Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Soybağının reddi davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-11-2017, 13:49   #1
Av.mehmet.av

 
Acil Soybağının reddi davası

Açacağım bir soybağının reddi ve akabinde babalık davası ile ilgili olarak;
1- Medeni Kanun 288'e göre "Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez." Maddedeki ayrı yaşama sırasından kasıt mahkemenin verdiği ayrılık kararı mı yoksa fiili ayrılık olarak mı düşünmek gerekir.
2- Yukarıdaki maddeye göre "davacının başka kanıt getirmesi gerekmez" den kasıt DNA testinin de girdiğini düşünüyorum. Yani çocuğun ayrı yaşama sırasında ana rahmine düştüğü ispatlanırsa(bu ispatın tanıklar ile de yapılabileceğini düşünüyorum.) DNA testine gerek yok kanısındayım. Doğru mudur?
3- Soybağının reddi davasından sonra babalık davası açmak gerekecek. Ancak çocuğun biyolojik babası küçüğün çocuğu olduğunu kabul ediyor. Bu durumda babalık davası açmadan "babanın çocuğu tanıması" yolu ile biyolojik baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisi kurulabilir mi?
Old 27-11-2017, 14:09   #2
Av. Kadir CAN

 
Varsayılan

''Gerekçe; İsviçre Medenî Kanununun 286b maddesinden esinlenen bu madde, yürürlükteki Kanunun 244 üncü maddesini karşılamaktadır.

Birinci fıkrada, yürürlükteki metinden farklı olarak, yüzseksen günlük süre bir ölçü olarak öngörülmemiş ve sadece "evlenmeden önce ..... ana rahmine düşmüşse" ibaresi kullanılmıştır. Çünkü, evlilik içinde ana rahmine düşmüş olma keyfiyetinin hangi durumda kabul edileceği, yüzseksen günlük süre ölçüsü de belirtilmek suretiyle zaten bir önceki maddede düzenlenmiştir ki, o maddenin zıt anlamı, evlenmeden önce ana rahmine düşmenin ne zaman söz konusu olacağını da ortaya koymaktadır. Ayrıca bu fıkrada, yürürlükteki metinden farklı olarak, ayrılığa hükmedildikten sonra ana rahmine düşmüş olma değil, "ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüş" olma şeklinde daha geniş bir ifade kullanılmış ve böylece 1984 tarihli öntasarının 226 ncı maddesinde olduğu gibi fiilî ayrılık da hükmün kapsamına alınmış, burada da davacı olarak "koca" yerine "davacı" terimi kullanılmıştır. Hükme göre, çocuk evlenmeden önce veya eşlerin ayrı yaşaması sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının bu olguyu kanıtlaması yeterlidir.

İkinci fıkrada, 1984 tarihli öntasarı ve İsviçre Medenî Kanunu örnek alınmıştır. Yürürlükteki metinde yer alan "...birlikte ikametinin..." ifadesi yerine, "kocanın kansı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa ..." ibaresi kullanılmıştır. Böylece bu hükme göre, gebe kalma sırasında kocanın kansı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini koruyacaktır.'' madde gerekçesinde ilk sorunuza ilişkin açıklamalar var sanırım. Umarım yardımcı olur.
Old 27-11-2017, 21:04   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.)Maddedeki "ayrı yaşama sırasında" ifadesinden anlaşılan husus ,
mahkemenin verdiği ayrılık kararı olabileceği gibi hakim kararına dayanmadan oluşan fiili ayrılık olarak da olabilir.

2.)Bu durumda, davacı sadece çocuğun ayrı yaşama sırasında ana rahmine düştüğünü ispat ile yükümlüdür. Bu hususu ispat ederse babalık karinesini çürütmüş olur.Başka bir şeyi ispat etmesi gerekmez.Dolayısı ile DNA testi de gerekmez.

3.)Babalık davasına gerek kalmadan "babanın çocuğu tanıması" yolu ile biyolojik baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisi kurulabilir.
Old 28-11-2017, 11:43   #4
Av.mehmet.av

 
Varsayılan

Aynı dava ile hem soybağının reddi hem de babalık davası açılabileceğini düşünüyorum. Aslında ayrı iki dava olan bu davaların ortak davacısı çocuk(küçük) gözüküyor.(Ananın soybağının reddi davası açamayacağı için)
Çocuk küçük olduğu için kayyım tayini gerekecek ve davayı kayyımın açması gerekecek.
1- Soybağının reddi ve babalık davası için birlikte açacağım dava için DAVA AÇMADAN ÖNCE kayyım tayini için başvuru yapmam sıkıntı olur mu. Ben önceden kayyım tayini için başvurulabileceğini düşünüyordum ancak okuduğum bir karar kafamı karıştırdı. Eğer kayyım açılacak davadan sonra atanır ise davayı kim açacak?
2- Kayyım olarak atanması istenen kişi ile küçüğün farklı illerde ikamet ediyor olması kayyım tayininde sıkıntı yaratır mı?
Teşekkür ederim.
Old 28-11-2017, 12:07   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Soybağının reddi davası,açılacak babalık davasının dava şartını teşkil eder. Soybağının reddi davasının kararının kesinleşmesinden sonra babalık davası açılabilir. İkisi bir arada açılsa dahi tefrik edilir.

Ergin olmayan çocuk için dava açılmasından önce temsil kayyımı tayin ettirilmesi asıldır. Bununla beraber dava diyelim ki çocuğu temsilen anne ve baba tarafından açılmış olsa dahi dava ret edilmeyip küçüğe kayyım tayin ettirilerek davaya devam olunur. Diye düşünüyorum.
Old 28-11-2017, 12:26   #6
Av.mehmet.av

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Soybağının reddi davası,açılacak babalık davasının dava şartını teşkil eder. Soybağının reddi davasının kararının kesinleşmesinden sonra babalık davası açılabilir. İkisi bir arada açılsa dahi tefrik edilir.

