Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Katilma Alacağinin 3.kişiye Yöneltilmesi

Yanıt
Old 21-10-2019, 20:05   #1
avturgayk

 
Varsayılan Katilma Alacağinin 3.kişiye Yöneltilmesi

Sayın Meslektaşlarıma bir soru sormak, görüş ve önerilerini almak istiyorum.
TARAFLARIN BOŞANMA DAVASI KESİNLEŞTİ. ( HENÜZ 10 AY OLDU)
EVLİLİK TARİHİ 2002 BOŞANMA TARİHİ 2019
Evlilik birliği için de eşlerden koca, 2016 yılında, karısının babasına air tamamen boş bir arsaya Temel den bir konut yapıyor. Konut anahtar teslimi bir inşaatçıya yaptırılıyor. Ve iş bu konutun tüm inşaat masrafları koca tarafından evlilik birliği içinde senetler ile ödeniyor ve resmi fatura da kesiliyor. yaklaşık dairenin maliyeti 200.000.00,TL 2016 yılında. ancak dairenin yapıldığı arsa, kadının babasına ait ve daire tamamlandıktan sonra tapunun koca ya da kadının adına tescil edileceği düşünülüyor.Ancak eşler 2 yıl boyunca bu daireyi müşterek konut olarak kullanmasına karşın, boşanma gerçekleşiyor. Aslında daire evlilik birliği için de eşlerin edinilmiş bir değeri, ancak tapu da tescil kadının babasının ( kayınbaba) adına kayıtlı. Burada kayınbaba lehine karşılıksız KAZANDIRMA söz konusu ve evlilik birliği için de edinilmiş maldan kayınbaba ( tapu onun adına olduğundan) yararlanmakta.
Şimdi ise soruma gelmek istiyorum; TMK 229 ve 241. maddelerinde düzenleme mevcut. katılma alacağının hangi şartlarda 3.kişilere yöneltileceği. Burada koca tarafından, kadına yönelik katılama alacağı davası açmak istiyoruz. Haliyle taşınmaz her ne kadar tamamen eşlerin evlilik birliği için de yapılmış olması tartışmasız ve belgeler ile sabit ise de, 3.kişinin de aile mahkemesinde açacağımız dava da davalı olarak mı göstermemiz gerekiyor, yoksa , davalı gösterilmeyip davanın kayınbabaya ihbarı ile, kadından katılma alacağının tahsili mümkün olmadığı ölçü de babasından mı 241. maddeye göre tahsili istenmeli
Daha önce böyle bir dava açmadım. Uygulamada da görmedim. Ancak TMK 229 ve 241. maddelerini yorumlarken yukarıda izah ettiğim yol ve yöntem ne derece sağlıklıdır, başka bir yöntem ve görüşü olan sevgili meslektaşlarımın öneri ve görüşlerini bekliyorum. öneri ve görüşlerin örnek yargıtay kararları ile desteklerseniz çok sevinirim. Şimdiden herkese çok tşk eder, saygılarımı sunarım.
avturgayk
Old 23-10-2019, 12:03   #2
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Meslektaşım; ben burada TMK 229 ve 241'in uygulanma alanı olmadığı kanaatindeyim. Zira; davalı eş tarafından yapılmış bir karşılıksız kazandırma mevcut değil. Çünkü; söz konusu ev yada arsa hiçbir zaman davalı eş üzerine geçmemiş.

Kanaatime göre; kayınpedere genel mahkemede sebepsiz zenginleşme davası açılması gerekli.

Aşağıdaki link ve kararın yol göstereceği kanaatindeyim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=33712


T.C YARGITAY
.Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2017/ 990
Karar: 2017 / 954
Karar Tarihi: 10.05.2017

