Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Basından seçmeler

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-01-2012, 14:16   #1
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Basından seçmeler

“Hukuk Üstün Değilse Adalet Yok Hükmündedir...”

(Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN, Cumhuriyet 08.01.2012, s.2)
Old 09-01-2012, 16:56   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

"Ucube’nin Yıkım Yıldönümü",

Bugün 8 Ocak, Başbakan’ın “ucube”nin yıkım talimatını verdiği günün yıldönümü. Yaklaşık 3.5 ay sonra da 26 Nisan 2011’de yıkım fiilen başlamıştı.

8 Ocak, Anadolumuzda MÖ 11.000 yüzyıla Göbeklitepe’ye uzanan heykel kültürünün ve genelde sanatın saygın konumuna yeniden kavuşabilmesi için tüm ilgililerin çabasının gerektiğini hatırlatan bir gündür.
(Raziye KARABEY, Cumhuriyet 08.01.2012, s.2)
Old 09-01-2012, 16:58   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

"...
Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular, 2010 yılındaki başvuru sayısı 6 bin 800 iken, 2011’de nasıl katlanarak 9 bine yükseldi?"
(Orhan Bursalı, “Terör Örgütü Üyesi”, Cumhuriyet 08.01.2012, s.6)
Old 09-01-2012, 16:59   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Eğitimsiz kadınlar

"Eğitimsiz kadınlar ağır işlerde düşük ücretle çalışıyor
Ekonomi Servisi - Türkiye’de işgücü piyasasına katılım ve istihdam oranları cinsiyete ve kent-kır ayrımına göre büyük farklılıklar gösterirken, erkek işgücüne katılım oranı, kadın işgücüne katılım oranının 3 katına yakın seviyede bulunuyor.
Maliye Bakanlığı’nın geçen hafta açıkladığı yıllık ekonomik raporuna göre, özellikle kentsel alanlarda olmak üzere üniversite eğitimi almamış kadınlar, genellikle düşük ücretli, uzun çalışma saatlerine sahip işlerde çalışıyor.

Türkiye’de kadınlara, sosyal ve kültürel etkenlere bağlı olarak çocuk bakımı ve ev işleri gibi birtakım görevler yükleniyor. Kadın çalıştığı takdirde bu işlerin yaptırılması için aile bütçesinden ayrılması gereken bir maliyet kalemi oluşuyor. Söz konusu maliyetlerin kadınların çalışması durumunda elde edecekleri gelirin önemli bir bölümünü oluşturması, kadınların işgücüne katılmasında bir engel oluşturuyor.
Rapora göre kadının genel işgücüne katılım oranı OECD genelinde yüzde 70’ler düzeyindeyken, Türkiye’de bu oran yüzde 48.8 ile yaklaşık yirmi puan daha aşağıda yer alıyor. Geçen yıl Türkiye’de 22 milyon 594 bin kişi istihdam edilirken, bu rakamın 16 milyon 170 binini erkek, 6 milyon 425 binini ise kadın çalışanlar oluşturuyor".
(Cumhuriyet 08.01.2012, s.10)
Old 09-01-2012, 17:01   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Özel yetkili mahkeme

“Avrupa uygarlığını üzerinden yüzyıllarca atamayacağı karanlıklara gömen ortaçağın özel yetkili mahkemeleri engizisyon mahkemeleriydi.

Bu mahkemelerin özelliği, Roma hukukunu hiçe sayarak adaleti devlete bağımlı kılması, ihbarı yasal zorunluluk haline getirip muhbirlik yapmayana cezai yaptırım uygulaması, mevzuatı “gizli tanıklık” esasına dayandırması ve yargı kurumunu tüm ihbarları yazılı kayıt altına alıp saklamakla yükümlü tutmasıydı.

Tarihçi Bartolome Bennasar, ‘Engizisyon tarihi, adaletle devlet arasında ne zaman organik bir bağ kurulsa, insanları tehdit eden dramın kök adıdır’ der.
Engizisyon hukuku, Katolik papalığın ya da yetkisini Tanrı’dan alan kralların otoritesine karşı dikilen her şeyi ve herkesi yok etmek kararıyla, yüz binlerce insanın iftiralarla suçlandığı, bazen akıl almayacak uyduruk gerekçelerle yargılandığı ve işkenceyle öldürüldüğü beş yüzyıllık bir sürecin ihbar, iddia, yargı ve infaz aracıdır.

Halen dünyadaki hiçbir demokratik ülkede “özel yetkili mahkeme” yoktur. Anlamı, karşılığı yoktur böyle bir mahkemenin, günümüz demokrasi jargonunda. 11 Eylül’den sonra küresel anlamda kabul gören “Terörle Mücadele” yasalarına göre suçlananlar bile normal ağır ceza mahkemeleri tarafından yargılanır.”
(Mine G. Kırıkkanat, “Sehven Hukuk, Kerhen Adalet” Cumhuriyet 08.01.2012, s.15)
Old 09-01-2012, 17:33   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Papua Yeni Gine

Bağımsız bir millet olan Papua Yeni Gine, parlamenter demokrasi sistemini kabul etmiş ülkelerdendir.
Old 09-01-2012, 17:49   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Aydın ve vicdan

“Yorum yaparken büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmek, her aydının vicdan borcudur. Entelektüel vicdan yükümlülüğü, aydın olmanın birinci şartıdır.”

