Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Toplum GÖzÜnde Avukatlik MesleĞİ

Yanıt
Old 26-01-2010, 16:51   #31
emine ersoyu

 
Varsayılan

2001 yılında ruhsatımı aldıktan sonra büyük hayallerle kendi ofisimi kurdum.İşler de fena değildi.Bir gün mobilyacılık yapan bir tanıdık geldi.İşleri bozulmuş,hakkında icra takipleri başlatılmış ve çok değerli olan dükkanı icra marifetiyle satılmak üzereydi.Bu aşamada yapılabilecek bir şey olup olmadığını sordu.İlk bakışta kesinleşmiş bir takip için yapılabilecek bir şey yoktu.Sonra gözüme bir ayrıntı takıldı; İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte gönderilen ödeme emri "Menkul rehninin paraya çevrilmesine " ilişkindi.Konuyu etraflıca araştırdım ,yargı kararları buldum ve şahsı arayarak takibi iptal ettirebileceğimizi söyledim.Alacaklı Kayserideydi ve Kayseri'den takip başlıtılmıştı.
Sanırım henüz çok genç olmam nedeniyle karşı taraf bilgime çok güvenemedi ki uzun yıllardır avukatlıklarını yapan meslektaşımı arayıp durumu bir de ona izah etmemi istediler.Ben de gayet iyi niyetli bir şekilde meslektaşımı arayarak durumu anlattım.
Ertesi gün meslekte yıllarını devirmiş tecrubeli ve saygın bir avukat olan sayın meslektaşımın benden aldığı bilgilerle takibi iptal ettirmek için girişimde bulunmak üzere Kayseri'ye gittiğini öğrendim...
Durumu gidip baro başkanına anlatarak meslektaşım tarafından iyi niyetimin kötüye kullanıldığını ve aldatıldığımı izah etmeye çalıştım.Baro başkanının bana verdiği cevap kelimesi kelimesine şöyleydi;"sen de arayıp bilgi vermeseydin kardeşim ,avukat bilgisini kendisine saklar"
Sonuç;Çok büyük bir hayal kırıklığıydı.Serbest avukatlık yapmak istemediğime karar verdim ve tüm gücümü kamuya girmek için harcadım..
Bu noktada şunu sormak istiyorum;kendi meslektaşını bile kandırmaktan çekinmeyen bir zihniyet (zihniyet diyorum çünkü bu davranış baro tarafından kınanmak şöyle dursun desteklenmiştir) mesleğin itibarının yükseltilmesine nasıl hizmet edebilir?
Mesleğini hakkıyla yapan saygıdeğer meslektaşlarım lütfen üzerlerine alınmasınlar ,ancak aramızda çok çürük elma olduğu kanaatindeyim.Ve biz direnç gösterip bu çürük elmalara karşı koymadıkça bu onurlu meslek toplum gözünde hak ettiği değeri alamayacaktır....
Saygılarımla....
Old 27-01-2010, 17:28   #32
Av.Şevval

 
Varsayılan

fatülte yılları boyunca hakimlik veya başkaca bir meslek hiç düşünmedim,sınavlarına hiç girmedim.Tek düşüncem avukatlık yapmaktı.

Bu gün hata yaptığımı düşünüyorum.
Ben mesleğimi yapmakta çok zorlanıyorum.
Dosyayla ilgilenmeyi araştırmayı dilekçe hazırlamayı çok seviyorum oysa.
Müvekkille başetmek,ve kendi meslektaşınla başetmek zor.
Başetmek diyorum zira tanıdığım nerdeyse bütün avukatların dürüst olmayan bir takım davranışlarıyla karşılaştım.
Toplumda avukatların itibarı diye düşündüğümüzde aslında çok acı olacak ama itibar malesef hiç yok.
Old 27-01-2010, 17:50   #33
Av.Şevval

 
Varsayılan

2000 yılıydı mesleğe yani başlamış yani büro açmıştım.Bir vatandaş geldi elinde 2 tane çek ibraz süresi içinde bankaya gitmiş yazdıramamış.Yazmaları gerektiğini söyledim yine gitti yazdıramadı,başka şubelerden denedik yine başaramadık.Keşideci bankanın iyi müşterisi tabi ben bilmiyorum.
Bankayı aradım bana bir güzel hukuk dersi verip yazılmayacağını söylediler.Ben de önemli değil noterle çözerim dedim.Noterden ihtar çektim takibi açtım.
Bulunduğumuz yerde isim yapmış saygın abi dediğim bir meslektaşım beni aradı.Bu işi almasam daha iyi olacağını sonunda başımın derde gireceğini söyledi.
Ben telefonda hayretler içinde benim niye başım derde girsin ki diyorum nasıl siz müvekkiliniz adına beni arıyorsanız bende müvekkilim adına icra takibi yapıyorum.
Sonuçta biz davayı hakettik.Parayı tahsil ettik.
Ve ben bir daha ona hiç abi demedim.
Old 22-03-2012, 17:33   #34
Av. İlknur Çağın