YARGITAY KARARI
Kelime Ara

Ara

Temizle
Kopyala

Kaydet/Yazdır

Sık Kullanılanlar

Geri
Yargıtay Kararı
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “ alacak ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.05.2013 gün ve 2012/470 E., 2013/248 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 31.10.2013 gün ve 2013/16245 E., 2013/14934 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı dilekçesinde; davalılardan Engin’in eşi, diğer davalı ...’ın ise kayınpederi olduğunu, sonradan kayınpederinin olduğunu öğrendiği eve, birlikte oturduğu zamanlarda kalıcı masraflar yaptığını, bunlara ilişkin bir kısım faturaların bulunduğunu ileri sürerek masraflar için 20.000 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının taşınmazda 11.500 TL masraf ettiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03.10.2012 tarih ve 2012/14934 E-20521 K sayılı kararı ile özetle “...Davacının meskenden tahliye olmadıkça yaptığı masrafları isteyemeyeceği, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığı, boşanma dosyasındaki beyanlarda taşınmazı davacının kullandığının anlaşıldığı, bu nedenle davacının ancak taşınmazı davalının açacağı dava sonucunda ya da rızası ile boşalttığında faydalı masraf bedelini isteyebileceği, bu yön araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek ayrıca, davacının tahliyesi var ise faydalı ve zorunlu masrafların keşifte bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi faturalarla denetlenmesi, tapu kaydına göre malikin kim olduğu açıklığa kavuşturularak, kimin sebepsiz zenginleştiğinin tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” belirtilerek bozulmuştur.

Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak; yapılan zorunlu ve faydalı masrafların 11.500 TL olduğu, dosyaya sunulan “tutanaktır” başlıklı belgeye göre 11.04.2011 tarihinde taşınmazın boşaltıldığının anlaşıldığı gerekçe gösterilerek, davacının davalı ...’ın taşınmazı üzerinde 11.500 TL masraf ettiği anlaşıldığından yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedilmiştir.

Hükmü davalılar vekili temyiz etmektedir.

Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca taşınmazın tapu kaydı getirtilmeden; kararın hüküm kısmında “davalı ...’ın taşınmazı” üzerinde masraf yapıldığı belirtildikten sonra “davalılardan tahsiline” şeklinde kendi içinde çelişki yaratacak biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bundan ayrı olarak; bozmadan sonra davalı ... tarafından ibraz edilen 11.04.2011 tarihli tutanakta; "Engin’in boşanmak için mahkemeye başvurduğu ve eşinin tutanak tarihinden yaklaşık 1 ay önce evi terk ettiğini apartman yöneticisinden öğrendiği, şahitler huzurunda eşyaların tespitinin yapıldığı” hususları mevcuttur. Mahkemece, bu tutanak tarihinde davacının taşınmazı tahliye ettiği kabul edilmiştir.

Ancak, iş bu dava tarihi “16.05.2011” olup; davacının dava dilekçesinde, ayrıca 28.06.2011 tarihli delil dilekçesinde belirttiği adreslerin ve duruşma gününü bildirir 27.05.2011 tarihli tebligatın yapıldığı adresin, faydalı masrafların yapıldığı iddia edilen dava konusu mesken olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, tutanak tarihinden sonra davacının meskende oturup oturmadığı açıklığa kavuşturulmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.



Ayrıca; bilirkişi raporunda belirtilen, holdeki portmanto dolap ile mermer tezgahlı banyo dolabının davacı tarafından yapıldığı iddia ve ispat edilmediği halde, bunlara ilişkin bedeller dahil olacak şekilde hüküm kurulması da doğru değildir...)

gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.





HUKUK GENEL KURULU KARARI



Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, başkasına ait taşınmaza yapılan giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.

Davacı, davalılardan Enginle evli olduğunu ve aralarında derdest boşanma davası bulunduğunu, diğer davalı ...'ın ise kayınpederi olduğunu, sonradan davalı kayınpederine ait olduğunu öğrendiği eve, Engin ile birlikte oturdukları dönemde kendi parası ile kalıcı masraflar yaptığını, bu masraflara ilişkin olarak bir kısım faturaları ile şahitlerinin bulunduğunu ileri sürerek, yaptığı masraflar için 20.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar davaya cevap vermemiş, yerel mahkemece; davacının davaya konu taşınmaza 11.500,00 TL'lik masraf yaptığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve belirtilen bu miktarın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Davalıların temyiz isteminde bulunması üzerine karar Özel Dairece bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporuna göre davacının yaptığı faydalı masraflar tutarının dava tarihi itibariyle 11.500,00 TL olarak belirlendiği, dosyaya sunulan tutanaktır başlıklı belgeye göre de 11.04.2011 tarihinde davaya konu taşınmazın boşaltılmış olduğu gerekçesi ile 11.500,00 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Davalılar vekilince temyiz isteminde bulunulmuş, bu defa da karar Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.

Mahkemece, davalıların evin tahliye edildiğini beyan ettikleri gibi tahliyeye ilişkin tutanak da ibraz ettikleri gerekçesi ile önceki hükümde direnilmiştir.

