Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tam Yargı Tazminatının Geri İade Zamanı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-12-2017, 13:55   #1
pallanco

 
Varsayılan Tam Yargı Tazminatının Geri İade Zamanı

Hukuki El Atma nedenli tazminat davamız idare mahkemesinde kabul edildi. Davalı idare (icra takibine gerek kalmadan) alacağımızı ödedi.

Daha sonra tazminat kararı Danıştay tarafından bozuldu. Bozma sonrası yerel mahkeme red kararı verdi. Bu red kararı da tarafımızdan temyiz edildi.

Şimdi sorunumuz şu:

İdare, bize ödediği parayı, ödediği tarihten itibaren yasal faiziyle geri istiyor. Biz de diyoruz ki, İYUK'da bu konuda açık bir hüküm olmadığından HMK ve İİK hükümleri uygulanır, o mevzuata göre de, ödenen para, ancak bozma sonrası yerel mahkeme kararı kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle istenebilir.

Bu konuda karşı yanım olan idare dışındaki üç dört tane idarenin avukatlarından fikir aldığımda hepsi benim gibi düşünüyordu. Ancak hiçbirimizin elinde emsal bir karar yok.

Acaba emsal gösterilebilecek bir karar sunabilecek meslektaşım var mıdır ? Çok hora geçer. Şimdiden teşekkürler.
Old 27-12-2017, 06:47   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Sayın meslektaşım,

Tazminat ödenmesine dayanak oluşturan yargı kararı bozulmuştur.
Makul bir süre tanınarak ödemenin, süre sonundan itibaren işleyecek faizi ile, geri istenilmesinde hukuka aykırılık göremiyorum.

Saygılar
Old 27-12-2017, 14:02   #3
pallanco

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın meslektaşım,

Tazminat ödenmesine dayanak oluşturan yargı kararı bozulmuştur.
Makul bir süre tanınarak ödemenin, süre sonundan itibaren işleyecek faizi ile, geri istenilmesinde hukuka aykırılık göremiyorum.

Saygılar

Sayın Meslektaşım, bu düşüncenizi dayandırdığınız yasal gerekçenizi (mevzuat, içtihat vb) de belirtebilir misiniz?
Old 27-12-2017, 14:22   #4
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Sayın neslektaşım,
bildiğim,hükmün bozulmasıyla,içeriği de ortadan kalkar (Ders notlarından).

Saygılar
Old 27-12-2017, 15:02   #5
pallanco

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın neslektaşım,
bildiğim,hükmün bozulmasıyla,içeriği de ortadan kalkar (Ders notlarından).

Saygılar

Bence, hükmün bozma ile ortadan kalkması ayrı bir hukuki durum, icra edilmiş hükmün iade süreci ayrı bir hukuki durum...

İcranın iadesi konusunda İYUK'da açık bir hüküm olmadığından HMK ve İİK hükümleri uygulanır diye düşünüyorum. O mevzuata göre de, ödenen para, ancak bozma sonrası bozmaya uygun verilen yerel mahkeme kararı kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren faiziyle istenebilir.

Elbette ben de yanılıyor olabilirim. Ama ilginç olan, haftalardır ne lehe, ne de aleyhe hiçbir düzenleme ya da içtihat bulamadım.

Benim düşüncemin tersi de doğru olabilir. Ama yeter ki, bu konuda bir mevzuat ya da içtihada ulaşayım.
Old 27-12-2017, 15:08   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Siz ilk hükmü icraya koysaydınız,idare de teminat göstererek takibi durdurur idi. Bozmadan sonra takip ne olur, idare ne talep ederdi?
Saygılar
Old 29-12-2017, 23:42   #7
safoli

 
Varsayılan

Aşağıda belirttiğim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sorunuzda size yardımcı olabilir saygıdeğer meslekdaşım
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
2011/12-322 E.N , 2011/464 K.N.

İçtihat Metni

Şikayet kanun yoluna başvuru nedeniyle yapılan yargılama sonunda;Malatya 2.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 12.11.2008 gün ve 2008/310 E., 2008/636 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04.06.2009 gün 2009/3818 E., 11954 K. sayılı ilamı ile;

(…Alacaklının, borçlu aleyhine idari yargıda açmış bulunduğu tam yargı davası sonucu lehine hükmedilen alacağı icra takibine koyduğu anlaşılmaktadır. 2577 sayılı İYUK 28/2.maddesi tam yargı davaları hakkındaki konularda belli bir miktarı içerenlerin genel hükümler dairesinde infaz ve icra olmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Bir başka anlatımla, idari yargının edaya ilişkin ilamları icra dairesinde ilamlı takibe konu edilebilir. Kesinleşmeden takibe konulamayacaklar aynı Kanun’un 28/1. maddesine göre idare aleyhine açılan ve haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar olup, somut olaya uygulama olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle ilamda hüküm altına alınan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacakları yönünden yukarıda belirtilen aynı maddenin 6.fıkrası uyarınca alacaklının takip yapmasında yasaya aykırılık yoktur. O halde, mahkemece anılan alacak kalemleri yönünden şikayetin reddi yerine somut olaya uygun düşmeyen 30 günlük sürenin beklenmeden takip yapıldığından bahisle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı- Karşı taraf/alacaklı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, ilamlı icrada icra emri ile icra takibinin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkindir.

