Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

6100 Sayılı HMK ' nun 281. Maddesine Göre Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Kesin Süre midir ?

Yanıt
Old 16-11-2011, 22:53   #1
tiryakim

 
Olumlu 6100 Sayılı HMK ' nun 281. Maddesine Göre Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Kesin Süre midir ?

Merhabalar Değerli Meslektaşlarım;
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 281. maddesinin 1. Fıkrasına göre ; Bilirkişi raporunun taraflara tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içinde beyanda bulunmaları gerekmektedir.
Alıntı:
Bilirkişi raporuna itiraz
MADDE 281 - (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
Dün bir mahkemede davacı vekili olduğumuz duruşmamızda bilirkişi raporu gelmiş, davalı vekili mazeret vermiş, biz duruşma esnasında 281. maddeye göre taraflara 2 haftalık kesin süre verilmesini talep ettik hakim kesin süre vermedi. kesin süre verilmesi gerekmez miydi ?
Çünkü;
Aynı yasanın 94. mddesine göre ;
Alıntı:
Kesin süre
MADDE 94 - (1) Kanunun belirlediği süreler kesindir.
HMK ' nun 94. Maddesine göre '' Kanunun belirlediği süreler kesin '' dir. demektedir. HMK 281 . maddedeki süreyi ( 2 Haftalık Süreyi ) kanun belirlediğine göre mahkeme tarafından talebimiz gibi yani taraflara bilirkişi raporu hakkında beyanda bulunmak üzere kesin süre verilmesi gerekmez miydi ?
Teşekkürler...
Old 16-11-2011, 23:08   #2
Av.Dursun KARACA

 
Varsayılan

Bu süre kesindir. Bu kesinlik kanundan doğduğu için aslında hakimin süre vermesi de gerekmez.
Old 17-11-2011, 10:04   #3
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Mülga HUMK.nda “bir hafta” olarak belirlenen (m.283) itiraz süresinin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve bu kesin süre içinde itiraz etmeyen taraf bakımından raporun kesinleşmiş sayılacağı eski tarihli Yargıtay içtihatları ile Danıştay kararlarında kabul edilmesine rağmen, Yargıtay’ın özellikle daha yeni tarihli içtihatları, hüküm verilinceye kadar tarafların bilirkişi raporuna itiraz edebilecekleri doğrultusunda görüş değiştirmişti.

HGK., 26.02.1986, 1984/5-794, 1986/164: “Her ne kadar tarafların itiraz ve hakları bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden itibaren bir haftalık süre ile sınırlandırılmış ise de, bu sınırlama yalnızca tarafların eksik ve belirsiz gördükleri yanlar hakkında bilirkişiden açıklama istemeleri bakımındandır. Bu açıdan bir itirazın ileri sürülmemiş olması raporun kesinleşmesi sonucunu doğurmaz”.

15. HD., 21.12.1989, 1806/5336: “Kural olarak tarafların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmak hakları vardır. Yasa koyucu, sadece noksan ve müphem olan hususlar hakkında bilgi almak üzere tarafların bir hafta zarfında istemde bulunmalarını kabul etmiş, bunun dışında bilirkişi görüşüne karşı çıkılmasını engellememiştir”.

Mülga HUMK'ndaki bir haftalık sürenin hukuki niteliği doktrinde de tartışılmıştır.

Çoğunluk sayılabilecek bir görüşe göre, rapora itiraz (bir haftalık) süre ile bağlı değildir.

Bu görüşe göre, rapor hakkında eksiklik veya belirsizlik nedeniyle açıklama istenmemiş olması, raporun genel olarak kabulü şeklinde nitelendirilemez. Zira tarafların, raporun esasına itirazlarını engelleyecek hiçbir düzenleme mevcut değildir.

Ayrıca, taraflarca hiç itiraz edilmemiş olması durumunda dahi, mahkemeye bilirkişilerden, tamamlayıcı bilgi alma, açıklama isteme ve yeni bilirkişi incelemesi yaptırma yetkisini hüküm verilinceye kadar tanıyan bir sistem içerisinde (HUMK.m.284), tarafların hüküm verilinceye kadar itiraz haklarını kullanmalarına engel olmaz.

Nispeten azınlıkta kalan görüş, kanunda belirtilen bir haftalık sürenin kamu düzenine ilişkin olduğunu ve hak düşürücü nitelikte kesin bir süre olarak belirlendiğini ileri sürmektedir.

Bu görüşe göre, bilirkişilerden eksik veya belirsiz görülen hususlar hakkında açıklamada bulunmasını istemek, bilirkişi raporuna itiraz kavramına öncelikle dâhil sayılmalıdır. Dolayısıyla itirazın süreyle bağlı olmadığı kabul edilecek olursa, taraflar hüküm verilinceye kadar bilirkişi raporuna itiraz edebileceklerinden, bilirkişiden izahat alınmasını da hüküm verilinceye kadar isteyebilirler.