 
Varsayılan

Avukatlık hem bedenen hem de zihnen yapılan bir iştir. Dünyadaki en saygın 2-3 meslekten biridir. Ülkemizde insanlar henüz değerini anlayamadı ama Avrupa'da ve Amerika'da avukatlar herkesten çok daha büyük saygı ve itibar görürler. Avrupa'da avukat olduğunuzu söylediğinizde karşınızdaki insan ceketini ilikler veya oturuşunu düzeltir vs.ama Türkiye'de ne yazık ki avukatlara hep yanlış ve kasıtlı yakıştırmalar yapılır. Bunun sebepleri kıskançlık, cehalet, bilinçsizlik olarak sıralanabilir. Ayrıca avukatlar aldıkları eğitimin ve mesleğin zorluğu dikkate alındığında genelde az kazanırlar. Meslek hayatı da çok yorucudur ve devamlı bir adliyeden diğerine koşturursun. Ancak; genellikle ülkemizdeki avukatlar ne kadar zorluklar çekselerde bu meslek güzel,onurlu ve saygın bir meslektir. "Siyah ve tek tip cübbemiz, hepimizin yasalar önünde eşitliğini, cübbemizin yeşil kısmı hukuk davalarını, kırmızı kısmı ise ceza davalarını temsil eder. Kamu hizmeti olduğundan cübbemizin cebi, bağımsız olduğumuzdan düğmeleri yoktur.
Siyah rengi ise yasaların otoritesini ve adalete hizmet eden mesleğimizin ağırlığını temsil eder. Adaletin rengi siyahtır. Zira tüm renkler siyahın içinde erirler. Yakamızdaki altın sarı yaldız ise idarenin temsilidir."

Avukatlığın ne kadar zor bir meslek olduğunu mesleğin çilesini çekenlerden başka kimse bilmez... Kimse bilmez o siyah cübbelerin içinde ne fırtınalar koptuğunu...
Haksızlığı haykırmak isterken düzgün cümleler kurmaya çalışmanın, kelimeler boğazına düğümlenircesine bir hakkın sancısını çekmenin ne demek olduğunu avukatlardan başkası anlayamaz... Avukat derdi satın alan insandır...

Cübbelerimizi giyip mahkeme huzuruna çıktığımızda unuturuz kadın ya da erkek, üzgün ya da mutlu olduğumuzu.
Temsil ettiğimiz tarafta yer aldığımızda kişiliğimiz cübbenin içinde kalır ve mesleğimiz konuşmaya başlar. Her gün gördüğümüz arkadaşımız bile olsa karşımızdaki, mahkeme önünde hak kavgası verir, duruşma bittikten sonra
arkadaşlığımıza devam ederiz. Ne de olsa aynıdır derdimiz; hakları sahiplerine ulaştırabilmek... Adaletin tecellisi için savaş veririz.

Her davada bir taraf kaybetmeye mahkum olduğundan bu avukatlığın başarısızlığı gibi görünür. Kimse hak yerini buldu demez. Kazanan hakim adildi der, kaybeden avukat
kötüydü der. Oysa adalet hakkı sahibine ulaştırmaktır, her hak iddia edeni hak sahibi yapmak değildir. Haksızlığı kabullenemeyenler mesleğimizi karalamak için avukatlara yalancı der. Onlara verilecek en güzel cevabı Mevlana söylüyor. "Biz bu mesleği hayal ettik, bu mesleğe aşık olduk.. "Aşk da davaya benzer, cefa şahididir... Şahit olmadan dava kazanılmaz.(Mevlana)"

Her şeye rağmen mesleğimizi sevdik ve sevmeye de devam edeceğiz... Çünkü avukatlar adaletin mimarıdırlar... Adalet olmazsa zulüm meydana çıkar...

