Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

dilekçede hakaret

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-12-2011, 18:39   #1
avukat6425

 
Varsayılan dilekçede hakaret

merhabalar,
Müvekkilimin davalı olduğu bir davada, davacı taraf dilekçesinde müvekkilimin dolandırıcılık yapmak amacı ile şirketler kurduğunu idda etmiştir.Bu durumda davacı tarafın ve vekilinin hakaret suçu işledikleri gerekçesi ile dava açılabilir mi? sadece davacıya mı dava açılmalı yoksa vekili de sorumlu kabul edilmeli mi? avukat baroya şikayet edilebilir mi yani avukat açısından disiplin suçu oluşur mu? cevaplarınızı bekliyorum. teşekkürler
Old 25-12-2011, 18:51   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Davacı taraf vekilinin düzenlediği dava dilekçesini, davacı da imza etmemişse, davacıyı, " hakaret" suçundan nasıl itham edeceğiz?
Old 25-12-2011, 18:55   #3
avukat6425

 
Varsayılan

Davacı vekili davacının iddaları ile bağlı değilmi? yani davacının söylemediği bir hususu davacı vekili dilekçe de ileri sürebilir mi?
Old 25-12-2011, 18:59   #4
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Ne var ki, eğer, konusu suç teşkil ediyorsa, müvekkil söyledi ben yazdım biçimindeki bir savunmanın dinlenemeyeceğini düşünüyorum. Bir müvekkilin, bir avukatı azmettirmesi düşünülebilir mi?
Old 25-12-2011, 19:00   #5
Av.Burak Savar

 
Varsayılan

Bu konuda benim uygalıdığım bir yol " dava dilekçesini hazırladıktan sonra , bu iddia ve taleplerim doğrultusunda dava açmak için avukat .... yetkili kılarım diye " bu durumda bir şerh ekleyerek örnek bir dilekçe olarak saklarım bu durumda davacı veya davalı vekili olarak müvekkillerin ben bunları söylemesini istemedim yada bunları ben yapmadım ve sair şeyleri demeyi engellemiş oluruz .
Old 25-12-2011, 19:01   #6
Av.Burak Savar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/5895
Karar: 2003/12559
Karar Tarihi: 31.10.2003

ÖZET : Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır. Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Ahmet vekili Avukat tarafından, davalılar Kemal ve Evrim aleyhine 21/12/2000 gününde verilen dilekçe ile davacının kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; sabit olmayan davanın reddine dair verilen 4/2/2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Davalılar tarafından vekil sıfatıyla açtıkları bir tazminat davasına karşı o davada davalı vekili olarak davaya karşı cevap vermiştir. Bu cevaba karşı da, davalılar cevaba cevap vermişlerdir. İşte davacı verilen bu cevaba cevap dilekçesindeki ve kendisi hakkında açılan tazminat davası dilekçesindeki sözlerden ve yine davalıların baroya verdikleri şikayet ve savunma dilekçesindeki sözlerden dolayı eldeki bu davayı açmış ve kullanılan sözlerle savunma sınırlarının aşıldığı, mesleki kişilik değerlerinin saldırıya uğradığını iddia etmek suretiyle manevi tazminat istemiştir.

Davacı, davalılar tarafından 22/12/1999 tarihli dilekçede yazılan ve davacı amaçlanarak "saldırgan tavırlara girdiği", "mızrak çuvala sığmaz", "hacivat-karagöz oyunları oynadığı" gibi değerlendirmeler yapıldığı, daha sonra Ankara Barosuna verilen 23/12/1999 tarihli dilekçelerinde de;

Davacının "saldırılarına devam ettiği", "kin ve nefretinde kararlılığı içinde bulunduğu", "iftira ve tehditkar saldırganlıklarına dayanak aradığı" gibi sözler kullanılmıştır. Mahkemece her iki tarafın baroya kayıtlı avukat oldukları, kamu görevi yürüttükleri, davalıların davacı için iddia edilen sözleri kullandıkları doğru ise de bu sözlerin hakaret kastı taşımadığı, iddia ve savunmaya yönelik açıklamalar olduğu, eleştiri niteliğinde bulunduğu, dilekçelerin hak aramaya yönelik olduğu belirtilerek dava reddedilmiştir.

