Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

H.A.G.B. Kararının Hukuk Hakimini Bağlaması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-03-2011, 16:55   #1
avfatih

 
Olumlu H.A.G.B. Kararının Hukuk Hakimini Bağlaması

Bir ceza dosyasında kanımızca sabit olmamasına rağmen mahkemece müvekkilin hakeretten cezalandırılmasına karar verilmiş ve HAGB uygulanmıştır.

Müşteki tarafından manevi tazminat davası açılmıştır. HAGB kararı hukuk hakimini fiilin işlendiğinin sabit olması açısından hukuk hakimini bağlayacak mıdır?
Old 09-03-2011, 17:10   #2
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avfatih
Bir ceza dosyasında kanımızca sabit olmamasına rağmen mahkemece müvekkilin hakeretten cezalandırılmasına karar verilmiş ve HAGB uygulanmıştır.

Müşteki tarafından manevi tazminat davası açılmıştır. HAGB kararı hukuk hakimini fiilin işlendiğinin sabit olması açısından hukuk hakimini bağlayacak mıdır?

Ceza mahkemesi hukuk mahkemesini, belli ölcülerde bağlıyor. Aslında işin temelina baktığımızda ortada kesinleşmiş bir suç dosyası yok iken, bu noktada hukuki sürece gidilmesine anlam vermek oldukça zor ama maalesef süreç işliyor. Hatta müşteki tarafın vekiline hükmedilen vekalet ücreti dahi, alabildiğine göre, hukuksal sürece gidildiğinde hukuk mahkemesini bağlaması da olağandır, diye düşünüyorum.
Old 09-03-2011, 17:10   #3
Levent Cirit

 
Varsayılan

HAGB kararı itiraza kabil bir karardır. Sanık bu karara itiraz etmedi ise kararı ve dolayısıyla olayın oluş şeklini kabul etmiş sayılmaz mı? Bu açıdan baktığımızda hukuk hakiminin olay konusunda ceza dosyasını kriter olması da normal olacaktır.
Old 09-03-2011, 17:12   #4
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Levent Cirit
HAGB kararı itiraza kabil bir karardır. Sanık bu karara itiraz etmedi ise kararı ve dolayısıyla olayın oluş şeklini kabul etmiş sayılmaz mı? Bu açıdan baktığımızda hukuk hakiminin olay konusunda ceza dosyasını kriter olması da normal olacaktır.

İtiraz süreci, şikayetin var olup olmamasıyla ilgili bir durum. İtiraz etmemek, ileride HÜKMÜN AÇIKLANMASINDA temyiz hakkını ortadan kaldırmayacağından, suçun oluşumunun kesinleşmiş olduğu anlamına gelmeyecektir. Yani itiraz etmek ile temyiz etmek arasında nitelik yönünden farklılıklar var.
Old 09-03-2011, 23:29   #5
BALDIRAN

 
Varsayılan

CMK 231 e göre HAGB demek hükmün, sanık hakkında HİÇ BİR HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAMASI DEMEKTİR.BK.53 e göre de hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararıyla bağlı olmadığı gibi, kusurun varlığı yada yokluğu yada ağırlığı konusunda ceza mahkemesi kararıyla bağlı değildir.(Ancak Yargıtay'a göre ceza mahkemesindeki sabit kabul edilen maddi vakıalarla bağlıdır) Sizin olayınızda ortada bir hüküm olmadığından bağlı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak, uygulamada mutlaka ceza dosyası getirtiliyor, inceleniyor ve hukuk mahkemesinde dikkate alınıyor. Saygılar
Old 09-03-2011, 23:39   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Ortada hüküm olmadığına katılmıyorum. Şöyle söylenebilir: kurulan hüküm sanık aleyhine sonuç doğurmayacaktır.

Ve hüküm geri bırakılmış değildir; hüküm kurulmuştur ve fakat açıklanması geri bırakılmıştır.

Hukuk hakimi, ceza dosyasında varlığı sabit görülen maddi fiilleri gözetecek, ancak hukuki yönünü kendisi takdir ve tavsif de muhtar olacaktır.