Zulmün karşısında hiçbir toplum hayat bulamaz...
Old 23-03-2012, 09:52   #35
Onay_

 
Varsayılan vatandaşın gözünde avukat

Dün .... adliyesi altındaki yerde günlük koşturmacanın verdiği yorgunluğu oturup atmak isterken tanık olduğum konuşmayı(daha çok bağrışma) aktarmak isterim
öfkeli bayan
- biz buraya neden geldik icra dosyasına paramızı yatırp hacze çıkacaktık,sen ne yaptın dosya fotokopisi almaktan başka...
masadaki bey
- Fotokopiyi alıp bir avukata gösterecektim,neler yapabiliriz diye
öfkeli bayan
-bana avukat deme.dosyamla ilgilenmemiş düşmüş,onun yüzünden para yatıracağım zaten,yeni avukata ne gerek var ne konuşacaksın,ben her şeyi biliyorum,ben cahil değilim,tamam okul okumadım ama hayat üniverstesini bitirdim,avukat ne biliyorki,konuştunda sanki benden farklı bir şey mi söyledi,icrada tanıdığım var onla ben işimi görürüm düşen dosya için parayı yatırıp hacze çıkarım....

Yukarıda alıntı yaptığım konuşmalar bağrışma halinde avukatlarında bulunduğunun herkesce bilinen bir ortamda gerçekleşmiştir.Bunları duymak içimi sızlattı.Mesleğin saygınlığının kalmadığının açıkça göstergesidir.
Old 23-03-2012, 12:15   #36
Esra DEMİRKAN

 
Varsayılan

Tüm Türkiyenin akşam olduğunda severek izlediği dizilerdeki avukat karakterlerini baktığımda, avukat karekteri, dizinin en kötü karakteri olarak kaleme olınmıştır senarist tarafından. Dizilerdeki neredeyse tüm avukat karekterler kötü adam rolünde. İzleyici de tüm avukatları bunlarla özdeşlerştiriyor. Medyanın gücü çok büyük. Avukatlık mesleğinin medyada bu şekilde ele alınmasından son derece rahatsız oluyorum. Ne yapılabilir bu konuda
Old 23-03-2012, 14:53   #37
Atahun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Esra DEMİRKAN
Tüm Türkiyenin akşam olduğunda severek izlediği dizilerdeki avukat karakterlerini baktığımda, avukat karekteri, dizinin en kötü karakteri olarak kaleme olınmıştır senarist tarafından. Dizilerdeki neredeyse tüm avukat karekterler kötü adam rolünde. İzleyici de tüm avukatları bunlarla özdeşlerştiriyor. Medyanın gücü çok büyük. Avukatlık mesleğinin medyada bu şekilde ele alınmasından son derece rahatsız oluyorum. Ne yapılabilir bu konuda

Yapımcılar yaptırımlarla karşı karşıya kaldıklarında, belki günün birinde listelerine bir de "hukuk danışmanı" eklemek zorunda kalacaklardır. Var mı bilmiyorum ama? aslında olması gereken de o. Tıpkı mali müşavirleri, muhasebecileri olduğu gibi.

Hukuk danışmanı olduğunda ne olur? E tabi ki, meslek onurunu gözetir diye düşünüyorum. (Sonradan ilave edilmişitir.)
Old 26-03-2012, 08:01   #38
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Atahun
Yapımcılar yaptırımlarla karşı karşıya kaldıklarında, belki günün birinde listelerine bir de "hukuk danışmanı" eklemek zorunda kalacaklardır. Var mı bilmiyorum ama? aslında olması gereken de o. Tıpkı mali müşavirleri, muhasebecileri olduğu gibi.

Hukuk danışmanı olduğunda ne olur? E tabi ki, meslek onurunu gözetir diye düşünüyorum. (Sonradan ilave edilmişitir.)

Ciddi prodüksiyon şirketlerinin hepsinin hukuk danışmanları var. Ancak dizi senaryoları bakımından neredeyse hiçbir hukuki yardım almıyorlar.

Hiç unutmuyorum, THS üyesi de olan bir meslektaşımıza müvekkili yapım şirketi, "Davacı avukatı kürsünün karşısında dursa n'olur ki?" diye sormuştu. Meğerse salonda kürsünün sağ tarafına kolon (direk) düşüyormuş da…

Durum budur!
Old 27-03-2012, 15:18   #39
oeroglu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Ciddi prodüksiyon şirketlerinin hepsinin hukuk danışmanları var. Ancak dizi senaryoları bakımından neredeyse hiçbir hukuki yardım almıyorlar.