Yukarıda da açıklandığı üzere, davalıların trafik kazası nedeniyle açtıkları bir tazminat davasındaki dilekçeye karşı davacı cevap vermiştir. Bu cevap, 8/12/1999 tarihini taşımakta olup dava dilekçesinin yasada öngörülen biçim koşullarını taşımadığından hareketle dava dilekçesinin usul yasasına ve asgari hukuk bilgisini içermediğinin belirtilmesi üzerine davalılar tarafından davacı aleyhine tazminat davası açmışlar ve bu arada baroya yapılan şikayetler üzerine de davalıların baroya verdikleri savunma dilekçelerinde de davacı hakkında davaya konu edilen sözleri söylemişlerdir. Şu durum itibariyle yanlar arasındaki bu davanın ve davalıların daha önce davacı ve diğer çalışan avukatlar aleyhlerine açtıkları davanın, başka bir davanın vekilliklerini yürüttükleri sırada karşılık olarak verdikleri dilekçelerdeki sözlerden kaynaklandığı görülmektedir. Sözlerin saldırı oluşturup oluşturmadığının belirlenebilmesi için asıl davanın konusunun ve o davadaki karşılık olarak verilen dilekçe ve sözlerinin irdelenmesi gerekmektedir.

Somut olayda davalılar tarafından açılan tazminat davası üzerine davacının buna karşı verdiği cevapta, yukarıda da açıklandığı üzere dilekçenin asgari hukuk bilgisini içermediği, gibi sözler kullanılarak davalıların mesleki bilgilerinin yetersizliği ileri sürülmüştür. Davalılar, bu sözlerin savunma sınırlarını aştığından bahisle davacı hakkında açtıkları tazminat davasında; davaya konu edilen yukarıdaki sözleri kullanmışlardır. Davalılar tarafından açılan bu davanın yargılaması sonucunda mahkemece 8/12/1999 günlü dilekçede kullanılan sözlerin savunma sınırları içinde bulunduğu, kişilik değerlerine saldırı oluşturmadığı gerekçesi ile davalıların açtığı dava reddedilmiş ve temyiz aşamasından geçmek suretiyle karar kesinleşmiştir. Böylece davacı tarafından davaya karşı verdiği cevaptaki sözlerin hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır.

Buna rağmen davalılar eldeki iş bu davaya konu edilen, yukarıda yazılan ve manevi tazminata ilişkin dava dilekçesinde yer almaması gereken sözleri kullanmak suretiyle davacı hakkında değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Örneğin, davalılar davacı için, saldırgan, Hacivat-karagöz oyunu oynayan, sanki bir takım usulsüzlükler yapmışçasına mızrak çuvala sığmaz, kin ve nefretle hareket eden, iftira ve tehditkar davranan, gibi nitelendirmeler yapılmıştır. Somut olayın oluş ve gelişimi ve davacının konumu, yürüttüğü görev, sözlerin bu görev nedeniyle kullanılmış olması gözetildiğinde, vekillik görevini üstlenen bir kişi için onun meslek ve kişilik değerlerine saldırı oluşturur. Tüm bu yönler gözetilerek takdir edilecek miktarda tazminata hükmedilmek gerekirken davanın reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/10/2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 25-12-2011, 19:12   #7
avukat6425

 
Varsayılan

Sadece avukatın sorumlu olduğunu kabul edersek hakaret suçu oluşur mu? avukat hakkında savcılığa suç duyurusunda mı bulunulmalı? yoksa baroya mı şikayet edilmeli?
Old 25-12-2011, 19:28   #8
Av.Burak Savar

 
Varsayılan

İddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128 - (1) Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

Bu kanun maddesi ışığında konuyu değerlendirmenizi tavsiye ederim.

Davanın kime karşı açılması konusunda ; Ben müvekkillerden dava dilekçesini yazdıktan sonra talimat alırım " Bu iddia ve taleplerim doğrultusunda dava açması için yetkili kıldım şeklinde " bu durumda müvekkilin ben bunları söylemedim şeklinde ifadesi olursu mesleki sorumluluktan kurtulmak amacıyla . Fakat bende diğer arkadaşlar gibi avukatın müvekkil söylediğini özenle seçip dilekçesini öyle oluşturması gerektiği düşüncesindeyim.
Old 26-12-2011, 09:59   #9
üye31284

 
Varsayılan

Bu tarz olaylarda avukatların çok çabuk harcanmaması gerektiğini düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasın, bu avukatı koruyalım hata yapsa da sesimizi çıkarmayalım demek değil. Ancak daha töleranslı olmakta fayda var. Her beyanımız nedeniyle karşı taraf vekilinin davasıyla, şikayetiyle karşılacak olursak ne iddia ne de savunmalarımızı özgürce yapamayız. Neticede davalar bizim kişisel meselemiz değil. Beyanının aksini ispatlarsınız olur biter. Ancak yine de bazen gerçekten katlanılmaz boyutta ifadeler kullanılıyor. Böyle durumlarda ben doğrudan dilekçe ile uyarı yoluna gidiyorum.