(Ahmet Selim, “Aydın ve vicdan”, Zaman Online, 09.01.2011 http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1024)
Old 10-01-2012, 08:30   #8
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Hâkim-savcı şikâyeti arttı

Hâkim ve savcılarla ilgili yapılan şikâyetlerin sayısı, 2006’da 3 bin 817 iken geçen yıl 9 bin 125 oldu. Sonuçlandırılan 6 bin 147 şikâyetin 4 bin 850’si işleme konulmadı, 1106 şikâyetle ilgili ise soruşturma izni verilmedi.

ANKARA (AA) - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesi’ne bağlı Hâkim ve Savcı Şikâyet Bürosu’na vatandaşlardan hâkim ve savcılarla ilgili geçen yıl 9 bin 125 şikâyet geldi.

Yüzde olarak yapılan hesaba göre de şikâyetlerin yüzde 63’ü işleme konulmadı,
yüzde 15’i için soruşturma izni verilmedi. Dosyaların yüzde 3’ü için soruşturma izni, yüzde 19’u için ise inceleme izni verildi.
(Cumhuriyet,10.01.2012,s.4)
Old 11-01-2012, 08:10   #9
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargı devleti kolluyor

AVRUPA KONSEYİ:
STRASBOURG (AA) - Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Thomas Hammarberg tarafından kaleme alınan raporda, Türkiye’de yargının insan haklarını olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Raporda, yargıç ve savcıların insan hakları yerine devleti korumaya önem verdiğine dikkat çekildi(Cumhuriyet,11.01.2012,s.7.)
Old 12-01-2012, 08:06   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Gazetecilerin hakları

Gül: Gazetecilerin hakları 50 yıl öncesinin gerisinde
ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’de gazetecilerin haklarının 10 Ocak 1961’den daha geride olduğunu belirtirken uzun tutukluluk süreleri konusunda kendisinin de rahatsızlık duyduğunu ifade etti.
(FIRAT KOZOK,Cumhuriyet 12.01.2012,s.1,7).
Old 12-01-2012, 08:35   #11
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Van Gerçeğini Unutmamak

Daha birkaç ay öncesine kadar bu ülkenin ve Doğu Anadolu’nun sayılı büyük kentleri arasında yer alan Van, bir deprem felaketiyle çok önemli birikimlerini yitirmek durumunda kaldı. Bu olay bu ülkedeki bütün kentlerin başına gelebilecek bir olaydır. Artık ders çıkarmak zorundayız.

Her deprem sonrası ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlarız. Ancak ne depreme hazırlık konusunda ne de deprem sonrasında yapılacaklar konusunda ciddi bir aşama kaydetmediğimizi Van depremi ile bir kez daha gördük. Bu kadar can kaybına, yaşanan onca trajediye ve biten hayatlara rağmen deprem gerçeği her defasında unutuluyor. Diğer yandan depremle birlikte kentlerin ekonomisi çöküyor, ticari yaşam bitiyor ve sadece yaşamak, ayakta kalmak için bir mücadele başlıyor.

Korkunç soğuğun ve kışın ortasında çadırda yaşıyorsunuz. Ya tüple ya da kalitesiz kömürle ısınmaya çalışıyorsunuz. Bir yandan da çadırın yanmaması için sürekli teyakkuzdasınız. Yemek ve içme suyu sorunu varlığını koruyor. Kısacası gündelik yaşam pratikleri bin bir zorlukla yerine getirilebiliyor. Evlerinde kalanlar korkuyor, çadırda kalanlar korkuyor.

Kısacası sağlıktan eğitime; ticaretten sanayiye her alanda büyük bir çöküntü yaşanmakta ve bunu gidermek için ciddi bir plan, proje ve yol haritası ortada bulunmamaktadır.

(Erdoğan TOPRAK CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili ,Cumhuriyet,12.01.2012,s.2)
Old 12-01-2012, 09:00   #12
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Kamuda çalışan hekimler

"ANKARA - Kamuda çalışan hekimlerin muayenehane açmasını ve özelde çalışmasını yasaklayan Tamgün düzenlemesi uygulamaya girdiği günden bu yana sürekli tartışma konusu...

Hekimler tarafından eleştirilen, hastaları mağdur eden düzenleme bazen “deliniyor” bazen de verilen izinlerle “esnekleştirilmeye” çalışılıyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu, düzenlemenin “dikiş tutmadığını” belirtirken hükümet üyeleri ve üst düzey bürokratlar için “ara formüller” bulunduğunu söyledi."

(MUSTAFA ÇAKIR, Cumhuriyet,12.01.2012,s.3)
Old 12-01-2012, 09:07   #13
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan İşlenemez Suç...

"Adil yargılamayı etkileme suçunun oluşabilmesi için öncelikle adil yargılamanın olması gerekir."