Hiç unutmuyorum, THS üyesi de olan bir meslektaşımıza müvekkili yapım şirketi, "Davacı avukatı kürsünün karşısında dursa n'olur ki?" diye sormuştu. Meğerse salonda kürsünün sağ tarafına kolon (direk) düşüyormuş da…

Durum budur!

o neyse de; ben hiçbir dizide hakim odasında duruşma yapıldığını görmedim, hiç olmassa duruşma duruşma salonunda yapılıyor, izleyicide bir hava uyandırıyor...

ama geçen gün tuzla adliyesinde hakim odasında boşanma davası görüldüğünü gördüm, bugünde icra mahkemesinde hakim odasında duruşmaya girdim..

hakim bey masasında,katibe hanım yanındaki ufak eğreti masada oturuyor, asıl yeri orası olmadığı belli olan bir bilgisayara yazıyordu, davalı avukatıyla biz de yanyanaydık...(ben solda o sağda)

ufak bir printerden çıktı duruşma zabıtları..

allahtan müvekkil fln gelmedi, gelse de içeri giremezdi..
Old 04-04-2012, 00:40   #40
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Hiç unutmuyorum, THS üyesi de olan bir meslektaşımıza müvekkili yapım şirketi,
"Davacı avukatı kürsünün karşısında dursa n'olur ki?" diye sormuştu.
Meğerse salonda kürsünün sağ tarafına kolon (direk) düşüyormuş da…

Ankara'da 2 farklı mahkemede davacı ve davalı masaları hakimin tam karşısında yan yana idi. Hala öyle mi bilmiyorum. Çok hoşuma gitmişti.

Hatta bilirkişi raporuna karşı "aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz" gibi klasik beyanlarımıza hakim "şunu biraz açar mısınız?" diye sormuştu.

Takdir etmiştim. Masayı karşısına tarafı/avukatı muhatap olarak almak için koymuş dedim.

Eskişehir'de 2 tane sulh hukuk mahkemesinde de masalar hakimin karşısında, ama yer yokluğundan...
Old 05-04-2012, 00:47   #41
Nur Deniz

 
Varsayılan

Avukat taraftır, işi doğruyu söylemek değil, müvekkilini hukuk kurallarına göre savunmaktır.
Old 13-04-2012, 01:03   #42
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Sevgili Nur kardeşim; Avukat taraf değildir. Taraf olduktan sonra da avukat değildir.

Saygılar.
Old 13-04-2012, 11:06   #43
Gülümse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Sevgili Nur kardeşim; Avukat taraf değildir. Taraf olduktan sonra da avukat değildir.

Saygılar.

Bence bunu müvekkiller bilmemeli...
Old 13-04-2012, 16:23   #44
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Avukat taraftır,
"Avukat taraftır" yerine "Avukatlar taraflıdır." diyecektiniz her halde.

Avukatların müvekkilin tarafını tuttuğu ve savunduğu doğrudur.

Saygılarımla
Old 13-04-2012, 16:35   #45
Gülümse

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
"Avukat taraftır" yerine "Avukatlar taraflıdır." diyecektiniz her halde.

Avukatların müvekkilin tarafını tuttuğu ve savunduğu doğrudur.

Saygılarımla

Bunu duymak müvekkilin içini rahatlatacaktır.
Old 22-04-2012, 11:28   #46
YCanik

 
Varsayılan

Avukatların, avukatlık mesleğinin toplum gözünde itibarsızlaşması gerçeği mevcutsa bundan şikayet etmemeleri çünkü sorumluların kendileri olduğunu ve fakat bu meslek itibarlı, prestijli bilmem neli olacak olursa ilerki asırlarda ülkemizde bundan övünecek olanlar avukatlarıdır diye düşünüyorum.
Old 23-04-2012, 15:24   #47
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
"Avukat taraftır" yerine "Avukatlar taraflıdır." diyecektiniz her halde.

Avukatların müvekkilin tarafını tuttuğu ve savunduğu doğrudur.

Saygılarımla

Old 25-04-2012, 04:54   #48
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YCanik
Avukatların, avukatlık mesleğinin toplum gözünde itibarsızlaşması gerçeği mevcutsa bundan şikayet etmemeleri çünkü sorumluların kendileri olduğunu ve fakat bu meslek itibarlı, prestijli bilmem neli olacak olursa ilerki asırlarda ülkemizde bundan övünecek olanlar avukatlarıdır diye düşünüyorum.

Avukatlığı tanımlarken mesleği bilmeniz gerekir. Eski bir deyimle köle olmadılar, köle de kullanmadılar.
Old 25-04-2012, 05:04   #49
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan

Biz müvekkilin haklarını savunuruz. Bizim görevimiz hakkı savunmaktır. Bizim derdimiz insanın hakettiği müeyyide ile karşılaşmasıdır.
Old 25-04-2012, 07:39   #50
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Başlığımız "Toplum Gözünde Avukatlık Mesleği"

Bizim "Toplum Gözünde Avukatlık Mesleği" hakkında görüş oluşturabilmemiz için önce toplumun düşüncesini okumamız gerekir.

