tür alacak hakları da aktif ve pasifiyle birlikte terekeye intikal ettiğine göre, edenilmiş mal rejiminden kaynaklanan alacak haklarıda mirasçılar tarafından talep edilebilir. Aksine yorumda;
sağ kalan eşe ait malları edinilmiş mal statüsünden çıkarmış oluruz.

Yanıtınız için teşekkür ederim. Sorum bilhassa eşlerin ortak olmayan çocukları olduğu durumlarda daha fazla önem arzediyor.
Bazı meslektaşlarımız mirasçıların ancak muvazaa nedeniyle tenkis davası açabileceğini düşünüyor.
Emin olduğum bir konu var ki o da belirttiğiniz üzere kişisel ve edinilmiş mallar belirlendikten sonra mal rejiminin tasfiyesi sonucu ortaya çıkan değerin terekeye dahil olduğu. Böyle bir durumda örnek olsun sağ kalan eş adına kayıtlı olan mal önce tasfiyeye girerek terekeye dahil oluyor. Sağ kalan eş çocuklarla birlikte mirasçı oluyor. Böylelikle malın yarısı dışında(miras nedeniyle) 1/4'üne sahip oluyor. Yani otomatikman %75 hisseye sahip olmuş oluyor. Bu yorum bana çok zorlama geliyor ve bir türlü tatmin edici bir netice alamıyorum.

Sayın Meslektaşlarım,

Konuyu derinlemesine araştırınca Sn. Nurten Kozan'ın yanıtının doğru olduğunu öğrenmiş oldum.Ancak 1 senelik süreyi unutmamak gerekiyor. Kısaca mal rejimi tasfiyesi hükümleri miras hükümleri ile iç içe geçmiş durumda. Bu konuda mahkemelerimizde yeni yeni uygulamalar ile karşılaşıyoruz.

Merhaba.Burada 3 aşamalı bir tasfiye olacaktır.
1) (evlilik tarihi 01.01.2002 den önceyse ve o dönemde alınan mal varsa, başka bir mal rejimi seçilmemişse, mal ayrılığı hükümlerine göre tasfiye edilecektir.
2)01.01.2002 den sonra alınan mallar da edinilmiş mallara katılma rejmine göre tasfiye edilecektir.Bu tasfiye sonucunda ölen eşin, edinilmiş ve kişisel malları (yani terekesi) tespit edilecektir.
3) ondan sonra bu tereke, miras hükümlerine göre tasfiye edilecektir diye düşünmekteyim.Saygılar

Konu ile ilgili olarak bir soru yöneltmek istiyorum; evlilik birliğinin devamı sırasında eşlerden birisinin ailesi kendisine bir taşınmaz almış olsa, taşınmaz alındıktan sonra bunun taşınmazın maliki gözüken eşin kişisel malı kabul edilmesi için(diğer eş vefat ettiğinde taşınmazın terekeye dahil olmaması için) eşler arasında yapılabilecek bir sözleşme var mıdır ?

Ölümden sonra mal rejiminin tasfiyesi;
Eşlerin, evlilik birliği süresi içerisinde
1.743 sayılı TMK mal ayrılığı rejimi döneminde edindikleri
mallar yönünden; Katkı Payı Alacağı( 1953 YİBK),
2.4721 sayılı TMK edinilmiş mallara katılma rejimi
döneminde edindikleri mallar yönünden;Katılma alacağı ve
Değer artış payı alacağı(TMK md.227. 236),
3. 4721 sayılı TMK edinilmiş mallara katılma rejimi
döneminde edindikleri veya 743 sayılı TMK döneminde
edinilmiş olup da edinilmiş mallara katılma rejimine
kayden malik eşin kişisel malı olarak giren mallar
yönünden;Değer artış payı (TMK md.227,230),

Sağ kalan eş ve murisin mirasçıları tarafından Aile Mahkemesinden talep edilir(TMK md.225/I).

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesinde zamanaşımı; Mal rejimi eşlerden birinin ölümü ile sona ermişse, bu konuda 4721 sayılı TMK'nda zamanaşımı düzenlenmediğinden, genel 10 yıllık zamanaşımına tabidir (TMK md.5, BK md.125).

Sağ kalan eş;
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş murisin üzerine kayıtlı mallar yönünden; Mal rejimi tasfiye edilerek, murisin terekesinden veya miras paylaşılmış ise payları nispetinde mirasçı-lar dan Katkı Payı, Katılma Alacağı ve Değer Artış Payı Mahkeme tarafından tespit edilerek sağ kalan eşe ödenmesi hükme bağlanır.

Mirasçı-lar;
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş,sağ kalan eşin üzerine kayıtlı mallar yönünden; Mal rejimi tasfiye edilerek,sağ kalan eşten, eğer miras mal rejimi tasfiye edilmeden paylaşılmış ise, mirasçıların Katkı Payı, Katılma Alacağı ve Değer Artış Payı alacakları sağ kalan eşin almış olduğu miras payından mirasçıların mal rejiminden doğan payları nispetinde tespit edilerek mirasçı-lara ödenmesi hükme bağlanır.