("Mustafa Balbay'ın avukatları aracılığıyla gönderdiği yazılı açıklamadan",Ali Sirmen "Dünyada Bugün",Cumhuriyet,12.01.2012,s.4).
Old 12-01-2012, 09:12   #14
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Özel Yetkili Mahkemeler Kaldırılmalı

Cumhuriyet 12.01.2012,s.4
THOMAS HAMMERBERG: 
"Türk yargısında kronik işlev bozukluğu var"
BAHADIR SELİM DİLEK

ANKARA - Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg, Türkiye’deki özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını yerine iyi donanımlı ağır ceza mahkemelerinin getirilmesini istedi. Hammerberg, Türk adalet sisteminde kronik işlev bozukluğu olduğu saptamasını yapan Hammerberg,

Thomas Hammerberg’in 10-14 Ekim 2011 tarihlerinde Türkiye’de yargı sisteminin işleyişine ilişkin yaptığı temasların sonucunda hazırladığı raporu yayımlandı.

Raporda “Komiser, yargılamanın aşırı uzun sürmesinin, Türk adalet sisteminde kronik bir işlev bozukluğu olduğunu gözlemlemekte ve AİHM’nin bu bağlamda ihlaller yapıldığı sonucuna varan çok fazla kararı olduğunu belirtmektedir” denilirken Hammerbeg’in özellikle AİHM içtihadı göz önüne alındığında, tutukluluğa çok sık başvurulmasına ve uzun tutukluluğa ilişkin kaygılarını tekrarlamakta olduğuna dikkat çekildi.

Yetkili makamları, kişilerin mahkûm olmadan önce tutuklu olarak geçirdiği sürelerin makul sınırlar dışına çıktığı durumlardan kaçınmaya acilen davet eden Hammerbeg, bu uygulamanın, “tutukluluğun cezaya dönüşmesi” anlamına gelebildiğine vurgu yaptı.
Old 12-01-2012, 09:26   #15
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Hukuk devleti ilkesizlikleriyle malul...

“ ‘Economist Intelligence Unit’in son ‘Demokrasi Endeksi’ raporuna bakın;

Türkiye, ‘hukuk devleti ilkesizlikleriyle malul’ ülkeler kategorisini oluşturan ‘hibrit rejimler’ arasında 88. sırada.

90. sıradaki Tanzanya’nın iki üstünde, 86. sıradaki Malavi’nin iki altında; garibim Afrika ülkeleri arasında sandviç olmuş durumda.

Başka söze gerek var mı? “

(Nilgün Cerrahoğlu, “ Bu da Türk kışı”, Sağnak,Cumhuriyet, 12.01.2012, s.12)
Old 13-01-2012, 08:31   #16
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Adil Yargı

"...
Sorunun özü adil yargıdır.

Uzun tutukluluk sürelerine de Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine de adil yargıyla bağdaşmadığı için karşıyız.

Konu ne tek başına tutukluluk süreleridir ne de Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri... Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ve uzun tutukluluklar olmasa bile, yargı bağımsızlığı yoksa adil yargı yine olamaz.

Ortada tutukluluk olmasa da yargı süreci çabuklaştırılsa da adil yargı açısından kamu vicdanını yaralayan kararlar çıkabilir..."

(Ali Sirmen,"Dünyada Bugün","İşin Özü Adil Yargı,Cumhuriyet,13.01.2012,s.4)
Old 13-01-2012, 09:04   #17
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Aklın varsa, mahkemeye düşme...

"...
Hakkınızı yargıda aramak da başka bir işkencedir. Yüzbinlerce dosyadan biri olarak, davanız uzar da uzar. Kaybettiğiniz zaman yüzünden, sizde ne "Adalet yerini buldu" hissi ne de bunca zahmete değdiği izlenimi kalır. Yıllarınızı polislerle, yargı kapılarında ve avukatlarla birlikte mücadeleyle geçirmiş, sonunda 'Adalet aramaktan pişmanlık' duyarak bu defteri kapatmışsınızdır.

En çok kullanacağınız söz de 'Keşke şu davayı açmasaydım' olur.

İşte toplumun yargımızla ilgili genel izlenimi budur.

Yoksa, resmi demeçlerdeki gibi 'Terazili ve gözleri kapalı' bir kadın heykeli ve altında yazan 'Adalete kendinizi teslim edin' cümlesi benimsenmez. Aksine, 'Aman kardeşim, ne ödeyeceksen öde veya alacağından vazgeç, ancak bu çarklarının dişlilerinin arasına düşme' denir.

Acı, ancak doğru değil mi? ..."

(Mehmet Ali Birand," "Aklın varsa, mahkemeye düşme", Milliyet,13.01.2012).
Old 13-01-2012, 11:43   #18
janveljan

 
Varsayılan

Haber bu ;

Alıntı:
“ ‘Economist Intelligence Unit’in son ‘Demokrasi Endeksi’ raporuna bakın;

Türkiye, ‘hukuk devleti ilkesizlikleriyle malul’ ülkeler kategorisini oluşturan ‘hibrit rejimler’ arasında 88. sırada.

90. sıradaki Tanzanya’nın iki üstünde, 86. sıradaki Malavi’nin iki altında; garibim Afrika ülkeleri arasında sandviç olmuş durumda.