Bu konuda bence en iyi kaynak ekşi sözlük:
Tıklayınız: http://www.eksisozluk.com/Default.asp? Ve yanında "başlık" yazan beyaz şeride avukat yazınız.

(31 sayfa sürüyor ama sıkılmadan okuyacağınızı tahmin ediyorum. Avukatların yazdıklarını ayırınca geriye çok az sayfa kalıyor. )

Saygılarımla
Old 25-04-2012, 12:06   #51
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Avukat parayla çalışmaz duayla çalışır. Ona beddua edenlere mukabil hayır duasına ihtiyacı vardır çünkü...
Old 25-04-2012, 16:24   #52
Canavar Avukat

 
Varsayılan

Avukat sayısı daha artsın, sınavsız her hukuk fakültesi mezunu özel okul devlet okulu olsun hiç farketmesin, bu kervana bu şekilde daha katılmaya devam ededursun. Bakalım bu mesleği yapabilecek insan kalacak mı ? Avukat sayısı her geçen gün arttıkça daha çoooook bunları işitiriz. Herkes avukat olmaya çalışırsa olacağı bu.
Old 25-04-2012, 16:50   #53
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Canavar Avukat
Avukat sayısı daha artsın, sınavsız her hukuk fakültesi mezunu özel okul devlet okulu olsun hiç farketmesin, bu kervana bu şekilde daha katılmaya devam ededursun. Bakalım bu mesleği yapabilecek insan kalacak mı ? Avukat sayısı her geçen gün arttıkça daha çoooook bunları işitiriz. Herkes avukat olmaya çalışırsa olacağı bu.


Avukat sayısının artmasını sorunların temeli olarak görmek yanlış. Sayın Yrd. Doçent Dr. Öykü Didem AYDIN'ın aşağıda bağlantısını sunduğum makalelerini incelediğinizde de göreceksiniz ki avukat sayısının çokluğu değil, toplumun avukat yardımından yararlanma talebiyle ilgili bir sorun var. (Almanya ile hemen hemen aynı nüfusa sahip olmamıza rağmen oradaki avukat sayısının bizdekinin iki katından fazla olduğu bilgisini de bir forumdaki paylaşımından öğrenmiştim.)

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1457.htm

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1066.htm

Saygılarımla..
Old 25-04-2012, 16:54   #54
Canavar Avukat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ


Avukat sayısının artmasını sorunların temeli olarak görmek yanlış. Sayın Yrd. Doçent Dr. Öykü Didem AYDIN'ın aşağıda bağlantısını sunduğum makalelerini incelediğinizde de göreceksiniz ki avukat sayısının çokluğu değil, toplumun avukat yardımından yararlanma talebiyle ilgili bir sorun var. (Almanya ile hemen hemen aynı nüfusa sahip olmamıza rağmen oradaki avukat sayısının bizdekinin iki katından fazla olduğu bilgisini de bir forumdaki paylaşımından öğrenmiştim.)

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1457.htm

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1066.htm

Saygılarımla..



Üstadım bilmediğim bir mevzuda ukalalık yapmak istemem ama eğer yanlış hatırlamıyorsam, hukuki tüm meselelerde Almanya'da avukat tutulması zorunluluğu var. Yanlışsam düzeltin. Yanlışsam da avukat tutma zorunluluğu olan ülkeler olduğunu biliyorum. Bizde bu zorunluluk yok. Mecbur hale gelirse işin rengi değişebilir.
Old 25-04-2012, 17:01   #55
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Canavar Avukat
Üstadım bilmediğim bir mevzuda ukalalık yapmak istemem ama eğer yanlış hatırlamıyorsam, hukuki tüm meselelerde Almanya'da avukat tutulması zorunluluğu var. Yanlışsam düzeltin. Yanlışsam da avukat tutma zorunluluğu olan ülkeler olduğunu biliyorum. Bizde bu zorunluluk yok. Mecbur hale gelirse işin rengi değişebilir.
Sayın Meslektaşım;

Bildiğim kadarıyla Almanya'da sadece Aile Hukuku ile ilgili ihtilaflarda avukat zorunluluğu var. Esasen üzerinde önemle durmaya çalıştığım husus, gelişmiş toplumlarda bireylerin, hukuki/cezai konularda mutlaka avukat desteği alarak hareket etme bilinçlerinin mevcudiyeti varken Türkiye gibi gelişmemiş toplumlarda (gelişmemişliği kaliteli eğitim/kitap okuma/öğrenim düzeyi ile doğru orantılı olarak kullanıyorum) bu şekilde bir bilincin var olmaması nedeniyle avukatların yeknesak müvekkil dağılımına sahip olmadığını söylemek mümkündür diye düşünüyorum. Dolayısıyla salt avukat zorunluluğunun bulunup bulunmamasından ziyade bahsettiğim bilincin yerleşmesi önem kazanmaktadır.