Bu durumda, HUMK.m.283/I, c.2’deki bir haftalık sürenin hiçbir anlamı kalmaz. Oysa bu bir haftalık süre kanun tarafından taraflar için tayin edilmiştir. Kanunun tayin ettiği bu tür süreler ise kesindir; hak düşürücü bir nitelik taşırlar ve kamu düzenine ilişkindirler. Dolayısıyla tarafların iradeleriyle değiştirilemez ve bu konuda tarafların muvafakatleri de geçerli olmaz. Şayet öngörülen süre içinde yapılması gereken işlem yapılmazsa hak düşer (HUMK.m.163, c.1,2).

Bu görüş yanlılarından ARSLAN, ayrıca, Yargıtay’ın bilirkişi raporuna taraflardan sadece birinin itirazı halinde onun lehine bir usuli kazanılmış hak doğacağını kabul eden kararlarına rağmen, rapora itirazın hüküm verilinceye kadar yapılabileceğine ilişkin yeni içtihadı arasında çelişki bulunduğu görüşüne yer vermektedir.

Yeni HMK sistemine gelince, kanaatimce artık sürenin hukuki niteliği tartışması sona ermiş sayılmalıdır. Zira HMK.m.281 gerekçesinde açık olarak “rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır” denilmektedir.
Old 17-11-2011, 11:46   #4
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan HUKUKDOKTORU
Mülga HUMK.nda “bir hafta” olarak belirlenen (m.283) itiraz süresinin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve bu kesin süre içinde itiraz etmeyen taraf bakımından raporun kesinleşmiş sayılacağı eski tarihli Yargıtay içtihatları ile Danıştay kararlarında kabul edilmesine rağmen, Yargıtay’ın özellikle daha yeni tarihli içtihatları, hüküm verilinceye kadar tarafların bilirkişi raporuna itiraz edebilecekleri doğrultusunda görüş değiştirmişti.

HGK., 26.02.1986, 1984/5-794, 1986/164: “Her ne kadar tarafların itiraz ve hakları bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden itibaren bir haftalık süre ile sınırlandırılmış ise de, bu sınırlama yalnızca tarafların eksik ve belirsiz gördükleri yanlar hakkında bilirkişiden açıklama istemeleri bakımındandır. Bu açıdan bir itirazın ileri sürülmemiş olması raporun kesinleşmesi sonucunu doğurmaz”.

15. HD., 21.12.1989, 1806/5336: “Kural olarak tarafların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmak hakları vardır. Yasa koyucu, sadece noksan ve müphem olan hususlar hakkında bilgi almak üzere tarafların bir hafta zarfında istemde bulunmalarını kabul etmiş, bunun dışında bilirkişi görüşüne karşı çıkılmasını engellememiştir”.

Mülga HUMK'ndaki bir haftalık sürenin hukuki niteliği doktrinde de tartışılmıştır.

Çoğunluk sayılabilecek bir görüşe göre, rapora itiraz (bir haftalık) süre ile bağlı değildir.

Bu görüşe göre, rapor hakkında eksiklik veya belirsizlik nedeniyle açıklama istenmemiş olması, raporun genel olarak kabulü şeklinde nitelendirilemez. Zira tarafların, raporun esasına itirazlarını engelleyecek hiçbir düzenleme mevcut değildir.

Ayrıca, taraflarca hiç itiraz edilmemiş olması durumunda dahi, mahkemeye bilirkişilerden, tamamlayıcı bilgi alma, açıklama isteme ve yeni bilirkişi incelemesi yaptırma yetkisini hüküm verilinceye kadar tanıyan bir sistem içerisinde (HUMK.m.284), tarafların hüküm verilinceye kadar itiraz haklarını kullanmalarına engel olmaz.

Nispeten azınlıkta kalan görüş, kanunda belirtilen bir haftalık sürenin kamu düzenine ilişkin olduğunu ve hak düşürücü nitelikte kesin bir süre olarak belirlendiğini ileri sürmektedir.

Bu görüşe göre, bilirkişilerden eksik veya belirsiz görülen hususlar hakkında açıklamada bulunmasını istemek, bilirkişi raporuna itiraz kavramına öncelikle dâhil sayılmalıdır. Dolayısıyla itirazın süreyle bağlı olmadığı kabul edilecek olursa, taraflar hüküm verilinceye kadar bilirkişi raporuna itiraz edebileceklerinden, bilirkişiden izahat alınmasını da hüküm verilinceye kadar isteyebilirler.

Bu durumda, HUMK.m.283/I, c.2’deki bir haftalık sürenin hiçbir anlamı kalmaz. Oysa bu bir haftalık süre kanun tarafından taraflar için tayin edilmiştir. Kanunun tayin ettiği bu tür süreler ise kesindir; hak düşürücü bir nitelik taşırlar ve kamu düzenine ilişkindirler. Dolayısıyla tarafların iradeleriyle değiştirilemez ve bu konuda tarafların muvafakatleri de geçerli olmaz. Şayet öngörülen süre içinde yapılması gereken işlem yapılmazsa hak düşer (HUMK.m.163, c.1,2).