Başka söze gerek var mı? “

(Nilgün Cerrahoğlu, “ Bu da Türk kışı”, Sağnak,Cumhuriyet, 12.01.2012, s.12)

Endeksi yapan bu;

Alıntı:
Economist Intelligence Unit


The Economist Intelligence Unit (EIU) is an independent business within The Economist Group.[1]

Endeksi yapanın “gerçek sahibi”i bu;,

The publication belongs to The Economist Group, half of which is owned by the Financial Times, a subsidiary of Pearson PLC. A group of independent shareholders, including many members of the staff and the Rothschild banking family of England,[9



Bu da dünkü Sabah'ta tesadüfen okuduğum haber yorum;

Alıntı:
Birader'in vanası Türkiye'nin elinde
• OĞUZ KARAMUK
• 13.01.2012
Servetini finans ve petrolden kazanan esrarengiz aile Rothschildlar'ın Türkiye eleştirilerinin altında üç neden yatıyor: İlki düşük faiz politikası, ikincisi enerji transferinde Türkiye'ye muhtaç olmaları, üçüncüsü de Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerdeki AK Parti hayranlığı. Ve aile, üçünde de kaybediyor
Dün Türkiye'ye karşı "atağa kalkan" faiz lobisinin perde arkasındaki en önemli oyunculardan biri olan Rothschild'lardan bahsettik. Türkiye ve dünya tarihinde önemli bir rol oynayan, Siyonist düşünce ve İsrail'in kurulmasında büyük pay sahibi olan dünyanın en esrarengiz ve gizemli Ailesi'nden. Yazımız şu linkte var: (http://www.sabah.com. tr/Ekonomi/2012/01/12/ lobinin-basi-buyuk-birader- cikti) Bugün Aile'nin Türkiye'yle çakışan yollarına bakacağız. Etki alanındaki The Economist ve Financial Times gibi yayın organlarıyla Türkiye'ye adeta savaş açan Rothschildlar'ın neden Türkiye'yi hedef aldığını ve neden başarılı olamayacağını biraz daha derinden inceleyeceğiz. Yaşanan gelişmeler ve gündeme gelen bilgiler, küresel çapta ekonomik gücü ve etkinliğini temel olarak finans ve başta petrol olmak üzere hammadde ticaretinden sağlayan bu Aile'nin Türkiye'yle üç ana başlıkta problemi olabileceğini ortaya çıkarıyor.

1- FAİZ İNDİRİMİ RAHATSIZ EDİYOR
Rothschild ve temsil ettiği dünya bankerlik sisteminin en son istediği şey küresel çapta bir faiz düşüşü. Özellikle de çok yüksek getiri sağlayan Türkiye gibi gelişen ülkelerde. Ama Türkiye 12 Haziran'dan sonra, AK Parti Seçim Beyannamesi'nde de bahsedilen, rant yerine üretimi hedefleyen yeni bir ekonomik modeli devreye aldı. Ağustos'tan itibaren devreye alınan faiz indirimi küresel sermayenin zarar etmesine ve daha da kötüsü gelecekteki gelirlerinin tehlikeye girmesine neden oldu. Türkiye'nin ardından birçok ülke faizleri indirmeye başlayınca finans kesiminin gelirleri küçülmeye başladı. İşte Rothschild ve kontrolündeki servet-güç-medyanın Türk Hükümeti'yle dertlerinden biri bu.

İşbirlikçileri biliniyor
Ancak bankerler bu konuda başarı şansını yitirdi. Çünkü küresel faiz lobisinin Türkiye'de bir kriz çıkarabilmek için tek şansı içeriden işbirlikçi bulmak. Paranın ve kurulan finansal sistemin doğası fiziksel olarak bunu gerektiriyor. Ancak Başbakan Erdoğan "faiz lobisinin atağını" yani kural dışı hareketlerini gördüklerini ve yasalar doğrultusunda önlem alacaklarını söyledi. Ucu açık bir söylem, Başbakan "Ne kadar uğraşırsanız o kadar önlem alırız"a getiriyor. Sanıyorum, bu sözü Türkiye'deki tüm bankacılar da anladı.

Osmanlı Bankası'nı kuran adamlar
Rothschild Ailesi Türkiye'de ilk kurulan bankalardan biri olan ve 2001'de Garanti Bankası'na katılarak varlığı sona eren Osmanlı Bankası'nın da ortaklarıydı. Aile'nin adı bir ara Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun Uzan ailesinin mallarını satışa çıkardığı ihalelerle geçmişti. Aile'nin Türkiye'deki danışmanlığını da ARGE Danışmanlık'ın sahibi Yılmaz Argüden yürütüyor.

2- Petrol ve gazda Türkiye'ye bağımlılar
Rothschild Ailesi'nin Türkiye'yle yolunun kesiştiği bir başka nokta da petrol. Bugün dünyada bilinen tüm büyük ve ünlü petrol şirketlerinde bu Aile'nin payı var. Ancak son yıllarda, Batı'nın pek de istemediği şekilde gerçekleşen bir dizi olay, küresel petrol ticaretinden büyük servetler kazanan bu Aile'nin gelir ve nüfuz alanını törpüledi. Zengin petrol yataklarına sahip Güney Amerika ülkeleri uluslararası şirketlerin elinde bulunan petrol şirketlerini millileştirdi. Putin, ülkenin en büyük petrol ve gaz yataklarını Rothschildlar'a satmak üzereyken Mikhail Khodorkovski'yi hapse attırdı. Uluslararası petrol devlerini ülkeden kovdu. Rusya aynı zamanda Orta Asya petrolünü de bir şekilde kontrolüne aldı.