Direnme kararı davalılar vekilince temyize getirilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 31.01.2013 tarihli duruşmada bizzat davalı ... tarafından mahkemeye ibraz edilen 11.04.2011 tarihli "tutanaktır" başlıklı belge içeriği ile aynı davalının evin Ocak 2012 tarihinde davacı tarafından boşaltıldığına ilişkin beyanı karşısında, bozma kararında değinildiği gibi tutanak tarihinden sonra davacının meskende oturup oturmadığı yönünden mahkemece araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği, ayrıca; holdeki portmanto dolap ile mermer tezgahlı banyo dolabının davacı tarafından yaptırıldığının iddia ve ispat edilip edilmediği, varılacak sonuca göre bunlara ilişkin bedellerin de mahkemece hüküm altına alınmasının isabetli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

I- Davalı ... hakkındaki temyiz istemi bakımından;

Davacı vekili 03.03.2014 tarihinde sunduğu dilekçe ile davalı ... hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiştir.

Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddesinde ise feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir.

O halde, davalı ... yönünden davacı vekilince sunulan feragat dilekçesi değerlendirilerek mahkemece bir karar verilmesi için direnme kararı bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

II- Davalı ... hakkındaki temyiz istemi bakımından ise;

Bilindiği üzere "sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri" 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77 ve devamı (818 sayılı Borçlar Kanununun 61 vd) maddelerinde düzenlenmiş olup, Türk Borçlar Kanununun 77. madde hükmüne göre "Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur."

Görüleceği üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme halinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.

Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötüniyetli oluşuna göre farklılık göstermekte ise de geri alma hak ve borcunun doğumu için öncelikle malvarlıklarında birinin yararına diğerinin ise zararına olmak üzere karşılıklı zenginleşme ve fakirleşme olgusunun gerçekleşmesi aranır. Geri alma hakkı, bu zenginleşme ve fakirleşme sonucu doğmakta olup, bu olgu gerçekleşmeden geri alma söz konusu edilemeyeceği gibi iade borcunun kapsamı da anılan hak ve borcun doğduğu tarihten önce belirlenemez. Özellikle, uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılmak suretiyle istifade edilen giderler nedeniyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun giderlerin yapıldığı tarihte zenginleştiği, giderleri yapan kişinin de o anda fakirleştiğinden söz edilemez. Malvarlıklarındaki azalma ve çoğalmanın, diğer bir deyişle sebepsiz zenginleşme olgusunun dava konusu taşınmazın karşı tarafa teslim edildiği tarihte gerçekleşeceği açıktır. Dolayısıyla, giderlerin yapıldığı taşınmaz davalıya teslim edilmediği sürece iade borcunun doğduğundan da bahsedilemez.

Diğer taraftan, dava ve cevap dilekçelerinde bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını çizmekte ve mahkemece ancak bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir.

İşte bu nedenledir ki, her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın başlangıcından dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar.

Aksinin kabulü tarafların dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın son aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır.

Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir.

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, davacının faydalı giderler yaptığını ileri sürdüğü mesken niteliğindeki taşınmazın davalı ...'a ait olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak eldeki dava 16.05.2011 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı tarihte davacının çekişme konusu meskende oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Keza, dava dilekçesinde ve 28.06.2011 tarihli delil listesinde davacı adresi olarak gösterilen adres çekişme konusu taşınmaza ait adres olduğu gibi duruşma günü tebliğinin de aynı adreste yapıldığı, davacının adres değişikliğini yargılamanın devamı sırasında 15.08.2012 tarihinde mahkemeye bildirdiği görülmektedir. Bu durumda, giderlerin yapıldığı belirtilen taşınmaz dava tarihi itibariyle davacı kullanımında olup, davalıya iade edilmediğinden dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmemiş, davalı ...'ın da iade borcu doğmamıştır.

Hal böyle olunca, mahkemece adı geçen davalı hakkındaki davanın yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

O halde, direnme kararı davalı ... yönünden de açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının davalı ... hakkında yukarıda (I) numaralı bette, davalı ... hakkında ise (II) numaralı bentte açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 23-10-2019, 17:26   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

Sayın avturgayk’ya konuyu paylaştığı ve
Sayın M.TAÇYILMAZ’a da katkıları için teşekkür ederim.


Alıntı:
Dava açmayı düşünen koca A'nın Taşınmazı Kullanmakta olup olmadığı…?

