Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukat tutma zorunluluğunun getirilmesi

Yanıt
Old 25-01-2013, 15:47   #1
SHODAN

 
Önemli Avukat tutma zorunluluğunun getirilmesi

AVUKAT TUTMA ZORUNLULUĞUNUN GETİRİLMESİ:
Yargıda meydana gelen iş yükünün önemli bir bölümünü avukat tutmadan açılan davalarda tarafların hukuki bilgisizliği yüzünden yaptıkları yanlışlar neden olmaktadır. Davaların avukat eliyle yürütülmesi durumunda birçok dava da hukuk bilgisi eksikliğinden kaynaklanan yanlışların önüne geçileceği için yargıda davaların uzaması ve dosya birikmesinin önüne geçilebilir. Avukat tutma zorunluluğunun getirilmesi başlangıçta hak arama özgürlüğünün engellenmesi olarak görülse de hukuk bilgisi zayıf toplumlarda zorunlu hukuki yardım hak arama özgürlüğünü güçlendiren bir uygulamadır. En çok karşılaştığımız durumlardan biri adli yardım hizmeti almak için başvuran talepçilerin büyük bir kısmının davasını önceden açmalarıdır. Duruşmaya çıktıktan sonra delillerin verilmesi, tanık gösterilmesi, tanık ücretinin yatırılması, getirtilmesi gereken belge ve bilgilerin neler olduğunun mahkemeye bildirilmesi gibi ara kararlar alınmaya başlayınca davayı açan kişi bunları yapamayacağını anlayıp adli yardım talep etmek durumunda kalmaktadır. Bu durum yargılamanın uzaması için başlıca bir neden olmakla birlikte eğer dava yanlış ya da eksik açıldıysa adlı yardım hizmetinden faydalanan kişinin hak kaybına uğramaması için görevlendirilen avukat ya ileride başkaca bir konu yüzünden kullanmak zorunda kalacağı ıslah hakkını kullanmak ya da yeni bir dava açıp iki davayı birleştirmek durumunda kalmaktadır. Bu durumda hem yargılama uzamakta hem ikinci bir dava sebebiyle yargıda yeni bir dosya açılarak iş yükü artmakta hem de adli yardımdan ek yetki ile yine dava açmak sorunda kalan avukata adli yardım ödeneğinden ikinci bir avukatlık ücreti ödenmektedir. Hâlbuki avukat tutma zorunluluğu getirilecek olursa bu durumların hiç biriyle karşılaşılmaz. Bu sebeple yeni yürürlüğe girecek olan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davada Kanuni Temsil” başlıklı 52. maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmelidir.

“Dava ehliyetine sahip her şahıs, adli ve idari yargıdaki her türlü davasını ancak baroya kayıtlı bir avukat aracılığı ile açabilir ve açılmış bir davayı avukat aracılığı ile takip edebilir. Avukat aracılığı ile açılmamış olan davalarda davacıya açılmış davalarda da davalıya bir avukatla kendini temsil ettirmesi için bir sonraki duruşmaya kadar süre verilir. Eğer verilen süre içinde davacı davasını takip edecek bir avukat bildirmezse dava açılmamış sayılır. ”
Old 25-01-2013, 17:46   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

...Tasarının 76 ncı maddesinin görüşmeleri sırasında, davalarda, tarafların avukat ile temsil edilmesi zorunluluğunu içeren aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik önergesi verilmiştir.

“Yargılamayı yöneten hâkim, taraflara hiçbir şekilde lojistik destek sağlayamaz. Onun tarafsız kalması zorunluluğu, bunu icab ettirir.

Avukatsız takip edilen davaların öyküleri “hukuk bilmezliğin yol açtığı kayıplar”la doludur.

İddia, savunma ve delillendirme, her şeyden önce bir hukuk işidir. Avukat, davaya konu olmuş olayların hukukunu bilen, araştıran, yeniden yorumlayan ve müvekkilinin menfaatini hukuk terazisine taşıyan savunma adamıdır.