Kuzey Irak'ta varlar
Dünya petrol haritasında Rothschild ve temsil ettiği küresel petrol şirketlerine kârlı oyun alanı olarak sadece Ortadoğu kaldı. Buranın güneyinde İsrail'in İran'la olan kavgası nedeniyle gerilim var. Kuzeyi ise bizi doğrudan ilgilendiriyor. Rothschild ve bağlılarının bu alanda bulduğu iki yeni iş sahası doğrudan Türkiye'de kilitleniyor. Bu iş sahalarından biri Kuzey Irak'taki petroller. Bu petrollere satış izni çıktı. Rothschild Ailesi burada Çukurova Holding'in patronu Mehmet Emin Karamehmet ve ortağı Mehmet Sepil'le işbirliğine gitti, kurdukları Genel Energy PLC şirketi Kuzey Irak petrolünden aslan payını aldı.

Akdeniz'de de varlar
Ancak petrolü en kârlı ve güvenli şekilde dünya pazarına ulaştırmak için Türkiye'den geçen Kerkük- Yumurtalık ve benzeri hatlara ihtiyaçları var. Son dönemde Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgede Sünni-Şii gerginliğinin yaratılmak istendiğini görüyoruz. Ama bu gerginlik bile enerji kaynaklarının taşınması konusunda Aile'yi ve temsil ettiği şirketleri daha fazla şekilde Türkiye'ye muhtaç bırakıyor. Diğer bir iş alanı ise Doğu Akdeniz'deki petrol ve gaz sahaları. Rothschildlar'ın da hissedarı olduğu Noble enerji şirketinin Akdeniz'de bulduğunu söylediği gaz rezervi Türkiye boru hattına izin vermezse beş para etmiyor.

3- ORTADOĞU VE AFRİKA'YA DİKKAT!
Üçüncü ve belki de Aile'yi en derinden etkileyen sebep ise Başbakan Erdoğan'ın "One minute" çıkışından sonra yaşananlar. Ortadoğu'daki süreç Türkiye'nin lehine, İsrail'in aleyhine gelişiyor. Kuzey Afrika'daki devrimlerin ardından iktidarlar yavaş yavaş AK Parti'yi ve Erdoğan'ı destekleyen iktidarlara geçiyor. Henüz devrim olmayan İslam ülkelerinde de muhalefet AK Parti'nin görüşlerine yakın bir dünya görüşüyle filizleniyor. Batı dünyasında da benzer görüşler seslendiriliyor. Belli ki bu Rothschildlar'ın yarattığı Siyonist ideoloji ve onun sponsoru olduğu devlet olan İsrail'in politikalarıyla birebir çelişiyor.

4- VİCDAN VE CÜZDAN ARASINA SIKIŞTILAR
İki bölüm halinde bir son söz koymak gerekli yazıya… İlki okura; "İki gündür yazıyor bu adam ne malum uydurmadığı" diyeniniz varsa e-mail atın yazdıklarımın hepsinin kaynakçasını göndereyim. İkincisi madem yazdık, Aileye... Rothschild'lar ve aynı çıkar paydaşına sahip sermayenin son dönemde biraz vicdan ve cüzdan arasında sıkışması oldu. Aklı selim, finansal ve toplumsal mühendislik ürünü arkadan dolanmalardan, savaşlardan medet umma zamanının geçtiğini söylüyor. Bunun için yeni Türkiye'yi ve Türkiye'nin temsil ettiği değerlere saygı gösterip kabul etmeliler. Yaparlarsa tüm Ortadoğu ve hatta dünya daha huzurlu ve kalkınmış olacak. Yapmazlarsa da kendileri kaybedecek. Sizin de iyiliğinizi istiyorum... Lütfen biraz tefekkür…

Yorum sizin

Saygılar,

Meraklısına dünkü Sabah Gazetesi; http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012...kiyenin-elinde
Old 13-01-2012, 11:59   #19
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janveljan
19 no.lu mesajınız
Şeytan ayrıntıda gizlidir, iyi yakalamışsınız ancak şöyle çelişkili bir durum ortaya çıkıyor: ABD'nin çıkarları ile iktidar partisinin çıkarları örtüşüyor ise, Rothschild ailesi ile ABD'nin çıkarları örtüşmüyor mu? Ayrıca, Oğuz KARAMUK'un yazısının son kısmındaki
Alıntı:
...Bunun için yeni Türkiye'yi ve Türkiye'nin temsil ettiği değerlere saygı gösterip kabul etmeliler...
cümlesi ile Türkiye'nin tek başına inisiyatif almış bir devlet olduğu görüntüsü veriliyor. Böyle mi gerçekten?

Saygılarımla..
Old 13-01-2012, 13:28   #20
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Av. Engin EKİCİ
Alıntı:
Şeytan ayrıntıda gizlidir, iyi yakalamışsınız ancak şöyle çelişkili bir durum ortaya çıkıyor: ABD'nin çıkarları ile iktidar partisinin çıkarları örtüşüyor ise, Rothschild ailesi ile ABD'nin çıkarları örtüşmüyor mu?