Ergin olmayan çocuk için dava açılmasından önce temsil kayyımı tayin ettirilmesi asıldır. Bununla beraber dava diyelim ki çocuğu temsilen anne ve baba tarafından açılmış olsa dahi dava ret edilmeyip küçüğe kayyım tayin ettirilerek davaya devam olunur. Diye düşünüyorum.

Üstadım;
Konu ile ilgili ön araştırma yaparken soybağının reddi ve babalık davasının aynı dava ile açılabileceği yönünde kararlar gördüm.(Daha doğru ben öyle yorumladım. İlgili kararlardan birini paylaşmak isterim.


18. Hukuk Dairesi 2013/13806 E. , 2013/16004 K.
• NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ
• SOY BAĞININ REDDİ
• BABALIK DAVASI
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 285
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 282
o TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 301
o AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN (4787) Madde 4
o HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 1

"İçtihat Metni"
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde, annesi S...'in, K.. B.. ile resmi evli iken ayrılarak H.. P.. ile gayriresmi yaşadığını, kendisinin bu birliktelikten doğduğu halde, annesinin resmi evliliği içinde doğmuş gibi nüfusa tescil edildiğini bildirerek mevcut kaydının iptali ile gerçek babası H.. P..'nın hanesine, annesi S... olarak tescilini istemiştir. Mahkemece, dava nüfus kaydının düzeltilmesi olarak nitelendirilerek, davacının, K.. B.. olan baba adının iptali ile babasının H.. P.. olarak yazılmasına karar verilmiştir.
Davacının, dosyada mevcut doğum bildirimi formuna göre, annesi S.. B..'ın K.. B.. ile 01.04.1984 tarihli evliliği devam ederken, 21.04.2010 tarihindeki beyanına göre evlilik içinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 22. ve 27. maddesiyle 4721 sayılı TMK.nun 285 md. göre nüfusa tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile gerçek babasının H.. P.. olduğu halde nüfus kaydında K.. B..'ın çocuğu imiş gibi tescil edildiğini bildirerek, nüfus kaydındaki baba adının iptali ile gerçek babası olan H.. P.. olarak düzeltilmesini istemiştir. Görüldüğü gibi davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki soybağının reddi, ikincisi ise babalık davasıdır.
Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK.nun 285/1. md.)
Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, çocuğun evlilik içinde doğması ile kendiliğinden kurulur. Bu durumda koca; karısının doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek ana ve çocuğa karşı, soybağının reddi davasını açabilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır. İşte davacının açtığı ilk dava budur.
Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (TMK.nun 301. md). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Davacının açtığı ikinci dava da babalık davasıdır.
Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olduğundan, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesine göre, görevli mahkeme, aile mahkemesidir.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. (6100 sayılı HMK.nun 1. md.)
Bu durumda, görevli mahkeme aile mahkemesi olduğundan kamu düzenine ilişkin olan hususun re'sen dikkate alınarak mahkemece davaya aile mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Davadan önce kayyım tayini konusunda kafa karıştıran kararı da aşağıda paylaşıyorum. Bu karardan ben sanki önce somut bir dava olması gerekir diye anladım.

T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi

Esas No:2010/7346
Karar No:2011/10593
K. Tarihi:

Dava, soybağının reddi (TMK.md.286) ile babalığın tespitine ilişkin (TMK.md.301) olup, daha önce açılan soybağının reddi davasında atanan kayyım tarafından küçük N.S.adına açılmıştır. Bu bakımdan küçüğe vesayet makamınca yeniden kayyım atanması zorunludur. 06.08.2007 tarihli 2007/279-994 sayılı kararla atanan kayyım, 2006/550 esas sayılı soybağı-nın reddi davasında küçüğü temsil etmek üzere atanmış olup, saybağının reddi davasının neticelendirilmediği bir işte küçüğü temsil etmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, bu davada küçüğü temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak amacıyla yetkili vesayet makamınca yeniden küçüğe kayyım tayin ettirilmesinin sağlanması ve kayyımın davaya katılımı ve böylece taraf teşkili sağlanarak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; usulünce taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.06.2011
Old 28-11-2017, 16:19   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.) Kayyım atanması ile ilgili yargıtay kararından " kayyımın davadan sonra atanması gerekir" şeklinde bir sonuç çıkaramadım. Karar, benim de belirttiğim gibi küçük yönünden dava yetkili kişi (kayyım) tarafından açılmamış ise bu eksikliğin davadan sonra giderilebileceğine işaret etmektedir. Küçüğün temsili hakkındaki beyanımın uygulamalara uygun olduğunu düşünüyorum.

2.) Yayınlanan diğer karardan soybağının reddi davası ile babalık davasının bir arada açılabileceği gibi bir sonuca ulaşmak mümkün.Fakat bu karar davaları ayrı ayrı açamazsın anlamına da gelmiyor. Ben kişisel deneyimim ve bilgime göre beyanda bulundum. Yargıtay kararı yanlış benim dediğim doğru diyecek durumda değilim. Beyanım "ben olsam bu şekilde daha temkinli olarak hareket ederdim". Anlamındadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
soybağının reddi davası ve kayyım Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 26-10-2017 11:43
Soybağının Reddi Davası? imsel Meslektaşların Soruları 9 17-02-2016 11:03
soybağının reddi davası mı açılmaldır gencerx07 Meslektaşların Soruları 5 30-11-2012 09:18
soybağının reddi ve babalık davası Av. İbrahim YİĞİT Meslektaşların Soruları 6 26-06-2010 13:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06646204 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.