Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Alacağın temliki

Yanıt
Old 22-12-2006, 13:03   #1
Av.Murat Bölükbaş

 
Varsayılan Alacağın temliki

Müvekkilime ,İsmail isimli şahıs 10.01.2006 tarihinde Niyazi isimli şahıstan olan alacağını icra dairesinde yapılan sözleşmeyle devretmiştir.Bunun üzerine takipte bulunan bu dosyalara biz devam ettik ve gidip haciz yaptık temlik ihbarnamesi gönderdik.Bu işlemler yapılırken herhangi bir itiraz söz konusu olmadı(bizim borcumuz yoktur diye)Daha sonra Niyazi isimli şahıs temlik aldığımız şahıs ile anlaşarak 02.01.2006 tarihli bir ibraname alarak bize ve ismail adlı şahsa karşı menfi tespit davası açtılar ve ismail bu davayı kabul etti.
Bu durumda ben verilen ibraname muvazaa içeryor ve takipin devam etmesini talep ediyorum diyebilir miyim? Haciz vetemlik ihbarnamesi gönderildiği sırada borcumuzu ödedik diye herhangi bir itirazda bulunulmadı bu ibraname sonradan ortaya çıkmıştır diye bir itirazda bulunsam bir işe yarar mı?Saygılarımla..
Old 22-12-2006, 15:03   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3035

K. 2004/4522

T. 1.3.2004

• ALACAĞIN TEMLİKİ ( Borçlunun Takibin Kesinleşmesinden Sonra Ödediğini Ancak Noterden Tasdikli Veya İmzası İkrar Edilmiş Bir Belge İle Kanıtlayacabileceği )

• TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRA ALACAĞIN TEMLİKİ ( Borçlunun Borcu Ödediğini Ancak Noterden Tasdikli Veya İmzası İkrar Edilmiş Bir Belge İle Kanıtlayacabileceği )

• TEMLİK ( Takibin Kesinleşmesinden Sonra - Borçlunun Haiz Olduğu Def'ileri Temellük Edene Karşı da İleri Sürebileceği )

2004/m. 71

818/m. 167

ÖZET : Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ve eklentilerinin ödendiğini ancak noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlamalıdır. Belgenin belirtilen niteliği taşımaması halinde icra mahkemesi hakimi tarafından alacağını temlik edenden belge altındaki imzanın sıhhati sorulmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin Borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Takibin kesinleşmesinden sonra, alacaklı 21.5.2001 tarihli noterlik belgesi ile dosya alacağını A.T.'ye temlik etmiştir. Borçlunun temlikten önce ve takibin kesinleşmesinden sonra 15.3.2001 tarihinde borcunu temlik eden alacaklıya ödediğini ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasını istediği görülmektedir. Borçlar Kanunu'nun 167. maddesi gereğince borçlu, temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri temellük edene karşı da ileri sürebilir. Ancak, İ.İ.K.'nun 71. maddesi gereğince borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun ve eklentilerinin ödendiğini ancak noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut olayda borçlunun sunduğu 15.3.2001 tarihli belge yukarıdaki niteliği taşımamaktadır. İcra Mahkemesince yapılacak iş, bu belgenin alacağını temlik eden M.T.'ye gönderilmesi, adı geçenin yargılamaya gelip belge altındaki imzayı kabul etmediği taktirde, imzayı reddetmiş sayılarak İ.İ.K.'nun 71. maddesi gereğince istemin reddine karar verilmesinden ibarettir. Alacağı temlik eden yargılamaya gelip imzayı kabul ettiği taktirde sonucuna göre karar verilecektir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/2919

K. 1996/5376

T. 29.5.1996

• İBRA ( Temlik edilmiş alacak )

• BORCUN ÖDENDİĞİ İDDİASI ( Alacağı Temlik Alana Karşı da İleri Sürülebileceği )

• TEMLİK ( Borcun Ödendiği Savunmasının Temellük Edene Karşı da İleri Sürülebileceği )

• ALACAĞIN TEMLİKİ ( Borçlunun Def'i Hakkını Temellük Edene Karşı İleri Sürmesi )

• BORÇLUNUN DEF'İ HAKKI ( Alacağın Temlikinde Temellük Edene Karşı İleri Sürülmesi )

• DEF`İ HAKKI ( Alacağın Temlikinde Temellük Edene Karşı İleri Sürülmesi )

• BORÇTAN İBRA ( Alacağın Temlikinde Temellük Edene Karşı İleri Sürülmesi )