Dünyadaki gelişim Dava, ancak hukuk yoluyla sonuçlandırılabilecek bir iddia ve savunma terkibidir. Talep konusu hakkın varolup olmadığı, korunmaya değer bir yanının bulunup bulunmadığı, çetin bir hukuki mücadeleyle ancak ortaya çıkabilecektir. Çizgisi, davada avukatla temsil zorunluluğu eksenindedir. Mukayeseli hukuk, zorunlu avukatlığa geçişin emsalleri ile doludur. Esasen yürürlükteki hukukumuz kısmi bir zorunluluğu düzenlemiş bulunmaktadır (Avukatlık Kanunu m.35 /II).

Önergedeki istisnalar, birer geçiş dönemi hükümleridir. Tarafı avukat olan davalarda bu tür zorunluluğun mantığı kalmamaktadır.

Zorunlu avukatlığa yol açan gerekçeler, özellikle hakkın korunmasını esas alan savunma ilkesi ile anayasanın bu doğrultuda yeniden keşfedilecek anlamı birlikte değerlendirildiğinde, Anayasaya aykırılık sorunu ile karşı karşıya olmadığımız söylenebilir (Any. m.36,90, İHAS.m.6).

Alman Anayasa Mahkemesi, zorunlu avukatlığın Anayasaya aykırı olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Öte yandan zorunlu avukatlık çözümünde adli yardımın işlevsel önemi unutulmamalıdır.

Yeni uygulamanın, avukatlık kalitesi ve avukatın sorumluluğu konusunda gelişimi zorlayan baskı oluşturacağı açıktır. Bu konuda Türkiye Barolar Birliğinin ve Baroların geleceğe yönelik görevleri göz ardı edilemez.”

Gerekçeler doğrultusunda madde metninin,
“Avukat ile temsil zorunluluğu
MADDE 76- (1) Dava ehliyetine sahip olan herkes, davasını ancak bir avukat aracılığıyla açıp yürütebilir. Kendisine dava açılan kişinin dahi avukatla temsili zorunludur. Bu hükmün uygulanması için tarafın avukat olmaması şarttır.

(2) Birinci fıkra hükmü, kanun yolunda da uygulanır.

(3) Şahıs varlığına ilişkin dava ve işler ile değeri ellibin Türk Lirasının altında olan davalarda yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanmaz.”

şeklinde değiştirilmesi teklif edilmiş, ancak avukatla temsil zorunluluğunun çeşitli kanunlarda değişiklik yapmayı gerektirmesi ve asıl olarak Avukatlık Kanununda düzenlenmesinin daha uygun olacağı gerekçesi ile önerge reddedilmiş ve madde teselsül nedeniyle 77 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir..." http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=10092
Old 25-01-2013, 21:09   #3
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Bunu geliştirebiliriz:

1- Kişi aracını kendisi kullanamaz, mutlaka bir şoför tutmalıdır,
2- Hiçkimse evinde pasta yapamaz. Pasta, pastahaneden alınmak zorundadır,
3- Terziden başka hiç kimse sökük dikemez,
....
Old 26-01-2013, 09:15   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Avukatlık hizmetinden yararlanmak…
Yasa zoruyla mı !?


1.“Yargıya, Adalete Duyulan Güven” : !?

2.Avukatlara duyulan güven:
“…Türkiye'de güvenin en fazla azaldığı meslek grupları da hakimler ve avukatlar. 2009 yılında hakimlere güvendiğini belirtenlerin oranı yüzde 83 iken bu oranın 2010 yılında yüzde 62'ye geriledi. Aynı şekilde 2009 yılında avukatlara güvendiğini belirtenlerin oranı yüzde 70 iken söz konusu oran bu yıl, yüzde 49'a düştü. …”
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=99250

3.Avukatlık hizmeti:

3.1.“Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir” hükmü (Av.K.m.164/son birinci cümle) iptal edilmelidir.