Alıntı:

CMK.m.231: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Old 10-03-2011, 00:06   #7
BALDIRAN

 
Varsayılan

Kanımca, ortada bir hüküm yoktur. Bu itibarla, maddi vakıalar sabit olsa dahi, bu hüküm sanığın sabıkasına işlenmez. yada örneğin Devlet Memurluğuna girmesine engel olmaz, hüküm askıdadır hukuk alemine girmemiştir, 5 yıllık deneme süresi içinde başkaca suç işlenmezse hiç girmeyecektir hukuk alemine hiç girmeyen bir hüküm, sanki varmış/yaşıyormuş gibi başka işlemlere esas alınmamalı diye düşünüyorum.Ancak uygulamanın daha farklı olduğunu yine hatırlatmak gerekir.(Farzedelim ki, mahkeme, nasıl olsa HAGB kararı vereceğim diye yeterli bir araştırma yapmadı -ki malesef bu durumla çok karşılaşıyoruz-ve sizde hükmü temyiz etme hakkınız olmadığı için esasa yönelik bir denetimden geçiremediniz. Bu hükümdeki olgular hukuk hakimi tarafından sabit kabul edilirse ortaya başka haksızlıklar çıkmazmı.Saygılar
Old 10-03-2011, 02:38   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Hükmün sanığın sabıkasına işlenmemiş olması verilen kararda ortaya çıkan maddi vakıaların hukuk hakimince gözardı edilmesini gerektirmez. HAGB, tecile benzetilebilir; suç sabit bulunur ne var ki hüküm açıklanmaz.

Buna rağmen nasılsa HAGB verilecek mantığıyla maddi vakıaların yeterince araştırılmadan hüküm kurulmuş olması BK 53 bakımından endişe doğuracak bir durum ise de, HAGB'nin de örneğin denetim yükümlülüklerine uymamak ya da kasıtlı bir suç işledikten sonra aynen açıklanması gibi bir ihtimal gözönüne alındığında hukuk alemine hiç girmemiş bir hüküm olduğunu söylemek de kanımca mümkün değildir.Ceza yargılaması maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik olduğundan, HAGB'yi af benzeri olarak değerlendirmemek ve sanık avukatları açısından beraat hükmünün alınması ; hakimler açısından da maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için azami gayretin gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Old 10-03-2011, 08:59   #9
Av.MB

 
Varsayılan

HAGB kararı suçun sabit olması ve fakat cezai açıdan sonuç doğurmaması demektir. Bu açıdan ceza mahkemesinin eyleme ilişkin olguları hukuk hakimini bağlar görüşündeyim.
Old 10-03-2011, 09:15   #10
halit pamuk

 
Varsayılan

Yargıtay 3.hukuk dairesinin 2010/7256 E VE 2010/8796 k sayılı içtihatın da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı cezanın infazını yönelik olup eylemin hukuka aykırılığını etkilemez, demektedir.

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

-YARGITAY İLAMI-

Dava dilekçesinde 3.000 TL manevi tazminatın yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından edilmiştir.

-YARGITAY KARARI-

Temyiz isteminin içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği

Davacı vekili dilekçesinde, tarafların önceye dayalı arkadaş oldukları sonradan bu arkadaşlıklarının bozulduğunu, olay günü, davalının davacıyı çantası ile başına vurarak yere düşürdüğünü beyan ederek 3000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davalı bu eylem nedeni ile ceza nde olmuş ve mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, Sulh Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı, haksız fiilin sübutu konusunda kesin teşkil etmediği, davalının davacıya müessir fiilde bulunduğuna ilişkin iddiadan başka somut delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar veriilmiştir.

Her ne kadar ceza ve beraate ilişkin olarak verdiği karar, kusurun varlığı, nispeti, zarar miktarı gibi konularda hukuk bağlamaz (BK.md.53) ise de, gerek ve gerekse de Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, mahkumiyet kararının,o fiilin aykırılığını tespit etmesi bakımından, hukuk hakimini bağlayıcı vasıfta olduğu edilmektedir.

Somut olayda, davalının ceza mahkemesi kararı ile dava konusu tazminata konu eylemi gerçekleştirdikleri ve o fiilin hukuka aykırı olduğu sabit bulunmaktadır. Ceza Mahkemesi tarafından 4616 sayılı Kanun gereğince verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar” cezanın infazına ilişkin bir husustur. Yoksa bu karar eylemin hukuka aykırılığını etkilemez.

Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gereğince yapılacak neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar gerekirken, yanılgılı sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. gereğince ve alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene , 17.05.2010 tarihinde oybirliğiyle
Old 10-03-2011, 11:43   #11
furugferruhzad

 
Varsayılan

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar cezanın infazına ilişkin bir husustur.Suç sabittir,ancak infaz hüküm açıklanancıya kadar,bir takım şartların gerçekleşmesine kadar(5 yıl içinde yeni bir suçun işlenmesi.vs.)mümkün olmayacaktır.Dolayısıyla eylem sabit görülerek HAGB kararı verildiğine göre hukuk hakimini eylemin haksızlığına ilişkin karar verirken bağlayacaktır.
Old 10-03-2011, 13:50   #12
lawyer370

 
Varsayılan

Bildiğiniz üzere HAGB kararı verilebilmesi geçtiğimiz yıl yapılan yasal düzenleme ile sanığın muvafakatına bağlanmıştır. dolayısıyla sanığın hagb istemeyip hükmü temyiz ederek beraat etme şansı mevcuttur. ancak bu yolu seçmeyen sanık hakkında verilen hagb kararı kanımca yalnızca ceza hukuku bağlamında kararın infazı ve adli sicil yönünden etkili olacaktır. hukuk hakimi açıklanmayan bu hükümde verilen maddi olgularla bağlı olacaktır.
Old 10-03-2011, 14:28   #13
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

[quote=avfatih]Bir ceza dosyasında kanımızca sabit olmamasına rağmen mahkemece müvekkilin hakeretten cezalandırılmasına karar verilmiş ve HAGB uygulanmıştır.

Müşteki tarafından manevi tazminat davası açılmıştır. HAGB kararı hukuk hakimini fiilin işlendiğinin sabit olması açısından hukuk hakimini bağlayacak mıdır?[/quote Aşağıdaki linklere de göz atmanızda fayda var:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=44848

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=15387
Old 10-03-2011, 21:28   #14
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

HAGB ne bela birşeydir ya itiraz etsen ağır ceza bozsa mahkeme ceza verecek,kabul etsen beraat etme şansın olabilirdi temyizde aklın kalacak.Ne yani erteleme müessesesinin neyi vardı da bunu başımıza bela ettilerSorunuza gelince tabi ki hüküm var sadece açıklanmıyor ve tabi ki hukuk mahkemesinde etkili olacak.Bir de HAGB için zararın giderilmiş olması şartı var bu nasıl yaman çelişki
Old 10-03-2011, 21:39   #15
Av.Ömer Güntay

 
Karar

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
HAGB ne bela birşeydir ya itiraz etsen ağır ceza bozsa mahkeme ceza verecek,kabul etsen beraat etme şansın olabilirdi temyizde aklın kalacak.Ne yani erteleme müessesesinin neyi vardı da bunu başımıza bela ettilerSorunuza gelince tabi ki hüküm var sadece açıklanmıyor ve tabi ki hukuk mahkemesinde etkili olacak.Bir de HAGB için zararın giderilmiş olması şartı var bu nasıl yaman çelişki

HAGB: Hukukun Açıkça Geri Bırakılması

Derhal kaldırılmalıdır.
Old 10-03-2011, 21:47   #16
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Suçsuz olduğuna inandığımız ve soruşturma evresinden bu yana savunmasını titizlikle hazırladığımız bir davanın ilk celsesinde hakim bey "Avukat bey bana da garip geliyor ama mecburen soruyorum" deyip fikrimizi aldıktan sonra, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi halinde HAGB uygulanmasını kabul ettiğini yazdı.

Kovuşturmanın daha başında olacak şey mi bu, böyle yargılama olur mu, böyle düzenleme yapılır mı, yapıldığına göre hangi akla hizmet yapılır?
Old 10-03-2011, 22:46   #17
BALDIRAN

 
Varsayılan

Görüş bildiren meslektaşlarımın yazdıklarından, en azından bir kısmının HAGB kurumu yüzünden,ceza mahkemelerinde kimi dosyaların nasıl olsa HAGB verilecek düşüncesyle yeterince araştırılmadan sonuca bağlandığını, meslektaşlarımızn da ya sanık mahkum olursa endişesiyle buna itiraz etmedikleri düşüncesinde olduğunu yani aynı kaygıları taşıdığımız sonucuna varıyorum. Bilmem yanılıyormuyum.
Peki, HAGB kararı verilen hüküm, hükümdür diyelim. Var sayalım ki öyle. Kesinleşmişmidir ki, o hükümdeki maddi olgular hukuk hakimi tarafından sabit kabul edilsin. Diyelim hukuk hakimi HAGB kararı verilen bir hükümdeki yerel mahkemenin sabit kabul ettiği hususları esas aldı ve başkaca araştırma yapmadan ceza mahkemesindeki sanığı, hukuk mahkemesinde tazminata mahkum etti. Bir süre sonra hüküm açıklandı, temyiz edildi ve bozuldu diyelim. O zaman ne olacak.Kanımca ortada kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı olmadığı sürece, o dosyadaki olgular hukuk hakimini bağlamamalı. Saygılar
Old 11-03-2011, 00:41   #18
carlito

