Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Barolar hangi grupta?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2010, 01:26   #1
ali yaşlak

 
Varsayılan Barolar hangi grupta?

Sivil toplum kuruluşları ile demokratik kitle örgütleri arasında farklar var mı? Barolarımızı bunkardan herhangi birine dahil edebilirmiyiz?.(kendimce bazı bilgilere sahibim ama yeterli düzeyde olmadığından yardımcı olursanız memnun olurum)
Old 12-01-2010, 18:07   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın ali yaşlak;

Vikipedi'de sivil toplum kuruluşu, "resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşları oda sendika vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır." şeklinde tanımlanmış. Bu tanımın nokta atışı olduğunu kabul ederek akıl yürütecek olursak sivil toplum kuruluşu tanımına meslek odası olan barolar da dahil. Dolayısıyla barolar, sivil toplum kuruluşlarıdır. Saygılarımla..
Old 12-01-2010, 19:18   #3
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali yaşlak
Sivil toplum kuruluşları ile demokratik kitle örgütleri arasında farklar var mı? Barolarımızı bunkardan herhangi birine dahil edebilirmiyiz?.(kendimce bazı bilgilere sahibim ama yeterli düzeyde olmadığından yardımcı olursanız memnun olurum)

Merhabalar;

Sorunuza cevap vermek için değinilmesi gereken hususlara THS kuralları gereği boylu boyunca giremesem de kısa ve öz olarak yanıt vereceğim.

Sivil Toplum Kuruluşları (veya Örgütleri - STK veya STÖ'ler); 90'ların ortasından başlayarak sonlarına doğru gelişen durumun (tek kutuplu dünya vs. ile tanımlanan durumun) bir ürünü olarak ortaya atılmış, belli sınırlar dahilinde mevcut sistemin yarattığı sorunlara sistem-içi çözümler getirmesi hedefiyle varolmuş kuruluşlardır.

Demokratik Kitle Örgütleri (DKÖ'ler) ise STK'lardan farklı olarak belli politik fikirler öncülüğünde kurulmuş toplumsal-ekonomik-kültürel vs. sorunlar temelinde örgütlenmiş insanların oluşturduğu görece bağımsız kurumlardır.

Barolar ise her iki örgüt türünden de önce varolmuş, zamanla (ülke ve dünya gündemlerindeki gelişmeler/değişmeler nedeniyle) varoluş amacından farklı mecralarda değerlendirilmiş meslek kuruluşlarıdır.

Sonuç olarak bence her iki gruba da dahil etmek mümkün değildir.

Saygılarımla...
Old 13-01-2010, 08:57   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesine göre “Barolar; ……..kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır."

Ankara Barosu Başkanı Sayın Av.V.Ahsen Coşar'ın 29 Ekim 2009 tarihindeki konuşmasının ilgili bölümü aşağıda sunulmuştur:

"Barolar, sivil topluma ait olan kuruluşlar olmakla birlikte, tam olarak sivil toplum kuruluşları değildir. Lunguistik olarak karşılamamakla birlikte, barolar, Anglo-Saksonların aracı yapılar/mediating structures diye isimlendirdikleri kurumlara daha benzer yapıdadırlar. .
Boston Üniversitesi profesörlerinden olan ve aynı zamanda Ekonomik Kültür Araştırmaları Enstitüsünün direktörlüğünü yapan Peter L.Berger’in işaret ettiği üzere, demokrasi aracı yapıları korumanın en pratik metodu, aracı yapılar ise bizatihi demokrasinin koruyucusudurlar.
Peter L.Berger’in ifade ettiği üzere, gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda mevcut bulunan aracı yapılar, belli çıkarları korumak ya da geliştirmek amacıyla kurulmuş kooperatifler gibi, sendikalar gibi, meslek kuruluşları gibi, ya da aile, dini kurumlar ve yerel toplumlardaki yapılanmalar gibi, kişilerin pek aziz saydıkları değerler ve kimlikler ile ilişkili olan kurumlardır.
Aracı yapılar, kişileri, modernleşmenin bedeli olan yabancılaşmadan, kimliklerini ve aidiyetlerini yitirmekten koruduğu gibi, siyasi iktidarın kişilerin yaşadığı değerlerlerle ilgisini ve ilişkisini sağlar. Aracı yapılar, otoriter ve totaliter rejimlerden çok farklı olarak, anayasal demokrasinin gelişmesine ve yerleşmesine olanak sağlayan toplumsal zeminlerdir. Esasen totaliter düzenler, aracı yapıların nisbi bağımsızlığına dahi tahammül edemedikleri gibi, bu kurumların denetimini, sayılarının en aza indirilmesini, idarenin bütünlüğüne dahil edilmesini isterler.
Bu açıdan bakıldığında, 1982 Anayasası’nda, baroların ve sivil topluma ait diğer meslek kuruluşlarının devlete eklemlenerek anayasal kuruluşlar olarak düzenlenmesini, demokratik bulmak, anayasacılığın amacı ve işlevi ile bağdaştırmak mümkün değildir.
Günümüz anayasalarının incelenmesinden anlaşılacağı üzere, başta barolar olmak üzere, diğer meslek kuruluşları, anayasada düzenlenen veya düzenlenmesi gereken kuruluşlar değildir. Bizde olduğu gibi ‘Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları’ başlığı altında ve devlete eklemlenmiş yarı resmi kuruluşlar hiç değildir.
Diğer taraftan aile, cemaat, devlet muhafaza eden kurumlar niteliğinde olmakla statükonun devamından yanadırlar. O nedenle bu kuruluşlar değişime karşıdırlar. Oysa ki başta barolar olmak üzere benzeri diğer yapılar değişime öncülük etmek, toplumsal dönüşüme katkı yapmak zorundadırlar. Bu işlevleri gereği “statüko bozucu” olmak durumundadırlar.
Baroları 1982 Anayasasında olduğu gibi “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu” olarak anayasada ve devletin hiyerarşik şemsiyesi altında devlete eklemleyerek düzenlediğinizde, baroların az önce işaret ettiğimiz anlamda statüko bozucu olmak niteliğini ve işlevini ortadan kaldırmış olursunuz. Bu durumda Baroları Adalet Bakanlığı müfettişleri de, Devlet Denetleme Kurulu da, CMK ve Adli Yardım uygulaması bağlamında Sayıştay da denetleme yetkisine sahip olur. O nedenle ve kimilerinin yaptığı gibi hem bu denetimlerin varlığından şikayet etmek ve hem de anayasadaki mevcut statüyü sürdürmeyi savunmak ciddi bir paradokstur."
Old 14-01-2010, 21:56   #5
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Sayın Yaşlak,

Sorunuzun cevabı hukuksallıktan öteye siyasidir.

Sayın Karabulut'un cevabında; çok kısaca aslında, DKÖ tanımı ile STK arasında olmayan bir fark varmış gibi göstermek de siyasidir. Ancak tartışma zemini burası değildir.

Sayın Konyalı'nın alıntı yaptığı konuşma metninde değinilmeye çalışıldığı üzere, 1980 sonrasında Demokratik-Mesleki Kitle Örgütleri; Bürokratik, vesayet örgütlerine dönüştürülmeye çalışılmıştır.

Bir örgütün niteliğini belirleyen, o örgütün eyleminin muhteviyatıdır.
Old 21-01-2010, 22:08   #6
ali yaşlak

 
Varsayılan

Sayın Yalçın Önder

Cevabınızı biraz geç okuduğumdan teşekkürümde biraz geç
oldu.Bundan dolayı özür diler ve bilgileriniz için teşekür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
barolar niçin var duha Hukuk Sohbetleri 16 29-10-2008 15:43
Barolar pasif midir? yüksek adalet Hukuk Lisans Eğitimi 4 16-10-2008 21:48
Gemı Rehni Hangi Şartlarda Kurulabilir ve Hangi Usüllere tabidir Av.Demet Meslektaşların Soruları 1 07-12-2006 02:49
Hangi sucu hangi milletten kaptik obaykan Site Lokali 0 21-07-2006 22:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05757403 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.