3.2.“Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanunu'nun 272.maddesinde (6102,m.332) ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır.” Hükmü (Av.K.m.35/3) iptal edilmelidir.

4.Görüş:

4.1.Avukatlık hizmetinden yararlanmak; avukata duyulan güven ve ihtiyaçla doğru orantılıdır.

4.2.Hizmetten yararlanmak yasal zorunluluk olmamalıdır.

4.3.Özellikle bireyin avukattan yararlanabilmesini sağlayacak ekonomik çözümler (hukuk sigortası gibi) üretilmelidir.
HUKUK SİGORTASI: Tıpkı sağlık, hırsızlık, yargın, kaza sigortası gibi "hukuk sigortası" olacak. Sigorta şirketleri aracılığıyla işleyecek sisteme göre, vatandaş aylık düzenli primler yatırarak hukuk sigortası yaptıracak. Hakkında dava açıldığında masraflar bu sigortadan karşılanacak. “
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/...ortasi-geliyor

Saygılarımla
Old 26-01-2013, 13:14   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın SHODAN;

Adli ve idari yargıdaki her türlü hukuki iş, işlem ve davanın mutlak surette avukatı vekil tayin etmek suretiyle gerçekleştirilmesi gerektiği ve uygulamanın, avukatlık yapanlar haricindeki her yurttaşa zorunlu kılınması gerektiği şeklindeki Sayın AKPUNAR'ın paylaştığı Anayasa tasarısının 76. maddesindeki düzenlemeye (çözümü Avukatlık Kanunu'nda yapılacak değişikliklere bırakılan) katılmıyorum.

Sayın METİN'in işaret ettiği gibi -gelişmiş birtakım ülkelerdeki uygulamaya paralel olarak- "hukuk sigortası" uygulamasına işlerlik kazandırılması görüşündeyim.

Saygılarımla..
Old 26-01-2013, 16:27   #6
Admin

 
Varsayılan

Devlet olarak bir kişiye ehliyet almadan araba kullanamazsın diyebilirsiniz. O kişi "sana ne, araba benim, can benim" diyemez, çünkü yetersiz bilgiyle araba kullanırken başkasının canına malına zarar verme ihtimali de vardır.

Ancak aynı kişiye "yetersiz bilgiyle kendi başına dava açamazsın" diyemezsiniz zira o davanın sonucu kendisini ilgilendirir, davanın kaybının kendisinden başkasına zararı yoktur.

O nedenle hukuk davalarında avukat tutulması zorunluluğu getirilmesi önerisine katılmıyorum. Herkes kendi davasının sonuçlarından kendi sorumludur, hukuk bilgisi eksikliği nedeniyle kaybederse o da kendi problemidir.

Bir kişiye hukuki yardım alma zorunluluğu getirmeyi bir kenara bırakalım, tıbbi yardım alma zorunluluğu dahi getirilmemiştir. Bir kişi hasta olsa dahi, -aklı başında olduğu sürece- tıbbı yardım almayı dahi hukuken reddedebilir. Kısaca devlet göz göre göre acı çekmeyi, hatta ölmeye karar vermiş bir kişinin dahi bu arzusuna saygı gösterirken, aynı kişiyi hukuki işlem yaparken profesyonel yardım almaya hangi gerekçeyle zorlayabilir?