Bu görüş yanlılarından ARSLAN, ayrıca, Yargıtay’ın bilirkişi raporuna taraflardan sadece birinin itirazı halinde onun lehine bir usuli kazanılmış hak doğacağını kabul eden kararlarına rağmen, rapora itirazın hüküm verilinceye kadar yapılabileceğine ilişkin yeni içtihadı arasında çelişki bulunduğu görüşüne yer vermektedir.

Yeni HMK sistemine gelince, kanaatimce artık sürenin hukuki niteliği tartışması sona ermiş sayılmalıdır. Zira HMK.m.281 gerekçesinde açık olarak “rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır” denilmektedir.

Ben de öyle düşünüyorum ama hakim öyle düşünmedi
Old 17-11-2011, 12:31   #5
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Hakim, "kanundan kaynaklanan" bir süre verdiğinde, bu süre kesin sayılacağından, ayrıca sürenin kesin olduğunun açıkça belirtilmesine ya da ihtarına, HMK md. 94 uyarınca, gerek kalmadığını, sürenin kesin süre olarak anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Old 02-04-2013, 14:44   #6
namutenahi

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlar,

Buradaki tartışmalar usul açısından verimli. Kanunun bu konudaki metninin açık olduğunu, sadece belirsizlik eksiklik konusunda kesin süre verdiğini düşünüyorum.

Öte yandan, benim açımdan belirsizliğini koruyan başka bir durum var. Temyizde, kararı temyiz etmemiş olan taraf katılma suretiyle temyiz edebiliyor. Bu idari yargıda da böyle, hukuk yargılamasında da.

Peki karar bile katılma suretiyle temyiz edilebilirken, bilirkişi raporunun katılma suretiyle itiraza konu olamaması sizce bir eksiklik değil mi? Taraflardan biri, yeni rapor bir nebze daha aleyhine olmasına rağmen, yargılamanın uzamaması ve hakkına daha az da olsa, daha çabuk kavuşmak istemesi nedeniyle itiraz etmemişse, karşı yanın itirazı yeniden bilirkişi raporu alınmasına giden bir yol açabiliyor. Bu durumda, daha önce itiraz etmemiş olsa da katılma suretiyle itiraz edebilmesi gerekirdi kanısındayım.
Old 10-10-2014, 13:32   #7
echokosmos

 
Karar HMUK-6100 md-281/1(Bilirkişi Raporlarına itiraz ve kesin süre/2.hafta)

merhaba meslektaşlarım; Bilindiği üzere yeni 6100 HMUK md/281-1 bilir kişi raporları ve itiraz sürelerini düzenleyen hukuki bir maddedir.vekil veya asile tebliğ tarihinden itibaren kesin süre(2)haftadır.ancak (cumartesi pazar)hafta sonu tatiline gelen süre dolum günü,pazartesi günü saat 17.00 c kadardır.(müsbet).a)ekleme-düzeltme b)itiraz olunmayan bilirkişi raporları kesin.kabul edilmiş sayılır ve mahalli mahkeme başkanı taktir hakkı saklı kalmak kaydıyla hakim değerlendirir.(müsbet) saygılar
Old 11-10-2014, 22:14   #8
metinnarin

 
Varsayılan

süreler konusunu değerlendirirken aşırı biçimciliğin mahkemeye ulaşma hakkını ortadan kaldırabileceği gerçeğini de görmek gerekiyor.Gördüğüm bir yargıtay kararında; 1,5 ay sonra yapılacak bir keşif için 2 haftalık kesin süre verilmesi ancak keşfi isteyenin kesin süreden sonra, keşiften önce gider avansını yatırması durumunda keşif talebinin verilen süre içerisinde yerine getirilmemesi nedeniyle red edilmiş olmasını doğru bulmuyor. Bana göre de bu yaklaşım doğrudur.
Bilirkişi raporuna karşı da 2 haftalık itiraz ve cevap verme süresi geçse dahi yapılan itirazın içeriğinin dikkate alınması gerekir. Yargılamanın gereksiz yere uzatılması ve hakkın kötüye kullanılması söz konusu değil ise sadece süre geçti diye itiraz beyanını yok saymak adil yargılanma hakkını ihlal edebilir.
Bir kısım süreler kesin nitelikte olsa dahi, bu sürelerin konuluş nedeni yargılamanın daha etkin ve süratli olarak yapılmasını sağlamaktır. Bu amacı ihlal etmeyen durumlarda sürenin geçmiş olması nedeniyle bir hakkın ileri sürülmesinin engellenmesi amacına aykırı olacaktır......
Old 01-11-2015, 07:21   #9
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan echokosmos
...hukuki bir maddedir.

hukuki olmayan maddeler de var mı acaba?

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bilirkişi raporuna itirazın süresi hakikiavukat Meslektaşların Soruları 2 09-02-2010 22:07
bilirkişi raporuna karşılık dava açma süresi avukat152 Meslektaşların Soruları 2 02-02-2010 17:25
İş Mahkemesinde Bilirkişi Raporuna İtiraz Süresi Av. Mehmet Çiçek Meslektaşların Soruları 5 28-06-2009 11:59
Hizmet Tespiti Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz köktaş Meslektaşların Soruları 3 09-10-2007 18:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05548406 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.