 
Varsayılan

HAGB KARARLARI DA AYNI HÜKÜM VERİLMİŞ CEZA KARARLARI GİBİ HUKUK MAHKEMELERİNİ BAĞLANMAKTA OLUP CEZA HÜKMÜ TESİS EDİLMİŞ ve SUÇ SABİT(MİŞ) GİBİ HUKUK MAHKEMELERİ'NDE TAZMİNAT HUKUKU BAKIMINDAN DAVACI LEHİNE HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAKTADIR.

FORUM'DA GENELDE BERAAT EDEBİLME İHTİMALİ ÜZERİNDE DURULMUŞ, LAKİN BERAAT SONUCU BEKLENMEYEN (KUVVETLE MUHTEMEL OLMAYAN) DURUMLARDA SANIK LEHİNE DE OLUMLU SONUÇ DOĞURAN HAGB KARARLARININ TERCİH EDİLMESİNİN BİR DİĞER NEDENİ DE DOSYALARIN YARGITAY AŞAMASINDA GEÇİRDİĞİ ÇOK UZUN SÜRELERDİR.
SAYGILAR..
Old 10-08-2012, 13:25   #19
halit pamuk

 
Varsayılan

YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/19-639
K. 2012/30
T. 1.2.2012
Az yukarda da açıklandığı üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkumiyet anlamında değildir. Bu sebeple ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından B.K.nun 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacaktır.
Aksi düşünüldüğü takdirde beş yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak; şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güven ve saygıyı zedeleyecektir.
Diğer taraftan, beş yıllık denetim süresi bittikten sonra menfi tespit davası açıldığında ortada ceza mahkemesi kararı bulunmadığından B.K.nun 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir karardan da söz edilemeyecektir. Aksine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlayacağı kabul edildiğinde hukuk hakimince verilecek karar davanın beş yıllık deneme süresi içinde ve sözü edilen süre bittikten sonra açılması veya kararın sözü edilen süre bittikten sonra verilmesi hallerinde farklı farklı hukuki sonuçlara ulaşılacaktır. Daha da ötesi, bir olayda birden fazla sorumlu olup da, bunlardan biri hakkında beş yıllık süre içinde, diğeri hakkında beş yıllık süre geçtikten sonra hukuk mahkemesinde dava açılması halinde her iki davalı hakkında da aynı olay sebebiyle farklı kararlar verilebilecektir ki, bu durum adalete olan güveni sarsacaktır.
Sonuç olarak maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
Yerel Mahkemenin, aynı hususlara işaretle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlamayacağına dair direnmesi yerindedir.
Ne var ki, davacı vekilinin işin esasına dair diğer temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmediğinden, dosyanın bu yönde inceleme yapılmak üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme kararı yerinde olup, davacı vekilinin işin esasına dair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. hukuk dairesine gönderilmesine, 1.2.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Old 02-09-2012, 15:43   #20
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/19-639
K. 2012/30
T. 1.2.2012
Az yukarda da açıklandığı üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkumiyet anlamında değildir. Bu sebeple ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından B.K.nun 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacaktır.
Aksi düşünüldüğü takdirde beş yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak; şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güven ve saygıyı zedeleyecektir.
Diğer taraftan, beş yıllık denetim süresi bittikten sonra menfi tespit davası açıldığında ortada ceza mahkemesi kararı bulunmadığından B.K.nun 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir karardan da söz edilemeyecektir. Aksine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlayacağı kabul edildiğinde hukuk hakimince verilecek karar davanın beş yıllık deneme süresi içinde ve sözü edilen süre bittikten sonra açılması veya kararın sözü edilen süre bittikten sonra verilmesi hallerinde farklı farklı hukuki sonuçlara ulaşılacaktır. Daha da ötesi, bir olayda birden fazla sorumlu olup da, bunlardan biri hakkında beş yıllık süre içinde, diğeri hakkında beş yıllık süre geçtikten sonra hukuk mahkemesinde dava açılması halinde her iki davalı hakkında da aynı olay sebebiyle farklı kararlar verilebilecektir ki, bu durum adalete olan güveni sarsacaktır.
Sonuç olarak maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
Yerel Mahkemenin, aynı hususlara işaretle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlamayacağına dair direnmesi yerindedir.
Ne var ki, davacı vekilinin işin esasına dair diğer temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmediğinden, dosyanın bu yönde inceleme yapılmak üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme kararı yerinde olup, davacı vekilinin işin esasına dair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. hukuk dairesine gönderilmesine, 1.2.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Doğru karar.