Değerli üstadım, biliyorsunuz ülkelerin dostlukları değil çıkarları olur.Bu çıkarlar tek boyutlu ve durağan değildir.Bazen bir kısım çıkarlar örtüşür,bazen başka çıkarlar ağır basar, diğerleri göz ardı edilebilir.Bazen çatışan çıkarlar arasında bir denge kurmak gerekebilir.Diplomasi sanatçılarının işi bunu yönetmektir.


Öte yandan Amerikan’ın çıkarlarının büyük ölçüde Rothschild ailesinin çıkarlarıyla örtüştüğü doğrudur ancak, Türkiye de öyle kolay gözden çıkartılacak bir ülke değildir.Hele yakın coğrafyadaki olaylardan sonra hiç değildir.


Alıntı:
..cümlesi ile Türkiye'nin tek başına inisiyatif almış bir devlet olduğu görüntüsü veriliyor. Böyle mi gerçekten?

Ben yazarın tüm görüşlerine katıldığımı söylemedim. Yaptığım alıntı ile yayınlana habere farklı bir akış açısı getirmek istedim.

Öte yandan Türkiye’nin tek başına insiyatif belirlemesi için alması gereken çok yol olduğunu düşünürüm.

Tarihe meraklıyımdır. Hatırlayabildiğim kadarıyla Kanuni zamanında Akdeniz'de ticaret yapmak isteyen Amerikan gemilerine vergi (“haraç”) verme mecburiyeti getirilmiş ve bu anlaşmaya bağlanırken Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihindeki başka ulusun diliyle yaptığı ilk anlaşma imzalatılmış.

Tek başına inisiyatif diye ben buna derim işte.Tabi Bunu yapabilmek için Muhteşem Süleyman gibi birinin, Akdeniz’de fink atan Barbaros gibi bir amiralinizin olması gerekir.
(Çok mu hamasi oldu ne ?)

(Değerli üstadım Av. Hulusi Metin'in açtığı bu başlığı gereksiz meşgul etmemek için müsadenizle)

Saygılar sunarım.
Old 13-01-2012, 15:45   #21
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janveljan
Değerli üstadım, biliyorsunuz ülkelerin dostlukları değil çıkarları olur.Bu çıkarlar tek boyutlu ve durağan değildir.Bazen bir kısım çıkarlar örtüşür,bazen başka çıkarlar ağır basar, diğerleri göz ardı edilebilir.Bazen çatışan çıkarlar arasında bir denge kurmak gerekebilir.Diplomasi sanatçılarının işi bunu yönetmektir.

Öte yandan Amerikan’ın çıkarlarının büyük ölçüde Rothschild ailesinin çıkarlarıyla örtüştüğü doğrudur ancak, Türkiye de öyle kolay gözden çıkartılacak bir ülke değildir.Hele yakın coğrafyadaki olaylardan sonra hiç değildir.

Ben yazarın tüm görüşlerine katıldığımı söylemedim. Yaptığım alıntı ile yayınlana habere farklı bir akış açısı getirmek istedim.

Öte yandan Türkiye’nin tek başına insiyatif belirlemesi için alması gereken çok yol olduğunu düşünürüm.

Tarihe meraklıyımdır. Hatırlayabildiğim kadarıyla Kanuni zamanında Akdeniz'de ticaret yapmak isteyen Amerikan gemilerine vergi (“haraç”) verme mecburiyeti getirilmiş ve bu anlaşmaya bağlanırken Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihindeki başka ulusun diliyle yaptığı ilk anlaşma imzalatılmış.

Tek başına inisiyatif diye ben buna derim işte.Tabi Bunu yapabilmek için Muhteşem Süleyman gibi birinin, Akdeniz’de fink atan Barbaros gibi bir amiralinizin olması gerekir.
(Çok mu hamasi oldu ne ?)

(Değerli üstadım Av. Hulusi Metin'in açtığı bu başlığı gereksiz meşgul etmemek için müsadenizle)

Saygılar sunarım.
Sayın Üstadım;

Yazarın tüm görüşlerinize katıldığınız izlenimine kapılmamıştım. Üstelik oldukça yararlı bir bakış açısı kattığınızı da söyleyebilirim.

Belirttiğiniz olay Kanuni zamananında cereyan etmiş olabilir ancak o dönemde Amerikan bağımsızlık savaşı yapılmamış ve ABD kurulmamış idi.

Ve tek başına inisiyatif alma konusundaki yaklaşımınıza aynen katılıyor ve hamasi bulmuyorum

Yorum yapmadan duramadım "yorum sizin" dediğiniz için ve Sayın Hulusi METİN'in açtığı başlığı meşgul etmeme yönündeki görüşünüze de katılarak saygılarımı sunuyorum.
Old 13-01-2012, 18:12   #22
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Sayın janveljan, Sayın EKİCİ,

Katılımlarınız için teşekkür ederim.

1."Basından Seçmeler" in amacı; hukukla ilgili haberleri bir başlık altında toplamak, paylaşmak, değerlendirmek, yorumlamak... Sonuçlar çıkarmak.

2.Bu açıklama fırsatını verdiğiniz tekrar teşekkürler.