Örneğin...:

".....Savunma hakkına uygun olarak ve müvekkilinin söylediği şekliyle her şeyi ileri sürme hakkına sahip olan vekil, müvekkilime saygı duymak zorunda olmasa da savunma hakkı sınırını aşmadan savuma yapmak zorundadır. Davalı vekilinin hukuk ve üslup dışı ithamı, savunma dokunulmazlığı sınırını aşmış ve hakaret suçunun unsurlarına ulaşmıştır. Avukat, savunmasındaki isnatları ve sonuçlarını, sıradan insanlardan daha ayrıntılı ve özenli tartabilmelidir. Biz avukatlar, müvekkillerimizin karşı taraf hakkında anlattığı ve iddia ettiği her şeyi önce kendi mantık ve üslup süzgecimizden geçirerek ve/ya somut olaylara ekleme yapar nitelikte savunmayı genişletmeden ve davada taraf olmadığımızı unutmadan, dilekçe yazmak mecburiyetindeyizdir. Bu nedenle, bu üslubuna devam etmesi halinde, her türlü yasal hakkımızı saklı tutarak, kanuni yollara başvuracağımız hususunda davalı vekilini uyarma zorunluluğu hâsıl olmuştur.

Müvekkilimin .............. yönelik hakaret niteliğindeki ifade, üslup şekliyle yanlış olduğu gibi içerik bakımından da gerçek dışıdır..........." şeklinde cevap yazarım. Böylelikle hem uyarırım hem de beyanlarının aksini ispat etmeye çalışırım...

Sizin olayınıza gelince, dolandırıcılıkla itham etme olayında avukat bunu kendi uydurmamışsa elbette avukata yönelik bir sonuç alamayacağınızı düşünüyorum, hatta muhtemelen müvekkiline yönelik de. Ancak mesela, "Hastalıklı bir şekilde dolandırıcılığı meslek edinmiştir." şeklinde bir ifade kullansaydı, o zaman netice alabilirdiniz diye düşünüyorum.
Old 26-12-2011, 14:22   #10
av.ibrahim ayyıldız

 
Varsayılan

Anlattığınız şekliyle olayda bir suç unsurunun oluştuğunu düşünmüyorum.İyi çalışmalar....
Old 18-04-2013, 14:55   #11
AvFıratArslan

 
Varsayılan Boşanma Dilekçesinde açık ve net küfürlerin yer alması

Sayın Meslektaşlarım,

Davalı olduğumuz bir boşanma davamız var. Davacı; dava dilekçesinin hemen hemen her sayfasında açık ve net bir şekilde ağıza dahi alınmayacak küfürlere yer vermiştir. Dilekçeyi okuduğumuzda açıkçası çok şaşırdık. Davacının sinkaflı sözleri bu denli açık ve net ima etmesi, davacı meslektaşımız açısından savunma hakkının aşılması hususunu doğurur mu? Konu ile ilgili ne yapılabilir? Değerli görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

İyi çalışmalar...
Old 18-04-2013, 15:19   #12
av.sercan35

 
Varsayılan

Sayın AV.FıratArslan
Henüz mesleğin başında olmam sebebiyle dilekçesinde küfreden bir avukatı ilk defa sizden duydum ve bir o kadar da üzüldüm.Mesleğin inceliklerini bilen kendisini insan onurunu ,hakkını korumaya adayan bir avukatın dilekçesinde küfür sarfetmesi üzücü olduğu kadar düşündürücüdür.
Yapmanız gereken ilgili avukatı kendi barosuna ve barolar birliğine şikayet etmeniz.Ayrıca hakaret ve küfürler size de yapılmışsa kendi adınıza da tazminat davanızı açmanız yararlı olacaktır.
Old 18-04-2013, 15:28   #13
AvFıratArslan

 
Varsayılan

Sayın av.sercan35;

Öncelikle vermiş olduğunuz yanıttan dolayı teşekkür ederim.
Davalı Sayın Meslektaşımız eşler arasında yaşandığını iddia ettiği somut olayı tırnak içerisinde açık ve net küfürlerle ifade etmeye çalışmıştır. Dava dilekçesini ilk okuduğumuzda şaşırmamız da ondandır. Üstü kapalı ima olmaması, her şeyin açık ve net yazılması bana da doğru gelmedi. Nitekim ilk defa karşılaştığımız bir olay...
Old 18-04-2013, 15:37   #14
av.sercan35