818/m.167,113

ÖZET: Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman, temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri temellük edene karşı da dermeyan edebilir.
Takip konusu borcun takip alacaklısına tamamen ödendiği ve ibra edildiği icra dosyasında mevcut 20.2.1992 tarihli ibraname ile sabit olduğundan, borcun ödeme ve ibra ile sukut ettiğine dair savunmanın, kötü niyet koşulu aranmaksızın, alacağı 23.3.1992 tarihinde temellük eden davacıya karşı da ileri sürülebileceğimn kabulü gerekir.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili, davalı Mustafa Çelik'e olan borçlarını ödeyerek ibraname aldıklarını, ancak davalının icra takibine devam ederek takip alacağını diğer davalıya temlik ettiğini iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmalarında davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davalı Mustafa Çelik'in davacıyı ibra ettiği ancak bu ibranın diğer davalıyı bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Takip konusu borcun davacı tarafından takip alacaklısı davalı Mustafa Çelik'e tamamen ödendiği ve ibra edildiği icra dosyasında mevcut 20.2.1992 tarihli ibraname ile sabit ve çekişmesizdir. B.K.nun 167. maddesi hükmüne göre, borçlu temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri temellük edene karşı da dermeyan edebilir. Bu durumda davalı Ramazan Yıldızın alacağı 23.3.1992 tarihinde temellük etmesi nedeniyle, davacının borcun ödenerek ibra edildiği yolundakı savunmasını kötüniyet koşulu aranmaksızın alacağı temellük eden davalı Ramazan Yıldız'a karşı da ileri sürebileceği kabul edilerek, adı geçen hakkında açılan davanın da kabulü gerekirken, yazılı şekllde reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına ( BOZULMASINA ) oybirliğiyle karar verildı.


Sayın meslektaşım,
Yukarıdaki kararlar birlikte değerlendirildiğinde,
Takibin temlik alacaklısı ve borçlu yönünden kesinleşmesinden sonra (yani alacağın temlik alındığına dair herhangi bir itiraz olmadığında) ve icra dosyasından da alacağın ödendiğine ilişkin herhangi bir belge,beyan yok ise olayların seyrinin sizin lehinize olduğu ve aslen ortada bir muvazaanın bulunduğunun kabulü gerekir.
Kanımca eğer size temlik eden sahıs alacağı tahsil ettiğini beyan ediyor ise bu takdirde DOLANDIRICILIK suçu işlemiş olur.Ödendiğini bilerek,alacağı olduğu iddiasıyla alacağını temlik etmek ve hileli yollarla alacağı olduğu kanısını uyandırmak...
Tüm bunlar bir yana,icra takibi kesinleşmesinden sonraki dönemde adi belge ile alacağın bir önceki alacaklıya ödendiğinin noterden tanzimli belge ile ispatı gerekir.Davanın tek başına kabulü ise bir hüküm doğurmaz.Temliknamenin tarihi,ödemenin tarihi ve temlik edilen alacağın icra dosyasıyla bildirildiği tarihler de önemlidir.
Öncelikle eğer (kanımca karar verilmiş ise yanlış olmuştur ve temyiz aşamasında bozulmalıdır) karar kesinleşmiş ve borçlu üzerine gitmek istemiyorsanız tüm taleplerinizi alacaklıya yöneltmenizi ve hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunmanızı öneririm.Çünkü temlik eden ivazlı olan temliknamedeki bedeli iki kere tahsil etmiş durumdadır.
Saygılarımla
Old 22-12-2006, 15:29   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Dülger,

Siz benden önce davranmışsınız. Sunduğunuz ilk kararı ben de sunmak üzereydim.

Yazdıklarınızda katılmadığım bir husus bulunmaktadır. Sunduğunuz kararda;
Alıntı:
Alacağı temlik eden yargılamaya gelip imzayı kabul ettiği taktirde sonucuna göre karar verilecektir

bölümü dikkatinizden kaçtı sanırım.İİK 71' e göre borçlu iki şekilde borcundan kurtulabilecektir.

1- Noterden tasdikli belge.
2- İmzası ikrar edilmiş belge.

Menfi tespit davasında temlik eden, davayı kabul etmiş(Belgeyi de önceden vermiş).

Benim kafamı karıştıran asıl soru şuydu: Temlik alan temlik işleminden sonra haciz yapmış ve ayrıca temliknameyi borçluya göndermiştir. Borçlu bunlara itiraz etmemiş(Soruda süre bildirilmemiş ama öyle tahmin ediyorum ki belli bir süre geçmiştir)icra mahkemesine başvurmamış; menfi tespit davası açmıştır.

Madde 71 e göre ise, "her zaman" icra mahkemesine başvurabilir. Ancak yapılan haciz ve gönderilen temliknamenin hiç bir anlamı yok mudur? Kazancı'da arama yaptım, konuya uygun sizin sunduğunuz karardan başka bir karar bulamadım.

Borçlu ve temlik edenin kötüniyetli olduğu ise izahtan varestedir. Bu kötüniyet menfi tespit davasında işe yarayacak mıdır? Kuşkuluyum...