Saygılarımla..
Old 25-04-2012, 17:08   #56
Canavar Avukat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın Meslektaşım;

Bildiğim kadarıyla Almanya'da sadece Aile Hukuku ile ilgili ihtilaflarda avukat zorunluluğu olduğunu var. Esasen üzerinde önemle durmaya çalıştığım husus, gelişmiş toplumlarda bireylerin, hukuki/cezai konularda mutlaka avukat desteği alarak hareket etme bilinçlerinin mevcudiyeti varken Türkiye gibi gelişmemiş toplumlarda (gelişmemişliği kaliteli eğitim/kitap okuma/öğrenim düzeyi ile doğru orantılı olarak kullanıyorum) bu şekilde bir bilincin var olmaması nedeniyle avukatların yeknesak müvekkil dağılımına sahip olmadığını söylemek mümkündür diye düşünüyorum. Dolayısıyla salt avukat zorunluluğunun bulunup bulunmamasından ziyade bahsettiğim bilincin yerleşmesi önem kazanmaktadır.

Saygılarımla..

Bütün bunların üstüne bir de arabuluculuk gelsin de analı kızlı çorba gibi seyreyleyin ondan sonra cümbüşü )
Old 25-04-2012, 20:19   #57
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Canavar Avukat
Bütün bunların üstüne bir de arabuluculuk gelsin de analı kızlı çorba gibi seyreyleyin ondan sonra cümbüşü )
Arabuluculuğun, yargının yerine geçerek karar vermesi hususunun hukuka aykırı olduğu tartışması ayrı bir zeminde değerlendirilmek üzere arabuluculukla ilgili son gelişme: Avukatlar dışında hiç kimse arabulucu olarak görev yapamayacak. Cümbüş derken?
Old 05-02-2013, 11:45   #59
detay82

 
Varsayılan

Toplum gözünde mesleğimizin nasıl göründüğü, bizim müvekkillerimize nasıl davrandığımıza bağlıdır.

İnsan, kanımca doğası gereği, bir şeyi vermek istemez. Bir şeyi ondan almak için uğraşmak gerekir. Hak verilmez hak alınır sözü kanımca avukatlık ücreti, avukatlığa karşı saygınlık için de geçerlidir.

Aşağıda Avukat Ali Haydar Özkent'in Avukatın isimli kitabının konu ile ilgili 596 vd sayfalarında genç ve genç kalan avukatlara! verdiği öneriler önemlidir.

901 – Müvekkillerle teklifsizlikten sakınınız. Mesleğin veriminin birinci sırrı, müvekkil ile teklifsiz olmamaktır. Bu, hiç şaşmayan bir düsturdur, iş sahiperile aranızda bir mesafe bırakınız. Müvekkil yazıhanenize girerken bir kahvehaneye, bir sinemaya girer gibi girmemelidir; hele bir sigara veya kahve içmek, dedikodu ve boşboğazlık etmek için hiç gelmemelidir. Ona his ettirmelisiniz ki yazıhanenizde yalnız iş konuşulur. Davaya, hukuka dair görüşülür ve her yardıma bir karşılık beklenir. Hattâ yazıhanenizin dışında dahi onlara bu hissi veriniz. Hülâsa, iş sahiplerile can ciğer, sıkı fıkı, teklifsiz olmayınız. Teklifsizlik, meslek haysiyetinizi kırar, iş sahiplerine kendinizi oyuncak eder ve sizi bedava çalıştırır.

İnsanlar çok tuhaftır. Başkalarını bedava çalıştırmaktan zevk alırlar. Sizde bu emellerini gıcıklayan bir yumuşaklık görünce istismar etmek isterler. Bunun başlıca sebebi de teklifsizliktir, işlerini gördürmek için arkadaşlıktan, dostluktan bahsederler. Öyle vaziyet alırlar, öyle dil kullanırlar ki ücret istemeğe utanırsınız. Öyle kurnaz müvekkiller vardır ki ücreti önlemek için sizi bir eğlentiye çağırır, yahut evinde veya lokantada bir iki yemek yedirir, meyliniz varsa bir kaç kadeh rakı ile çakır keyif ederler. Artık dost oldunuz. Para isteyemezsiniz. Halbuki siz o işten alacağınız ücretle yüz defa daha iyi yemek yer, daha iyi eğlenirsiniz.

