muvazaada ispat şekli

Meslektaşlarım merhaba,

Emsal karar araştırdığım ve fakat bulamadığım bir konuda yardımınıza ihtiyaç duydum.

Alacaklılardan mal kaçırmak gayesi ile, önceki tarihlerde müvekkilin hissedarı bulunduğu bir şirketin hisseleri A şahsına devredilmiş ve ticret sicilinde gerekli işlemler gerçekleştirilmiş. Şirket aktif olmamakla birlikte, şirket adına kayıtlı oldukça değerli bir gayrimenkul bulunmaktadır.

Bu aşamada A şahsı vefat etmiş ve A şahsının mirasçıları tarafından "şirketin feshi" konulu dava açılmıştır. Müvekkil ile A şahsı arasında muvazaayı ispat eder nitelikte her hangi bir yazılı belge düzenlenmemiş.

A şahsının mirasçılarına karşı muvazaa iddiasında bulunmak istiyoruz ve fakat ispat yükümlülüğü bakımından mirasçılar 3. kişi mi sayılacaklar yoksa A şahsının halefi mi olacaklar konusunda bir açıklık bulunmamakta.

Muris muvazaasına dayalı davalarda mirasçılar miras bırakananın halefi sıfatıyla değil , 3.kişi sıfatıyla bu davayı açmaktadırlar ve bu durumda da muvazaa her türlü delillerle ispat edilebilmektedir. Burada muris muvazaasından farklı bir durum olmakla birlikte, mirasçıları 3. kişi saydığımız takdirde muvazaa iddiasını her türlü delille ispat mümkün olabilecektir. Ancak, mirasçıları A şahsının halefi saydığımız takdirde, ancak yazılı delille ispat mümkün olabilecektir.

Tereddüt yaşadığım bu konuda emsal karar bulmaya çalışmama karşın, bulamamış durumdayım. Emsal karar veya değerli görüşünü benimle paylaşabilecek meslektaşlarıma şimdiden çok teşekkür ederim.

Muvazaadaki amaç, mirasçıların miras haklarını engellemek değil ise, mirasçılar muvazaa ile kendi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek dava açamazlar. Bu durumda devir edenin halefi sıfatıyla dava açılabilir ki dava aynen miras bırakan gibi ispat edilmelidir.

Alıntı: Yazan 19. Hukuk Dairesi E:2009/998 K:2009/8386 T:17.09.2009 ... Davacıların ve davalının müşterek murisi Nermin'in keşide ettiği, lehdarı davalı Fatih olan 31.12.2004 keşide tarihli çek davalı tarafından davacılar aleyhine takibe konulmuş, davacılar çekin mirasçı olan davacıları mirastan yoksun bırakmak amacıyla muvazaalı olarak keşide edildiğini ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Senede karşı menfi tespit davası açıldığına göre HUMK'nın 290. maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile ancak senetle ispat edilebilir. Hükümde öngörülen senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları halinde, iddialarını ancak senetle (yazılı delille) ispat edebilirler. Ancak, mirasçılar külli halef sıfatıyla değil de sadece kendi haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, tanıkla ispat edebilirler (HGK 21.04.1978, 13-3608/338, HGK 12.04.1985, 4-558/317). Somut olayda davacılar (mirasçılar), senedin davacıları (mirasçıları) mirastan yoksun bırakmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini iddia ettiklerine göre, burada halefiyete değil, mirasçı olan davacılar kendi haklarına dayanarak dava açtıklarından senede karşı senetle ispat kuralı burada uygulanmaz. ...

Bahar Hanım cevabınız için çok teşekkürler, elinize yüreğinize sağlık.

Soruyu hızlı yazmamdan kaynaklanan bir eksiklik yaptığımı farkettim. Ben şirket hisselerini muvazaalı olarak devreden şahıs adına, hisseleri devir alan şahsın ölmesini fırsat bilen mirasçılarına karşı muvazaayı nasıl ispatlayabileceğim konusunda bir tereddüt yaşıyorum. Muris muvazaasına ilişkin durumlarda, sizin de belirttiğiniz Yagıtay kararında olduğu gibi, mirasçılar her türlü delille ispat hakkına sahipler, mirasçılık hakları dışındaki durumlarda ise halefiyet yoluyla ancak senetle ispat yoluna gidebileceklerdir.

Ben hisseyi devreden şahsın vekili olarak, nasıl bir yol izlemem gerektiği ve açılabilecek davada mirasçılara karşı hangi ispat yöntemi ile hareket etmem gerektiği konusunda halen tereddüt etmekteyim.

Muvazaalı işlemden önce düzenlenmiş bir yazılı belge de olmadığına göre yapılabilecek bir şey yok diye düşünüyorum. Yemin teklifinde dahi sıkıntı olabilir.
Saygılar...

Anladığım kadarıyla A şahsına muvazaalı devri yapan sizin müvekkiliniz ve A şahsının mirasçılarından muvazaa iddiasıyla verdiklerini geri almak istiyor. Ama "muvazaalı işlemin tarafı hiçbir zaman muvazaa iddiasında bulunamaz, bulunsa da dinlenmez." Hiçkimse kendi muvazaalı işlemi nedeniyle hak kazanamaz ve hukuk düzeni bu kişinin haklarını korumaz. Bu konuda yüzlerce Yargıtay kararı bulabilirsiniz. Yukarıdaki kararda muvazaa iddiasında bulunanlar (davacılar), murisin muvazaalı olarak kendilerinden mal kaçırdığı iddiasında bulunuyor. Yani kendileri muvazaanın tarafı değil.
Hem esastan hem de ispat yönünden bu davayı kazanmanızı mümkün görmüyorum.