Cevabınız için çok teşekkür ediyorum AV.PO fakat ben soruyu yanlış ifade ettim sanıyorum. Sorum şu; eşler arasında evlilik birliği devam ederken karının ailesinin satış yolu ile kızlarına aldığı ev üzerinde(bağışlama vs. olmadığı ve ev 3. kişişden alındığı için edinilmiş mal durumunda)kocanın vefatı halinde kocanın eski eşinden olan çocuklarının hak iddia etmemesi için; kocanın sağlığında yapılabilecek her hangi bir anlaşma var mıdır? tek çözüm mal ayrılığı rejimine geçmek midir ?

Alıntı: Yazan Avukat22 Konu ile ilgili olarak bir soru yöneltmek istiyorum; evlilik birliğinin devamı sırasında eşlerden birisinin ailesi kendisine bir taşınmaz almış olsa, taşınmaz alındıktan sonra bunun taşınmazın maliki gözüken eşin kişisel malı kabul edilmesi için(diğer eş vefat ettiğinde taşınmazın terekeye dahil olmaması için) eşler arasında yapılabilecek bir sözleşme var mıdır ?

Sorunuz genel olduğundan olasılıklarla cevap yazmanın daha yararlı olacağı kanısındayım.

Evlilik birliğinin devamı sırasında eşlerden birinin ailesi kendisine bir taşınmaz almış olsa, taşınmaz kişinin yasa gereği Kişisel Malıdır. (Bağış, hibe)

Ancak,bu taşınmazın tapu kaydı Bağış, hibe değil ise kişi bu taşınmazın edinilmesini ailesinden gelen miras,bağış vb. bir gelir ile ödediğini ispatlamak zorundadır (TMK md.222/I).

Bu gerçeği İspatlayabildiği sürece de kişisel malı olarak kalır. Ancak ileride ispatlamakta zorluk çekeceğini düşünüyorsa, eşi ile Noterde bu malın Kişisel malı olduğuna dair bir sözleşme yapması veya Mal Ayrılığı Rejimini seçmesini tavsiye etmenizi öneririm.

Sağ kalan eşin üzerine kayıtlı kişisel malı veya edinilmiş malı muris eşin terekesine kesinlikle dahil olmaz. Ancak, bu taşınmaz sağ kalan eşin Kişisel malı ise murisin bu malın edinilmesinde, iyileştirilmesinde ve korunmasında yapmış olduğu katkı payı veya eğer taşınmaz Edinilmiş mal ise, Katılma Alacağı ve varsa Değer Artış Payı Alacağı miktarları miras bölüşülmemişse mirasçıların payları oranında bölüştürülmek üzere Terekeye, miras bölüşülmüş ise mirasçılara ödenmesine karar verilir.

Alıntı: Yazan Avukat22 Cevabınız için çok teşekkür ediyorum AV.PO fakat ben soruyu yanlış ifade ettim sanıyorum. Sorum şu; eşler arasında evlilik birliği devam ederken karının ailesinin satış yolu ile kızlarına aldığı ev üzerinde(bağışlama vs. olmadığı ve ev 3. kişişden alındığı için edinilmiş mal durumunda)kocanın vefatı halinde kocanın eski eşinden olan çocuklarının hak iddia etmemesi için; kocanın sağlığında yapılabilecek her hangi bir anlaşma var mıdır? tek çözüm mal ayrılığı rejimine geçmek midir ?

Elbette var. Ancak Bu durumun Muvazaaya çok açık bir durum olduğunu bildiğinizden eminim. Bu nedenle,tavsiye edeceğim belgenin hazırlanması ve konu evin bedelini ödeyen ailenin tapu tescil tarihinde (en azından bu tarihe yakın bir tarihte) bu bedel nispetinde bir meblağı bankadan çekmiş olduklarını gösterir bir dekont ve veya eski malikle kadının ailesi arasında konu evin satış sözleşmesi (Kapora ve satış bedeli üzerine), bedelin kendileri tarafından ödeneceği ancak tapu kaydının kızları adına yapılacağı konusunda şahitli bir sözleşme gibi belgeler lede desteklenmesi gerektiği kanısındayım.

Eşlerin yapması gereken ise; Kocanın eşi ile birlikte Notere giderek konu evi bedelinin tamamının eşinin ailesinin eski malike ödeyerek kızları adına tescil edildiğini bu itibarla, konu evin eşinin Kişisel Malı olduğunu beyan ve kabul etmesi ve bunu düzenleme şeklinde yaptırması gerekir.

Ancak, daha önce de belirttiğim gibi sağlam kanıtlarla desteklenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde,
Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemez.


"Tek çözüm mal ayrılığı rejimine geçmek mi?" Sorunuzun cevabı ise; Artık çok geç Çünkü,konu mal edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken edinilmiş. Şu andan itibaren mal ayrılığı rejimine geçil se de bu tarihten itibaren edinilen mallar bu rejime tabidir. Mal Rejimi Tasfiyesi; Eşlerin evlilik birliği içerisinde tabi oldukları mal rejimleri tarihleri itibarı ile tabi oldukları rejime ilişkin hükümlere göre yapılır.