Bu kadar değil. Eğer sizinle samimî dost gibi görüşen o adamın minnettar kalacağını, insanca yardımınızdan dolayı size karşı sevgi ve saygı besleyeceğini sanıyorsanız aldanırsınız. Ah, insan denilen mahlûk, ne muammadır? Ne karışık, ne bilinip anlaşılamıyan bir varlıktır. Böyle bedava çalıştırdıkları ilim adamlarına hörmet edecekleri yerde onlarla eğlenir, eğilmiş gördükçe sırtlarına daha ziyade binerler, insan ruhunun en çirkin bir yüzüde, zayıfı, yumuşağı ezmektir. Kendinizi ezdirmeyiniz. Yerlere kadar eğilmeyiniz. Bir ziyafet, ufak bir menfaat mukabilinde ilminizi, seciyenizi oyuncak etmeyiniz. Yardımınızın mukabilini almak, işinizde şerefli bir adam gibi saygı ve sevgi görmek isterseniz, herkese ve bilhassa davalarını aldığınız, istişarelerini yaptığınız adamlara kendinizi dirhem dirhem ve fakat kibarca satınız. Teklifsizlik, bunun birinci düşmanıdır. Müvekkillerle teklifsiz olmayınız.

Şimdi içinizden şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum: Yeni işe başladık, fazla kafa tutarsak iş bulamayız. Onun için iş sahiplerinin suyuna gitmeliyiz… Bu çok yanlıştır, iş sahipleri, siz yumuşadıkça sertleşir, siz arkalarından koştukça kaçarlar. Dava almanın, müvekkil tutmanın, namus dairesinde para kazanmanın yolu başkadır, iyi bir tahsil görmüş, avukatlık için lâzım gelen vasıfları haiz bulunmuş iseniz, daima okuyor, çalışıyor ve dürüst hareket ediyorsanız er geç meydan sizindir. Çabuk avukat olunmaz, acele ile para kazanılmaz, müvekkilinize kendinizi ezdirip kan ter içinde boşuna çalışmaktan ve sonunda sıhhatinizi, haysiyetinizi kaybetmekten ise yazıhanede oturup kitap okumak, yahut ta mahkemelere ve konferanslara gidip bir kaç faideli söz dinlemek daha hayırlıdır.

Meslekte vakarınızı muhafaza ediniz, müvekkillerinizle aranızda mesafe bırakınız, fazla teklifsiz olmayınız, hattâ zaruret olmadıkça ve en aşağı on defa davet etmedikçe yemeğini yemeyiniz, derken yazıhaneye her gelene kafa tutunuz, çalım satınız demek istemediğimi elbette anladınız. Avukat, maddî hayatta muvaffak olmak için sempatik olacak, kibirli ve çalımlı olmıyacak, herkesi kendisinden soğutacak hallerden, sahte vakarlılıklardan sakınacaktır. Bu, muvaffakiyetin alfabesidir. Fakat ayni zamanda bir ilim adamına yakışan ciddiyet ve vakarı da gösterecektir. Müvekkiller böylelerini arar, böylelerine sarılır ve böylelerine ücret verilir. Onlardan yardımınızın mukabilini almak, itimat görmek isterseniz sarmaş dolaş olmayınız. Sizi boşu boşuna döndürür, boynunuza zincir takar ve çabucak yıpratırlar, iyi çocuktur, derler amma, bıyık altından gülerler. Mühim bir iş çıktığı zaman, kendisini idare etmeyi bilen başka avukata müracaat ederler, kendilerinden iyi bir avukat istiyene başkalarını tavsiye ederler. Çünkü siz kendisine mühim işi becerecek, kendisini ağır satacak bir kıymet göstermemiş oldunuz.

Meslekte bu dereceye düşmekten çok sakınınız, işe bir kere böyle başlar ve böyle bir nam alırsanız sonuna kadar küçük, orta kalır ve hiç bir zaman büyük ve zengin bir avukat olamazsınız.