Saygılarımla
Old 22-12-2006, 16:23   #4
Av.Murat Bölükbaş

 
Varsayılan

Sayın Ergin,
Asıl sorun ortada borçlu ile temlik edenin kendi aralarında anlaşıp temlik tarihinden önce ibraname düzenleyerek,müvekkilimi saf dışı bırakmalarıdır.Benim derdim ise bu muvazaalı durumu ispatlamak ve hakimi ikna etmektir.Bende tüm içtihatlara bakmama rağmen bir şey bulamadım.Acaba yazılı bir beyanda bulunsam ve anlaşma yaptıklarını ima eder ifadeler kullansam(hacze gidildiği tarihte borca itiraz edilmedi gibi vs) bir yararı olur mu..İlgiliniz ve alakanız için şimdiden teşekkürler
Old 22-12-2006, 16:53   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

1. Bkm.167 uyarınca,borcun olmadığı itirazını temlik alana karşı borçlu ileri sürer.

2. borçlu bunu ileri sürerken HUMK uyarınca sadece senedin tarafları için değil, üçüncü kişilere karşıda ibraname tarihinin geçerli olduğunu haklı olarak ileri sürer.Mahkeme ayrı bir mahkemede ibranamenin geçersizliğine ilişkin bir dava açılmış olmadıkça kötüniyet veya muvazaa savunmalarını dinlemez

3.Ayrıca ibranamenin geçersizliğinin tespiti için dava açılsa dahi bunun ispatı çok zordur.

4. Alacaklının temliki hükümler uyarıncada temlik edene karşıda bir dava açılsa da bundan dahi bir sonuç alınacağını sanmıyorum.

velhasıl, işiniz zor.
Old 22-12-2006, 18:08   #6
erdal7

 
Varsayılan

Sayın arkadaşlar olayın çözümü İİK 71 değildir.

Sorunun soruluş ve iddia ediliş şekli ve de belirtilen somut olayda , borçlu davacı , açtığı menfi tespit davası ile temlik alacaklısına karşı daha önce temlik borçlusuna yaptığı ödemeyi ileri sürmektedir.

İİK 71 madde ilamsız takipte , takibin kesinleşmesinden sonraki bir evrede borcun ödenmiş olması sebebi ile İcra hakimliği nezdinde itfanın ileri sürülüş biçimi ile ilgilidir.

Burada olayın çözümü HUMK 299 maddede aramak gerekmektedir.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 1973/1983
K. 1974/2958
T. 31.5.1974
• SONA EREN ALACAĞIN TEMLİKİ ( Borçlunun Alacak Hakkının Sona Erdiğini İleri Sürmesi )
• ALACAK HAKKININ SONA ERMESİ ( Borçlunun Temlik Edilen Kişiye Karşı da İleri Sürmesi )
• TEMLİK EDİLEN KİŞİYE KADAR İLERİ SÜRME ( Alacak Hakkının Sona Ermesi )
1086/m.299,300
818/m.167
ÖZET : Alacak hakkının sona erdiğini, borçlu temlik edilen kişiye karşı da ileri sürebilir.

DAVA : Davacılar avukatı; müvekkilerinin davalılara borçlu olmadıklarının tesbitini istemiştir.

Yapılan yargılama sonunda; sabit olmayan davanın reddine karar verildiğine ilişkindir.

Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davacılar avukatı.

İşin duruşmaya bağlı olduğu anlaşılarak ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden adına avukat E.G. ile diğer taraf R.R. adına avukat M.A.`nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:

KARAR : 1 - Uyuşmazlık davalılardan M.K. yararına tesis edilmiş 19.4.1961 günlü 40.000 liralık borç senedinden doğmuştur. Davacılar borçlarının üçüncü kişi K. eliyle 13.7.1964 ve 3.12.1963 günlü 20 şerden toplam 40000 lirayı ödemeyle düştüğünü ileri sürüp olumsuz saptama istemektedirler. Çünkü alacaklı M.K. 40.000 lira alacağını 25.10.1965 günü R.R.`ye temlik etmiş, bu yolla alacağı iktisap eden R.R. asıl borçlu davacılara karşı icra kovuşturmasına girişmiş, kovuşturma kesinleşmiştir. Davada borcun ödendiği ileri sürelerek olumsuz saptama istenilmektedir. Davacı "borçlular davada 10.10.1964 günlü ve aynen 40.000 lira kırk bin lirayı aldığıma dair makbuzumdur. K.`nın Rize`den gönderdiği, davacılardan alacağı olan 40.000 ( kırk bin lirayı ) Aralık 1963 de 20.000 lirasını ve 13.7.1964 de de yirmibin ( 20.000 ) lirasını İskenderun ... Bankasından aldım. Alacağım kalmamıştır. Hiçbir suretle alacaklı değilim. 10.10.1964 M.K. imza" sözlerini kapsayan ibranemeye dayanmaktadırlar. Alacaklı M.K., esas hukuku yönünden 19.4.1961 gününde doğmuş olan alacağın borçlular adına üçüncü kişiden 3.12.1963 de ve 13.7.1964 de tamamen tahsil edip alacak hakkı düştükten sonra ve bu yönü tesbit eden 10.10.1964 günlü ibranameyi eski borçlularına verdikten sonra eren hakkı sürüp gitmekte ve mevcutmuş gibi 25.10.1965 günü R.R.`ye temlik yetkisine haiz değildir. Çünkü temlik bir hakkı mevcut değil iken doğurmaz ve mevcut olmayan bir hakkın temliki temlik edilen kişiyi alacaklı durumuna sokmaz. Borçlar Yasası`nın 167. maddesi hükmünce bu alacak hakkının düştüğünü, sona erdiğini, borçlu temlik edilen kişiye karşı da ileri sürülebilir. O halde esas hukuku yönünden belirtilen olaylara göre davanın istek doğrultusunda karara bağlanması zorunludur.