OLAY ve HUKUK

I-TARAFLAR:

A=Koca – B=Karı – C=A’nın kayınpederi (B’nin babası)

II-ARSA-İNŞAAT İLİŞKİSİNDE:
C= Arsanın maliki
B= İnşaatı yaptıran

III-OLAY:

Damat A’nın, Kayınpederi C’ye ait arsa üzerinde, tüm masrafları kendisi tarafından karşılanmak suretiyle ve “ileride tapunun kendisi ya da karısı adına tescil edileceği düşüncesiyle” bir konut inşa ettirmiş olmasından ibarettir (Kanıt: Eldeki ödeme belgeler).

IV-UYUŞMAZLIK:
Eşler (A) ve (B) bu konutu İKİ yıl boyunca “MÜŞTEREK KONUT” olarak kullanmışlar.
Daha sonra Karı (B) ve Kocanın (A) boşanmışlar…
Koca (A) Yapmış olduğu giderler toplamını kimden, hangi gerekçeyle talep edebilir (mi) ?


V-İRDELEME: OLAYDA

1.A (Koca) inşaatı, arsanın kayınpederi C’ye ait olduğunu bilerek ve ileride “tapunun kendisi ya da karısı adına tescil edileceği düşüncesiyle” ve kendisi isteyerek yaptırtmış ve masrafları da bu düşünceyle ödemiştir.

2.A (Koca) “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse” değildir…Yani “inşaat masraflarını” kendisini Borçlu Sanarak ödememiştir (TBK.m.78).

3.SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME (TBK.m.77 vd.)“…Sebepsiz zenginleşme halinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir…” (Sn.M. TAÇYILDIZ’ın eklediği karardan)
HGK. E. 2017/3-990,K. 2017/954,T. 10.5.2017
http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=hgk-2017-3-990.htm&kw=2017/+990,+`2017/954`#fm

VI-KAVRAM:
1.KATILMA ALACAĞI:
Evlilik birliği içinde ve fakat üçüncü kişiye (Kayınpeder C’ye) ait bir taşınmaz üzerinde damat (A) tarafından yaptırılmış olan konuttan dolayı, A’nın boşandığı eşi, C’nin kızı B’ye karşı bir Katılma alacağı talebi olabilir mi?

2.NEDENSİZ ZENGİNLEŞME: Zenginleşen ve fakirleşen…

VII-SORU:
Arsa sahibi Kayınpeder C’nin “zenginleşmeyi geri vermesi yükümlülüğü” kızı B ile inşaatı yaptırtmış olan damadı A arasındaki evlilik birliğinin sona ermiş olmasına (TBK.m.77/2), bağlanabilir mi?

Mola…
Old 24-10-2019, 22:13   #4
avturgayk

 
Varsayılan Mükemmel Bir Tespit

Öncelikle değerli yorum ve görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Gerek öneri ve görüşleri ve örnek tartışma konusu olan link paylaşımı ve örnek Yargıtay kararı için Sayın meslektaşım Av.Musa TAŞYILDIZ gerek ise gerçekten oldukça güzel ve yerinde bir tespit ile ihtilaf konusu hakkında ki alfabetik düzenle görüş bildiren Sayın meslektaşım Av.Hulusi METİN' e çok tşk ederim. Sayın Metin, yanlız en heyacanlı yer de mola ) vermişsiniz .
İnşaatı yapan davacı koca, boşanma davasının açıldığı tarihten 3 ay önce evden uzaklaştırılmış. Yani 2019 yılının hemen başında evi terke zorlanmış ve taşınmaz tamamen davalı kadının ve babasının tasarrufunda ve zilyetliğine terk edilmiştir.
Sayın Taşyıldız' ın öneri ve görüşlerini okuduktan sonra kesinlikle aynı görüşü paylaşıyorum. Sizin de değindiğiniz gibi Kayın babanın ( C) sebepsiz zenginleşme nedeni ile geri verme yükümlülüğü de boşanma kararının kesinleşmesi ile yani evlilik birliğinin sona ermesine bağlanabilir diye düşünüyorum. Molanıza kaldığınız yerden devam etmenizi,cevaplarınızı ve görüşlerinizi yine benzer şekil de sistematik ve alfabetik sıra ile paylaşmanızı dört gözle bekliyor saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Av.Turgay KILIÇ
Old 24-10-2019, 22:26   #5
avturgayk