Cevabınız, emeğiniz için tekrar çok teşekkür ederim.
Muhtemelen bu sözleşmenin,kocanın eski eşinden olan çocuklarında mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu iddia edilecektir ve bizim elimizde ailenin parayı ödediğine dair kızları ve ailesinin bilgisi dışında bir belge ne yazık ki yok..
Bu durumda benim de aklıma müvekkile mal ayrılığı rejimini seçtikten bir süre sonra evi satarak yine belli bir zaman sonrası yeni bir mülk edinmesini tavsiye etmek dışında bir şey gelmiyor. Bu da kanunu dolanmak oluyor sanıyorum fakat iyiniyetli olarak yapılan aslında bağış olan işlemin yanlış sonuçlar doğurmaması için bulabildiğim başka çözüm yok

Merhabalar, başlık içerisinde tartışılan konuya benzer bir sorum olacak;

Müvekkil yakın bir tarihte vefat etti, geride önceki evliliğinden olan biri reşit, diğeri küçük iki çocuğu ve boşanmadan sonra evlendiği ve müşterek çocuğunun olmadığı bir eşi var.

2. eşi ile evliliği 01.01.2002 tarihinden sonra gerçekleşmiş ve bu evlilik sırasında kendi geliri ile eşinin üzerine alınan bir araç var.

Şu anda tapuda adına kayıtlı bir taşınmaz ile bu araç haricinde başkaca bir de binek motoru var. Tüm malvarlığı bundan ibaret.

Ayrıca piyasaya yüklü diyebileceğimiz miktarda borcu var. Bizim vekalet ilişkimiz ölüm nedeniyle sona erdi. Ancak müvekkilin geride bir boşandığı eşi ile ondan sahip olduğu iki çocuğu (biri reşit değil) ile sonradan evlendiği eşi var. Biz devam eden davalar için vekalet çıkaracağız ancak tam olarak nasıl bir yol izlemek gerekir? Hayatta kalan eş ile çocuklardan alınması şart, ancak önceki eş de küçük yaştaki çocuğun velisi sıfatıyla vekalet vermek durumunda olacak.

Ayrıca, müvekkilin 2. evliliğinde eşine kendi geliriyle satın aldığı ve ruhsatını onun üzerine kaydettirdiği araç konusunda çocukların hak sahipliği ne olur? Araç bölünemeyeceğinden satılıp parasının veraset ilamındaki payları oranında ödenmesini mi isteyecekler veya tereke için dava açıp sonucuna göre mi hareket etmek gerekecek?

Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.

Bu konuda bilgisi olan kimse yok mu

Alıntı: Yazan AV.PO. Ölümden sonra mal rejiminin tasfiyesi; Mirasçı-lar; Evlilik birliği içerisinde edinilmiş,sağ kalan eşin üzerine kayıtlı mallar yönünden; Mal rejimi tasfiye edilerek,sağ kalan eşten, eğer miras mal rejimi tasfiye edilmeden paylaşılmış ise, mirasçıların Katkı Payı, Katılma Alacağı ve Değer Artış Payı alacakları sağ kalan eşin almış olduğu miras payından mirasçıların mal rejiminden doğan payları nispetinde tespit edilerek mirasçı-lara ödenmesi hükme bağlanır.

SELAMLAR

Aynı sorun şu an bende de var. Bu söyleminize ilişkin herhangi bir hukuki dayanak veya yargıtay kararı bulamadım.

Alıntı: Yazan nazanoz Herkese Merhabalar. Sorum pek çok meslektaşımızın farklı değerlendirdiği türden. Edinilmiş mal rejimine tabi bir evlilikte, eşlerden birinin vefatı halinde, sağ kalan eş üzerine kayıtlı mallara ilişkin olarak, vefat edeninin mirasçıları mal rejimi tasfiyesi prosedürünü işletebilir mi? Kanun mirasçılara mal rejiminin tasfiyesini isteme hakkı veriyor. Bu hüküm vefat eden kişi adına kayıtlı mallara münhasır mıdır yoksa tüm edinilmiş malları kapsar mı?

ölen eşe ait edinilmiş mal yok ise ve edinilmiş mal veya mallar sağ kalan eşe aitse katılma alacağı karşılıklı olmadığı için tasfiyeye (MK236)ve hesaplamaya dahil olmamalı. Aksi halde MK 236 sebebiyle sağ kalan eşin eşine ait miras hakkı anlamsız kalır veya azalır. Halbuki sağ kalan eşin miras payı saklı paydır. Bu pay, MK 236 sebebiyle bizzat kanun tarafından anlamsız hale getirilmiş oluyor. MK 236 karşılıklı katılma alacağının mevcut olması halinde uygulanmalıdır. Aksi halde kadının emeği ve kazancıyla sahip olduğu mal bakımıından ölen eşin mirasçıları hak sahibi olacaklardır ki bu da kanunun ruhuna aykırıdır