3.Forum'un açıklamaya çalıştığım amacı, Sayın janveljan'ın katkısıyla somutlaştı, Sayın Ekici'nin katkısıyla da zenginleşti:

3.1.Haber =

"Türkiye, ‘hukuk devleti ilkesizlikleriyle malul' ülkeler kategorisini oluşturan ‘hibrit rejimler’ arasında 88. sırada".

3.2.Haberin kaynağı=

Economist Intelligence Unit
The Economist Intelligence Unit (EIU) is an independent business within The Economist Group.

3.3.İki gazete, iki yazar...

Alıntı:
janveljan
Alıntı:
Yorum sizin


3.4.Sonuç:

"Türkiye, ‘hukuk devleti ilkesizlikleriyle malul'..." bir ülke mi, değil mi?


Saygılarımla
Old 14-01-2012, 09:09   #23
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Türk Ceza Yasası

"...
Türk Ceza Yasası toptan yenilenirken bugün varılacak noktayı fala değil de taslakta yazılanlara bakarak söyleyenlerden biri de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’dir. Taslaktaki 26 maddenin sakatlığını yazılı ve sözlü olarak anlatmak gibi bir görevi yerine getirmeye çalışmıştır.
Bilindiği gibi Türk Ceza Yasası, kabul edildikten sonra daha yürürlüğe girmeden kimi maddeleri değiştirilen ve bu niteliği ile de hukuk tarihimize geçen ender yasalardan biridir.
..."
Orhan Erinç ,Geçmişten Geleceğe, “Yargı Bu Noktaya Nasıl Getirildi?”, Cumhuriyet, 14.01.2012,s.7)
Old 14-01-2012, 09:49   #24
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Ankara’yı Kaybediyoruz

"Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Dışişleri Komisyonu’nda ele alınan Türkiye raporunun tartışılması sırasında konuşma yapan birçok parlamenter, ‘AB’nin yanlışları yüzünden Türkiye’yi kaybediyoruz’ değerlendirmesinde bulundu".

Hürriyet, Zeynel LÜLE 14 Ocak 2012
Biz de...
Old 14-01-2012, 10:25   #25
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Savcılarımız

“…
Adalet Bakanlığı’nın Adli Sicil Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, ….

Özet yapalım: Suçlanan 10 birey var. Bu 10 kişi için savcılar 648 gün soruşturma yapmışlar, dava açmışlar. Bu davalar 285 gün sürmüş. Ve toplamda 933 günü adli süreç içinde geçen 10 bireyden sadece 4’ü hakkında mahkumiyet kararı elde edebilmiş savcılar.

Tabii maalesef şunu bilmiyoruz: 10 birey soruşturma ve kovuşturma evresi olan 933 günün ortalama kaç gününü tutuklu olarak hapiste geçirdi acaba?

Bu bana göre dehşet verici bir istatistik. Bugün adalet ve yargı alanında yaşadığımız sorunlar, demokrasimizin, rejimimizin demokratik niteliğinin sorgulanmasına yol açan sorunlara dönüşmüş durumdaysa, bu istatistikleri çok dikkatli okumakta ve hep gündemde tutmakta fayda var.

Savcıların soruşturma kalitesi yükselmeden yargı hızlanmaz!

Özel yetkili savcılıkların soruşturduğu insan sayısında 2007’den sonra müthiş bir patlama olmuş.

O yıla kadar soruşturulan insan sayısı hiç 10 bini bulmazken birden bire 2008’de 12 bin 464, ertesi yıl 2009’da 69 bin 295 ve 2010’da 68 bin 108 kişi hakkında soruşturma açmış savcılar.
Acaba ne olmuş da bu savcılarımız ansızın atağa kalkmış?
---
Bu sistemde büyük bir sorun var, buna hiç kuşku yok. Ve sorunun adını da açık açık koymak lazım: Özel yetkili savcılıklarımızın yürüttüğü soruşturmaların kalitesi hiç de ‘özel’ değil.

Kabaca davaların yarısının mahkumiyet olmayan bir sonuçla bitiyor olması, o insanların ya gereksiz yere suçlandığını ya da suçlarının savcılarca kanıtlanamadığını gösteriyor.

Her durumda, çok sayıda insan hakkında gereksiz yere dava açılıyor, kurunun yanında yaşın da yanması bizim adalet sistemimizin kendisi olmuş.

… ” (İsmet BERKAN, Hürriyet, 13.01.2012)



Adalet Bakanlığı’nın Adli Sicil Genel Müdürlüğü tarafından derlenen istatistiklere göre, Cumhuriyet Savcılıkları yurt genelinde 2010 yılında 6 milyon 76 bin 676 ‘iş’le uğraşmış.

Bakanlık, 2001 yılını baz almış ve bir endesk oluşturmuş. Yani, 2001 rakamları 100 kabul edildiğinde 2010 yılında ‘yeni gelen iş’lerin sayısı 165 olmuş.
Daha fazla suç işleyen, daha fazla suç soruşturması yapılan bir toplum olmuşuz yani.

---
Yani savcılıklarımız hızlı bir elemeyle ‘soruşturmaya yer yok’ veya ‘kovuşturmaya yer yok’ kararlarını alabilseler, uğraştıkları ‘iş’ sayısı azalacak, zamanlarını daha verimli kullanabilecekler.

