Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Şiddet ve Erkek, Çarpık Erkeklik Algısı...

Yanıt
Old 21-04-2008, 20:06   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Şiddet ve Erkek, Çarpık Erkeklik Algısı...

Şiddet ve Erkek, Çarpık Erkeklik Algısı...

Kadına yönelik cinsel şiddet, erkek cinselliğinin bir yansıması değil, kadına karşı erkeklik temelindeki cinsel saldırganlığın ve düşmanlığın pratiği ve dolayısıyla cinsiyetlerarası siyasal ilişkilerin de açık bir ifadesidir.

Devamı için;

http://www.bianet.org/bianet/kategor...rkeklik-algisi
Old 21-04-2008, 21:34   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bu çarpık algı düzeneği içinde, kendi aleyhine eyleyen kadın tiplemelerini de gözden uzak tutmamalı.

Cinsler bazında ayırım gözetmeksizin, kadını da erkeği de -ekseriyetle- yetiştiren kadın/anne, iktidarın ve buyrukların doğrultusunda ve kendi aleyhine kurulan tuzaklara genellikle bilerek ve isteyerek , ya da ayırdına dahi varmayarak, düşmüştür.

Ezilen kadın modeli görebildiğimiz kadarıyla üç ana yol izlemiştir:

-Tahakküme boyun eğme, kimliksizleşme.

-Tahakküme baş kaldırı, özgürlüğün ve birey olmanın sancılı yollarını adımlama.

-Her ikisini de becerememekle birlikte, (Savaşı göze almak ya da mağlubiyeti kabullenmek seçenekleri), en acı ve nesillere en zarar verici olan, üçüncü seçenek: İktidarı alkışlayarak, veriyor göründüğü onay çerçevesinde kendisini keskin yaptırımlardan uzak tutarak, sözde iktidar koltuğu paylaşımı.

İtiraf edilmelidir ki, Türk kadını ekseriyetle 3. yolu seçmiştir. Günlerde erkeklerini/hükümranlarını en acımasız ve en bayağı biçimde hemcinslerine çekiştirirken, evine geldiğinde evine geç gelen kızını alkış beklentisiyle ezebilmiş, geç gelen oğluyla gururlanabilmiştir.

Kaybetmeyi göze almadan çıkılan yolculuklardan zafer beklenmesi Türk kadınına yetiştirdiği nesiller bazında, kimliğinin yanında, çok da zaman kaybettirmiştir.

Çocuktaki yanlış, ebeveyndeki yanlışa aynadır.

Saygılarımla...
Old 23-04-2008, 14:50   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Aynı mesajın devamında;

Alıntı:
Erkeklik ideolojisi...

Nietzsche "Zerdüşt Böyle Dedi" adlı kitabında şöyle der: "Erkek savaşçı olarak, kadın ise savaşçıyı rahatlatmak için yetiştirilmelidir; bunun dışında her şey aptallıktır." Burada erkeklikler, "erkeğe" dair kültürel alışılagelmiş resimler, mitler ve algılar bütününü ifade ederken her zaman için "güçlü, şiddete yatkın, egemen, dayanıklı, saldırgan, bağımsız, aktif vb" nitelemelere referans verilir.

Erkeklik ideolojisi boyutuna getirilen bu idealler, normlar ve rol tanımlamaları günümüzde de oğlan çocuklarının toplumsallaşmalarında belirleyici olmakla kalmayıp, aile içinde, toplumsal ilişkilerde, görsel medyada, filmlerde, efsanelerde, hikayelerde ve yaşamın daha başka alanlarında toplum tarafından yeniden üretilerek yaşatılıyor.
Devam edelim...
Old 23-04-2008, 15:46   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bu konunun değişmeye başladığını düşünüyorum, tabi olumlu ve olumsuz yönleriyle tartışmaya açık, ancak "Kırılgan kız çocuğu" modeli ile "Mücadeleci ve egemen erkek çocuğu" modelinin, bizim kuşağımıza ait çocukluk dönemleri ile halihazırdaki kuşağa ait dönem çocukları arasındaki farkı belirginleştirmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Çocukluğunu 80' li kuşakta geçirenler gayet iyi anımsayacaktır: Kızlar teneffüslere birlikte çıkar, ekseriyetle kol kola gezer, genellikle tuvalete yalnız gidemezler, diğer hemcinsine dayanarak, salınarak, gezinirlerdi.