Saygılarımla.
Old 05-02-2013, 11:52   #60
detay82

 
Varsayılan

902 – Çabuk açılıp dökülmeyiniz. Bu meslekte saçlarını ağartmış, her kıssadan bir hisse çıkarmış, her telden bir ses işitmiş olan eskilerin bu alanda söyliyecekleri ikinci bir sözde, size bir dava vermek isteyenlere karşı çabuk açılıp dökülmemenizdir. Yazıhanenizin kapısı açıldı. Tanıdığınız, yahut tanımadığınız bir iş sahibi içeriye girdi. Yer verdiniz, oturarak işini anlatmıya başladı. Ara sıra sizden fikir soruyor: Haklı değilmiyim? Hasmım haksız değil midir? Şu delile ne dersiniz? Elimde bu ibra varken davamı yüzde yüz kazanamazmıyım?… işin ruhu da buradadır. Bülbül gibi ağzınızı açar ve ona yerden göke kadar haklı olduğunu, bu davasını şu kadar zamanda kazanmak işten bile olmadığını söylerseniz her şeyi kaybettiniz. Bir kere, bütün vesikaları, ilgili kanun maddelerini tetkik etmeden lâf söylemek ve adamcağıza büyük ümitler vermekle bir meslek hatâsında, en yumuşak tabirile, yemek yemeden yemiş yiyen çocuğun hareketine benzer bir hafiflikte bulundunuz, iş sahibi zeki bir adam ise sizin bu hafifliğinizi görerek her halde itimadı sarsılmıştır. Mühim bir işini mümkün değil size tevdi etmez. Sonra, iş sahiplerinin çoğu, zannettiğinizden daha kurnazdırlar. Sizden alacağını aldıktan sonra çok defa gider ve bir daha semtinize uğramazlar. Yahut ta o işin hakkı olan ücretten pek azmi teklif ederler. Çünkü ellerine silâhı siz kendiniz verdiniz. Bu davayı kazanmanın pek kolay olduğunu, uzun sürmiyeceğini, paraları çatır çatır tahsil edeceğinizi daha beş dakika evvel siz söylediniz. Kanunun filân maddesi kendisine hak verdiğini ve mahkeme ve icra huzurunda şöyle derse işinin lehine biteceğini öğrenmiştir. Zaten avukat hakkında yel alıp rüzgâr satan bir adam diye bulanık bir fikir taşıyor, iki satır yazı yazacak, iki de lâf söyliyeceksiniz! O lâfları da ona öğretmiş bulunuyorsunuz. Artık ne diye size itimat edecek ve istediğiniz parayı verecektir? Onun için boşboğazlıktan sakınınız. Kim olursa olsun, iş sahibine çabuk ve çok açılıp saçılmayınız. Lâyihada yazacağınız ve mahkemede söyliyeceğiniz sözleri daha davasını almadan ve kitap karıştırmadan o adama söylemeyiniz, işte şu avukat yokmu? Sizin kadar ilmi, sempatisi olmadığı halde büyük dava sahipleri hep ona koşuyorlar, yazıhanesi bir karınca yuvası gibi işliyor neden? Bir kere araştırdınız mı? Elbette size üstün bir hali vardır. O hal, başka bir şey değilse, mutlaka, müvekkillerine derhal açılıp saçılmaması, kendisini idare etmesi, konuştuklarına ağırbaşlılığı ile itimat telkin etmesi, çekirge gibi sıçramaması, ilmini ve yardımını bedava satmamasıdır. Şu halde siz de onun gibi yapınız, işi dinledikten sonra mümkünse delillerini isteyiniz, hâdiseyi biraz derinleşiriniz. Davasını kazanacağınıza dair sizde bir kanaat hasıl olmuşsa, işini üzerinize alabileceğinizi söyleyiniz. Pek sıkıştırırca, yahut aranızda şöyle böyle bir dostluk varsa bazı prensiplerden müphem ve umumî surette bahsediniz. Fakat zinhar dökülüp saçılmayınız. Bu suretle kendisine daha ziyade itimat vermiş, fakat her şeyi öğretmemiş olursunuz, işini aldıktan ve ücret mukavelenizi yaptıktan sonra, fırsat düştükçe, daha fazla konuşabilirsiniz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sivil Toplum Örgütlerinin Fon Alması Hakkında Doç. Dr. Özge Yücel Kadın Hakları Çalışma Grubu 3 25-01-2008 22:11
Korunmaya daha muhtaç olduğu halde Kadınların çığlıklarına Neden Toplum Kulak Kapatır hükümsüz1621 Kadın Hakları Çalışma Grubu 13 28-11-2006 17:37
Sinema ve Toplum meada Sinema ve Televizyon 2 30-08-2006 17:34
Kişiyi Suça Toplum Mu İter Yosa Kişi Kendi Mi Suça Yönelir?Neden? yasemin Hukuk Soruları Arşivi 2 04-03-2002 19:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09529901 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.