Öte yandan profesyonel hukuki yardım almadığı için haklı davasını kaybeden milyonlarca kişi nedeniyle bu konunun kanayan bir yara olduğu noktasına da katılıyorum, çünkü hukuk bilgisi olmayan vatandaş adli/idari hukuk sisteminin işleyişi hakkında yanlış bir izlenime sahip. Vatandaş bir hukuk davası açtığında, devlete, dolayısıyla adalete, dolayısıyla hakime "sığındığını" zannediyor. Vatandaşın gözünde davasını açıp talebini devlete söylemesi yeterli, devlet tüm kaynakları ile kimin haklı, kimin haksız olduğunu araştıracak ve adaleti tesis edecek gibi yanlış bir izlenime sahip. Hukuk davalarında hakimin tarafsız bir dinleyici olduğu, tüm usuli işlemlerin belirli sırayla ve doğru zamanlarda yapılması gerektiği, aksi takdirde esasen en haklı kişi dahi olsa, davasını usulden kaybedeceğini bilmiyor ve başına bu geldiği zaman da adalete ve devlete olan güveni sarsılıyor. Kısaca sokaktaki vatandaş adli yargılamayı halen "kadılık" sistemi gibi işliyor zannediyor. Bu bence hukuk sisteminin en büyük kanayan yaralarından biri ve buna mutlaka bir çözüm bulunması gerekiyor, ancak çözümün avukat tutma zorunluluğu olduğu görüşüne de ben kendi adıma katılmıyorum.

Ben bu konunun çözümünün kamuoyunu bilgilendirme olduğunu düşünüyorum. En basitinden bir dava açıldığı zaman taraflara tebligat yapılırken, vekili olmayan tebligatların zarfı içine bu konuda kısa bilgi veren bir bilgilendirme yazısı konulabilir ve hukuk usulde hakimin maddi gerçeği sizin için bulup çıkarmayacağı, davayla ilgili işlemler doğru zamanda, doğru yerde yapılmazsa geçersiz görüleceği ve haklı davanızı kaybetmemek için bir avukattan yardım almanın iyi bir fikir olabileceği taraflara bildirilebilir. Aynı şekilde bu bildirim ilk duruşmaya katılan taraflara da hakim tarafından yapılabilir ve belki bildirim sonrası avukat tutmak isteyene 1 celse süre verilebilir. Örnekler çoğaltılabilir ve daha iyi bilgilendirme yöntemleri bulunabilir.

Vatandaşa hukuki sürecin işleyişi bu şekilde anlattıldıktan sonra yine de kendi davasını kendi takip etmek isteyene karışılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu noktadan sonra olası mağduriyetlerin sorumluluğu da dava sahibinin kendisine aittir.
Old 27-01-2013, 00:17   #7
SHODAN

 
Varsayılan

Bence kişinin yetersiz bilgiyle önce kendine daha sonra da kamuya zararı olmaktadır.

Hafif aksadığında tansiyonunu ölçtürtmek için doktora cebindeki paranın tamamını vermekten gocunmayan vatandaşın, yetersiz bilgiyle '' bende rahatça dava açar kazanırım avukat ne yapıyor ki '' mantığından uzaklaşması gerekmektedir.

Ülkemiz hukuk davalarındaki durumu ne güzel açıklamışsınız.

Profesyonel yardım alma olanağı varken bundan yararlanmayıp haklı davasını kaybeden birçok insan var. Bu insanlar sadece kendilerine değil bir noktadan sonra topluma ve adalet bilincimize de zarar veriyor.

Davaların uzaması ve uzayan davalar ile mahkemelerin iş yükünün artması gibi birçok olumsuz yansıması da var.

Elbette, kişinin kendi davasını avukatsız takip edememesi ilk işitildiğinde kulağa biraz sert geliyor.

Ama gerçekten düşünür müsünüz, sizce durum şimdi olduğundan daha mı kötü olurdu ?
Old 02-02-2013, 00:26   #8
nopasaran