 
Varsayılan Güzel Bir Paylaşim

Sayın Meslektaşım Av.Musa TAÇYILDIZ , görüşleriniz, düşünce ve önerileriniz ile birlikte örnek tartışma linki ve örnek yargıtay kararı paylaşımınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Kesinlikle yerinde bir yol ve dayanabileceğim bir hukuki sebep, sebepsiz zenginleşme. Her ne kadar katılma alacağı davası açmış olsam da doğru olmayan yola girerek, hakkını korumak ile mükellef olduğum müvekkilimin katılma alacağı davasının uzun sürecek olması ile oluşabilecek "zaman aşımı" gibi sebep ile hak kaybına uğramasına hem de katılma alacağı şeklinde açtığım dava da sonuç almama ihtimalinin de yüksek olmasının yanında yargılamanın da uzun süre devam edeceği düşünüldüğünde, gereksiz zaman kaybına mani olarak, ciddi bir yardım ve katkınız oldu. Çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Av.Turgay KILIÇ- ADANA BAROSU
Old 25-10-2019, 05:37   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Balık vermek- Balık tutmak

Alıntı:
Sayın meslektaşım Av.Hulusi METİN' e çok tşk ederim.

Sayın KILIÇ,

teşekkürünüzü kabul edebilmem için “SON TAŞI” siz koymalısınız.
Yeterli olan “VERİLMİŞ” bilgilerle, OLAY-HUKUK bağlantısı kurup, GEREKÇELİ taslak dilekçenizi bizlerle paylaşırsanız, teşekkürünüzü hak etmiş olurum.

Saygı ve sevgiyle
Old 25-10-2019, 09:50   #7
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avturgayk
Sayın Meslektaşım Av.Musa TAÇYILDIZ , görüşleriniz, düşünce ve önerileriniz ile birlikte örnek tartışma linki ve örnek yargıtay kararı paylaşımınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Kesinlikle yerinde bir yol ve dayanabileceğim bir hukuki sebep, sebepsiz zenginleşme. Her ne kadar katılma alacağı davası açmış olsam da doğru olmayan yola girerek, hakkını korumak ile mükellef olduğum müvekkilimin katılma alacağı davasının uzun sürecek olması ile oluşabilecek "zaman aşımı" gibi sebep ile hak kaybına uğramasına hem de katılma alacağı şeklinde açtığım dava da sonuç almama ihtimalinin de yüksek olmasının yanında yargılamanın da uzun süre devam edeceği düşünüldüğünde, gereksiz zaman kaybına mani olarak, ciddi bir yardım ve katkınız oldu. Çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Av.Turgay KILIÇ- ADANA BAROSU

Nezaketiniz için çok teşekkür ederim meslektaşım.

Sayın Av. Hulusi METİN'in görüşüne katılıyor ve paylaşımınızı bekliyorum.

Ayrıca Türk Hukuk Sitesi'ne katkı ve yorumlarınızın artmasını diliyorum
Old 25-10-2019, 23:06   #8
Av. Suat

 
Varsayılan

Sayın avturgayk,
Sayın Taçyıldız ve sayın Metin e emek ve mesailerini harcayıp değerli fikirlerini bizlerle paylaştıkları için şahsım adına bende teşekkür ediyorum.
Haddim olmayarak ufak bir hatırlatma da ben yapayım istedim.
Davalarınızı açarken mutlak olarak olayın hukuki nitelemesini yapmak zorunda değilsiz. Zira sizin de bildiğiniz üzere olayları anlatmak taraflara olayın hukuki nitelemesini yapmak ve olaya uygulanacak olan hukuk kurallarını bulup uygulamak mahkemeye aittir. Eğer bunu yapar da nitelemede yanılırsanız hakimler de kendilerini bu hatalı niteleme ile bağlı kabul edebiliyorlar maalesef bu da dediğiniz gibi zaman emek vs kaybı demek..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Şahıs şirketine husumet yöneltilmesi ve tebligat? detay82 Meslektaşların Soruları 11 23-07-2019 11:04
Kişisel Malların İadesi ve Katılma Alacağının Belirlenmesi Davasının 3. Kişiye Yöneltilmesi yurdumsun ey ucurum Meslektaşların Soruları 3 23-12-2015 18:34
İşe iade davasında husumetin yöneltilmesi.. starsailor Meslektaşların Soruları 5 28-09-2012 10:58
Ara Karar gereği Husumet Yöneltilmesi USULÜ peling Meslektaşların Soruları 3 19-01-2012 11:59
Husumetin Yöneltilmesi Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 2 01-03-2008 23:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05958700 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.