HAGB çıktı çıkalı beraat ile sonuçlanacak sayısız dosyada sanıklar cezalandırılmaktadır. Tecrübe ile sabittir.

Örneğin; A kişisi müvekkili (M) şikayet ediyor. Şikayet şu: trafikte önümde giderken zikzak yaptı beni rahatsız etti, trafiği tehlikeye düşürdü.

Dosyada sadece A'nın ifadesi, plakaya göre temin edilen araç ruhsat fotokopisi ve M'nin ifadesi var. (M'nin ifadesi: ben o saatte ordan geçmedim bile)Başka tek bir belge dosyada yok.

A duruşmaya bile gelmemiş.

Karar: 1 ay hapis ancak HAGB. Yani sırf müşteki beyanı ile sanık cezalandırılmış oluyor. Neden bu kadar rahat verilebiliyor bu ceza: Çünkü itirazdan sonra temyiz edilmesi uzak ihtimal, Yargıtay görmeyecek.

M'nin talihsizliği yargıç sorduğunda HAGB uygulanmasını kabul ediyorum demesi.

Sonuç: İtiraz red. Niye: HAGB şartları vardır.

İtiraz dilekçesini verirken yargıçla sohbet: Müdafii B: Hakim X bey, sizin aracınız var di mi?

X:Evet var.

B:Plakası nedir?

X:napacaksınız...

B:Adliye yolunda önümde zikzak yapıp beni sıkıştırdığınızı söyleyen bir dilekçe hazırlayacağım.

X: Öyle şey olur mu yahu?

B: Olmuş işte aha bu dosyada.

X: O başka

B:Niye,

X: A niye böyle bir şikayette bulunsun ki manyak mı?

B: Bilmem, ben de manyak değilim ama bu şikayeti yapacağım. A'nın her dediği doğru sayıldığına göre benim de her dediğim doğru sayılsa gerek. bakalım HAGB veren çıkacak mı?

Bu olaylardan sonra benim meslekdaşlarıma tavsiyem; şüphenin yoğun olduğu dosyalarda kendinizden emin iseniz kesinlikle HAGB uygulanmasını kabul etmeyiniz. Ben öyle yapıyorum. Hayır HAGB istemiyoruz hükmü açıklayınız diyorum. Ne hikmetse karar celsesi bir sonraki tarihe erteleniyor!!!

Velhasılı HAGB bence sakat bir düzenleme. Bu kadar da olmaz denen sürüyle HAGB kararı çıkacaktır. Adalaet anlayışıma ve hukuk mantığıma göre henüz temyiz hakkı bile doğmamış bir hükmün sanki kesin hüküm gücünde imişçesine muamele görmesi mümkün olamaz.

Hukuk hakimi ceza mahkemesinin maddi vakıa tespiti ile bağlıdır doğru. Ortada bir hüküm de vardır ancak infaz edilebilirliği yoktur, o da doğru.

Ancak henüz kesinleşmemiş bir kararı bağlayıcı kabul etmek doğru değil. Çünkü; temyiz hakkı doğup Yargıtay HAGB kararını bozarsa hukuk hakiminin bağlayıcı kabul ettiği hüküm de ortadan kalkacaktır.

Böyle bir halde eski hükümlü-yeniberaatli sanık yargılamanın yenilenmesi yoluna gidebilir ise de bu yol var diye sanığı bu kadar rezil etmenin ne anlamı var.