"Sen kız çocuğusun" la başlayan söylemlerin arkasının, ya edepli giyim kuşam, ya edepli oturup kalkma, ya edepli konuşmanın önemi, ya erkek çocuklarıyla fazla içli dışlı olmamanın gerekliliği, ya yemek pişirmenin geleneksel önemi, ev işi bilme konusunda beceri geliştirme zaruriyeti vb. vb. gereklilikler üzerine devam edeceği, bilinirdi.

"Sen erkek çocuğusun" ile başlayan söylemlerin açılım yelpazesi ise, yukarıdakine nazaran son derece sığ ve kısıtlıydı. Bu söylevler ileride ev geçindireceğinden bahisle "ya adam gibi okumak", ya da feminen davranışlara yatkınlık endişesiyle -Misal dayak yemişse azarlayıp, bir dahakine sen onun ağzını burnunu kanat tembihleri- daha sert/erkek-si olduğuna inanılan duruşa sahip olmasına yönelik biçimlendirmelerden ibaretti.

Aile çevresinden veya yakın aile dostlarından olan erkek çocukları -yine şüphe barındırmakla beraber- "Abi", diğerleri potansiyel tehdit unsurlarıydı.

İki cins çocuk birbirinden yukarıdaki söylemlerle uzaklaştırılıp -aslında her ikisi de- kuşatılırken, konulan bentlerin/sınırların özellikle yıkılmasının hedefleneceği gözden kaçırıldığından olsa gerek, kız çocuklarının çocuk yaşta erken evliliklerindeki çokluk, kaçmalar/kaçırılmalar ve sonu hüsranla biten ya da bir başka tahakküm ortamında ilk ailedekinden daha acı kuşatılmışlıklarla çaresizce devam eden evlilikler, sıradan dramlar olmayı sürdürdü.

Bugüne dönersek: Hala eski kuşakların hayatta olduğu gözetilecek olduğunda, geleneklerin, yukarıdaki mesajda sözü edilen ideolojilerin hala önemli ölçüde egemen olduğu düşünülebilir. Ancak bugün artık kız çocukları, okulda teneffüslerde kendilerini tecrit ederek kamplaşmıyorlar. Erkek egemen aile modeli, kadının çalışma yaşamına katılmasıyla nostaljik bir havaya bürünürken, artık çocuklar ebeveynlerine korkuyla değil, deneyimlerine güvendikleri aile bireyleri gözüyle yaklaşıyorlar, dolayısıyla ebeveynlerle çocuk arasındaki aşılmaz uçurumlar kapanarak, aradaki sır perdesinin şeffaflaştığı söylenebilir.

Benim özellikle ilgimi çekense, mevcut kuşakta "Şiddet eğiliminin" cins ayrımı gözetmeksizin, her iki cinse de musallat olması. Şiddete yatkın davranış biçimi yok olmadığı gibi, iki cinse de sirayet ederek alışılmışın oldukça dışında ve endişe verici bir nesil yetişmekte. Bugün artık kız çocukları için "Narin,nazenin" olmak ayıplanma nedeni, üstelik kendi hemcinsleri arasında bile.

Su yolunu bulur diyerek işin içinden çıkabiliriz ama çıkmamalıyız şüphesiz. Belki de 80'lerin kuşağından bu yana kadın cephesinde yaşanan ve devrim niteliğinde olduğu söylenebilecek keskin geçişlerin ara dönem sancılarından ibarettir bu olumsuzluk da.

Saygılarımla...

(*) Yukarıdaki alıntıyı okuduğumda, Nietzsche'yi okumakta neden başarısız olduğuma dair bilinçaltı bir ipucu yakaladım galiba..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadınlara şiddet uygulayan erkek hasta mıdır? av.semire nergiz Kadın Hakları Çalışma Grubu 26 17-03-2010 13:07
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? iustinianus Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 24-04-2008 14:28
Erkeklik Öldü Mü? Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 1 25-09-2004 00:40
Erkek Hakları Da Lazım Armağan Konyalı Kadın Hakları Çalışma Grubu 6 28-05-2003 23:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03822589 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.