 
Varsayılan

Kişilerin davalarında avukat tutmaları davaların seyrini büyük ölçü de olumlu yönde etkiler bu konu da kimsenin şüphesi yoktur, ancak avukat olmamasına rağmen çok iyi seviyede hukuk bilen kişiler de vardır.Genel bir zorunluluk getirmek bu anlamda mantıksız olacaktır.Ayrıca her insanın maddi durumu avukat tutmak için uygun olmayabilir bu durumda avukatlık giderleri nasıl karşılanacak.Ve yine her dava için avukat tutmaya gerek yok çok basit tek veya en fazla iki celsede sonuclanabilen davalar da vardır örneğin isim değiştirme davası, veraset ilamı gibi.Bence herkese avukat tutma gibi bir zorunluluk getirilmesinden ziyade toplumun hukuk bilgisinin geliştirilmesi yönünde politikalar üretilmesi ve bu yönde çalışmalar yapılması bence daha uygun olacaktır.Mesela kişilerin hukuk ve hak arama konusunda ilkokuldan itibaren seviye seviye eğitilmeleri, yetişkinler için devlet televizyonlarında yayınlar yapılması, bu konuda adalet bakanlığının çeşitli seminerler düzenlemesi stkların bu işlerin içine dahil edilmesi veya adliyelerde adli yardım büroları kurulması ve bu bürolarda görevli avukatların dava açmak isteyen kişilere dava konusu olay ile ilgili ön bilgilendirmede bulunmaları dava dilekçelerini hazırlamaları mahkeme ve süreç hakkında bilgilendirmede bulunmaları ve bu hizmetlerin ücretinin sosyal ve hukuk devleti ilkeleri gereğince devlet tarafından karşılanması gibi.Benim aklıma gelenler bunlar fikirlerimi beyan ederken bir hatam olmuşsa saygıdeğer hukukçu üstadlarımdan af dilerim.iyi çalışmalar
Old 02-02-2013, 11:44   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan SHODAN
Bu sebeple yeni yürürlüğe girecek olan [b][i]6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davada Kanuni Temsil” başlıklı 52. maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmelidir.

“Dava ehliyetine sahip her şahıs, adli ve idari yargıdaki her türlü davasını ancak baroya kayıtlı bir avukat aracılığı ile açabilir ve açılmış bir davayı avukat aracılığı ile takip edebilir. Avukat aracılığı ile açılmamış olan davalarda davacıya açılmış davalarda da davalıya bir avukatla kendini temsil ettirmesi için bir sonraki duruşmaya kadar süre verilir. Eğer verilen süre içinde davacı davasını takip edecek bir avukat bildirmezse dava açılmamış sayılır. ”

Öneri ile ilgili yukarıdaki eleştirilere katılıyorum. Özetle;
- Davalarda avukat gerekliliği durulması, toplumsal bilinçle ilgilidir.
- Tarafları hukukçu olan davalar için önerilen zorunluluğun gerekçesi yoktur.
- Hukukçu olmayanlar da kendi davalarını takip edebilecek kadar hukuki bilgiye ve deneyime sahip olabilir.
- Hukuki bilgisizlik nedeniyle hak kaybına uğraması olasılığı sadece o kişiyi ilgilendirir.
Vb.
Bunlar dışında önerinin eleştirilecek yönleri var:
- "Yürürlüğe girecek..." ibaresinden bu önerinin en az birbuçuk yıl öncesine ait olduğu anlaşılıyor. Zira HMK birbuçuk yıldır yürürlükte.
- HMK'daki düzenlemeye göre "sonraki duruşmaya kadar" ibaresi anlamsız kalıyor. Delillerin ve cevapların sunulması zaten duruşma öncesi yapıldığından, hukuki bilgisizlik nedeni ile bir hak kaybına uğranacaksa zaten duruşmaya dek bu gerçekleşmiş olacaktır. İdari yargıda ise çoğu durumda duruşma bile sozkonusu değil. Bu yüzden önerinin ilgili kısımları "dilekçenin reddi" yönünde değiştirilmelidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
3.yargı paketi ile borçluya ihtar zorunluluğunun getirilmesi ALAHUKUK Meslektaşların Soruları 3 20-07-2012 10:18
Anlaşmalı boşanma ve avukat tutma zorunluluğu Ruken0042 Meslektaşların Soruları 7 12-05-2012 07:43
Sermayesi 250.000 TL den yüksek anonim şirketlerin avukat tutma zorunluluğu senemü Meslektaşların Soruları 4 10-04-2010 11:50
Mülkiyeti Saklı Tutma Sözleşmesi Av.Dilek Salmankurt Meslektaşların Soruları 0 27-02-2008 09:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05470705 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.