Hukuk Hakimi kesinleşmemiş karara hangi muameleyi yapıyor ise HAGB'ye de o muameleyi yapmalıdır. Neticede hukuk hakimi olayı kendi değerlendirebilir, o da yargıçtır, o da hüküm verebilir. Hukuk mahkemesinin davacısı yine hakkını arayabilir. Bunda rahatsız olacak bir durum yok.

Bu durumda Hukuk Genel Kurulu son derece isabetli bir karar vermiş ve hiçbir açık kapı bırakmamış.

Bravo demek lazım. Bu hüküm çıkmasa idi bile aynı şeyler çok kişi tarafından söylenebilirdi.
Old 02-09-2012, 16:04   #21
cikan

 
Varsayılan

*Bağlamak: Uyulması zorunlu olmak (TDK sözlük)
*BK Madde 53 - Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.
CMK 231/5-son - Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.


Ceza hakiminin mahkumiyet kararları görüldüğü gibi hukuk hakimini tam olarak bağlamaz. Ancak ortada, sonuçlanmış bir ceza davası vardır. Bu dava, taraflarca delil olarak ileri sürüldüğünde hakimin dava dosyasını getirtip incelemesi, içeriğini değerlendirmesi, tartışması, önündeki davayı ilgilendirip ilgilendirmediğini, ceza hakiminin tespitlerine neden inandığını ve neden inanmadığını değerlendirmesi gerekir. Ceza davasının içinde tanık ifadeleri, kusur - zarar tespiti vb. hususları değerlendiren bilirkişi raporları gibi evraklar bulunur. Hukuk hakimi, ceza hukukundaki sorumluluk kurallarıyla bağlı olmasa bile bunu ceza davasındaki vakalarla ilişkilendirip açıklamalı, BK 53 ü tartışmalıdır. Ceza hakiminin sabit görüp HAGB uyguladığı hüküm ise CMK'nın 231/5-son cümlesi gereğince hukuken var olmadığından bağlılık yaratmaz, ancak görmezden de gelinemez. Yani hakim önündeki davada ceza davasını hükme esas alabileceği gibi, ona aykırı sonuca da ulaşabilir.

Yukarıdaki yanıtlarda yeterince içtihat bulunduğundan kendi fikirlerimi yazayım dedim.
Sevgiler...
Old 02-09-2012, 16:17   #22
cikan

 
Varsayılan

Aklıma bir örnek geldi: sanık hakkında telefonla hakaret suçundan HAGB kararı verilmiş. Ceza davası içeriğinde katılanın sanıkla telefonda 5 dakika kadar konuştuğu sabit. Konuşma sırasında yanlarında kimse yok. Ceza hakimi katılanın duruşmadaki beyanlarını inandırıcı bulup sanığa HAGB uyguluyor. Katılan akabinde manevi tazminat davası açıyor. Hukuk hakimi ne yapmalıdır?

Şahsi fikrim, hakim ben olsam davacıya yemin deliline başvurup başvurmayacağını sorar ona göre karar veririm. Yemine başvurmazsa veya başvurur da karşı taraf hakaret etmediğine yemin ederse sübut bulmayan davanın reddine...
Old 02-09-2012, 16:20   #23
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cikan
Aklıma bir örnek geldi: sanık hakkında telefonla hakaret suçundan HAGB kararı verilmiş. Ceza davası içeriğinde katılanın sanıkla telefonda 5 dakika kadar konuştuğu sabit. Konuşma sırasında yanlarında kimse yok. Ceza hakimi katılanın duruşmadaki beyanlarını inandırıcı bulup sanığa HAGB uyguluyor. Katılan akabinde manevi tazminat davası açıyor. Hukuk hakimi ne yapmalıdır?

Şahsi fikrim, hakim ben olsam davacıya yemin deliline başvurup başvurmayacağını sorar ona göre karar veririm. Yemine başvurmazsa veya başvurur da karşı taraf hakaret etmediğine yemin ederse sübut bulmayan davanın reddine...


Ben olsam adı geçen tanıkları dinledikten sonra yemin delilini hatırlatırım.

Hakaret maddi bir vakıa olduğuna göre tanık deliline başvurulabilir.
Old 02-09-2012, 16:42   #24
cikan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Bülent Özkan
Ben olsam adı geçen tanıkları dinledikten sonra yemin delilini hatırlatırım.

Hakaret maddi bir vakıa olduğuna göre tanık deliline başvurulabilir.