 
Varsayılan

Yanlış anladım galiba.Sarfedilen küfürler ve hakaretler şahsınıza ve müvekkilinizin şahsına mı yapıldı?Yoksa yaşanılan olay ve durumları olduğu gibi anlatmasından mı kaynaklanıyor?
Benim kanaatim olayı olduğu gibi anlatmak istemeye çalışsa bile küfürleri hkaretleri açık şekilde değilde anlaşılır fakat şifreli, bildiğimiz tarzları kullanarak yazabilirdi.
Old 18-04-2013, 15:39   #15
AvFıratArslan

 
Varsayılan

Yaşandığını iddia ettiği olayları olduğu gibi anlatmış.
Old 18-04-2013, 17:46   #16
gamze tuna

 
Varsayılan

hemen avukatı şiyatet edeyim, avukata dava açayım düşünesine son derece karşıyım.yaptığı doğru olmayabilir avukat dilekçesinde mesleğin onurunu ve saygınlığını koruyarak tamamen hukuk çerçevesinde iddia da bulunmalıdır ama dilekçede dolandırıcılık iddiasında bulundu diye hemen avukata dava açabilir miyim diye düşünmek ,telafisi imkansız bir durumu kurtarırmışcasına bir yol aramak bir meslektaş tarafından yapılacak doğru bir davranış değil.kaldi ki anlatılan olayda savunma sınırı aşılmadığını alenen hakaret kastıyla davranılmadığını düşünüyorum.dikkat edin de şikayetiniz sonuçsuz kaldığığında o avukat size karşı yasal yollara başvurmasın.
Old 18-04-2013, 18:00   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AvFıratArslan
Yaşandığını iddia ettiği olayları olduğu gibi anlatmış.

Kişilik haklarına yönelik olmadığı açık. Maddi olguları yazmış belli ki. Sadece yazarken daha özenli olabilirdi.
Old 19-04-2013, 13:18   #18
Avukat006

 
Varsayılan

Yargılama esnasında gerek beyan ve savunmalarda kullanılan beyanlar Türk yargılamasında hakaret kapsamında çok dar yorumlanıyor,iddiayı ispatlar nitelikte çok az bir vaziyette olsa hakaret sayılmıyor,davacı müvekkilime davalının kendi yazmış olduğu dilekçede "faşistsin" denmiştir.Buna ilişkin s.duyurum neticesinde verilen takipsizlik kararında hakaret değil bir yorum denilmiştir.
Old 22-04-2013, 13:07   #19
Av. Göztepeli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gamze tuna
hemen avukatı şiyatet edeyim, avukata dava açayım düşünesine son derece karşıyım.yaptığı doğru olmayabilir avukat dilekçesinde mesleğin onurunu ve saygınlığını koruyarak tamamen hukuk çerçevesinde iddia da bulunmalıdır ama dilekçede dolandırıcılık iddiasında bulundu diye hemen avukata dava açabilir miyim diye düşünmek ,telafisi imkansız bir durumu kurtarırmışcasına bir yol aramak bir meslektaş tarafından yapılacak doğru bir davranış değil.kaldi ki anlatılan olayda savunma sınırı aşılmadığını alenen hakaret kastıyla davranılmadığını düşünüyorum.dikkat edin de şikayetiniz sonuçsuz kaldığığında o avukat size karşı yasal yollara başvurmasın.

Gamze hanıma aynen katılıyorum. Ağır durumlar olmadığı sürece meslektaşların şikayet edilmesini şahsen pek doğru bulmuyorum. Bir anlık dikkatsizlik sonucu aynı durumun ileride bizim başımıza gelmeyeceği ne malum?

Bunun yanında beraat ile sonuçlanan dosyalarda cumhuriyet savcılarını da hakaret iddiasıyla şikayet etsek nasıl olur? Söz konusu olayda hakaret suçunun oluşmadığını ve savunma sınırları içerisinde kaldığını düşünüyorum. Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
dilekçede unutulan vekalet ücreti istemi munzur0000 Meslektaşların Soruları 19 27-08-2015 16:01
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye ve Kira Tespiti Aynı Dilekçede İstenebilir Mi? hukukcu1985 Meslektaşların Soruları 6 20-03-2011 12:14
aleni hakaret ile gıyapta hakaret kamera kayıtlarının delil sayılıp sayılmayacağı nhukuk Meslektaşların Soruları 3 24-07-2009 21:02
Dilekçede açılamalar ve netice bölümünde farklı faiz başlangıcınn tarihi belirtilmesi johnross Meslektaşların Soruları 6 05-06-2008 14:07
faiz miktarını dilekçede belirtmelimiyim sarissa Meslektaşların Soruları 3 14-05-2007 14:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08944893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.