2 - Usulün 299. maddesi hükmünce resmi olmayan belgeler tarihleri yönünden üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Ancak Usulün 300. maddesi hükmünce ibraya ilişkin belgenin geçerliliği asıldır. Belgede tesbit edilen ibranın greçeğe uygun olup olmadığı bu yönü ileri süren kişi tarafından isbatlanmak gerekir. Davalı R.R. kendisine temlik edilen alacağın daha önce ödenme yoluyla tamamen düştüğü konusundaki iddianın ve bunun dayanağı olan 10.10.1964 günlü belgenin gerçeğe aykırılığını isbatlamış değildir. O halde olumsuz saptamaya karar verilmemiş olması usul hukuku açısından bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 31.5.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu karar bence doğru yalnız bu kararın aksine ( Bence yanlış olan ) kararlar da mevcut örnek;

6.HD. 21.11.1963 4687/4753 (OLGAÇ BK 1977/III S. 621)

Eski malik ile kiracı arasındaki sözleşmeye göre her ay kiranın peşin ödenmesi gerekmektedir. Kiralanan yerin satışından az evvel sözleşmenin teslimat hanesinde yıllık kiranın eski malike ödendiği yazılıdır. Bu ödeme Humk 299 maddesine uygun tasdik edilmemiş olduğuna göre yeni maliki ilzam etmez.

Kanatimce bu ikinci karar hatalıdır. Fakat 299 maddenin lafsına uygun gelmektedir. Çünkü imzası ikrar edilen adi senetteki imza ve tarih emza eden (sahibi) ve mirasçıları hakkında geçerlidir.Üçüncü yani senette taraf olmayan kişiler hakkında hüküm ifade etmez.

Saygılarımı sunarım. Av.Erdal
Old 23-12-2006, 12:08   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Av.Erdal,
sunduğunuz iki karar arasında bir çelişki yok...

konu senetteki tarihin üçünçü kişiyi bağlayıp bağlamayacağı meselesidir.
HUMK.M.299 a göre noterden tasdik edilmiş olma yada buna benzer özel durumlar haricinde senede konulan tarih üçüncü kişleri bağlamaz
Ancak ortada ibranameyi düzenleyen bir senet varsa o zaman Humk.m 300 uyarınca konulan tarih sadece tarafları değil, üçüncü kişleri de ilzam eder.

Şimdi sunduğunuz birinci kararda Humk.m.300 ile ilgilidir yani ortada bir ibraname vardır ki aynı bizim olayımızda olduğu gibi...

ikinci karar ise doğrudan HUMK.m.299 uygulanması ile ilgilidir,noterden tasdikli senet olmadığı için üçüncü kişleri bağlamaz denmektedir.

Ama neticede haklısınız, olayın çözümünü bu hükümler sağlıyor
Old 19-02-2016, 11:59   #8
emran

 
Varsayılan Aynı durum ile ben de karşılaştım.

sayın Murat BÖLÜKBAŞI, davanızdan nasıl bir netice aldınız? Benim için önemli, zira aynı nitelikte henüz yeni görülmeye başlanan bir dosyam var. Işık tutması açısından çok önemli.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tefecilik Ve Alacağın Temliki mehri Meslektaşların Soruları 2 01-12-2010 14:09
Alacağın temliki Alper Özboyacı Hukuk Soruları Arşivi 7 21-11-2006 06:29
Adi senetlerde alacağın temliki için ciro yeterli midir? ARDA PINAR YILDIRIM Meslektaşların Soruları 8 24-05-2006 17:59
Miras Payının Herhangi Bir Üçüncü Şahsa Temliki Atreju Meslektaşların Soruları 2 10-04-2006 13:39
Protokolle Taşıt Satışı Ve Alacağın Tahsil Edilemeyişi Abdullah ÇELİK Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 19:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05374503 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.