Tabi başvurulabilir, ben dosyada başkaca delil olmaması halini düşünmüştüm. Taraflar aynı tanıkları göstermişse hakim onları dinlemek zorunda zaten. Gerçi benim örneğimde tanık yoktu
Old 03-09-2012, 14:58   #25
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adli para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz.

Arkadaşlar HAGB uygulamasını istemeseniz ne olacak,adli para cezası verecekler yine TEMYİZ edilemeyecek,aman dikkat HAGB istemeyin kararı temyiz ederiz diye düşünmeyin lütfen,saygılar...
Old 03-09-2012, 22:28   #26
cikan

 
Varsayılan

HAGB uygulanması sanık tarafından kabul edilmezse ve suçun kanuni karşılığı adli para cezası veya hapis cezası seçimlik ise hakim, seçenek yaptırımlardan hapsi seçerek sanık lehine olan "hapis cezası verilmesi+tck 51" yani erteli hapis uygulayacaktır. (çünkü adli para cezaları ertelenemez -51/1 c.1-, infaza verilir)
Ancak suçun kanuni karşılığı yalnızca adli para cezasını gerektiriyorsa, verilecek ceza 3.000 TL'nin altındaysa, sanık HAGB uygulanmasını kabul etmeye mecbur kalacaktır. Aksi halde kesin olarak verilecek ve infazı derhal kabil olacak bir para cezasına muhattap olacaktır. Böyle bir handikap...
Old 03-09-2012, 22:38   #27
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezaları temyiz olunabilir.
Old 03-09-2012, 22:40   #28
cikan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezaları temyiz olunabilir.

Benim örneğimde hapis ile apc seçimlikti. Seçimlik yaptırımlardan hapis tercih edilmişse artık bu hapis cezası, apcye çevrilemez (50/2).

Seçimlik yaptırımlardan apc tercih edilmişse verilen ceza 3.000 TL yi aşmamak şartıyla miktar itibariyle kesindir.
Old 18-09-2017, 11:30   #29
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hagb kararlarının hukuk hakimi için bağlayıcı olmadığı


Özet:
Ceza mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönündeki kararlar, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı nitelikte değildir ve mahkumiyet olarak kabul edilemez. Davalılardan ... tarafından yazılan mektupta yer alan ifadeler ile genel kurul toplantısında davalı H.. Ö.. tarafından yöneticiye söylenen sözler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı oluşturmayıp, divan başkanı ve yöneticinin yaptığı eylem ve işlemlerine yönelik sert eleştiri mahiyetinde olduğu ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Şu halde, asıl dava ve birleşen davalar yönünden kişilik haklarına saldırının varlığının kabulü doğru değildir. Bu durumda, mahkemece asıl ve birleşen her iki davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmen kabullerine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.


Yazdır
Kanun No:6098 Madde No:74 Fıkra:Tümü-0


T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/13765
Karar No:2015/6081
K. Tarihi:30.9.2011



Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 30/09/2011 gününde verilen, yine birleşen 2011/234 esas ve 2011/235 esas sayılı dosyalar davacısı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar H.. B.. ve diğeri aleyhine 28/11/2011 gününde verilen birleşen dava dilekçesi ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece asıl davada davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 12/05/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asiller ... ve ... ile vekilleri Avukat ... geldiler. Karşı taraftan davacılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Asıl dava ve birleşen davalar, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada; davacıların davalı ....'e karşı açtıkları davanın reddine, davalı ...'a karşı açtıkları davanın kısmen kabulüne, birleşen 2011/234-235 esas sayılı davaların kısmen kabulüne, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Asıl davanın davacıları ..., ... ve ..., 24/07/2011 tarihinde yapılan ... Sitesi'nin genel kurul toplantı tutanağının imzalanmasının sekiz günde tamamlandığını, yönetici ...'in toplantıdan sonra bir kısım beyanlarının tutanakta yer almadığını belirtmesi üzerine, divan başkanı ... tarafından beyanının tutanağa yazdırıldığını, imza için kendilerine gelen toplantı tutanağını itirazlarını yazarak imzaladıklarını, bunun üzerine divan başkanı ...'un kendilerine iki sayfalık mektup yazarak sitenin işçisiyle gönderdiğini, mektubun gerçekte davalı ... tarafından yazıldığını, mektupta davalıların kendilerine ağır hakarette bulunduklarını, birleşen davaların davacısı yönetici ...'in 2011/234 esas sayılı davada; aynı mektupta divan başkanının kendisine de ağır hakaret ve iftirada bulunduğunu, 2011/235 esas sayılı davada; genel kurulda davalı ... tarafından kendisine hakaret edildiğini ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Asıl dava ve birleşen 2011/234 esas sayılı davanın konusu olan olan mektup nedeniyle Ceza Mahkemesi'nin 2011/304 esas, 2012/166 karar sayılı kararı ile, divan başkanı davalı ...'un asıl davanın davacıları ve birleşen 2011/234 esas sayılı davanın davacısına yönelik hakaret içeren beyanları nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği, yine Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/283 esas, 2012/176 karar sayılı kararıyla davalı H.. Ö..'in kooperatifin genel kurul toplantısında birleşen 2011/235 esas sayılı davanın davacısına yönelik beyanları nedeniyle alenen hakaret suçundan cezalandırıldığı, ancak her iki ceza davasında davalılar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Ceza mahkemesince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönündeki kararlar, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı nitelikte değildir ve mahkumiyet olarak kabul edilemez. Davalılardan ... tarafından yazılan mektupta yer alan ifadeler ile genel kurul toplantısında davalı H.. Ö.. tarafından yöneticiye söylenen sözler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı oluşturmayıp, divan başkanı ve yöneticinin yaptığı eylem ve işlemlerine yönelik sert eleştiri mahiyetinde olduğu ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Şu halde, asıl dava ve birleşen davalar yönünden kişilik haklarına saldırının varlığının kabulü doğru değildir. Bu durumda, mahkemece asıl ve birleşen her iki davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmen kabullerine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazları ile davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılar yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, kişilik haklarına yapılan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların mensubu oldukları Gökkuşağı Sitesi'nin genel kurul toplantısından sonra, davalı ... tarafından, davacılar ..., ... ve ...'e gönderilen mektupta, genel kuruldaki yaşanan olaylar ile muhalefet şerhleri yazmaları nedeniyle davacılara "bu şerhlerin...... iyi niyetle yazılmadığını..... kafa bulandırıldığını, yalanı perdelemeye hizmet edildiğini, alemi aptal yerine koyarak kendilerine duydukları özgüvenin şaşkınlığından kurtulup, ayaklarının yere basması ve gerçekleri görmeye çalışmalarını... her türlü şov ve çirkinlik sergilenerek gerçeklerin ortaya çıkmasının engellendiğini, ....bu hafiklik ve basitliklerin tutanakta yer almasını istemediklerini, nankörlükle cennette yaşanamayacağını" yazmak suretiyle hakaret ederek kişilik haklarına saldırıda bulunulmuştur.
Davalı ... de 24/07/2011 tarihli site genel kurul toplantısında, davacı ...'e toplantıya katılanların huzurunda "bu kadar yalancı, iftiracı, düzenbaz olabileceğini hayal bile edemezdim" demek suretiyle hakaret ederek kişilik haklarına saldırıda bulunmuştur. Bu husus genel kurul tarafından tutanağada geçirilmiş, tutanak ilgililer tarafından imzalanmıştır.
TBK'nın 58 (e BK'nın 49) maddesinde, kişilik haklarının zedelenmesinden zarar görenlerin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği düzenlemesi mevcuttur.
Mahkemece davalılar ... ve ... hakkında sorumlulukları belirlenerek verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından kararın onanması gerekirken Dairemizin değerli çoğunluğunun bozma kararı verilmesi görüşüne katılmıyorum. 12/05/2015
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bonoya İki Tane İmza Atılması -İkinci imzanın şahsın yetkili olduğu şirketi bağlaması av.knel Meslektaşların Soruları 43 25-11-2011 14:20
ceza mah.kararının hukuk mah.ne etkisi hukkuk Meslektaşların Soruları 4 30-06-2010 16:53
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinde Bozma Kararının Gerekçesi İncelenecek concept Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 26-07-2007 12:37
Kooperatif Genel Kurulunun YK Başkanına Maaş Bağlaması Kararı Av.Hüsnü YILDIRIMER Meslektaşların Soruları 1 12-03-2007 00:40
Ceza Davası Ve Maddi Olgular/ Davanın Zamanaşımına Uğraması Hukuk Hakimini Bağlar Mı Alper Özboyacı Hukuk Soruları Arşivi 1 06-03-2007 12:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09012103 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.