Şikayetçi/borçlu vekili; müvekkili aleyhine Malatya 6.İcra Müdürlüğü’nün 2008/2685 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak takibin dayanağını oluşturan ilamın müvekkili Kuruma 26.05.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, 2577 Sayılı Yasanın 28/1.maddesinde idare mahkemelerince verilen kararların idareye tebliğinden itibaren 30 içinde yerine getirileceğinin düzenlendiğini, takibe konu ilamın içerisindeki alacakların ilgisine ödenmesi için ilgili birime talimat verildiğini, 2577 Sayılı Yasanın 28/4.maddesi gereği 30 günlük idari yargı kararının uygulanma süresinin henüz dolmadığını, bu yasal düzenlemeye rağmen 30 günlük süre beklenmeden icra takibi yapıldığını, ayrıca takibe konu ilamın kesinleşmeden icra takibi yapılamayacağını belirterek, icra emri ile icra takibinin iptaline karar verilmesini şikayet kanun yolu ile talep etmiştir.

Karşı taraf/alacaklı vekili, ilamlı icrada itiraz nedenlerinin sınırlı olduğunu, somut olayda bu hallerin bulunmadığını belirterek, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemece; “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nun 28/1.maddesi gereği borçlu Kuruma yasa ile tanınan 30 günlük ödeme süresi beklenmeden icra takibi yapıldığı” gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra takibinin iptaline karar verilmiştir.

Kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Özel Dairece;yukarıda belirtilen gerekçelerle karar bozulmuştur.

Yerel Mahkemenin, önceki gerekçelerini yasal sınırlarda genişleterek verdiği direnme kararı, karşı taraf/alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; idari yargı mercilerinin tam yargı davalarına ilişkin verdikleri ilamlarının genel hükümler dairesinde infaz ve icrası için, anılan ilamların kesinleşmesi ile 2577 Sayılı İYUK’nun 28/1.maddesindeki 30 günlük sürenin beklenmesi gerekip gerekmediği;dolayısıyla 2577 Sayılı İYUK’nun 28/1.maddesi hükmünün eldeki davada uygulanıp uygulanmayacağı, noktasında toplanmaktadır.

İlkin, konuyu düzenleyen yasal hükümlerin irdelenmesinde yarar vardır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nun 10.06.1994 tarih ve 4001 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik ve “Kararların sonuçları” başlığını taşıyan 28.maddesi;

“1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.

2.Tam yargı davaları hakkındaki kararlardan belli bir miktarı içerenler genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.

3.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

4.Mahkeme kararlarının (otuz) gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.

5.Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.

6.Tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödenir.”

Hükmünü içermektedir.

Bu maddenin birinci (1.) bendinin düzenleniş şeklinden anlaşılacağı üzere, Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde işlem tesis etmek veya eylemde bulunmak zorunda olduğu belirtilmiş;işlem tesis edilmesi veya eylemde bulunulmasının önkoşulu olarak kararın kesinleşmesi şartına yer verilmemiştir.

Ne var ki, anılan maddenin birinci (1.) bendinin ikinci cümlesinde, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, idarece işlem tesis edilmesi, bu kararların kesinleşmesi şartına bağlanmıştır.

Belirtilen 28.maddenin birinci (1.) bendi hükmü, idarenin tesis ettiği işlem veya eylemlerine ilişkin olarak idari yargı mercilerince verilen esasa ilişkin iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararları ile ilgili olup, idari yargı mercilerinin tam yargı davalarında verilen kararlarını kapsamaz. Ayrıca 28.maddenin ikinci (2.) bendinde ise, tam yargı davaları sonucu verilen kararlardan, belli bir miktarı içerenlerin genel hükümler uyarınca infaz ve icra olunacağı belirtilmektedir.

Görüldüğü üzere, İYUK’ da idari yargı mercilerinin tam yargı davalarında verilen kararlarının infazı ve icrası için açık bir hükme yer verilmemiş, genel hükümlere atıf yapılmakla yetinilmiştir.

Hemen burada, genel olarak ilamların icrasına da değinmek gerekir.

Medeni Yargılama Hukukunda ilamların icra edilebilme koşulları, 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (HUMK)’nda düzenlenmiştir.

HUMK’nun 443/4.maddesinde hangi hükümlerin kesinleşmedikçe icra olunamayacağı gösterilmiştir. Anılan madde hükmüne göre, gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklarla ilgili ilamlar ile aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe icra olunamaz.