Peki, özel yetkili mahkemelerimiz de dahil bütün ceza davalarında savcılarımızın hazırladığı iddianamelerin kazanma oranı, yani mahkumiyet oranı ne? Şimdi sıkı durun: Açılan 100 davanın 36.5’i mahkumiyetle sonuçlanmış.
Savcılar nasıl hesap verecek?


---

Bizde bir kere, ‘soruşturma savcısı’ ve ‘duruşma savcısı’ diye bir ayrım var. Bir savcı oturuyor, 310 gün bir soruşturmayla uğraşıyor, iddianame yazıyor. Sonra işi bitiyor. Görevi başka bir savcı devralıyor, o iddianameyi mahkemede o savcı savunuyor.

Sonunda mahkumiyet çıkmazsa kim hesap veriyor? Çok da belli değil. Aslında kimse hesap vermiyor.

Pek çok savcının, ‘Ben davayı açayım da gerisi benim meselem değil’ şeklinde özetlenebilecek bir biçimde düşündüğü öteden beri söylenir.

Adalet, sorumlu insanların ocaktaki sıcak kestaneleri birinden diğerine aktarmasıyla sağlanamaz

Çocuk Mahkemeleri’ndeki vahim durum

BİLİYOR musunuz ki, 2010 yılında tam 80 bin 547 çocuğun yargılanması tamamlandı. (Çok konuştuğumuz özel yetkili mahkemeler 2010 yılında 86 bin 800 kişinin yargılamasını tamamladı.)

Peki bu 80 bin çocuğun kaçı suçlu bulunup mahkum oldu? Şimdi sıkı 22 bin 324 çocuk suçlu bulundu. Geri kalan 58 bin çocuk, savcılık, mahkeme, avukat vs travmaları yaşadıklarıyla kaldılar.

Bir de, ‘Çocuk Ağır Ceza’ mahkemeleri var. Onlarda da 7 bin 111 çocuğun yargılanması tamamlandı. Onların da 2 bin 461’i mahkum oldu. Gerisi yaşadıkları travmayla sürdürecekler hayatlarını. “(İsmet BERKAN, Hürriyet, 14.01.2012)


Not:
1.Koyulaştırmalar tarafımdan yapılmıştır.
2.Yazarın alıntılanan yazılarının tümünün okunup, tartışılmasında yarar var.
Old 15-01-2012, 08:15   #26
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Nükleer santrallar

"Türkiye Barolar Birliği yönetimi Mersin Akkuyu ve Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santrallara ilişkin Doğu Akdeniz’deki çevrecilerin Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle sözcüleri tarafından Danıştay’a açılan iptal davasına müdahil olma kararı aldı."
(Akın Bodur,Cumhuriyet,15.01.2012, s.22).
Old 15-01-2012, 08:35   #27
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan İkisi bir arada olmaz

“…
* Hem adaleti tesis ettik diye hava atmak, hem de tutukluluğu cezaya dönüştürmek... İkisi bir arada olmaz.

* Hem yargının ideolojilerden arınması için düzenleme yapmak hem de yargının yeni bir ideolojiye sahip olduğunu görmezden gelmek... İkisi bir arada olmaz.
…”
(Ahmet Hakan, “İkisi bir arada olmaz”, Hürriyet,15.01.2012).
Old 16-01-2012, 07:34   #28
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Uluslararası Hukuk Kurultayı

Cumhuriyet 16.01.2012

"Yargı bağımsızlığını yitirdi

Ankara Barosu tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı’nın sonuç bildirisinde “üstünlerin hukuku” oluşturulmak istendiğine dikkat çekildi.

Bildiride özel görevli ağır ceza mahkemelerinin uygulamalarına karşı duyulan endişelerin yaygınlaştığı, tutuklamaların cezaya dönüştüğü, masumiyet karinesinin yok sayıldığı, cumhuriyet tarihinde görülmemiş sayıda tutuklamalar yapıldığı belirtildi.

Ayrıca “Kurultayın itirazsız kabul gören tespiti, ne yazık ki, ‘bağımsızlığını yitirmiş bir yargı’ olgusudur” denildi."
Old 17-01-2012, 07:17   #29
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Hepsi Tek Tek Gidiyor!

23 Nisan, 30 Ağustos, 19 Mayıs, 29 Ekim!..

Türkiye Cumhuriyeti’nin dört bayramı...

Birer birer yok ediliyor!

***

Hep yazmak gerek, her şeyi inceden inceye!..

***

(Oktay Akbal, "EVET/HAYIR", Cumhuriyet,17.01.2012,s.2).
Old 17-01-2012, 07:34   #30
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan 19 Mayıs genelgesi

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-İş, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda stadyumlardaki kutlama törenlerinin iptal edilmesine yönelik genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.
(Cumhuriyet,17.01.2012,s.5).
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Saçmalardan seçmeler halit pamuk Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 63 29-01-2010 00:04
Aforizmalarından Seçmeler/nietzsche Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 34 06-08-2009 14:52
Nilgün'ün dizelerinden seçmeler........... NİLGÜN SEYMEN Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 207 21-05-2008 08:51
İnternet Sitesine Basından Alıntı Yapmak chikimato Hukuk Soruları Arşivi 0 02-01-2003 11:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08203912 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.