Öyleyse, madde hükmünde belirtilenler dışında kalan ve tazminat niteliğindeki para alacakları ile ferilerini konu alan ilamların icrası için, kesinleşmeleri şartı aranmaz.

Sonuç olarak; idari yargıda tam yargı davaları sonucu verilen kararlardan, belli bir miktarı içeren para alacağına ilişkin ilamların icra takibine konu yapılabilmesi için kesinleşmeleri gerekmediği gibi, İYUK’nun 28/1.maddesinde belirtilen 30 günlük sürenin beklenmesine de gerek yoktur.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Karşı taraf/alacaklı A.. Ö…….vekili tarafından 30.05.2008 tarihinde şikayetçi/borçlu Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine başlatılan ve Malatya 6.İcra Müdürlüğü’nün 2008/2685 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen ilamların yerine getirilmesi yoluyla icra takibinde; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla işlemiş faizi de dahil olmak üzere toplam 3.917,93-YTL alacağın(asıl alacak, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin) tahsili istenilmiştir. Borcun sebebi olarak, “Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 24.04.2008 tarih ve E:2063, K:2724 sayılı ilamı” gösterilmiştir.

İcra takibinin dayanağı olarak gösterilen Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 24.04.2008 tarih ve E:2063, K:2724 sayılı ilamında; Ankara 13.İdare Mahkemesinin 21.06.2007 tarih ve E:2006/236, K:2007/885 sayılı kararının bozulmasına, eksik ödenen diş tedavi gideri 3.081,00-YTL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece (Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü) davacıya ödenmesine, yine 62,50-YTL yargılama (posta) gideri ile 350,00-YTL vekalet ücretinin de davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, karşı taraf/alacaklı A.. Ö……..’in, şikayetçi/borçlu Kurum aleyhine idari yargıda açmış bulunduğu tam yargı davası sonucu lehine hükmedilen ilama konu alacağı (tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderini) icra takibine koyduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtildiği üzere, İYUK m.28/2.maddesi hükmü gereğince, tam yargı davaları sonucu verilen kararlardan, belli bir miktarı içerenlerin genel hükümler uyarınca infaz ve icra olunacağı belirtildiğine göre, idarenin tesis ettiği işlem veya eylemlerine ilişkin olarak idari yargı mercilerince verilen esasa ilişkin iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararları ile ilgili olan hükümlerin infaz ve icrasına ilişkin hüküm sevkeden İYUK m.28/1.maddesi hükmünün somut olayda uygulanması olanağından söz edilemez.

Öyleyse, genel hüküm niteliğinde bulunan ve İYUK m.28/2.maddesinin yaptığı atıf nedeniyle somut olayda HUMK’nun 443/4.maddesi hükmü uygulanmalıdır.

Şu durumda, HUMK’nun 443/4.maddesinde, gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklarla ilgili ilamlar ile aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe icra olunamayacağı belirtildiğine göre, eldeki şikayet başvurusuna konu icra takibine dayanak yapılan ve tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile ferilerine ilişkin bir miktar para alacağını konu alan ilamın, kanunda sınırlı olarak düzenlenen ve kesinleşmedikçe icra olunamayacağı belirtilen ilamlar arasında sayılmadığı belirgindir.

O halde, karşı taraf/alacaklının, şikayetçi/borçlu Kurum aleyhine, idari yargıda açmış olduğu tam yargı davası sonucu lehine hükmedilen ve eda hükmünü içeren ilamın icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmediği gibi, somut olayda uygulanması olanağı bulunmayan İYUK m.28/1.maddesinde belirtilen 30 günlük sürenin dolmasını beklemeksizin, genel hükümler uyarınca ilamın icraya konulması usul ve yasaya aykırı değildir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen, aynı hususlara işaret eden Özel Daire bozma kararına uyularak icra takibine konu alacak kalemleri yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen 30 günlük süre beklenmeden takip yapıldığından bahisle takibin iptaline karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ:Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene iadesine, 06.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.”
http://bilgibankasi.istanbulbarosu.o...in-icrasi/LLA4
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcranın Geri Bırakılması Aşamasında İcra Dosyasına Fazladan Yatırılan Teminatın İade Alınması blackripe Meslektaşların Soruları 0 16-01-2014 14:03
Bankaya yatan kıdem tazminatının işveren tarafından geri alınması çınarözcan Meslektaşların Soruları 1 12-03-2012 14:31
Tam Yargı Davası Açmadan Önce İdareye Başvuru Zamanı Şamil TEKİR Meslektaşların Soruları 2 15-10-2009 11:42
ACİL,İşe İade davası, 30 işçinin hesaplanmasında Asıl&alt işveren işçilerinin durumu? chveneburi Meslektaşların Soruları 3 19-06-2008 17:22
Araç Satışı-Satılan Aracın Geri Alınması-Satış Parasnın İade Edilmemesi-Neler Yapmalı dadaş Meslektaşların Soruları 6 14-11-2007 15:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06442690 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.